🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
NEDEN İKİ HİSSE
(Menkıbe)
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Sahabe ordusu, bir gazadan zaferle dönmüş, çok miktarda ganimet elde edilmişti.
Peygamber efendimiz aleyhisselam, o ganimeti mücahit gazilere taksim etti o gün.
Ancak her mücahide bir hisse verirken, hazret-i Ali’ye iki hisse vermişti.
Münafıklar, fitne malzemesi yaptılar bunu.
Ötede beride konuşuyorlardı:
- Duydun mu?
- Neyi?
- Peygamberin iltimasını.
- Kime, nasıl?
- Canım duymadın mı? Herkese bir hisse verirken, Ali’ye iki hisse verdi. Açıkça iltimas etti amcaoğluna.
Peygamber efendimiz aleyhisselam bu dedikodulara çok üzüldü.
Ve hemen minbere çıkıp hitab etti askere:
- Ey gaziler! Bu harpte, küffâr ordusunu susturan, attığı müthiş naralarla kâfirleri korkutan o eri gördünüz mü?
Mücahitler cevap verdi:
- Evet ya Resulallah, Ablak bir ata binmiş, yeşil sarık sarmıştı başına. Nara attığında sanki dağlar titriyordu. Her hamle yaptığında yer sallanıyor, her kılıç vuruşunda nice başlar düşüyordu yere.
Efendimiz aleyhisselam sordular:
- Peki o yiğidi tanıyabildiniz mi?
- Hayır ya Resulallah, tanıyamadık. Çünkü o kılıcını küffâra vurduğunda, aniden bir bulut kaplıyordu etrafını. Bu yüzden kendisini göremiyorduk.
Efendimiz aleyhisselam buyurdular ki:
- Onun kim olduğunu söyleyeyim mi?
- Söyleyin ya Resulallah, çok merak ettik.
- O yiğit, kardeşim Cebrail’di. Giderken; “Benim ganimet hissemi Ali’ye ver!” diye tembih etti bana. İşte ey eshabım, Ali’ye iki hisse vermemin sebebi budur. Yoksa kimseye iltimas etmedim.
Münafıklar, ağzının payını almış oldu böylece.
DUA BUYURUN DA...
Bir gün de, bir akarsu taşıp, etraftaki ekinlere zarar vermişti.
Mağdur insanlar hazret-i Ali’ye koşup rica ettiler:
- Ne olur, dua buyurun da su azalsın.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh”;
- Peki, deyip çıktı evden.
Resulullah efendimiz aleyhisselamın abasını giydi, sarığını sardı, asasını aldı, Hasan ve Hüseyin’le “radıyallahü teâlâ anhüma” birlikte geldi o ırmak kenarına.
Elindeki asa ile suya bir işaret edince, suyun seviyesi düştü biraz.
İkinci işarette biraz daha indi.
Üçüncüde normal seviyesine gelmişti.
Kalabalığa dönüp sordu:
- Bu kadar kâfi midir?
Kalabalık bir ağızdan bağırdılar:!
- Tamam ya Ali, yeter!
Sonra teşekkür edip dağıldılar.
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸