DERTSİZ HAYAT !
Evinin bahçesinde oturmuş çayını yudumluyordu. Çayını yudumlarken bir taraftan kuş seslerini dinliyor, bir taraftan da bahçedeki rengarenk çiçekleri seyrediyordu. Çocukları bahçede oradan oraya koşturuyor, bahçeyi kahkaha sesleriyle daha da şenlendiriyordu.
Çok huzurlu, çok mutluydu. Hiçbir derdi, hiçbir sıkıntısı yoktu. Her istediğini elde ediyor, her istediğini yapabiliyordu. Maddi problem nedir bilmiyordu. İstediği her şeye rahatlıkla ulaşabiliyordu. Yediği önünde yemediği arkasındaydı. Canı ne isterse yiyor, canı çekerse içiyor, canının istediği her yere gidiyor, özlem duyduğu dostlarıyla sevdikleriyle rahatlıkla görüşebiliyordu.
Çevresindeki herkes de kendisi gibi mutlu, huzurlu ve neşe içindeydi. Bu durumdan dolayı ayrıca bir huzur ve mutluluk duyuyordu. Çevresinde mutsuz, huzursuz insanlar görse bu durumdan o da etkilenecek mutsuz ve huzursuz olacaktı. Ama öyle değildi. Çevresindeki herkes kendisi gibi mutluydu, huzurluydu.
Hastalık, sakatlık, kaza, bela, sıkıntı nedir bilmiyordu. Çocukları, eşi ve kendisi her zaman sağlıklıydı. Hiçbir hastalık, musibet kendilerine uğramıyordu. Çevresindeki insanlarda da hastalık vb musibetlere rastlanmıyordu. Sevdikleri de sağlıklı olduğu için kendini daha da iyi hissediyordu. Herkes sağlıklı, herkes huzurlu, herkes mutluydu.
Herkesle iyi geçiniyor, herkesle iyi anlaşıyordu. Hiç kimseyle bir derdi, sıkıntısı yoktu. Herkesler de kendisini çok seviyor, çok sayıyordu. Aralarında hiçbir küslük, dargınlık, kıskançlık olmuyordu.
Hüzün, hastalık, keder, üzüntü, darlık, musibet, kaza, bela vb sıkıntılar hayatına hiç uğramıyordu. Mutluluk, rahatlık, sağlık, neşe, huzur, sevgi, bolluk, bereket vb güzellikler ise hep onunlaydı...
Yukarıda anlatılan yaşantıya benzer bir yaşantınız varsa kesin olarak bilin ki artık dünyada değil, cennet bahçelerindesiniz. Çünkü böyle bir hayatı dünyada değil ancak cennette yaşayabilirsiniz.
Bu dünyada böylesine mutlu, rahat, sağlıklı, neşeli, huzurlu, bereketli ve sıkıntısız bir hayat yaşama gayreti içerisine girmeyin. Hz. Adem'in sürgün olarak gönderildiği bir yerde cenneti aramak beyhude bir çabadan başka bir şey değildir. Biz dünyada cenneti aramak yerine kazanma çabası içerisine girersek inşallah cennete girerek yukarıda anlatılan hayatı yaşayabiliriz.
Bu dünyada mutsuz olmamızın en büyük nedeni; dünyada cenneti yaşama arzumuzdur. Oysa bu dünya cenneti yaşama değil kazanma yeridir.