3. Rahatlama ve Değerlendirme Çalışmaları
Rahatlamada hem fiziksel, hem de zihinsel rahatlama söz konusudur. Eklem yerlerinin rahat hareket ettirilmesi, kasların yumuşatılması ve çocukların sakinleştirilmesi amacıyla etkinliklerin sonunda kullanılır. Rahatlamayı kolaylaştırmak için ortamda sakin bir müzik ve sözel yönergeler kullanılır. Burada amaç; çocuğu rahatlatmak ve olayın tamamlandığını hissettirmektir.
Drama çalışmasının aşamalarının her birinin ya da bir kaçının ardından tartışma açılması, "ne yaşadınız?", "neler hissettiniz?", "nerede güçlük çektiniz?" gibi soruların sorulması ve katılımcıların yanıtlaması drama çalışmalarının önemli aşamalarındandır. Bu çalışmanın ardından başkalarının davranış biçimleri, duyguları, düşünceleri, deneyimleri ile ilgili bilgi sahibi olmak bireyin kendi yaşamına bilinçli bir şekilde göz atması açısından önemlidir.
Çalışmanın bu aşamasında diğer bir amaç da katılımcıları içinde bulundukları ortamdan kurtararak gerçeğe döndürmektir. Böylece birey yaşadığı süreci daha iyi gözlem ve analiz etme imkanı bulabilecekti
C. Eğitimde Dramada Yararlanılabilecek Kaynaklar
Eğitimde drama çalışmalarında, çocukların ilgisini çekerek, onları teşvik edebilecek ve kendi eğlenceli oyunlarını doğaçlamalarına yardımcı olabilecek masal, öykü, efsane, roman, şiir gibi çeşitli kaynakları kullanmak mümkündür. Bunun yanında, günlük hayatta karşılaşılan, güncel olaylar ve haberleri liderin (öğretmen) drama çalışmalarında kullanabileceği diğer kaynaklardır. Bu bölümde eğitimde drama çalışmalarında kullanılabilecek kaynaklar sırasıyla örneklenerek açıklanacaktır.
1. Masallar
Genellikle olağanüstü kişilere, olaylara, serüvenlere yer verilen ve ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa anlatılarak geçen hayal ürünü hikayelere masal denir.Masallar çok eskiden beri, çocukların ilgisini çeken bir yazı türü olup, gerek özgün, gerekse çeviri örnekleriyle edebiyatın içinde yerini almaktadır.
Masalı diğer yazı türlerinden ayıran sadece olağan üstü olayların olması değil, aynı zamanda olayın geçtiği yer ve zamanın da bilinmemesidir. Masallarda genellikle yer ve zaman, "uzak ülkelerin birinde", "yıllar önce ve "Kaf dağının ötesinde" şeklinde verilir. Masalda olay kahramanlarının değişmez, belli özellikleri vardır. Prensler yakışıklı, prensesler güzel, üvey anneler kötü, ejderhalar ve devler korkutucudur. Masal konulan genellikle padişah (kral), şehzade (sultan, prens), fakir kız veya delikanlı gibi kahramanlar çerçevesinde gelişir. Bazen de özellikleriyle gerçek insana benzemeyen kişiler de bir masal kahramanı olarak karşımıza çıkabilir. Bütün bu açıklamalarda da görüldüğü gibi olağanüstü özellikler masala özgüdür. Ancak küçük çocuklar bu olaylar hakkında neden ve nasıl sorularını sormakta ve cevabını bulmakta zorlanmaktadırlar. Çünkü somut işlemler dönemindeki çocuklar, tüm bu anlatılanları gerçek olarak kabul etmektedir. Çocuklar ancak altı yaşından sonra bu soruların cevabının masala özgü olduğunu düşünürler. Bu nedenle altı yaştan önce klasik masallar yerine, masalımsı, özellikler taşıyan, ancak kahraman ve olaylarının çocuğun somut düşünmesine uygun, hayal gücü sınırlarının dışına taşmayan masallar olmasında fayda vardır.
Masallar, çocuğun hayal gücünü zenginleştiren, anadilini geliştiren, dinleme alışkanlığı kazandıran ve öğrenmeye hazırlayan bir araç olduğu için drama ile ilişki içindedir. Özellikle çocuklarla yapılan drama çalışmalarında doğaçlama etkinliği için masallardan faydalanılabilir. Bir drama liderinin (öğretmenin) masalı drama etkinliğinde nasıl kullanacağına dair, şöyle bir örnek verilebilir:
ÖRNEK
Derekuşu ve Çiçekler (Halk Masalı) :
Bir varmış, bir yokmuş. Bir yaz varmış ama ne yazmış. Sıcak mı sıcak. Güneş çevreyi yakıyormuş. Günlerdir bir damla yağmur düşmemiş toprağa. Bütün çiçekler boyunlarını bükmüşler. Susuzluktan ölmek üzereymişler.
Kenarda bir dere akıyormuş. Ama çiçekler derenin suyuna nasıl ulaşsınlar? Çiçekler ağustos böceğine yalvarmışlar. "Bize dereden biraz su taşı, yoksa öleceğiz" demişler. Ama böcek yerinden kıpırdamamış ve çiçeklere su taşımamış. Kelebeğe söylemişler. O da güzel kanatlarını göstererek "suya yaklaşırsam kanatlarım bozulur" demiş. Sonra uçup gitmiş. Çiçeklerin sesini bizim derekuşu duymuş ve onlara çok acımış. Gagasıyla onlara dereden damla damla su taşımış. Böylece çiçekler ölmekten kurtulmuşlar. Ama derekuşu son çiçeğe de su getirdikten sonra, yorgunluktan çimenlerin üstüne düşmüş. Orada uyuya kalmış.
Derekuşu uyurken yağmur başlamış. Çiçekler çok sevinmişler. Suya kavuşmuşlar, kurtulmuşlar ölmekten. Ama içlerinden biri, "şu derekuşu olmasaydı, yağmur yağana kadar hepimiz çoktan solmuştuk. Bizi asıl o kurtardı" demiş.
Bütün çiçekler onu haklı bulmuşlar ve derekuşunu korumaya karar vermişler. Çiçekler eğilerek yapraklarını uyuyan derekuşunun üzerine germişler. Böylece derekuşu yağmurdan hiç ıslanmamış. Rahat rahat uyumuş. Ama masal bu ya, çiçeklerin renkleri yağmurdan kuşun üstüne akmış. Derekuşunu renk renk boyamış. Uyandığında öteki kuşlar "Renkli kuş, güzel kuş sen kimsin?" diye sormuşlar. Çünkü onu tanıyamamışlar. Küçük derekuşu şaşırmış. Derenin kenarına uçup suya bakmış. Suya bakınca ne görsün? Renkli renkli tüylerle bezenmiş, güzel bir kuş olmuş. Tabi derekuşu buna çok sevinmiş."
Lider masalı çocuklara okuduktan sonra, çocukların masalı doğaçlama ile canlandırmalarını isteyebilir. Fakat amaç masalı olduğu gibi oynamak değil, masalı bir çıkış noktası olarak kabul edip, buna göre yeni çözümler oluşturabilmek olmalıdır. Böyle bir masal için maske, makyaj ve kostüm kullanılması uygun olur.
Lider masalın başını okuduktan sonra, sırayla kahramanları seçer. Bunun için de küçük bir oyun kullanabilir. Çünkü gruptaki herkesin derekuşu olma şansı yoktur. Örneğin, adil bir oyun olması açısından sandalye kapmaca oynanabilir ve bu oyunun sonucunda birinci olan kişi derekuşu rolü için seçilebilir. Grubun diğer üyeleri de masal kahramanları rollerini üstlendikten sonra, masal konusu doğaçlanır. Masaldaki sonuçtan farklı bir sonuca ulaşılabilir. Bütün masallar bu ve bunun benzeri tekniklerle dramatize edilebilir.
Masalımsı Hikayeler (Fabl) : Çocuğun hayal edebileceği olağanüstü özelliklerle süslenmiş, ancak çocuğun yaşantısında karşılaştığı olaylarla işlenmiş masalımsı hikayeler çocuklar için oldukça ilgi çekicidir. Masalımsı hikayelerde, klasik masallardaki olağanüstü kahramanlar, sihir, büyü gibi olağanüstü unsurlar mevcut değildir. Canlı ya da cansız kahramanlar, yaşamdan alınan olaylar, hayal unsurları ile süslenmiştir. Çocuğun bu hayal unsurlarını somutlaştırarak kullanması ve düşünmesi mümkündür. Örneğin, hayvan kahramanlarının okula gitmesi, dişini fırçalaması, uzayda arkadaş edinmesi, bulutların arkadaşlığı, çocuğun şemsiyesi ile konuşması gibi olaylar onlara daha ilgi çekici gelmektedir.
Burada da yine masalımsı hikayelerin dramatik oyunda kullanılması sözkonusudur. Kullanılacak masalın seslerle canlandırılması da bir drama tekniğidir.
ÖRNEK
Küçük Tren
Evvel zaman içinde bir küçük tren varmış, îki istasyon arasında gider gelirmiş. (Çocukların dikkatini çekmek için tren kelimesi yüksek sesle söylenir ve çocukların hep beraber trenin çalışma sesini çıkarmaları için beklenir). Küçük bir lokomotifi olduğu için tek bir vagonu varmış ve yalnız posta taşırmış. Bir gün yükünü almış. Yola koyulmuş, gidiyormuş. Önüne büyük bir tren çıkmış (çocukların daha yüksek bir tren çalışma sesi çıkarmaları beklenir). Büyük tren bozulmuş ve içindeki yolcular inmişler.
İstasyon şefi trendeki öğrencilerin okula yetişmesini istiyormuş. "Şu küçük treni öne alalım, postayı boşaltalım, sonra öğrenciler binsin. Belki onları taşıyabilir" demiş. Hemen küçük treni öne almışlar. Sonra peşine iki vagon eklemişler. Küçük tren buna çok sevinmiş. Çocuklar vagonlara doluşmuşlar. Tren düdüğünü çalmış. (Çocuklar ses çıkarır).
Küçük tren hareket etmiş. Başlamış çekmeye (çocuklarla birlikte önce yavaş yavaş, sonra hızlanarak trenin çuf çuf sesini çıkarırlar). Çocuklar yol boyunca sevinçle el çırpmışlar, şarkı söylemişler.
2. Hikayeler
Belirli bir zaman ve yerde bir veya birkaç kişinin başından geçen, gerçeğe uygun bir olayı anlatan veya birtakım kimselerin karakterlerini çizen ve çoğu kez birkaç sayfa tutan, kısa yazılar "hikaye" olarak tanımlanır.
Okulöncesi dönemdeki çocuklar yaşamlarından alınmış olayların hareketli bir anlatımla verildiği hikayeleri zevkle dinlerler. Hikayelerde gerçek olayların ele alınması nedeniyle çocuğun bilgi kazanması ve toplumsal beklentilerin gerçekleştirilmesi kolaylaşır. Yaşadığı toplumun kültürel yapısını öğrenmesine de hikayeler yardımcı olur. Hikayeler de kullanılan farklı karakterler çocuğun ;örüş açısını genişletir, deneyim kazandırır. Eğlendirici özelliklerin, mutlu olayların ele alınması çocuğun hoş vakit geçirmesine, mutlu olmasına yardımcı olur. Çocuklar bunlardan dolayı hikaye dinlemekten hoşlanırlar. Çocuklara anlatılan bir hikaye zaman zaman dramatize ettirilebilir.
Dramatizasyon çalışmalarında öğretmen çocuklara yakın davranan ve sözlü anlatımın gelişmesinde rehber olan kişidir. Öğretmen hikayenin yorumlanması sırasında, çocukların oyuna kendilerinden bir şeyler katmaları için cesaretlendir. Bunun için aynı hikaye birkaç kez dramatize edilse bile, birbirine benzemez e her defasında yeni bir oyun gibi canlı ve tazedir.
Dramatizasyona uygun hikaye kitabı seçerken bazı noktalar göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü hikaye seçimi dramatizasyonun başarıya ulaşmasındaki ilk basamaktır. Seçilen hikayenin hem öğretmene, hem de çocuğa hitap etmesi, kolayca oynanabilecek nitelikte, dilinin anlaşılır olması gerekmektedir. Hikaye seçimi dramatizasyonun ilk adımıdır. Daha sonra hikaye dramatize edilir. Dramatizasyon olay ve durumların oynanmasıdır. Hikaye ya okunur ya da liderin kendi kelimeleriyle anlatılır. Hikaye anlatımında hangi metot kullanılırsa kullanılsın, üzerinde durulması gereken nokta, çocuğun hikayedeki hareket ve karakterlerinin birbirleriyle etkileşimini anlamasıdır.
Dramatizasyona başlarken "kimsenin daha önce duymadığı yeni bir hikaye oluşturacağız" şeklinde bir açıklama yapmak etkinliğe başlamak için iyi bir yoldur. Daha sonra gruptaki çocuklar, daire olarak yere otururlar. Öğretmen hikayeyi başlatır. Örneğin; "Bir gün bir ülkedeki kral uykudan kalkmış ve aynaya bakmış. Bir de ne görsün..." Liderin (öğretmen) sağında oturan çocuk, öyküye kendisinden bir parça ilave eder ve gruba söyler. Örneğin "saçları bembeyaz olmuş"... Daha sonra kendine sıra gelen diğer bir çocuk, öyküye bir cümle daha der ve çalışma böylece devam eder. Oluşturulan hikaye çocuklar tarafından oynanır.
3. Efsaneler
Doğa üstü varlıkları, hayali olayları konu alan ve bir halkın yaşadığı olayların ya da o halkın aile düzeni ve toplumsal ilişkilerini temellendiren yapıların anılarını düşselleştirerek yansıtan halk ya da edebiyat anlatışına efsane (mit) denilmektedir.
Efsanelerin içerikleriyle ve birçok kuşak arasında yayılma biçimleriyle önemli toplumsal işlevleri vardır. Ayrıca efsaneler sık sık ayinlerle de birleşirler. Örneğin, Afrika'da belli bir yaş sınırı için düzenlenen geçiş ayininde, aşiretin kurucusu olarak görülen ilk insanın efsanesi yinelenir.
ÖRNEK
Ar akne
Eski çağlardan birinde Arakne adında çok iyi dokuma yapan bir kız yaşarmış. Arkadaşları dışında kimse onun çok iyi dokuma yaptığını bilmezmiş. O ülkenin bir de dokuma tanrısı varmış ve tanrı kendi dokumalarının dünyanın en iyi dokumaları olduğunu söylermiş. Fakat Arakne kendi dokumalarının da tanrının dokumaları kadar güzel olduğunu düşünüyormuş. Arakne çevresindekilere kendi dokumalarının tanrılarının dokumalarında daha güzel olduğunu söylemeye başlamış. Bir gün bu sözler tanrının kulağına gitmiş ve Arakne'yi bulup onu cezalandırmaya karar vermiş. Tanrı Arakne'yi bulmuş ve ona, başkasının kılığına girerek bu düşüncesinin halen devam edip etmediğini sınamış. Arakne ısrarla kendisinin dokumalarının daha güzel olduğunu iddia etmiş. Bunun üzerine tanrı onu ölümle cezalandırmış. Halk ve arkadaşları buna çok üzülmüş ve tanrıya gidip yalvarmışlar. Tanrı düşünmüş, taşınmış ve Arakne'yi dünyaya bir örümcek olarak tekrar getirmiş. Bu yüzden de örümcekler kendi evlerini çok güzel dokurlar.
Efsaneler öykü ve hikaye de olduğu gibi dramatizasyon ile canlandırılabilir. Bununla birlikte efsanenin bir kısmı okunup kalan kısmının çocuklar tarafından tamamlanarak doğaçlanması yapılabilir.
4. Romanlar
Daha çok insanların serüvenlerini, karakterlerini, düşünce ve duygularını ayrıntılarıyla, kendine özgü bir biçimde anlatan uzun düz yazılara verilen isimdir.
Romanda anlatılanlar hayali veya gerçek hayat durumlarına dayanabilir. Roman konuları,
Roman konuları,
Yakın çevre ile ilgili,
Hayvanlarla ilgili,
Mizahi,
Serüven ile ilgili,
Duygusal konularla ilgili,
Tarihi konularla ilgili,
Gezi ile ilgili olabilir.
Hikaye ve roman edebiyat türü olarak birbirlerine çok benzerler. Ancak ha-bakımından farklıdır. Yani romanlar sayfalara yazılabilirken, hikaye birkaç sayfadan oluşur. Çocuklar romanlarda, çeşitli konulara ilişkin olarak çözülmesini gerekli gördükleri sorunların karşılığını, olayların sebebini açıklayan bilgileri ve yorumları bulabilirler. Romanlar çocuğun hayat tecrübelerini zenginleştirir, türlü insan tipleri üzerinde düşünmelerine imkan sağlar. Geliştirmekte oldukları değer yargılarının daha açıklık kazanmasına yardımcı olur.
5. Şiirler
Şiirler hayal gücü, duygusallık, uyum ve ölçü gibi kendine özgü anlatım biçimi olan edebiyat türüdür. Çocuğa güzellik, insanlık duyguları kazındırır. Şiirler ritm ve ahenk sağladığından çocuklar tarafından sevilir. Kafiyeler, kelime oyunları, çocuklardaki ritm ihtiyacını besler.
Olayların, insanların, cansız varlıkların duygulu, renkli ve etkili bir biçimde ildiği şiirler her dönemde olduğu gibi, okulöncesi dönemdeki çocukların da duygusal ihtiyaçlarına cevap verir ve onlara duygusal zenginlik sağlar. Şiirler zamanda çocuğa düşünce zenginliği ve esnekliği de kazandırır.
Çocukların şiirle ilişkisi önce dinlemekle başlar. Sonraları kendileri okuyarak, ezberleyerek bu ilişkiyi sürdürürler. Şiirler zevkli tekerlemelerle başlayıp, ileri yaşlarda estetik duygusunun gelişmesine neden olur. Çocukların sevdikleri şiirler canlı, hareketli, melodik, vezin ve kafiyeli şiirlerdir. Bu yüzden öğretmen şiir seçerken, çocuğun düşünme ve olayları algılayış biçimini, duygularını ifade ediş biçimini, sözcük dağarcığını, dikkat süresi gibi özelliklerini dikkate almalıdır. Seçilen şiir çocukta anlama ya da söylemede güçlük yaratacak olursa, çocuğun şiire karşı olumsuz tavır geliştirmesi söz konusu olabilir.
Şiirler okulöncesi çocukların anlayabileceği kadar basit ve ilgi çekiciyse hemen öğrenilip ezberlenebilir. Bu tip şiirlerin içine "parmak oyunu" denilen tekerleme türü şiirler de girmektedir. Parmak oyunları söylenirken, parmak ve vücut hareketlerinin de yapılması drama ile ilişkilendirilebileceğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte parmak oyunları oldukça yalın bir dramatizasyon türüdür. Okunan ve dinlenen basit durumların eylemleştirilmesinde bu tür seçilir. Eylemleştirmenin tamamı parmakla yapılır. Öğretmen önce kendisi yaparak çocukların parmak hareketlerini nasıl yapacaklarını gösterir. Parmak oyunları dra-manın diğer türlerine bir geçiş olarak da düşünülebilir. Başka bir deyişle, okulöncesi dönemdeki çocuklarla yapılan çalışmalardaki rahatlama ve ısınma çalışmasında bu teknik kullanılabilir.
ÖRNEK l :
İki ev
Tepede iki ev var (iki el yumruk yapılır, öne uzatılır). Bu evde Ayşe oturur (Bir yumruk öne uzatılır, baş parmak çıkarılır). Bu evde Ali oturur (Diğer el yumruk yapılır, öne uzatılır ve baş parmak çıkarılır). Bir gün Ayşe evinden çıktı. (Baş parmak gösterilir). Tepeye tırmandı, tepeden aşağı indi. (El yukarı, aşağı hareket ettirilir). Fakat kimseleri göremedi. Ayşe evine girdi. Kapısını kapattı. (Baş parmak avuç içine saklanır). Ertesi gün Ali evinden çıktı. (Yukarıdaki sözler ve aynı hareketler tekrarlanır). Bir başka gün Ayşe ile Ali evlerinden çıktılar (İki elin baş parmaklan kaldırılır). Tepeye tırmandılar, birbirlerini gördüler.
Ayşe Ali'ye "Günaydın nasılsın?" dedi (baş parmaklar hareket ettirilir). Sonra el e tutuştular ve okula gittiler (İki baş parmak birleştirilir).
Yaratıcı dramada şiir çalışmaları bireyin imgelem gücünü geliştirmedeki önemli anahtarlardan biridir. İmgelem gücünü geliştirmeye yönelik şiir çalışmaları genellikle daha büyük yaştaki gruplarla uygulanan bir tekniktir. Bu sayede rey, düş gücünü de harekete geçirir. Şiir çalışmaları aynı zamanda bireyin sözcük dağarcığını da geliştirir. Bireyin kelime hazinesine yeni sözcükler katar. Günlük dili eskimiş sözcüklerden arındırır. İletişimsel becerileri artırır. Şiir okuyucusu ve dinleyicisi olarak bireyi geliştirir.
ÖRNEK 2:
Öğrenciler dört gruba ayrılır. Her grup için kendilerine verilen şiirlerin okun-ısı sağlanır. Şiirlerin okunması bitince, gruptan bu şiiri canlandırmaları ister. Canlandırdıkları şiirler için her gruba, tek sözcükten oluşan bir başlık bulmaları söylenir. Gruplar tarafından bulunan başlıklardan yola çıkarak her öğrencinin kendi şiirini yazması istenebilir. Seçilen sözcüklere ve belirlenen satırlara üç satır örnek olarak verilebilir.
"Çocuktum, güzellik, doğa,
Yaşam, sevgi, bekleyiş,
Bahar, mutluluk, aşk"
Bu sözcüklerden ve belirlenen satırlardan sonra yazılan şiire Sare Ünal'ın yazdığı örnek verilebilir.
Çocukluğum doğada güzelliklerle geçti,
Bekleyiş dolu sevgili yaşam,
Aşk mutluluktur, baharsa sevgi.
Öğrencilerin kendi şiirlerini yazmaları için belli bir süre verilir. Daha sonra isteyenlerin kendi şiirlerini gruba okumaları sağlanır.
6. Güncel Olaylar
Kitle iletişim araçları, bireylerin dış dünya ile ilişki kurmalarını, bilim ve teknikteki gelişmeleri izlemelerini, çok uzaklarda meydana gelen toplumsal, kültürel ve politik olaylardan, çağdaş sorunlardan haberdar olmalarını sağlar. Drama sürecinde kitle iletişim araçlarım düşsel olarak yararlanmak çocuklar için zengin yaşantılar sağlar. Diğer taraftan bu araçlar hakkındaki olumsuz algılamaların düzeltilmesi ya da varolan düşüncelerin analiz edilmesi konusunda yeni fırsatlar oluşturur. Birey bu süreci yaşarken, mevcut resim, fotoğraf, gazete kupürleri gibi malzemeleri farklı biçimlerde değişik amaçlar için kullanır. Bu çalışmalar içinde öğrenir.
ÖRNEK l:
Öğrencilerin sırtlarına kitle iletişim araçları yoluyla tanınan siyasetçi, sporcu, sanatçı, gazeteci, öykü yazarı, sunucu, şak gibi kişilerin resimleri bantla yapıştırılır. Oyunun her öğrencinin kendi sırtındaki resmin kime ait olduğunu buluncaya kadar sürdürüleceği söylenir. Resmin kim olduğunu bulmada önemli olan kural, yanıtı evet ve hayır olan değişik soruları, istediği arkadaşlarına sormaktır. "Türk müyüm, yaşıyor muyum?, kadın mıyım?, son kitabım ödül aldı mı?" gibi sorular sorulabilir.
ÖRNEK 2:
Öğrenciler dört eşit gruba ayrılır. Her gruba, gazete ve dergilerden kesilmiş çeşitli renklerde ve büyüklüklerdeki resimler verilir. Gruplardan bu resimleri çeşitli biçimlerde sıralayarak ya da gruplayarak televizyon programları oluşturmaları istenir. Bunu yaparken görüntünün arkasındaki seslerin kendileri olacağı, programın türüne göre konuşmacıların bu resimleri kullanacakları anlatılır. Her grubun bulunduğu alanın bir televizyon stüdyosu olduğu hatırlatılır. Çocuklara kendi televizyon haberlerini oluşturmaları için gereken süre verilir.
Öğrencilerin hazırladıkları sonra dört ayrı televizyon kanalının programlan ırayla izlenir ve alkışlanır. Daha sonra, her öğrenciden izlediği televizyon programları ile ilgili eleştiri, öneri ve dileklerini yazmaları istenir. Daha sonra bu eleştiri ve öneriler okunur. Bir sonraki aşamada da mektubu yazan kişilere nasıl ir cevap verileceği konusunda tartışılır. Grubun kararına uygun olan cevap azılır. Bu aşamaların tümünde her gruba canlandırmalar için belli bir süre verir.