İbretlik Hikayeler

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2021 06:52:47
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
                       ŞİFA ALLAH'TANDIR
                                 (Menkıbe)
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Acebşir Efendi "rahmetullahi aleyh", Tokat Evliyasındandır.

Sevdiklerinden biri hastalanıp yatağa düştü bir gün.
Doktor, ilaç kâr etmedi.

Gün günden ağırlaştı.
Öyle ki, yataktan doğrulacak takatı bile kalmadı adamın.

Çaresizlik içinde açtı ellerini bir akşam;
“Ya Rabbi”, diye yalvardı. “Sevgili bir kulunun hürmetine bana şifa ver!”

Sonra uyudu.
O gece bu zatı gördü rüyasında.

Çok sevinip rica etti hemen:
- Hocam, ne olur dua buyurun da, Rabbim şifa versin bana.

Mübarek zat ona şefkatle baktı.
Ve ilişti yatağının ucuna.
- Şifa Allah’tandır kardeşim. Dilerse sana da şifa verir. Ümitsiz olma! buyurdu.
Ve kayboldu gözden.

Adamcağız uyandığında, turp gibi hissetti kendini.
Fırlayıp kalktı yataktan.

Çok sevinçliydi.
Sevincinden zor etti sabahı.
Ve erkenden koştu dergaha.

Büyük Veli onu görünce sohbeti kesti.
Ve tebessümle bakıp;
- Geçmiş olsun, buyurdu. Şifa Allah’tandır. O dilerse şifaya kavuşturuyor değil mi?

Adam elini öpüp oturdu sohbete.
Bir daha da ayrılmadı o kapıdan.

EMR-İ MARUF NEDİR?

Bir gün de sevdiği bir talebesiyle sohbet ediyordu ki;
- Evladım! Allahü teâlânın en çok razı olduğu amel, “Emr-i maruf” yapmaktır buyurdu.

Delikanlı sordu:
- Emr-i maruf nedir efendim?
- İnsanlara İslamiyet’i anlatmaktır evladım. Bir kimseye dinden bir kelime öğretmek, “yüz nafile hac” dan daha kıymetlidir.

Sordu yine:
- Hocam, Müslümanlar da Cehenneme girecek mi?
- Cehennem küfrün karşılığıdır evladım. Orada kâfirler yanacak. Hem de sonsuz olarak.

- Ya günahkâr Müslümanlar efendim?
- Onların günahları, ya Allahü teâlânın merhametiyle, ya da tövbe etmekle veya şefaatle affedilir.

- Günahları bunlarla bitmezse hocam?
- Dünya sıkıntıları, can verme acısı, kabirdeki sıkıntılarla affedilir.

- Yine bitmezse efendim?
- Mahşerde çekeceği sıkıntılarla affedilir ve Cehenneme hacet kalmaz.

Ve özetledi:
- Günah olduğuna inandığı halde, onu hafif görerek, ehemmiyet vermeyerek işler veya dinin emirlerini aşağı görerek namaz kılmaz ve haram işlerse, bu gibi günahlarda “küfür bulaşıklığı” olur ki, bunlar “Cehennem ateşi” yle temizlenir ancak, Allah korusun.
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 27 Şub 2021 08:27:35
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
                         TEVEKKÜL NEDİR?
                                 (Menkıbe)
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Ahmet Şemseddin Marmaravi "rahmetullahi aleyh", Evliyanın büyüklerindendir.
1400 lü yıllarda Manisa’da yaşadı.
Kabr-i şerifi de oradadır.

Bu mübarek zat, küçük çocuğuna tevekkülü öğretmek için oturttu bir gün karşısına.
- Bak evladım! Her hangi bir şeye ihtiyacın olursa, kapat gözlerini, istediğin şeyi yüksek sesle Allah’tan iste! dedi.

Hanımına da;
- Çocuğun istediği şeyleri, gözlerini açmadan götürüp koy önüne! diye tembih etti.
Bu, bir müddet böyle devam etti.
Çocuk gözlerini kapayıp bir şeyler istiyor, annesi de o şeyleri götürüp koyuyordu önüne.

Çocuk gözlerini açtığında önünde buluyordu o şeyleri.
Olacak bu ya...
Bir gün evde kimse yokken acıktı çocuk.
Yapacağı şey belliydi.

Gözlerini yumup, yiyecek istedi Rabbinden.
Gözlerini açtığında, çeşit çeşit yiyecekler gördü önünde.
Bu, gayet normaldi ona göre.
Her zaman olduğu gibi başladı yemeğe.

Az sonra annesi geldi.
Çocuğun önündeki yiyecekleri görünce çok şaşırdı.
Zira evlerinde olmayan, hatta o havalide bulunmayan yiyeceklerdi bunlar.
Merak edip sordu:
- Evladım, nerden geldi bu yiyecekler?

Cevap gayet masumaneydi:
- Her zamanki yerden anneciğim.

HUZUR-U İLAHİDE TOPLANMAK

Bu zat, bir gün sohbet ediyordu sevdikleriyle.

Bir ara;
- Kardeşlerim, huzur-u ilahide toplanmak biz kullar için ne büyük bir nimettir değil mi? diye sordu.

Dinleyenler anlamamıştı.

Cemaatten biri sordu:
- Bundan neyi kastettiniz efendim?
- Namazı.

- Namazı mı efendim?
- Evet. Huzur-u ilahi, “Namaz” dır. Kul namaza durunca Rabbinin huzurundadır. Okumaya başlayınca, Rabbi ile konuşur. Ellerini duaya kaldırınca, Hak teâlâ; “Ey kulum, iste vereyim!” buyurur. Bundan büyük nimet olur mu?

Genç bir talebesi sordu:
- Hocam, duanın kabul olacağı başka anlar da var mıdır?
- Elbette. Kâbe-i şerif ilk görülünce ve mümin, mümini görünce yapılan dualar da kabul olur. Onun için müminle karşılaşınca selam verilir.

Genç sordu yine:
- Neden selam veriliyor efendim?

- Çünkü “Selamün aleyküm” en büyük duadır evladım. Manası, “Allahü teâlâ sana dünyada ve ahirette selamet, iyilik versin” demektir.
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Şub 2021 09:40:08
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
                         TÖVBELER OLSUN
                                 (Menkıbe)
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Balım Sultan "rahmetullahi aleyh", Balıkesir Velilerindendir.
Hacı İlbey mahallesindeki türbesinde yatıyor.

Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında çok büyük hizmetler görmüş, manevi önder olmuştu insanlara.
Kerametleri vardı mübarek zatın.

Mesela o yerin valisi bir gün geldi bu zata.
- Hocam! dedi, kısmetse bugün uzun bir yolculuğa çıkıyorum. Dua buyurun.

Balım Sultan bir müddet tefekkür ettikten sonra;
- Bugün gitmeseniz iyi olur, buyurdu.

- Neden efendim?
- Korkarım başınıza bir şey gelir.

Vali;
- Peki efendim, dedi.

Ama yine çıktı o sefere.
Çıktı ama, pişman oldu tabii.

Zira yolda çok hızlı gidiyordu ki, atı tökezleyip attı üzerinden valiyi.
Zavallı hızla yere çakılıp, kanlar içinde yığıldı oraya.
Bayılmıştı.

Yolcular onu alıp baygın vaziyette evine götürdüler.

Kendine geldiğinde;
“Tövbeler olsun”, diye mırıldandı gayr-i ihtiyari. “Allah adamlarının sözlerinden çıkmayacağım bir daha”.

Yanındakiler sordu hayretle:
- Hayrola, niye böyle diyorsun?
- Sormayın, dedi. Hocam beni ikâz etmiş, “Bugün gitme!” buyurmuştu.

- Sen ne yaptın?
- Dinlemedim Onu. Ve bu geldi başıma.

Ve öğütledi:
- Siz siz olun. Büyük zatlara itiraz etmeyin. Onların her sözünde bir hikmet vardır muhakkak.

AKIL İŞİ DEĞİL

Bir gün de sevdiği bir gence nasihat ederken;
- Evladım, sonu olan bir şeyi elde etmek için, sonsuz olanı vermek, akıl işi değildir, buyurdu.

Ve izah etti:
- Yani bir dünyalık ele geçirmek için dinden taviz vermek ahmaklık, dinini korumak için dünyalık vermek, iyidir.

Şöyle devam etti:
- Bu devir, “İmanını korumak” devridir evladım. Büyükler, imanını kaybetme endişesiyle söğüt yaprağı gibi titremişlerdir.

Delikanlı sordu:
- Efendim imanın gitmesi öyle kolay mıdır?
- Tabii yavrum. Nasıl ki bir kelimeyle iman ediliyorsa, bir kelime ile de gidebilir mâzallah. Çok dikkatli olmak lazım.

- Bunun için ne yapmalı efendim?
- Küfre sebep olan şeyleri iyi öğrenip bu gibi söz ve hareketlerden kaçınmalıdır. Müslüman, lalettayin yaşamaz. korkulu olur daima.
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 01 Mar 2021 08:04:45
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
                    BİR NAZARI KÂFİ GELDİ
                               (Menkıbe)
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Partal Hoca, denmekle meşhur Hacı Mehmet Şevki Efendi "rahmetullahi aleyh", Balıkesir velilerindendir.

Bu büyük Veli hacca gitti bir sene.
Yanında bazı sevdikleri de vardı.
Hacdan sonra dönüşe geçtiler.

Ancak haydutlar pusu kurmuşlardı o yolda.
Gelen geçen kafileleri soyarlardı gün boyu.
Ancak güç yetiremediler bu kafileye.

Niye mi?
Çünkü aralarında Partal Hoca vardı onların.
Haydutların herbirine hiddetle bir nazar etti, o kadar.

Bu bakışla hareketsiz kaldılar bir anda.
Mıh gibi çakıldılar oldukları yere.

Parmaklarını bile oynatamıyorlardı.
Donup kaldılar öylece.

Taş kesilmişlerdi sanki.
Ancak çete başı çözdü işin sırrını.

Kendi kendine;
- “Bu zat tekin değil” diye mırıldandı. “Bu, bir “Allah adamı” olmalı”.

Bu pişmanlık duygusu kalbine girer girmez, çözüldü eli ayağı.
Can geldi bedenine.

Sevinip koştu hemen bu zata.
Önünde hürmetle diz çöküp tövbe etti.

Diğerleri mi?
Onu takip etti hepsi de.

Eşkıyalığı bırakıp, talebesi oldular bu büyük Velinin.

NEYİN VAR EVLADIM?

Bir gün, sevdiği bir talebesi geldi bu zatın huzuruna.

Sıkıntılı olduğunu görünce sordu:
- Neyin var evladım, dertli gibisin.

Genç adam;
- Sormayın hocam, dedi. Sıkıntının biri bitmeden öbürü başlıyor.

- Ne güzel işte, şükret bu nimete.

Anlıyamadı:
- Nimet mi dediniz efendim?
- Evet, çok büyük nimet hem de.

Ve ilave etti:
- Çünkü Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Benim ümmetimin azabı dünyada verilir” buyuruyor. Bundan büyük nimet olur mu?

EN MÜHİM ŞEY

Bir gün de bir gence;
- Evladım, en mühim şey, “Ehl-i sünnet” üzere iman etmektir, buyurdu. Böyle olan Müslümanlara müjdeler olsun.

Delikanlı sordu:
- Ehl-i sünnet neden kıymetlidir efendim?

- Çünkü bu fırkada olanlar Cehenneme hiç girmeyecekler. Sonra mahşer yerinde herkes çıplak haşrolurken, onlar elbiseli olacak.

Merak etmişti:
- Başka efendim?

- Mahşerde herkes binbir sıkıntı, azab ve izdiham içinde bin sene beklerken, ehl-i sünnet mücahitleri o bin seneyi Cennette geçirecekler, yetmez mi?
🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 Mar 2021 06:54:20
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
                 BİR ŞEY SORABİLİR MİYİZ?
                               (Menkıbe)
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, eshabtan bir kaçıyla bir yerde otururken, Musa Nebi kavmine mensup bazı kimseler geldi huzuruna.

Bir tanesi arzetti:
- Ya Muhammed! Benim mertebem sair Peygamberlerden daha yüksektir diyorsun. Halbuki Hak teâlâ Musa Nebiyle konuştu bizzat. Bu yüzden “Kelimim” diye methediyor kendisini.

Efendimiz aleyhisselam buyurdular ki:
- Ey kişi, Rabbimiz Ona “Kelimim” dediyse, bana “Habibim” buyurdu. Hak teâlâ katında bu iki mertebe bir midir? Habibin derecesi elbette daha yüksektir.

O kimse girdi hemen araya:
- Ama Allah Onu Tur-i sinaya çıkardı.

- Evet, ama beni de Arş-ı âlâya çıkardı. Burak ismindeki bir Cennet hayvanına binip, bir anda yedi kat göklere yükseldim. Musa Nebi Hak teâlâ ile Tur-i Sinada konuştuysa, ben Arş-ı âlâda konuştum.

Şöyle devam etti:
- Hem sonra Rabbimi baş gözüyle görmekle şereflendim ki, bu nimet benden başkasına nasip olmadı bu dünyada.

Efendimiz aleyhisselam sözünü bitirince o kimseler insafa geldi.
Ve imanla şereflendiler huzurunda.

GİT, ALİ'Yİ ÇAĞIR!

Bir gün de Peygamber Efendimiz aleyhisselam bazı eshabla eski kabirlerin bulunduğu bir yerde oturuyorlardı.

O esnada, İsa Nebi kavmine mensup olan kimseler gelip şöyle arzettiler:
- Ya Muhammed! Ben Allah’a Peygamberlerin hepsinden daha yakınım diyorsun. Halbuki İsa Nebi ölüleri diriltirdi. Bu, daha üstün olmayı göstermez mi?

Efendimiz aleyhisselam emretti bir sahabiye:
- Git Ali’yi çağır, buraya gelsin!

Hazret-i Ali gelince, Efendimiz aleyhisselam döndüler o kimseye:
- Ey filan, Ali’ye çok eski bir kabir göster!

O kişi, bin yıllık bir kabir gösterdi.

Efendimiz aleyhisselam emretti hazret-i Ali’ye:
- Ya Ali, şu mevtayı üç defa ismiyle çağır!

Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh”, o kabrin yanına varıp nida etti:
- Ey Yakup!

O anda kabir orta yerinden yarıldı.

Sonra ikinci defa seslendi.
- Ey Yakup!

Bu nida ile kabrin orta yeri tamamen açıldı.

Üçüncü nidada nur yüzlü bir ihtiyar çıktı kabirden.

Uzamış saçlarından toprakları atarken “Kelime-i şehadet” i okudu.
- Eşhedü en la ilahe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve Resulüh.

Sonra girdi yine kabrine.
Kâfirler bu durumu görünce insafa gelip, toptan Müslüman oldular.
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 03 Mar 2021 13:17:00
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
                   EYVAH! BEN NE YAPTIM!
                                (Menkıbe)
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Halife Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bir Cuma günü yeni ve temiz elbise giyerek çıktı evden.

Cuma namazı için camiye gidiyordu.

Lakin hazret-i Abbas’ın “radıyallahü teâlâ anh” evinin yanından geçiyordu ki, damdaki yağmur oluğundan “Kanlı su” döküldü üzerine.

Üzüldü tabii.
Başkasına da zarar verir düşüncesiyle derhal emir verip kaldırttı o oluğu oradan.

Meğer hazret-i Abbas, o saatte damda olup, yaralanmış bir kedi yavrusunu yıkamış, kanlı suyunu vermişti o oluğa.

Halife, elbisesini değiştirip geldi yine o eve.
Hazret-i Abbas’ın gönlünü alacaktı.

Kapıdan seslendi:
- Ya Abbas!

Hazret-i Abbas kapıya çıktı:
- Buyur ya Ömer.

- O yağmur oluğunu kaldırttığım için özür dilerim. “Başkasına da zarar vermesin” diye düşünmüştüm. Ne olur beni mazur gör.

Hazret-i Abbas üzgündü:
- Ya Ömer! O oluğu oraya kimin koyduğunu biliyor musun?
- Hayır, bilmiyorum.

- Onu bizzat Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” koymuştu oraya.

Hazret-i Ömer titredi adeta:
- Efendimiz mi dedin?
- Evet, Efendimiz.

Halife;
- “Eyvah! Ben ne yaptım?” dedi.

Ve başladı ağlamaya.
Bin pişmandı yaptığına.

Bunu tamir etmek için rica etti hemen:
- Öyleyse benim sırtıma bas da, o oluğu elinle yerleştir tekrar eski yerine.

Hazret-i Abbas, halifenin sırtına basarak oluğu eski yerine yerleştirip indi çabucak.
Oh, Halife rahatlamıştı.


HEMEN SİNİRLENME!

Biri, Resulullah efendimiz aleyhisselamdan nasihat istemişti.

Buyurdular ki:
- Hemen sinirlenme! Sizin en iyiniz, geç kızıp çabuk barışan, en kötünüzse, tez kızıp, geç barışandır.

Ve ilave ettiler:
- Bir kimse, Allah için gadabını yenerse, Allahü teâlâ o kuldan azabını çeker.


BIR AMEL SÖYLEYİN Kİ...

Hazret-i Ömer, bir gün Resulullah efendimize arzetti:
- Ya Resulallah, bana bir amel söyleyin ki, yapması kolay olsun ve bana çok faydalar sağlasın mahşerde.

Buyurdu ki:
- Ya Ömer, insanların ayıplarını ört ve kusurlarını affeyle. Böyle edersen, Allahü teâlâ da mahşer günü senin ayıplarını örtüp, kusurlarını affeder.
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 04 Mar 2021 08:05:28
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                   HİÇBİRİ GÖZÜMDE YOK
                        (Mirac Mucizesi-1)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Resulullah, gördüğü her kavme, kabileye,
Varıp bildiriyordu, (Hak Mabud birdir) diye.

Ve onlara derdi ki: (Ediniz bana yardım.
Ki, Allah’ın dinini kullara anlatayım.)

Ve lakin hiçbir kimse, imana gelmiyordu.
Himaye ve yardıma, kimse yanaşmıyordu.

Ayrıca, yaparlardı türlü zulüm, işkence.
Böyle sıkıntılarla geçerdi gün ve gece.

Her nereye gitseydi, görüyordu eziyet.
Kime ne söyleseydi, işitirdi hakaret.

Zeyd bin Harise ile, İslam’ın tebliğine,
Taif’e gittiyse de, hakaret gördü yine.

O alçak Taifliler, Onu yuhaladılar.
Gençleri toplayarak, hatta taşa tuttular.

Mübarek bacakları incinip yaralandı.
Zeyd’in başı yarılıp, kanlar içinde kaldı.

Kalbi çok incinmişti o gün Taif ehline.
Üzgün ve yorgun halde, Mekke’ye döndü yine.

Her yeri düşman idi lakin Mekke şehrinin.
Gidecek bir yer yoktu o gece Resul için.

Doğruca, amcasının kızı Ümmü Hânî’ye,
Gidip çaldı kapıyı, ses geldi (Kim o?) diye.

Dışardan seslendi ki: (Amcan oğlu Muhammed.
Misafir geldim sana, kabul edersen şayet.)

O, kapıyı açarak, dedi ki: (Senin gibi,
Şerefli misafire can feda elbette ki.

İnşallah hayır vardır, böyle geldin geceden.
Keşke geleceğini bildirseydin önceden.

Bir şeyler hazırlardım ona göre yiyecek.
Ne yazık, yok bir şeyim şimdi ikram edecek.)

Allah’ın Sevgilisi, teşrif etti içeri.
Buyurdu ki: (İstemem bu dediğin şeyleri.

Hiçbiri gözümde yok, Rabbim görür, işitir.
Ona ibadet için, bir yer bana yetişir.)


Ümmü Hânî, Resule (Peki) dedi ve hemen,
Getirip arz eyledi, Ona ibrik ve leğen.

Gelen bir misafire bir ikramda bulunmak,
Ve onu, düşmanların zararından korumak,

Arapların nezdinde, en şerefli ve büyük,
Vazife sayılırdı, hatta bir yükümlülük.

Bir evde, misafire zarar ziyan olması,
O ev sahibi için, olurdu yüz karası.

Ümmü Hânî düşündü: Bunun düşmanları var.
Öldürmek istiyorlar hatta Onu düşmanlar.

O halde, şerefimi muhafaza edeyim.
Onu, sabaha kadar koruyup gözeteyim.

Alarak babasının kılıcını anında,
Dolaşmaya başladı evinin etrafında.

Allah’ın Sevgilisi, o gün çok incinmişti.
Kâfirlerden çok azar, hakaret işitmişti.

Abdest alıp başladı, Rabbine yalvarmaya.
Mübarek gözlerinden, başladı yaş akmaya.

Ve kulların imana gelmesi için dahi,
Dua edip, Rabbine yalvardı bizatihi.

Lakin yorgun, üzgün ve çok açtı geldiğinde.
Hemen uyuyuverdi, hasırın üzerinde.
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Mar 2021 07:43:47
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                       GİT, HABİBİMİ GETİR!
                         (Mirac Mucizesi-2)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
O zaman emretti ki Rabbimiz Cebrail’e:
(Bu gece, Habibimi git bana davet eyle!

Önce, kanatlarına doldur cennet cevheri.
Bu gece, tak beline bir de hizmet kemeri.

Sonra git, bu müjdeyi haber ver Mikail’e.
Uğraşmasın bu gece, hiç erzak taksimiyle.

Sonra da, İsrafil’e gidip haber ver bunu.
Yere koysun bu gece, elindeki Sur’unu.

Cümle meleklere de gidip söyle bu şeyi.
Duyursunlar her yere, bu geceki müjdeyi.

Oradan da Malik’e varıp de ki şöylece:
Cehennem kapısını kapatsın o bu gece.

Rıdvan’a da söyle ki, tezyin etsin Cenneti.
Takınsın huriler de, bu gece her ziyneti.

Kaldırılsın bu gece, kabirdeki azaplar.
Hareket etmesinler bu gece su ve rüzgar.

Dalsın cümle melekler, bir neşe ve sevince.
Zira davet eyledim Habibimi bu gece.

Ey Cebrail, Cennetten al yanına bir burak.
Ve ayrıca, yetmişbin melaike alarak,

Sevgili Habibimin, acele yanına git.
Bir hasır üzerinde uyuyor O şu vakit.

Zira çok fazla üzdüm Onun nazik kalbini.
Çok yordum, çok incittim mübarek bedenini.

Bu halde, yine bana el açıp yalvarıyor.
Ve yine benden başka, hiçbir şey düşünmüyor.

Ey Cebrail, git getir Sevgili Habibimi.
Gelsin de görsün O da, Cennet nimetlerimi.

Ona ve ümmetine hazırlamış olduğum,
Nimetleri, bu gece görsün O da bil umum.

Onu sevmeyenlere, hakaret edenlere,
Söz ve yazılarıyle Onu incitenlere,

Hazırlamış olduğum o çetin azapları,
Gelsin de, Cehennemde görsün hep ayrı ayrı.

Habibimi, bizzat ben teselli edeceğim.
Onun nazik kalbini, ben sevindireceğim.)


Cibril, Hak teâlâdan böyle emir alarak,
Girdi hemen Cennete almak için bir burak.

Kırk bin adet burakı hazır buldu anında.
Resulün ismi vardı, herbirinin alnında.

Onlardan birisini alacaktı ki, fakat,
Bir burakın haline, eyledi durup dikkat.

Zira o, bir kenara çekilmiş ağlıyordu.
Gözlerinden sel gibi yaşlar akıtıyordu.

Yaklaşıp, sual etti niçin ağladığını.
Dedi: (Resulullahın ben duyalı adını,

Muhabbeti, kalbime giriverdi o günden.
Ben, Onun aşkı ile ağlarım her gün hemen.)

Burakların içinden, Cibril onu seçti ve,
Geldi Resulullahın bulunduğu o eve.

Baktı ki, bir hasırın üzerinde o Server,
Mışıl mışıl uyuyor, durakladı bu sefer.

İnsan şeklinde idi geldiğinde oraya.
Kıyamadı Resulü dürtüp uyandırmaya.
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 06 Mar 2021 07:39:06
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                  VAKİTSİZ NİÇİN GELDİN?
                       (Mirac Mucizesi-3)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Cibril aleyhisselam Resule geldiğinde,
O, uzanmış uyurdu bir hasır üzerinde.

Hiç kıyamadığından dürtüp uyandırmaya,
Ayağının altını öpüverdi o ara.

Bulunmadığı için meleklerde kalb ve kan,
Onların a’zaları soğuk olur her zaman.

Hazret-i Cibril’in de, o soğuk dudakları,
Uyandırdı bir anda Resul-i kibriyayı.

Cebrail’i tanıyıp, birden meraklanarak,
Ona, şöyle buyurdu Rabbinden çok korkarak:

(Vakitsiz niçin geldin ey Cebrail kardeşim?
Yoksa, Rabbime karşı bir hata mı işledim?

Acep gücendirdim mi Rabbimi bir şey ile?
Bana, acı haber mi getirdin gece ile?)


Duyunca bu sözleri Cibril Resulullahtan,
Dedi: (Müjde getirdim sana Hak teâlâdan.

Ey bütün mahlukatın en üstün, en iyisi!
Ey yüce Yaradan’ın Habibi, Sevgilisi!

İyilikler menbaı, üstünlükler kaynağı,
Bütün Peygamberlerin medar-ı iftiharı,

Ey şerefli Peygamber, Rabbin selam ediyor.
En büyük nimetleri, sana ihsan ediyor.

Seni davet ediyor kendisine, lütfen kalk!
Haydi buyur gidelim, dışarda hazır burak.)

Peygamber efendimiz, kalkıp abdest aldılar.
Hazret-i Cibril ile, Beytullaha vardılar.

Cibril, yardı Resulün göğsünü bilvesile.
Ve kalbini çıkarıp, yıkadı zemzem ile.

Hikmet ve iman dolu bir tas alıp, tamamen,
İçine boşaltarak kapattı yine hemen.

Sonra koydu başına, nurdan bir imameyi.
Giydirdi üzerine nurdan bir de cameyi.

Taktı yakut bir kemer hem mübarek beline.
Zümrütten bir asa’yı verdi sonra eline.

Mübarek ayağına sonra da o Habibin,
Yeşil renkli zümrütten giydirdi bir de nalin.

Ve beyaz bir hayvanı göstererek bu sefer,
Dedi: (Buna binin ki, melekler sizi bekler.)

Allah’ın Sevgilisi, (Peki) deyip o zaman,
Gördü yanı başında çok sevimli bir hayvan.

Tam binecek idi ki, vazgeçip durdu birden,
Baktı, yaşlar akıyor hayvanın gözlerinden.

Onun bu ahvalini ederek hayli merak,
Buyurdu ki: (Ne için ağlıyorsun ey burak?)

Dedi: (Ya Resulallah, zat-ı şerifinize,
Hizmet nasib olacak, hamd olsun Rabbimize.

Lakin kıyamet günü, binmezsen bana eğer,
Ne olur benim halim, buna oldum mükedder.

İsterim, o gün dahi beni tercih edesin.
O gün de, benden gayri hayvana binmeyesin.)

Baktı, gayet üzgün ve mahzun idi o hali.
Onun bu sözlerinden, duygulandı bir hayli.

Buyurdu ki: (Ey burak, üzülme, ol müsterih.
Kıyamet gününde de ederim seni tercih.)

🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 07 Mar 2021 08:32:28
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                    SEN ÜZÜLME YETER Kİ
                        (Mirac Mucizesi-4)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Sevindirdi burakı Allah’ın Sevgilisi.
Ve lakin bu sefer de, mahzun oldu kendisi.

Hak teâlâ, Cibril’e buyurdu ki: (Sor hele. Niçin mahzun duruyor Habibim şimdi böyle?)

Cibril sual edince, cevaben buyurdu ki:
(Tam buraka binerken, hatırıma geldi ki:

Zayıf ümmetimin de, yarın mahşer yerinde,
Böyle burak olur mu acaba önlerinde?

Elli bin sene süren arsa-i Arasat’ta,
Ümmetimin halleri nasıldır o saatta?

Bunca günahlarını, yaya nasıl çekerler?
Sıratı, o yüklerle acep nasıl geçerler?

Otuz bin yıl sürecek o Sırat köprüsüne,
Giderken, binerler mi böyle burak üstüne?)


Rabbimizden bir ferman geldi ki: (Ey Habibim!
Onlara, o yolları bir an gibi ederim.

Hem sonra onlara da, mahşerde elbette ki,
Buraklar gönderirim, sen üzülme yeter ki.)


Peygamber efendimiz, bu müjdeyi Rabbinden,
Alınca, ferahlayıp buraka bindi hemen.

Süratli bir hayvandı, hatta bir adımında,
Gözün gördüğü yere basıyordu anında.

Evvela Medine’ye, sonra Tur-i Sina’ya,
Uğrayıp, ulaştılar son Mescid-i Aksa’ya.

Cebrail, bir kayayı delerek parmağıyle,
Hemen bağlayıverdi o burakı o yere.

Bazı Peygamberlerin ruhları, o arada,
İnsan şekline girip, toplanmıştı orada.

Cemaatle namaza, ettiler sonra ikdam.
Lakin kim olacaktı, geçerek öne imam?

Adem, Nuh ve İbrahim adlı Peygamberlere,
İmamlık yapmaları söylendi sıra ile.

Lakin o Peygamberler, özür dileyerekten,
İctinab eylediler imamete geçmekten.

Cibril, Habibullahı sürüp hemen ileri,
Dedi ki: (Sen var iken, geçemez başka biri.)

Peygamber efendimiz, imam olup o saat,
Namaz kılıverdiler birlikte iki rekat.

Sonra Resul-i ekrem, o burak üzerine,
Binerek, yularını aldığında eline,

Cebrail arz etti ki: (Serbest bırak yuları!
Zira o, iyi bilir gideceği yolları.)

Kendisi buyurur ki: Göklere ilerledim.
Bazı garip şeyleri müşahede eyledim.

Gördüm bazı kimseler yere ekin ekerler.
Tohumlar, hemencecik başak oluverirler.

Cibril şöyle söyledi bunların hikmetini:
(İhlasla yapanlardır bunlar ibadetini.)

Bazısının başını ezerlerdi ki yine,
Gelirdi hemencecik tekrar eski haline.

Sual ettim Cibril’den: (Nedir bunun hikmeti?)
Dedi: (Terk edenlerdir Cuma ve cemaati.)

Bir kimseler gördüm ki, aç ve çıplak idiler.
Ateşe atarlardı onları zebaniler.

Yine sual ettim ki: (Kimlerdir bunlar acep?)
Dedi: (Zekat vermeyen zengindir bunlar da hep.)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Mar 2021 07:19:33
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
              ÇOK GARİP ŞEYLER GÖRDÜM
                        (Mirac Mucizesi-5)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Resulullah buyurdu: Mirac’a uruc ettim.
Çok garip hadiseler müşahede eyledim.

Gördüm bazılarını, yemek var önlerinde.
Lakin onu yemeyip, leş yerlerdi yine de.

Cibril’den sual ettim, dedi ki: (Bu kişiler,
Haram işleyenlerdir, var iken helal işler.)

Gördüm bazısını da, sırtında hayli yük var.
Halka seslenirler ki, biraz daha koyalar.

Cibril dedi: (Bunlar da, hıyanet edenlerdir.
İnsanların hakkını alıp vermeyenlerdir.)

Gördüm yine göklerde, bir garip kimseleri.
Kesip kendi etinden, yerlerdi kendileri.

Cibril dedi: (Bunlar da, gıybet edicilerdir.
Birinden ötekine söz getiricilerdir.)

Çok kadınlar gördüm ki, simsiyahtı yüzleri.
Ateşten elbiseler giymişlerdi her biri.

Cibril dedi: (Bunlar da, zina edicilerdir.
Hem de kocalarını gücendiricilerdir.)

Bir cemaat gördüm ki, Cehennem ateşinden,
Vücutları yanar da, dirilirdi peşinden.

Sordum ki: (Ey Cebrail, bunların suçları ne?)
Dedi: (Asi olmuştur, bunlar ebeveynine.)

Oradan geçtiğimde, gördüm birçok melekler.
Hepsi, Hak teâlâya ibadet etmekteler.

Dikkat ettim, huşu ve hudu ile her melek,
Kıyamda dururlardı, bir tesbih söyleyerek.

Cibril bana dedi ki: (Ya Resulallah, bunlar,
Halk olunandan beri, hep kıyamda dururlar.

Kıyamete kadar da dururlar aynı minval.
Olmaz bu meleklerde kıyamdan başka bir hal.

Allahü teâlâdan niyaz eyle, dua et.
Senin ümmetine de versin böyle ibadet.)

Niyaz ettim Rabbimden, duamı etti kabul.
Beş vakit namazdaki o kıyam, işte budur.

İkinci gökte ise, gördüm çok melekleri.
Bunlar dahi kâmilen rükudaydı herbiri.

Cibril dedi: (Bunlar da, rükudadır her saat.
Halk olunandan beri bilmezler başka taat.

Allahü teâlâya dua eyle sen yine.
Nasib etsin Rabbimiz bunu da ümmetine.)

Bunu da niyaz ettim Rabbimden bizatihi.
Kabul edip, namazda farz kıldı bunu dahi.

Üçüncü gökte dahi gördüm birçok melekler.
Herbiri, saf halinde hep secde etmekteler.

Hep bu halde idiler halk olunandan beri.
Yok idi bunların da başka ibadetleri.

Cibril dedi: (Bunların taati böyledir hep.
Bunu, ümmetine de Rabbinden eyle talep.)

Yine Hak teâlâya eyledim dua, niyaz.
Beş vakit namazlarda bunu da eyledi farz.

Beşinci kat gökte de, gördüm birçok melekler.
Her biri, teşehhütte ibadet etmekteler.

Cibril dedi: (Bunların, hep böyledir taati.
İste, Rabbin sana da versin bu ibadeti.)

İstedim, kabul etti Rabbim bu niyazı da.
Farz kıldı bunu dahi, her beş vakit namazda.
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 09 Mar 2021 07:32:13
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                       ÜMMETİM ZAYIFTIR
                         (Mirac Mucizesi-6)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Sonra gördüm bir melek, oturmuş kürsüsünde.
Üzüntülü ve gamlı bir hal vardı üstünde.

Etrafında o kadar melekler var idi ki,
Sayılarını ancak Hak teâlâ bilirdi.

Gayet nurani idi sağındaki melekler.
Giymişlerdi hepsi de, hep yeşil elbiseler.

Solundakiler ise, korkunç ve çirkindi pek.
Ateşler saçıyordu ağzından her bir melek.

O taht üzerindeki meleğe ettim nazar.
Gözleri vardı onun, baştan ayağa kadar.

Çok taaccüp eyledim o meleğin haline.
Sordum kim olduğunu Cebrail-i emine.

Dedi: (Ya Resulallah, bu Azrail’dir, fakat,
Yüzüne bakmak için, herkeste olmaz takat.

Dünya lezzetlerine son veren bir melektir.
İşi, sırf mahlukların ruhunu kabz etmektir.)

Sonra yanına varıp, tanıttı beni bizzat.
Dedi ki: (Ey Azrail, Habibullahtır bu zat.)

O, başını kaldırdı tebessüm eyleyerek.
Sonra kalktı ayağa, beni tazim ederek.

Ve dedi ki: (Merhaba, müjdeler olsun size.
Yaratmadı Rabbimiz sizden aziz bir kimse.)

Sordum o önündeki açık duran defteri.
Dedi ki: (Bunda yazar herkesin ecelleri.)

Sordum: (O elindeki tuttuğun sayfa nedir?)
Dedi ki: (Ecellerin bir günlük listesidir.)

Önündeki ağacı görüp sual eyledim.
Dedi: (Ya Resulallah, onu da arz edeyim.

Onun her yaprağında, bir kulun vardır ismi.
Yazılıdır üstünde said midir, şaki mi?

Ömrü bitse, o yaprak döner gazel rengine.
Sararır, sonra düşer bu defter üzerine.

Kabzederim ruhunu elimi uzatarak.
Bu işte, benim için fark etmez yakın uzak.)

Dedim ki: (Ey Azrail, her kişinin ruhunu,
Nasıl kabzediyorsun, izah et bana bunu.)


Dedi ki: (Ey Allah’ın Sevgili Peygamberi!
Vazifem ruh almaktır halk olunandan beri.

Lakin yetmişbin melek bana hizmet ederler.
Hepsine de yardımcı var binlerce melekler.

Bir kişinin eceli, gelirse eğer sona,
Onlar gidip çekerler ruhunu boğazına.

Sonra da o ruhları, yerimden uzanarak,
Bizzat ben kabzederim, gayet kolay olarak.)

Dedim ki: (Ey Azrail, ümmetimin her biri,
Zayıf ve güçsüz olup, azdır tahammülleri.

İsterim ki, onlara yumuşak davranasın.
Ruhlarını rıfk ile, incitmeden alasın.)


Dedi: (Ya Resulallah, rahat olsun kalbiniz,
Zira hitab eder ki her gün bana Rabbimiz:

Ümmet-i Muhammed’in ruhlarını alırken,
Yumuşak ol, onları hiç incitme katiyen.


Bu yüzden, ümmetine şefkatim çoktur benim.
Annelerinden bile, fazladır merhametim.)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2021 07:46:22
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                    MERHABA SALİH OĞUL
                       (Mirac Mucizesi-7)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Sonra altıncı göğe yükseldik o arada.
Musa Peygamber ile karşılaştık orada.

Bana, (Merhaba!) deyip, çok hayır dua etti.
Sonra yedinci göğe Cibril beni iletti.

Hazret-i İbrahim’i gidip gördüm o ara.
Dayanmış duruyordu o da Beyt-i mamur’a.

Yaklaşıp selam verdim, o dahi cevap verdi.
(Merhaba salih oğul, salih Peygamber!) dedi.

Sidretül münteha’ya vardık en son olarak.
Onun güzelliğini, mümkün değil anlatmak.

Cibril aleyhisselam karar kıldı orada.
Beni ileri sürüp, eyledi kendi veda.

Dedim: (Buraya kadar, oldun da bana delil,
Yalnız mı bırakırsın, şimdi beni ey Cibril?)


Baktım, bir ızdıraba, korkuya düştü birden.
Titremeye başladı Allah’ın heybetinden.

Dedi ki: (Ya Muhammed, buradan ileriye,
Bir adım daha atsam, yanarım tamamiyle.)

Allah’ın Sevgilisi, Sidretül münteha’dan,
Daha ilerisine yükseleceği zaman,

Ona, Cennet yaygısı geldi Refref adında.
Allah’ın zikri ile meşguldü her anında.

Güneşten parlak idi, geldi ve verdi selam.
Oturdu üzerine Resul aleyhisselam.

Çok yüksek makamlara bir anda yükseldiler.
Ve yetmişbin perdeden geçip ilerlediler.

İki perde arası, uzak idi begayet.
Kürsi, Arş ve ruhları geçtiler en nihayet.

Her perdeden geçerken, bir ses işitiyordu:
Ve (Korkma ya Muhammed, daha yaklaş) diyordu.

Öyle yakın oldu ki âlemlerin Rabbine,
Erişti (Kabe kavseyn) makam-ı alisine.

Hiç anlaşılamayan ve anlatılamayan,
Şekilde, Rabbimize çok yakın oldu o an.

Zamansız ve mekansız ve cihetsiz olarak,
Gördü Hak teâlâyı olmadan göz ve kulak.

Hiç gözsüz ve kulaksız, vasıtasız, ortamsız,
Rabbi ile konuştu, olmadan dil ve ağız.

Resulullah, Mirac’da Rabbini gördü, fakat,
Ahiret görmesiyle gördü, budur hakikat.

Çünkü çıktı o gece, zaman ile mekandan.
Ezel ile ebedi, orada buldu bir an.

Başlangıcı ve sonu, o Allah’ın Habibi,
O mirac gecesinde, gördü bir nokta gibi.

Cennetlik olanların, binlerce sene sonra,
Cennete gidişine şahit oldu o ara.

Eshabdan Abdurrahman bin Avf’ın, beş yüz sene,
Geciktiğini gördü ve sordu kendisine.

Yani dünyadan çıkıp, oldu ehl-i ahiret.
Ahiret âleminde hasıl oldu bu rüyet.

Çünkü buna, bu dünya değildir hiç münasip.
Bu, ancak ahirette, Cennette olur nasip.
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2021 07:48:10
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                       ÜMMETİMİ İSTERİM
                        (Mirac Mucizesi-8)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Mirac’a çıktığında Peygamber efendimiz,
Ona selam vererek, buyurdu ki Rabbimiz:

(Ey Habibim, bu gece benim misafirimsin.
Öyleyse dile benden, ne ki arzu edersin?)


Peygamber efendimiz, hiç tereddüt etmeden,
(Ümmetimi isterim) diye arz etti hemen.

Yediyüz defa sordu Resule bunu Allah.
(Ümmetimi isterim) dedi hep Resulullah.

Hak teâlâ buyurdu: (Ey Habibim, neden hep,
Israren ümmetini edersin benden talep?)

Dedi ki: (Ya ilahi, isteyen sen, veren sen.
Şimdi, bana bağışla ümmetimi tamamen.)

Hak teâlâ buyurdu: (Ey benim Peygamberim!
Ümmetinin hepsini affetmeye kadirim.


Ve lakin o takdirde, benim rahmetim ile,
Senin izz-ü şerefin, belli olmaz ayniyle.


Bir kısmını, bu gece sana bağışlayayım,
Diğer iki kısmını, mahşere bırakayım.


Kıyamette onları edersin benden talep.
Ben dahi kalanını, bağışlarım o gün hep.


Tâ ki benim rahmetim, olsun açık, aşikâr.
Senin dahi izzetin, olsun belli ve izhar.)


Peygamber efendimiz, hadis-i şerifinde,
Buyurdu: Ey Eshabım, ben Mirac gecesinde,

Allahü teâlâdan ettim ki şöyle talep:
Ümmetin hesabını, bana ısmarlasın hep.

Buyurdu: (Şöyledir ki, senin bundan muradın:
Kimse vakıf olmasın, günahına onların.


Benim ise muradım, şöyle ki bu hususta:
Sen dahi görmeyesin onlarda kusur, hata.


Onların işlediği çirkin, kötü ahvali,
Herkes gibi sen dahi bilme, olma muttali.


Sen ki, Peygamberisin onların ey Habibim!
Ben ise, ümmetinin Halıkıyım, Rabbiyim.


Onları, yeni görüp, ettin sen müşahede.
Bense nazar ederim, tâ ezelden ebede.)


Sonra da buyurdu ki: (Ey yüce Peygamberim!
Ümmetinin hepsine, şefkatim çoktur benim.


Onlarla söyleşmeyi sevmeseydim ben eğer,
Hiç hesaba çekmezdim onları yevm-i mahşer.


Muhatap eylemişim, kendime ümmetini.
Onun için hesaba çekerim herbirini.


Yakın gel ey Habibim, maksut, benim ve sensin.
Her ne ki halk eyledim, yarattım senin için.)


Sonra da buyurdu ki Resule cenâb-ı Hak:
(Aç mübarek gözünü, ayağın altına bak.)

Resulullah, eğilip aşağı baktığında,
Bir avuç toprak gördü ayağının altında.

Buyurdu: (Ey Habibim, kâinatta ne ki var,
Mübarek ayağının tozudur hepsi onlar.


Ey Sevgili Habibim, nedir ol ki diledin?
Bir avuç toprağa mı, şimdi minnet eyledin?


Bir dost eteğindeki tozu bağışlamaktan,
Ümmetini affetmek, kolaydır bana şu an.)

🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

Çevrimdışı meyvrik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 414
  • 1.832
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Mar 2021 06:40:43
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
                         CENNET HURİLERİ
                         (Mirac Mucizesi-9)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹
Hak teâlâ, Mirac’da buyurdu: (Ey Habibim!
Senden daha kıymetli bir kimse halk etmedim.


Cennete girmeyince sen yarın ahirette,
Sair enbiya dahi, giremezler elbette.


Ve hem de ümmetinin girmedikçe her biri,
Öteki ümmetlerin yasaktır girmeleri.


Ey Habibim, sana ve senin ümmetin için,
Neler hazır eyledim, görmeyi ister misin?)


Allah’ın Sevgilisi buna (Evet) deyince,
Rabbimiz, Cebrail’e emir verdi hemence:

(Cenneti, Habibime gösteriver şimdiden.
Tâ ki mübarek kalbi kurtulsun endişeden.)


Resulullah, Cibrille çıkıp geliverdiler.
Melekler, kendisini istikbal eylediler.

Ellerinde hulle ve nur ile dolu olan,
Tabaklarla, her biri bekliyorlardı o an.

Cebrail arz etti ki: (Bunlar, Adem Nebi’den,
Seksen bin sene önce yaratıldı kâmilen.

Ellerindeki şeyi saçmak üzere, bunlar,
Böyle sabırsızlıkla burada bekliyorlar.

Cennetin eşiğine basar basmaz siz ayak,
Üstünüze saçarlar bunları tabak tabak.)

Cennette vazifeli Rıdvan da sonra hemen,
Karşıladı Resulü iltifat ederekten.

Resulullah buyurdu: (Cennete girdiğimde,
Akan bir ırmak gördüm, hem de orta yerinde.

Bir yerden çıkardı da, su ve süt, şerbet ve bal,
Yine birbirlerine etmezlerdi intikal.

Kenarları zeberced, cevahirdi taşları.
Otları zaferan ve anberdi balçıkları.

Gümüş bardaklar vardı, etrafında bir nice.
O kadar ki, gökteki yıldızlar adedince.

Irmağı, Cebrail’den sordum meraklanarak.
Dedi: (Ya Resulallah, Kevser’dir işbu ırmak.

Hak teâlâ yaratıp, vermiştir bunu sana.
Bu ırmaktan akar hep, Cennette her bostana.)

Irmağın kenarında gördüm bazı çadırlar.
İnci ile yakuttan hepsi yapılmıştılar.

Cibril arz eyledi ki: (Tamamı hep bunların,
Özel menzilleridir senin hanımlarının.)

Çadırların içinde var idi ki huriler,
Güneş ve Ay misali parlardı hepsi birer.

Cümlesi avaz edip, enva-i nağmelerle,
Terennüm ederlerdi şunu güzel seslerle:

(Bizler hep sevinçliyiz, üzülmeyiz hiçbir an.
Biz hep donanmışızdır, olmayız asla uryan.

Biz hepimiz gençleriz, katiyen yaşlanmayız.
Biz hep iyi huyluyuz, asla gadaplanmayız.

Bizler hep böyleyizdir, neşeli ve pür sevinç.
Hep hayatta oluruz ve bizler ölmeyiz hiç.)

Öyle güzel yüzleri vardı ki onların hem,
Eğer bütün ömrümce anlatsam, bitiremem.

Baktım ki, önlerinde birer de hizmetçi var.
Cibril dedi: (Ümmetin içindir hepsi bunlar.)
🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹🕋🌹

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK