Kitapseverler Buraya

Aşkın Gözyaşları 1 Tebrizli Şems i  okuyorum .Sinan Yagmur'un kitabı.
Normalde yazari n dili hoşuma gider ve kitaplarını beğeniyle okurum ama bu kitapta beni  sikan bir şeyler var.Dilini çok sevmedim sanırım...

Arkadaşlar Boş durma bir kitapta sen oku adlı  bir proje var. Kaymakamlık göndermiş  müdür bey beni ve bir arkadaşı görevlendirmiş. Veliler okulda beklerken okuma alanı yapılacak,  velileri okumaya teşvik edecekmişiz. Bana neler önerebilirsiniz okulda nasıl etkinlikler yapabilirim. Fikir ve önerilerinizi bekliyorum.

hocam eski çalıştığım okulların birinde veliler arası kitap okuma yarışması düzenlemiştik. 10 kitap belirlenmiş. öğretmen arkadaşlarda bu kitapları okumuş sorular hazırlamışlardı. kendi aralarında okuyup değiş tokuş edildi kitaplar. sonra da çoktan seçmeli bi sınav. birinciye de teşvik edici güzel bir hediye. bayağı faydalı olmuştu. nacizhane tavsiye ederim

''Şibumi''yi okuyorum ben de, güzel gidiyor.

Çok güzel kitaplar aldım.  Hangisini okusam diye heyecanlanıyorum. Böyle olunca bir kitabı okurken aklım diğer kitaplarda kalıyor, buna bir çözüm bulmam lazım. Kütüphane ya da kitapçıya gittiğimde ellerim kitaplarla dolu dönüyorum.

Şu Çılgın Türkler - Turgut Özakman

Unutulmuş Düşler - Stefan Zweig

Nietzsche Ağladığında - Irvin D. Yalom

Sokrates'in Savunması - Platon (Eflatun)

Mutluluk İçin Felsefe - Mark Vernon

Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer

''Şibumi''yi okuyorum ben de, güzel gidiyor.

Çok güzel kitaplar aldım.  Hangisini okusam diye heyecanlanıyorum. Böyle olunca bir kitabı okurken aklım diğer kitaplarda kalıyor, buna bir çözüm bulmam lazım. Kütüphane ya da kitapçıya gittiğimde ellerim kitaplarla dolu dönüyorum.

Şu Çılgın Türkler - Turgut Özakman

Unutulmuş Düşler - Stefan Zweig

Nietzsche Ağladığında - Irvin D. Yalom

Sokrates'in Savunması - Platon (Eflatun)

Mutluluk İçin Felsefe - Mark Vernon

Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer

şibuminin asıl anlamı "ham hurmanın buruk tadı" dır... birçok hikayeyi anlatırken japonlar şibumiyi bu anlamda kullanırlarmış aslı hanım.. okuduğumdan beri filmini de beklediğim bir kitap oldu ama ... yazarı muhtemelen önceden bi 'gizli servis çalışanı olmalı diye düşünmüştüm.. neyse çok bişey anlatmayayım... tüm kitaplar sizin olsun...

Herkesin herşeyi olmadan gel
Birini seveceksen, onu herşeyinIe sevme. Çünkü bittiğinde; onu unutamamana değiI, unutamayacak kadar çok sevdiğine yanarsın
Ahmet batman

       ernest vincent’ın 1939 yılında yazdığı “gadsby” isimli roman tam 50.110 kelime içeriyor... buraya kadar her şey normal görünüyor... ancak romanın ilginç yanı 50.110 kelimenin hiçbirinde ‘e’ harfinin bulunmaması.. 
       bizde de örneği ersin tezcan tarafından kaleme alınmış " e'siz potkal" adıyla...ama yayınevlerinde -- tükenmiş-- olarak görünüyor.. oysa ki çok da merak etmiştim.. ve tezcan'ın kitap hakkındaki yorumu şöyle: " "bulunç akışı yöntemiyle yazmış iç çekmecelerim" diyor.... kitabı bulan,edinmiş olan varsa ve haberdar ederse sevinirim..

Önsöz okumayı sevmeyenler için gelsin. 

Ben, önsöz, sonsöz, dipnot, arka kapak dâhil kitapta ne varsa okuyanlardanım. 

2 haftadır köyde kaldım aklımda bir sürü kitap var alamadım bi türlü
Cengiz Aymatov'un Beyaz Gemiyi bitirdim en son merakla okudum sonu bi gelsin derken umduğum gibi bitmedi hayal kırıklığı yaşadım

neden..?

..

aşık olunacak kaç kütüphane var acaba inanoguz öğretmenim?

aşık olunacak kaç kütüphane var acaba inanoguz öğretmenim?

6. sınıftaydım halk kütüphanesine gittiğim ilk zaman. Üye olup da ilk kitabımı aldığım zaman çok mutluydum. Liseyi bitirene kadar tam anlamıyla müdavimdim. Çağdaşlarım bilardo salonlarına çekerken birbirlerini ben dostlarımı kütüphaneyle tanıştırıyordum.. Devam edenler oldu, pes edenler oldu.

Geçtiğimiz yıla kadar kendi kütüphanemi oluşturma adına sarf ettiğim çabadan bu yılın başında vaz geçtim.

Saatlerimi kitapların arasında geçirirken zamandan bağımsızdım. Ki insanın en mutlu olduğu andır saati unuttuğu anlar.. Kitaplarımı dağıtmaya başladım çünkü raf beklemek yakışmıyordu onlara. Bir de sabit bir nesneye anlamlar yüklemek faniliğimi unutturuyor. Geçiciyiz, kitap niye kala..

Aşk değerli hocam, öğrenilmeyebilir bu konuda itirazım var aslında benim de lakin kitabın olduğu yere aşık olmak diye bir şey var..

Saatlerce kitapçıda kalıyorum mesela.. Bazen hiçbir şey almadan çıktığım oluyor.. Bu ancak aşk ile mümkün..

Yoksa aşkın olmadığı yerde beklemenin esamesi okunmaz..

6. sınıftaydım halk kütüphanesine gittiğim ilk zaman. Üye olup da ilk kitabımı aldığım zaman çok mutluydum. Liseyi bitirene kadar tam anlamıyla müdavimdim. Çağdaşlarım bilardo salonlarına çekerken birbirlerini ben dostlarımı kütüphaneyle tanıştırıyordum.. Devam edenler oldu, pes edenler oldu.

Geçtiğimiz yıla kadar kendi kütüphanemi oluşturma adına sarf ettiğim çabadan bu yılın başında vaz geçtim.

Saatlerimi kitapların arasında geçirirken zamandan bağımsızdım. Ki insanın en mutlu olduğu andır saati unuttuğu anlar.. Kitaplarımı dağıtmaya başladım çünkü raf beklemek yakışmıyordu onlara. Bir de sabit bir nesneye anlamlar yüklemek faniliğimi unutturuyor. Geçiciyiz, kitap niye kala..

Aşk değerli hocam, öğrenilmeyebilir bu konuda itirazım var aslında benim de lakin kitabın olduğu yere aşık olmak diye bir şey var..

Saatlerce kitapçıda kalıyorum mesela.. Bazen hiçbir şey almadan çıktığım oluyor.. Bu ancak aşk ile mümkün..

Yoksa aşkın olmadığı yerde beklemenin esamesi okunmaz..

         kitaplarınızı dağıtmanıza, kütüphanenizi kaldırmanıza üzüldüm.. şimdi onlar başka bi’kitaplık / kütüphane rafında durmuyorlar mı sanki? siz de kalsalardı, birarada dursalardı, gelen gidene/ evhalkına da bu aşkı bulaştırmış olmaz mıydınız? ve --sanırım --üzgün olmazdınız.... şehir/ilçe/okul / ev kütüphaneleri önemsenmeli ve teknolojiyle paralel yenilenmeli.. okuma derdinden, ölene dek kurtulmamanız dileğiyle..

aşık olunacak kaç kütüphane var acaba inanoguz öğretmenim?

Eessrraa Öğretmenim, kütüphanelerle ilgili sayfaları takip ediyorum. Fotoğraflarını gördüğünüzde bazı ülkelerin kitaba, kütüphaneye verdiği değere hayran olmamak elde değil. Tabii ki ister istemez bizde neden yok, demeden edemiyorum. Bizim kütüphanelerde ne zaman giderseniz gidin ''sistem'' diye bir şey var; o olmuyor mesela.

Bizde de böyle sanat eseri gibi, insanın girdiğinde kendini kitapların büyüsüne kapılıp kaybedeceği kütüphaneler diliyorum inşallah. Çok istersek, herkes isterse belki olur.

''Şibumi''yi okuyorum ben de, güzel gidiyor.

Çok güzel kitaplar aldım.  Hangisini okusam diye heyecanlanıyorum. Böyle olunca bir kitabı okurken aklım diğer kitaplarda kalıyor, buna bir çözüm bulmam lazım. Kütüphane ya da kitapçıya gittiğimde ellerim kitaplarla dolu dönüyorum.

Şu Çılgın Türkler - Turgut Özakman

Unutulmuş Düşler - Stefan Zweig

Nietzsche Ağladığında - Irvin D. Yalom

Sokrates'in Savunması - Platon (Eflatun)

Mutluluk İçin Felsefe - Mark Vernon

Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer

Hepsi güzel ama içlerinden biri benim için çok özel..Bitmesin diye az az okuduğum , çok ağladığım çok gururlandığım bir kitap Şu Çılgın Türkler...İyi okumalar..



....
Yaşa göre kitap seçimi..