Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 01 Oca 2016 15:00:12
sevda derinlerdedir, oysa Ferhat
üstünü kazmada dağın

kalbimin, yani o yağmur
ve acıdan ocağın
madenini, laciverdi ve mahmur
bir ağrıyla delmede
şirin
ve en asılmaz, en derin
bir şiirin yurt edindiği
billur bir köşke girmede
Leyla
ve mecnuncun, yani o çölden
ve ağıttan otağın
önünde, bir adak gibi
ölüme diz çöktürmede
Leyla
ve yakut, şafak ve irin
ile emzirdiği bir gözün
boynunu vurmada
şirin

sevda derinlerdedir, oysa Ferhat
üstünü kazmada dağın
                           Hilmi YAVU Z

Çevrimdışı mukru

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.564
  • 20.988
  • 2.564
  • 20.988
# 01 Oca 2016 16:06:19
FERİDE

(herkesin bir feridesi vardır bilmez miyim
herkesin bir ayakkabısı gibi birde şarkısı
herkesin bir kimsesi vardır bilmez miyim
bir de kimsesizliği..)

gözlerinle gözlerime dokunuyorsun
bir bilsen o an gözlerim oluyorsun
kaçalım, beni gören sen sanacak

görüyor musun dağlara dokunuyor insanlar
giderek dağlaşıyorlar
görüyor musun adınla başlıyor her şey
karın eriyişi, yağmurun dirilişi
özlemenin ilk harfi, gücün hecelenişi

adınla!
adınla her şey: şarabın dökülüşü, sesimin eskimeyişi...
ben ise sana abanıyorum
büsbütün aşk kesiyorum...

yenile yenile bana abanıyorsun sende
ateş kesiyor dudakların
saçların iri bir tutamak oluyor bu yangın yerlerinde
ben nereye gitsem biraz senden gelirim
ardımdan kuşlar ve uykular gelir...

.../
(herkesin bir feridesi vardır ben bilmez miyim herkesin bir ayakkabısı gibi bir de

şarkısı herkesin bir kimsesi vardır ben bilmez miyim birde kimsesizliği...)

 

yanmaktan değil, yakmaktan 'müebbedenmen' ömrümde

iri dağlar, güzel kadınlar sevdim yine de

ve bir tutam hırçın gençlikle

yürüdüm takvimlerin amansız büyüsüne

yüreğim hep uçurumlar denginde

 
(ve hangi renkte olsak da

kalarak bizi sarıp sarmalayan günlerin asıl rengine

rengarengine...)

 
benim ömrüm hep beyaza kandı ey 'şarkısı beyaz'

ama hangi beyazı tutsam gri oluyor

sonra boğuluyor

kararıyordu...

 
hiçbir beyaz

bembeyaz;

hiçbir yaz,

yaz

kalmıyordu!

(bütün griler eskiden beyazdı feride...)

 
tüketmeden bir sevda ezgilerini bir ünlem olmak varken;

üç mevsim ilk yaza açılırken yeşile dolmak, yerküreyi

uçurumlarda bile sarmaşık gibi sarmak, tek telden her

tele bir akort atmak, dorukların dağlarına tutunup kalmak, meydanlarında, halaylarda

diz kırıp gülmek

varken;

sen sar ve sor bırakıp gitmek varken...



çünkü yalnız sana gelmiştim, dağılmıştım, sevmiştim;

kabaran belam, en umulmaz sularda vurgun yenilmiştim...



(artık sen... sen feride olsan da

bana böyle delice göz kırpan yeryüzüne kansan da

kansan da mahvolmuşum, mahvolmuşum!)



her yağmur bir gök bulur, elbet kendine; her yeşil bir dal, her su bir damla, her ateş

bir kül, her takvim bir yıl bulur elbet kendine! her yangın bir duman, her öğrenci bir

okul, her artı bir eksi, her yol bir taşıt, her soru bir yanıt;

 
her aragon bir fransa

her fransa bir elsa...

 
her karacaoğlan bir zülüf bulur (yeter ki bakmayı bilin, her yarin bir zülfü vardır);

her ressam bir tuval, her kış bir ayaz, her kitap bir okur, her şarap bir adam bulur

kendine; yeter ki şarap, şarap olsun, içen çıkar...

 
her deniz bir martı, her ömür bir tufan, her rüya bir uyku, her nota bir şarkı, her

mezar bir ölüm, her ağaç bir kök, her dağ bir duman, her güneş doğacak bir

kuytuluk bulur ya kendine,

bulur ya;

 
ben

senden

başka

sen

bulamam

b u l a m a m!

 
paramparça kıldım şiirimi

bu kadar b(ölüm) yeter mi?

s

o

n

r

a

 

a

ş

k:

sonra!

ve ben gittim yüreğimde kan gülleri

siz de o aşkın teninde dinamit sayın beni!

YILMAZ ODABAŞI

Çevrimdışı paptyaeylüler

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Oca 2016 16:16:18
Saraylara gerek yok,
İki gözlü evim olsun,
İçinde de sevdiklerim..
Olmasın çok param,
Farketmez,
Ben ekmeği kuruda yerim..
T.Tuğba Baş

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 02 Oca 2016 01:04:00
KAR ŞİİRİ

Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın

Allah kar gibi gökten yağınca
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince
Başını önüne eğince
Benim bu şiirimi anlayacaksın

Bu adam o adam gelip gider
Senin ellerinde rüyam gelip geçer
Her affın içinde bir intikam gelir gider
Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın

Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın

Sezai KARAKOÇ

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.824
  • 227.517
  • 28.824
  • 227.517
# 02 Oca 2016 09:16:23
GÖZLERİNDE
Yüreğim Cehennem, gözlerim suspus
Aşk böyle bir şey mi, bilemiyorum
Ben denen kafeste, kim, niye mahpus,
Neden gözlerinle gülemiyorum?
Kendimi örüyor solum, sağıma
Mühür vuruyorlar gönül bağıma
Âsumân ağlıyor yalnızlığıma
Senden başka bir şey dilemiyorum
...
Selçuk Bekar

Çevrimdışı REİKİ26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 282
  • 4.077
  • 282
  • 4.077
# 02 Oca 2016 09:39:42
                 HÜZÜNLÜ SEVDALAR
Sevdalar neden bu kadar hüzünlü.
Hayat mı yoksa başlı başına hüzün.
Yine havada hüzün kokusu insanın içini yakan ,
Koku duyusunu tırmalayan pis bir koku bu.
Yine yalnızlık yine hüzün var canımı acıtan.
Hava bulutlu tıpkı benim duygularımın üstüne çöken bulut gibi.
Bu sabah yeni doğan güneşle dertleşmeyi denedim.
Ama o da aniden benimle beraber hüzünlendi gökyüzü kararıverdi.
Birden gece oldu ortalık.
Dinledim saatlerce yalnızlığımı dinledim.
Ve daha çok dertlendim.
Seversin sevilirsin ama yine bir gün yalnız kalıverirsin,
Gerçeğiyle baş başa kaldım.
Ağır geldi bu yalnızlık.
Sevip te sevilip te yalnız kalmak canımı acıttı.
Bağırmak istedim ama birileri beni duysun diye bağırdım.
Avazım çıktığı kadar ama benden daha çok bağıranlar vardı
Kimse beni duymadı.
Ağlamak istedim her şeye inat gökyüzü başladı ağlamaya ,
Ağladığımı da gören olmadı.
Dinledim saatlerce içimin sızısını dinledim.
Yalnızlığımı dinledim.
Çok şeyler anlatan bir sessizlik vardı havada.
Tek hissettiğim yalnızlığım çaresizliğim çıkmazlarım,
Ve gözlerimden akan yaşların yanaklarımda can vermesiydi.
Konuşmak istedim hissetmek istedim ama yalnızdım yoktu yanımda
    sevdiğim.
Geçen her saniye çok şey anlatıyordu sevdanın yalan olduğunu Hayatta herkesin yalnız olduğunu anlatıyordu.
Tek yoldaşım bulutlar ve hoyratça savuran rüzgar oldu.
Karar verdim bırakıyorum hasretimi yağmurlara yıkasın diye.
Yalnızlığımı çaresizliğimi rüzgara teslim ediyorum çok ücra diyarlara götürsün diye.
Ücralara götürsün ki kimse görmesin yalnızlığımı ve çaresizliğimi.
Teselli verircesine savruluyor rüzgar.
Sanki emaneti teslim alıyor.
İflas etmiş duygularımı hayata küskünlüğümü yalnızlığımı
Şu yalan dünyada tek başıma kalmışlığımı teslim ediyorum rüzgara.
Yenildiğimi kabul ediyorum.
Yoruldum savaşmaktan nedenleri araştırmaktan kovalamaktan.
Yoruldum yalnızlığı yaşamaktan.
Hep tut ellerimi bırakma beni demekten yoruldum.
Sevdayı var etmeye çalışmaktan yoruldum.
Yorgunluğumla birlikte kendimi de bırakıyorum rüzgara.
Beni nerede bırakırsa güneşin nerede doğmasına izin verecekse
O güneş beni nerede ısıtacaksa beni oraya götürmesine izin veriyor Ve takılıyorum rüzgara.
Boran olsa da kasırgalar kopartsa da benim içimde ki yaşanan Fırtınalar kadar şiddetli olmayacağına göre teslim oluyorum bu rüzgara.
Benden tek kalacak hüzün kokusu olacak.
Mutsuzluğumu kırgınlığımı bırakarak gideceğim.
Sana da tek emanetim yıktığım hayallerim olacak....
Mutsuzluğumu kırgınlığımı bırakarak gideceğim.
Sana da tek emanetim yıktığım hayallerim olacak....





Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.824
  • 227.517
  • 28.824
  • 227.517
# 02 Oca 2016 11:12:14
İyiliği bir yol eyle
Yarışa kur saatleri
Yürek yürek, perde perde
Barışa kur saatleri
Sevgi üfle yüreğine
İnan bunun gereğine
Yürü gönlün ereğine
Barışa kur saatleri
İkilikler şeytan işi
Dindir gözlerde yaşı
Vur sevgiyle kalbe aşı
Barışa kur saatleri
Akrep yelkovanla dönsün
Savaşların hârı sönsün
Sînelerde acı dinsin
Barışa kur saatleri
Dünya boğuluyor kirde
Savaş olan her bir yerde
Can yeşersin tekrar serde
Barışa kur saatleri
Unutalım seni beni
Kovalım uzağa kini
Bir dünya kuralım yeni
Barışa kur saatleri
Nefretler kalksın ortadan
Olmasın yürekler nadan
Olsun dünya sevgi tadan
Barışa kur saatleri
Celalettin Kurt

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 02 Oca 2016 12:03:08
" Az unutup çok hatırlayan delirir
Unutmaları, hatırlamaları eşit düşenler sevinir
Çok unutup az hatırlayan sevilir
Hiç unutmayıp hep hatırlayan delirtir
Bunları ölçmeye kalkan çıldırır "


Özdemir Asaf

Çevrimdışı adanadas

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.268
  • 4.266
  • 2.268
  • 4.266
# 02 Oca 2016 12:49:09
Hiç mi hiç sevmiyorum yorgun yağmurları
Ne kırları çıldırtıyor ne dağları
Yağdı mı Toroslarca yağmalı yağmur
 Seller coşturup barajlar taşırmalı
 Bir yudum su demekten aciz yürekler
 Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı... Adnan Yücel

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 02 Oca 2016 15:14:40
Kaç sabaha taşınır yollar,
kaç gece beslenir ümit?..
..
Buğulu can izinde parmaklık,
göz kapaklarında tutsak düşlerim..

dürtsün zembereği zehirli zaman,
kulak ardın sehpam..

gömülsün gırtlağıma,
kirpiklerin urgan..

ezsin körpe dilimi ecel dişleri,
düşsün ardına başım..
..
Dolaşsın siyah saçların,
kördüğüm kara bahtıma..

hazana dursun doğmamış baharım,
küle doysun düş perilerim..

kanasın damarları ağarmış kalbim,
serilsin ayak dibine cansız ruhum..
..
Avuçlasın yüzünü yanardağ,
silsin lavlarını yanaklarından..

döksün asi kanardağ,
göktaşlarını eteklerinden..

doldursun evhamlarını bohçasına,
çıksın yollar ebedi yolculuğuna..
..
Bağrına bas, damıt kor hasretlerimi,
çatırdasın meftun kaburgalarım..

göğsüne siper olsun örgülü sancılarım,
göğüne dökülsün solgun yapraklarım..

gözlerine al sensiz gözlerimi,
büyüt şefkatinle sevinçlerimi..

oy benim yaralı ceylanım,
'su' der, inler dudaklarım..
..

 Sıyrıl ıslaklığından ey damla,
artık gözbebeğime yapışma..

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.272
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.272
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Oca 2016 20:42:04
Özümden âleme kuşlar uçurdum
Hangisi menzile vardı bilmem ki..
Engin denizlerden kağnı geçirdim
Hangi göz izini gördü bilmem ki..

Gün erdi zevale, gam zeval oldu
Baktığım noktada başka bir hal oldu
Aklım kilitlendi, dilim lal oldu
Hangi aşk içime girdi bilmem ki..

Ezdi, toprak etti bulutlar beni
Tuttu göğe çekti umutlar beni
İçine almadı hudutlar beni
Hangi ay kaç sene sürdü bilmem ki..

Abdurrahim Karakoç..

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 02 Oca 2016 20:51:02



         h.n.a.


YAŞAYAN TÜRKÇÜLERE AĞIT

Bir mahşere binlerce kader tutsağı gelmiş,
Titrek ve metin cümle adımlar ona doğru…
Gitmekte bütün kafile, meçhula yönemiş,
Nerden gelerek hangi karanlık sona doğru?

Her şey kopuyor istemeden kendi yerinden;
Herkes geliyor, sonra da herkes gidecektir,
Milyonlar asır geçse de arzın üzerinden
Bir kere giden bir daha ses vermeyecektir.

Meçhul kaderin çizdiği yoldan gideceksin;
Bilmem ki bu meçhulleri hep Tanrı mı yazmış?
Öyleyse bırak, ruh bütün işkenceyi çeksin,
Bin bir kere ölmeksizin insan yaşamazmış…

Çevrimdışı paptyaeylüler

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Oca 2016 21:22:47
Yaz geçmiş
Kış geçmiş
Can eskimiş
Ruh eskimiş.
Akıp giden zaman,
Ömrün bahanesiymiş.
Uzun uzun yaşamak değil,
Doya doya yaşamak en güzeliymiş.
T.Tuğba Baş

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 02 Oca 2016 21:36:01

         h.n.a.


TOPRAK & MAZİ

Gel arkadaş, gel seninle az dertleşelim:
Okuyarak hayat denen koca kitabı,
Gönüldeki yaraları biraz deşelim.

Gömdüm kara topraklara melekten iyi,
Perilerden nazlı, güzel bir sevgiliyi.
Derin derin sızlıyor gönlümde yaram,
Bana artık her saadet olmuştur haram.

Beni sardı kefen gibi mazinin tülü,
Yere batsın bu toprakla bu korkunç mazi!
Orda çünkü sevgilimle sevgim gömülü…
Hey arkadaş sözünü bil, hem kendine gel,
Bahtiyarlıklara olmaz ölümler engel.
Bir sevgili kızı senden aldıysa toprak
Buna katlan, toprak için çünkü bu bir hak!

Hem yaratan, hem büyüten topraktır bizi,
Üzerinde işitiriz ilk ninnimizi;
Fışkırttığı serin sular bize can verir;
Ormanları gönlümüze heyecan verir.

Hey arkadaş sende insaf duygusu yok mu?
Sana her şey veren, seni büyüten toprak,
Senden bir tek kız aldıysa acaba çok mu?

Doğup ölmek… Millet için bunlar bir hızdır,
Toprak bizim beşiğimiz, mezarımızdır.
Toprak bizim anamızdır… İnsan yasına
Kapılarak nasıl söver öz anasına?

Hakikat ne şu göklerin derinliğinde,
Ne suların şairane serinliğinde…
Aristonun mantığında zerresi yoktur,
Fisagorda, Eflâtunda nebzesi yoktur.
Mefkûreler âleminde olunca kıtlık,
Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık.
Bir budala “zulüm yeter!” diye haykırır,
Bir it çıkar “proleter” diye haykırır!

Bir hayvanda hâkim olur cinsî heyecan,
Froyt denen yahudiye gider verir can…
Kimi kördür… Kendisine büyük gelir pek,
Lenin denen o maskara vatansız köpek…

O ne felsefe ne de “din”in “hiç”inde,
O, toprağın asırlardan beri içinde…
Hakikati bulmak için onu eşmeli,
Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli…
Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur,
Derinleşen hakikati toprakta bulur.
Şu ne başı, ne de sonu olmıyan toprak,
Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak,
Bize hayat verir, bize tarih, mazi yaratır.
Mazi köhne kitap değil, şanlı bir satır…

Mazi ırkın yarattığı çoksun bir seldir,
Mazi bizim alnımızı göğe yükseltir,
Geçmişlerin gecesinden ışık alırız…

Bir düşünsen mazideki olan işleri
Hâdisatın büyüklüğü seni şaşırtır.
İstersen gel yad edelim o geçmişleri…

Kaynar elbet damarında halis Türk kanın,
Damarında çünkü kanı var “Atilâ”nın,
Avrupanın her ırkından toplanan ordu,
Onu Galya ovasında zorla durdurdu.

İradesi yenilmeden sinirle ete
Vatan için karısını bırakan “Mete”
Yasa için kardeşini öldüren “Çingiz”

Yeryüzünde bırakmadan küçücük bir iz,
Geçip giden milyonlarca adsız kahraman,
Ki her biri bugün bize vermektedir şan,
Bu erlerin cisimleri toprakta kaldı,
Hangisini hangisinden üstün tutmalı?
Her birisi bu toprağın, bu ırkın malı…
“Tonyukuk”un gizlenmiştir dehâ kanında,
Bismark onun at uşağı olmaz yanında…

“Alp Arslan”la “Kılıç Arslan” şanlı bir fasıl,
Avrupayı rezil eden “Yıldırım”… Nasıl?

Düşünsene ne biçim bir kahraman erdir,
Ankarada Yıldırımı eriten “Demir”…

Bu kadar mı? Bu saydığım ancak bir kaçı!
“Katerin”le neler yaptı acaba “Baltacı”?
Anafarta cephesinde kim durdu en son?
İlk dayağı kimden yedi kuduz Napolyon?

Sevdiğin kız şu toprağa eğer girdiyse,
Sen toprağı eskisinden fazla benimse.
Bil ki toprak ebediyen senin olmuştur.

Bu dünyada bizim bir genç kızı sevmemiz,
Filhakika gayet doğru, hem de çok temiz
Bir gayedir… Fakat bunun hududu dardır…
Sevgiliden sevgili bir mefkûre vardır.
Biz kız solar, yahut senin tükenir aşkın,
İnsan kalmaz uzun zaman neşeli, taşkın…
Ya mefkûre? Ebediyet onunla birdir,
Kişioğlu müebbeden ona esirdir.

En mukaddes iki “Var”a böyle söversen,
Toprak ejder, mazi kanlı bir gece dersen,
İleriye bakamazsın, gözün kamaşır.
İstikbali kucağında bu mazi taşır…
Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi,
Bu milletten çıkar mıydı bir büyük “GAZİ”?
Kara toprak yine bizden gıda almasa,
Kalır mıydı aramızda türe yasa?
Mazi bizim atamızdır, toprak anamız,
Biri bizi yetiştirir, biri verir hız.
Bu toprağa nasıl dersin kara bir ölü,
Ki bağrında bütün şanlı ecdat gömülü.

Yabancılar bir gün yine akın ederse,
Ve zaferi kendisine yakın ederse,
Sevgilimi aldı diye bu kara toprak,
Tarihin ün meydanında uzun kalarak,
O toprağın uğruna sen can vermez misin?

Bu maziyle bu toprağa küfürden sakın,
Kendine gel, iradeni üstüne takıl!
Savaşları, türeleri, yasalarıyla
Zaferleri, bozgunları, tasalarıyla
Mazi ırkın yarattığı bir şaheserdir…

Hey arkadaş, sapıtmışın, doğru yola gir;
Hakkı neyse ver maziyle kara toprağın…
Onlar değil efsaneyle cansız bir yığın!

Bu ikisi ebediyen kutlanacaktır…
Ve bunları inkar eden, bil ki alçaktır…

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 02 Oca 2016 21:46:09
Mutlulugun Resmi


Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
Martıların telaşı bambaşka
İşçiler gözler yolunu.
İnebilseydin o vapurdan
Ayağında Varnanın tozu
Yüreğinde ince bir sızı.
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik Meserret Kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler...
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız,
anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiyeyi
bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.


İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi;
ne boya...
 
Abidin Dino

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK