Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.976
  • 228.591
  • 28.976
  • 228.591
# 24 Haz 2015 08:56:27
Söylesem Tesiri Yok, Sussam Gönül Razı Değil..
Beyhude gamlanma divane gönül
Cümle alemin rızkını veren vardır
Yaptığın hatayı görmüyor sanma
Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır
Mal-ı emlakım var deyu güvenme
Arkam var deyu dayanma
Sırt üstü insanı yere varan vardır
Beyhude gamlanma divane gönül
Cümle alemin rızkını veren vardır
Derdime vakıf değil canan
Beni handan bilir
Hakkı vardır şad olanlar
Herkesi şadan bilir
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir
Fuzuli

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 24 Haz 2015 09:36:56
...

Çık benim şair tabiatım çık ortaya

Fakir güzelinden söyle

Hasret ateşinden çal

Çal söyle benim derdimi sevdalı sesinle

Hep bilinen şarkılar gibi olsun

Hani dil-i biçareden

Sun da içsin yar elinden

Hani bilinen şarkılardan olsun

M.C.Anday

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.411
  • 69.906
  • 3.411
  • 69.906
# 24 Haz 2015 10:28:26
YAŞADIĞIN ŞEHRİN KAPISINI AÇIK TUT

Yaşadığın o şehrin, kapısını açık tut
Yağmurlarla geleyim, dualarla yâr sana
Ihlamurlar içerken, şebnemleri şafakta
Yarı esrik gözlerle, sevgilerle bak bana
Üç damlacık su içir, üç harfe sığdır beni
Aşkın ile bulayım, senle devâ şu cana
Yaşadığın o şehrin, kapısını açık tut

Celâlettin KURT

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.976
  • 228.591
  • 28.976
  • 228.591
# 24 Haz 2015 10:41:19
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
YAŞADIĞIN ŞEHRİN KAPISINI AÇIK TUT

Yaşadığın o şehrin, kapısını açık tut
Yağmurlarla geleyim, dualarla yâr sana
Ihlamurlar içerken, şebnemleri şafakta
Yarı esrik gözlerle, sevgilerle bak bana
Üç damlacık su içir, üç harfe sığdır beni
Aşkın ile bulayım, senle devâ şu cana
Yaşadığın o şehrin, kapısını açık tut

Celâlettin KURT

 DEĞERLİ LİSE ÖĞRETMENİMİN ŞİİRİ

Çevrimdışı polyanna_

  • Aktif Üye
  • **
  • 83
  • 796
  • 83
  • 796
# 24 Haz 2015 15:52:30

Konuşacaksan öyle bir konuş ki, inanayım.
Ağlatacaksan öyle bir ağlat ki, susmayayım.
Gideceksen öyle bir git ki, ölümüne unutamayayım.
Ama seveceksen öyle bir sev ki; konuşsanda,
Gitsende, ağlatsanda seni yüreğimde yaşatayım..
Can Yücel

Çevrimdışı paptyaeylüler

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Haz 2015 18:47:48
Unutmak mı, delisin,
Gitmesem de bekler orada deniz.
Gelirsem, bilmelisin
Benim beklememdir burada deniz.
Gitmek gibi geleceğim
Denizin delisine.
Delinin denizi gibi
O ne kadar giderse...
Özdemir Asaf

Çevrimdışı paptyaeylüler

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Haz 2015 18:59:19
Bu aralar kendimle konuşuyorum kimseyle konuşmadığım kadar..
Kaç tane ben varmış içimde..
Anne ben, çocuk ben, kadın ben, güçlü ben, bezgin ben,
Biraz mahsun, biraz deli,
Kaç tane ben?
Seviyorum kendimle dertleşmeyi..
Kimse ben kadar tanımaz ki beni..
İyiliğimi, güzelliğimi, mahremimi,
Seviyorum bendeki benleri,
Her biri yaşanmışlıklarımın eseri..
Saç tellerimdeki aklar kadar sayın beni..
T. Tuğba Baş

Çevrimdışı TAHSİNTANYILDIZ

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 86
  • 10.570
  • 86
  • 10.570
# 24 Haz 2015 19:04:40
Sarmaya kıyamam gözlerimden hür beli
Uçlara sürgün etme kalbine sür beni
Vicdanını hiç sayıp beni öldürdüğünden beri
Seni kalbime gömüp binlere seyir ettim türbeni

Ziyaretine gelenler hep hayret eder
Çünkü bir damla gözyaşın tüm ömre bedel
Ben ki seni kalbine tek halvet eden
Beni senden başka seven varsa zahmet eder

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.860
  • 1.093
  • 11.860
# 24 Haz 2015 23:30:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
        Naat


Seccaden kumlardı..
............................. ...
............................. ...
Devirlerden, diyarlardan
Gelip, göklerde buluşan
Ezanların vardı! .

Mescit mümin, minber mümin...
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”..

Ve mübarek geceler dualarımız;
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl
Kandillerin yanardı..
Kapına gelenler ya Muhammed,
- uzaktan, yakından – Mümin döndüler kapından...

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
İki dünyada aziz ümmet;
Muhammed ümmetiydi.

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı...
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün...

Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâbe’ne siyahlar
Yakışmamıştır, yâ Muhammed
Bugünkü kadar!

Hased gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedâr oldu iyi.

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına,
İyilikler getir, güzellikler getir
Âdem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir...
Fethedemedik, yâ Muhammed,
Senelerdir.

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yapanlar;
Semâve’yi boşaltıp
Sâve’yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!

Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr’ini;
Evliyâ, okusun Kur’ân’lar!
Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman’lar
Na’tını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır...
Hacdan döner gibi gel;
Mi’râc’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezânlarını Dâvûd okusun!

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
 
Arif Nihat Asya

    Çok güzel şiir seçmişsiniz; hatırlattığınız için teşekkürler.  ( 6 saat engeli maalesef. )

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 25 Haz 2015 09:17:38
 Bizden Başka Kovulanlar Olmasın

Yurttan kovulduk bir cuma sabahı
Bizden Başka kovulanlar olmasın
Bulamadık aramayla felahı
Bizden başka kaybedenler olmasın.

Çıktım çarşıya çarşıda sert bir ayaz
Bu soğuk ne çoktan yaklaşmıştı yaz
Birde baktım, tepeler bembeyaz
Bizden başka üşüyenler olmasın
Anlamıştım kimseden yoktu bir fayda.
Nerede kalacaktık çektik bir hayda..
Anladıkki görünmüştü bize otel şeyda..
Bizden başka kalanlar olmasın..

Gecelerce tenhalarda süründük..
Akşam oldu karanlığa büründük..
Kimine asil, kimine sefil göründük..
Bizden başka görünenler olmasın

Su ver şu çiçeğe ne olur solmasın
Sahibi ihtiyar, gözü yaşla dolmasın..
Kovulduğuma değil de, terkedildiğime yanarım.
Bizden başka terkedilenler olmasın..


 Kerim Yılmaz

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 25 Haz 2015 10:53:21
Adı Yok


Dalgın bir bakışı var, ürküyor karanlıktan
Umudu yok, umudu yok aman
Küskün bir bakışı var, korkuyor karanlıktan
Umudu yok, umudu yok aman

Sorsan adın ne diye
Susar konuşmaz bile
Bir adı yok, bir adı yok
Bir adı yok aman

Ona değen yağmur üşür
Sokak üşür, toprak üşür
Yaslandığı taşlar üşür
İsyanı olmaz

Sorsan adın ne diye
Susar konuşmaz bile
Bir adı yok, bir adı yok
Bir adı yok aman

Yorgun bir duruşu var, ağlıyor yalnızlıktan
Yarını yok, yarını yok aman
Kırgın bir duruşu var, ağlıyor yalnızlıktan
Yarını yok, uarını yok aman

Sorsan adın ne diye
Susar konuşmaz bile
Bir adı yok, bir adı yok
Bir adı yok aman

Ona değen yağmur üşür
Sokak üşür, toprak üşür
Yaslandığı taşlar üşür
İsyanı olmaz

Sorsan adın ne diye
Susar konuşmaz bile
Bir adı yok, bir adı yok
Bir adı yok aman

Mustafa Cihat

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.411
  • 69.906
  • 3.411
  • 69.906
# 25 Haz 2015 12:25:00
1. yıldızlı bir gece, ay da vardı;
sen gülümseyince,
yüreğimde bir balık oynadı.
2. dizinin üstünden sarkan elin,
çözülüp akacaktı neredeyse
su gibi uyarak eğimine yerin.
3. bu işin bir tek çözümü var;
her şey yoluna girecek o zaman.
kendimi de bilsem seni bildiğim kadar.
4. gel iki uysal kıyı olalım seninle.
bir hırçın ırmak aksın
aramızda köpüre köpüre.
5. önceleri bir kuru daldım ama;
tuttum yapraklar açtım,
seni görünce dünyaya.
6. soğan kadar şirin sözlerin var;
sohbetimizde vaz geçilmez yerin.
daha da tatlanacaklar tuzla ovulsalar.
7. ortalıktan, ortalıktan,
ışıl ışıl bir ortalık çıkarır;
bu sevgi bu kör karanlıktan.
8. faltaşı bir göz olan ayna
bekliyor duvarda tedirgin seni.
pul pul dökülüyor ardında sırça.
9. yüzüme senin kaçamak bakışında,
öyle bir şey var ki söze gelmez;
çekirdek gibi olgun bir elmanın karnında.
10. bana kalırsa bizim içindir coşkuları;
bu duru sevda göğünde,
ardarda güvercin taklaları.
11. saçlarımı taradım, toparladım ortalığı;
çay demledim senin için,
içimde bir terminal kalabalığı.
12. senin çıplak gövdene bakmak,
her seferinde apansız
karşıma çıkan bilmediğim bir sokak.
13. herkes tedirgin hazırlanırken kışa;
sevgilim biz bu yatakta seninle
ter içinde soluk soluğa.
14. sen sofra bezini sevgiyle sererdin.
o zamanlar su azizdi, ekmek bereketli,
ben daha gençtim.
15. yeni ölmüş birinin gözlerini örter gibi,
siyah uzun saçlarından
usulca geçirdim üzgün elimi.
16. su aydınlıktır sevgilim,
bir boyut kazandırır döküldüğü yere;
gözlerin kadar parlak ve derin.
17. kaktüse diken ve bir mühre benzeyen
yara izi yanağındaki,
ne çok yakışıyor yüzüne bilsen.
18. masamıza düşüp kırılan yağmur damlası,
susuyorduk da suskunluğumuzu noktalıyordu.
bir tentenin altında ikindi sonrası.
19. çıkarıp yavaşça yüreğimi göğsümden,
sildi bir lambanın isli şişesi gibi
yumuşak tülbentini geçirerek içinden.
20. döşeğimize girerken dünya işleri,
uykusuz bir geceyi sökerek
düşündüm değişen beraberliğimizi.
21. ağzımda pas tadıyla hoşçakal dedim;
kulesinde gözlerimin iri bir çan
sallanırken dilim dilim.
22. kapıda sen ve tekir kedi;
sabah kederle çıkarken evden,
bugünden öptüm yarın için seni.
23. sen aklıma düşünce bir rüzgar
duyarım dolar içime
ve göğsümde bir pencere hızla çarpar.
24. gıcırdıyor yüreğimde boşa dönen bir çıkrık.
yanında senli günlerimden kalma
kuma gömük bir testi kulpu kırık.
25. kulağıma sinmiş sesinden bir küçük yonga;
adımı ünler gibi birden
düştü dönerek sessizlikte boşluğa.
26. göğü yıldız, yeri buz bir gecede;
sırtımda demirbaş battaniyem,
seni gördüm düşümde.
27. bak bu yıl da eridi dağların karı;
hasretim eksilmedi ama,
akarsular çözüldü zamana karşı.
28. yosunlu yüreğim kaç yıldır aşksız.
seferden alınmış bir gemi eskisi,
mendireğe çekilmiş bomboş ve bayraksız.
29. kapı arkalarında askılıklarda durdum.
ben yıllarca aksak bir aşka
boynu bükük baston oldum.
30. biz yine de aşkla bağlayalım sözü,
samanyolu bir aşkla;
körükçü bas kola canlandır közü.

Metin Altıok

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 25 Haz 2015 12:49:05
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili...

Sezai KARAKOÇ

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.976
  • 228.591
  • 28.976
  • 228.591
# 25 Haz 2015 15:23:02
-SEBEBİ SENSİN-

Dilime sen verdin gül ezgisini,
Bir gönül üzdümse sebebi sensin!
Seninle aşmışım dur çizgisini,
Töreyi bozdumsa sebebi sensin!

Ufuk ufuk uçtum daldım derine,
Sen öğrettin çoban kimdir, sürü ne?
Daha yaklaşmadan konak yerine,
Göçümü çözdümse sebebi sensin!

Bir renk cümbüşüyle sular ışıdı,
Düş bahçeme kuşlar bahar taşıdı,
Kurbanlık koç güldü, bıçak üşüdü,
Hep esrik gezdimse sebebi sensin!

Kimi deli diye güler arkamdan,
Kimi suçlu diye tutar yakamdan,
Eller değil,aklım korkar şakamdan,
Kendime kızdımsa sebebi sensin!

Düşmanımın yarasını sardımsa,
Muhabbeti sofra sofra serdimse,
Her güzele hemen gönül verdimse,
Petekler süzdümse sebebi sensin! ...

Dostun sitemleri deler bağrımı,
Sağır gökler yutar yanık çağrımı,
Uzun yıllar gizledimse ağrımı,
Ve şimdi yazdımsa sebebi sensin!

Beklerim özüme mihman olasın,
Her selâmın canevimi sulasın.
Bende sabır tükeniyor bilesin,
İçmeden sızdımsa sebebi sensin!

Bahattin KARAKOÇ

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.860
  • 1.093
  • 11.860
# 25 Haz 2015 16:27:03


         h.n.a.


KÖMEN

Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.

Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermese, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.

Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun…Verelim!

Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir
Şu ölüm adlı güzel şey… Saralım.

Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.

Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.

Görüyorsun nice hayvan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.

Fakat onlar bile kendince yine
Tükürürler Kardeş’in itlerine.

O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü

Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.

O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,

Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?

Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!

Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.

Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.

İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.

Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.

Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.

Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın on beşidir.

Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.

Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!

Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa…
Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;
Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi
Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi:

Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan…
Tabutun: Cihan…
Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,

Damarında kan
Bir alev midir?

Yaşaman: Roman;
Ölümün: Şiir.

Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.

Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!
Ebedi şehit!..

Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni:
Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni…
Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine,
Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine…
Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı
Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları…
Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı!
Kun’u, Gök Türk’ü, Oğuz-Uygur’u, Kırgız’ı, Tatar’ı…
O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü.
Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü.

Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi,
Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi…
Onların sanki başak canları… Durmaz, biçilir…
Toprağın içkisidir kanları, al al içilir.

Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi
Kür Şad’ın, Kül Tegin’in, Çağrı Beğ’in ok çekişi…

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK