Biz Neden Bu 4+4+4 De Diretiyoruz?

Kıyaslama, eşitler arasında veya geçmiş ile yapılır. Ülkemi, başka ülkelerle değil, geçmişi ile kıyaslıyorum. Öğrencimi / evladımı, arkadaşlarıyla değil, kendisi ile kıyaslıyorum.

---

Forumdaşlarım gibi eğitim / öğretim konularında  farklı ülkelerle karşılaştırmalar yapmıyorum.
Sadece geçmiş ile kıyaslama yapıyorum.
2002 öncesi ile günümüz arasında yapılacak her türlü kıyaslama da daha iyi durumda olduğumuz inancındayım ve bu konuda VERİLERE DAYALI tartışmaktan memnuniyet duyarım.

sayın Turgut Kuzan biz kendimizle yarışırsak ülke olarak yerimizde saymayız mı? elbette bügün dünden daha iyi olacak,elbet geçmişte yaşananlar geleceğe ışık olacak,örnek olacak(olumlu ya da olumsuz ,her şekli ile...)bizim isteğimiz her zaman daha iyisi olmalı. var olanla yetinirsek, kendimize rakip olarak başka ülkeleri kabul etmezsek, gelişmişliği yakalayabilir miyiz?çağ öyle hızlı ilerliyor ki iki üç yıl öncesinin teknolojisi eski oluyor birden.tüketilen zadece zaman değil tüketilen ülkenin istikbali...onu kazanmak adına hızlı olmalıyız.başka ülkelere yetişmeliyiz her alanda başarılı olmalıyız ki değer görelim.yıllarca pısırık bir nesil yetişitiren ,içine kapalı bir toplum olarak yetişen türk insanı batılı insana kafa tutabilmeli.bununda yolu sağlam bir eğitim sisteminden geçer.gerekirse bu sistemin oturması adına birkaç yıl feda edilir ama "ya tutarsa" anlayışıyla feda edilecek tek bir dakikamız kalmadı artık.

arkadaşlar yazarken bazı kelime ve ifadelerde farketmeden yanlış şeyler yazabiliyorum "bugün" yerine "bügün" yazmışım.affola...

biz ( +    +    +   +)  ile uğraşırken atı alan Üsküdar'ı geçiyor.Eğtim siyasetten ayrılmadığı sürece hangi sistemi getirirsen getir.


Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip olduğu düşünülen Finlandiya'da eğitimciler Radikal bir kararı uygulamaya karar verdiler. Finlandiyalı yetkililer dersleri müfredattan kaldırmak istiyor. Fizik, matematik, edebiyat, tarih, coğrafya gibi dersler artık olmayacak.

Helsinki Eğitim Bölümü başkanı Marjo Kyllonen değişimi "1900'lerde uygulanan eğitim yöntemleri bir zamanlar faydalıydı. Ancak artık öğrencilerin ihtiyaçları farklı." sözleriyle ifade etti.

Eski Moda yöntemler yerine öğrenciler, olaylar ve fenomenleri disiplinlerarası bir formatta öğrenecekler. Öğneğin İkinci Dünya Savaşı tarihsel, coğrafi ve matematiksel bakış açısıyla incelenecek. "Kafede Çalışmak" gibi ilginç bir ders ile öğrenciler İngiliz dilini, ekonomiyi ve iletişim becerilerini öğrenecekler.

Sistem ilk olarak 16 yaşındaki son sınıf öğrencilerine sunulacak. Öğrenciler yetenekleri ve gelecekte yapmak istediklerini de göz önünde bulundurarak öğrenmek istedikleri konuları seçecekler. Bu şekilde öğrenciler, "Bu dersi neden alıyorum?" diye sormadan derslerini alacaklar.

Geleneksel öğrenci-öğretmen ilişkisi de bu sistemle değişecek. Öğrenciler sıralarında oturup öğretmenlerinin onlara soru sormasını beklemeyecek. Bunun yerine, problemleri oluşturdukları küçük gruplarda tartışacaklar.

Kollektif çalışmayı öğreten Finlandiya'nın yeni eğitim sistemi ile öğretmenlere büyük bir iş yüklenecek. Bu nedenle öğretmenlerin maaşlarında da artışlar olacak.

Değişimin 2020'ye kadar tamamlanması bekleniyor.

Yazmayayım, yazmayayım diyorum ama dayanamıyorum.

"Tutmayan bir 4+4+4 sistemi" ifadesi ÖN YARGIDIR.
4+4+4 sisteminden memnun olmayan sadece bir kısım sınıf öğretmenleridir' demişsiniz, her mesajında ''somut Delillerden'' bahseden sizin konuyla ilgili somut deliliniz var mı?
Bir kısım sınıf öğretmeni kimler? Memnun olanlar kimler? Okullarda olan bizleriz ve ben branş öğretmenleri dahil tek bir tane memnun öğretmen tanımıyorum.
Ayrıca bu cümleye itiraz ederek, cümledeki TUTMAYAN kelimesine de itiraz etmiş, 4+4+4 sisteminin tuttuğunu iddia etmiş oluyorsunuz.
Yine her mesajında somut delillerden bahseden sizin sistemin tuttuğu ile ilgili tek bir somut deliliniz var mı?

Hangi kriteri kullanırsanız kullanın, eğitim - öğretim alanında geçmişle kıyaslanamayacak gelişmeler mevcuttur, demişsiniz. Bu gelişmeler nelerdir?
Biraz örnek verir misiniz? Misal papaz eriğini imam eriğine çeviren makine bu gelişmelerden biri midir? Sizden SOMUT deliller bekliyorum.

Son olarak, sizin 2002 yılından beri devletin yaptığı herhangi bir icraate itiraz, muhalefetiniz ya da en ufak bir eleştiriniz oldu mu?
Olduysa hangi konuda, nasıl bir eleştiriniz oldu? Yoksa 2002 yılında beri KUSURUSUZ  mu yönetiliyoruz?

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Allah (c.c.) yok olduğunu iddia edenlere şu soru sorulur :
- Kainatın her yerine baktın mı?
Yokluğun ispatı mümkün değildir. Bununla birlikte var olan için tek örnek göstermek yeterlidir.
Ben 4+4+4 siteminden memnunum
OLUMLULUK odaklı düşünen öğretmenlerimiz 4+4+4 sisteminden memnunlardır.
Bununla birlikte dışlanmaktan çekindikleri için bu düşüncelerini ifade edemiyorlar.
Benim bu hususta bir çekincem olmadığı için düşüncelerimi rahatça ifade ediyorum.
OLUMSUZLUK odaklı düşünen forumdaşlarım, tepkilerinde ÖLÇÜLÜ olurlarsa düşüncelerini açıklayacak kişiler çoğalacaktır.

Bir şeye itiraz etmek zıttını kabul etmek anlamına gelmez. Bilinemez anlamına da gelebilir.

"Tutmayan bir 4+4+4 sistemi" ifadesi ÖN YARGIDIR.
ifadesi 4+4+4 sisteminin tutup, tutmadığının (henüz) bilinemeyeceğini ifade etmektedir.

Ders kitapların yazımında yapılan değişiklikler, okullara sağlanan teknik destekler, öğretmen sayıları, derslik sayıları vs. gelişmelerden bir kısmıdır.
Gerekiyorsa bu konularda istatistikler paylaşabilirim.

DevletiMİN yaptığı bir icraate neden itiraz edeyim, neden muhalafet edeyim? DevletİM benim zararıma bir şey yapabilir mi?
Bununla birlikte eleştirdiğim bazı hususlar oldu. Örneğin, el yazısı uygulamasını uygun bulmuyorum.
Kalemle yazı yazılmasının öğretilmesinin en azından ileri sınıflarda öğretilmesi gerektiğini düşüncesini savunuyorum.
Bu düşünceyi savunmam el yazısı uygulamasının yanlış / faydasız olduğu anlamına gelmez.
Mevcut sisteminde faydalı yönleri mevcuttur. Ben yazıda teknolojinin kullanılmasının DAHA FAYDALI olacağını düşünüyorum.
Veya
Devletin eğitim - öğretimdeki görevinin DENETİM ile sınırlı olması gerektiği düşüncesindeyim.
Ben bu düşüncedeyim diye, devletin eğitim - öğretimin her alanında müdahil olmasını yanlış olarak mı tanımlamalıyım?
Devletin eğitim - öğretimin her alanında müdahil olmasının da OLUMLU / FAYDALI yönleri vardır.
Benim beklentim DAHA FAZLASI...

Delil arayanlar bu yılki 5. sınıflara bakıversin (uzaktan baksa da olur).

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Baktım ve diğer sınıflardan farkını göremedim.

İşin içinde biri olduğum için size tavsiyem ezbere değil, gidip görerek durumu yorumlamanızdır
Turgut Bey. İnanın dayanak noktası olmadığını söylediğiniz şeylerden çok daha enteresan şeyler göreceksiniz.
Yazık çocuklar çok fazla yazı ve ezber ödevi verildiğinden artık bu dersleri almak istemiyorlar.
Kayıtlı üye sayısını baz alırsak ben çok sporcuyum.
Belediyenin havuzuna ve spor salonuna kayıtlıyım Turgut Bey.
Hatta İSMEK'in almanca ve fotoğrafçılık kursuna da kayıtlıyım. Malesef devam etmiyorum ama kayıtsa kayıt.

Gerçekten spor yapan, dil kursu ya da sanat kursuna giden öğrencimiz bizim ortaokulumuzda yok.
Çünkü günde 8 saat ders gören ortaokul öğrencisi, okuldan çıkıp ancak eve gidebiliyor.
Zaten okullar dağıldığında dışarıda oluşan izdihamı biliyorsunuz.
Bu servisteki öğrenciler kendilerini geilştirebilecekleri belediyenin spor salonlarına, dil kurslarına mı gidiyor? Lütfen..
Artık haftasonu kursları da var. 6'şar saatte o. Şu durumda okuldan çıkıp başarıyla kendini geliştirebilecek öğrencimiz varsa helal olsun diyorum.
İşçilerin çalışma saati 40 saat, üzerinde çalıştıramıyorsunuz. Bizim çocukların hali fena...

Sistemdeki aksaklıkları görmemiz için üzerinden yıllar geçmesi demek sizin ortaya attığınız ''eğitim sürekli gelişiyor, değişiyor, değişiklikler olması normal'' tezinize de aykırı.
Biz eksiklikleri görüp, tepki vermek için yıllarca beklersek sürekli gelişen dünyaya ayak uyduramayız Turgut Bey.

Sistemi yap-boz gibi değişiyor diye eleştirilirken ''dünya hızlı değişiyor, değişim normal; şurada aksaklık var diye eleştirilirken ''değişim için beklememiz lazım''... Hımm, İYİYMİŞ...

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Aktiviteler için kayıt yaptırıp, aktivite yapmadığınız için başkalarının da aynı şekilde davrandığını düşünmeniz normal.
Benzer durumda olan başka kişiler olduğu görüşüne de katılırım.
Bununla birlikte kayıtlı olarak gözüken kişilerin %10'u bile büyük rakamları işaret etmektedir.
Veya sayısı 13.255 spor kulüplerinin her birinden 10 kişi gibi komik bir rakamda kişinin faydalandığını varsaysak bile 132.550 kişi spor kulüplerine aktif olarak devam ediyor demektir.
Benzer uygulamayı diğer tesisler içinde yapınca ortaya ciddiye alınması gereken bir rakam çıkıyor.

8 saat ders gören öğrenci, bilgisayar, TV, cep telefonu için zaman bulabiliyorsa aktiviteler içinde zaman bulabilir / bulabiliyor.
Bu kadar tesisin boş durması için yapıldığını söyleyemezsiniz.

Yeni uygulamalardaki eksiklikler, uygulama devam ederken giderilmektedir. Eksikliklerin giderilmesi için bekleme yapılmasına gerek yoktur.
Hiç bir uygulamanın tümüyle yanlış olması mümkün değildir. Sadece beklenen VERİM alınamayabilir.
Bu tür durumlarda daha fazla VERİM alınabilecek uygulamalar geliştirilir.

Forumdaşlarım çoğu durumda sistemin tamamiyle yanlış olduğunu ifade ediyor.
Eksiklikler, aksamalar olduğu ifade edilirse daha inandırıcı olur.

Hocamız anlatıyor yüzlerce hatta binlerce trilyonlarca harcanılan yazılım mühendisliği projelerinin başarıya ulaşması %5-6da kalıyor

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Anladığım kadarıyla, hocanız yazılım mühendisliği projelerinin başarısını metreyle ölçüyor.

E-devlet, e-okul, bankacılık sektöründe kullanılan yazılımlar, sağlık bakanlığının kullandığı yazılımlar, savunma sanayinde kullanılan yazılımlar vs. %5-6 oranındaki başarının ürünleri midir?
Öyleyse % 100 başarı durumunda neler gerçekleştirilebilir?

Yazılım projelerinin sırrı hep matematik.Matematiği bilmiyoruz.Benim oraya yazdığım %5-6 ortaya çıkanların oranı.Yazdıklarınızın hepsi bulut sistemler benim yüksek lisans tezim.e-devletin müdürüyle tanıştırabilirim sizi 2 akşam bize canlı ders veriyor

FP = Sayı toplamı (0.65 + 0.01 Fi) (i = 1.... 14) bunla ölçüyorlar.
İş hacmi (ayda-kişi): H = 5.2 KLOC0.91
Proje süresi (ay): T = 4.1 KLOC0.36
veya : T = 2.47 H0.35
İşgücü talebi (kişi): I = 0.54 H0.06
Belge hacmi (sayfa): B = 49 KLOC1.01
Uygulama programı için : H = 2.4 KLOC1.05
T = 2.5 H0.38
Yardımcı programlar için: H= 3.0 KLOC1.12
T = 2.5 H0.35
Sistem yazılımları için : H= 3.6 KLOC1.20
T = 2.5 H0.32

Yazılım projelerinin sırrı hep matematik.Matematiği bilmiyoruz.Benim oraya yazdığım %5-6 ortaya çıkanların oranı.Yazdıklarınızın hepsi bulut sistemler benim yüksek lisans tezim.e-devletin müdürüyle tanıştırabilirim sizi 2 akşam bize canlı ders veriyor

FP = Sayı toplamı (0.65 + 0.01 Fi) (i = 1.... 14) bunla ölçüyorlar.
İş hacmi (ayda-kişi): H = 5.2 KLOC0.91
Proje süresi (ay): T = 4.1 KLOC0.36
veya : T = 2.47 H0.35
İşgücü talebi (kişi): I = 0.54 H0.06
Belge hacmi (sayfa): B = 49 KLOC1.01
Uygulama programı için : H = 2.4 KLOC1.05
T = 2.5 H0.38
Yardımcı programlar için: H= 3.0 KLOC1.12
T = 2.5 H0.35
Sistem yazılımları için : H= 3.6 KLOC1.20
T = 2.5 H0.32

Turgut Bey'in tarzını anladık artık Lakin sizin yüksek lisans hocanızın söylediği sözü paylaşmanız ve Turgut Bey'e yazdığınız cevap ... Ben 4+4+4 ile ilişki kuramadım.  Mühendislik projelerinde başarının %5-6' da kalması 4+4+4 'ün sebebi/sonucu mudur ?

4+4+4 sisteminin artıları eksileri güçlü ve zayıf yönlerine odaklanmamız, düşüncelerimizi bu konu üzerinden açıklamamız daha faydalı bir paylaşım olanağı tanıyacaktır diye düşünüyorum.

bana kimse günde 8 saat ders yükü ve 4 yıllık ilkokul eğitimini savunmasın.dünyanın istisna birkaç ülkesi hariç ilkokul birçok ülkede 6 senedir.bazı ülkelerde 5 senedir. ayrıca Japonya da günlük 6 saat ders yükü vardır ve diğer ülkelerde de bu ortalama 5 saattir.finlandiya da 4 saattir. günlük 8 saat derse giren bir öğrencinin o beyin yorgunluğu ile sosyal bir faaliyete zaman ayırması da çok zor görünmektedir.şimdi çıkıp bunu tembellikle bağdaştırmak gerçekten mantık süzgecinden geçecek gibi değil .bunlar yetişkin bireyler değil. bir yetişkinin sırtlanmakta bile zorlanacağı bir yükü bu çocukları sırtına vurmak insaf sınırlarını zorlamaktan öteye gitmez.8 saat dersin savunulacak elle tutulacak bir tarafı yok.sonra bu çocuklar neden okula gitmek istemiyor diyorlar.haftada 35 saat ders ve hafta sonu kursları ile 40 saatlere dayanan bir eğitim yükü zaten sıkıntılı olan eğitim sistemimizi kamburlaştırmaktan öteye gitmez.birde çıkıp 5.sınıflara sadece Türkçe ve İngilizce derslerinden oluşan bir yıllık eğitim tam da bu 4+4+4 sisteminin üstüne tüy kondurmaktır.sayın yetkililer neden biz öğretmenlerin sesini duymaz da ya da sistemin unsurları olan öğrenci veli ve öğretmenlerin içinde bir memnuniyet anketi yapmaz.bazı şeylere gözlerini kapamak ve kambur olan bu sistemin üstüne birde İngilizce öğreteceğim diye koskoca bir yılı ziyan etmeleri akıl almaz bir durumdur. bir an önce devlet yetkililerinin buna bir dur demesi elzem hale gelmiştir.3-5 yıl sonra biz nerede yanlış yaptık demektense hatayı önce görüp bu çocukları ziyan etmek gibi bir hataya düşmezler diye düşünüyorum.

1-Şangay-Çin

2-Singapur

3-Hong Kong Çin

4-Çin Taipei

5-Kore

6-Macao Özerk Bölgesi-Çin

7-Japonya

8-Fillandiya

9-İsviçre

10-Tayvan
 
     -yukarıda matematik derisinde ilk ona giren ülkeler var ve bu ülkeler günümüzde teknolojiye liderlik eden ülkeler .ürettikleri teknolojik ürünler ve başarılarının temelinde matematik ve fen bilimlerindeki başarıları gelmektedir.
-Bir haberden alıntıdır:
"PISA raporunu değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adnan Tercan, matematik öğretiminde zeka problemi değil sistem ve yöntem problemi olduğunu söyledi. Prof.Dr. Tercan sözlerini şöyle sürdürdü.

Matematik görselleştirilmeli

15 yaş grubu öğrencilere yaşlarının üstünde matematik eğitimi veriliyor. Matematikte öğrenciye her şeyi bir anda verelim anlayışı var. Her şeyi verelim derken öğrenciye gıdım gıdım matematik veriyoruz. Öğrenci de bunun altından kalkamadığı için matematikten soğuyor. Çocuklarımız zeki ancak müfredat hafifleştirilerek çocuklar için daha sevimli hale getirilmeli. Öğrencinin daha kolay anlaması için matematik görselleştirilmeli. Müfredat çocuğun dünyasına hitap etmiyor, matematiği çocuğun dünyasına hitap edecek şekle getirmek gerekiyor. Ağır bir matematik müfredatı yerine yaş grubuna göre eğitim yapılmalıdır."
işte yine karşımıza çıkan şey müfredat ve yaşa hitap etmeyen sistem.bizim sistemimiz de matematik ilkokulda basitleşitirlerek verilmeli iken bizler ilkokulu cücük hale getirip matematiğin temelinin bu yaşta verilmesi gerekirken birde ağır müfredatla lise matematiğini ortaokulda vermek gibi bir yanlışa giderek öğrencinin matemaktikten korkmasına neden oluyoruz.korkan çocuk çalışsam bile yapamıyorum hissine kapılarak matematikten soğumakta ve sınavlarda başarılı olamamaktadır.bir matematik örneği bile sitemin neden yanlış olduğunu göstergesidir.matematikteki başarı sıramız merak ettiyseniz 65 ülke arasında 45.sıradayız.bunu başarılı sayıyorsanız benim burada birşeyler anlatmak için çırpınmam da boşunadır diye düşünüyorum...

Sadece durum tespiti yapıyorum. 4+4+4 sistemindeki eksileri ve artıları düşünüyorum. Sorun olduğunu düşündüklerime de çözüm öneriyorum.
Önceki sistemde okula başlama eylül ayı itibariyle 72 ayını dolduran öğrenciler içindi. Veli bunu kendi isteğiyle bir yıl erteleyebiliyordu. Yeni sistemde ise 69 ayını dolduran çocuklar ancak doktor raporuyla kayıt erteleyebiliyor, 66-68 aylıklar ise veli dilekçesiyle erteleme yapabiliyor. 2012'de sistem ilk uygulamaya başlandığında 66-84  aylık öğrenci grubu 1. sınıfa kayıt oldu. Kalabalık okullarda bazı müdürler yaşa göre ayırdı, bazıları ise karma sınıflar oluşturdu. Çocukların yaş aralığının geniş olması problem çıkardı.
5. sınıflar  ortaokul olunca branş öğretmeni normları arttı, 3-5 yıllık öğretmenler merkeze rahatlıkla atandı. Sınıf öğretmenlerinin normları ise o yıl fazla öğrenci alındığından ve alan değişikliği yapıldığından yavaş yavaş şişmeye başladı. İl içi yer değiştirme yapılamaz hale gelirken, il dışı mağdurları arttı. Eş durumuyla gelenlere il emri verilince, il içinde kilometrelerce yol yapan il içi mağdurları arttı. Keşke seneye gelseydim/benden düşük puanlı merkezde, on yıldır eşimin ilçesine bile gelemedim mağdurları arttı. Batıda veya merkezlerde normlar şişince de il dışından gelmek isteyenler illa evlenmemiz mi lazım merkeze/batıya gelebilmek için şeklinde mağdur oldu.
Bu arada kendinden iki yaş büyük öğrenciyle aynı sınıfta okuyan miniklerden tüm sınavlarda aynı performans beklendi, minikler de mağdur oldu.
Bunun yanı sıra ilkokul ve ortaokulların bina olarak ayrılmasının, öğrenciler açısından faydalı olduğunu, özellikle küçüklerdeki davranış bozukluklarını veya zorbalıkla karşılaşmayı azalttığını düşünüyorum. Branş ve sınıf öğretmenlerinin maaş karşılığının eşit olması gerektiğini, herkesin girdiği saat kadar ek ders alması gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca hiçbir değişim sancısız değildir. En az zararla maksimum faydayı sağlayacak değişimlere kimse itiraz etmez. Önemli olan  sorun üretmek yerine çözüm yolları bulmaya çalışmaktır.

işte bir matematik dersi başarısı(ya da başarısızlığı demek daha doğru olur...) sistemimizdeki tıkanıklığın örneklerinden biridir.şimdi birileri çıkıpta demesin o ülkelerin kişi başı geliri bilmem kaç bin dolar ya da o ülkeler gelişmiş ülkeler bizimle onları mukayese etmek saçmalık diye .sıralamadaki ülkeler arasında en basit bir tayvan örneği bile bizim için ölçüttür.tayvan  birkaç adadan oluşan bir ülkedir .bağımsızlığını yeni kazanmıştır ve çok fakir bir ülke iken bir teknolojik atılımla kısa sürede teknolojide lider ülkeler kafa tutar hale gelmiştir.bilenler bilir bir asus bir msı firması bilişim teknolojisinde gerçekten çok başarılı konumdadır.asus dünyanın önde gelen anakart üreticisidir ki.biligisayarların en önemli parçalarından biridir.yani geçmişte çok fakir olan eğitimdeki gelişmişliklerine paralel olarak teknoloji devi hale gelen bu ülkeler bunu bu sayede elde etmiştir.bir Hindistan dünyada bilgisayar programcılığı alanında bir devdir.birçok ülkede teknoloji şirketleri ve program,yazılım üreticileri Hintli çalışanlardan yararlanmaktadır.microsoft firmasının başındaki kişide bir hint asıllıdır.bu programcılığı ilkokul seviyesinde vermeye başlamışlardır ve bu sayede lider ülkelerin arasında yer bulmuşlardır.biz daha hala sözde böyle bir dersi müfredatımıza alacağız.yani işin özü eğitim=gelişmişlik=refah diyorum.

5. sınıflar  ortaokul olunca branş öğretmeni normları arttı, 3-5 yıllık öğretmenler merkeze rahatlıkla atandı. Sınıf öğretmenlerinin normları ise o yıl fazla öğrenci alındığından ve alan değişikliği yapıldığından yavaş yavaş şişmeye başladı. İl içi yer değiştirme yapılamaz hale gelirken, il dışı mağdurları arttı. Eş durumuyla gelenlere il emri verilince, il içinde kilometrelerce yol yapan il içi mağdurları arttı. Keşke seneye gelseydim/benden düşük puanlı merkezde, on yıldır eşimin ilçesine bile gelemedim mağdurları arttı. Batıda veya merkezlerde normlar şişince de il dışından gelmek isteyenler illa evlenmemiz mi lazım merkeze/batıya gelebilmek için şeklinde mağdur oldu.

Ayrıca hiçbir değişim sancısız değildir. En az zararla maksimum faydayı sağlayacak değişimlere kimse itiraz etmez. Önemli olan  sorun üretmek yerine çözüm yolları bulmaya çalışmaktır.

sayın arkadaşım ben işin o kısmına değilde insani boyutuna daha fazla önem veriyorum.yetiştirdiğimiz domates değil bir insan .tabii ki öğretmenlerde özellikle sınıf öğretmenleri de bu süreçte sıkıntı yaşadı ama bu sistemin yetiştirdikleri bizin mevzumuz.biz yaptık oldu deyip tepeden inme sistemi denemeden uygulamak sonradan ya oldu dedik ama sanki olmamış deyip sil baştan yapmak ve sonucunda bir nesil daha feda etmek artık bu çağda bizim yapmamamız gereken bir hata .olmadığının kendileri de farkında ve sistem daha mezun vermeden sistemi farklı bir varyasyona çevirmeye çalışıyorlar.lütfen biri çıksın ve "kral çıplak" desin iş işten geçmeden...