Hiç Yazılmayan Hasret Mektubum

boyutsuz bir sevda bu
zamanı yok
mekanı yok
sonu ne olur diye
hesabı yok

boyutsuz bir sevda bu
korkusu yok
türküsü yok
sen sever misin diye
sorgusu yok

boyutsuz bir sevda bu
zinciri yok
silahı yok
böyle olmalı diye
kitabı yok

D.Ö

   Bende hasreti yazmak istedim sana sen okurmusun diye kaygısı yok sen güldükçe yüreğimin korkusu yok...
   
  çkml

   Gün geceye gebe gece güne devrilmeye…Mutluluklar hüzünlere,hüzünler mutluluklara takdir ettikçe Yaradan,Arş-ı alanın Sırrın sahibi…

   Masal tadı yoksa artık yazılanlarda,hüzünle bitiyorsa kahramanı meçhul öyküler ,bırakmışsa yazmayı yazgıcı,kurulmuyorsa artık cümleler,yitirmişse anlamını kelimeler  bil ki sığmıyordur artık sevdalar zamana.Suskunluk düşmüştür La Mekana…Buz tutmuştur  yürek en deruni sözcüklerde…

   Sevmişse seni söyleyemese de düşlerinde,koymuşsa seni her şeyi unutup en başa Lal olmuştur yüreği. En Sevgiliyi hatırlatan Ey Sevgili. Ey Sevgiliyi sevdiren En Sevgili.Bir defa gülümsemene tükeniveren Hasretler hatırına…Yıkılıveren dağlar aşkına…Kün Feyekün Ol Deyince Ol duruverenin hürmetine…

   Ve an gelir çığlık susar yitirir mealini kelimeler haykırış olur seherde dualar…

   Sessiz kalmaya edilmişse yemin,verilmişse gönüle söz,senden gayrısına tövbeliyse vuslat ne fark eder artık herkesin söylediği  yazdığı en sıradan sözler aradaki onca mesafeler  ve ediliyorsa sökün sökün dualar kimi seherde kimi zifiride alem uykuda inanan huzurda…Yazmasa da olur kalem uyumasa da olur suret okumasa da olur kem gözler…Gelmesin nefs dile dua olsun sensiz yetim gönlüme…

   Ve Vuslat. Hani var ya şimdiki gibiler. Tene dokunmalara,elini tutmalara af edersin bir sürü tabiri caizlere mesnetsiz beden sevicilere…Mühür vurup kalbine mantığını düşünenlere ille gördüklerine inanmalara… İlla ki aşkmış vuslatlıymış üç gün sevip beş gün koklamak…Nefsini dizginleyip hayadan uzaklaşmak cana ten demek buysa vuslat artık en güzeli Hasret…

   Madem buymuş Vuslat tutulsun elleri yazamasın yazgıcı sussun kalemi.Yüreğine akıtsın kalemin mürekkebini,gözlerindeki yaşını…Kurulmasın cümleler.Devrilsin kelimeler…Sen değilsen öznesi dua değilse yükleri amin değilse noktası…Saklı kalsın en yetim sevgiler…Vazgeçildi sanılsın…Mahşere kalsın…Benzemesin onlara… Olmasın vuslat kalsın  hasret…Kalsın yalnızca gün bitsin gece bitsin gülüşün bende…

    Bu satırlar neye benzedi bilemem ama kime derse yazdıkların soran olursa önce Yaradana…Sonra HASRET olunana…


Çkml (zemherinin en soğuk seheri)

Bunca zaman aşka dair ne varsa üstünkörü okuyup geçmişim meğer,abartı olarak görmüşüm,hadi canım bu kadarı imkansız demişim,anlamamışım,anlayamamışımm,böylesine ne sevmişim ne de sevilmişim meğer,kaçış yok o kocaman nemli gözlerin kazınmış yüreğime...Onca şeye rağmen haala her gün ama her gün geceye veda edişim güne uyanışımsın ...Dedim ya hiç elimde olmadın ki yar elimde değil yüreğimdesin neyleyeyim:((

özledim seni...
tek zerrene bile hasretim..

hasretimsin...

yaşamak için yaşadım bunca zaman ne nefes aldığımı bildim ne başka bişey

yakmak istedim canını yaktıkça sen canımı

kızdım saydım herşeye...

ama yine bekledim seni

aradı gözlerim...

...Biliyorum ben sana sustum
Ama susmalıydım
Dudaklarımda intihar eden kelimelerle
Derdimi anlatamazdım sana
Bir uçurumdan düşer gibi düşerken takvimden yapraklar
Her defasında
Daha seninleyken sensizliği üzerime kusarken
Lambaları kör, kendi sağır o fer fecir sokaklar
Ve benden hesap sorarken
Daha adı bile konmamış sevdama dair
Avuçlarıma ölü doğan umutlar
Ağzımdan çıkan her kelime şakağından vurulmalıydı!!!
Paragraf paragraf kelimeler yağarken üzerime
Benim kelepçe takılmalıydı dilime
Artık konuştuğum her söz delil sayılmalıydı aleyhime...
Ben sana sustum tutim ama yüreğim asla:(

beni affet demeyi yüzüne gözlerine bakarak demeyi...

seni sevmekten başka bişey yapmadım ben seni üzmek istemedim asla... istediği tek şey hayatta gözlerinde kaybolarak affet beni demeyi sana sokulmayı ve dünyada huzur bulduğum tek yerde olmayı öyle isterdim ki..

sonra ne olursa olsaydı sevgili...

yok oldu sensiz bu beden bu ruh bu can
kaç kere yalvardı yaradana al canımı dayanamıyorum bu acıya diye...

sensizlik herşeyden acıymış meğer...

bir bedende ölü yaşadı sensiz...

Her elif'in yolunu açacak bir "be" yaratan bir yâr var ki..
..Kelâmını başlatır bir elif ile..
..Cümle içinde elif'in varlığını hissettirir sabretmeyi bilene..
..Elif'i cümleye sevdirir, cümleye elif'i faydalı kılar..
..Kelâm'ını kalbe vahiy kılan bir Yâr vardır ki;
..Elif'liliğin idrâkinde olmayan her yürek için büyük sıkıntılar verir..
..Bu, o Yâr'in merhametindendir, fazlındandır..


..Yâr'sızlığı seçtiğin gün..
"Be" nin yakınlığına el çevirdiğin gündür..
..Aşk'ı anlatan bir cümle başlamaz artık..
..Yusuf'un kıssası başlamaz artık..
..Karanlık bitmez, kuyudan çıkmaz bir sultan;
..Züleyhâ'nın yüreği aklanmaz aşk'la..


..Yâr'sızlığı seçtiğin gün..
..Onarılmaz yaralar açılır yüreğine..
..Varlığından bîhaber olduğun belde-i ahsen'e..
..Artık sen hüzün mevsimini yaşarsın her dem..
..İnşirâhı dileyen dilin yorulur..
..Aşk'ı dileyen yüreğin yorulur..
..İnşirâhı dilersin her dem..
.Zikri özleyen gecelerin şikayetini duyar kulakların..
..Dilin damağını özler..
..Dilin Yâr'in adını özler..


..Yâr'sızlığı seçersen "be" nin yanında olduğunu hissedemezsin..
..Aşk'ı anlatırlar sana, vasfının "arayan" olduğunu anlayamazsın..
..Girdiğin her sokakta oyalanırsın..
..Be'nin sokağına varmaz ayakların..
..Aşk'ın sokağına varmaz..


..Senin cümley(l)e aşk'ı anlatman lâzım..
..Be'yi bulman lâzım..
..Be'yle olman lâzım..

..Aşk hatırına..
..Yâr'e yakın kıl yüreğini..

meçhul

susmak meğer insanın içiyle konuşmasıymış. Söyleyemediğin onca söz olur ki gönlümden diline düşüremediğin...susarsın yutkunursun...düğüm olur boğazında her susuşun düşmesin dile dedikçe bir halka daha eklenir en derininden...yutkunursun susarsın yeri gelir seversin susa sua yutkuna yutkuna kalbnine gönlüne en derinine gömersin...susarsın yutkunursun her yuttuğun yara olur gönlüne en güzel Hasretine...

 mechul

Temize Çekebilir Misin ''HAYATI''...?
Silebilir Misin ''ALIN'' Yazısını..?
Gözler Görmemişken Yarını ''DÜŞLER'' Kovalanır Ömür Boyu...
''KARALAMA'' Defteri Değil Hayat..
Sayfalarını Yırtıp Atamazsın...
Yaşadığın Her Anı Yok Sayamazsın..
Dün ''ASLA'' Dediğin Gerçeği...
Gün Gelir ''YAŞARSIN''..
Sabır...
Damla Damla İşlendiğinde ''RUHUNA'' Kelimeleri Yutkunur...
''SUSARSIN''...
Silgisi Yoktur Hayatın...
''Sayfalarını Yırtıp Atamazsın..
''ALIN YAZISIDIR BU ANCAK YAŞARSIN''...

mechul

Ve ezan okunuyordu...
Kimisi teheccüd namazın da,kimisinin elleri duaya kalkmıştı.
Kiminin gözleri yaşlı,kiminin yüreği yaslı.
Kimisi takatsiz,kimisi dermansız.
Kulağımda ezan,yüreğimde 'sen' sesleri.
Unutmanın yasak olduğu bir gece.
Pencereyi açtım,yüreğime iyice ses gelsin diye.
Aşk bu ya ; hoca tekbir derken; Ben içimden bir Allah'u Ekber bir de 'sen' diyordum...
Şimdi vakit 'uzlet' zamanı.
Sessizce...
Ve gizlice...
Ve sensizce...
Ve Amince...
Eyvallah..

a.b.a

gözyaşlarıma saklı artık...

gidişin, sessizliğin...

ne desende boş değişmeyecek yerin...

gözlerimde saklarken seni nereye gidebilirim....

özledim seni sözcüğüne sığarmı yaşadıklarım bilmiyorum...

neye sığsırabildimki seni...

benden taşarken neye sığdırabilirim...

Hazan mevsimi, hüzün mevsimi, sararıp solma mevsimi.

Bak bu yılda boynunu büktü ağaçlar,

Geçen senede güz mevsiminde boyunları bükülmüştü.

Seneye de devam edeceksiniz bilirim.

Bilirim ki yine kanadı kırık kuşlar gibi dallarınız düşecek yere.

Sararıp solacaksınız, yapraklarınız kuruyacak çorak çöllerde yıllanmışlar misali.

Bilirim ki muazzam güzelliğinizden eser kalmayacak.

Gözümüzü şenlendiren baharın gidince kalbimiz dağlanacak.

Ama şunu da bilirim ki arınmalısın.

Bir yılın yükünü üzerinden atmalısın.

Yoruldun bilirim. Yuva oldun kimi zaman kuşlara.

Kimi zaman gölgende demimizi aldık.

Yağmurlar yağdı üzerine.

Ne rüzgârlar ne fırtınalar atlattın.

Ne kasırgalar gördün de yıkılmadın…

Yoruldun bilirim nadasa bırakacaksın kendini.

Biriktirdiğin zehrini yapraklarını dökerek atacaksın bilirim.

Sonra da üzerine karlar yağacak, ruhunu dinlendirecek arınacaksın.

Kış uykusuna yatacaksın bilirim dinlenmelisin.

Dinlenmelisin ki yeniden bütün gücünle ayağa kalkasın.

Uyumalısın ki bütün ihtişamınla yeniden şenlenesin.

Dökülen yapraklarınla zehrinden arınmalısın ki,

Bal tadında meyveler veresin.

Bizde hazan mevsimindeyiz bilir misin?

Senin gibi yorulduk sararıp solduk…

Ne yağmurlar ne fırtınalar gördük tozlandık, kirlendik.

Günahlarımız omuzlarımızda.

Kolumuz kanadımız kırık boynumuz bükük.

Arınmak istiyoruz senin gibi.

Yükümüz ağır hatalarımız denizlerdeki kum taneleri ile yarışır.

Bedenimiz yorgun. Yapraklarımız sarardı, soldu, kurudu.

Hazan mevsimi geldi…

Ya Rab.

Bizde hüzün mevsimindeyiz.

Arınmak, temizlenmek,

Ruhumuzu dinlendirmek,

Sana gelmek sende kalmak ve sende teskin olmak istiyoruz.

Günahlarımızla kapına gelsek, kapında sabahlasak kabul eder misin bizi?

Denizlerin köpükleri kadar çok olan hatalarımızla gelsek kapına,

Arınabilir miyiz Ya Rab?

Affeder misin bizi?

Günahlarımızı bir kalemde siler misin? Yapraklarımızı döker misin?

Yıllardır biriken zehrimizi yok eder misin Allah’ım.

Senin kudretine olan inancımız sonsuz olduğu gibi,

Senin merhametine olan inancımız dada kelimeler kifayetsiz kalır.

Merhametine sığınıp, ellerimizde hatalarımız,

Boynumuz bükük kapındayız  Allah’ım.

Sendeyiz sana geldik bizi affet Allah’ım.

Affına talibiz merhametine muhtacız.

Sen bize sana layık olanı takdir eyle.

Yeter ki sen et duanı!

Sanma avuçlarını sebepsiz yere açtığını,

Bir Yaradan olmasa, kim dinler yalvarışını,

Açabilir miydin her gece kapattığın o göz kapaklarını?

Senin çöller kadar günahın varsa,

O’nun denizler kadar merhameti var.

Yeter ki sen et duanı…


M.Akbulut

Hesapsız olunca seven sevilir
Duygularında plan olmadan
Dalından düşen yaprak misali
Ansızın esen rüzgarla savrulur
Önceden belirsiz bir yolculuğa
Salı verir kendini o esintiye
Sevdanın ne farkı var senden
Savrulan yüreğin konduğu yer
Varmıdır önceden gideceği adres.
İşte seni en yüce yapan kudret
Belirsizliğin ve en doğru hedefin
Anlık sevda düşlerinden uzak sevdamsın
............................. ..........KADERİMSİN
                     VE ÖNCEDEN YAZILMAYAN

Sus gönlüm. Çok dile getirme. Sen dile getirdikçe gönlün daha da coşuyor, daha meraklanıyor ve beklemek daha da zorlaşıyor.

Sus gönlüm. Çok laf etme. Az söyle ki işimiz olgunlaşsın. Az söyle ki Hakk'a karşı yanlış kelam çıkmasın.

Sus gönlüm. Bir elif miktarı sus. Az kaldı bahara. Dayan gönlüm. Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum. Beklemekten başka çare olsaydı, seni durdurmazdım... İnan bana... Ama yok. Başka çare yok. Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez, çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz...

Sus gönlüm. Bu kışın bahara dönünceye kadar. Bu gece gündüz oluncaya kadar. Uzak yollar yakınlaşıncaya kadar. Bu sıkıntının ardından ferahlık gelinceye kadar. Ve yüzümüz vuslat gözyaşlarıyla ıslanıncaya kadar sus...

Sus gönlüm. Seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuk'u buluncaya kadar. Senin nasibin sana ulaşıncaya kadar, ulaşmayanlarınsa senin nasibin olmadınığını anlayana kadar sus...

Sus gönlüm. Onun geleceğini görünceye kadar. Acının bala dönüştüğünü farkedinceye kadar. Onun gönlünün senin gönlüne muhabbet düğümüyle bağlandığını görünceye kadar.

Sus gönlüm. Sebepler var edilinceye kadar. Bahaneler oluşuncaya, birbirimizin nasibi oluncaya kadar sus.

Sus gönlüm. Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

Sus gönlüm. Her susuşun bir cevap olsun. Her susuşun, sabrın olsun. Her susuşun,duan olsun. İçten yakarışının adı olsun, susuşun. Bekleyişinin, umut edişinin, inancının, sevdiğinin vurgusu olsun, susuşun.

Sus gönlüm
sus
sus
su
s
s
s

alıntı