ELBET BİR GÜN BULUŞACAĞIZ.....
Derinliğinde koyu bir karanlığın, apansızca gittin.
Giderken ne gidiyorum dedin, ne de dönerim.
Bakışlarında koyu bir yalnızlık vardı.
Kaderini kim bilir nelere terk ettin.
Bakmadın belki de ne geçmişe ne de geleceğe.
Bir anın yoksunluğuna sığındın son gecenin sonsözlerinde.
Kendini sadece yalnızlığa bırakmadın,
Sensizliğinde beni bıraktın, rüzgarda savrulacak kadar,
Zayıf ve bitkin, o ben.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün, o an yaşanmamış sayacağız belki de birlikte
Geçiremediğimiz anları, günleri, saatleri.
Hayatın hangi baharında bilinmez, gelecek o gün
Taşıyamadığımız ağır bir yükmüydü gerçekten aşkımız,
Sevgimiz, hani o saf, duru hayallerimiz.
Ne beklemiştik hayattan, küçük bir mutluluktan başka.
Kime yetmedi bilinmez?
Belki de insanın hayalleri daha büyük olmalı,
O zaman daha hafif gelirdi aşkımız belki, kolay taşınabilen.
Elbet bir gün buluşacağız.
Son bir yaprak sallanırken ağacın dalında,
Düşmek için kara toprağa sabırsızca beklerken,
Olacak o an belki.
O zaman anlatacağım sana, o zaman diyeceğim
Sana, “Keşke gitme” deseydim diye.
Beklediğin belki de tek söz buydu benden.
Yenemedim kibrimi, ne de gururumu.
“Gitme” diyemedim sana.
Sensizlikte de yaşarım dedim ama olmadı.
Sensiz dünya gerçekten boş bir kova.
Nereye bakarsam, bakayım o anlamsız sesler,
Kulaklarım duymaz oldu seslerin hiç birini.
Ne güllerin kokusu var benim için ne de gün batımının,
İşte o gün bunları sana anlatmak isteyeceğim
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün bana kendi hikayeni anlatırsın,
Yazamadığın şiirlerini okursun.
Ben dinlerim seni sessizce, yeter ki ellerin, ellerimdeolsun,
Gözlerin, gözlerimde.
Bana yalnızlığını anlatırsın,
Belki de pişmanlığını.
Benim de anlatacaklarım farklı olmayacak.
Belki de ikimiz de unutmuş oluruz neden ayrıldığımızı?
Hatırlamak isteriz, hatırlamayız.
O gün geldiğinde, avuçlarımda hala yalnızlık olacak.
Kimsede bulamamış olacağım aşkı.
Belki sen bulmuş olursun diye daha şimdiden korkuyorum.
Elbet bir gün buluşacağız.
Aynalara küskünüm sen gittiğinde beri.
Neden diye elbette sordum kendime.
Hayat taşınamaz ağır bir yük, derin karanlık bir korku,
Dahası bitmeyecek bir yol gibi.
Taşıyamam korkusu içimde
Sen de aynı şeyi düşünüyorsun belki.
Beni taşıyamaz diye.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün sana anlatacağım, ben bu yükü taşıdım diye.
Sensiz daha da ağırdı, sensiz daha uzun, daha sıkıntılı,
Daha mutsuz bir yoldu üzerinde gittiğim.
Keşke hep yanımda olsaydın diye,
Her gün inledim, diyeceğim sana.
O gün geldiğinde, saçlarım kırlaşmış olacak,
Belki de, ya senin ki?
O kadar bekleyecek misin?
Belki o an birkaç dakika sonrası, belki yüz yıl var arada.
Elbet bir gün buluşacağız.
Bilinmeyeni bekleyeceğim.
İçimde büyük bir umut.
Bir gün buluşacağız, diye.
Hangi yırtık resimlere,solgun yüzlere bakacağız o an,
Hangi hüzünlü hikayeleri dinleyeceğiz birbirimizden.
Pişman olacak mıyız, birbirimize eksik geldiğimiz için,
Aşkı ikimiz de bulamamış olacağız başkalarında.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün rüzgar esmeyecek belki de, güller kokmayacak.
Ne batan bir güneş var ne de doğan.
Bakıyor ama görmüyor olacağız o an.
Ellerimizi uzattığımızda koyu, derin bir boşluk dolacak
Konuşacağız ama duymayacağız.
Şarkılar ve şiirler artık bizim için yazılmıyor olacak.
Pişman olacağız ayrıldığımız için,
Ama dillerimiz bunu söyleyemeyecek.
Dahası bitmiş bir hüznün son demlerine tutunmaya çalışacağız.
Kendimizi affetmek isteyeceğiz ama bilen olmayacak.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün, bir başka doğacak güneş inanıyorum.
Bir başka esecek rüzgarlar.
Zaman duracak bizim için, sessizce,,
Herkes ve her şey dinleyecek hüzünlü öykümüzü,
Gözleri yaşaracak ağaçların duyduğunda yaşadıklarımız.
Aşkımız, yaşamadıklarımız, ertelediklerimiz,
Birbirimizi kaybetmemizin öyküsünü dinleyecekler.
O gün geldiğinde, seni bin yıldan beri bekliyor olacağım.
Belki de hiç gitmemişsin gibi.
Hiç ayrılmamış gibi kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Gülleri senin için koklamış olacağım o gün.
Sana onları anlatacağım birer birer.
Elbet bir gün buluşacağız.
Yıldızlar acaba hala asılı duracak mı o gece, bilinmez.
Fısıldayacağım adını her şeye.
Onu hep sevdim diye.
Gözlerinde hala o hüzün olacak mı, bilmiyorum.
O gün geldiğinde aşkımdan şüphe edecek misin acaba.
O gün geldiğinde ben hiç yaşamamış sayacağım kendimi.
O gün başlayacak ilk yaşım.
Bir beke gibi senden öğreneceğim her şeyi.
Aşkı ve sevgiyi yeniden keşfedeceğim gözlerinde.
Bire bin katacağım seninle.
Kaybolmak isteyeceğim sıcaklığında.
Elbet bir gün buluşacağız.
O zaman beni hala seviyor olacak mısın, bilmiyorum?
Ama korkuyorum ya beni sevmiyorsan artık.
Başkasını sevmiş olabilir misin, korkuyorum?
Ama heyecanla bekliyorum o günü.
Yeniden yan yana sessizce yürümeyi,
Sessizlikte birbirimizi hissetmeyi.
Uzattığımda ellerimi, ellerime ulaşabileceğim bilerek
Yaşayacağım o gün gelsin diye.
Gelecek o gün biliyorum.
Her gün kuşların cıvıltılarında, dalgaların haşinliğinde,
O günü geleceği müjdeleniyor bana.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün o koyu, derin yalnızlık kendini bahar bırakacak
Biliyorum, bakışlarında cennet renkleri olacak.
Beni oralara sen götüreceksin.
Cennetinde bahar olacağım.
Güneşin ışıklarında bir yolcu.
Bir ırmağın suyuna yakalanmış, savrulan bir dal parçası
Sende kaybolacak ve sende kendimi bulacağım.
Hiçbir şeyi unutmamış olacağız.
Anılar yeniden canlanacak dudaklarımızda.
Kelimeler yetmeyecek tanımlamaya.
Yavaş yavaş anlatacağız aşkımız birbirimize,
İki şair olacak aynı şiiri yazacağız.
Şiir hiç bitmeyecek, bitmesin isteyeceğiz,
Yeniden ayrılmamak için.
Hayatımızın amacı olacak artık o şiir, yazdıkça, yazacağız,
Efsaneye dönüşecek hikayemiz.
Elbet bir gün buluşacağız.
Savaştan dönen yorgun bir savaşçı gibi birbirimize
Yaralarımızı birbirimiz için saracağız.
Acılarımız, aşkımızın ateşinde kavrulacak, pişeceğiz
Kavuştuğumuzda o gün, sarsılacak belki bütün evren,
Tanıklarımız olacak yıldızlar.
Yemin edecek toprak aşkımıza, şahitlik edecek,
Evrenin diğer kalanları.
Bağıracaklar, çığlıklar atacaklar, “artık ayrılmayın” diye.
Ayrılmayacağız.
Birbirimize kenetleneceğiz o gün.
Suya kavuşmuş çorak topraklar gibi, birbirimize akacağız.
Elbet bir gün buluşacağız.
Ne yol bitmiş olacak o gün, ne de geçmişten bir korku
Bir ağacın birbirine kavuşamayan dalları gibi,
Toprağa düşecek ve toprakta uzanacağız birbirimize.
Yağmurlar bizim için yağacak, rüzgarlar bizim için esecek .
Gün batımı, gün doğumuna karışacak şaşkınlıktan.
Tanık olacak ışık ellerimize, onlar birbirine değecek.
Bir anı bin yıl gibi yaşamalıyız o gün.
Kaybedilmiş olan her şeye yeniden kavuşmak için,,
Ruhumuz yola düşmeli cennetlerinde baharın.
Birbirimize bekliyor olmalıyız tap taze.
Daha yeni ayrılmış gibi hayretlere düşmeden hasretle kavuşmalıyız.
Elbet bir gün buluşacağız.
Belki bir sonbaharın serin esintilerinde,
Belki de karakışın tam ortasında ellerimiz uzanacak
Ne baharı göreceğiz ne de karakışı.
Her an tek mevsim olacak daha yaşanmamış.
Nereye baksak aşkımızın ışığını göreceğiz.
Bize her şey cennetten bir bahçe olacak, mevsimsiz.
O gün hangi mevsimi, hangi günü istediğimizde o olacak.
Güller biz istediğimiz için, bizim istediğimiz gibi kokacak.
Yapraklar savrulmayacak rüzgarda bir istemedikçe.
Aşkımız muktedir olacak ana ve zaman.
Dur deyince duracak, “dön” deyince dönecek.
Ne kaybedilmiş bir an olacak,,
Ne de geride kalmış bir zaman.
Elbet bir gün buluşacağız.
Yitik şiirlerin ve şarkıların ezgileri olacağız o gün.
Yeniden anımsamaya çalışacağız belki de o ezgileri.
Dilimizin ucuna kadar gelecek.
Belki hatırlayacağız, belki de değil.
Ama aldırmayacağız.
Uzatacağız kafalarımızı birbirimizin omzuna,
Başkalarından kaçarak birbirimize taşınacağız.
Sığınacağız limanlarımıza.
Ben senin limanında yorgun bir balıkçı teknesi,
Sen benim limanımda dalgalardan kaçan bir kırlangıç olacaksın.
Elbet bir gün buluşacağız.
Kelimeler anlamını yitirmiş olacak o gün.
Her birine bir anlam yükleyeceğiz yeniden,
Kendi dilimizi yeniden yaratacağız birbirimizin.
Yarısı şiir olacak kelimelerin yarısı lirik bir şarkı.
İçinde sadece aşk olacak harflerin.
Başkaları anlayamayacak bu yeni dili.
Sadece ikimizin olsun diye sır olacak herkese.
Dinleyecek ama duyamayacaklar,
Duyacaklar ama anlayamayacaklar.
Bir anlam veremeyecekler konuştuklarımıza.
Deli bunlar,meczub diyecekler ama onlara aldırmayacağız.
Kendi gizli dilimizi konuşacağız hiç susmadan.
Bıkacaklar bizden, uzaklaşacaklar.
Baş başa kalacağız sonsuza kadar.
Birbirimizin gözlerinde eriyeceğiz usanmadan.
Elbet bir gün buluşacağız.
Vahşi bir kuşun kanatlarında geleceğim o gün oraya.
Beni beklediğini biliyor olacağım.
Sen de rüzgarların kanatlarında geleceksin.
İçimden bir ses öyle diyor bu gün.
Dilimde bir şarkı olacak.
Sen de şiirler okuyor olacaksın.
Şiir ile şarkı iç içe girecek ve alem sessizce dinleyecek.
O gün aşkların hepsi bir avuç kum olacak,
Bizim aşkımızın gölgesinde.
Gölgeler uzayacak, kısalacak eğer biz dilersek.
Biz dilersek çeşmeler kuruyacak ama dilemeyeceğiz.
Elbet bir gün buluşacağız.
Birbirimiz için hem çeşme hem de su olacağız.
Gözlerimiz o gün bize ait olmayacak.
Ait oldukları yerde bizi uzaktan seyredecekler.
Gözlerimiz aşk, aşkımız göz olacak.
Dünya ayaklarımızın altında bir halı.
Koşacağız bahçelerinde mutluluğun,
Ne kadar geç gelmiş bile olsa.
O gün orada olacağız.
Elbet bir gün buluşacağız.
Yüreklerin ateşle tutuştuğu o yerde olacak her şey.
Neden? Diye sormamış bile olacağız,
Hiç ayrılmamış gibi buluşmuş olacağız.
Yüzümüzde yine o gülümseme,
Birbirimize hiç küsmemiş olacağız.
Bir şey yaşamamış olacağız birlikte olmadığımız zamanlarda.
Henüz başlıyor olacağız hayata.
Düşünmeden sarılacağız birbirimize,
Anlatacak çok şeyimiz olacak ama anlatamayacağız.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün geldiğinde senin üzerinde,
Cennetten mavi bir renk olacak, beni aydınlatacaksın.
Maviliğinle beni saracak, üzerimde,,
Sarı renkler maviye dönüşecek.
Senin cennetine kabul edileceğim o gün.
Beklediğime değecek, biliyorum.
Rüzgarlar dile gelip konuşacak,
Seni nasıl bir özlemle düşlediğimiz anlatacaklar sana.
Elbet bir gün buluşacağız.
Yaprak düşmemiş, yağmur yağmamış olacak o gün.
Senin gelişini uzaktan seyrediyor olacağım.
Koşmak, sana bir an evvel kavuşmak isteyeceğim,,
Ama olmayacak, yerimden kalkamayacağım.
Gelişin uzadıkça, uzayacak, beklemekten yorulacak,
Kanatlanacağım, kanatlarımı sana uzatıp, seni saracağım.
Gökyüzü atlastan bir yorgan olacak,
Rüzgarlar yatağımız, bıraktığımız yerden devam edeceğiz.
Bitmeyen sevdanın türküsünü yazacağız mavi ufuklarda.
Dahası artık ayrılmayacağız.
Elbet bir gün buluşacağız.
O gün, ruhlar bütün günahlarından arınmış olacak.
Kimse suçlanmayacak aşkları için.
Kimse utanmayacak sevgisinden.
Gözler ve kalpler sevgiye ve aşka açık olacak.
Kim, kime sevdalıysa ona kavuşacak.
Kitaplar da yazdığı gibi.
Artık aşıklar ayrılmayacak.
O gün geldiğinde son gün olacak.
İlk ve son gün.
Başkası olmayacak.
Uzadıkça uzayacak o tek gün.
Hiç bitmeyecek.
Gece gelmeyecek, karanlık olmayacak.
Ruhani bir sessizlik içinde uzanacağız kırlarına hayatın....