Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı bulut86

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 172
  • 610
  • 172
  • 610
# 15 Ağu 2010 18:13:09
Kum Saati

Bir kum saatinde erimiş gibi,
Zaman parça, an parça parça.
Hangi zalim oktur delen bu kalbi?
Göğsümden dökülen kan parça parça.

Benim değil artık, yaşamıyor dün.
Doğar mı doğmaz mı beklediğim gün? ...
Bu yalan dünyada ne var ki bütün,
Huzur parça parça, can parça parça.

Yaşanmamış ömre yan parça parça! ...


Halide Nusret Zorlutuna 

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2010 18:45:32
GÖZLERİMİ KOYNUNDA KURULA
................ o bilmese de , uğruna ölecek kadar sevdiğim Deniz''e



herkes kendi cehennemine su taşımakla meşgul şimdi
ben seni sevmekle
Hasreti isa



bereketsiz bir suskunluğa çökünce yalnızlık
yüreğim sabıkalı firarlarda yolcu
şakaklarımda yuvalanmış kör bir sancı
öfkem kendine yabancı bir akşamı ağırlıyor
kurtlar masallarda bile maske takıyor
uçurtmalarla kuşlar aynı hayata sevdalı



bir ömür kendine yontar seni durmadan
aşk anlamını yükler gider bir ayrılığa
herkesin içinde bir ölü sevgili vardır konuştuğu
ağlayıp ağlayıp içinde uyuttuğu


Değirmendere nereye akar böyle
kızgın bir çölde şarabı bulan
haramdan harman yapılır mı söyle
beyazın içindeki derman kadar kalmış gözlerin
aklım şeytanla aynı safı tutuyor
saatleri düşe kur ey sevgili
bedenim nefesinde can çekişiyor


bir yaralı gibi
hangi güne taşısam seni
erken çöküyordu akşam üstümüze
tuzları bana çekilir denizlerin
tuzaklar sana kurulurdu
bize takardı felaketler çelmesini
sen böyle zamanlarda unuturdun
saçaklardan sızan yağmur damlaları gibi gülmesini


dışarıda çoğalan pusulardan önce öldür beni


her suçu sen uğurlardın gurbete
her ayrılıkta yaşlanırdı gözyaşların
kursağında kalırdı sevişmelerin tadı
bir sürgün sevdanın nöbetini devralırdı ellerin
tutanaklara eşkalin düşerdi ya
sen görmezdin
gün kaygılarını büyütürdü uzaklarda
sen ısrarla sula o gülü göz çukurlarında



herkes kendi cehennemine su taşımakla meşgul şimdi

adımlarım çoğalır sana gelirken
gözlerimi koynunda kurula
umutlarım düşer sensiz hayatın terkisinden
bir siyah delirir dudaklarının şehvetinden
ömre bedel bir var oluş var sende
kuytuda bir yerdesin
tenimde yorgun yerleri tırnaklıyor
ölürken bile ruhumla sevişmektesin


çırpındıkça yanan bir sığınak olur yaşam
dalgakıran kirpiklerinden süzülür günbatımları
kral soytarısını taşır yanında
seni kirletilmemiş bir su damlasında taşırım
ay tutulmadan tutulursun sevdaya
yasla yüreğini aşkım
ayrılıklar sızmasın aramıza

İsa İnan

Çevrimdışı HrşyGüzeLOLacak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 895
  • 1.650
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 1.650
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2010 22:00:31
Hüzün Geldi...

Türküler bitti
Halaylar durdu
Horonlar durdu
Al damar, mor damar, şah damar sustu
Bahçeler put kesildi birer birer
Meyveler salkım saçak taş.
Bir bulut uçardı
Başı boş bedava
Yandı kül oldu.
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu.
Ağaç büyür arkasında koşamam
Kervan yürür peşi sıra düşemem
Yıldız akar uçsam da yetişemem.
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu.

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2010 22:13:50
MARİFET

Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali...

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2010 23:08:06
MEMLEKETİMİ SEVİYORUM

Memleketimi seviyorum :
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

Memleketim :
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş :
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
                                                                  utanıyorum.

Memleketim :
develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak
          söğüt
                   ve kırmızı toprak.

Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
                                                                                alabalık
                    ve onun yarım kiloluğu
                                  pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
                                                       Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

Memleketim :
Ankara ovasında keçiler :
kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.
Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,
zeytin
        incir
               kavun
ve renk renk
                      salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır
ve sonra : ileri, güzel, iyi
                                    her şeyi
                hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
                                        yarı aç, yarı tok
                                                             yarı esir...
 


Nazım Hikmet Ran
 

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2010 23:28:23
AYAKÜSTÜ YAŞANMIŞ AŞK HİKAYELERİ

1.
bildiğim kendimi bildim bileli aşık olduğum,
bildiğim ancak aşıkken var olduğum...
işte bu yüzden, benim için aşık olmak;
çoktandır hasretine katlandığım yokluğum.
'eğer aşktan söz edildiğini duymamış olsalar
hiçbir zaman sevemeyecek olan insanlar vardır, '
demiş La Rochefoucauld
benimse hep böylelerini severek başladı vurgunum...

2.
her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim
bir bakıştan, bir duruştan,
çağrışımın sonsuz hızından
unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda.
belki de yaşanabilecek en güzel serüveni
terk edeceğim
daha otobüsün ilk basamağında.
kim bilebilir ki?
sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
gizli gizli veda edeceğim ona; görmeyecek
ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
otobüs camına bağrında bir ok ile
bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
bu da ötekiler gibi,
kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
yaşayıp gidecek..

3.
şimdi hemen kalksam buradan
hemen çıksam uzun sokaklardan birine
kiminle karşılaşabilirim
kime vurulurum ölesiye, eve dönmeden
geceme kuzguni bir cehennem gibi eklenen
bir ölümcül sevda hangi köşe başında
keser yolumu
bir tenhaya ulak olan
o suret avı
bırakır mı yakamı
haracı ödenmeden
bırakır mı yakamı
bir suretten, bir şiirden, bir hüzünden
ak kağıda düşürülmüş
imzasını görmeden

bırakmazlar yakamı, bilirim, ben ölmeden

4.
hangi aşk mümkündür aşığı öldürmeden
her aşk, her şiir
ardından uzun uzun bakılan adı bilinmedik sevgilerden,
küskün omuzlu terk edilmişliklerden,
perspektifinde hep bir sokak taşıyan
o sessiz
o faili meçhul cinayetlerden
resim altı sözcüklerden
aşk mümkün olsa idi ah, aşığı öldürmeden

bırakır mı yakamı kağıdın ölüm beyazı sureti
elle bilenmiş sözcükler,
yüreğime sokulan serüvenin hançer tadı
nabzımın atışına ayak uyduran vezninde
gece adımları şiirlerimin
bırakır mı yakamı yaşadıklarımı
dökmeden imgelerin giysilerine
hayatın maskelenmiş gerçekliğine
upuzun bir mesafeyle yeniden sokulmak için
yeniden ve yeniden.

 MURATHAN MUNGAN

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.557
  • 42.741
  • 5.557
  • 42.741
# 15 Ağu 2010 23:54:28
Kaçamak Yaşiyoruz Hayati
Kaçamak yaşıyoruz.
Her şeyden, bazen kendimizden bile kaçıyoruz.
Duygularımızı paylaşmak nedense zor geliyor bize. Kendimiz bile yaşayamıyoruz ki...
Hep içimize atıyoruz sevgileri,hüzünleri,mutlulukları. Bağırıp çağırıp hani derler ya ''bardaktan boşanırcasına yağan yağmur gibi'' ağlayamıyoruz bile.
Utanıyoruz...
Kızgınlıklarımızı hep içimize atıyoruz.
Aslında kendimize kızıyoruz.
Karşımızdakinin hiç suçu yok ''sadece o O'nun düşüncesi''
diyemiyoruz.
Gördüğümüz her iyilik ve kötülüğün bizden kaynaklandığını
anlayamıyoruz.
Volkanlar patlıyor içimizde söndüremiyor gözyaşlarımızı içimize
akıtıyoruz.

Görmüyoruz...
kör değiliz sadece bakıyoruz.
Çevremizdekileri sadece hareket eden
birer obje olarak değerlendiriyoruz.
Doğan güneşin sıcaklığını, rüzgarın getirdiği okşamayı,kuş sesindeki canlılığı ve hayatı hep kaçırıyoruz.
Ruhumuzu bi yerlerde bıraktık, bulamıyoruz...
Çok hızlı gidiyor,dinlenemiyoruz.
Herkes ama herkes, herşey üstümüze üstümüze geliyor...Korkup kaçıyoruz.

Sevemiyoruz...
Sevgilerimizin bile sebebi çıkar ilişkisine dayalı. Hep bir şeyler
bekliyoruz karşımızdakinden .
Peki... Ne veriyoruz..?
Arkadaşlığı bile beceremiyoruz.
Bazen bir merhaba demek bile zor geliyor.
''O bana dün selam vermemişti ben neden vereyim'' bile diyebiliyoruz.
Aslında kendimizle inatlaşıyoruz.
Egomuz daima üstün geliyor. Sebebini bilmiyoruz.

Düşünmüyoruz. Geleceğimizi, geçmişimizi içinde bulunduğumuz anı bile düşünmüyoruz.
Hep gel geç ilişkilerde gözümüz.
Hep başkası olmakta...
Kendi benliğimizi kaybettik. Tanımıyoruz içimizdeki beni.Ne istediğimizi ne beklediğimizi bile bilmiyoruz. Kendimizden bile kaçıyoruz.
Yüzleşemiyoruz kendimizle...
Eleştiride dozu kaçırmaktan korkmuyoruz ama kendimize yöneltilen
eleştirileri saldırı olarak algılıyoruz. Hayatın tüm yanlışları hep bizim
dışımızda...

Bir tebessümü bile çok görüyoruz karşımızdakine.
Bilmiyoruz, aslında o çok gördüğümüz tebessümün kendimize verdiğimiz en değerli hazine olduğunu...

Hayatta her şey size bağlı.
Sen istersen dünya daha güzel.
Sensin tüm güzellikleri yansıtan.
Diğer olan biten her şey sadece araç.
Yani sen varsan her şey var.
Kendini tanımaktan geçiyor her şey.
Bir tebessümle başlıyor güzellikler.
Sabah yataktan kalktığında aynada kendine tebessüm et ve Günaydın dileklerini ilet kendine...
Gözlerini kapat hayatın seslerini dinle.
Yeni bir gün,her yeni gün seninle birlikte var.
Ruhun bir yerlerde seni bekliyor.
Bul Onu. Hisset tüm hissettiklerini.
Bak nasıl değişecek hayat...

Gülümseyin... 
 
 
 

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Ağu 2010 00:28:04
Sokak Köpekleri

Usulca ortaya çıkıyor arsız köpekler.
Keskin bir kokuyu
burun deliklerinden haber alarak
toplandılar sürü sürü.
Kokunun çevresinde dolanıyorlar,
çılgınca
ve korkusuz.
Kulakları tetikte
köpürüyor ağızları
salyaları akıyor
kabarıyor iştahları.
Yüzlerinde alaycı bir gülümseme.
Yırtıyor puslu-geceyi sahte haykırışları.
Ayak seslerinde yalan-dolan.
Kimseye acımadılar bir an.
Ve sonunda amaçlarına ulaştılar
kahkahalar atarak uzaklaştılar
sokakların köpekleri,
sokak köpekleri.

'Köpekler sokakların, sokak köpeklerin.'

Umut Engin Deniz

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.557
  • 42.741
  • 5.557
  • 42.741
# 16 Ağu 2010 00:39:25
Her gece pencereme çarpıp, yitiyorsun.
Gözlerime değdiğinde, sırılsıklam oluyor içimin caddeleri.
Söylesene; sen hangi mevsimin yağmurusun.
Bu kadar mevsim geçti gitti.
Sen bir türlü dinmiyorsun.

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 16 Ağu 2010 00:43:49
           HİDDET

Yalanlarınızın eline bakarken gözlerim,
Dürüstlüğünüzü bana gösterdiniz.
Size inandım. Size hep, inanırdım! Dürüsttünüz.
Ve acımasız! Öldürmeyi canıma ödül sayıp,
Beni kendi hatalarımla vurdunuz.
Serseriliğimi, sessizliğinize dinleyici yaptınız. Sustunuz!...
Günlerce… Konuşmadınız! Aylarca…
Daha yanacak yanımın kalmadığını anladığınız da, çıkıp geldiniz.
İçimin içine… Asıl yerinize, asilce oturdunuz.
Gitmeleri silmiştiniz. Size inandım.
Size, hep inanırdım!
“Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil, boğulmakmış!...”
Gördüğüm yüzünüze, suların durgunluğunda bakmışım meğer.
İlk gel-git’te gideceğinizi bildiğim halde.
Kandım gelmenize.
Kopardığım ilk fırtınada gittiniz, gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz!
Her şeyinizi alıp da gittiniz. Hiç gelmemiş gibi, gittiniz!...
“Bilmediniz!...”
Şüpheleriniz, beynimi kemirirken ‘senaryo yazıyorsun’ dediniz.
Şüpheleriniz, içimi çürütürken ‘zaman’ dediniz. Şüpheleriniz, artık belimi bükerken, yüzüme kapılar çarptınız!
Beni, kendi gözümden düşürdünüz.
Acı çekiyordum.
Ne acı ki, acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız.
Ve daha acı ki, sizin canınız yanınca, benim canım daha çok yandı!...
Ben kelime kelime kim’lere ulaşırken, ‘neden’ yoktu Lügatinizde.
Sormadınız! Nasıl’ın açıklaması, gereksiz bir tartışmanın açılışıydı sizin için.
Çelişkisiz karakterinizle, içinizin rahatladığı son’a vardık.
Sonuç: Dudaklarınız arasından çıkan sonsuz suskunluk…
“Şimdi!...”
Bu hiddet benim! Kimse sahiplenmesin!
Bütün suçlar ‘yine’ benim!
Kimse, nezaketini araya verip, suçtan pay çıkarmasın kendine!
Nesnelerinizin, kelimelerinizin, zamanınızın, sevginizin ziyanlığına yanmayın!
Hasarı tespit edin yeter! Bedelini, fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim!
Sıyrılıp çekilirken aranızdan, ‘üstüm kalsın’ diyebileceğim!
Meğer siz, nasıl da yetermişsiniz size!
Bilemedim… Sağ olun, sizi sevmeme izin verdiğiniz için ve beni sevdiğiniz için…
Üstüm kalsın!...

                                     Kahraman Tazeoğlu...

Çevrimdışı vedat_09

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 67
  • 145
  • 67
  • 145
# 16 Ağu 2010 00:46:49
Tek Hece
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğime Toroslar'dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim...

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim...

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı icin kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim...

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, şer benim...

Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim

Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Evliyanın sözündeki muhabbet
Embiyanın yüzündeki nur benim

kimsesizim hısmımda yok hasmımda,
görünmezim cismimde yok resmimde,
dil üzmezim tek hece var ismimde,
barınağım gönül denen yer benim.
BENİM ADIM AŞK!!!

Cemal Safi

Çevrimdışı erdoğan32

  • Uzman Üye
  • *****
  • 456
  • 115
  • 456
  • 115
# 16 Ağu 2010 01:19:02
AKINCILAR

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

 YAHYA KEMAL BEYATLI

Çevrimdışı damla75

  • Uzman Üye
  • *****
  • 659
  • 1.511
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 659
  • 1.511
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Ağu 2010 01:32:10
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel

Çevrimdışı melike 82

  • Uzman Üye
  • *****
  • 567
  • 1.641
  • 567
  • 1.641
# 16 Ağu 2010 03:08:54
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde Ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
...Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sükut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

Ustam!
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.

Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...
SERKAN UÇAR

Çevrimdışı goboz

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 865
  • 1.620
  • 865
  • 1.620
# 16 Ağu 2010 03:14:29
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK