Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

kararıyor yine gece
bembeyazken
nefesim hızlanıp, nemlenirken
terkeden neydi seni
çiğ kokuların eşliğinde
hevesin yeşerirken...
(bbşd)

Üşür kentler sabır kuşlarının tünediği avuçlarımda ve
Solugumum buğusuyla ısıttığım
 ıslak saçlı gecelerin
Kursağında biriktirdiğim yalnızlık cennetinden
Kovulurken suretin
Islak bir yaprak olup düşüyor
Daha goncadayken gidişin

evlerin heryerine sinmiş
kokulu ve gayesiz  hayaller
çalmadı mı saflığını, suyumuzun
kimse suçlu değil deriz
suçlu değil ki
fakat odadasın, uyuyacaksın
evde herkes gibi
-bbşd-

Cümleler uyukluyor
güne düşen karanlıkta
Ve bir titreme tutuyor
tarihle yaşıt kadim düşlerimi
Adem'den kalma
çok sesli bir suskunluğun ortasında
Göğsümden koparıp sevdayı ,
Kuşanıyorum katre katre yalnızlığı,
Avuclarımda büyüyor acı,
Aramızda üç duvar
doğmayan güneş
Merhametin yankısı düşerken
son sözlerine,
Yagsız bir urgan
dolanıyor boğazıma
Ve sonra ansızın
yığılıyorum toprağa kesik kesik
Sesler duyuyorum
bu çağ yangınında
Cenneti düşleyen ben
cinnetin dehlizlerinde
dolanıyorum

Gitme
Yokluğun göze batar
Gitme
Azar yaralar
Gitme
Tenha kalabalıklar,
Gitme...

Hayat, bir futbol maçına benzer,
Ben, 36. dakikayı oynuyorum,
Babaannem, 63. dakikada sahayı terk etti,
Dedem, uzatmaları oynadığının farkında değil...

Katıksız aş gibi sevdamız.
Alabildiğine duru olsun diye.
Öndedir inanç davamız,
Yürek huzura doysun diye.

Yol uzun,azık az,
Nefiste bir naz,bir naz.
Düşersin kuytu bir nereye,
Sorarsın yolun nereye.
Kuş ötmez,kervan varmaz,
Gönül yurdunda her şey ayaz..

hayaller yaşar, değil mi?
evet, isterim ben de ulaşmayı
sıradışı olmaya bazen
masum değiliz o kadar
yine de deneyeceğim
iyi olmayı, kalmayı
yardım edin, ihtimaller...
-bbşd-

istila edilmiş göz bebeklerinden
akarken tuzlu göz yaşı
Üşür kentler sabır kuşlarının
tünediği avuçlarımda ve
Solugumum buğusuyla ısıttığım
ıslak saçlı gecelerin
Kursağında biriktirdiğim
yalnızlık cennetinden
Kovulurken suretin
Islak bir yaprak olup düşüyorum
Daha goncadayken gidişin
mütemâdiyen
Yorgun ,ölgün suskunluklarında boğuluyorum

kırık cam yada avlanmış ceylan
götürür hüzne aniden
doğmuş  bir yavru
ya da yepyeni elbise,
neden ürkütmez bizi
yavaş da olsa firaktan?
ağaçlar da büyüyor
tıpkı umutlar gibi...
-bbşd-

bazen bir dumanlı çubuk nasıl da teselli ediyor insanı, neden?
neden birşeylerden sonra daha keyifli oluyor
ve neden daha acı olmayan olaylar
nedenini neden bulamıyorum?
-bbşd-

Rüzgar başka eser oldu ,
Güneş başka doğar
Ay geceye sığmaz oldu,
Bir bilsen
Aynı iklimin ayrı şehirlerinde
Secdede sen ruku'da ben
Sinemize sinen Duaların kokusu
Misk-i Amber gibi, nur-u huda-m
Evveli sen, sonrası sen
Bir bilsen

Sözler süküta, ereli dilim lal olalı
Eylül giydirdim hüzün sarısına çalan sabahlara
Dipsiz kuyulara döktüm
bütün acılarımı,
sinemde inleyen
Ağıtları,
gök kubbe dinledi, geceler boyu asılı kaldı suretin zihnimde
genzimi yakan hasretinle
kör kuyularda kanarken yüreğim
Bir Bilsen

Diller varmasa da yes'e,
Yürek kulak verir o sese.
Uyku yetmez,dua bitmez,
Sabrı olmayan yola gitmez.
Açtık gönül heybemizi,
Fısıldarken tevbemizi,
Ararken ciğer paremizi
Sara geldik sara gideriz.

Gözlerinde anaforlar koparken
Kıyametim düşer dudağından
Sürülürüm gözlerinden ve sonra
En kazı olurum bu aşkın
Yitik bir coğrafyada avuçlarım üşür,
Çaresiz bekleyişler çarpar,
Kırık kanatlarıma
Kirlenirim ,
düşerim takvimlerden
senden ayrı dokunduğum ne varsa
ant olsun çürür göğsüme çarpa çarpa