Senin siir olduğunu bilen bir şairin gönlünde, tüm dizeler borcunu ödemek üzere..
O'ndan önce yazılmış her şiirde aşka şerh koyulmustu.. Bundandı eğreti duruşu... Şimdi seve seve düş "o" öznenin giz'ine.. Nesnenin gücüne gitsin, araya yüklem girsin.. Tüm cümleler devrilsin...
sahi ne çok deviriyoruz biz cümleleri canözüm...yüklemi yani eylemi net hatırlayıp ve vurgulayıp, özneyi ve tümleci ne çok geri plana atıyoruz...
oysa, bu kadar çok ''ben'' ile başlayıp, gerekli olan bütün ben'e dair öğeleri ard arda pazara çıkarıp...sonrasında olanı saklamanın, çok rahat ve daha kolay olduğu bir ortamda, eylemi/ işi/yapılanı/ olma halinin kendisini en baştan belirtmek aslında, dilde doğan ve gelişen bir karşı tutumdur...
yoksa, büyük harf kullanmayan büyük yazarlar, dilbilgisinden yoksun değildir... elbet bir derdi vardır herkesin...
öz ve biçim birbirini eğer gerçekten tamamlıyorsa, helal olsundur!.. yok eğer; devireyim cümleleri, belki bir şiir(imsi)/ sevgi(msi) olur deniyorsa, rahat bıraksınlar hem cümleleri/ hem sevgileri...