Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı REİKİ26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 282
  • 4.077
  • 282
  • 4.077
# 11 Tem 2016 12:03:07

                           SENSİZLİĞİMDE BOĞULUR GİDERİM

 Ne zaman kalbimdeki sana olan özlemimi anlatmaya çalışsam,
 Her defasında kendimi olabildiğince çaresiz hissederim.
 Çünkü ne yaparsam yapayım bir türlü dillendirip anlatamam,
 Yokluğunun dayanılmaz acısının beni nasıl perişan ettiğini.

Tüm kelimeler dilsizleşir adeta, şiirlerimin boynu bükülür.
 Kendime dahi anlatamam bendeki seni, ömrümdeki yerini.
 Dile getiremem bir türlü yüreğimdeki can tüketen duygularımı.
Ruhumu derin bir hüzün ve yokluğunun ızdırabı kaplar.

İşte o anlarda çaresizliğimin soğuk koynuna düşerim,
 Gözlerim yaşlarla dolar, derin derin acını yutkunurum.
 Yüreğimin kahredici sessizliği alev alır şu aciz canımı yakar.
 Ben yine her nefes alışımdaki gibi yüreğimin sessizliğinde,
 Sensizliğimin bitmeyen çaresizliğinde boğulur giderim...

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Tem 2016 23:32:21
Sonbahar yaprağı gibi düşüyorum avuçlarından,
Ne sen tutabiliyorsun ne ben tutunabiliyorum ellerinden.
Rüzgara yenik düşmüşüm uzaklaşıyorum düşlerimden,
Yol almışım meçhule dönüş olurmu yaban ellerinden...

Bir hayale mıhlanıp kalsamda umutlarımla,
Bu hayalin varlığıyla da yaşamayı seviyorum ben.
Maziye bir mum ışığı gibi eklensede gözlerin,
Karanlığımda bu ışıkla aydınlanmayı seviyorum ben...

Her gece yıldızları toplayıp adını yazarken gökyüzüne,
Efsunlu bir şarkıyla yağmura eşlik eder oldu gözlerim...
Hicran soğukluğu değmiş yüreğimin senli yanlarına,
Sonbahar sarılığında şimdi aynaya yansıyan yüzlerim...


Hüznün hangi poyrazında yıpranmadı ki yüreğim,
Adı sen olunca hüznümün çilesini seviyorum ben...
Satır satır seni yazdığım gönül defterimde,
Postalanmamış senli mektuplarımı seviyorum ben...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 12 Tem 2016 08:21:31

kuş uzuyor dizelerde
kalbimdir,
                üretir
dinleyin:

bir zamanlardı, dağlar
ve onların ardı
ve yabanıl bir akarsu
gibi dadandın kalbime...
   yaz! sevgilim!
yürürken kekiktin boydanboya
ve yüzün ne kadar gürdü

ah hiçliğe solan gülüm!

işte sürüp bulutlar
   ve elmas
ağzından ölüm sözleri
üşürdün kalbime...
   yaz! sevgilim!
ve sevda günleri ürettin boydanboya
gözlerin kimbilir ne kadar sürdü?

ah hiçliğe solan gülüm!


        'HİLMİ YAVUZ

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.474
  • 28.818
  • 227.474
# 12 Tem 2016 15:16:31


SELÂM OLSUN

Selâm olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?

Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran olsun yeter.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 12 Tem 2016 16:03:15
Çok birikti yağmurum
Sağnak sağnak düştüğümde yüreğine
Kızma bana…
Erkek işi değilse ağlamak
Niye böylesine giryanım?
Şimdi dökülsem boğazına Dersaadet’in
Taşar mı Haliç’ten çaresizliğim usta?
Dillenmemiş bir bakakalmışlığın kurak yamacından
Dile gelir mi suskunluğum?
Oysa ben değildim
İstanbul’un yakasına ayrılıktan bir gül takan.

Çevrimdışı REİKİ26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 282
  • 4.077
  • 282
  • 4.077
# 12 Tem 2016 16:38:58
Birbirimize lazımız sanırım..
 En çok da sen bana.
 "Konuşamadıklarımsın" sen
 "Anlatamadıklarım"
 "Ne düşündüğümsün"
 "Acabamsın"
 "Beyaz kağıda çizmeye çalıştığım"
 "Sesim"
 "Nefesim"
 "Hevesim"
 Ve daha bir "çok şey"im...

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.474
  • 28.818
  • 227.474
# 13 Tem 2016 09:32:24
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey:
belki diyor.

18 Şubat 1945
 
Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.470
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.470
  • Müdür Yardımcısı
# 13 Tem 2016 09:49:45
GURBET 

Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!..


 NECİP FAZIL KISAKÜREK

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 13 Tem 2016 10:00:52
sesinde ne var biliyor musun?
Bir bahçenin ortası var...
Mavi ipek kış çiçeği sigara içmek için üst kata çıkıyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun?
Uykusuz türkçe var...
İşinden memnun değilsin bu kenti sevmiyorsun, bir adam gazetesini katlar.

Sesinde ne var biliyor musun?
Eski öpüşler var...
Banyonun buzlu camı birkaç gün görünmedin okul şarkıları var.

Sesinde ne var biliyor musun?
Ev dağınıklığı var...
İkide bir elini başına götürüp rüzgarda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun?
Söyleyemediğin sözcükler var...
Küçücük şeyler belki ama günün bu saatinde anıt gibi dururlar.

Sesinde ne var biliyor musun?
Söylenmemiş sözcükler var...

Cemal SÜREYA

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 13 Tem 2016 10:06:14
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
Sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca
Apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım
Özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni
Saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı
Akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım
Toprak yarılır birden
su kirlenir
Ürpertir bu coğrafya 
bu serüven
ikimizi bir anda
yaşadığımı duyarım
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
 
 
AHMET TELLİ

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2016 18:00:22
Heyhat
yeniden
ıskaladın
vuslatı!

Şimdi eyersiz atlar gibi özgür
ve lânetli bir keder gibi
uzak
yağmurda…

Çok dost olmasan,
çok olmazdı düşmanların da!

Çok galip gelmek istemesen,
kim bilir böyle çok yenilmeyecektin.

Çok gülmesen belki bir zaman,
böyle öç almazdı hayat;
ağlamazdın
çok…

Çok sevmesen,
çok özlemezdin.
Çok görmesen, bilmezdin;
çok bilmesen çok acıtmazdı hayat….

Çok gitmesin yollara;
upuzun yollara,
böyle çok olmazdı dönüşün…

Bana öyle uzak durmasan,
sana böyle yakın olmazdım.
Yanmasam,
kül
kalmazdım…

Şehvetin türküsü vuslata kalsın!

II
Uçurumlar eskisin, bırak
ve şehvetin türküsü vuslata kalsın
ki bu başıbozuk uğultuda mağlûp sesim,
sesine varsın…

Seni bana uzak kılan
bu ıssız ve derin uçurumlar…
Uçurumlar utansın!

III
Ama diner şehvet
ve bir gün aşınır vuslat da.
Bir okyanusa baka baka kalırız palamarlarda;
kalırız, kuytularda… Sanki bir yalnız karınca
kararınca kalırız solgun güz bahçelerine aşklar varınca…

Ey kırık dal parçaları
uzak
yağmurda,
şehvetin türküsü vuslata kalır
ve yiter…

Her hikâye biter;
herkes yangınından külüne döner.
Ve bir ihanettir ten bedende:
Çekip gider… Çekip gider!

Sonra kırık dal parçaları
uzak
yağmurda,
bize benzerler…

IV
Hıçkırıkların
kuytuluklara,

sevincin
kahrına,

dönüşün
yıllara kurban!

Kalbin
kabrine,

dostluğun
pusulara,

yenilgin
umuda kurban!

Özlemim,
özlemine kurban yâr,
yangınım şimdi ben:

Yangınım,
bir kibrit çöpüne kurban!

Yılmaz ODABAŞI

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.474
  • 28.818
  • 227.474
# 14 Tem 2016 09:45:53

Bir Sevgi Oylumu Mor Menekşe


Sevgi olmasa,
Üşürdüm kuyularda ey dost!
Karanlığın rüzgârı dalgalandıkça,
Sevgidir çoğaltan soyumuzu;
Sevgiliyi andıkça.

Şiir olmasa,
Olur muydum sanki şimdi ben?
Geçmişin ve geleceğin dilidir şiir.
Ne zaman yakalasa beni içimden,
Nadide çiçeklerden bir iksir.

Umut olmasa,
Yürekte ne ışıyacaktı kandil kandil?
O umutlar ki her zaman bir kutlu asa,
Yeşertir en çorak gönül topraklarını
Çil çil! ...

Düş olmasa,
Tükenir miydi hiç penceresiz geceler?
Can kendini vururdu yokuşa,
Kilitli kapılar gibi
Birbirine kilitlenirdi bilmeceler.

Hülyâ olmasa,
Ruh nasıl hicret ederdi tâ yıldızlara?
Şiir, düş, umut ve hülyâ
Bir sevgi oylumu mor menekşe;
Selâm kaleme, kâğıda.

Sabır olmasa,
Nasıl yumuşatacaktık ayrılığın kemiklerini?
Hayatlarımızla bağlı olmasak toprağa,
Ezgilere karıştırıp kimyasını
Böylesine koklayabilir miydik çiçeklerini?

Hasat vaktidir şimdi,
Şiirin en güzel sabahı,
Sevginin ak topuklarını yüreğe vurduğu an,
Ne ışık, ne rüzgâr, ne de sular uyuyabilir artık;
Dipdiri bir medeniyettir kan…

Bahaeddin KARAKOÇ (Kar Sesi – Ocak Yay. – 1983)
 
Bahattin Karakoç

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Tem 2016 13:34:01
Çevir Gözlerini Benden

Hüznümün kıyısına demir atmış
Efkarlı bakışların…
Kara bulutlar dolaşıyor gözlerinin zirvesinde
Yalnızlık senfonisi
Kulaklarımda…
Düşlerimde,
Parlement mavisi bir hüznün anısı…
Sen ey…
Gözlerinde mavi bir dünya bulduğum
Cevir gözlerini benden
Yanıyorum.
Bakma istemiyorum.

Yıldırımlar düşüyor yüreğime,
Her kelamında çılgın dalgalarla boğuşuyorum.
Oturman kıyamet,
Yürümen deprem,
Felaketim oluyorsun.
Zemheriyi yaşatıyorsun her mevsim
Buzullar kaplamış yüreğini
Bakışlarında batıyorum
Okyanusunun en derinine
Yırtınıyorum…

Söyle
Gözbebeğindeki hüznünde hayat bulduğum,
Hangi imbatlar
Ve hangi yakamozlarda kaybettin gözlerini.
Gökkuşağının hangi renk’ine sakladın kendini
Hangi renk
Anlatır
Bitap (düş) müş benliğimi
Cevir gözlerini benden
Yanıyorum.
Bakma istemiyorum.

Hüzün fışkıracak
Elini sıksam her tarafından
Cevir gözlerini benden
Yanıyorum
Bakma
İstemiyorum.

Sensizlik akan damarlarımda dolaşıyorum.
Her hücremde gözlerin/m deki kızıllığı görüyorum.
Sonra
Fark ediyorum.
Yokluğunda, damarlarımda mor’a çalan
Bir sıvının dolaştığını.
Anlıyorum…
Varlığında mavi
Yokluğunda kırmızının karıştığını
Gel ey…
Damarlarımda mor’a çalan,
Evlatlık verilmiş aşk’ın sahibi
Gel ki…
Yaz sıcağında donmuş kalbim
Hayat bulsun.

Mehmet SARAÇOĞLU

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.474
  • 28.818
  • 227.474
# 14 Tem 2016 14:42:43

HER ŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
ne kadar yaşarsan yaşa,
 Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat! İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun,
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
Bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can YÜCEL

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 14 Tem 2016 15:02:25
Yeniliyorum
 
yaralı yanlarımı kuşanıyorum
çırılçıplak ve erkek
uykuların kadar uyanık ve yenik
şiirler kadar

içtikçe
cam kırıklarına basıyorum hayatımın
yeniliyorum
galip gelen yerlerimi seninle
öncekiler gibi sıradan
gidenler gibi kızgın
kırgın tarihinden
savaşların başlangıç ve bitişlerini
imzalı imzasız antlaşmaları
kan renginde verilen sözleri hatırlıyorum
uğursuz haziranlarını
meydanlarda çürüyen ölülerin
yetiş diyorum yeniliyorum
galip gelen yerlerimi
ölü sevişmelerden devşiriyorum
içine boşaldığım sabahları
sancı diyorum sancı
köpeklere kızıyorum nedensiz

yeniliyorum
galip gelen yerlerimi
önsözlerini ezberliyorum okumadığım kitaların
kahramanlar adam gibi ölsün istiyorum
sozsözü intiharla yazılan romanlarda
herkes için mutsuz sonlarım var
yar yeniliyorum
iyileştirmiyor beni
yarım kalmış uykular
durup dururken yabancı dillere çevriliyor
en sevdiğim şarkılar

yineliyorum yar
yeniliyorum
galip sandığım yerlerimden
yeniliyorum yar
yenildikçe
yenileniyor aramızdaki duvar..


 
Yılmaz Erdoğan

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK