Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Mar 2016 23:18:07
Gözlerin

Dayanamaz hiçbirşey kaş çatışına
Taş olsa çatlar bir bakışına
Alemler tutuşur gözyaşlarına
İçinde beni boğar gözlerin..

Islanırsa eğer bir damla nemde
Can çıkar yerinden durmaz bedende
Ömürler dolusu gözbebeğinde
Dünyadan yaşamı siler gözlerin..

Değmesin nazarın başka tarafa
Öyle zordur ki eştir sırat’a
Savurup bedeni dipsiz kuyuya
Yaşamdan ölüme sebep gözlerin..

Bir dua gibidir, rahmetle dolu
Ne yapsa unutamaz hiçbir kul onu
Ne başı vardır nede bir sonu
Doğumdan ölüme aşk’tır gözlerin..

Dünyalar dolusu sevda yaşanır
Kimisi çok sever, kimi horlanır
İsminin içinde bin aşk saklanır
Züleyha misali sevda gözlerin..

Kurban olsun alem bir nazarına
Akmasın dayanamam gözyaşlarına
Sen iste gözünün bir damlasına
Ölürüm, yeter ki gülsün gözlerin..

Kalem kaş’ın altında can şelalesi
Her nazardan koruyor Rabbin perdesi
Büyülüyor içine düşen herkesi
Nâzım’ı kıskandıran şiir gözlerin..

Bilseler bakışının bir zerresini
Ne Mecnun’u olur aşkın nede Kerem’i
Bırak yâr uğruna dağlar deleni
Her can’ı cânandan’dan eder gözlerin..

İmlası bozulmuş anlamı yitik
Noktası kaybolmuş cümlesi devrik
Yinede en güzel harfleri seçip
Adını kalbime yazdı gözlerin..

Yıldızlar bir bir söner bakınca
Güneşi sürükler karanlıklara
Ne eşi ne benzeri yok bu dünyada
Bir çift yaratıldı Cennet gözlerin..

Rahmeti arz eder cümle cihana
Bir bakışın kâfidir bütün zamana
İsterse erdirir yüce makama
Yada küle çevirip yakar gözlerin..

Hislense aleme keder yayılır
Gülerse tüm dertler biter dağılır
Bilmem ki daha başka neler yazılır
Harflere sığmayan şiir gözlerin..

Bülbülü gül için ağlatıp duran
Pervaneyi ateşe sevdalı kılan
Toprağa aşkından türküler yazan
Veysel’in sazına ilham gözlerin..

Yazmakla bitmiyor sendeki sihri
Ne versem ödenmez gözünün mihri
Öyle bir sevda bu, öyle bir his ki
Kısaca ömrüme ömür gözlerin..

Ahmet KARAKAYA

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 08 Mar 2016 01:38:43
Herkes herkesi seviyor..
Hepsi de başka türlü seviyor.
Herkes herkesi sevmesin,gerek yok.
Adam azaldı, sevgi de elden gidiyor.

'Bana, sen haklısın diyorlar,
Hayır hayır,ben çok haklıyım, bilen biliyor.
Bu yarışın dışında kalanlar,
Adamı sevgi, sevgiyi de adam ediyor.

Özdemir ASAF

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 08 Mar 2016 08:49:52
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor
ben, geceyi de
Sen, yalnız geceyi görüyorsun,
ben ağaran tanyerinide."

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 08 Mar 2016 09:19:17
.

Çevrimdışı Gülirem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 17.811
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.123
  • 17.811
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Mar 2016 14:58:55
BU KAÇINCI DÜŞÜŞÜM
Bu kaçıncı düşüşüm ya Râb , derde , unuttum !
Beynimi avuçladım da ellerde unuttum.

Gelen bir ok saplandı bağrımı nişanlayıp
Kaç yaranın izi var acep serde , unuttum.

Yüreğimi çıkarıp sundum bir gonca gibi
Feryâdımı çınlıyan kubbelerde unuttum.

Paramparça bir gönül kaldı o zelzeleden ,
Yıllar önce sevgiyi sevgilerde unuttum.

Gözlerim görmez oldu , ayaklarım gitmiyor ;
Bilmiyorum , kendimi nasıl , nerde unuttum.

Aynalar ah aynalar , sizi bir ömür boyu
Kaç acıda tanıdım , kaç kederde unuttum !..

Gündüzleri bin azap girdâbına düşerim ;
Kaç azap kıvrandırır gecelerde , unuttum.

Mümkün değil ,ayakta durmaz artık bu bina
Ben hesabı daha ilk temellerde unuttum.

Dağlarda arıyordum , anladım ki , kendimi
Coşkun çağlayanlarda ve sellerde unuttum.

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 08 Mar 2016 19:02:11
.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 08 Mar 2016 21:12:22


         h.n.a.


TÜRKİSTAN İHTİLALCİLERİNİN TÜRKÜSÜ

Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt!
Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı;
İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt,
Yabancıdan geri alır kutlu toprağı…

Küçük kuşlar bize hergün şöylece çiler:
Ey ölümle el sıkışan ihtilalciler!
Size der ki gökten inen kutsi elçiler!
Siz buldunuz ebediyet denen kaynağı…

Biz, mezarsız ölüp giden genç atsızlarız;
Yaramızı suyla yıkar, otla sararız;
Kimsemiz yok, fakat gönüllerde biz varız,
Bize şefkat sunmaz hiçbir kadın dudağı…

Bak Timur’un, Gültekin’in ruhu ne diyor:
Şanlı günler şimdi efsane diyor,
İt canlı rus vatanını soyuyor, yiyor,
Ey, büyük Türk haydi artık kaldır sancağı!

Mazideki zaferlerden kalmadı bir iz;
Döktüğünüz kanlar oldu bir deniz…
Birgün elbet yeni baştan birleştiririz:
Türkmen, Kırgız, Uygur, Başkurt, Özbek, Kazağı.

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Mar 2016 00:29:06
Rüveyda

Kirli beyaz sayfalardaki silgi izlerinden kalma bir hikaye bu.
Kimse görmesin diye üzerine kapaklanışım, sana olan bencilliğimdendi.
Bu yüzdendi yorgan altında uyumam, rüyalarımda bile gizlerdim seni…

Anla Rüveyda….
Eskiden kalma resimlerde arıyorum şimdi gülüşümü.
Bir valiz dolusu eşyanın içine saklanmış mülteci hayallerimi gönderiyorum sana.
Yüzüme yakışan tebessümleri yanaklarındaki gamzelere gömüyorum.
Her gülüşünde eziliyorum Rüveyda.
Aklıma gelen, senden arta kalan günlerin benden alıp götürdükleriydi.
Ve içime düşen hiçliklerle süslemiştim sensiz zamanların kum tanelerini.
İçime her saplandığında yalnızlık, en çokta seninle kanatmayı sevdim yüreğimi.
Dilime dolanan kekeme cümlelerden, sana bestelenmiş şarkılar fısıldıyordum.
Birer birer firar ediyordu sana yasaklı sözlerim, yazıyordum.
Tek celsede darağacına uğurlanacak kadar suçluydum,
ve aslında tek bir sözle anlatabilirdim birçok şeyi sana.
Ama senin gözlerine bakıp söylemek istediklerimi susuyorum şimdi ;
O yüzden kimse anlamıyor beni Rüveyda…

Dinle Rüveyda…
Arafında çırpınan bir yüreğin şarkısını söylüyor pencerene vuran yağmur taneleri.
Bir sır gibi gizlediğim duygular ""sus" emriyle boğuluyor en derinimde.
Hangi ölüm kurtarırdı beni Rüveyda, hangi şehrin kollarında avuturdum sensizliğimi.
Sol yanımın yarım kalmışlığını matem rengi sokakların kaldırımlarında tamamlıyordu ayaz. Kangıren olmuş ellerimden sana sunmaya çalıştığım kalbim kayıp düşüyordu. Gökyüzünün karasına dokunan rüzgarlar bir gün sabahın ılık yüzüne değince,
bir umut filizlenirdi belki sebepsiz, nedensiz bir fırtınanın ardından.
Ve güneş sakındığı çehresiyle selamlar geceyi.
Ama seni gökyüzünün güneşe açılan kapısı bilmek, gündüze ihanetti.
Oysa başlayan her güne seninle doğmak, seninle bitirmek gecenin hükmünü,
ve gözlerimin taşıdığı yorgunlukların nihayetinde erememek vuslata.
Sana duyulan hasret bile bambaşkaydı Rüveyda…

Güneş düşmüyor ufuklara Rüveyda…
Yorgun zamanların içinde, penceresiz odaların duvarlarına,
gölgelerden seraplar çiziyor aklımın senden mahrumluğu.
Çelimsiz aşkların sırtına yüklenen koca bir dağ misali birikiyor sustuklarım.
Çünkü ne zaman yeltense, dilime düşen adını cam kesiği gibi söküp alıyordu korkular.
 Seni en yalın duyguların ve en mahrum yanlarımın vasiyeti niyetine şiirlere düşürdüğüm kelimeler,
son günlerini yaşayan bir mahkum edasıyla anımsıyor şimdi beni.
Kırılgan kanatlar giydirip sana uçurduğum vaveylalar asılı kalıyor gökyüzünde.
İki adımlık bir yol var seninle aramızda Rüveyda ve dökülmek için sonbaharı bekleyen takvim yaprakları.
Hangi lisanı konuşsam, sana hep yabancı gelicek sözlerim.
Ama yinede aşkın yasak alfabesinden şiirler yolluyorum ardından.
Ve söyleyemediğim bestelerde, en çok seni ve bu şehri nakşediyordum satırlara.
Ben kalbime dokunan gözlerinle demliyorum her geceyi.
Uykularım bile sana kaçıyor Rüveyda…

Ah Rüveyda.. İklimine sığmıyor artık baharlarım.
İçime ektiğim hasret sancılarından özlemler biriktiriyorum sana.
Yılgın rüzgarlar esiyor odama sensiz, ve mahzun bakışlarla dikiyor gözlerini üzerime bu şehir.
Yollarım bağlı, adımlarım tutuk, kaçamıyorum bir türlü senden.
Sussam çığlık oluyor adın, konuşsam yangın çıkıyor boğazımda Rüveyda.
Gönlümde biriken senli mürekkebin nihayetsizliğinde boğuluyor kalemim.
Sana dokunan harfleri ilmek ilmek işliyorum kağıtlara.
Aslında bu şiir burda bitmezdi ya…
Ama seni yazdıkça büyüyordu kelimelerin acizliği.
En mahrem sözlerle ifşa ediyorum sana kendimi.
Seni kimse bilmesin diye dilime mühür yaptım adını,
içimden okuyorum şimdi seni Rüveyda…

İşte Rüveyda…
Bir kalemim, bir kağıdım ve bir kaç mısralık ömrüm var elimde…
Bir tek noktam eksik; Onuda sen tamamla gözlerinle…

Ahmet KARAKAYA

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 09 Mar 2016 08:25:38
Aşk'ı sözlere sığdırmaya çalışıyordum..
Kan revan içinde düğümlendi cümlelerim..
Meğer, Aşk semâsına sükutla çıkılırmış.
"Aşk" ; bir "Hû" ile, ufacık gönüle doluşurmuş..
Şems-i Tebrîzî

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 09 Mar 2016 08:27:37
sen bir yalnızlığı koşup gittin de
bir yerde buluşulur diye, belki de...

elbet buluşulur, orda, o yerde...
bir hüzün töreniyle kutlanır
bulunur birşeyler ve saklanır
saklanan Zaman mı, yoksa yol mudur
aranır bahçelerde ve şiirlerde?

kimbilir ki dündür, ölgündür kalbimiz
yollarsa her zaman biraz küskündür
yokuşlarda ve inişlerde...
Zamandır seni sardığım kumaş
bekledin, örtülsün ki yavaş yavaş...

erguvandın, kayboldun dilegelişlerde

                                Hilmi YAVU Z

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 09 Mar 2016 08:49:35
seni arıyorum bütün kayıp ilanlarına inat
adı eşkali olmayan bir resim
suç değil biliyorum kendinle konuşmak
bütün alışkanlıklarımı bıraktım yarına kadar
bu akşam sevmeyeceğim seni

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 09 Mar 2016 08:53:13
Ayrılık Şiiri

Her satırı
Mendireğe dizili karabataklara benzeyen
Bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler icinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan

Bütün yolcularını
Boğaz köprüsünün çaldıgı
Araba vapurunun
boş seferleri
gibi yanlızca rüzgâr
gezinir sensiz
yüreğimde

Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdıgım
ayrılık siirini okudukca
dalgalanır...
 
Sunay Akın

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 09 Mar 2016 11:47:14
Unutma Dostumsun

Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum
Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun!
Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!

Ahmet Telli

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 09 Mar 2016 13:30:41
dağ söyledindi bana
uslanmaz göller söyledin

söylendi, sözlerdi ayışıkları
önünde bir yaz gecesi söylendi
baştanbaşa, sustun, bulutlar
bildirildi, sevdalar buyuruldu
………………ve kopardındı
…………………ebruli gövdeni bin bir
……………………kuş ve yaprak efsanelerinden

söylen’di, gittiler, hangi seferinden
………………döndüğümüz yaz?
bir göl gibi anlatıldındı
. yalın, dolayımsız, anlatılmaz
kıyılar kuşatılmış kalbimle
………………ve çözdündü
…………………erguvan boynunu
……………………Söz ve Zaman yelelerinden

dağla dağ olduğumuz günlerden
ne kaldık? akşam bir tepeydi
o zamanlardı, her yanımız kardılar
çiçeklerleydi, meryem ve dağ
………………o da bizimleydi
…………………ve bizimleydi
……………………tenhalık

farkında mısın? akşamlar da yaşlanmada artık …

                              Hilmi Yavuz

Çevrimdışı arkar

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12
  • 375
  • 12
  • 375
# 09 Mar 2016 13:37:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
dağ söyledindi bana
uslanmaz göller söyledin

söylendi, sözlerdi ayışıkları
önünde bir yaz gecesi söylendi
baştanbaşa, sustun, bulutlar
bildirildi, sevdalar buyuruldu
………………ve kopardındı
…………………ebruli gövdeni bin bir
……………………kuş ve yaprak efsanelerinden

söylen’di, gittiler, hangi seferinden
………………döndüğümüz yaz?
bir göl gibi anlatıldındı
. yalın, dolayımsız, anlatılmaz
kıyılar kuşatılmış kalbimle
………………ve çözdündü
…………………erguvan boynunu
……………………Söz ve Zaman yelelerinden

dağla dağ olduğumuz günlerden
ne kaldık? akşam bir tepeydi
o zamanlardı, her yanımız kardılar
çiçeklerleydi, meryem ve dağ
………………o da bizimleydi
…………………ve bizimleydi
……………………tenhalık

farkında mısın? akşamlar da yaşlanmada artık …

                              Hilmi Yavuz
Teşekkürler

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK