Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 02 Oca 2016 21:53:54
Bir hayale söylüyorum bütün bunları
Çünkü sığ kalbimi tanımak zordur
Ve zordur onu sevmek bilirim
Benim de ürkütülmüş kuşlar uçuyor kalbimde
Benim de gölgem iz bırakır gezindiği yerde
İzler kalır elbette benim de yüreğimde
Öyle bakma gözlerime


Sen o musun yoksa, o ansızın gelmesi beklenen
Nasıl tanıyacağım seni
Kimse bir şey söylemedi, şakağımda bir dövme, bir iz
Bir belge yok, bir bilgi elimde
İşte bu yüzden korkuyorum incitmelerden
İşte bu yüzden sarılıyorum suskunluklara
Çünkü insan sendeleyip düşebilir herşeyden sonra
Ve
Biter bir rüya
Düşsel denizlere doğru bir gemi
Ancak düşlerde mi yelken açar
Bu rüya biter diye üzülme
Tekrar görülebilir aynı rüyalar.

BİLİYORUM MUTLAKA BİRŞEYLER
SÖYLEMELİYİM SANA/V

En dürüst şey zamandır evrende
Ama zaman saat değildir, ay değildir sevgi için
Sevgi doğurur zamanı
Ve zaman yanılmaz insanı...
Haydi neşelen... neşelen ve türkünü söyle ey peri
Birazdan güneş baskın çıkacak geceye...
                                                İlhami Atmaca

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 02 Oca 2016 23:49:59
SEYDUNA İLE ŞAHRUD

(yitik öyküdür)
tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
iki ayrı yürekte durmadan kanayan
seyduna’yla şahrud
yüreklerin akarken bıraktığı izi
birbirlerinin gözlerinde aradılar.
yoktu.
iki iklim farkıydılar
ne zaman göz göze değseler
yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
üçüncü bir kente düşmüş suretleri

şahrud gökyüzü geliniydi.
yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
bir solukluk rüzgarda bile
usul usul kanardı gelincik bedeni.

seyduna yeryüzü cehennemi.
ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

iki iklim ayrıldılar.
“ya şahrud!” dedi seyduna
“gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
su gibi git.”

rivayet odur ki,
şahrud vardığı denizlerde hala
seyduna türküleriyle uyanmakta,
seyduna, şahrud’un gözlerinden kalan
masalla yaşlanmakta...

(Seyduna Türküleri albümünde Tunay Bozyiğit'in seslendirdiği şiirdir)


Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 03 Oca 2016 11:37:42
Sen Aklıma Gelince

Çıksam,
Çıkıp gitsem uzaklara,
Burdan çok uzaklara,
Yine yanımdasın ya, burkulur içim..

Hani sen gider gidersin de
Evler,köyler durur ya orda,
Akşamsa kuşlar göçer,
Işıkları yanar evlerin,
Bir hüzün çöker ya hani
Karanlık iner dağlara..
Buğulanır gözlerim...

Kaçsam,
Kaçıp bağırsam dağlara,
Feryadım yine sen olursun ya,
Burkulur yanar içim...

Hani bağırsan da çıkmaz sesin
Uyansam bitse bu karabasan dersin,
Bir gülüş, bir dokunuş arar yüreğin..
Uyanır bakarım yoksun,
Boğulur sesim...

Girsem,
Girip yıkansam sulara,
Buz gibi denizlerde yanar,
Etim cayır cayır seni bağırır ya
Ağlarım için için...
Aksini görüp sularda
Sarılır kucaklarım sesini...

Koşsam,
Koşup karışsam kalabalığa,
Gürültülü, cıvıl cıvıl,
Işıl ışıl vitrinler
Gidenler gelenler.
Telaşlı koşarak yürüsem,
Sanki bir yere yetişecekmişim,
Aceleymiş işim,
Bekleyenim varmış gibi hani...
İçim burkulur yine
Sen gelirsin aklıma.
Ayaklarım ağırlaşır gitmez...

Buluşurmuşuz seninle
Dediğimiz yer ve saatte.
Özlermişiz,
Elele yürür gülüşürmüşüz.
Çok şeyimiz olurmuş konuşacak,
Kimseyi görmezmiş gözlerimiz.
Dünya durur, seyreder
Yollarımız gül olurmuş ya hani,
Dertler tasalar biter,
Simit alır yermişiz
Dilenciye para verirmişiz hani,
İçim burkulur, burkulur içim...

Kalksam,
Kalkıp sofralar kursam,
Mumları yaksam, donatsam,
Herkesi çağırıp toplasam
Sen gelirsin yine aklıma
Burkulur içim...

Hani çok açmışız da
Güle oynaya iştahla
Bağıra çağıra, döke saça yer,
''Bugün neler oldu neler'' diye
Hepbir ağızdan konuşurmuşuz ya...
Bir sessizlik boynunu büker,
Yemekler tatsız tuzsuz olur,
Kurur ekmek, lokmalar büyür.
Çınlar tabak çatal
Sessizlik ölüm olur.
Dağıtmak için pusu
Sözler diken olur,
Sofra küser,
Gönüller alıngan olur...
İçim burkulur burkulur...

Düşsem,
Düşüp yatsam yataklara,
Sen gelirsin yine aklıma...

Hani çocukmuşuz, hasta olmuşuz
Gözlerimiz baygın, buğulu
Yanaklarımız al al, ateşli,
Dışarda oyunlar oynanır neşeli
Kalkamaz yataktan
Kesiliriz ya iştahtan hani...
Öyle işte, boynum bükülür
Sen gelirsin aklıma öksüz, yalnız
Bakarım camdan, yoksun
Burkulur içim....

Ölsem,
Ölüp gitsem mesela,
Nasıl öldüğümü bilmeden, aniden.
Sen gelirsin aklıma.

Hani ölmüşüm de
Sevdiklerim, sevmediklerim,
Üzgün, ağlamaklı herkes.
İyiliğim, güzelliğim, bahtsızlığım,
Pişmanlıklar, keşkeler, feryatlar..
Ürpertiler rüzgarla karışık,
Sessiz dualarla örtülür ya toprak...
İçim burkulur, üzülürüm..
Ölüp gittiğime değil de
Seni burda yapayalnız, bensiz
Koyup gittiğime yanar, yanar içim...

Sen aklıma gelince
Sessizce akar süzülür gözyaşım.
Sevdiğim, yoldaşım, aşkım...
Burkulur yanar içim...

Nurdan Ünsal

Çevrimdışı tekmen

  • Moderatör
  • *****
  • 21.696
  • 46.636
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 21.696
  • 46.636
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 03 Oca 2016 14:54:11
İncitme...

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 03 Oca 2016 18:20:25
Kabarmış bir hindi gibi insanlık...
Kendi gibi karanlık bir gecede...
Gürültüden başka birşey
Yapamıyor artık...
Susanlar ölüyor,
Ölenler-konuşuyor,
'Susun da uyuyalım
Artık...'


İlhan İrem

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 03 Oca 2016 18:29:35
İstiklal Caddesinde


Dalmıştım. Gidiyordum ellerim ceplerimde
Bir hayale rastladım İstiklal Caddesi'nde
Bir hayal, ki yıllarca kalbimi dağlamıştı
Deli gönlüm çok akşam hep ona ağlamıştı

İradem miydi bilmem beni uzaklaştıran
Gülümsememi dondurup kalbimi taşlaştıran
Uzattığı sıcak eli bir an boşlukta kaldı
İçimdeki fırtınalar işte o an uyandı

Gülümsedi, ki o gülüş sadece ona hastı
Etkisini biliyordu, beni derinden sarstı
Gözlerinin ateşi hiç mi hiç değişmemişti
Deli gönlüm peşine boşuna düşmemişti

Hiç bir şey anlamadım söylediği sözlerden
Gözlerimi kaçırmıştım o kor gibi gözlerden
Sonra geç kaldım dedim sesim hayli yavaştı
Oysa hiç işim yoktu, dilim benle savaştı

Yola koyuldum ama gittiğim yeri bilmeden
Gözümde biriken ufacık bir damlayı silmeden
Evimdeyken bile hayali karşımdan gitmemişti
Bitti sanmam nafileydi, aşkım hiç bitmemişti
 
Yaşar Kemal

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 04 Oca 2016 08:56:50
...

Çevrimdışı frezyaa34

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 278
  • 2.741
  • 278
  • 2.741
# 04 Oca 2016 09:00:44
MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben öteliyim
Açma pencereni perdeleri çek..

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin agaçları söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki be Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki be Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun soyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artik inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller ak güller

SEZAİ KARAKOÇ

Çevrimdışı REİKİ26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 282
  • 4.077
  • 282
  • 4.077
# 04 Oca 2016 10:50:17
                 HOŞÇAKAL DEMEK İSTİYORUM GİDERKEN
 Hoşça kal da kocaman bir umut vardır çünkü.
“Sen Hoş kal, ben geleceğim” dir aslında ardına gizlenen.
“Şöyle bir tur atıp geleceğim” dir.
 Bir kayboluş değildir .
 Hoşça kal, aksine beş dakika sonra geleceğimdir ya da beş saat
     sonra.
 Gelirken de tüm umutları çuvalla getirmektir.
 Hayatın gülücüklerine ufak bir hüzün eklemektir,
Dudağın yarısına tebessümü saklayarak.
Nefes almanın biraz güçleştiğini hissetmek ama hiç durmayacağını
  bilmektir.
 Hoşça kal ağlamaktır koparcasına, sarılmaktır karşındakine.
 Çünkü bilinir ki geriye kesin dönüş vardır bir gün.
 Aşk bitmemiştir yüreklerde, daha sıcacıktır.
 O sıcaklık köz olsa da hiç bitmeyecektir.
 Zira Hoşça kal denmiştir giderken.
 Gözler birbirinden hiç ayrılmayacaktır, kalple işbirliği yaparcasına.
 Başkalarına bakmayacaktır.
 Ten kokusu hiç terk etmeyecektir bedenini.
 Kalp, adını her duyuşta fırlayacaktır yerinden.
 Çünkü Hoşça kal denmiştir giderken.
 Dünyanın bir ucunda bile olunsa o hep seninledir,
 Nefesi hep boynunda, umudu hep seninledir.
 Bazen bir köşebaşında beklemektir,
 Onun oradan sana koşacağını bilmektir.
 Hoşça kal nihavent makamıdır.
 Bahar kokar, umut kokar, aşk kokar.
 Ağlarken güldürür.
 Severken daha da sevdirir.
 Yenilen yemeğin tadına varmaktır, tuz eklemektir bazen.
 Tatlının şerbetini bol tutmaktır.
 Limonataya fazladan iki limon daha sıkmaktır.
 Hoşça kal kısa bir mola, küçük bir nazdır.
 Ancak ne olursa olsun, sonu hep mutluluktur.
 Elveda demek istemiyorum giderken.
 Hüzün dolu ayrılıkları kemikleştiren bir kelimedir çünkü.
 Sevdaları yürekten kopartıp atan ve yerinde yaralar bırakandır.
 Çiçekleri soldurup, güneşi bile karartandır.
 Tüm yaşanmışlıkları ortadan kaldırıp,
 Hatıraların koynunda yıllandıran bir kelimedir, elveda.
 Bakışların bakışlara kenetlendiği günlerin,
 Saatlerin hatta saniyelerin bittiğidir.
 Sevgi sözcüklerinin tükendiğidir, konuşamamaktır.
 Özlemlerin himayesine girmek ve hiç çıkamamaktır elveda.
 Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atmasının sonudur.
 Ömrünü adadığın her kimse ömrünle kaybolup gitmesidir,
 Seni yalnızlığınla baş başa bırakıp.
 Dokunuşların hissini kaybetmesidir, uyuşmaktır elveda.
 Dünyanın sonudur, yaşarken ölmektir, anlamsızlıktır.
 Tatlının acı, tuzlunun tuzsuz, suyun ise zehir olmasıdır.
 Fotoğraflara son kez bakıp hepsini göz kırpmadan yakabilmektir.
 Bazen kalbin izin vermese de “ah” etmektir elveda.
 Bazense verdiğin ömre bir yenisini eklemek için,
 Tanrıya dua etmektir.
 Bir babanın biricik kızını gelin olarak görmesidir.
 Bir çocuğun annesini veya babasını son yolculuğa uğurlamasıdır.
 Başını geriye çevirmek ve beyaz mendil sallamaktır,
 Gözlerde iki damla yaş ile birlikte.
 Ya da ardına bakamamak ve gözlerinden damlaması
 Gereken yaşları içine akıtıp hızla uzaklaşmaktır.
 Bir an kendinle olan mücadeleni kaybedip yine ona koşmaktır,   
 Ancak uzakta kalmak ve sadece seyretmektir, görebilmektir onu.
 Bahçende, saksında, fesleğen yetiştirmektir veya ıhlamur ağacı
  aramaktır çevrende.
 Zira ikisinin de kokusu içlidir, arsızdır.
 Bir nefesin rüzgarı bile kokularını salmaları için bahanedir onlara.
 Fesleğenin, ıhlamurun kokusunu içine çekerken alkolle kısa bir
  arkadaşlık yapmaktır.
  Sarhoşlukla tanışmaktır.
 Beraber yaşadığın günleri büyük bir iştahla saymak yerine artık
   tarihleri unutmaktır.
 Hiç neşe barındırmaz içinde elveda.
 Sıcaklıktan uzaktır, sevgi katilidir, sinsidir.
 Bir onur mücadelesidir, kıyasıya.
 Kısacası, umudun bitmesi ve ömrün kalan kısmını uzatma olarak
  görmektir elveda.
 Bu yüzden, sırf bu yüzden Elveda demek istemiyorum sana.
 Sadece Hoşça kal diyorum.
 Hoşça kal...

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 04 Oca 2016 11:33:43
herkes için farklıdır mutluluk;
kimine göre iyi bir dosttur,
kimine ise anne kokusudur.
bazıları için somuttur mutluluk;
belki kitap, defter bazısına.
mutluluk toplum karşısında
heyecan duymaktır bazılarına.
alkışlanmak mutluluktur sanatçıya,
öğretmenin öğrencisi meslek sahibi olmuşsa
o en büyük mutluluktur ona.
zor durumda olana yardım etmektir,
ya da hatalıyı da sevebilmektir,
bazısına kuru ekmektir, mutluluk...

Çevrimdışı TANAĞRISI

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 153
  • 4.189
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 153
  • 4.189
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 04 Oca 2016 13:26:01
....

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 04 Oca 2016 13:46:36
Eğlen Çoruh! Dur Çoruh!
Aşkın ile düştüğüm yurda ben,
Bir hız ile ulaştım tâ Bayburt'a ben.
Bana hiç tanıdık çıkmadın orda,
Doğrulup yüzüme bakmadın orda.

Yalvardım, yakardım, köpürdüm taştım
Bir gece rüyamda sana ulaştım.
Dedim: Çoruh! İnsafa gel, dine gel!
Demedin mi bana: "Artvin'e gel!"

Uçtum hasretinle, döndüm kuşa ben,
Geldim "Yalnızçam"a, "Ardanus'a" ben
Hani vaatlerin? Nerdesin Çoruh!
Hala boynu bükük, yerdesin Çoruh!

Kalkın, şahlan, beni al da sonra in...
Halinizi seyre çıkmış Artvin;
Çamlar sisten çıkmış sesini kısmış,
Evler ayağının ucuna basmış.

Birikmiş yamaca hepsi üst üste...
Hepsinin kulağı sendeki seste!
Senin hasretinle yandım yıllarca
Dur bir gönülüne seslen bir parça.

Bizim kaynağımız aynı dağlardır.
Beni anlayacak başka kim vardır?
Benden de içer bu avare güruh
Sen varsın derdimden anlayan, Çoruh!

Al benden gönlümü, ummana ersin!
Adım Çağlar diye belki gülersin:
Suyuma damlayan bir gözyaşın yok,
Mecranda inci yok, sabır taşım yok.

Yaydığım çakıldır, götürdüğüm kum,
İnsan kılığına girmiş Çoruh'um...
Kan içimde çağıl çağıl akmada,
Tarih geçip, beni boş bırakmada.

Kıyıdan ilk defa ok atan bende.
"Otlukbeli'nde" at oynatan bende;
Sende gölgesi var, bende eseri,
Birbirine düşen nice Türk eri,

Vicdan azabını çekerler bende;
Kalan er bendedir, kaçan er bende;
Bir gözüm yaşlıdır, bir gözüm kanlı.
Benim Akkoyunlu, benim Osmanlı;

Sana dökülecek bir kederim var,
Selam yollayacak kimselerim var.
Ben gibi aşina seyrek bulunur,
Bana seslenmeden geçemezsin, dur!

Behçet Kemal Çağlar

Çevrimdışı REİKİ26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 282
  • 4.077
  • 282
  • 4.077
# 04 Oca 2016 16:48:19
 Bir Erkek gittiğinde, bir yürek gider ..
 O bir yüreğin içinde binlerce düş gider ..
 Ağırdır taşıyamaz , boynunu büker ..
 Bir Erkek gittiğinde, önce duyguları gider sonra ruhu ..
 Bedenini göremiyorsanız eğer, boşuna aramayın,
 Geri gelmesi için çağırmayın.
 Bir Erkek giderse, dönmemek üzere gider .

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 04 Oca 2016 17:03:08
aşklardır benim bildiğim

ben oluş'um sen değişim
hangi kitaptan geldiğin
bilinmez; ama sen yine de gel,
yine gel de
bir gülü sağalt o rose thou art sick
ve anlaşılmak
her zaman gizlidir hep ayrı nedende

ah, aşktır o, bazen bir tende ölür
bazen de bedende.
görüş'üm bir yaprak, biliş'im bir dal
ve gonca gül olur kimliğim
göğüyse benim belleğim
belledin... uçan güneşler orda
ve orda, şems-i perende

birliğim dokunulmaz dirliğim
neyse o, hem gidende var biraz
ve hem de dönende!..
Aşk'la biz, ikimiz, var'la yok gibiyiz
ah giderek ne kadar az kendimiziniz
çünkü sende bir yaz olarak devam ederiz
sense bir yaz olarak bedende...

söylen'din söylenmesen de...
........hilmi yavuz..........

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 04 Oca 2016 18:04:36
Onur Da Ağlar
Gözlerinin pınarında
Bir bulut,
Boşandı boşanacak
Nerdeyse.
Aklımdan geçenleri
Okuyorsun su gibi.
Dünya gördü
Bizi boğazladılar...

Tutma gözyaşlarını
Onur da ağlar...
Bırak yıkansın gökyüzü,
Lacivert, yeşil, altın
Işıkları günbatının.
İşte şafaktayız gene
Çırılçıplak
Ve mavi.
İşte sanki dağ yeli
Ve işte sanki meltem...

Kimse toz konduramaz
Kesip attığımız tırnağa bile.
Sen en güzel kızısın
Bütün galaksilerin
Bense tözüyüm artık
Akkor tözüyüm
Prometheus'u yakan
Kara sevdanın...

Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz...

Ahmed Arif

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK