Ben bir mısır patlağıyım öğretmenim.
Ben bir mısır patlağıyım öğretmenim. Beni olgunlaştırıp gereken ısıyı verene kadar sert. Sevginle ısıtıp emeğinle patlatacak kadar küçük bir mısır tanesi. İçimde gizli tüm dünyam, sevinçlerim, hüzünlerim. Başarım sen olacaksın, her şeyim yine sen. Okuma yazmayı öğrenme sürecinde bana öyle bir emek vermelisin ki, bu sıcaklık beni ne yakmalı nede soğukta bırakmalı. Bilirsin öğretmenim, bir tavadaki mısırlar tava ısınınca patlar ve gizli dünyalarında çok büyük gizemler saklar. İşte bir mısırım bende, patlamam dünyayla kucaklaşmam için okumam yazmam gerek, hayatı seninle tanımam gerek. Eğer yakmadan ısıtırsan, hiç beklemediğin bir anda patlar, içimdeki beyaz gülü bir tek sana açarım. Isıt beni öğretmenim, bıkmadan usanmadan ısıt. Bilmelisin ki ben bir mısırım sen bir usta, yakacak olanda sensin, hayatla kucaklaştıracakta.
Sevgili dostlar bu yazımda bir öğrenci olmak istedim ve size bazı konular hakkında yaşanan endişelerden bahsetmek istiyorum. Bu aylarda ilk harfleri verdik ve vermeye devam ediyoruz. Eminim ki o küçük kuzucuklar ilk kez ellerine aldıkları kalemleriyle harfleri değil geleceklerini yazmaya başladırlar. Ve mutlaka bazı öğrenciler “e” sesini ayrı yaparken çok güzel yaptılar ama birleştirerek yazdıklarında “e” harfi bir desene dönüştü. Sizde beklide acaba neden böyle oldu ki yanlış bir şeyler mi var diye düşündünüz. Eminim ki öğrencilerinizle birlikte “l” harfini toplu yaptığınızda l sesleri el ele tutuşmuş e seslerine benzemiştir. Hatta a sesini yaparken minik kuzucuklar zorlanmış, bazıları yapamamışlardır da. En önemlisi ilk hece ve kelimeyi oluştururken önden açık kelimeleri hemen kavratmış sevinmiş, sonrasında arkadan açık heceleri ilk uygulamadaki kadar kolay ve etkili öğretemediğiniz için üzülmüşsünüzdür. Bunları yazıyorum çünkü bunlar yıllardır yaşanan güzel sorunlar. Eğer bunları yaşamışsanız doğru yoldasınızdır demektir. Çünkü bu çok doğal özelliklede ilk aylarda. Şunu unutmamalıyız ki çocuklarımız öyle veya böyle okur yazar olacaklar zaten, daha önce bu yeni sistemde 1. sınıf okutmuş olan arkadaşlar bu yaşananlara alışmışlardır. Çok doğal geliyordur onlara, sözüm eğer olurda bunu problem yapan arkadaşlarımız varsa boş yere kendilerini yormasınlar diyedir.
Peki Bizi İlerleyen Haftalarda Neler Bekliyor ?
Şunu bilmelisiniz ki bu sistemde çocuklarımızın ne zaman okur yazar olacağını asla bilemezsiniz, bu sistemde “galiba bu öğrencim okuyamayacak” dediğiniz bir anda o öğrencinin diğer öğrencileri geride bırakıp herkesten önce okuma yazamaya geçtiğine tanıklık edebileceğiniz bir sistemdir. Bu konuda sakın ön yargılı olmayın. Yazımın başında sizlere mısır patlaklarından bahsetmeye çalıştım. Çünkü ; Her öğrenci bir mısır patlağı gibi, kimin ne zaman patlayacağını bilemezsiniz. Öğrencilerinizden hangisinin okur yazar olacağını hangisinin daha başarılı olacağı konusunda bazen hayrete düşebilirsiniz. Siz sadece tüm öğrencilerinize eşit ısı dağıtın, şartları hazırlayın sonrada uzaktan mısırlarınızın patlamasını bekleyin.
Şu unutulmamalıdır ki; sınıfta yaptığınız her etkinlik size yıllar içerisinde mükemmel bir öğrenci potansiyeli sağlayacaktır. Yani bazen ben bu etkinliği yaptım ama acaba boş yere mi bu kadar çalıştım demeyin. Unutmayın ki eğitim süreç işi.
Şu bilinmeli ki çalıştığımız sistemde okuma önce ,yazma ise daha sonra kazanılabiliyor. Bunun çözümü ise bol bol dikte çalışması olacaktır.
Derslerinizin akışını bozmayın sürekli Türkçe yapmak Hayat bilgisi gibi hayat dersini atlamak size belki herkesten önce okuyan öğrenci kazandırabilecektir ama hayatı bilmeyen hayatın kuralarını öğrenemeyen bir öğrenci, sınıfta ilerleyen zamanlarda karşınıza problem olarak çıkabilir.