Yazmak için biraz geç oldu ama olsun yine de ben yazayım. Hala kullanmak isteyenler olabilir.
Yapanlar da vardır mutlaka . Ses verme öncesi o sesin kurabiyesini yiyoruz. Sırayla ailelerimiz yapıyor o gün sınıfa getiriyor. Ayrıca ben her yeni ses vermem de o sesle sınıfta kimin ismi başlıyorsa o sesi ona veriyorum. İsminin başında bulunanlar ilk hak sahibi. Yoksa isminin ortasında veya sonunda bulunanlara da veriyorum. O ses ona zimmetleniyor. O sesi yaka kartına yazıp boynuna asıyorum . O ses bitene kadar o kişinin boynunda kalıyor.Başlangıçta sesler unutulabiliyor. Unutulunca unutan kişiye o kişi o sesi hatırlatıyor.
Bende kendime " i" sesini aldım almak için yeltenenler oldu ama kimseye vermedim benim hakkım bu ses dedim .
Yine dikteye de kolaylık olsun diye her yeni kelime oluşturduğumuz da onu hemen cümle içinde kullanıp yazıyoruz. Ben söylüyorum onlar yaziyorlar. Tabiki yazamayan yanlış yazanlarda oluyor. En son cümleyi onlar yazdıktan sonra ben tahtada yazıyorum . Yanlış olanlar düzeltiyor. Çok uzun kelimeler oluşturmuyoruz. Bazen yeni oluşturulan kelime ile direk kendileri cümle kuruyorlar.
Geçen gün ayna kelimesini oluşturduk. Hemen o an bir kişiyi çağırdım yanıma sen bir aynasın dedim . Karşısına geçtim. " Ayna ayna güzel ayna söyle benden güzeli var mı bu dünya da " dedim. "Yok öğretmenim" cevabı aldım hepsinden.
Yani bir sesi bir heceyi bir kelimeyi verirken mutlaka oyunlaştırmaya çalışıyoruz. Nane kelimesinde de Ajdar' ın "Nane nane nas nane " şarkısı aklıma geldi onu açtım hemen. Çocuklar bu nasıl şarkı, bu şarkı değil öğretmenim dese de onları şarkı olduğuna zorla ikna ettim. Bu tür şeyler çok hoşlarına gidiyor çocukların. Öğrenme sürecinde sıkılmadan zevk alarak geçiriyorlar. Öğrenilenleri kalıcı hale getirir.İlerde sık unutmaları önlüyor. Süreçten ben de zevk alıyorum. Güle oynaya hep beraber okuma yazma öğrenmeye çalışıyoruz.