Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.225
  • 53.933
  • 4.225
  • 53.933
# 15 Mar 2016 08:56:00
Gün birgün sevdalanmış geceye. Gecede yakamoz düşürmüş denize. O günden bugüne geceyle gündüz ayrılmaz olmuş, Ta ki güneş tutulup, gölge düşürene dek sevdalarına.

Çevrimdışı poseidon00007

  • Uzman Üye
  • *****
  • 6.773
  • 21.882
  • 6.773
  • 21.882
# 15 Mar 2016 13:51:51

Hak bir gönül verdi bana
Ha demeden hayrân olur
Bir dem gelir şâdân olur
Bir dem gelir giryân olur

Bir dem sanasın kış gibi
Şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşâretden doğar
Hoş bağ ile bostân olur

Bir dem gelir söyleyemez
Bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker
Dertlilere dermân olur

Bir dem çıkar arş üzere
Bir dem iner taht-es-serâ
Bir dem sanasın katredir
Bir dem taşar ummân olur

Bir dem cehâletde kalır
Hiç nesneyi bilmez olur
Bir dem dalar hikmetlere
Câlînus u Lokmân olur

Bir dem dev olur yâ peri
Vîrâneler olur yeri
Bir dem uçar Belkîs ile
Sultân-ı ins ü cân olur

Bir dem varır mescidlere
Yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer
İncil okur ruhbân olur

Bir dem gelir Îsâ gibi
Ölmüşleri diri kılar
Bir dem girer kibr evine
Fir'avn ile Hâmân olur

Bir dem döner Cebrâil'e
Rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrâh olur
Miskin Yunus hayrân olur
 
 

Yunus Emre
 

Çevrimdışı arkar

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12
  • 375
  • 12
  • 375
# 15 Mar 2016 16:14:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
aşklar göründü!… demek ki,
çok uzakta değiliz güllerden…

artık ‘rüyâ bile görülmeyen’den
kimbilir nerde, nasıl geçmiş iz?
ve kaç yaşında
sözlerden, sözlerden, sözlerden
seçip beğendiğiniz
bir koşu yaprak
ya da bir akşam üzeri
hiç bilmediğiniz
bir insanın hüznüyle
ve çok yakından bildiğiniz
biri gibi
yalnızlığınızı onun yalnızlığına benzeterek
yola çıktığınız olmuş mudur
‘çoktan oldu bile’den?

ne zamandır şimdi’de göçmüş bir mülkün
buluntusuydun, bir gül buluntusu,
‘nerde o eski günler’e tarihlenmiş,
bir büyüyeydi diye beklendi uğultusu,
hâlâ bilinen ve tekrar edilen
söz verilip de tutulmamış bir yaz;
vaadlerin gölgeli, boş ev sessizliği;
kendinizi bir ceviz sandık
sandığınız günler,
ne kadar da sesinizi andırırdı yeminleriniz!

demek hâlâ? çöl! süslü varoluşum benim…
sözlerden seçip beğendiğin o akşam üstü’ydün;
bugün güllerde kuşatılmış bir yol göründü’n;
ne bir im, ne biz iz!…
gördük, hiçbirşey kalmamış altında bu yükün;
ağır yolculuklarla hafif ipeklilerin
bir koşu kitap, bir tutam annesi
ve sırmalı kürkün…

bir akarsuydun çöllerde kaybolup gittin,
bir künk’ün içinden akardı K ü n !..’

Hilmi Yavuz
Ne denir ki...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 15 Mar 2016 21:44:18
Çiçek açasım geldi gel
Dağlardan ovalara akasım geldi
Bir de şöyle yan bir profilden
Üzümün şaraplaştığı yerden bakasım
Gülücüğünle uyanasım geldi bu karanlık uykudan
Doya doya yüzüne bakasım geldi gel


Hala eskizaman sözleriyle sesleniyorum sana
İpeğin ipek olduğu kozanın koza dutun dut olduğu zamanın
Feraceden saçılan ışığın gurubu kızıl gül bahçesi ettiği
Bir imanın yettiği zamanın sözleriyle
Sen her zamanda aynı güzelliksin
Aynı bülbüller çiler senin için
Aynı göğüsler kanar
Gel
Kim nerede nasıl yanarsa yansın
Orda mutlaka sen varsın


Gel bakasım geldi yeni kızaran nar gibi
Titreyen titreyen ve sonsuzdan sonsuza akan
O renge bakasım geldi gel
Hicabından al al gül damlayan dudaklarına
Kısarak belki de gözlerimi
Tüm varlığımla kamaşasım geldi gel


Uzaktan çok uzaktan derinlerden çok derinlerden
Sesin doğduğu yerden gelen duru damlacıklarını
Silesim geldi gözlerinden gel
Bir gülün bittiği yerden yenisi açan o sonsuz güzellikte
Elini elime alasım sana gelesim geldi gel


Üşüdüm seni sarınıp ısınasım geldi gel
Acıktım bakışlarınla doyasım geldi gel
Yittim kendimi sende bulasım geldi gel
Çıplağım seninle örtünesim geldi gel
Yalnızım seninle kalabalıklaşasım geldi gel
Bir güvercin göğsüne yaslanasım geldi gel
Kanatlarının arasına saklanasım geldi gel
Bahar kapısından girip zamanı baharlaştırasım geldi gel
Ölümün defterini düresim geldi gel
Denizinde serinleyesim nefesinde boğulasım geldi gel
Haydi gel
Parçalarımı topla mekanın kuyusundan çıkart beni
Loş bir aralıktayım
Ağart
haydi gel
bu yangından da çıkart beni
                     Mürsel Sönmez

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Mar 2016 22:25:11
Seni Seviyordum

Sana uzak kentlerden birinde,
Zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi.
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi.
İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri?
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
Saçlarını izliyordum uzaktan,kulağının arkasına düşüşü.
Ve burnun herkesten başkaydı işte.
Güldüğün zaman yukarıya bakardın.
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı.
Ne güzeldiler.
Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler,
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu.
Geri dönüyordu çoğalarak. Senin sesini duyduğum
masalarda erteliyordum her şeyi.
Her şeyi erteleyişim oluyordun.
Kalp ağrısı oluyordun.
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk.
Dönemeçler geçiyor,köprüler göze alıyor
ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk.
Cesurduk.
Ufuk çizgisi maviydi,
gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı tüm karanfiller.
Ben seni seviyordum, sen bilmiyordun.
Sevinçlerim oluyordun ara sıra,sen hiç bilmiyordun.
Sonra herhangi biri oldun.
Bütün sevinçlerim bittikten sonra.
Yağmurlar yağdı serin Haziran akşamları.
Derken bir gün uzaktan gördüm seni.
Saçların bana inat, başın her şeye meydan okuyarak
işte yine aynı,kalbimi acıttın, her zamanki gibi.
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun.
Şimdi bunları anlatsa sana birileri,
kimbilir ya da boş ver bilme en iyisi.

İclal AYDIN

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.225
  • 53.933
  • 4.225
  • 53.933
# 16 Mar 2016 08:55:07
KOCALMAĞA ALIŞIYORUM
 
Kocalmağa alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmağa son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatlar, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamağa çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyliyecektim sana söyliyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı,
ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.225
  • 53.933
  • 4.225
  • 53.933
# 16 Mar 2016 15:21:46
Ellerim diyorum, Temmuz’da üşürse böyle,
Kalırsa karanlıkta bir başına,
Sarılırsa birbirine korkudan, senin eserindir.
Zaman sakalını uzatıyor yüzümde kırlaşarak,
İştahını etimde biliyor yalnızlık.
Karanlık üstüme üstüme geliyor.
Yüreğimde göç sesleri, bir göç niye kabuk bağlamaz,
kanar ha kanar?
Ah gövdemde biriken yağmurlar,
Vaktidir, serseri sular gibi yalınayak, sokaklara düşmenin, vakti.

...

 Tunay BOZYİĞİT

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 16 Mar 2016 17:33:07
.

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.410
  • 69.892
  • 3.410
  • 69.892
# 16 Mar 2016 19:53:14
...

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Mar 2016 20:33:50
Gecenin Sesi

Tekliyor yaşlı saat, elinde baston
Vuruyor üzerine, kara serginin
Gecenin saçlarına aklar serpiyorum tane tane
Yad ederken senli kar beyaz anıları.

Avuçlarımda biriktirdim özlemi, dolu dizgin
Çoğaldıkça taşsın istedim parmak uçlarımdan
Kaldırmıyor gönlüm yükünü sensizliğin, sessizliğin.

Peri gibi süzülüyor mehtap, en güzel haliyle
Tat vermiyor hiçbir şey, gözlerim yarım ela…
Uzanıyorum denize boylu boyunca
Taşlar oturmuş içime, vurgun yiyor bedenim.

Sevmiyorum geceleri, saklanıyorum köşe bucak
Yıldız saçan gözlerinden yoksun, zindan oluyor
Karanlık hercai, çöktükçe çöküyor

Vahşi bir yağmur bulutu gibi sarılıyorum geceye
Ah! Bir boşalsa gözlerime biriken sağnak
Seller bassa aramızda sıkışan gurbeti
Aksam hayatından içeri, sessizce, sonsuza dek.

Devrim Tülay

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.860
  • 1.093
  • 11.860
# 16 Mar 2016 22:00:10


         h.n.a.


TOPRAK & MAZİ

Gel arkadaş, gel seninle az dertleşelim:
Okuyarak hayat denen koca kitabı
Gönüldeki yaraları biraz deşelim.

Gömdüm kara topraklara melekten iyi,
Perilerden nazlı, güzel bir sevgiliyi.
Derin derin sızlıyor gönlümde yaram,
Bana artık her saadet olmuştur haram.

Beni sardı kefen gibi mazinin tülü,
Yere batsın bu toprakla bu korkunç mazi!
Orda çünkü sevgilimle sevgim gömülü…
Hey arkadaş sözünü bil, hem kendine gel,
Bahtiyarlıklara olmaz ölümler engel.
Bir sevgili kızı senden aldıysa toprak
Bun a katlan, toprak için çünkü bu bir hak!

Hem yaratan, hem büyüten topraktır bizi,
Üzerinde işitiriz ilk ninnimizi;
Fışkırttığı serin sular bize can verir;
Ormanları gönlümüze heyecan verir.

Hey arkadaş sende insaf duygusu yok mu?
Sana her şey veren, seni büyüten toprak
Senden bir tek kız aldıysa acaba çok mu?

Doğup ölmek… Millet için bunlar bir hızdır,
Toprak bizim beşiğimiz, mezarımızdır.
Toprak bizim anamızdır… İnsan yasına
Kapılarak nasıl söver öz anasına?

Hakikat ne şu göklerin derinliğinde,
Ne suların şairane serinliğinde…
Aristonun mantığında zerresi yoktur,
Fisagorda, Eflâtunda nebzesi yoktur.
Mefkûreler âleminde olunca kıtlık
Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık:
Bir budala “zulüm yeter!” diye haykırır,
Bir it çıkar “proleter” diye haykırır!

Bir hayvanda hâkim olur cinsî heyecan,
Froyt denen yahudiye gider verir can…
Kimi kördür… Kendisine büyük gelir pek
Lenin denen o maskara vatansız köpek…

O ne felsefe ne de “din”in “hiç”inde,
O, toprağın asırlardan beri içinde…
Hakikati bulmak için onu eşmeli,
Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli…
Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur,
Derinleşen hakikati toprakta bulur.
Şu ne başı, ne de sonu olmıyan toprak
Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak
Bize hayat verir, bize tarih, mazi yaratır.
Mazi köhne kitap değil, şanlı bir satır…

Mazi ırkın yarattığı çoksun bir seldir,
Mazi bizim alnımızı göğe yükseltir,
Geçmişlerin gecesinden ışık alırız…

Bir düşünsen mazideki olan işleri
Hâdisatın büyüklüğü seni şaşırtır.
İstersen gel yadedelim o geçmişleri…

Kaynar elbet damarında halis Türk kanın,
Damarında çünkü kanı var “Atilâ”nın,
Avrupanın her ırkından toplanan ordu
Onu Galya ovasında zorla durdurdu.

İradesi yenilmeden sinirle ete
Vatan için karısını bırakan “Mete”
Yasa için kardeşini öldüren “Çingiz”

Yeryüzünde bırakmadan küçücük bir iz
Geçip giden milyonlarca adsız kahraman,
Ki her biri bugün bize vermektedir şan,
Bu erlerin cisimleri toprakta kaldı,
Hangisini hangisinden üstün tutmalı?
Her birisi bu toprağın, bu ırkın malı…
“Tonyukuk”un gizlenmiştir dehâ kanında,
Bismark onun at uşağı olmaz yanında…

“Alp Arslan”la “Kılıç Arslan” şanlı bir fasıl
Avrupayı rezil eden “Yıldırım”… Nasıl?

Düşünsene ne biçim bir kahraman erdir
Ankarada Yıldırımı eriten “Demir”…

Bu kadar mı? Bu saydığım ancak bir kaçı!
“Katerin”le neler yaptı acaba “Baltacı”?
Anafarta cephesinde kim durdu en son?
İlk dayağı kimden yedi kuduz Napolyon?

Sevdiğin kız şu toprağa eğer girdiyse,
Sen toprağı eskisinden fazla benimse.
Bil ki toprak ebediyen senin olmuştur.

Bu dünyada bizim bir genç kızı sevmemiz
Filhakika gayet doğru, hem de çok temiz
Bir gayedir… Fakat bunun hududu dardır…
Sevgiliden sevgili bir mefkûre vardır.
Biz kız solar, yahut senin tükenir aşkın,
İnsan kalmaz uzun zaman neşeli, taşkın…
Ya mefkûre? Ebediyet onunla birdir,
Kişioğlu müebbeden ona esirdir.

En mukaddes iki “Var”a böyle söversen,
Toprak ejder, mazi kanlı bir gece dersen,
İleriye bakamazsın, gözün kamaşır.
İstikbali kucağında bu mazi taşır…
Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi
Bu milletten çıkar mıydı bir büyük “GAZİ”?
Kara toprak yine bizden gıda almasa
Kalır mıydı aramızda türe yasa?
Mazi bizim atamızdır, toprak anamız,
Biri bizi yetiştirir, biri verir hız.
Bu toprağa nasıl dersin kara bir ölü
Ki bağrında bütün şanlı ecdat gömülü.

Yabancılar bir gün yine akın ederse,
Ve zaferi kendisine yakın ederse,
Sevgilimi aldı diye bu kara toprak
Tarihin ün meydanında uzun kalarak
O toprağın uğruna sen can vermez misin?

Bu maziyle bu toprağa küfürden sakın,
Kendine gel, iradeni üstüne takıl!
Savaşları, türeleri, yasalarıyla
Zaferleri, bozgunları, tasalarıyla
Mazi ırkın yarattığı bir şaheserdir…

Hey arkadaş, sapıtmışın, doğru yola gir;
Hakkı neyse ver maziyle kara toprağın…
Onlar değil efsaneyle cansız bir yığın!

Bu ikisi ebediyen kutlanacaktır…
Ve bunları inkar eden, bil ki alçaktır…

Çevrimdışı reeemat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.169
  • 7.490
  • 1.169
  • 7.490
# 16 Mar 2016 22:07:41
ÇOCUKLAR GİBİ

Bende hiç tükenmez bir hayat vardı 
Kırlara yayılan ilkbahar gibi 
Kalbim her dakika hızla çarpardı 
Göğsümün içinde ateş var gibi 

Bazı nur içinde, bazı sisteydim 
Bazı beni seven bir göğüsteydim 
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim 
Her yere sokulan bir rüzgar gibi 

Aşkım iki günlük iptilalardı 
Hayatım tükenmez maceralardı 
İçimde binlerce istekler vardı 
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi 

Hissedince sana vurulduğumu 
Anladım ne kadar yorulduğumu 
Sakinleştiğimi, durulduğumu 
Denize dökülen bir pınar gibi 

Şimdi şiir bence senin yüzündür 
Şimdi benim tahtım senin dizindir 
Sevgilim, saadet ikimizindir 
Göklerden gelen bir yadigar gibi 

Sözün şiirlerin mükemmelidir 
Senden başkasını seven delidir 
Yüzün çiçeklerin en güzelidir 
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi 

Başını göğsüme sakla sevgilim 
Güzel saçlarında dolaşsın elim 
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim 
Sevişen yaramaz çocuklar gibi


Sabahattin Ali

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 16 Mar 2016 22:14:56
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak

sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı

gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzgar

çocukluğun tutmuş da yine aşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a

aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran

heves uykuduysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan

gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan

hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan

                                     haydar ergülen

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.225
  • 53.933
  • 4.225
  • 53.933
# 17 Mar 2016 08:36:50

Z o r...K a r a r

Gitsem mi,kalsam mı sorunları var? ,
Kimi yerler geniş, kimi yerler dar,
Tereddüt ediyor heran için yar,
Kararı vermekte zorlanıyorum.

Gecenin, gündüzün görevi ayrı,
Tetavi bekliyor hasta ve sayrı,
Nefsime diyorum yeter be gayrı,
Kararı vermekte zorlanıyorum.

Hayırı, şeri de bilemiyorum,
Davetsiz yerlere gelemiyorum,
Bazende uykumu bölemiyorum,
Kararı vermekte zorlanıyorum.

Sabırlı olmanın faydası büyük,
Yaşaması zordur boynunda eğik,
Avcıyı bekliyor dağda bir geyik,
Kararı vermekte zorlanıyorum.

Dünya ve ahiret farklı bir yaşam,
Her yerde deyişik giyim ve kuşam,
Zekice düşünüp birazcık susam,
Kararı vermekte zorlanıyorum.


 
Zeki Çelik

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 17 Mar 2016 12:57:32
.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK