İbretlik Hikayeler

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 27 Eki 2014 19:02:23
Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar.
Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir; Güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır:
''Ne oldu? Ne istiyorsun?'' diye sorar.
''Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.''
Adam gökyüzüne bakar ve yanıtlar:
-Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız.
Karısı tekrar sorar. Peki ,bu sana neyi gösteriyor?
Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve yanıtlar:
-Teolojik olarak Allah'ın kudretini ve kendi acizliğimi görüyorum.
-Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum.
-Astronomik olarak galaksilerin , yıldızların , gezegenlerin varlığını görüyorum.
-Yıldızların komuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum.
-Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum.
Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?
-Necati , çadırımızı çalmışlar!
-----------------
Insan cok bilince; burnunun ucundakini goremiyo demek ki.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 28 Eki 2014 20:12:40
Yaşlı bir kadın mescide, Hz. Muhammed (sav)'in yanına gelir ve
"Ey Allah'ın Elçisi! Benim için dua et de Allah beni cennetine koysun." der.
"Yaşlı kadınlar cennete giremez."
Kadın üzülür, ağlamaya başlar. Hz. Muhammed (sav)'in yüzünde bir tebessüm yayılır
"Üzülme, yani yaşlı değil bir genç kız olarak cennete gireceksin." der.
| Hadis-i Şerif, İmam-ı Tirmizi, Şemail-i Şerif, s.258

Çevrimdışı m3r52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.770
  • 15.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.770
  • 15.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2014 20:39:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Karýkoca birlikte tatile çýkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gününün akþamý güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar.
Birkaç saat sonra kadýn uyanýr ve kocasýný da uyandýrýr. Adam uyku sersemidir; Güzel bir rüyadan uyandýrýldýðý için de biraz kýzgýndýr:
''Ne oldu? Ne istiyorsun?'' diye sorar.
''Yukarýya bak ve bana ne gördüðünü söyle.'' Adam gökyüzüne bakar ve yanýtlar:
-Bunun için mi uyandýrdýn beni? Baktým iþte. Bir sürü yýldýz görüyorum ýþýl ýþýl parlayan milyonlarca yýldýz.
Karýsý tekrar sorar. Peki ,bu sana neyi gösteriyor?
Artýk iyice uykusu kaçan adam biraz düþünür ve yanýtlar:
-Teolojik olarak Allah'ýn kudretini ve kendi acizliðimi görüyorum.
-Felsefi olarak, evrenin sonsuzluðunu ve onun karþýsýndaki önemsizliðimizi görüyorum.
-Astronomik olarak galaksilerin , yýldýzlarýn , gezegenlerin varlýðýný görüyorum.
-Yýldýzlarýn komuna bakarak saatin 3 olduðunu görüyorum.
-Meteorolojik olarak da bugün havanýn çok güzel olacaðýný görüyorum.
Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?
-Necati , çadýrýmýzý çalmýþlar!
--------
Insan cok bilince; burnunun ucundakini goremiyo demek ki.
:)

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 29 Eki 2014 18:37:13
KIZ ÇOCUĞU NİMETTİR

Kız çocuğu olunca üzülmek hele hele anneyi suçlamak çok yanlıştır. Kur’an-ı kerimde:

“Allah dilediğine kız dilediğine erkek çocuk bahşeder. Kimine hem erkek hem kız çocuğu verirdilediğini de kısır bırakır. Her şeyi hakkı ile bilen ve her şeye gücü yeten ancak Allahtır.” buyuruldu. (Şûra 49 50) .

Peygamber efendimiz: “Kız çocuklarını hor görmeyin.” buyurdu. Hor görmek dini bilmemekten ileri gelir. Hayırlı evlad istemelidir. Hayırlı olmadıktan sonra kız veya erkek olmuş ne fark eder?

Dinimizde kadının ve kız çocuklarının fazileti büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Kız çocuğunu güzelce terbiye edip Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse o kız çocuğu onun için bir bereket olur Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.” [Taberânî]

“İki kız evladına güzel muamele eden mutlaka Cennete girer.” [İbni Mace]

“İki kızı veya iki kız kardeşi olup da maişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.” [Tirmizî]

“Çarşıdan aldığı şeyleri erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene Allah rahmetle nazar eder. Allah rahmetle nazar ettiğine de azab etmez.” [Haraiti]

“Çarşıdan turfanda meyva alıp evine getiren sadaka sevabı alır. Getirdiği meyvayı erkek çocuklarından önce kız çocuklarına versin! Kadınları kızları sevindiren Allah korkusundan ağlayanlar gibi sevab kazanır. Allah korkusundan ağlayanın bedeni de Cehenneme haram olur.” [İbni Adiy ]

Erkek çocuk nimet,kız çocuk ise hasenedir;yüce Allah nimetin hesabını
sorar,haseneye ise mükâfat verir... İmam Cafer Sadık (a.s)

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.435
  • 177.444
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.435
  • 177.444
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 Kas 2014 18:31:01
Baba, işten yorgun argın eve geç gelmişti..
Çocuk: Baba, bir şey sorabilir miyim?
Baba: Evet..
Çocuk: Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun?
Baba: Bu senin işin değil..
Çocuk: Babacığım lütfen, bilmek istiyorum..
Baba: İlle de bilmek istiyorsan 20 milyon..
Çocuk: Peki bana 10 milyon borç verir misin?
Baba: Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat..
Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.
Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder." diye düşündü. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı"...
Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı...
Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye sordu. Çocuk "Hayır" diye cevap verdi...
"Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi...
Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler babacığım"... Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.
Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun? Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" diye kızdı...
Çocuk "Param vardı ama yeterince yoktu" dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; "İşte 20 milyon...''Senin bir saatini alabilir miyim? Yarın 1 saat erken gelebilir misin? Seninle akşam yemeğini beraber yemek istiyorum.'' dedi...

Bazı şeyler çok değerlidir... :( :(

Çevrimdışı çaçur2

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 74
  • 631
  • 74
  • 631
# 02 Kas 2014 18:55:35
    "Efendim" adlı fon müziği ile öğrencilerinize  okumanızı tavsiye ederim.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 03 Kas 2014 17:29:20
Evden aceleyle çıkıp, asansörü beklemeye koyuldu. O sırada telefonunu yokladı; “hah tamam yanıma almışım” diye söylendi. Akşam yemeği için gideceği lüks lokantada telefonu mutlaka yanında olmalıydı.
Lokantaya gider gitmez telefonunu açtı. “Antep Sofrasında kebap keyfi” yazarak gittiği lokantayı sanal alemde paylaştı. Gittiği her yeri, girip çıktığı her mekanı yer bildirimi yaparak muhakkak bildirirdi. Ailesi, arkadaşları onun nerede olduğunu her zaman bilirdi. Evdeyse “evdeyim”, işteyse “işteyim” şeklinde yer bildirimini bile aksatmadan yapardı.
Yaptığı yer bildirimleri sayesinde onun evde olmadığını öğrenen hırsızlar evini soymuş olmasına rağmen hala akıllanmamış yer bildirimlerini aksatmadan yapmaya devam ediyordu.
Lokantada kebap keyfi bittikten sonra çay içmek için başka bir mekana gitmeyi tercih etti. Gittiği mekanı “Kebap Antep’te yenir, çay Piyerloti’de içilir” diyerek etiketledi.
Çayını yudumlarken yer bildirimine gelen beğeni ve yorumlara bakıyor, yorum ve beğeni sayısına göre yüzü değişik mimikler alıyordu.
Çayını içtikten sonra hesabı ödeyip evin yolunu tuttu. “Çay keyfinden sonra eve dönüş” diyerek yer bildirimini yapmayı ihmal etmedi.
Evde bir film izler yatar uyurum diye düşündü. Evde izleyeceği filmi seçip. “Evde sinema keyfi” yazarak gerekli bildirimi yaptı. Filmi izlerken uyuya kaldığından “kuş tüyü yatakta uyku keyfi” şeklinde bir yer bildirimi yapamadı.
Sabah işe gitmek için hazırlanmaya başladı. Hazır olduğunda işyeri servisini beklemek için durağa gitti. Beklerken “durakta servis beklemece” şeklinde bir bildirimde bulundu.
İşe vardığında ofis masasının resmini çekip “ofiste sıradan bir gün” bildirimini yapmayı da yine ihmal etmedi. Gün boyunca iş yerinde nereye gittiyse bildirimlerde bulunmaya devam etti.
Arkadaşları bu bildirimlerden sıkılmış olsalar da ses etmiyorlardı. “Hafta sonu tatile gidecek, bildirimler de 10 kat artacak, işte o zaman yandık” diye söyleniyorlardı.
Tatil vakti geldiğinde bildirimler peşi sıra birbirini izlemeye başladı. “Havaalanındayım”, “Oteldeyim”, “Havuzdayım”, “Kahvaltıdayım”, “Kumsaldayım, “Saunadayım”….şeklindeki bildirimler her gün tekrar tekrar sayfadaki yerini alıyordu.
Günleri bu şekilde geçmeye devam ediyordu. “Evdeyim, işteyim, kafede kahve içiyorum, çarşıda para harcıyorum, evde kahvaltı yapıyorum, yolda yürüyorum, arabada gidiyorum, spor salonunda koşuyorum, yemek yiyorum, yatakta uyuyorum, tatilde denize giriyorum, minibüsteyim, dolmuştayım, komşudayım, pazardayım…”
Gün geldi yer bildirimleri birden bıçak gibi kesildi. Her saat, hatta her dakika bildirim yapan kişi saatler geçmiş olmasına rağmen bildirim yapmaz oldu. Arkadaşları merak içindeydiler. Neden bildirim yapmaz oldu, başına yoksa bir şey mi geldi diye düşünmeye başladılar.
Ve sonra son bir bildirim daha gördüler. Gezdiği, gittiği her yerde yanında olan arkadaşı onun cep telefonundan son bildirimini şu şekilde yapmıştı:
“Omuzlar üzerinde tabuttayım”.

Çevrimdışı tokadi

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 681
  • 726
  • Müdür Yetkili
  • 681
  • 726
  • Müdür Yetkili
# 03 Kas 2014 18:42:27

          Yazılanların bir kısına göz atabildim başka bir arkadaş yazdı mı bilmiyorum ama ben de veli toplantılarında sıkça kullandığım bir fıkrayı paylaşayım.

          Çocuğunun notlarının çok düşük olduğunu fark eden bir baba: oğlum bu ne hal, niye çalışmıyorsun diye oğluna çıkışır.
          Vallaha benim suçum yok baba öğretmen çok zoruyor ne yapsam da olmuyor bi türlü yüksek not alamıyorum.
          Veli, suçun öğretmende! olduğunu anlayınca, bir hışımla koşar okula...
          Hocam bu çocuklara neden bu kadar zor sorular soruyorsunuz diyince öğretmen gülümser öğrenciyi yanına çağırır:
          Söyle bakalım oğlum 2+2 kaç eder?
          Çocuk basar feryadı:
          Baba görüyon mu bak gene başladı....

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 04 Kas 2014 19:25:30
İyi yürekli bir vezir, yoksul ve muhtaçlara devlet hazinesinden borç para veriyor, borç alanlar, "Bunu ne zaman geriye ödeyeceğiz?" diye sorduklarında, "Padişahımız ölünce ödersiniz" diye cevap veriyordu Bu duruma tanık olan bir adam bir gün Padişaha, "Efendimiz sizin veziriniz devletinizin hazinesinden muhtaçlara borç para veriyor, vadesini de sizin ölümünüze bağlıyor Demek ki niyeti kötü, sizin bir an önce ölmenizi istiyor, siz ölünce de paraları zimmetine geçirecek" diye gammazladı Bu gammazlık üzerine padişahın vezirine karşı kalbi bozuldu Kendisini huzuruna çağırıp söylenenlerin doğruluk derecesini ve maksadının ne olduğunu sordu Vezir sıradan bir vezir değildi Görevinin dışındaki bir takım incelikleri de biliyor ve yerinde bunlardan yararlanıyordu Padişahı yatıştıran ve yüreğini ferahlatan şu açıklamada bulundu:

"Padişahım, söylenen doğrudur Ben hazineden muhtaçlara borç para veriyor, vadesini de sizin ölümünüze bağlıyorum Ama bunu sizin ölmenizi değil, tersine daha çok yaşamanızı istediğim için yapıyorum Bilirsiniz ki her borçluya borcunun vadesi kısa gelir, vade dolmasın diye bakar, bunun için dua eder Bu demektir ki borçlarınısiz ölünce verecek olanlar, borçlarının vadesi dolmasın diye sizin ölmemeniz için dua edeceklerdir Allahı katında en makbul dualardan biri de borç altındaki kullarının duasıdır Benim de maksadım ömrünüzün uzunluğu, sağlık ve afiyetinizdir"

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 04 Kas 2014 19:27:31
Adam Bir gece namaz kılmak için seccadesini serer.
Namazını bitirdikten sonra şöyle bir dua da bulunur ;
Ya Rabbi (c.c) şu vakitte bir çok kimse uyudu,
bir çoğu sevdiğine gitti,bende sana geldim,
çünkü benim sevdiğim sensin.

Sonra zikire başladı ve seccade üzerinde,
zikir çekerken uyuyakaldı.
Bir hırsız girdi evine biraz sonra,
bakındı sağına soluna, oldukça az
ve eski eşyaların olduğu fakir birinin ...eviymiş bu.
Ne fakir bir ev diye düşündü.

Ama bir kaç parça eşya almadan
çıkmak olmaz diye düşündü.
Torbasına doldurduğu bir kaç parça eşya ile
tam evden çıkacakken birde baktı ki kapı yok !
Az önce girdiği kapı hiç biryerde yoktu,her yer duvardı.
Aldıklarını bıraktı ve tekrar çevresine baktı,kapı orada duruyordu.
Tekrar torbasına doldurdu eşyaları ve tekrar baktı ki kapı yine yoktu!
Bu işlemi tam 3 kez tekrarladı.

Tam o esnada duvarlar dalga dalga yarılarak dediki ;
''Ey hırsız ! Seven uyudu ama sevilen ayakta..'

Çevrimdışı sarnıç

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 8.385
  • 127.443
  • 8.385
  • 127.443
# 05 Kas 2014 23:44:50
Hz. Musa'nın Cennette Komşusu Olan Kasap:

Musa Aleyhisselam bir gün: “Ya Rabbi, Cennet’te benim komşum kim olacak, bana bildir de gidip onunla görüşeyim.” dedi. Musa Aleyhisselam’a şöyle vahiy edildi:    “Falan beldeye git! Orada çarşının başında bir kasap dükkanı var. O dükkanın sahibi olan kasabı gör! O veli bir kulumdur. Yalnız bilesin ki, onun çok önemli bir işi vardır. Çağırırsan gelmez. İşte o senin cennetteki komşundur.

Musa Aleyhisselam hemen bildirilen yere gitti. Kasabı buldu ve ona: “Ben sana misafir geldim.” dedi. Kasap, Musa Aleyhisselam’ı tanımıyordu. Ona ‘Hoş geldin’ deyip bir kenara oturttu. Dükkandaki işi bitince de alıp evine götürdü. Evinin baş köşesine oturtup çok ikramda bulundu. Musa Aleyhisselam, ev sahibini dikkatle takip ediyordu.

Ev sahibi kasabın ocakta çömlek içinde et pişirdiğini gördü. Et pişince çömlekteki eti küçük küçük parçalara ayırdı. Bunları bir tabağa koyup bir kenara bıraktı. Sonra bir et parçası daha çıkartıp, onu da misafiri Musa Aleyhisselam’a ikram ederek dedi ki: “Benim önemli bir işim var. Sen beni bekleme yemeğini ye!” Sonra da yanından ayrıldı. “Önemli bir işim var.” deyince, Musa Aleyhisselam, ‘önemli işi nedir’ diye merak etti ve gizlice kasabı takip etti.

Kasap, Musa Aleyhisselam’ın yanından ayrıldıktan sonra, yandaki odaya geçti. Duvarda asılı duran büyük bir zembili indirdi. Zembilde çok ihtiyar, mecalsiz bir kadın vardı. Kadına küçük küçük parçaladığı etleri yedirdi. Karnını güzelce doyurduktan sonra, altındaki kirlenmiş bezleri aldı, yerine temizlerini koydu. Sonra kirli bezleri yıkayıp astıktan sonra ellerini yıkayıp Musa Aleyhisselam’ın yanına geldi.

Daha yemeğe başlamadığını gören kasap sordu. “Niçin yemeğe başlamadınız?” Musa Aleyhisselam, “Sen bana zembildeki sırrı söylemedikçe bir lokma bile yemem.” dedi. “Mademki merak ettin anlatayım: Ey misafir, bu zembildeki benim yaşlı annemdir. Çok yaşlı olduğu için takatten düştü. Evde bakacak başka kimsem de yok. Evleneceğim; fakat hanımım annemi incitir, onu üzer diye evlenemiyorum. İşe gittiğimde herhangi bir hayvanın kendisine zarar vermemesi için onu gördüğün gibi bir zembile koydum. Her gün gelip iki öğün yemek yediriyorum.

Diğer hizmetlerini de görüp gönül rahatlığıyla işime gidiyorum.” Bunun üzerine Musa Aleyhisselam dedi ki: “Ancak anlamadığım bir şey daha var. Sen annene yemek yedirip su içirdikten sonra, dudaklarını kıpırdatıp bir şeyler söyledi, sen de AMİN dedin. Annen ne söyledi ki amin dedin?” “Annem, her hizmet edişimde ‘Allah seni Cennet’te Musa Aleyhisselam’a komşu eylesin’ diye dua eder. Ben, hiç ihtimal vermediğim halde, bu güzel duaya ‘amin’ derim.

Ben kimim ki, o büyük peygamberle komşuluk edebileyim. Onunla komşuluk edebilecek ne amelim var ki?” O zamana kadar kim olduğunu saklayan Musa Aleyhisselam, buyurdu ki: “Ey Allah’ın sevgili kulu, ben Musa’yım. Beni sana Allah–u Tealâ gönderdi. Annenin rızasını kazandığın için Cennet–i Â’lâ’yı ve orada bana komşu olmayı kazandın.” Kasap hemen kalkıp Musa Aleyhisselam’ın elini öptü ve sevinç içinde yemeğini yedi.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 06 Kas 2014 20:00:32
Rızkını sırtında ağır yük taşıyarak kazanan hamalın biri namazlarında dâima:
— Yâ Rabbi, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa hayırlısından ihsan eyle, diye dua ediyor­muş.
Adamın hep aynı duayı tekrarlaması, yanındakilerin dikkatini çekmiş. Nihayet biri, bir gün sormadan edeme­miş:
— Kardeşim, sen her namazdan sonra duada:
" Yâ Rabbi, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ek­mek de olsa yine hayırlısından ihsan eyle" diye yalvarıyorsun. Ekmeğin hayırsızı da mı olur ki?
Hamal cevap vermiş:
— Birader, benim başıma geleni bir bilsen sen de aynı duayı tekrarlamaktan kendini alamazsın. Yanındakiler iyice meraklanmışlar:
— Neymiş başına gelen, anlat da biz de duyalım. Hamal, bakın, başıma ne geldi, diyerek başlamış anlatmaya:
— Ben ekmeğini sırtındaki ağır yüklerin altında inle­yerek kazanan bir insanım. Bir gün yine bir yokuş yuka­rı sırtımda ağır yükle çıkarken fena halde yorulduğum­dan sırtımdaki yükü yere indirdim. Alnımdan damlayan terleri silerken içimden bir feryad koptu, dedim ki: "Hey yâ Rabbi, yediğim ekmeği bana ne kadar da zor veriyor­sun. Ne olur, bu bir ekmeği şöyle oturduğum yerden ka­zanmayı ihsan eylesen de, böyle kan ter içinde kalma-sam.
Tam bu dua ağzımdan çıkar çıkmaz, birden karşımda iki kişinin sille tokat dövüştüklerini gördüm. Dayanama­dım, aralarına girip ayırırken birinden yediğim bir yum­rukla yüzüm kan revan içinde kaldı, tşte o sırada gelen polisler, beni de kavgacılardan biri zannederek doğruca hapse attılar.
Mahkemeye çıkıncaya kadar yattığım ha­piste her gün bana ekmek veriliyordu. Sırtüstü yattığım yerde ayağıma gelen bu ekmeği sıkıntı ve üzüntüden yi-yemiyordum. Kendi kendime diyordum ki, işte ne sırtın­da yük taşıyorsun, ne de alnından öyle soğuk terler akı­yor. Sana oturduğun yerde bedavadan gelen ekmek. Zevkle yesen ya.. Ne var ki, dısarda çalışarak alın teriyle kazandığım o ekmek, hapiste ayağıma gelen bu bedava ekmekten çok daha huzur verici ve lezzetliydi.
O zaman anladım ki, ben yanlış dua etmişim. Oturduğum yerden bir ekmek ver demişim, ama hayırlısından ver dememi­şim. İşte o günden bu yana dualarımda isteğimi değiştir­dim. Rabbimden zahmetli de olsa hayırlısını, huzurlusu­nu vermesini niyaz ediyorum.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 06 Kas 2014 20:02:54
İKİNCİ BEBEĞİ olacağını öğrenince çok sevindi. 3 yaşındaki OĞLUNU, doğacak KARDEŞİ için hazırlamaya başladı
Bebeğin KIZ olacağı anlaşıldı.. Oğlu annesinin karnındaki KARDEŞİNE, her gün şarkı söyledi.. Kardeşini daha görmeden bir SEVGİ BAĞI oluştu..
Zamanı geldi, DOĞUM SANCILARI başladı.. Fakat bir sorun vardı.. Doktorlar ÇARESİZDİ.. Bir sezaryen ameliyatı gerekiyordu..
AMELİYAT çok zor geçti.. Sonunda BEBEK doğdu.. Bebeğin durumu ciddiydi..
Bebek, YOĞUN BAKIM ünitesine kaldırıldı.. Günler geçtikçe küçük kızın durumu KÖTÜYE gidiyordu.. Doktorlar üzgündü, çocuğun kurtulma ÜMİDİ yoktu.. Bebekleri için evlerinde bir oda düzenlemişlerdi.. Şimdi, CENAZE için hazırlanıyorlardı..
Oğulları, KIZ KARDEŞİNİ görebilmek için yalvarıyordu.
- Kardeşime şarkı söylemek istiyorum.. diyordu..
Ama YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNE, çocukların girmesi yasaktı..
Sonunda kadın KARARINI verdi.. Bebeği nasıl olsa ölecekti.. Çocuğunun kardeşini görmesini engellemeyecekti.. Ne yapıp edip çocuğu içeri sokacaktı..
Oğluna, oldukça büyük gelen bir ziyaretçi giysisi giydirdi ve yoğun bakım ünitesine soktu.. Çocuk yürüyen bir çamaşır torbası gibiydi. Başhemşire onun bir çocuk olduğunu fark etti..
- O çocuğu içeri sokamazsınız.. diye uyardı..
Kadın BAŞHEMŞİREYE dönerek bağırdı:
- Oğlum kız kardeşine ŞARKI söylemeden buradan çıkmayacak..
Oğlunu kız kardeşinin YATAĞINA götürdü..
Küçük kız YAŞAM SAVAŞINI yitirmek üzereydi.. Çocuk, bir süre kardeşinin yüzüne baktı. 3 yaşındaki bir çocuğun saf, temiz, pırıl pırıl sesiyle şu ŞARKIYI mırıldandı:
- Sen benim gün ışığımsın, tek gün ışığım, gökyüzü griyken beni mutlu edersin..
Küçük kız bu SESİ tanıdı, aniden TEPKİ verdi. Kalp atışları düzelmeye başladı. Annesi:
- Şarkıyı sürdür.. dedi oğluna. Küçük çocuk devam etti:
- Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksin, lütfen gün ışığını benden alma bebeğim..
Çocuk şarkıyı sürdürdükçe, bebek, kesik kesik NEFES almasını hızlandırdı.. Annesi, göz yaşları içinde:
- Devam et oğlum.. dedi..
- Geçen gece uyurken rüyamda seni kollarıma aldığımı gördüm bebeğim..
Şimdi, onu içeri almak istemeyen HEMŞİRENİN yüzü de gözyaşları içindeydi..
Bütün hastane personeli, doktorlar başlarına toplanmıştı.. Annesi de coşkuyla ŞARKIYA katıldı.
- Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksin bebeğim.. Lütfen gün ışığını benden alma..
Anne, oğul şarkılarını sürdürdü.. Ve küçük kız birkaç gün sonra iyileşti.. Abisine, annesine, odasına kavuştu..!
Sevdiğiniz insanlar için, ÜMİDİNİZİ kesmeyin..
Sevgisiz, UMUTSUZ kalmayın..
Söz YÜREKTEN çıkarsa, YÜREĞE gider.
Dilden ÇIKARSA, kulağı AŞAMAZ..!

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 08 Kas 2014 18:05:00
Genç veli ölüm döşeğinde ömrünün son dakikalarını yaşamaktadır. Hayatını hep ahirete göre yaşayan bir ailenin ferdi olduğu için ölüm korkusuna dayanıklıdır..
Ve babası da öyle bir evlada hakkıyla baba olmuş, bir başka Hak dostudur.

Baba oğula sorar: "Evladım! Ahirette ne ile karşılaşmayı bekliyorsun?"
Sorudaki ima genç veliye tebessüm ettirir. Yani baba sormaktadır, "Acaba bahtına ne çıkacak? Rahmet mi, azap mı?"

Ölüm yolcusu son nefeslerinden birini daha aldıktan sonra cevap verir:
"Babacığım! Eğer öteki taraftaki durumuma annem karar verseydi acaba ne yapardı?"

Baba hiç duraksamadan:
"Evladım," der, "annedir o, şefkatlidir. Günahına, sevabına bakmadan seni Cennet'in Firdevs'ne indirirdi."

Ve bu cevap genç velinin dünya yaşamındaki son tebessümüne neden olur. Gözleri önce yaşarır, sonra ümitle, güvenle parlar, babasına döner:
"Ey babam! Benim Rabbim, bana benim annemden daha şefkatlidir."

Baş sağa düşer. Dudaklar kapanır

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 08 Kas 2014 22:47:25
 Kız isteme hikayesi . . Kesin okuyun . . ! ;)
+ALLAHın emri Peygamber (a.s)’ın Kavli ile Kızınızı Oğlumuza İstiyorum.
- Efendim. Bizim kızı isteyen çok.Sizin neyiniz var Neyiniz Yok..?
- Delikanlı girer söze ; RAHİM ismiyle RAHMAN ALLAH Aç Bırakmaz
Kendisini Zikredeni.
ALİM’dir Gün/Ah’a düştüğümüzde ve Pişman olduğumuzda GAFFAR’lığını gösterir.
Gece Çalıştığım vakitlerde el HAFİZ derim öyle giderim.
Neyin var diyecekseniz hiçbirşeyim yok Çünkü O’dur Malikül MÜLK.
Ya Paran biterse ve karanlıkta kalırsanız diyecekseniz en-NUR deriz
Aydınlanır BEYT’imiz.
Kızımı Asla bırakmayacaksın derseniz Söz veremem. Çünkü Kullar değil
HALİK’tir BAKİ olan..Varsın hiç kimse sevmesin bizi
VEDÜD kafidir.
Senden bir şeyler gizlerse ne yaparsın demenize gerek yok. Yüreği
elveriyorsa istediğini yapsın ama unutmasın O BASİR’dir / eş-
ŞEHİD’dir..
Yani..
Bir RABBİM var / c.c birde RABBİM’in en Sevgilisi / s.a.vBenimde isteklerim var.
Nur Suresi 31. Ayet’i yaşayacak.Edeb'li olacak ! el HAYA’ü minel
İMAN’dır çünkü.Beni sevecek , Ellerimi bırakmayacak.
Benim uykum ağırdır Sabah Namazlarına kalktığında gerekirse
vura vura uyandıracak..
-İyisin hoşsun da Başınızı sokacak eviniz var mı evlat.
+Yok dersem vermeyecek misiniz yani
kızınızı ?
-Hayır evlat. Ben (ev) yaptıracağım.
Sen yeter ki Kızımı AL

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK