KÜÇÜK BİR KIZ ÇOCUĞU
Ellerini yüzünde gezdirdi…
Neydi bu? Şaşırmış mıydı?Oysa ne kadar da alışkındı solgun çehresi bu zamansız yağan yağmurlara. Neden şaşırmıştı bu sefer?
Dinledi sessizliğin sesini... Ne fısıldıyordu öyle kulağına? Yalnızlığın notalarını kendi yapmamış mıydı oysa? Neydi bu yeni melodi, öyle şuursuzca kulağına çalınan? Baktı etrafına, ne arıyordu ki ışığını kaybetmiş gözleri ve adını koyamadığı bişeylere takılı kalan gözbebekleri ?…
Uzakta her şeyden habersiz çocukluğunun tüm neşesini yüreğine sığdırmış küçük bir kız çocuğuna kaydı gözbebekleri.Güneşin saçlarındaki buklelere öpücükler kondurduğu, ay ışığının armağan ettiği bir beyazlıkla gülümsüyordu kendisine.Koşuyordu, uçuyordu kuşların kanatlarına tutunup; uçurtmasına sevgi adını koymuştu, ona eşlik ediyordu.Kuyruğuna takılmıştı bu sefer de tertemiz yüreği…
Mutluluk bu muydu? Resmi bu muydu mutluluğun? Neden kendisi hiç böyle bir resmin karesinde yer almamıştı?Bi tek kendisine mi yer kalmamıştı bu karede? Hep seyirci kalmak için mi dünyaya gelmişti mutluluğun resmine? Bi ressam da ona armağan edemez miydi bu resimden? …
Küçük kızın gözleriyle buluştu göz bebekleri sonra.Ne kadar saf, ne kadar temiz bir beyazdı gözbebeğini çevreleyen.Ne çok dünyalar, ne çok hayaller, ne güzel yarınlar yerleşmişti bu süt beyazına…
Sıcak bi tebessüm yayıldı her ikisinin de dudak kenarlarından, ak beyaz yüzlerine.Güneş açmıştı biranda her ikisinin de hayallerine.Ne güzeldi beyazı gözlerinin; yüreği gibi, yarınları gibi bem beyaz bir beyazlık işte.
Sonra sevgisi yayıldı küçük kız çocuğunun tüm her yere ve onun buruk kalbine dokundu hiç incitmeden.Okşadı geçti iliklerini bu sıcaklık.Umut bu muydu? Gerçek bu muydu? Yoksa, rüyaların perisi mi sihirli değneğini değdirmişti bu güzel an için ona?
Küçük kız, gülümsemesini ve sıcaklığını da yanına alarak, oyun oynarmışçasına hoplaya zıplaya uzaklaşmaya başladı yanından.Geriye dönüp bakıyordu geride bıraktığı göz bebeklerine.Sıcaklığını uzaktan bile hissettiriyor, cebinden çıkardığı sevgi kelebeklerine öpücükler kondurup uğurluyordu onun yüreğine.
Hayallerinden, kurduğu toz pembe dünyalardan resimler de emanet etmişti gözbebekleriyle buluşan kızın saçlarını şefkatle okşayan rüzgara.Umutlarından bir parçayı da bulutlara emanet etmişti küçük kız, her hazanlı sabahta uyanacak gözbebeklerine yerleşsin,tüm ruhuna yağsın diye...
Merhametinden, şefkatinden de birer kuple yerleştirdi kuşların cıvıldayan notalarına; her yalanlarla yıkılan yüreği tekrar ayağa kalksın diye..
Ne varsa güzel olan, insana yakışır olan hepsinden onun geçeceği yollara serpiştirdi; her bastığında hatırlasın diye…
Sonra,yüzündeki tebessüm, saçlarındaki güneşin öpücükleriyle ve ayın hediyesi ak beyaz yüzüyle uzaklaştı yanından..Gözbebekleri bir nokta halini alana kadar takip etti küçük kızı ve tebessümünü..
Küçük kızın geride bıraktıklarına baktı şöyle bir göz ucuyla.Umudundan, mutluluğundan, sıcaklığından, şefkatinden…Ne varsa güzel olan, insana yakışır olan , bırakmıştı işte.Serpmişti yollarına, takmıştı saçlarına, estirmişti yüreğine…
İlk tebessümünü kabul etti küçük kızın;izin verdi simasındaki hayata küsmüş goncaların açmasına.İzin verdi kulaklarına kuşların şefkat notaları cıvıldamasına…İliklerine kadar ıslanmasına izin verdi tüm bedenenin, yüreğinin umut yüklü bulutların altında…
Rüzgar da aynı anda savurdu saçlarını tel tel ; sevgi öpücüklerini kondurdu her bir tele ve yine yüreğine; buna da izin verdi…
Mutluluk bu muydu ? dedi yeniden.Bu muydu karelerine bir onun sığmamış olduğu; bir ona yer ayrılmamış olan mutluluğun resmi ? Hep seyirci kaldığı, şimdi ise başrolün verildiği mutluluk oyunu bu muydu?
Bir daha gezdirdi ellerini çehresinde, hem küskün goncalar açan, hem ıslanan çehresinde bir daha gezdirdi ellerini.Araladı yavaşça gözlerini.Bakındı etrafına en değerli varlığını kaybetmiş çocuk telaşıyla…
Nereye gitmişti mutluluğun fotoğrafı; nereye gitmişti kuşlar, rüzgar, bulutlar? …Ona en değerli hediyeler bırakan küçük kız nereye gitmişti ?
Pır pır eden yüreğini dizginlemeye çalıştı çaresizce.Gerçeği fark edip inkar eden yüreğini dizginlemeye çalıştı bu sefer.
“Neden inkar ediyorsun? Mutluluğun resminde yer almak mı seni bu kadar heyecalandırdı? Yoksa, hayatta hiç tatmadığın lezzetleri tatmak mı seni böyle dile getirip isyan ettirdi ? Sadece bir rüyaydı gördüğün…Kabul et, sadece bir rüya. Uyanmamak için hayatımı verebileceğim sadece bir rüya işte!” dedi çaresizce…
Eski günlerde güneşin öpücükler kondurduğu saçlarını ve geride bıraktığı küçük kızın yüreğini iliştirdi hayallerine apansızca.İsyan eden yüreğini avutuyordu bu sefer.”Sana hayallerini ve o küçük kızı geri vereceğim!” diyordu inatla. Baş kaldırmış yüreği inanmamıştı ona ama bekleyip görmek istedi.
Uzakta gülen çehresiyle onu seyreden, saçlarına güneşin öpücükler kondurduğu küçük kıza baktı büyük bir sevinçle göz bebekleri “Kavuşuyoruz bak!” dedi ve yüzündeki goncalar her tarafı sardı bianda…
Ne güzel bi sıcaklıktı bu!
Yüreğine seslendi büyük bir coşkuyla : “Bak mutluluğun resmi, ben de varım hem de” dedi ve küçük kızın peşinden koşmaya başladı soluk soluğa, ona yetişip elinden tutmaya kararlıydı bu sefer.Yetişmeye çalışıyordu.
Sonunda yakaladı sevgi uçurtmasının kuyruğundan ve saçlarına güneşin öpücükler kondurduğu küçük kızla beraber yükseldiler gökyüzüne bir kuş, bir melek misali ve gözden kayboldular …
Geride ise, sessiz bir evin, en sessiz köşesinde duvar kenarına sinmiş; güneşin öpücükler kondurduğu saçları ve başı yere uzanmış; ayın hediye ettiği,giderek solan ak beyazlığın sureti kalmıştı …
Bir de “Ne güzel bir sıcaklık bu? “ diye yankılanan, gittikçe feri sönen bir ses…
Vücudundan yavaşça çekilen; incecik bileğinden sızıp, güneşin öpücükler kondurduğu saçları da dahil her yere kırmızıya boyayan bir sıcaklık ve derin bir sessizlikti sadece geride kalan …
Mutluluğun fotoğrafı bu muydu ?!
…
sudee_28 Mayıs 2007