Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Tem 2016 23:22:32
Honaz yaylasından Kerbela'ya kar götürsün turnalar
Ölürüz sanma gardaş, dostun attığı gülden yaralanmışız..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.817
  • 227.473
  • 28.817
  • 227.473
# 25 Tem 2016 12:58:05
ÖYLE YIKMA - AHMED ARİF

öyle yıkma kendini
öyle mahsun, öyle garip...
nerede olursan ol
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne
tükür yüzüne celladın
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile
tırnak ile, diş ile
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni!

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 26 Tem 2016 14:12:16
Haziran gibiydi çocuklar, yakmayan sıcaklıklarıyla
Yüzlerinde yüzlerce iklim,
Alabildiğine savunmasız, ürkek ve masum .
Ve böyle temizken hayat ne büyük günah işledik büyümekle.
Hani diyorum ya ; umuda gülümse hep,
Aç gözlerini, yosun tutmuşsa da zaman, aldırma!
Sen, çoktan kapamışsın gözlerini,
Yüzünde buruk bir gülümseyişi hediye bırakarak.


Artık çıkarım bulanık köpüklü dalgalardan.

Ağlamam bu sefer inan,
Yıkıldığında kumdan şatolarım.
Hem artık güneş çizmeyi öğrendim.
Gözlerime hükmetmeyi, susmayı, tırnağımı daha derinden koparıp,
Hıçkırıklarımı tam sol yanımda yok etmeyi.
Gizlemeyi ama bi yağmurda geçmiyor söz işte,
Yüreğime.
O ağlıyor ben damlıyorum .
Bakma büyümüş gibi yapıyorum..

Cahit Zarifoğlu'

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 28 Tem 2016 09:40:56
verâ, verâ, verâ!..

her şey kımıltı ve böcektir;
ve Dünya yara içinde yara...
kendini bitmeyen bir yağma
                          gibi yaşadın:

benim dışımdaki sır,
senin içindeki aynadır;
bilir misin, yağmurlar da darılır,
seni yazmadığım için;
yüzündür, çisil çisil iner camlara...

Dünya elbet yara içinde yara...
her aktığın yerde kalbim olursun;
bir aşkı geçer geçmez mâverâ,
sana bir nehir gibi deyecek;
bir cam gelip yüzünü de silecek;
görünür olmaya verdiğin ara...
ordadır, akrebi kısalmış günler;
orda, öte yazlar uzar yelkovanlara..

Hilmi Yavuz

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.817
  • 227.473
  • 28.817
  • 227.473
# 30 Tem 2016 10:05:26
AN GELİR
Paldır küldür yıkılır bulutlar
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O eski heyecan ölür
An gelir biter muhabbet
Çalgılar susar heves kalmaz
Şatârâbân ölür

Şarabın gazabından kork
Çünkü fena kırmızıdır
Kan tutar / tutan ölür
Sokaklar kuşatılmış
Karakollar taranır
Yağmurda bir militan ölür

An gelir
Ömrünün hırsızıdır
Her ölen pişman ölür
Hep yanlış anlaşılmıştır
Hayalleri yasaklanmış
An gelir şimşek yalar
Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
Direkler çatırdar yalnızlıktan
Sehpada Pir Sultan ölür

Son umut kırılmıştır
Kaf Dağı'nın ardındaki
Ne selam artık ne sabah
Kimseler bilmez nerdeler
Namlı masal sevdalıları
Evvel zaman içinde
Kalbur saman ölür
Kubbelerde uğuldar Bâkî
Çeşmelerden akar Sinan
An gelir
-Lâ ilâhe illallah-
Kanunî Süleyman ölür

Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf
Tenhalarında şiir söyleyerek
Kim duysa korkudan ölür
-Tahrip gücü yüksek-
Saatli bir bombadır patlar
An gelir
Attilâ İlhan ölür

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 30 Tem 2016 12:31:03
Tuhaf şey elbette, artık şu yeryüzünde oturmamak,
unutmak bundan böyle daha yeni edinilmiş alışkıları,
insanca geleceğin anlamını verememek güllere,
vaatlerle dolu öbür şeylere;
o sonsuz korkulu ellerde ne idiysek
onu artık olmamak ve öz adını bile
koyup gitmek bir kırılmış oyuncak gibi.
Ne tuhaf, dilekleri dileyememek daha,
bütün olan her ne varsa darmadağın uçuşur
görmek uzayda. Zahmetli şey ölü olmak,
yeni baştan, ağır ağır alışmak öyle zor ki,
biraz olsun bengilik sezer insan zamanla. – Ama yaşayanların
hepsi de yanılır, böyle kesin ayırarak.
Derler ki, çoğu zaman bilemezmiş melek, dirilerin mi,
yoksa ölülerin mi arasından yürüyor. Bengi akıntı
her iki ülkede çocuğunu, yaşlısını
birlikte sürükler, tümünün sesini bastırır.

Duino Ağıtları, Rainer Maria Rilke

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 31 Tem 2016 08:45:47


Çok şehirden geçerim de
Senin şehrine gelince durur kalbim
Adının harflerince türküler tuttururum
Sen bilmezsin içimde binlerce kuş adını cıvıldar
Ağaçlara salıncak kurmak geçer içimden
İçimi seninle doldurup göğe dokunasım gelir.

Bilir misin ben bir kelebeğin kalbiyim
Sen nefes aldıkça kanatlarım tüllenir aşkınla.
Üç günlük ömrümün dördüncü gününe de seni yazmış Yaradan.

Sen kanatlarımı tutunca
Denizler kabarır içimde
Kuytularında saklı çocuğu görür
Ansızın annen olurum
On iki yaşına giderim senin.
Baban olurum.
Çocuk gözlerinden sarılırım sana
Kirpiğinin aralığından içini severim.
Kar yağan omuz başlarını öperim
Sonra tutarım elinden parka götürürüm seni
Salıncak kurarız ağaçlara
İçimi seninle doldurup göğe dokunasım gelir..

Liya Zerya'

Çevrimdışı sınıfdeniz

  • Moderatör
  • *****
  • 5.125
  • 150.036
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.125
  • 150.036
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2016 14:51:05
BEKLE
Geleceğim bekle dedi
Ben beklemedim o da gelmedi
ölüm gibi birşeydi
Ama kimse ölmedi
ATTİLA İLHAN

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.817
  • 227.473
  • 28.817
  • 227.473
# 01 Ağu 2016 10:01:16
BİRLİĞE ULAŞ
Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
 Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek,
Ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye?
Sağ soluna yan bakar, ne diye?
İkisi de senin elin, ikiside, peki, kutlu ne, kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek
Başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız
İki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?
 Sen habire gevele dur bakalım,
Habire ‘usul boylu birlik çam ağacı’ de,
Sonu nereye varır bunun, nereye?
Şu beş duyudan, altı yönden
Varını yoğunu birliğe çek, birliğe.
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur,
İnsanlara karıl, insanlara,
İnsanlarla bir ol.
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz.
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane.
 Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini.
Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini.
Tertemiz can canlığını işler, canlığını.
Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini.
Ama sen canı da bir bil, bedeni de,
Yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine,
Hani bademler gibi, bademler gibi.
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller,
Ama hepsin de anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır,
Sular nasıl bir yol tutar, gider.
Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.

Kaynak:Mevlana Şiirleri, Mevlana  Şiirleri

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 01 Ağu 2016 22:49:54

ARAMAYIN BENİ BAŞKA YERLERDE
 
Aramayın beni başka yerlerde,
Küllenmiş mangalda yatan kor benim,
Pırlantadan taşan renk benim değil,
Heybedeki yeşil benim, mor benim.


Akşam ateşiyim çadır önünde,
Bir kuru sırımım çarık gönünde,
Doğu kızlarının saç püskülünde,
Boncuk benim, ışık benim, nur benim.


Benim değirmenin önündeki yük,
Benim şu kıraçlar, şu koca höyük,
Zerreden ufağım, dağlardan büyük,
Acı soğandaki ince zar benim.


Fukara çobanın işliğindeyim,
Çocukların bayram harçlığındayım,
Gelinlik kızların başlığındayım,
Rüzgâr benim, yağmur benim, kar benim.


Arpa ekmeğiyim esmer ve katı,
Kahve koydukları bir eski kutu,
Ben çakır dikeni, ben ayrık otu,
Kurda kuşa, dağa taşa yar benim.


Ne yapsanız, ne etseniz nâfile,
Sinmişim kavala, mızraba, tele,
Emrah'ta coşkuyum, Yunus'ta çile,
Müşkül benim, çetin benim, zor benim.


Ben postta çökelek, pekmezde şıra,
Ben gazı tükenmiş isli bir çıra,
Bahçeye, bostana, taşa, bayıra,
Yorgun alınlardan düşen ter benim.


Aramayın beni başka yerlerde,
Haritada görünmeyen yer benim.
Pırlantadan taşan renk benim değil,
Kilimdeki sarı benim, mor benim..

Şemsi Belli
( 1929 - 1995 )



 





Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.817
  • 227.473
  • 28.817
  • 227.473
# 02 Ağu 2016 10:12:55
Dosta Doğru

Her ne kusur varsa, geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr.
Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda,
El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr.

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar elâ gözlü yâr.

Eştikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliği hasret yer sevda göçünde.
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, elâ gözlü yâr.

Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalpteki yara
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar elâ gözlü yâr.

Vakit dolar, nakit biter kasanda
Sevgi bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar elâ gözlü yâr.

Her ne kusur varsa, geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr.
Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda,
El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr.

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar elâ gözlü yâr.

Eştikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliği hasret yer sevda göçünde.
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, elâ gözlü yâr.

Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalpteki yara
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar elâ gözlü yâr.

Vakit dolar, nakit biter kasanda
Sevgi bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar elâ gözlü yâr.

Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı yoncalodi

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.084
  • 18.384
  • Müdür Yetkili
  • 10.084
  • 18.384
  • Müdür Yetkili
# 02 Ağu 2016 23:42:14
Şehadet Uykusu

Kara gözlerinde mahmurca gülüş
Gayrı uyanılmaz uykunda mısın
Kanın cemre gibi toprağa düşmüş
Şehadet yolunun ufkunda mısın

Çizgilerle dolu ellerin yüzün
Otuzunda mısın kırkında mısın
Bizi yalnız koyup göğe süzüldün
Acın dayanılmaz farkında mısın

Dudakların sanki birşey söylüyor
Yine aynı sevda şarkında mısın
Melekler bile sana özeniyor
Cennette döşenmiş tahtında mısın.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 03 Ağu 2016 12:48:37


         h.n.a.


UNUTMA

Yetmiş gün bir öksüz gibi yaşadın;
Annenin gittiği günü unutma!
Senin için kendini harcayan kadın,
Unutulmaz oğlum, onu unutma…

Mezarı olursa koy bir kaç çiçek,
Babanın rüyası olunca gerçek.
İstersen dünyada her şeyden el çek;
Bayrağı, ırkını, dünü unutma!

Anneni konuştur getirip dile;
Anlatsın nasıldı çektiğim çile.
Gurbette tükenip dönmesem bile
Unutma oğlum hiç, beni unutma!

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 04 Ağu 2016 11:31:59
sarı yaz! kat kat şafaklar
gördün dizelerde, sevdalar
gördün göçük bir dağ
gibi üstüste geldikçe
ben şairim: bir yeraltıyım ben
acıyım
kazdıkça
ve derine indikçe
siz kimbilir kaç gece
bir gülün ölümünü andınız
bir ipek simya sesi
ve nice
katmanlar aradınız
ve dolaştım diye düşündünüz
bir yaz gibi gülen çocuklar
ve yollar gördükçe

şiirler kazılmalı: o ince
gurbetlerin gömdüğü
söz başları kırmızı
yazmayı gördüm sandınız
kırgın kâğıtlar buldunuz
hüznü donmuş, külü meşin
ve birden
acısı acınıza değdikçe..

Hilmi Yavuz

Çevrimdışı bayarc45

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 331
  • 7.351
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 331
  • 7.351
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 04 Ağu 2016 15:43:07
'Hiç bilenle bilmeyen bir olurmu? '
(Kuran-ı Kerim)

Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan!
Öyleyse <> denilen yüz karasından

Kurtulmaya azmatmeli baştan başa millet.
Kafi değilmi, yoksa bu son ders-i felaket?

Son ders-i felaket neye mal oldu? Düşünsen:
Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!

'Son-ders-i felaket' ne demektir? Şu demektir:
Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

Zira, yeni bir sadmeye(çarpma) artık dayanılmaz;
Zira, bu sefer uyku ölümdür, uyanılmaz!

Coşkun, koca bir sel gibi, daim beşeriyyet,
Müstakbele koşmakta verip seyrine şiddet.

Dağlar, uçurumlar, ona yol vermemek ister...
Lakin o, ne yüksek, ne de alçak demez örter!

Akvam(kavimler, milletler) o büyük nehre katılmış birer ırmak...
Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak?

Bizler ki bu müthiş, bu muazzam cereyanla
Uğraşmaktayız... Bak, ne kadar çılgınız anla!

Uğraş bakalım, yoksa işin, hey şaşkın!
Kurşun gibi sur'atli, denizler gibi taşkın

Bir çağlayanın menba-i dehhasına(gayet dehşetli) doğru
Tırmanmaya benzer, yüzerek, başka değil bu!

Ey katre-i avare(zavallı damla) , bu cüsun, bu hüruşun
Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!

Yillarca, asırlarca süren uykudan artık,
Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!

Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!

Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet...
Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet,

Bir hale getirdin ki, ne din kaldı, ne namus!
Ey sine-i islam'a çöken kapkara kabus,

Ey hasm-i hakiki, seni öldürmeli evvel:
Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!

Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
islam'ı da <> diye tutmuş yediyorsun!

Allahtan utan! bari bırak dini elinden...
Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!

akin, ne demek bizleri Allah ile iskat(susturmak) ?
Allahtan utanmak da olur, ilim ile... Heyhat!

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK