Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Oca 2013 08:49:06

Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan Nazım için yazılan şiir..


ZINDANI TAŞTAN OYARLAR

 Sılanın ufak tefek yolları
 Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
 Tepeden tırnağa şiir gülleri
 Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
 
 Bugün efkarlıyım açmasın güller
 Yiğitimden kötü haber verirler
 Demirden döşeği taştan sedirler
 Yatak diken diken yastık batıyor
 Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
 
 Bir şubat gecesi tutuldu dilin
 Silaha bıçağa varmadı elin
 Ne ana ne baba ne kız ne gelin
 Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
 
 Ne bir haram yedin ne bir cana kıydın
 Ekmek kadar temiz su gibi aydın
 Hiç kimse duymadan hükümler giydin
 Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
 Döşek melil mahzun yastık batıyor
 
 Mezar arasında harman olur mu
 onüç yıl hapiste derman kalır mı
 Azrail aç susuz canın alır mı
 Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
 Döşek melil mahzun yastık batıyor
 
 Zindanı taştan oyarlar
 İçine bir yiğit koyarlar
 Sağa döner böğrü taşa gelir
 Sola döner çırılçıplak demir
 Çeliğin hası da yiğitim aman böyle bilenir
 Döşek melil mahzun yastık batıyor
 Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
 
 Dilimde dilimi bulduğum, gücüne kurban olduğum
 Anam babam gibi övdüğüm
 Dayan aslan ustam yiğitim dayan
 Dayan hey gözünü sevdiğim
 Bugün efkarlıyım açmasın güller
 Yiğitimden kötü haber verirler
 
 Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
 Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
 Şiirin gökyüzü gibi herkesin
 Sen Kızılırmak´çasına bizimsin
 En büyük demircisi dilimizin
 Canımız ciğerimizsin
 
 Bugün burdaysa şiirin yarın Çin´dedir
 Bütün hışmıyla dilimiz
 Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir
 
 Bugün burdaysa şiirin yarın Çin´dedir
 Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
 Bir yanı nur içinde tertemiz
 Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir
 
 Bugün burdaysa şiirin yarın Çin´dedir
 Bütün hışmıyla dilimiz
 Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir

Bu şiirin bir kısmına Zülfü Livaneli'nin yaptığı beste ve kendi sesinden..

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı alpfehmi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.178
  • 2.227
  • 1.178
  • 2.227
# 15 Oca 2013 18:07:05
,,

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 15 Oca 2013 18:58:46
  YAYINDAN FIRLAYAN OK
Yayından fırladı ok!
Menzil ırak,
çok ırak,
çok...
Hedeften bir eser yok! ! !
Menzil ırak,
çok ıraktı,
ok uçuşta usta değil
çıraktı.
Havalarda kanlı kanat kırıkları bıraktı! ..
Her an
peşinde kalan
bu ince uzun kuşun;
medit ihtizazları çarpan ve çarpılan bir uçuşun! ..
Bu uçuş
yıllarca yıllar
kadar
yıl sürdü.
Vaktaki gündoğusu kanla köpürdü
ok hedefin kırmızı kalbini gördü...
Ok uçuşta usta oldu gayrı çırak değil,
O ırak menzili artık ırak değil...
                    NAZIM HİKMET RAN

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Oca 2013 19:47:13
"Artık insanların yeni oyuncakları,
 Karşıdakinin duyguları.."

"Dünyayı değiştirmek istemiştik ama perişanca yenildik. Şimdi dünya bizi değiştirmesin diye uğraşıyoruz."
   Karşımdasın işte...
 Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
 Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
 Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
 Tıkandığım o an,
 Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
 Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
 Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
 Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
 Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
 bitti artık hepsi...

 Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
 Bakış açım belli oldu yine.
 Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
 Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
 Dağlara çarptım her esişimde.
 Yollara küfrettim her gidişinde.

 Demiştim sana hatırlarsan:
 “Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
 ‘zamanla bırakmamak’tir..”
 Şimdi bana, geçen o zamanın
 Unutulmaz sancısı kalır

 Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
 Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

 NAZIM HİKMET - BİR FOTOĞRAFA

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Oca 2013 20:30:05
Yapraklara dallara, yesillere, allara,
nice nice yillara gülüm, nice nice yillara.
Yaprak dala, al yesile yarasir,
gayri bundan böyle vermem seni ellere...

Nazım Hikmet Ran

"iyi ki doğdun Nazım Usta.İyi ki doğdun ve bize güzel duygular sundun."

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 15 Oca 2013 20:55:39
Nazım Yaşıyor...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Saygı ve özlemle.

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 15 Oca 2013 21:29:59
BÜYÜK GURBETÇİ
…...............…… Senin adın bir deftere yazıldı
…...............…… Eskimez bir mavi deftere
…...............…… Adın
…...............…… Yazıldı
Erenköyünde bir bahar eskir
Savrulur ve eskir sürekavları
Kuzey yarımkürenin çok koyu mavi bir gecesinde
Aşkı Türkçe kavramanın sağlamlığı başlayınca
Bir öğrenci yatakhanesinde
Uzak asyalı bir başka öğrenciyle çatışınca
Bir sürü ıvır zıvır ve ekimler
Bir kahramanlık sandığımız kendimizi
Eskir ucuz ormanlarda yürek avları
Ve eski anaların belbağladığı hekimler
Eskimez senin gurbetçiliğin
Yanar, tüter, dağılır
Ve ince bir duman eskir bir kalın duman adına

Gurbet bir yazgıdır ulusuna
Güneşe çıkmak gibi, alınteri bilinir
Gurbet bilinir, bir duyarlıktır, bir meslektir
Sen herhalde en iyi bilirdin bayramları
Paşalarla, yalılarla uzlaştırılan
Kısa kış akşamlarını, uzun yaz akşamlarını
Kayalar, kayalar ve sahipsiz dağlar adına
Bir türkü gibi öfkede söylenen
Issız hanlar, bilgece susmalar, bakımsız bağlar adına
Puslu ve telaşlı garlardan kaçırdığın
Bir pençeden, bir katılıktan kayırdığın
Her ülkede söylenen bir türkü gibi

Aklığın, eskimez bir kış güzelliğinde
Sıcak evler, karlı yollar, bağlılıklar adına
Bir zorbalığa direnmek adına,
Anlaşılmazsa
Söğütler yeşermez, balıklar bırakmaz döllerini

Ellerin bir gezinmedir uykularda
Kimine korkudur, ısınmak kimine
Eskimez bir kış güzelliğinde
Kuzey yarımkürenin çok koyu mavi bir gecesinde
Büyük bir alanda, küçük bir cezaevinde
Ve çok yabancı dilden iki istasyon-arası biletinde
Biliyorum nasıl yaşadığını senin Türkçe yokken
Mahzun ve yaşamaklı -eskimez elbet-
Ülkeni dirençle yaşamak ülken olmayınca sözlüğünde

Sen bir ağlayış gibisin neden
Bir çocukluğu sürüklüyorsun kanında
Bir güvercin gibi parlar şaşkınlığın
Ölüme yakınlığında bir köylünün, uymasında
Gök durur ve boncuklar durur pazarlarda
Iğdır’da Orta Anadolu tarlalarında
Akşam oldu muydu gaz lâmbası yakılır
Nerde olursa olsun artık. Coğrafyada
Sürekli bir gurbet vardır.

Eskimezsin bir mayıs serpintisi gibi
Bir mayıs serpintisi ki sağlıklı
Ağustos günlerini hazırlayan. Güllerini
Sürer gurbetçiliğin.
Halksız bir yazarın acısını taşıyan
Kalebent bir şehzade gibi mahzun
Börklüce gibi sabırsız haklılığında

Öyle bir şey
Biraz uzak, biraz çıplak, ve yayan.

Turgut Uyar

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.415
  • 126.203
  • 5.415
  • 126.203
# 15 Oca 2013 21:31:54
...

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Oca 2013 02:38:23
Pablo NERUDA'nın Nazım'a şiiri


NÂZIM'A BİR GÜZ ÇELENGİ

Neden öldün Nâzım?  Senin türkülerinden yoksun ne yapacağız  şimdi
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar bulabilecek   miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun ne yapacağız?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, ateşle suyun birleştiği
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu?
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları
Bulutlar gibi yaprak gibi uçarlar
Düşerlerdi orada, uzakta,
Yaşarken kendine seçtiğin
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa

Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üstünde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...

Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da yalnızım  sensiz
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen yüzünden  yoksun
Dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
Rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan.

Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde

Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlar
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya.
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın,
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun?
Teşekkürler, böyle olduğun için! Teşekkürler o ateş için
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.



Pablo  NERUDA

Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 16 Oca 2013 08:05:56
Nâzım Hikmet'e


Kendi duvarların nasıl tutamadıysa kelimelerini,

bizim duvarlarımız da tutamadı, kardeşim,

kelimelerin buldu bizi.

O gün cezaevinde geldi yanıma

pek iyi bildiğin cezaevi fısıltısıyla

o ince yazar, Albert Maltz...

Hayatı anlatan şeyler söylemekti onun suçu da,

barışı, umudu, özlenen şeyleri...

Özgür olduğunu söyledi bana.

Özgür, dedi, Nâzım Hikmet özgür artık,

özgürlük içinde dolaşıyor kendi ülkesinde,

açık alınla söylüyor türkülerini bütün insanlar için.

Nasıl anlatırım dostum, yoldaşım, kardeşim,

hiç görmediğim ama çok yakından bildiğim,

başımın üstünde tuttuğum kardeşim benim...

nasıl anlatırım bunun anlamını sana?

O anda biz de kurtulmuştuk çünkü.

Çünkü seninki gibi bir türkü tutturmuştu benim kalbim de,

kimseyi senin kadar yakından tanımadım,

senin kadar, senin gibiler, bizim gibiler kadar,

ulusların üstünde bir kardeşlik kuran;

bir de bizi susturacaklarını sanıyorlar,

suspus edeceklerini duvarların ardında.

Senin uğruna ufak bir tokat atmıştık bir zamanlar,

ama sen oldun bizi kurtaran

ülkenden millerce ötedeki bir ülkenin iki yazarını,

kötülerin kötü işler çevirdikleri bir ülkenin,

özgürlüğün utançla başını eğdiği bir ülkenin,

ama uyanacak bir ülkenin yazarlarını.

Sen kurtulunca anladık biz

kısa süresini kendi duvarlarımızın,

soytarıların, yılışık katillerin kurduğu duvarların;

ışığa, zafere giden yolda kısa bir süredir bu...

ama bunları anlatmanın ne gereği var,

sen zaten biliyorsun yüreğimizin türkülerini!

Howard Fast , A.B.D.'li romancı
Çeviren: Ülkü Tamer

Çevrimdışı sergüzeşt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 4.376
  • 326
  • 4.376
# 16 Oca 2013 09:04:47
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 16 Oca 2013 09:55:46
PİRAYENDE

Yepyeni ve çok güzel bir dünyanın insanları gibi sevişmesini bildiğimiz kadar biliyoruz

        sevişmesini

               bugünkü bedbaht dünyadakiler gibi de.

 

Sen ki güzelsin

     cesursun

     iyi ve akıllsını;

artık kayboldu <<dün>>,

           geri dönmez bir daha.

Ve ey kalbimin sahibi;

<<yarın>> içindedir <<bugün>>ün

                                   koza tırtılındaki altın kelebek gibi.

 

Sevgilim;

çekirdekler kabukla örtülüdürler.

Sevgilim;

yıldızlarımızın bahçesinden dal koparma,

                                yemişlerini kesme dilim dilim.

Koparılmış dal

       ve kesilmiş yemişler ölüdürler.

 

Sen ki cesursun

             güzelsin

             iyi ve akıllısın;

bahçeyi görebilmektedir bahtiyarlık

                            durmadan kuruyup

                                   durmadan

                                              yeşeren

                                                     bahçeyi.

 

Durmadan kuruyup

                         durmadan

                                 yeşeren

                                           bahçeden

geçmez iki kerre aynı rüzgar.

Ve ey kalbimin sahibi

bugünkü bedbaht dünyadaki insanlar gibi sevişmesini bildiğimiz kadar biliyoruz

                sevişmesini de

                          yarınki dünyadakiler gibi.



     25 Agustos 1942
 

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Oca 2013 13:20:57
....

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Oca 2013 19:48:00
  HOŞ GELDİN
Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM.....
NAZIM HİKMET RAN

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 17 Oca 2013 09:03:02
"Tarif kabul etmez, " diyorlar, " İstanbulun sefaleti,
milleti, "diyorlar, " kırıp geçirdi açlık,
verem illeti, " diyorlar, " diz boyu.
Şu kadarcık kız çocuklarını," diyorlar,
"yangın yerlerinde, sinema localarında.."


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK