Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

ve bir çiçeğin saflığında kirlenmek güzeldir diyecek,
içimizdeki çocuklar...
sevgili...
en az/en çok;
o çocuklar kadar kirliyiz...

Hazanın sararan yaprağı gibi
Kuruyup düştü dalından sabır,
Yılların ağırlığı birikti üstümüzde
Ben bekledim,
Sen gelmedin.
Yapay mutluluklar yarattık içimizde
Irmak yatağındaki taş misali
Çakılıp kaldık,
Ve renkten renge dönüştük
Zaman döngüsünde,
Sen gelmedin,
Ben gittim.
Gemici fenerlerinin aydınattığı hayatımızda
Bir damlaydık deryadan içre,
Şafak vaktinin gölgesi düşmüş üstümüze.
Ben kurumuş yaprak,
Rüzgarın uğutulu sancısı içinde
Savrulan dünden güne,
Ben bekledim
Sen gelmedin.
Labirent hayatlarda kayıplara karıştık
Su birikintisinde damlaya dönüştük
Göçmeyi umduk su buharı misali gökyüzüne
Ne sen uçtun,
Ne ben kondum.

Yüreğimde ne varsa sevgiyi bellemiş
Güzel olan  hep güzele ellemiş
Şimdi sevdalar eksik,
Güzeller naz içinde..
Öyle bir yol ki
Gurbet de var,
Sıla da var içinde...
Güne boynunu eğmiş
Dününe göz değmiş
Açsa  karın gülleri
Uçsa gönül bülbülleri..
Yalancı baharı istemez gerçekler
Yine mevsime kanıp,
Geçip gidecekler...

Eylül geçti başımdan
sunaklarda yakıp yıkılan gazelle
Akacak şiir kanda durulunca
göğün kıvrımındaydı gece
biz ki deruni
bekleyişler çoğaltan çiçekleriz pencere önlerinde
kurak mektup bıraktık zamana
yalnız bahçe  suspus
aşklardık köpüre köpüre
yaşamak dolanır

 gün sesi dilinde
bizim de vitrinlerde mutlu resimlerimiz
yoklanacak  mı


yaprak elhanı şita sürgünleri
hışırdayan
ağaçlar kelimeler kadar hazır
yağmurda kalp ritm eskitince
dünden razı
vakitler esvap değiştirmeye..


aramızda daha  fotojenik durur susku
münzevi hikayeler bitiminde
milyon kere geçer kelimeler
göğsünden
iz bırakabilir  dilinde milyon kere
şimdi  dinelebilirim
kendime benzeyen yenik tarihimle.."

Şiirlerimi geceye astım
Düşlerim dilini bilmediğim bir evrende kayboldu
Bense dilini bildiğim bir evrende ...
Sonra sebepsiz bir umut
Yol düş vakti  , yol ''düşme'' vakti






(2 gündür sınava çalışamıyorum görünürde sebepsiz bir duraklama    )

(Şiir geldi aklıma şiire düştüm    )

Şiirlerimi geceye astım
Düşlerim dilini bilmediğim bir evrende kayboldu
Bense dilini bildiğim bir evrende ...
Sonra sebepsiz bir umut
Yol düş vakti  , yol ''düşme'' vakti






(2 gündür sınava çalışamıyorum görünürde sebepsiz bir duraklama    )

(Şiir geldi aklıma şiire düştüm    )

Kanadına ilişmişsin şiirin, özgürlüğün..

ahhh benim tunçtan sağlam,
camdan kırılgan yüreğim...
ahhh benim umut yüklü bulutlarını
-ısrarla- yağmura çevirmeyen gözlerim...
ahhh benim kuş kanatlarına dokunurken,
gizli gizli kanayan ellerim...
ahhh benim an'lara sığınmış/
ah'lardan arınmış ömrüm...
ahhh benim dağlar gibi duran,
körpecik bir dal gibi kırılan gönlüm...

ahhh benim tunçtan sağlam,
camdan kırılgan yüreğim...
ahhh benim umut yüklü bulutlarını
-ısrarla- yağmura çevirmeyen gözlerim...
ahhh benim kuş kanatlarına dokunurken,
gizli gizli kanayan ellerim...
ahhh benim an'lara sığınmış/
ah'lardan arınmış ömrüm...
ahhh benim dağlar gibi duran,
körpecik bir dal gibi kırılan gönlüm...

ahh öğretmenim elinize,yüreğinize sağlık. Bu kadar mı güzel anlatılır.

ahh öğretmenim elinize,yüreğinize sağlık. Bu kadar mı güzel anlatılır.

çok teşekkür ederim sevgili öğretmenim...
okuyan/ anlayan/ anlamlandıran güzel yüreğinize sağlık...

      ÖMÜR

Toprağa mı yansam, yaprağa mı?
İhtiyarlamış, benzi atmış.
Üstünden geçmiş,
Baharı, yazı, sonbaharı.
İlkbaharda doğmuş,
Yazda en çılgın çağları.
Sonbaharda görmüş geçirmiş,
Ama daha da göz alıcı.
Kış geliyor ya artık,
Yaşını almış, tek eksik asası.
İnsanın üzerini örten toprak gibi,
Yaprak da bekliyordu karı.
Ah bir yağsa,
Düşünsene sonrasını...
Yeniden doğacaktı,
İzlyecekti torunlarını...

Gece ne kadar uzun
Dertler gibi
Hayat ne kısa
Mutluluk gibi

İZLER
Kimse sevmez kendinden çok
Kimse düşman değil kendin kadar.
Kimine gül olur ,kimine ok
Bir ana ağlar içli,bir de yar..

Dövünmez  dizler,silinir izler,
Yol alır gideriz ufka bizler.
Akşamı keder sabahı müjde
Her saat yolunu özlemle gözler..

Beyinde çekiç,yürekte hançer
Biri derman der diğeri gözler
Tasası kara sevda ,kavgası nefret;
Bir seferki uğruna yorulur izler...

Kelimeler sağır ,kelimeler dilsiz
Bir girdaba girdik ki dipsiz mi dipsiz..
Güven aranır olmuş,masumiyetin adı yok
Sana uzandıkça  "zan "a doymuş..
Yol gariplere hiç bitmez, uzadıkça uzamış
Yolcu  engelleri  itmez ,içine sarmış..
Geldikçe  vakti sararır tüm meyveler
Çiçeğe durmuş dallar şimdi nerdeler.?
Çalıştıkça  geldi insanlığa tat,
Kuru artık  nefis,artık ölüme yat..
Çağırır binbir kollu şeytan hepimizi
Almaya gücü yetmez sarmışsa iman bizi..
Alkış nerede, dünya bir sahne
Umutsuza her şey kolay, bahane..

Gece oldu
Kuşlar sıcak yuvalarına çekildi
Günse gecenin karanlığına ...
İnsanlar uykularına ...
Gece kimi ağırlıyor peki ?
Yetimleri ,kaybedenleri ,kaybolmuşları ,düşenleri ,düşünü yitirenleri ...






(aklıma  kestane geldi soba yanıyor gittim sobanın üstüne kestane koydum  ne alaka ben de anlamadım  ama kestaneyi seviyorum    )

Dertler cömertleşti hayat fakir
Çiğnendikçe  doğrular  hakir.
Köşe bucak saklanan duygular nerde
İki hayata koca nefis perde..
F
Ezilsin yılan başları
Dökülsün etek taşları
Yuvadan gardaşları
Mutluluğa  uçan yerde..

Kara bulutlar ağlar,içi doludur
Her gezdiğin gurbet yoludur
Anlarsan çaresizliği  zorludur
Yayıl dağılma  umutlar serde..