Hz. Davut (a.s.) bir gün dedi ki; Ya Rabbi! Üzerimdeki nimetlerin en düşüğünü bana bildir.
Allah-u Teâlâ vahyetti.
Ey Davut nefes al! Davut (a.s.) nefes aldı. Cenab-ı Hakk; İşte! buyurdu, sana verdiğim nimetlerin en küçüğü
Demircilerin piri Hz. Davut bir gün demiri eliyle dövmüş de eli yanmamış. Akşam eve gittiğinde karısına bu olayı anlatmış;
- Ben de bir öyle bir keramet var ki, kızgın demiri elimle dövüyorum, elim yanmıyor. Karısı;
- O keramet sende mi, bende mi? yarın görelim bakalım, demiş.
- Nasıl olur, sen benden daha mı kerem sahibisin? diye çıkışmış peygamber. Bunun üstüne karısı;
- Yarın görelim, demiş.
Her zaman çarşıya gittiğinde evin ihtiyaçlarını alan peygamber dükkândaki çırak ile bunları eve gönderir, çırak erzak torbasını kapının ardındaki çiviye takar dönermiş. Ertesi gün çırak her zamanki gibi erzak torbasını getirdiğinde kadın parmağını uzatıp çırağa ;
- Oğlum, buraya takıver, demiş. Çırak peygamberin karısının elini gördüğü sırada peygamberimizin eli yanmış. Keramet kadınlarımızdadır derler