Ana Sayfa
Dosyalar
Forum
Haberler
Giriş yap
Üye ol
Şifremi unuttum
Egitimhane.Com
»
Genel Konular
»
Kültürel Paylaşımlar
»
Sevdiğimiz Şiirler
Sayfa:
1
...
1122
1123
1124
1125
1126
[
1127
]
1128
1129
1130
1131
1132
...
1536
Aşağı git
Sevdiğimiz Şiirler
tekmen
Moderatör
21.705
46.668
3. Sınıf Öğretmeni
21.705
46.668
3. Sınıf Öğretmeni
#
23 Eki 2015 15:06:14
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan VELİ
Gül Rengi
Uzman Üye
2.949
47.578
2.949
47.578
#
23 Eki 2015 15:07:42
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
Ne kapanan kapılar,
Ne yıldız kayması gecede,
Ne ceplerde tren tarifesi,
Ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde
Kendi sesiyle silinmek.
Birdenbire büyümesi
Gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun.
İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi
Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde.
inann
Uzman Üye
1.016
7.359
4. Sınıf Öğretmeni
1.016
7.359
4. Sınıf Öğretmeni
#
23 Eki 2015 15:12:38
Anlatamıyorum
Ağlasam sesimi duyarmısın.
mısralarımda
dokunabilirmisiniz,
gözyaşlarıma, elinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce
Bir yer var bilmiyorum;
Herşeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
Orhan Veli KANIK
toplum-bilim
Bilge Üye
4.227
53.942
4.227
53.942
#
23 Eki 2015 16:11:41
Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
İçimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında.
Kalbimin doğusu,
Her resme güneş çizen bir çocuktu.
Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
Kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları.
Ölümün ötesinde bir köy vardı
Orda, uzakta, kalbimin en doğusunda
Şimdi bana yalnızca
Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı.
Güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam
Yorgundu oysa
Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan.
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.
Benim için hayat,
Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı.
Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil
Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.
Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.
Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını
Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara
Bir gül parasına satardı.
Oğlan kıza bir gül alsa
Bilirdim odur en kırmızı zaman.
Adına aşk diyorlardı
Kalbimin en doğusunda bir yalan dünya vardı.
Kim bir şairi kırsa
Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela
Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak.
Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman
Yorgunum oysa
Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan.
Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
Boş salıncaklar gibi gıcırdayarak konuştum karanlıkla
Kediler gibi mırıldanarak.
Alkolden bir denize bıraktım kalbimi
Kırmızı bir sandal gibi,
Arka sokaklarda sarhoş konuştum karanlıkla.
Avuçlarımla konuştum,
Allah büyüktür diyen insanlar gibi.
Kedi dili bisküvilerinin bir pastayla konuşması gibi
Yumuşak ve kremalı konuştum onunla.
Baharda leylaklar açardı boynumda
Mor ve pembe konuştum karanlıkla
Gece açılıp gündüz kapanan bir parantezdim,
Sözler vardı içimde işe yaramayan
Sözlerle konuştum karanlıkla...
Önce söz yoktu kalbimin en doğusunda
Sözler...
Bir yağlı urgandı acıyı boğmaya yarayan.
Didem Madak
reeemat
Uzman Üye
1.169
7.490
1.169
7.490
#
23 Eki 2015 22:31:54
Durakta üç kişi
Adam kadın ve çocuk
Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş
Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Kadın güzel
Güzel anılar gibi güzel
Çocuk
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel
Cemal Süreya
ALAMET-i FARİKA
Uzman Üye
1.093
11.860
1.093
11.860
#
23 Eki 2015 23:09:05
h.n.a.
Yürür gün doğmadan yollarda her gün
Sakat, sessiz ve aksak bir hayalet.
İçerden: Bir ziyan olmuş ömürdür,
Dışardan: Neymiş artık var, hayal et.
adamın biri
Bilge Üye
5.104
23.929
5.104
23.929
#
24 Eki 2015 09:00:46
Şikayet Olmasın
Şikayet Olmasında Bak Ne Haldeyim
Yoksa Unuttun Mu Da Beni Bilmem El Gibi
Gece Gündüzde Durmaz Ahuzardayım
Sazımda Sızlayanda Sırma Tel Gibi
Kar Mı Yağdı Da Güvendiğim Dağlara
Sam Mı Değdi De Mor Sümbüllü Bağlara
Diyemiyomda Bağlanmışım Ağyare
Çiğnetirsin Beni Ele Yel Gibi
Niçin O Sarp Yere Yuvanı Kurdun
Kuru Petek Gibi Balsız Mı Kaldın
Bir Kez Koklamadım Da Sarardın Soldun
Poyraz Eli De Değmiş Gonca Gül Gibi
Elestim Özmümden De Sana İkrarım Verdim
O Günden Bugüne De Sözümde Durdum
Yetiş Şekip'ine De Gayri Müşkülde Kaldım
Fiskeden Bulanan Da Ufak Göl Gibi
Şekip ŞAHADOĞRU
Gül Rengi
Uzman Üye
2.949
47.578
2.949
47.578
#
24 Eki 2015 09:13:25
Sana sarı bir yaz gönderdim
onu bir Zaman gibi koynunda sakla
önce kuytular göle çekildi
Ayrılık ayrıldıgin yerde degildi
herkes artık elbette
dağdır biraz
ve sarı yazsenin perden
Suya gömdüm yaprağın adını
bir kentin hüznune benzedin birden
Aşk kimliksizleşti:süslü zamanlar!
sen ki kendi kendinin özleminden
sıkılırdın.....sorardin:
olur mu
anlamak aşkı eski güllerden?
.........
Hilmi YAVU Z
tekmen
Moderatör
21.705
46.668
3. Sınıf Öğretmeni
21.705
46.668
3. Sınıf Öğretmeni
#
24 Eki 2015 09:16:21
ÖMÜR
Şen günler, bir kırlangıç
Gibi vuruyor kanat.
Kederli günler, sanki
Kurulmamış bir saat.
Birinde, rüya tadı
Biri, kan içen cadı
İkisinin de adı:
Ömürden bir gün...Heyhat!
Enis Behiç KORYÜREK
toplum-bilim
Bilge Üye
4.227
53.942
4.227
53.942
#
24 Eki 2015 11:28:11
*Şehrazat*
dilim varmazdı kederimi anlatmaya
korkum şivesi bozuk bir sessizlikti
alfabesi yitik bir dil olurdu gidişin
ki; yokluğun bütün dillerde kimsesizlikti.
bilmeyebilirsin belki;
kapanmış tüm çağlardan geliyordum sana ey sevgili
alev buğulu rüzgarlardan,
adınla başlayan günlerin erkenci akşamlarından
ve
çiseliyorken aşk,
yetim yağmur tanelerinde ıslanmış
bir sürgün yolculuktan...
antik ve derin bir mağlubiyete gömülü
mağrur bir yenilgiydim geçtiğim bütün kentlerde
Antiochustan mirastı
inadına güneşe dayanmış alnım
-ki her hüznün gün doğumuydu sırtımı sıvazlayan Mezopotamya şefkati-
ve
en derininde yaş(l) anmış acımasız sırlarla
gözlerine taşıdığım gözlerimdeki kıyameti
bilmeyebilirsin belki;
Midyat'ta yezidi bir bakıştım ben
güneşe dönmüş kavruk bir hüzünle...
limansız bir yalnızlığa kurulmuş sahipsiz bir takvim,
imlasız ve imzasız bir şiire düşülmüş tarihsiz bir not
henüz kaf dağının ardındaydı aşk
ve daha ismin yokken düşlerimde
yüzün,gözlerin ve gülüşün çizilmemişken gökyüzüme
yıllar öncesinden sana aşık bir ruhtum ben,
bedensiz ve bedelsiz bir bekleyişle zaman çarmıhına gerilen
ateş ırmaklarında vaftiz edilmiş Süryani bir yürek
ve alev denizinde bir kürek mahkumu
-bir çift elaya bedel olsun diye belki de-
ama şimdi;
kır saçlı duygulara yenik düşen yorgun bir eylül hüznünde ses
ve kısa yollarda seyreden uzun bir yolculuktur yalnızlık
ki her durak senin göğsünde anlık bir nefes
bilmeyebilirsin belki
ben tarihimden silerken miladımı
anladım ki beni uslandıran zaman değildi sendin
sen binbirinci masala vererek adımı
geceyi gündüze teslim edendin
Özhan Hakan
harslan05
Bilge Meclis Üyesi
3.411
69.895
3.411
69.895
#
24 Eki 2015 13:00:50
Senle ben,
Yani biz..
Yan yana gelsek,
Ve başımızı kaldırıp
Birbirimize baksak
Ve gülsek!
Ne olur biliyor musun ?
Buzullar erir,
kutuplar kel kalır
Ve küresel ısınmanın
en büyük nedeni olur.
A. Demir
toplum-bilim
Bilge Üye
4.227
53.942
4.227
53.942
#
24 Eki 2015 15:43:45
Sevgili Anneciğim,
Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
Kocaman bir dağ lalesi gibi
Ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Mucın ucuz evinde
Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
Duvarlara hep senin resmini çiziyor
dili geçmiş zamanda birçok resim,
Hep gülümsüyorsun
Aklının ortasında mavi bir yıldız varmış gibi
Ve o yıldız karanlık bir şubat akşamında
Durmadan soluyormuş gibi
Hatırlar mısın?
Mavi saçlı bir tanrı gibi severdim Burdur Gölünü
O göl şimdi içimde kocaman bir anne ölüsü.
Vişne bahçeleriyle dolu,
Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
Bazen ölmek istiyorum
Beni yeniden doğurman için
İri, ekşi bir vişne tanesi gibi.
Kış başında bir ton kömür yığarlardı kapıya
Bazen görülen rüyalar gibi kapkara
Bir ton rüya çıtırdarken
Sen kar yağmadan önce başkaydın,
Kar yağdıktan sonra bambaşka.
Sanki hep buluğ çağındaydım.
Kuşlar zaptederdi her yeri, sabahları
Binlerce kez söylerlerdi söyleyeceklerini
Bizim hiç anlayamayacağımız bir şeyi
Senin şarkıların aç kuşlara buğday saçardı
Kediler yusyuvarlak dururdu karın ortasında
Kar manzaralı bir resmin ortasında durur gibi
Gri kediler sarmıştı etrafımızı, gri dağlar...
Bir tek senin çocuklar üşüyecek rengi saçların vardı.
Ben bu eve Mucın ucuz evi diyorm
Yokluğunda böyle oldum.
Mucize öldükten sonra buraya taşındım.
Ve inan
Muc bu evi bana çok ucuza verdi.
Yaşasaydın, hayatının ortasına
Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.
Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.
Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu
Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri
Diye başlayan bir çocuk romanında...
Şalına sarınırdın toprağa sarınır gibi
Erken öleceğini biliyordum bana bırakmak için,
Bu acımasız ölü anne sesini
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Zaman bir salyangozun vücudunda yaşıyor burada
Ve çok ağır ilerliyor.
Yüzümdeki çillerden başka
İsyan eden biri yok hayatımda.
Didem Madak
karenia
Üyeliği İptal Edildi
91
1.211
91
1.211
#
24 Eki 2015 15:46:39
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnundan geçiyorum
akşamsa eylülse ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
Atilla ilhan
karenia
Üyeliği İptal Edildi
91
1.211
91
1.211
#
24 Eki 2015 19:22:21
Ben seni hiç sevmedim ki
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim
Bir de yıldızları sevdim,
Eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular
Ben seni hiç sevmedim ki;
Beni yola koyduğunda ayrılmanı sevdim
Kurşunları sevdim beni vurduğunda
Ağlamayı sevdim, unuttuğunda
Yalnız olduğumu anladığımda, ayakta kalmamı sevdim
Yıkılmamı sevdim, seni her hatırladığımda..
Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği
Su gibi özledim temmuz güneşinde sesini
İkindide yağmur gibi,
Geceleyin rüzgar gibi sevdim, seni sevdiğimi
Ben seni hiç sevmedim ki..
Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim
Menekşeyle konuşmanı, nisanı hatırlatmanı
Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını
Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı
Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman
Sakız satan çocukları, yeni çıkan şarkıları..
Her kaybettiğimde, kazanan yanlarını sevdim
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim, yandığım zaman böyle işte
Ben seni hiç sevmedim ki..
Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine
Bir gece bir şiir gibi kibrit alevinde
Alemin ortasında kimsesizliğin sesinde
Buğusunda sabahın
Acımasızlığında bir ahın
Ağlayan yüzünde insanlığın,
Ferahlatan gücüyle duanın
Korkutan yanıyla narın
İncirin, Zeytinin ve kalbin üstüne
Gülün üstüne tutunduğum umudun üstüne
Korkunun üstüne, senin üstüne
Hep Senin üstüne, hep senin üstüne
Ben seni hiç sevmedim ki..
Gittiğin zaman, gitmeni sevdim,
Evreni sevdim geldiğin zaman
Kalmanı sevmedim,
Korkuyordum sana alışmaktan
Yine de sevdim gülümsemeyi
Mendilimi sallarken seni götüren trenin ardından
Kırlara ilk Kar düştüğü zaman
Ölümünün ne güzel olduğunu sevdim
Seni içimde öldürdüğüm zaman
Ben seni hiç sevmedim ki..
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim
Bir de yıldızları sevdim,
Eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular
ben seni hiç sevmedim ki;
Ben sevdim mi adam gibi severim..
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim.
Ben seni hiç sevmedim ki
Ben yangını sevdim
Ben seni hiç sevmedim ki
BEN SEVDİM Mİ ADAM GİBİ SEVERİM !!!
toplum-bilim
Bilge Üye
4.227
53.942
4.227
53.942
#
24 Eki 2015 19:31:54
Şimdi, sessizliğin şurubunu içip,
Dilime mühür vurma zamanı,
Suskun sözlerinle bana bilgeliğini bağışla:
Ey içim, sana döndüm...
Sayfa:
1
...
1122
1123
1124
1125
1126
[
1127
]
1128
1129
1130
1131
1132
...
1536
Yukarı git
Egitimhane.Com
»
Genel Konular
»
Kültürel Paylaşımlar
»
Sevdiğimiz Şiirler
Giriş yap
Üye ol
Her Şeyi Ara
Dosya Ara
Forum Son 100 Konu
E-Bordro ( Maaşlar Hakkında Soru Cevap)
İnsan Hayatı Üzerine
İLKSAN
Okul Yöneticileri Odası
Şehitlerimiz Adına...
Film Önerileri
Son Eklenen Dosyalar
2'den 20'ye İkişer, 5'ten 100'ye Beşer Ve 10'dan 100'e Onar İleriye
İkişer İleri Ve İkişer Ve Birer Geriye Doğru Ritmik Saymayı Pekiştirme
2'den 20'ye İleriye Doğru Birer Ve 20'den Geriye Doğru Birer Ve İkişer
20'den Geriye Doğru İkişer Ritmik Saymayı Pekiştirmek
20'den Geriye Doğru İkişer Ritmik Saymayı Pekiştirmek
Şu an
1.580
kişi ve
87
üye var.
Aktif üyeler için tıklayınız.
Egitimhane.Com
©2006-2023
KVKK