Biz Neden Bu 4+4+4 De Diretiyoruz?

Çevrimdışı mahx

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 195
  • 885
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 195
  • 885
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ara 2016 18:50:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

4 yılda yapılamayacağını ifade ettiğiniz hususların 5 veya 6 yılda yapılabileceği  kanaatinizi destekleyen bir VERİye sahip misiniz?

Toplum karşısında konuşma ülkemizdeki ilkokul öğrencilerinin değil, tüm  toplumlarda her yaştaki insanların problemidir.
Toplum karşısında konuşabilmek için çoğu zaman bilgi sahibi olmak / kelime dağarcığının geniş olması yeterli değildir.

Bununla birlikte AKTİF olarak bilgisayar oyunları oynayan veya AKTİF olarak bir spor dalında faaliyet gösteren bir öğrenciyi AKTİF olduğu konuda toplum karşısında konuşturursanız çoğu zaman OLUMLU sonuç alırsınız.

İlköğretimin ilk dört yılında öğrencinin hangi becerileri kazanması gerektiğine / kazanabileceğine dikkat etmek gerekir.

Turgut bey ham fikirler ile yola çıkıyorsunuz.işin içinde olan ile dışarıdan gözlem yapanın arasında fark olması gerektiğini düşünen biri olarak ispat olarak zaten yaşadığım bir durumu sundum size.daha ne ispatını istiyorsunuz? ispatı açık, içinde olduğumuz çocukların birebir gözlemlediğim durumu bu.birde çocuğu aktif olduğu bir konuda konuşturusanız sonuç alırsınız demişsiniz.bu çocuklar kendini ifade edemiyor ve bu durum her şekli ile yetişkinlikte karşımıza çıkıyor.yani bir insanı konuşturmak için ilgi alanını mı tahmin edeceğiz...peki bu çocuk ilgi alanı dışında konuşmayacak mı? ben diyorum ki bu çocukların toplum karşısında ya da herhangi bir topluluk ortamında (aile,arkadaş gurubu,sınıf,özel gün toplantıları...) iletişimin en temel yöntemi olan konuşarak anlaşma yöntemini yeterince iyi kullanamamaları.bir öğrenciyi tahtaya kaldırdığınızda kendi yaş gurubunun özelliklerini de dikkate alarak gözlemlediğimiz bir eksiklik bu .çocukların basit çümleleri bile kurmakta zorlandığı gerçeği.bunu bilgisayara ,televizyona bağlamak işin kolaycılığı...sonuçta bu çocuk okulda bunu yaşayarak yaparak çok rahat öğrenebilir.nasıl mı?çocuk odaklı bir eğitim sistemi .benzerini Finlandiya Japonya gibi ülkelerde uyguladıkları bir sistem.öğretmen sınıfın odağında olmayacak sadece özel durumlarda ya da öğrencilerin aşamadığı sorunlarda devreye girerek onlara rehberlik edecek.çocuklar sınıfta karşılıklı "öğretmenin aracılığı ile değil" iletişime geçerek guruplar halinde yada bireysel olarak çeşitli etkinlikler,konu anlatımı,drama,deney,proje çalışması...gibi farklı yöntemlerle derslerini işleyerek ,tabi iletişim dilini kullanarak bu sorunu rahatlıkla aşacak.benim anlatmak istediğim işte bu.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2016 17:26:13
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

  • [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Mevlana Celaleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” buyurmuştur.
    Mevlana'ya atfedilen bu sözün hangi eserinde geçtiğini tespit edemedim.
    Öncesinde ve sonrasında ne söylemiş olduğunu bilmediğim için kastettiği anlamın ne olduğunu bilmiyorum.

    Bununla birlikte, muhataplarının seviyesine uygun anlatım yöntemi geliştiremeyenlerin bu sözleri MAZERET olarak kullandıklarını düşünüyorum.

  • [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Konuya değişik fikirlerin özellikle alan içerisinde bulunan öğretmenlerin de dahil olması adına böyle bir mesaj yazmıştım.Mesajımın içeriğinden Veliler veya başkaları yorum yazmasın gibi bir anlam çıkardıysanız yanıldığınızı belirtmek isterim.
    Bazı forumdaşlarımın şahsıma yönelik ithamlarda bulunmaları "İTHAMLAR" konusunda hassaslaşmama / ALINGAN olmama sebep oldu.
    Mesajınızı veli olarak YETERİNCE mesaj yazdınız artık yazmayın şeklinde ALGILADIM. Açıklamanızı için teşekkür ederim.
    Bu vesileyle forumdaşlarımdan bir kez daha konuyla ilgili yazdıklarıma cevap yazmalarını, şahsımı HEDEF alan mesajlar yazmamalarını istirham ediyorum.

  • [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Öncelikle belirtmek isterim ki bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunursa yorumların itibar düzeyi çok zayıf kalacaktır. Ekonomistler de eğitimle ilgili bir konuda yorum yapabilir ancak bir öğretmenin ekonomi ile ilgili bilgileri ne kadar sınırlı ise, ekonomistlerin de alan içerisinde olmadığı için belli bir noktadan sonra eğitimle ilgili yorumlarının itibar düzeyi sınırlı olacaktır. Sınırlı olması değersiz olacağı veya göz ardı edileceği anlamı da taşımaz.
    Egitimhane kurulduğundan beri (2 yılı pasif olmak üzere) 10 yıldır AKTİF olarak forumu takip etmekteyim. AKTİF üyelik olarak geçen sürenin BİLGİ sahibi olmak için yeterli olduğu kanaatindeyim.
    (Tmurat öğretmenimden Egitimhane diploması beklentisindeyim :) )

    Milli Eğitim Bakanlığını, yaz semineri için öğretmenlere tavsiye ettiği 32 kitaptan 8 tanesini okudum, alıntılar paylaştım ve yorumlar yaptım. Benzer şekilde tavsiye edilen filmlerden de bazılarını izledim ve paylaşımlar yaptım.
    Tavsiye edilen eserlerden benim kadar okuyan, paylaşım yapan kaç öğretmen var? Bunlar BİLGİ sahibi olduğumun göstergeleri değil midir?

    Eğitim ve öğretim her alanı ile ilgili yaptığım ARAŞTIRMALARIMLA ilgili yüzlerce sayfa paylaşımım gerek kendi web sitelerimde gerekse egitimhane forumunda mevcuttur.
    Bunlar BİLGİ sahibi olduğumun göstergeleri değil midir?

    [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesinde "Who Teaches?" sorusu sorulmuş. Soruyu "Kim öğretir? veya öğretmen kimdir?" şeklinde tercüme etmek mümkündür.

    Sitede yer alan cevabı özetlemeye çalışayım :

    • Herkes kendisinin ve birbirinin öğretmenidir.
    • Çalışanlarımızın ve yöneticilerimizin öğretmeniyiz.
    • Kardeşlerimizin, ebeveynlerimizin ve çocuklarımızın öğretmeniyiz.
    • Tanıdıklarımızın, arkadaşlarımızın ve hatta düşmanlarımızın öğretmeniyiz.

    İlgili bölümün son cümlesini şu şekilde tercüme etmek istiyorum.

    Sen bir öğretmensin. Az bir çabayla harika bir öğretmen olabilirsin. :)

    Bu bakış açısı dikkate alındığında  BİLGİ sahibi olmadığım söylenebilir mi?

    4 yıl bilgisayar kurslarında, 1 öğretim yılı ilköğretim okulunda, 1 öğretim yılı lisede olmak üzere 6 yıl usta öğretici sıfatıyla görev yaptım.

    Toplam 14 yıl, 2 yeğenimin velisi sıfatıyla eğitim - öğretim sisteminin içinde bulundum.

    BİLGİ sahibi olduğumu ispatlamak için daha ne yapmam gerekiyor?

    Eğitim - öğretim konularında BİLGİ sahibi olabilmek için illa ki üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olmak mı gerekiyor?

    Ailenin gelir gider sorumluluğunu taşıyan herkes ekonomi konusunda bir şeyler söyleyebilir.
    Makro ve mikro ekonomi konularında 10-15 kitap okuyan kişiler ekonomi konusunda fikir ÜRETEBİLİR.
    Benzer bir durum eğitim - öğretim konuları için neden geçerli olmasın?
  • [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Tartışma usülleri gereği olumlu olumsuz farklı fikirlere söz hakkı vermek gereklidir.
    Çok mesaj yazmak, aynı şeyleri sürekli tekrar etmek, tartışma usüllerine uygun düşmeyeceği gibi sizi haklı kılmaz, çok bağırmakla eşdeğerdir.
    Ayrıca yine tartışma usüllerine göre tartışma süreci şahıslardan ziyade konunun özüne odaklanmayı gerektirir.
    OLUMSUZLUKLARA odaklanmak gerek kişinin kendisinin gerekse muhatapların ENERJİSİNİ tüketir.
    Olumsuzlukları VURGULAMAK değil, olumsuzlukların zararlarını minimuma düşürmek için YAPILACAKLARI konuşmak gerekir.
    Çoğu forumdaşım bilerek veya bilmeden olumsuzlukları VURGULAYARAK moralimizi bozmaya çalışmaktadır.

    Egitimhane üyelerinin yapması gereken, başkalarını SUÇLAMAK değil, egitimhane ailesi olarak neler yapabileceğimizi konuşmak olmalıdır.

    OLUMSUZLUK odaklı her mesajların artmaması / yaygınlaşmaması için egitimhane üyelerinin gayret göstermesi gerekir.
    Tartışmalarda çoğunlukla aynı noktalara temas edilmekte, farklı düşünce ifade ettiğimde dikkate alınmamaktadır.
    Farklı forumdaşlarımın aynı şeyi yazması karşısında, her forumdaşıma aynı içerikli cevapları yazmak ZORUNDA kalıyorum.

  • [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Turgut Kuzan ın yorumları ve soru-cevap şeklinde Turgut Kuzan a odaklanan tartışmadan ziyade farklı fikirlerin tartışmaya dahil olması konunun özüne odaklanmamıza olanak tanıyacaktır.
    Şahsıma yoğunlaşan mesajlardan aşırı derecede rahatsız oluyorum. Zaman zaman mesajların konuya yönelmesi için uyarılarda bulunuyorum.
    Bununla birlikte bu konuda hiç bir gelişme sağlamam mümkün olmadı.
  • [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
    Konu başladığından bugüne kadar konu başlığına kısa ve birbirinden farklı !  içerikte 48 mesaj yazan bir forumdaşımız kendini yeterince ifade etme imkanı verildiğini, konu başlığı olumsuz da olsa,olumlu görüş belirtmek isteyenlerin dışlanmadığını bilmelidir.
    Selam ve Saygılarımla.
Şahsımı DIŞLAMA amaçlı mesajlara TAHAMMÜL edebildiğim kadarıyla hoşgörüyle yaklaşıyorum.
Olumluluk ODAKLI görüşler yazmak isteyen forumdaşlarım benim kadar SABIRLI olamadıkları için bir kez mesaj yazdıktan sonra DIŞLANDIKLARINI hissedince olumluluk odaklı mesaj yazmaya tövbe ediyorlar.

  • Web sitemizdeki üyelerin ezici çoğunlukta  olması devam ettiği sürece eğitim - öğretim konularının objektif tartışılması mümkün olmayacaktır.
    Sürekli TEK taraflı yaklaşımlar söz konusu olacaktır.
    Bu kısır döngüyü kırabilmek için yaptığım tüm girişimler sonuçsuz kaldı.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2016 17:29:31
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Turgut bey ham fikirler ile yola çıkıyorsunuz.işin içinde olan ile dışarıdan gözlem yapanın arasında fark olması gerektiğini düşünen biri olarak ispat olarak zaten yaşadığım bir durumu sundum size.
daha ne ispatını istiyorsunuz? ispatı açık, içinde olduğumuz çocukların birebir gözlemlediğim durumu bu.
birde çocuğu aktif olduğu bir konuda konuşturusanız sonuç alırsınız demişsiniz.bu çocuklar kendini ifade edemiyor ve bu durum her şekli ile yetişkinlikte karşımıza çıkıyor.
yani bir insanı konuşturmak için ilgi alanını mı tahmin edeceğiz...
peki bu çocuk ilgi alanı dışında konuşmayacak mı?
ben diyorum ki bu çocukların toplum karşısında ya da herhangi bir topluluk ortamında (aile,arkadaş gurubu,sınıf,özel gün toplantıları...) iletişimin en temel yöntemi olan konuşarak anlaşma yöntemini yeterince iyi kullanamamaları.
bir öğrenciyi tahtaya kaldırdığınızda kendi yaş gurubunun özelliklerini de dikkate alarak gözlemlediğimiz bir eksiklik bu .
çocukların basit çümleleri bile kurmakta zorlandığı gerçeği.bunu bilgisayara ,televizyona bağlamak işin kolaycılığı...
sonuçta bu çocuk okulda bunu yaşayarak yaparak çok rahat öğrenebilir.nasıl mı?çocuk odaklı bir eğitim sistemi .
benzerini Finlandiya Japonya gibi ülkelerde uyguladıkları bir sistem.
öğretmen sınıfın odağında olmayacak sadece özel durumlarda ya da öğrencilerin aşamadığı sorunlarda devreye girerek onlara rehberlik edecek.
çocuklar sınıfta karşılıklı "öğretmenin aracılığı ile değil" iletişime geçerek guruplar halinde yada bireysel olarak çeşitli etkinlikler,konu anlatımı,drama,deney,proje çalışması...
gibi farklı yöntemlerle derslerini işleyerek ,tabi iletişim dilini kullanarak bu sorunu rahatlıkla aşacak.benim anlatmak istediğim işte bu.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Egitimhane ham fikirleri pişirmek için vardır.
İtiraz ettiğim husus şudur : 4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşmalı mıdır / konuşabilmeli midir / konuşabilmesi gerekir mi?

Bir öğrenci, bir şeyi öğrenmek İSTEMİYORSA, İHTİYAÇ HİSSETMİYORSA, SEVMİYORSA (hoşlanmıyorsa) ona zorla öğretebilmeniz mümkün mü?

4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşmayı ister mi?
4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşma ihtiyacı hisseder mi?
4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşmaktan hoşlanır mı?

Bir kişiye ZORLA yaptırdığınız işten VERİMLİ sonuç almanız İHTİMAL dahilinde midir?
İnsanlar severek yaptıkları ilerden konuşmaktan HOŞLANIRLAR ve severek yaptıkları işlerden konuşma İHTİYACI hissederler.
Bu nedenle öğrencilerinizden AKTİF oldukları konulardan bahsetmelerini istemenizi önermiştim.

Yapılan araştırmalar "iletişimin en temel yöntemi" nin konuşmak olmadığını göstermektedir.
Özellikle toplum önünde konuşmanın  / konuşabilmenin artıları harcanacak emeğe değmeyecek orandadır.
Araştırma sonuçlarına göre oran değişiklik gösterse de çoğunlukla kabul gören iletişimin % 80'nin sözsel olmayan iletişim (vücut dili) olduğu kabul edilmektedir.

Bu oran dikkate alındığında asıl öğretilmesi gerekenin davranış yoluyla iletişim ve davranış okuma olması gerekir.

(Özellikle bayanlar her hangi bir şey söylemeden, erkeklerin kendilerini anlaması beklentisindedirler.  :)  )

Bununla birlikte uygulamada problemler olsa da, ülkemizde GÜNÜMÜZDE uygulanmakta olan öğretim sistemi öğrenci odaklıdır. 
Şöyle ifade etmek daha uygun olacaktır : Öğrenci odaklı  öğretim yapmanın önünde bir ENGEL YOKTUR.

Çevrimdışı mahx

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 195
  • 885
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 195
  • 885
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Ara 2016 19:03:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Egitimhane ham fikirleri pişirmek için vardır.
İtiraz ettiğim husus şudur : 4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşmalı mıdır / konuşabilmeli midir / konuşabilmesi gerekir mi?

Bir öğrenci, bir şeyi öğrenmek İSTEMİYORSA, İHTİYAÇ HİSSETMİYORSA, SEVMİYORSA (hoşlanmıyorsa) ona zorla öğretebilmeniz mümkün mü?

4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşmayı ister mi?
4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşma ihtiyacı hisseder mi?
4. sınıf öğrencisi toplum önünde konuşmaktan hoşlanır mı?

Bir kişiye ZORLA yaptırdığınız işten VERİMLİ sonuç almanız İHTİMAL dahilinde midir?
İnsanlar severek yaptıkları ilerden konuşmaktan HOŞLANIRLAR ve severek yaptıkları işlerden konuşma İHTİYACI hissederler.
Bu nedenle öğrencilerinizden AKTİF oldukları konulardan bahsetmelerini istemenizi önermiştim.

Yapılan araştırmalar "iletişimin en temel yöntemi" nin konuşmak olmadığını göstermektedir.
Özellikle toplum önünde konuşmanın  / konuşabilmenin artıları harcanacak emeğe değmeyecek orandadır.
Araştırma sonuçlarına göre oran değişiklik gösterse de çoğunlukla kabul gören iletişimin % 80'nin sözsel olmayan iletişim (vücut dili) olduğu kabul edilmektedir.

Bu oran dikkate alındığında asıl öğretilmesi gerekenin davranış yoluyla iletişim ve davranış okuma olması gerekir.

(Özellikle bayanlar her hangi bir şey söylemeden, erkeklerin kendilerini anlaması beklentisindedirler.  :)  )

Bununla birlikte uygulamada problemler olsa da, ülkemizde GÜNÜMÜZDE uygulanmakta olan öğretim sistemi öğrenci odaklıdır. 
Şöyle ifade etmek daha uygun olacaktır : Öğrenci odaklı  öğretim yapmanın önünde bir ENGEL YOKTUR.

sayın turgutkuzan kusura bakmayında şaka gibisiniz ya. sizin bu baktığınız araştırmaların bir linkini verirmisiniz?bunlar konuşma engelli insanlar değil ki işaret dili ile ya da sizin tabirinizle vücut dili ile anlaşsın.işte sizin gibi düşünenlerden dolayı birileri yıllarca bu millete koyun muamelesi yaptı.iletişimin temel olanı dil ile olanıdır.konuşarak anlaşmak varken vücut dili ile anlaşmaya çalışmak tabiri caizse binlerce yıl önce konuşmayı bilmeyen ilkel insanların birbiri ile anlaşmaya çalışması ile eş değer.bunu hangi araştırmacı nasıl bir mantıkla ifade etmiş ,iletişimin yüzde 80 ini sözsel değildir diyebilmiş.sayın kuzan burada bir gerçekten bahsediyorum ve çözülmesi gereken bir sorun olarak bunu dile getiriyorum.eğitimci olan bu işin içinden gelen bir kişi dahi olumsuz yorum yapmıyor ama bir öğrenci velisi olduğunu söyleyen siz ,bir eğitim bilimleri profesörü gibi nereden bulduğunuzu bilmediğim araştırmalar veya istatiksel bilgilerle çıkıp burada safi laf kalabalığı yapıyorsunuz.haa birde çıkıp son cümlenizde öğrenci odaklı eğitimde önünüzde engel yoktur demişsiniz ya...buna söyleyecek söz bulamıyorum.bundan sonra size cevaben  herhangi bir konu hakkında yazılı yorum yapmayacağım çünkü siz bu yazdıklarınıza inanıyorsanız sizle tartışacak bir konunun olduğunu düşünmüyorum,düşünemiyorum.

Çevrimdışı eraegtm

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 6.720
  • 29.915
  • 6.720
  • 29.915
# 24 Ara 2016 19:21:57
Alıntı
Bazı forumdaşlarımın şahsıma yönelik ithamlarda bulunmaları "İTHAMLAR" konusunda hassaslaşmama / ALINGAN olmama sebep oldu.
Alıntı
Şahsımı DIŞLAMA amaçlı mesajlara TAHAMMÜL edebildiğim kadarıyla hoşgörüyle yaklaşıyorum.
Üslubunuzu ve tarzınızı beğenmesem de, tekrar tekrar benzer içerikteki mesajlarınzdan rahatsız olsam da alıntıladığım mesajlarınız konusunda sizinle hem fikirim. Forum kuralları ve saygı çerçevesinde hakaret içermediği sürece yazılan her mesaj değerlidir. Okuyup okumamak, katılıp katılmamak kişinin tercihidir. Mesajı yazana değil ne yazdığına bakılmalı, şahıslara değil fikire ve konuya odaklanılmalıdır.
Alıntı
BİLGİ sahibi olduğumu ispatlamak için daha ne yapmam gerekiyor?
Mesele kesinlikle Turgut Kuzanın bu konu hakkında ne kadar bilgisi olup olmadığı ve kariyeri değildir, meseleyi şahsileştirme hatasına düşmüişsünüz. Siz ;
Alıntı
Öğretmenler, ağaçlara (sisteme) çok yakın oldukları için ormanı görmekte zorlanıyor olabilirler.
diye belirttiğiniz için Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz  ifadesini kullandım. Vurgulamak istediğim  hangi alanda olursa olsun bir konu üzerinde fikir beyan edilecekse öncelikle o konu hakkında bilgi sahibi olunmalı idi. Bir alanda istisnalar dışında genellikle o alanda eğitim görmüş veya uzmanlaşmış kişiler en iyi bilgiye sahip olarak kabul edilebilir. Hiçbirimiz bir mühendis kadar mühendislik bilimlerine, Bir doktor kadar tıbbi bilimlere, bir bilişim uzmanı kadar bilgisayar ile ilgili konulara hakim olamayız.
Eğitimle ilgili herkesin bir düşüncesi ve bilgi birikimi olabilir ama öncelikle alanda eğitim görmüş ve uzmanlaşmış kişilerin, ÖĞRETMENLERİN görüşlerini almak olması gereken bir durumdur. Ülkemizin eğitim sistemi ile ilgili konularda bana göre sizi ikna edecek bir veri sunamasam da en büyük sorunu eğitim politikaları hazırlanırken öğretmenlerin düşünücelerine gereken özen gösterilmemesidir. Bitişik Eğik El Yazısı sorunsalı bunun çok somut bir örneğidir.

4+4+4  konusuna tekrar içerikli mesajlardan ziyade tartışmayı tek bir şahıs üzerinden devam ettirmeyip farklı görüş ve tespitlerin ortaya konulması konusunda bir kez daha  beklentimi dile getirmek istiyorum. Bu nedenle konu ile ilgili olmadığı sürece  ve yeni görüşler belirtilene kadar sadece okumak ve cevap yazmamak en iyi tercih olsa gerek...

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 Ara 2016 17:10:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
sayın turgutkuzan kusura bakmayında şaka gibisiniz ya. sizin bu baktığınız araştırmaların bir linkini verirmisiniz?
bunlar konuşma engelli insanlar değil ki işaret dili ile ya da sizin tabirinizle vücut dili ile anlaşsın.işte sizin gibi düşünenlerden dolayı birileri yıllarca bu millete koyun muamelesi yaptı.
iletişimin temel olanı dil ile olanıdır.konuşarak anlaşmak varken vücut dili ile anlaşmaya çalışmak tabiri caizse binlerce yıl önce konuşmayı bilmeyen ilkel insanların birbiri ile anlaşmaya çalışması ile eş değer.
bunu hangi araştırmacı nasıl bir mantıkla ifade etmiş ,iletişimin yüzde 80 ini sözsel değildir diyebilmiş.
sayın kuzan burada bir gerçekten bahsediyorum ve çözülmesi gereken bir sorun olarak bunu dile getiriyorum.
eğitimci olan bu işin içinden gelen bir kişi dahi olumsuz yorum yapmıyor ama bir öğrenci velisi olduğunu söyleyen siz ,bir eğitim bilimleri profesörü gibi nereden bulduğunuzu bilmediğim araştırmalar veya istatiksel bilgilerle çıkıp burada safi laf kalabalığı yapıyorsunuz.
haa birde çıkıp son cümlenizde öğrenci odaklı eğitimde önünüzde engel yoktur demişsiniz ya...
buna söyleyecek söz bulamıyorum.bundan sonra size cevaben  herhangi bir konu hakkında yazılı yorum yapmayacağım
çünkü siz bu yazdıklarınıza inanıyorsanız sizle tartışacak bir konunun olduğunu düşünmüyorum,düşünemiyorum.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde  Prof.Dr. Asuman Türkel'in  "İletişim ve beden dili..." başlıklı yazısında şu ifade mevcuttur :
İnsanların yüzyüze kurdukları ilişkide, kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili %60 önem taşır.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde Süleyman Sirkecioğlu biraz daha detaylı bilgiler paylaşmaktadır.

İletişim konusundaki araştırmalar daha çok Amerika'da yapılmaktadır.

İnternette "communication types" kelimelerini aratırsanız daha fazla bilgiye ulaşmanız mümkündür.
Özellikle görsel materyallerde araştırma neticeleri daha net görülebilmektedir.

Öğrenci odaklı eğitimde engel olarak gördüğünüz hususları paylaşırsanız, engelleri nasıl aşabileceğinizi tartışabiliriz.

Mümkünse, mesajlarınızda forumdaşlarınızı küçümsediğiniz anlamı çıkacak ifadeler kullanmayınız.

Çevrimdışı saraci45

  • Aktif Üye
  • **
  • 65
  • 8
  • 65
  • 8
# 15 Mar 2017 10:54:36
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Devlet okulları dahil tüm okullarımızda madde bağımlısı gençler minimum düzeydedir.
İmam hatip okullarında madde bağımlısı genç BULUNMAMAKTADIR.
Bu kadar bariz bir İFTİRA atabilmenizi üzüntüyle karşılıyorum.
Atılan bu İFTİRAYA sessiz kalan forumdaşlarımı KINIYORUM.
Bir öğretmenin çalıştığı kurumlara İFTİRA atabileceğine İHTİMAL vermediğim için öğretmen olmadığınıza inanıyorum.

Milletimizin ÖNCELİĞİ dinini bilen, güzel ahlaklı insanlar yetişmesidir.
PİSA, TEOG gibi sınavlarda ölçülen bilgiler milletimiz için ikinci öncelikli hususlardır.

Bir veli olduğunuzu iddia ederek okulların içinde öğretmenlerin ne yaşadıklarını bilmeden sadece beyniniz neye hükmediyorsa ona inanıp,onu doğru kabul edip söylüyorsunuz.Bir İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin sokak aralarında (kız öğrencilerin) nasıl sigara içtiklerini,erkeklerle nasıl içli dışlı görüştüklerini size fotoğraflarla ispatlarım.Bir süre önceye kadar İlkokul-Ortaokul birlikte iken kendi öğrencilerimizle aynı bahçede yaşayan madde bağımlısı öğrencilerin şimdi nerede olduklarını da gayet iyi biliyoruz.12 yıllık zorunlu eğitim ile TEOG sınavları sonucunda yeterli puan alamadığı için İmam Hatip Liseleri ile Meslek Liselerindeki öğrencilerin durumlarını da biliyoruz.O yüzden sistemin içinde olmadan karşındakine sallayıp durmak kolaydır.Lise öğrencisinin öğretmenine bıçak çektiği veya babasının silahını alarak öğretmenini tehdit ettiğini hiç mi duymadınız?Şayet bunları hala inkar ediyorsanız size sadece pes diyorum.

Çevrimdışı cybermavi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.582
  • 1.743
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.582
  • 1.743
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 15 Mar 2017 12:15:07
bu sistem oturana kadar en az 20 yıl var.belkide hiç oturmaz.5. sınıf öğrencileri ortaokulda verimli olamıyor.birde 5. sınıfı hazırlık yaparlarsa eğitimin düzeni tamamen bozulur.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 16 Mar 2017 09:59:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bir veli olduğunuzu iddia ederek okulların içinde öğretmenlerin ne yaşadıklarını bilmeden sadece beyniniz neye hükmediyorsa ona inanıp,onu doğru kabul edip söylüyorsunuz.
Bir İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin sokak aralarında (kız öğrencilerin) nasıl sigara içtiklerini,erkeklerle nasıl içli dışlı görüştüklerini size fotoğraflarla ispatlarım.
Bir süre önceye kadar İlkokul-Ortaokul birlikte iken kendi öğrencilerimizle aynı bahçede yaşayan madde bağımlısı öğrencilerin şimdi nerede olduklarını da gayet iyi biliyoruz.
12 yıllık zorunlu eğitim ile TEOG sınavları sonucunda yeterli puan alamadığı için İmam Hatip Liseleri ile Meslek Liselerindeki öğrencilerin durumlarını da biliyoruz.
O yüzden sistemin içinde olmadan karşındakine sallayıp durmak kolaydır.Lise öğrencisinin öğretmenine bıçak çektiği veya babasının silahını alarak öğretmenini tehdit ettiğini hiç mi duymadınız?
Şayet bunları hala inkar ediyorsanız size sadece pes diyorum.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İmam Hatip okulları ile ilgili (montaj olmayan) fotoğrafları paylaşabilirseniz memnun olurum.
Fotoğraflardaki öğrencilerin İmam Hatip Lisesi öğrencisi olduğuna ikna olabilecek miyim?

Münferit olayları genelleme yaparak ifadelendirmeniz inandırıcı olmuyor.

İmam Hatip Liseleri ile ilgili doğruluğunu KONTROL EDEBİLECEĞİNİZ örnek bir bilgiyi ekte sunuyorum.

Çevrimdışı ayteking

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.027
  • 20.884
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.027
  • 20.884
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Mar 2017 11:08:58
ilk fotoşok benden olsun:
ortaöğretim genel müdürlüğünün istatistiklerine bakalım, doğruluğunu kontrol etmek için linke tıklayınız.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Mar 2017 10:20:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ilk fotoşok benden olsun:
ortaöğretim genel müdürlüğünün istatistiklerine bakalım, doğruluğunu kontrol etmek için linke tıklayınız.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İmam Hatip ve meslek liseleri yüksek öğretime hazırlık amaçlı öğretim kurumları değildir.
Bu nedenle yüksek öğretime yönelik başarıda düşüş olması NORMALDİR.

Ölçüleri yanlış olanların, bütün ölçümleri yanlıştır.
Doğru ölçü birimleri kullanmazsanız yanlış sonuçlara ulaşmanız kaçınılmazdır.

Çevrimdışı ayteking

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.027
  • 20.884
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.027
  • 20.884
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Mar 2017 10:55:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İmam Hatip ve meslek liseleri yüksek öğretime hazırlık amaçlı öğretim kurumları değildir.
Bu nedenle yüksek öğretime yönelik başarıda düşüş olması NORMALDİR.

Ölçüleri yanlış olanların, bütün ölçümleri yanlıştır.
Doğru ölçü birimleri kullanmazsanız yanlış sonuçlara ulaşmanız kaçınılmazdır.
o zaman siz neden yukarıya o ölçü olmayan belgeyi eklediniz. Sizin ölçünüz doğru, benim ölçüm hatalı öyle mi?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 18 Mar 2017 08:08:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
o zaman siz neden yukarıya o ölçü olmayan belgeyi eklediniz. Sizin ölçünüz doğru, benim ölçüm hatalı öyle mi?
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Paylaştığım bilgi orta öğretim kurumları okul başarı sıralamasıdır.
Sizin paylaştığınız bilgi ise yüksek öğretime YERLEŞME oranları ve başarı değişimini göstermektedir.

Aradaki farkları şöyle söyleyebiliriz.
Paylaştığım bilgi meslek dersleri dahil TÜM DERSLERDEKİ başarıyı göstermektedir.
Sizin paylaştığınız bilgi ise sadece yüksek öğretim sınavına GİRENLERİN, SADECE SINAVDA SORULAN DERSLERLE ilgili başarısını göstermektedir.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK