Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Ruhumuz yaralı bir çocuk
Her hatırada bir sızı var.
Nerede ,nasıldır  yavrucuk
Düşlere yorgan ,sevince yastık
Çalındıkça kararıyor ufuklar..

Burası yangın yeri,
Burası han
Burası
Kaderin seyrettiği
En gerçekçi seyran..
Serinlet ki serinleyesin
Güldür ki güldüresin
Say ki sayılasın
Sev ki sevilesin..
Şu yalancı dünya
Hep sebeple dolu
Vardır yalnızlığın
Susamışlığın
Bir yolu
Bir sonu...

Söz vardır anlam katar sözlerine.
Söz vardır saf ahenktir dizelerine.
Söze söz; sanatta manadır lakin
Gel de anlat bunu birilerine...

İçimden geldiği gibi yazdım. 

Karışıp gülün telaşesine,  gün seslerinde
Birazdan kalkıp çay gibi sabahlar demleriz üzülme
Niceleri kulak tıkamış olsa da
Hem ne iyi eşlik ettik ağustos böceklerine..

Her karışta medeniyet görürüm dolu dolu
Aşkına susayanlardanım, gör şu mecnunu
Ne cevherler saklandı bağrında, tarih şahit
Bırak mütevaziği, cennetimsin sen Anadolu!


Bu aralar yolculuk yapanlara gelsin
Anadolu'daki güzellikleri görme dileğiyle. 😎
Bayramınız kutlu olsun.

Yaşıyoruz daraltılan dünyada
Yaşıyoruz dört köşeye mahkum..
Adına şiirler yazılan deryada
Sular yanmış olmuş kum...

Çiçeğin goncasıdır hoş olan
Yavru derdinde anne boğulan
İnsanız diyorsa da dört bir yan
Zamanın zehri olmuş lokum...

Güven altın ayarında piyasada
Toplumlar ağlıyor boş  yasada
Sözler vitrinlerin medarı süsü
Almayalım aldırmayalım  onlara
Ben artık  yokum....

Bin yaranın ortasındadır gönül
Mevzileri çoktan kazılmış bir savaş meydanında
Binlerce ok hücum ederken amansız
Yaraların ortasında
Bin dermana uzaktır...

Biraz gün aydındır hani
Aydındır biraz gün
Birazdan geriye kalanı beterdir
Biri, azdır hani...

Hata yapmana gerek yokki..
Arayan buluyor zaten...

Zorluğu görünce kaçmaya gerek yokki
Gitmek isteyen gidiyor zaten..

Sitemler, hüzünler havada uçuşurken..
Şiir oluyor şairin kaleminden..

Yediğin halt oluyor adı, yememişken...

Can dediklerin, canını yakarken acımadan..
Yaşamanı bekliyorlar,
Gülmeni bekliyorlar senden...

Ne yanında seviyorlar,
 ne uzaktan seviyorlar..
Araf da yaşıyorlar, yaşatıyorlar....

Sevsen suç, sevmesen suç...
Yasasan suç ,yasayamadıkların suç
 Yasamadıkların suç, Yasamasan da suç....

Benim adım suç....

Tutuklayın suçluyu...
  hapsedin en zifiri yüreğe..

Oysa kalem heryerde başka yazıyor...
Kuru dalda da..
Yürektede , anılar da da, dua da da...

kırk heves biriktirdim
hepsini yitirdim
kelimelerin rengine astı günler beni

kırk gün sürdü kelimesizliğim
gençlik kadar uzağa sürgün edildim
uğuldayan kalbimi bıraktım

kırk yitik buldum
sahipsiz günler içre kırkikindi yağmurlarında


kırk yaş aldım ardım sıra
kırk yama aldı benden dünya
kırkı çıktı acıların
kırk gün kırk gece kaldı kırık heveslerimden

Kızılı bayrakta,maviyi suda sevdik.
Yeşili doğada,sarıyı ambarda..
Yeri göğü ateşe verenler görmesin serinlik
Yüreği yansın cayır cayır.
Oysa tek Allah ın rahmetinde hayır.

İntikamını ateşe,cebeni akçeye satanlar
İnşallah  huzuru da bulamazlar.
Vatanına göz diken hainler
Vatanı için ölmeyi bilemezler..

Buralarda baharlar tez olur gülüm,
Sabahlar tez.
Emeğin sesi kuş sesine karışır
Ekimler hasatlar birbiriyle yarışır.
Burada kış da erken gelir
Yaz da..
Kimsenin işi yarım kalmaz
Selamlar bağlardan bahçelerden ulaşır.
Bir gelende güzüne
Kardeşliğin rengi vurur yüzüne..
Hasadın bolluğu
Şükrün bolluğuna karışır.
Bilemezsin ne kalmış geriye
Buralarda naz başkadır gülüm
Duyabildiğin kadar haz başka..

Bir şiir dinledim hoşuma gitti ...Nazire yapasım geldi...

Nerde bir yanlız ağaç görsem
Bana benzer diye ağlarım
Tek başına kala kalmış
Kırılmış yorulmuş
Kuruyup kala kalmış

Nerde yıkılmış duvar görsem
Bana benzer diye ağlarım
Yıllar insaf etmemiş
Haline  acımamış
Tek vuruşta yıkıvermiş

Nerde bir virane görsem
Bana benzer diye ağlarım
Neşe yüzler asılmış
Gülenler ağlamış
Bu da yetmemiş
Dert üstüne dert binmiş

Nerde mezar taşı görsem
Bana benzer diye ağlarım
Üstünde ismim varmış
Çiçek yerine ot sarmış
Bir Fatiha okuyan kalmamış
Anlaşılan gülmek mahşere kalmış

Eylüllerce çektim ben bu ızdırabı
Bir eylül çare olmadı..
Eylül'den bekliyorken muradı
Boran oldu ömrüme, kar yağdı..

Şimdi solgun mevsime kederli bakışlarım
Bir çocuk sesine tahammülsüz..
Babamın yaşındayım
Babam sinirli ve iyi adamdı
Anlamazdım, çok düşünüp
Niye kızar, neden parlar çabucak
Babamın yaşındayım
Gözümü açtığımda dünyaya
Otuz sekiz babam
Otuz sekiz yaşındayım
Kızgınım artık çocuk seslerine bile
Babamı bugün anladım...
Dünya hak etmiyor sükuneti
Yoksa babam da kızmazdı, bilirim

Bilirim bir de akşam alacasını
Başımı eğdiren
Yüzümü solduran
Seherleri bilirim
Toprağı bilirim
Ki babamın karıştığı
Annemin ellerinin rengi

Ey şafakların karartısından parlayan yarim
Beni affet
Çünkü Yıldızdoğan çok oldu
Lokma Gözlüm diyeli..

Gece üşürmüş
Gülümseyen Ay ı görmeyince.
Mevsimlere inat ,
Düşünürmüş
Yelkovan akrebi  övmeyince..

Çalar saatler görev başında.
Uykunun verdiği  hikâye yarım.
Duygular bulutlara karışınca
İbre tanıdık,
Rakamlar akraba
Görev başında saniyeler Yarışınca..