Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2010 16:45:46
ANNEM YOK ARTIK - 2

Anne diyemeyecegim artık bir başkasına,
Sesimin anneme seslenirkenki tonuyla
Tatil dönüşlerinde annemin ugrayacagım evi yok,
Beni seven birileri olacak mı yine de
Gidip koşulsuz uzanacagım bir yatak,
Saçlarımı okşayacak bir el
Ama ben anneme de bütün bütüne
Bırakamadım kendimi
Saçlarımı okşarken,yorulur şimdi
Bırakır şimdi diye düşünürdüm
Ve çılgınca yaramaz,beyni boş
Denecek kadar yaramaz,
Ve hastalıklı denecek kadar duyarlıklı
Bir çocuktum çocuklugumda
Dizlerine oturdugum birgün,indim utanarak,
Kısa pantolonumdan fırlayan
Ve bana artık büyümüş gelen dizlerimle
Oysa ilkokul ikide ya var ya yoktum daha
O zaman tanıdım sonsuz geniş caddelerini Kars'ın,
Sonsuz geniş göğünü ve o zamanlardan kaldı
Yüregimde sonsuz bir uçurum duygusu
Annem hiçbir zaman bilmedi bunları
Yüreği büyümüş bir çocuktum ben
Gizli gizli ne kadar çok ağladım
Bir gün öleceğini düşünerek onun
Annem yok artık,
Onun yüregindeki ben de yokum,
Yani annemle tanımlanan ben de öldüm onunla
Şimdi,
Yeni bir tanıma alıştırmalıyım kendimi,
Şimdi ,
Ben kendimi düşünmezken bile
Kim düşünür beni...

Ataol Behramoğlu

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 03 Tem 2010 19:54:19
Geceye Vuruyorum Kendimi...

Geceye vuruyorum kendimi epeydir
Bir kervansaray uzaklığında sabah
Köpük köpük ter taşır bu yana, hayat
Silkelenir avlunun orta yerinde
Salıp ısyan atlarımı başıboş
Salah arıyorum salah
Ve.. geri dönüşlerin her seferinde
Yine geciktim, Eyvah!

Kendimi geceye vuruyorum epeydir
Bir kervansaray telaşındadır uyku
Durmadan koşuşturur sağa-sola, hayat
Yine yollar çizer başka diyara
Fırsat bulup da kendine gelemez korku
Kırar meşguliyet zincirini gönül
Ve yığıyorum pişmanlıklarımı bir kenara
Ödül bu ödül!

Epeydir geceye vuruyorum kendimi
Bir kervansaray sıkıntısında oda
Hanay ucunda, daracık yerlere sığınır hayat
Sıkıştıkca acır yanı-yöresi
Hayret ederim yorgun atların tepişmesine
Gözlerin uykuyla kavgası hala mı moda
Ve, daha dolmadı mı bu delinin teskeresi
Dolanır durur ortada!

Geceye vuruyorum epeydir kendimi
Bir kervansaray köhneliğinde yarın
Bozkır ortasında kırık-döküktür hayat
Sallanır sevdaya tempo tutarak
Kırar yularını tedirgin atlar
Çocuklarla kadınları dışarı çıkarın
Ufacık şeylere zırlayan bebeği avutarak
Kapıları kapatın
Ve.. sevda masalına eklediğim kanatlar
Çırpınmasın, koparın!

Hünkar Dağlı

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2010 23:10:59
UÇUN KUŞLAR

Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sünbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.

Orda geçti benim güzel günlerim;
O demleri anıp bugün inlerim.
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
İçimde oralı bir bülbül vardır.

Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.

Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende -derya gibi- daima taşkın,
Daima çalkanır bir gönül vardır.

 Rıza Tevfik Bölükbaşı

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 04 Tem 2010 00:10:06


Birazdan kudurur deniz
Birazdan dalgaların sırtından
Üst üste fışkıran rüzgarlar
Bir intikam gibi saldırınca üstüne.
Yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın
Sen artık, sen artık buralarda duramazsın.

"Artık sazın bağrı mı olur
Kimsenin bilmediği bir ağrı mı
Gider kendine gömülürsün
Yoksa bu şehir bu sokaklar
Seni alır kullanır seni alır kullanır
Santim santim çürürsün."

Bazen bir uçurum kalır
Bazen de martıların ardından
Velvele koparan bir leş kalır
Bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın
Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.

"Şimdi bir yeni sevda mı olur
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı
Tutar sıfırdan başlarsın
Yoksa bu ilişkiler bu zaaflar
Seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
Dirhem dirhem azalırsın..."

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 04 Tem 2010 00:27:12

h.n.a.

ADSIZ

Ey gözlerinin rengi,bütün ruhumu sarsın
Kalbimde bugün açtı siyah renkli çiçekler
Bir gün beni rüzgarlara kalbinle sorarsan
''Can verdi senin ruhuna çoktaan''diyecekler!

Taa kalbe giren gözlerinin şulelerinden
Gel sevgili gel,sen bana bir semli kadeh sun
Hiç titrememiş kalbimi titretti yerinden
Oynattı evet,sendeki baş döndüren efsun.

Ey gözleri hançer gibi keskin,dişi kaplan
İster bana aşkın bütün alamını çektir
İster beni öldürmek için sineme saplan
Ölsem bile aşkım seni takip edecektir...

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 04 Tem 2010 09:23:11
WHY FALLING IN LOVE WİTHOUT BEING LOVED?

If eyes see, heart likes and falls in love
The passion to meet lights fire
Reality and dream get mixed into each other
One moment comes and arched eyebrows are frowned.

He had loved a lot of beautiful ones without being loved
He knows that there is no remedy for this trouble
The lover also bears the trouble
Why falling in love without being loved?

Days full of hope and expectation
Passed with happiness and grief
We had tried hard but too hard
But couldn’t answer the riddle called love.

AŞIK OLUP SEVİLMEMEK NEDENDİR?

Göz görse, gönül sever, aşık olur
Kavuşmak tutkusu bir ateş yakar
Hayal, gerçek birbirine karışır
Bir an gelir hilal kaşlar çatılır.

Çok güzeller sevmiş, seveni olmaz
Bilir ki, bu derde çare bulunmaz
Seven aşık dert yükünü çeker de
Aşık olup sevilmemek nedendir?

Umutlar, ümitlerle dolu günler
Sevinçler, kederlerle geçti günler
Çok ama pek çok uğraştık yine de
Aşk denen bilmeceyi çözemedik.

;)

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 04 Tem 2010 12:38:06
Bir İntihar Gibi
Birazdan kudurur deniz
Birazdan dalgaların sırtından,
Üst-üste fışkıran rüzgarlar,
Bir intikam gibi saldırınca üstüne;
Yüzüne şarkılar çarpar,
Yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın.
Sen artık buralarda duramazsın!
O büyük sessizliğin bağrı mı olur,
Kimsenin bilmediği bir ağrı mı;
Gider kendine gömülürsün
Yoksa bu şehir, bu sokaklar
Seni alır kullanır,
Seni alır kullanır,
Santim-santim çürürsün!
Hani, el değmemiş bir yanın vardır,
Aynalara göstermediğin bir yüzün,
Kendine sakladığın bir hüzün
Hadi durma!
Üzülsen de, sen üzülürsün!
Kim farkeder boşluğunu?
Ardın sıra kim ağlar?
Bir intikam gibi
Çıldırmış bu sevdalar!
Bir intikam gibi
Çıldırmış bu sevdalar!
Bazen bir uçurum kalır,
Bazen de martıların ardından
Velvele koparan bir leş kalır;
Bir intihar gibi
Puşt olunca sevdalar
Sırtını duvara yaslar,
Sırtını ağaca yaslar, susarsın.
Sen artık hiçbir sözü kaldıramazsın!
Şimdi yeni bir sevda mı olur,
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı;
Tutar sıfırdan başlarsın.
Yoksa bu ilişkiler, bu zaaflar
Seni yiyip bitirir,
Seni yiyip bitirir,
Dirhem-dirhem azalırsın
Belki hiç söylenmemiş
Bir şarkın vardır,
Henüz koyvermediğin bir kahkaha
Fırsatın olacak mı bir daha?
Ne bekliyorsun?
Yanılsan da sen yanılırsın!
Kim hatırlar güzelliklerini,
Senin için kim yanar?
Bir intihar gibi
Puşt olmuş bu sevdalar!
Bir intihar gibi
Puşt olmuş bu sevdalar!
Yusuf HAYALOĞLU

Çevrimdışı HrşyGüzeLOLacak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 895
  • 1.650
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 1.650
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 04 Tem 2010 13:47:17
Olsun (Hicran Kucağında)


Hicran kucağında tuttuğun sırdaş
Çağlamış bulanmış durulmuş olsun
Sözüne sazına güven de yanaş
Kulağı ezelden burulmuş olsun

Boş kafa gezdiren seyyahlar gibi
Keşkülünün delik çıkması dibi
Ariften anlasın seçsin garibi
Hakikat yolunda yorulmuş olsun

Taban tepmiş olan gam kervanında
Dostunu konuklar tatlı canında
Koçlar gibi duran pir meydanında
Aslanlar yurdunda kurulmuş olsun

Gel dese de bakma nakes aşına
Bir fırsat arar da kakar başına
Dostun namert dehrin mihenk taşına
Felaket pazarında vurulmuş olsun

Duysun aşkın elindeki rebabı
Okunsun alnında çile kitabı
Neyzen gibi günahkarın hesabı
Mezara girmeden sorulmuş olsun...

Neyzen Tevfik

Şiirin Sabah Akkiraz tarafından seslendirilmiş ilahi hali:
Link 1: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Link 2: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 04 Tem 2010 18:19:31
HAYAT BANA YALAN SÖYLEDİ 

İlk kez hesaplaşıyorum kendimle..
Tuhaftır, kalemi, kâğıdı ve seni
Onca sevmeme rağmen,
Sana ilk kez yazıyorum..
 


Şimdi sen yoksun, seni düşünmek var.
Çocukken de seni düşünürdüm her gece,
Radyo dinler, şiir yazardım,
Her çarşamba pazara giderdik annemle,
Babam maaş aldığında baklava yerdik.
Dondurmayı da çok severdik,
Ablam üç top yerdi, ben iki top,
Yalnızca bu yüzden kavga ederdik.
 


Oysa, oysa hayatımın vazgeçilmeziydi ablam,
Onun da yüzü hiç gülmedi,
Hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını,
Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar.
 


Hüznümü büyüttüm o günden beri, kendimi değil,
Gözlerimde hâlâ bir çocuk ağlar,
Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar,
Bir tohumun özlemiydi çiçeğe
Ve hâlâ kulaklarımda annemin sesi,
Bitirsen şu okulu, bir işe girsen..
 


Şiirle karın doymadığı doğruydu,
Bak Cemil okudu mühendis oldu,
En güzel kızıyla evlendi Üsküdar'ın,
Evini de aldı arabasını da.
 


Ben ise bağlama çalardım kendi halimce,
Sesim güzelmiş öyle derlerdi,
Nereden bilirdim,
Hep hüzünlü türküleri söyleyeceğimi?
Hayat bana yalan söyledi.
 


Mektuplar yazardım Almanya'da ki abime,
Okulu bitireceğime söz verirdim,
Masum düşlerimin o en sürgün adasında,
Bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar
Ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi,
Ayaklar altında nasıl ezilirse umut,
Benim de güneşimi işte öyle çaldılar,
Öyle tutsak aldılar sevinçlerimi.
 


Sensiz geçen her günü hesabıma yazdılar,
Şimdi öyle uzak ki,
Çay içip simit yediğimiz o günler,
Kardeşine karne hediyesi, uçurtma yaptığım günler
Öyle uzak ki..
 


Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin,
Ekmek tanesine kanat çırpması
Ve bir anne duası kadar içten sevmiştim seni.
Fener stadında Beşiktaş maçı
Ve parasızlığımız devam ederken,
Bütün mavilerimi sana vermiştim.
Kaybetmek alnıma yazılmış sanki,
Olmadı bir tanem,
Hayat bana yalan söyledi.
 


Babanın tayini çıkıp ta gittiğiniz o kış,
Yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza,
Sana söyleyememiştim ama, işten ayrılmıştı babam,
Kapanmıştı çalıştığı lokanta.
 


Senet zamanları daha bir çökerdi omuzları
Ve akşam trenlerinin işçi yorgunluğuyla
Daha bir uzardı raylar.
Sitemlerim bileylenmişti hayata,
Öfkeli bir yanardağ isyanlara uyanmıştı,
Üstelik, üstelik sen de yoktun artık.
Oysa, yalnızca sen öpmüştün gözlerimi,
Bir yanı hep eksik kalmış çocukluğumun.
 


Aslında her insan yenikti hayata,
Ve birazda küskün..
Son tren de kaçınca istasyondan,
Öyle kala kalırdık yorgun ve üzgün.
Kendime düşmanlığım bu yüzden,
Hep kendime pişmanlığım.
Şimdi her şeyim yarım,
Fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum.
 


Bir silâhım olsaydı, bir silâhım,
Yoksulluğu sakağından,
Kaybetmeyi kalbinden
Ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum.
 


Düzmece duygular harcım değildi,
Uzak denizlerin fırtınasıydım,
Karlı dağların kekliği..
Yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum.
 


Şimdi ne sen varsın, ne o eski sevdalar..
Olsun, üstüme devrilse de bu sağır karanlık,
Akşam olur, şairlere gün doğar.
Bir kerecik söyle demiştin, söyleyememiştim hani,
İşte şimdi söylüyorum:
Seni seviyorum...

   Fatih Kısaparmak

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 04 Tem 2010 18:31:17
Gitmek Hayat Getirecek

Kör bağın kızıl kuru
gül kokusunu taşıyor hava
Gözlerim kapıda

Nedensizliğin ertelediği çöküntü
bilincime duyuruyor küf hükmünü
Bir çocuk gibi koşarken düşünce
istemeden saplıyor bıçağı sevince

Aslında bildiğim onun da bildiği
sır gidişlerin arsızı değil yolcu
Öyle yazıldığı için belki
antik serüvenlerin sonu
tutsak kıldık düşsel söze gerçeği

Gitmek hayat getirecek
yenik düşerek kalmak ölüm
Her geri döndüğünde avluda
öylesine sevişmek zulüm

Kutsal ilişki var oluşuna yoldaş arar
yanıtı geciktirilmiş sorularda
Hüküm dinlemez kayıp giden yıldızlar
aşk sorgulanmamalıdır asla

Arka odada ölesiye susar
günü sonlayacak intihar
Yüreğim kapıda 
 
Babür Pınar
 

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 04 Tem 2010 18:34:56
 AYRILIK HEDİYESİ

Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun

Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be... bu son olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken mazeretim olsun!

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...

Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
Ki bu kızıl damlalar
Körpe yanağında bir veda busesi olsun
Bu da benden sana
Heba edilmiş bir aşkın
Son nefesi olsun...

Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece durdurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun be! ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken şikayetim olsun

Gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun
Her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun
İsterim sen de yan ömrüne hep ağla
Hep ağla bu benden son dua
Bu benden ayrılık hediyesi olsun...

 Yusuf Hayaloğlu

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.555
  • 42.731
  • 5.555
  • 42.731
# 04 Tem 2010 21:51:48
Bana çocukluğumu ver.
Yarım kalmış oyunlarımı ver.
Kaygısız günlerimi.Oyuncaklarımı, kiremitlerimi, topumu, ipimi ver
...Annemin kucağını, babamın ellerini ver.
Okulumu, başarısız notlarımı, öğretmenimi ver.
... O saçı örgülü kızı ver.
Cumartesi – Pazar bekleyişimi. Doktor, avukat, astronot olma ümidimi ver.
Bayramdaki dedemin ellerini, paranın tadını, torpillerimi ver
Her gün kavga edip, ertesi gün barıştığım arkadaşlarımı ver.
Kömür sobamı, kestanemi ver .
Saflığımı, enerjimi, insanlara bakışımı, hayata bakışımı ver.
Tanrım bana çocukluğumu ver.
Söz uslu bir çocuk olucam..

Çevrimdışı bulut86

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 172
  • 610
  • 172
  • 610
# 04 Tem 2010 21:57:08
HOŞGELDİN...

Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM.....

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 04 Tem 2010 23:09:59
YÜREĞİM SIZLADIĞI ZAMAN   

Yüreğim sızladığı zaman
Gece yarılarından sonra, şafaktan önce
Bilmediğim bir istasyondan, bilmediğim bir müzik geliyor kulağıma:
Uzak
vahşi
Karanlık..
Gece denizleri gibi bir müzik,
Batık gemilerli gece denizleri gibi bir müzik,
Çağırıyor, çağırıyor beni durmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Duvarları banka afişli çok eski bir şehrin
Cumhuriyet Caddesi'nde iki tüfek bir kelepçe,
Tüfekler garip garip
Kelepçe garip..
Öyle beter
Öyle çamur
Bir yaprak döne yuvarlana,
Bir akarsu bata çıka..
Koşuyor koşuyor bir kadın kelepçenin ardından
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Bir kara tank çıkıyor bir ağıttan, bir filmden,
bir savaş romanından çıkıp yürüyor sevgilerin, özlemlerin üzerinden.
Aşkların, umutların, oyuncakların, küçük emeklerin,
büyük kaygıların üzerinden geçip gidiyor.
Su gibi ilerliyor yangın
İşliyor kıtlık karanlığı
Ölüler birden bire şarkılaşıp
Virüsler, bakteriler
Bütün dilleri birden konuşuyor herşey.
Çırpınıyor yerde bir damla kan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Kör bir çeşme başında kör bir kadın geliyor gözlerimin önüne
Bütün iplikleri bütün iğnelere takıyor da
Ne iplikler bitiyor, ne de iğneler.
Götürülmüş oğluna mı,
kaçırılmış kızına mı,
Geçen günlerine mi,
Unutmuş neye ağladığını.
Ağlıyor,aranıyor,
Aranıyor,
Bıkmadan
Bilmeden
usanmadan.
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Ciğerlerime çekerken kötülüğü,
Ellerimle dokunurken kötülüğe,
Ayaklarıma dolaşırken kötülük,
Şu taşı şurdan alıp şuraya koymamanın
pis bunaltısı geçiriyor tırnaklarını gırtlağıma.
Kokuyor işyerleri
Kokuyor günaydınlar.
Ne varsa verilmemiş,
Alınmamış ne varsa;
Edilmemiş söz,
Patlamamış öfke,
Uyutulmuş ne varsa
Ne varsa kokuyor birden bire
Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan,
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yani ben dört mevsime bölerek bu yürek sızısını,
Günlere, saatlere bölerek bu yürek sızısını,
Sokağım, kentim, vatanım sanarak bu yürek sızısını,
Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca.

Günlere, saatlere bölerek bu yürek sızısını...


Hasan Hüseyin Korkmazgil

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 05 Tem 2010 01:32:00

Hava yağmurlu 
    Gök gürültülü sağanak yağışlı
    Ara  ara  güneş  açıyor
    Ara  ara  önüme  çingene  kuşları  pır  konuyor
     Bakıyorum  ürküyor  kuşlar  pır  uçuyor
   
  Ah  kuşlar  çingene  olmanıza  bir  diyeceğim  yok  ama
  O ürkmeniz  yok mu 
  Pır  diye  kanatlanıp  uçmanız  yok mu
  Ah  diyorum  sadece

  Siz  ürktüğünüzde   uçuyorsunuz
  Kanatlarınız  var  sizin 
  Gökyüzüne sarılmanız  var  kanatlarınızla

  Ya  ben  ne  yapayım 
   Ürktüğümde 
    Korktuğumda
  Kanatlarım  yok ki  benim

  Bir  bilseniz  sizin  kadar  ürkeğim 
  Bir  bilseniz  sizin  kadar  korkağım

  Siz  pır diye  kanatlanıyorsunuz 
  Ürkekliğinizi göğün  yüzüne  çarpıyorsunuz
   
   Sizin  kadar  ürkek  yüreğim
   Sizin  kadar  korkak  yüreğim

    Ama  kanatlarım  yok ki  benim
   Üstelik  çingene  de  değilim

   Hava  yağmurlu 
    Gök gürültülü  sağanak  yağışlı
    Ara  ara  güneş  açıyor
  Bir  açıyor  bir  kapanıyor
Çingene kuşları pır  konuyor
     Bakıyorum    pır  uçuyor

Kanatlarınız  var  sizin 
  Gökyüzüne  sarılmanız  var  kanatlarınızla

Oysa  sizin  kadar  ürkeğim
  Sizin kadar  korkağım

  Ya  ben  ne  yapayım 
   Ürktüğümde 
    Korktuğumda
 Kanatlarım  yok ki  benim
   Üstelik  çingene  de  değilim








 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK