Bir Hiç'in Hikayesi (deneme)

Çevrimdışı tekbaba

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.514
  • 499
  • 1.514
  • 499
# 13 Tem 2007 12:09:17
Değerli site yöneticisi genç meslektaşım,"SUDEE" öğretmenimin ilk denemesi,BİR HİÇ'İN HİKAYESİ" adlı çalışmasına uygun bir çalışma yaparak siteye gönderdim.Şifresi  su

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 14 Tem 2007 00:07:28
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Değerli site yöneticisi genç meslektaşım,"SUDEE" öğretmenimin ilk denemesi,BİR HİÇ'İN HİKAYESİ" adlı çalışmasına uygun bir çalışma yaparak siteye gönderdim.Şifresi  su

Henüz eklenmediği için göremedim ama şimdiden çok teşekkür diyorum size  :)

Çevrimdışı aycan konak

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eyl 2007 11:31:06
bir hiç bu kadar mı anlamlı olur sude öğretmenim... ellerine sağlık

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 17 Eyl 2007 01:43:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
bir hiç bu kadar mı anlamlı olur sude öğretmenim... ellerine sağlık

Bir "hiç"e verdiğiniz değer için ben teşekkür ederim Aycan Öğretmenim  :)

Her "hiç"imizin hayatımıza farklı tatlar katması dileğiyle...

Çevrimdışı xentus

  • Üye
  • *
  • 43
  • 0
  • 43
  • 0
# 29 Eki 2007 19:12:50
bilmem beğenir misniz ama bu da benden... saygılar ...

Âşık olunmaz Âşık doğulur

— Bilmiyorum dedi genç!  Kız – Elimi tut. Dedi. –Tutamam dedi yılgın gözleriyle çocuk… Kız ani bir irkilmeyle kendine geldi, sarsıntıda ne kadar öylesine kalakalmıştı bilmiyordu. Birden koşmaya başladı, sokağın sonundaki köşeyi dönünce yerinden fırlayacakmış gibi atan kalbini duvara yasladı ve sordu: Hani seviyorum demişti, bitti mi yani?
  Sevgi biter miydi, bilemedi düşünmek istemedi, işine öyle geldi devam etti yoluna…
 Ve böylesine binlerce kırılış vardı hayatın içinde akıyordu sessiz akan ırmak gibi.”Seviyorum” derken acaba kendimizi mi kandırıyorduk karşımızdakini mi? Yoksa sevmekle tutkuyu mu karıştırmıştık da haberimiz olmamıştı. O halde seviyorum demek yerine sana tutkuluyum daha doğru bir kavram kullanımı olmaz mıydı?
   Milattan önce Aristo evrenin beş elementten oluştuğunu söylemiş. Hava, toprak, ateş, su ve ESİR!  Toprak, hava, su ve ateşi biliyoruz ancak peki ya esir? Esir bu dört elementi bir arada tutan görünmeyen bir element. Yani evrenin bünyesinde her daim sabit olarak kaybolmadan duran –belki şekil değiştiren- ama asla kaybolmayan bir element; EVRENSEL SEVGİ!
  Hepimiz biliriz, Yaratıcı sevgiyle bir nur yarattı. Bu nur Yaratıcısından öylesine etkilendi ki, O’na  “la ilahe illallah” dedi, Yaratıcı ondan hoşnut oldu ve bu cümleye “Muhammed un resulullah “ diyerek lütufla karşılık verdi. Böylece yaratılan ilk nur o güzeller güzelinin ruhu oldu… Sonrasında  Yaratıcı diğer ruhları yarattı ve onlara sordu “elestü bi Rabbikum?”Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Ve ruhlar cevaben “Kalu bela” dediler. İşte ruhlar o anda orada sevgiyle donatıldılar… Sevgiyle yaratılan, sevgiyle yoğrulan bu ruhlar bedene büründüklerinde zaten sevgi istidadıyla doğdular… Kimisi keşfetti bu istidadı asıl sahibine teslim etti; Yunus oldu, Hallaç oldu, Mevlana oldu… Kimisi açmadan sandukasını göçüp gitti… Kimisi sandukayı nahoş mekânlara açtı da helak oldu… Sır da onlarla kayboldu…
  O büyük sır aşktı da insanlar zamanla bunu tutkuyla karıştırır oldu... Tutkunum demek yerine daha hoş diye aşığım dediler. Oysa aşk sarmaşık manasındaki” ışk” tan gelirdi. Nasıl ki ışk yapıştığı duvarı nemli  olsa da bırakmazsa aşk da öyle bırakmazdı sevdiğini… Sevgi bitmezdi, tutku biterdi…
  Âşık olunmazdı, Âşık doğulurdu…
  Kız durdu ve düşündü… Devam edemedi yoluna kafasındaki yığınla soruyla… Gidecek bir yer bulamadığından kalbine döndü… Evine! Dost’un evine!.. Gördü Sırrı ve sustu… Gülümsedi geleceğine, Güneş doğdu geçmişine… Gördü kız; Aşk ona gülümserken hiçbir şey kaybetmeden yerli yerinde… Ve sessizce fısıldadı yanındaki güle: Allah’ı bulan neyi kaybeder, Allah’ını kaybetmişsen halin zaten derbeder!

Çevrimdışı tekbaba

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.514
  • 499
  • 1.514
  • 499
# 24 Kas 2007 05:10:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
                                                       ANNEM
                     
Hiç tanımadım annemi ben, hiç görmedim.Ben çok küçükken gitmiş uzaklara geri dönmemecesine bir gün.Beni böyle boynu bükük bırakıp,ağlayacağımı,
özleyeceğimi bile bile. Beni nasıl sevdiğini,canım oğlum dediğini, babam anlatırdı hep.Annemden bir şey kalmadı bana ne yaşanan bir an ne anlatılacak bir hatıra ne de solmuş birkaç resim.Sadece bir mezar taşı ve bir numara 1960/1026-A. Tanımadım ki annemi ben.Nasıl olur anneler bilmem.
Nasıldı annem acaba melekti herhalde bütün annelerin olduğu gibi.Peki melekler bırakıp giderler mi çocuklarını hiç mi özlemezler? Bilemiyorum.Zorunlu gitmiş ti ya ondandır belki özlemediği,arayıp sormadığı.Yoksa bir tanesini,canını hangi anne özlemezdi ki.Hangi anne bırakır gider özleneceğini bile bile.Çok yalnızım anne,anneciğim çok özledim seni içim yanıyor, anne kelimesini her duyuşumda. Çaresizliğimi yaşıyorum seni görememenin.Kader mi yoksa, bahtsızlık mı desem.Bu sefer Hak’ka isyan diyorlar.Bu masum bir isyan diyorum kendi kendime.Kendimi kandırıyorum.Annemin gelmeyeceğini bile bile.

Nasıl olur anne sevgisi hiç tatmadım ki.Annem olsaydı eğer saçımı koklar,yanağımı okşar, sımsıkı sarardı beni sevgisinle,gönlünde saklardı beni.
Başucumda beklerdi,akşamları tatlı sesiyle masallar okurdu bazen ninni söylerdi.Uyumazdım, uyumak istemezdim annemi yaşamak isterdim doya doya.
Nefesini duyardım, çekerdim içime hep,sonsuzluğu yaşardım onunla, ayrılığı belki değil.Hiç tanımadım ki,görmedim annemi ben.Hasreti yakıyor bir kor gibi hala sönmemiş bir volkan gibi gönlüm.Bazı geceler daralıyorum,ağlıyorum,sen yoksun ki anne.Çok ihtiyacım olduğu anda yine senin yokluğunu yaşıyorum.
Rüyamda görmeye bile razıyım,seninle konuşup,dertleşmek için kapıyorum gözlerimi bekliyorum sen, gelmiyorsun niye anne.
 
Mezarına, her hafta bir çiçek bırakıyorum,seni okşuyor seviyorum biliyor musun anne?Cennet “Anaların Ayağı Altındadır” demişler atalarımız.Ben cenneti göremem ki seni göremediğim için anne.
Beni dünyaya getirdin,besledin hakkını helal et anne.Anne sen olsaydın ne güzel anlatırdım ama ben anne sevgisini bilmem ki hiç yaşamadım ki. Nasıl anlatırım anne.

Sensizliğe hala alışamadım.Ölmek istiyorum.Seni bir an evvel görüp,sarılmak istiyorum,affet beni anne.

                                     

                                                     “Bedirdekihamza”


Ölüm dedin dedin işte geldi..Annene kavuştun artık..Seni çok özleyeceğim..Öğretmenler Günü'nde bu yapılırmıydı Kazım hocam..

Çevrimdışı ibrahimkaya

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 175
  • 293
  • 175
  • 293
# 18 Ara 2007 00:41:27
KÖYLÜ KIZLAR

Hamarat olur köylü kızları, bir de utangaç.
Daha küçücük yaşlarında,
Omuzlarındadır dünyanın bütün yükleri,
Sırtlarında ise,
Bakmak zorunda oldukları biri.
Ya kardeşi,
Ya da yeğeni.

Öğrenci olurlar bazen,
Bazen de evin hanımı,direği,
Ya da eve su taşıyan,
Kardeşe berdel olan,
Evin geliri.

Daha çocuk yaşlarında,
Değerlerine paha biçilir,
Fiyat belirlenir.
Buna uymaları, ne yazık ki mecburi.

Sevdaları vardır onların kocaman.
Sevdikleri vardır gizli gizli.
Ama hep kırıktır kalpleri.
Rengarenk elbiseleri vardır,
Her bir rengi,memleketimin ayrı bir diyarı.
Kısa kollu ömürleri vardır,
Bir de amele yanakları

Öğretmenleri vardır onların,
Okulda çok sevdikleri,
Dışarıda kaçıp saklandıkları.

Yaz gelince pamuk tarlalarında işçi,
Kış gelince, hayvan bakan,yemek yapan,
Kendi evinde hizmetçi.

O derdini dökmek ister,
Kırmak için bu zinciri.
Yazık çoktan unutmuştur,
Yazacağı satırları.......

ibrahim kaya-- ARALIK 2002-Siverek/Hatundere Köyü BSİO





[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı nihan_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 861
  • 421
  • 861
  • 421
# 18 Ara 2007 22:51:03
sudee öğretmenim maşaallah ne yetenekler varmış sizde.yeni yazılarınızı bekliyorum

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 18 Ara 2007 22:56:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
sudee öğretmenim maşaallah ne yetenekler varmış sizde.yeni yazılarınızı bekliyorum

Çok teşekkür ederim Nihan Öğretmenim; yetenek demeyelim de hüzünlü zamanlarda iç döküş diyelim biz ona  :D

Arkadaşlarımızın ve sizin de denemelerinizi bekliyoruz  :)

Çevrimdışı nihan_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 861
  • 421
  • 861
  • 421
# 18 Ara 2007 22:57:36
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çok teşekkür ederim Nihan Öğretmenim; yetenek demeyelim de hüzünlü zamanlarda iç döküş diyelim biz ona  :D

Arkadaşlarımızın ve sizin de denemelerinizi bekliyoruz  :)

eskidendi,çok eskiden diyorum öğretmenim.bir zamanlar çok hevesliydim ama...

Çevrimdışı emar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 613
  • 2.249
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 613
  • 2.249
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ara 2007 23:08:37
Hiç'i bundan daha güzel tarif eetmek zor galiba. Yüreğinize sağlı sudee öğretmenim.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 18 Ara 2007 23:40:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
eskidendi,çok eskiden diyorum öğretmenim.bir zamanlar çok hevesliydim ama...


Hevesinizi yarım bırakmayın bence Nihan Öğretmenim   :)

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hiç'i bundan daha güzel tarif eetmek zor galiba. Yüreğinize sağlı sudee öğretmenim.

Güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim Emar Öğremenim   :)

Çevrimdışı azad21

  • Yeni Üye
  • 7
  • 0
  • 7
  • 0
# 12 Eki 2008 18:44:24
HEVAL.....(arkadaş)............................. ..........
Bu bahar kırağan düştü aşkın perçemine sarı çaldı hüznüne durağanlığını mayıs... Bir yağmur daha gebe kaldık gökyüzüne Heval... Kıyılarımız kustu bizi denizinden ırak, kuradık ellerimdeki çatlaklarda ağlamalarım büyüdü. Yok Heval, acılar dindirmiyor çocukluğumuzun yürekli dalışlarını hayata, eksiliyoruz yalnızca. Uzayıp giden kaygılarımızın sevimsiz sığınaklarında asılsız birer söylemleri oluyoruz dağa küs durmuş yıldızların... Kendi külünden doğan ölümlerimiz mi? Yokuluşlar, yitimlerimiz mi? Adlandıramadım bu anlamsız tanımlamalarda üreyen korkularımı.

Kal! aklım susamışlığı sesinin, kırışık kağıtlara sarılı bir çift kın kaldı keskisini aşkın boynuna bıraktığımız, düşlerin yakasında bakakaldığımız. Küf tutmuş umrumdan taşan kıpırtıları martıların... Buğuk camlara adını siliyorum yakamozların ki ilk adresi mavisine ufalandığımız denizlerin. İsli saçlarından geçiyorum hayatın Heval, geçiyorum aralık bırakılmış idamların ilmeğinden... Bir kitabın daha ilk sayfalarında, böğrüme kırdığım derin hayretlerin seyrine dalıp uslanıyorum... Usumun eşiğine bağrımı dayıyorum, bir anı bile başlamadan yol alışlarımı ağlamaklı bir fısıltıyla, kabaran göğsüne tutuyorum, geçmişin izlerine bilediğim bir neşteri, anlıma saplayıp bırakıyorum...

Gecenin sinsiliğinde kesiliyor kelimelerimiz serimlerinden, çiğ düşüyor kalemine hasret yazan ozanın bir mırıltıyla dokunuyor kesiğine... Bilemedik aslına yalan bulanmış yanılgılarımızdaki kör kalışlarımızı kendimize ve kendi olmaktan çıkmış yüreklerimize zehrini akıttığını zalimin. Sustuk mu uçurumlar kalıyor ötesine kalmalarımızın efkarımızın güzellemelerine bir nakarat daha ekliyor kendini ölüm makamına yaraşır bir cinnet soluğumda daralıyor göğüs kafesim. Mihnet eden yanlarımız söküp koparıyor kendini bir dal düşer gibi durmadan uğuldayan boşluğuna ömrümüzün... Bahanesi "yok" oluyor zamanın Heval, çökertmişliğimle, dinmişliğimle susuyorum aleyhime işleyen gün'e inat susuyorum.

Kalmadı gün dönüşlerimize sıcak kahkahaları güneşin... Ki bakışlarında merhametin seceresi ışıdı bin yıl...

Şimdi bir sevincin neresinden dalsam bir yanım açık kalacak, öyleyse topluyorum benlerimi Heval... İsimlerimizin baş harfi kanla kazınıyor künyelerimize, pörsük bir ülkenin her sabah bir kızıllıkla uyanan öksüzleri gibi savaşıyoruz... Çıplak ayaklarımız keskin yalnızlığımıza sürtüyor... Canalıcı ihanetler ürpertiyor tenimizdeki son gülümsede asılı gamzelerini umudun. İçimizde yankılanan dizelere esmer yanılgılarımız kalıyor sonrasında... Bir çağın koynunda doğmamış çocuklara mektuplar biriktiriyor ellerim gülüşlerden ve ağlayışlardan! Har'a gövdelendiğim bu kır kokusu kucaklıyorum yeşilini ve terkime akıtıyorum gür sularını...

azad(aslen urfalı).....
sevği üretmiyor sa eğer yüreğiniz,iyi bir üretici değilsiniz demektir...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK