KUŞATMA
-II. Bölüm-
Geldiler...
Önce topla, tüfekle geldiler.
Ve sonra;
Cenk meydanlarında cesetleriyle, şereflerini
Bırakarak kaçıp gittiler!
Lakin bir gün nihayet,
Bildiler...
Türk’ü mertçe yenmek ne mümkün!
İşte ondan, türlü türlü oyun tertiplediler bugün.
Şeytanın taktiğini tatbik ettiler.
Türlü kılıklara girip;
Türlü cihetlerden geldiler...
Düşman bu,
Hiç tek koldan saldırır mı?!
Silahtan çıkan mermi gibi saplandı sinemize;
Kirli klavyelerinin zehirli tuşları.
Cenk meydanlarından kaçanlar;
Masa başında alır oldu intikamını.
Uyuduk derin bir müddet;
Ve sonra, alnımızda soğuk bir namluyla uyandık.
Unuttuk bu uykuda benliğimizi elbet;
Koca cihan mefkuremizi bırakıp;
Emperyalist köpeklere inandık!
Modernleştiriyoruz diye diye,
Bizi yabancı ettiler birbirimize.
Kurbanlık koyuna vahşet dediler;
Noel geceleri hindileri mideye indirdiler.
Yılbaşı gecesi milyonlarca çam kesen melunlar;
Türkiye’de sözümona çevreci oldular.
İçimizden de bir avuç ‘gezi zekalı’
Düşmandan bile daha düşman oldu millete.
Sanırsın ki anası Yahudi; babası Amerikalı;
Yoksa nasıl yapar bu zulmü, kardeş kardeşe!
Her akşam televizyonlarda yayınlandı siparişler.
İşte böyle zehirlendi gitti nice nesiller.
Baba ile oğlu ekrandaki aynı dansöze baktı;
Ana kız dizilerde aşk diye aşağılık hevesler tattı.
Körpecik çocukları güldürürken filmler;
Nedense hep kötü diye nakşedildi zihinlere ‘dinciler’
Ramazan, Şaban, Bayram isimlerini artık kuramaz olduk;
Bir de ağlanacak bu halimize kahkaha atıp oturduk...
Ekranlarda moda oldu sözümona izdivaç;
Kilitlendi millet, sanki bana milli maç.
Hadi gençler oyunda, oynaştaydı?!
Kimi oyuncu, kimi manken olmak için telaştaydı;
Fakat birgün çıktı bir nine, yetmişli yaşlardaydı,
Dert yandı sunucuya ‘elektrik alamadım’ diye.
İşte o an beynim göç, şuurum iflas etti bu işe.
Daha yirmisindeki gençler vatan toprağına uzanmaktaydı;
Ninemin ise bir ayağı mezarda, öbürü talip peşinde koşmaktaydı.
Sen, ‘elektrik alamadım’ diye üzüleceğine;
Nefes alıyorum diye şükret be güzel nine...
Eskiden bacı gardaş derdik birbirimize;
Şimdi kanka olduk panpişlerimize?!
Tıpkı duygular, düşünceler gibi,
Dilimizi de kirlettiler sonunda.
Şimdi, ‘Kahrolsun kapitalizim’ diyenlerin bile;
Amerikan malı yazıyor donunda...
İrtica diye yaftaladılar cümle ibadeti;
Müminden yoksun bıraktılar birçok mabeti.
Sonra Müslüman kılıklı şeytanlar çıktı sahneye;
Sözümona, bu zilletten kurtaracaklardı milleti.
Kimi, ekranlarda bayılıyordu Şeriat’a sövmeye;
Kimi de çocukları zehirliyordu ‘hizmet’ diye diye.
Oysa, görünüşte taban tabana zıt bu iki zihniyeti;
Aynı şeytan peydahlamıştı bizi vursun diye...
Aldılar elimizden örfümüzü, töremizi;
Dilim dilim ettiler o billur dilimizi.
Unutturdular bize kendimizi;
O kutlu davayı duyanlar nerde?!
El ettiler bize Musul, Kerkük, dibimizi...
Artık çıkaramaz olduk sesimizi.
Çaldılar bizden hayallerimizi,
O kızıl elmayı soranlar nerde?!
Şimdi vakit, ya olmak ya ölmektir!
Garbın zulmüne topyekün direnmektir.
Bu kutlu davayı namus bilmektir;
Namus için adam vuranlar nerde?!
Mesele vatan, dahası İslam demektir.
Ölünecekse eğer, işte bugün ölmek gerekir!
Tarih birkez daha tekerrür etmektedir;
Nesline gurur yaşatacak yiğitler nerde?!
Bu dava çetin mi çetin bir dava.
Küffar, çekti kılıcını işte bir daha!
Onlar şeytana, biz ise Allah’a;
Yar olalım diyen yarenler nerde?!
Bu lafım cümle bacım, gardaşıma;
Bilin ki, Türkiye son kaledir İslam’a!
Ben leke sürdürmem diyen namusuma;
Pusat yürekli Alpler nerde?!
ERGİN CAN
Eğitimci-Yazar
Eserin tüm hakları yazarı ve yayınevine aittir...