Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimiçi nergis_ozata

  • Uzman Üye
  • *****
  • 465
  • 1.619
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 465
  • 1.619
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Eki 2009 15:08:12
ŞİİR DEĞİL AMA BEYENDİĞİM Bİ YAZI İŞTE...

Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana..
Zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşık.
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip,kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir kesif gezisine çıkarır.
Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü.
Her aşkta kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakin yüzlerine,onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size...

Aşk denilen kaleydokobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda, binbir cam rengarenk ışıklar
saçarak döndüğünde, her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz.
Her camda, farklı bir renginiz vardır;her şekilde sizden bir parça...
Aşklarınız hülasanızdır Sevdiğiniz her adam, beğendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi elverir;arada bir çevirdiniz mi kaleydoskopu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller alır;hepsi siz...
Sevgilinizin gözlerindeki dolunay, siz deki ışığın yansımasıdır aslında;dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin yansımanızdır.

Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi bulamadığınızdandır...
Aşk, narsizmdir.
Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz.
Narcissusu'u bilirsiniz;Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya dayanamazmış kendine.
Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu,dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran...
Bir gün ırmak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü.
Uzanıp, iyice bakmak istemiş.
Tam gördüğünde kendisini,dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya...

Yeryüzünün en güzel insaninin öldü günü duyan Tanrı, unutulmaması için Onu her bahar açan güzel kokulu bir çiçege dönüştürmüş,Narcissus, nergis olmuş.

Kıssadan hisse, benden size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize...

Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi "Bahar getirdim sana" deyin.
Baharin elinizde olduğunu unutmadan..

Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz;dikkat edin de hayran olup düşmeyin...
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin...
 
Can Dündar

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.098
  • 23.853
  • 5.098
  • 23.853
# 11 Eki 2009 00:26:22
Ben

Ben: Karlı dağların deli rüzgarı
Ben: Tozlu yolların demirbaşıyım
Ben: Suyu kurumuş sevgi pınarı..
Ben: Toprak bekçisi mezar taşıyım

Ben: Hep yıllar yılı kanayan çıban...
Ben: Fikir sürüsün yitiren çoban
Ben: Hayal peşinde çarıksız taban...
Ben: Gurbet ağzında bulgur aşıyım

Ben: Çürük bir gemi aşk denizinde..
Ben: Yağmur damlası dostun izinde
Ben: Yanıp kül oldum aşkın közünde...
Ben: Kara sevdanın dert yoldaşıyım.

Ben: Koyu düşmanım yersiz gülüşe..
Ben: Düşüvermişim bitmez bir düşe
Ben: Bıldır ağlarım bu yıl ölmüşe..
Ben: Bensiz duygunun ilk savaşıyım

Ben: Gönlü aklına uymayan deli..
Ben: Az düşünceden doymayan deli
Ben: Beni ben diye saymayan deli.
Bırakın ben benden uzaklaşayım.


Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 11 Eki 2009 00:36:15
m.a.e.


Üç beyinsiz kafanın derdine , üç milyon halk ,
Bak nasıl doğranıyor ? Kalk , baba , kabrinden kalk !
Diriler koşmadı imdâdına , sen bâri yetiş…
Arnavutluk yanıyor… Hem bu sefer pek müdhiş !
Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu :
Ki hemen kol kol olup sardı bütün bir yutdu.
O ne yangın ki : Ocak kalmadı söndürmediği !

O ne tûfan ki : Yakıp yıktı bütün vâdiyi !
Âşinâ çehre arandım… O , meğer , hiç yokmuş …
Yalınız bir kuru çöl var ki , ne sorsan  : Hâmûş!
Âşinâ çehre de yok , hiçbirinin yâdı da yok ;
Yakılan bunca hayâtın , hani , ecsâdı da yok !
Yoklasan külleri , altından , eminim , ancak,
Kömür olmuş iki üç parça kemiktir çıkacak !
Baba ! En sevgili annen , o senin öz vatanın
Olacak mıydı fedâ hırsına üç kaltabanın ?
Dedemin sürdüğü , can ektiği toprak gitti …
Öyle bir gitti ki hem : Bir daha gelmez ebedî !
Ne olurdun bunu kalkıp da göreydin acaba ?
“Meşhed” in beynine haç saplanacak mıydı baba !
Ne felâket : Dönüversin de mesâcid ahıra ,
Hırvat’ın askeri tepsin çıkıp üstünde hora!
Bâri bir hâtıra kalsaydı şu toprakta diri …
Yer yarılmış , yere geçmiş şühedâ türbeleri !

Nerde olsan çıkıyor karşıma bir kanlı ova …
Sen misin , yoksa hayâlin mi ? Vefâsız Kosova !
Hani binlerce mefâhirdi senin her adımın ?
Hani sinende yarıp geçtiği yol “ Yıldırım” ın ?
Hani asker ? Hani kalbinde yatan Şâh-ı Şehid ?
Ah kurbân-ı zafer nerde bugün ? Nerde o iyd ?
Söyle , Meşhed , öpeyim secde edip toprağını :
Yok mudur sende Murâd ‘ ın iki üç damla kanı ?
Âh Meşhed ! O ne ? Sâhandaki meyhâne midir ?
Kandilin , görünmüyor , nerde ? Şu peymâne midir ?
Ya hareminde yatan şapkalı sarhoşlar kim ?
Yoksa yanlış mı ? Hayır , söyleme , bildim … Bildim!
Basacak mıydı , fakat , göğsüne Sırb ‘ın çarığı ?
Serilip yerlere binlerce şehidin sarığı ,
Silecek miydi en alçak neferin çizmesini ?
Dürtecek miydi geçen , leş gibi her lîmesini ?
Ya şu üç parçalı bayrak dikilirken tepene ,
Neye indirmedi , kim çıktı bu halkın önüne ?

Hani , milletlere meydan okuyan kavm-i necib ?
Görmedim bir kişi , tek bir kişi meydanda … Garib !
Hani , haysiyetinin gölgesi çiğnense eğer ;
-Olmadan üç kişinin , beş kişinin , hûnu heder-
Kahraman gayzı yatışmaz , kanı coşkun efrâd ?
İşte haysiyyet-i kavmiyye muhakkar , berbad !
Hani “ Nâ-mahreme ben söyliyemem kızlarımın ,
Karımın ismini … Hem öldürürüm , sorma sakın !”
Diye , tahrîr-i nüfûs istemiyen er kişiler !
Hani , göstermediler eski celâdetten eser ;
Fuhşu i’lâya koşan bir sürü nâ-merd öteden ,
Ne selâmlık , ne harem dinlemeyip çiğnerken !

Hani , ey kavm-i esâret-zede , muhtâriyet ?
Korkarım , şimdi nasibin mütemâdî haybet !
Hani , ey unsur-i bî-râbıta , istiklâlin ?
Ebediyyen , sanırım , söndü bütün âmâlin !
Hani “Başkım”cıların kurduğu yüksek hülyâ ?
Seni yıllarca avutmuş da o mel’un rü’yâ ,
Uyumuştun … Ya uyansaydın eder miydi tebâh ,
Mülkü , birdenbire âfâka çöken kanlı sabah ?
Karadağ haydudu , Sırp eşşeği , Bulgar yılanı ,
Sonra Yûnân iti , çepçevre kuşatsın vatanı…
Târumâr eyleyiversin de bütün ordumuzu ,
Bizi kovsun elimizden alarak yurdumuzu …
Kimsesiz âilelerden kimi gitsin bıçağa ;
Kimi bin türlü fecâ’atle çekilsin kucağa …
Birinin ırzı heder , digerinin hûnu halâl …

İşte , ey unsur-i isyan , bu elim izmihlâl ,
Seni tahrik eden üç beş alığın ma’rifeti !
Ya neden beklemiyordun bu rezîl âkıbeti ?
Hani , milliyetin İslâm idi… Kavmiyyet ne !
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine.
“Arnavutluk” ne demek ? Var mı şerîatte yeri ?
Küfr olur , başka değil , kavmini sürmek ileri !
Arabın Türke ; Lâzın Çerkese , yâhut Kürde ;
Acemin Çinliye rüchanı mı varmış ? Nerde !
Müslümanlık’ta “anâsır” mı olurmuş ? Ne gezer !
Fikr-i kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber.
En büyük düşmanıdır ruh-i Nebî tefrikanın ;
Adı batsın onu İslâm ’ a sokan kaltabanın !
Şu senin âkıbetin bin bu kadar yıl evvel ,
Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel ?

Artık ey millet-i merhûme , sabâh oldu uyan !
Sana az geldi ezanlar , diye ötsün mü bu çan ?
Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü !
Dinle Peygamber-i Zîşân’ın İlâhî sözünü.
Türk Arapsız yaşamaz , kim ki “yaşar” der , delidir !
Arabın , Türk ise hem sağ gözü hem sağ elidir.
Veriniz başbaşa ; zîrâ sonu hüsrân-ı mübin :
Ne Hilâfet kalıyor ortada billâhî , ne din !
“Medeniyet!” size çoktan beri diş biliyor;
Evvelâ parçalamak , sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken , hâlâ ,
Ne bu şûrîde siyâset , ne bu fâsid da’vâ ?
Görmüyor gitti yanlış yolu , zannım , çoğunuz …
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz !
Bunu benden duyunuz , ben ki , evet , Arnavudum …
Başka bir şey diyemem…İşte perişân yurdum !...
 

Çevrimdışı ErginCan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 597
  • 2.873
  • 597
  • 2.873
# 11 Eki 2009 00:41:34
PERDELER

 

Perdeler, hep perdeler...

Her yerde, her yerdeler.

Pencerede, kapıda,

Geçitte, kemerdeler...

Perdeler, hep perdeler...

 

Ya benim sevdiklerim,

Şimdi nerde, nerdeler?

Onu bomboş perdenin;

İçerde, içerdeler!

Perdeler, hep perdeler...

 

Gönülde asıl perde;

Onu hangi göz deler?

Surat maske altında,

Sis altında beldeler.

Perdeler, hep perdeler...

 

Perdeye doğru akın;

Atlılar, piyadeler.

Yollar, yönler dolaşık;

Değişik ifadeler.

Perdeler, hep perdeler..

 

Bir tohumda bin gömlek.

Giyim giyim fideler.

Kalbler dilini yutmuş;

Bangır bangır mideler.

Perdeler, hep perdeler...

 

Son noktada son perde;

Çevrilmiş seccadeler.

Orada işte işte,

Ölümden âzadeler!

Perdeler, hep perdeler...

                                     N.F.K.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 12 Eki 2009 09:55:52
Arkadaşlar  çok güzel  şiirler....Elinize  dilinize  fikrinize  sağlık  hepinizin....Teşekkürler..

Çevrimdışı eylemizmir

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 148
  • 89
  • 148
  • 89
# 17 Eki 2009 23:34:22
Anı yaşa
Bugün son günün olsa…
Nasıl yaşardın
Sadece 24 saat nefesin kalsa?
Hiç yalansız,
Tamamen riyasız,
Ne yapardın? ..
Daha mı çok tebessüm eder?
Uyumaz yıldızlara mı bakardın?
Demek çekinmeden sevgini söyler,
Dostlarını arardın?
Belki gezebildiğin kadar gezer,
Bir o kadar çiçek koklardın.
Acaba düşmanın kalır mıydı
Gönlünü alıp barışmadığın?
Hadi… Zaman geçiyor.
Dakikalar su gibi akıyor.
Son anların olsa bunlar
Ne yapardın?
Birikmiş tüm paranla
İhtiyacı olanlara yardım eder,
Harcayabildiğince harcar mıydın?
Sanırım eleştirmezdin kimseyi,
Vakit iltifatlarına yetmezdi!
Peki neden bugün değil… sonra!
Son günün olması ne katacak sana,
Artık anla!
Dün gitti,
Yarın gelmedi;
Anı yaşa!


Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 24 Eki 2009 19:46:38
Verilmeyen Sevgi Asla Alınmaz


Ruh bedene girip, şekil alınca,
Can olup canana, gönül verince.
Zevki sefa ile, ömür sürünce,
Harabat ehline ,hor bakar gönül.

An olur söz biter, dilin lal olur,
Devran döner, kara bahtın ak olur.
Gamlı gönlün, sevdalanır şad olur,
Gönlü güzel, kendi güzel görünce.

Severde karşılık, bulmazsa gönül,
Her günü yıl gibi geçerde gider.
Gelip geçen yıllar, ömür törpüler.
Tek taraflı sevda, çekerse gönül.

Gönülde sevdanın, yangını dinmez,
Gözden akan yaşlar, yangın söndürmez.
Verilmeyen sevgi, zorla alınmaz,
Cihanın sultanı, olsan da gönül.

:(

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.435
  • 177.444
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.435
  • 177.444
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eki 2009 23:08:11
YÜRÜYÜŞ

Zaman su misali hızla akıyor

Yokluğun çok acı, yürek yakıyor

Gözlerin ummana, dargın bakıyor

Kalk gidelim gülüm , yolumuz uzun

-

Beklemek boşuna, yola çıkmalı

Bendinden taşmalı, setler yıkmalı

Elini tuttuğun ,güzel kokmalı

Kal gidelim gülüm, yolumuz uzun

-

Dönüp bakma artık, yorgun yıllara

Olsan bile çıkma, dargın yıllara

Ne çok hüzün ektik,vurgun yıllara

Kalk gidelim gülüm ,yolumuz uzun

-

Bak şafak atıyor, ışıdı önüm

Sanadır doğrultum, bellidir yönüm

Eğer evet dersen, başlar düğünüm

Kalk gidelim gülüm, yolumuz uzun

-

Dile ne dilersen, iste vereyim

Varımı yoğumu yola sereyim

Sana bağban olup, gülün dereyim

Kalk gidelim gülüm, yolumuz uzun

-

Boşuna gitmesin ,bu kadar emek

Oyuncak değildir , çok sevdim demek

Vuslatın temeli, delice sevmek

Kalk gidelim gülüm , yolumuz uzun

-

Aç hadi kapıyı dağlar yol versin

Mutluluk istersen Allah bol versin

Sen ele uzan da ,o da kol versin

Kalk gidelim gülüm , yolumuz uzun

-

Hadi tut Dostelim,senin elindir

Ruhumu okşayan, sevda yelindir

Benim güzel canım, allı gelindir

Kalk gidelim gülüm, yolumuz uzun..

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 25 Eki 2009 23:31:44
a.n.asya

BAYRAK

Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.

Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 26 Eki 2009 03:48:43
Askın Yalan Olduqunu Sölemediler Bana 
 
Aşkın yalan olduğunu söylemediler bana, bu yüzden yara bereyim gönül evimde...
Kaşlarımdaki öfkeyi susturacak söz bulamıyorum lugatımda!
Yakışmıyor artık sana susmalar tadını kaçırdın yıllarca. Aramıza boyumuzdan büyük ayrılıklar koydun oldu mu? Bende kalabalığın tenhalaşıyor yavaştan... Meltem esmiyor nicedir, fırtınalar susmadı henüz. Hayat anlamsız geliyor tutunamıyorum canıma...
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama; delirmekten mutluluğu aşkta öğrendim.
Neden herkes bakışlarını üstüme yapıştırmış bana bakıyor? Biliyorum, çok çirkinim kimin yüreğinin zilini çalsam açılmaz kapılar ardında kalırım kimsesizliğimden... Oysa ben düşlerin pembesini yüreğimin görünmezliğinde saklarım... Temiz hayallerimden kurşun yemek öldürüyor içime sığmayan umutlarımı: Yine de her gece mektuplar yazarım sana hiç okumayacağın.

Yüzün flulaştı gözümde, aklım yavaş, yavaş seni unutmaya yelteniyor sevgili!
O duyumsuz bakışlarından aldığım yitik anlamı göğsümde tutuyorum...
Geç bastırılmış bir yalnızlık ihtilali için MERHABA! bu yüzden zehirli geceler bırakıyorum ve seni onarıyorum kendimi yaralayarak. Yalnızlığımdan bir sen çıkarıyorum sensizlik büyüyor yanımda...
Mor bir ölüm giyiniyorum sensizliğimin, sessizliğinde... Seni çıkarıyorum hücrelerimin beyinden kan revan her parçan, ben kanıyorum gözlerimden sen düşerken.

Seni bende devleştirmeseydim bu kadar sen de bilmeyecektin farkının farkındalığını sevgili!...
Sen de unutamayacaksın yar beni... Her şarkıda biraz beni hatırlayacak sevgimi bırakıyorum yüreğine usulca haykırarak farkında olmasan da.
Göm şimdi beni aklının dehlizlerine sana da bu yakışır sevgili!
Beni saçlarının toroslarında uyut, beyaz gelinliği sen giydir başımın mezarına!
Sonranın azı, mor dağların eteğinde ölüm kusacak aşkın ciğerlerimden... Bu ölüm beni de korkutuyor ama; gelsem yoksun, gelmesen ölüm oluyorum; nedir bu ters denklem anlamıyorum!
 ve ben seni bilmesende  hala çok seviyorum 
Kahraman Tazeoğlu

Çevrimdışı aysekarakus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 926
  • 1.198
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 926
  • 1.198
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 26 Eki 2009 10:45:52
İLK
Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler
Sana baktım yıllarca hep ayni özlem penceresinden
Yürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresinden
Denize karşı küçüle küçüle giden evleri
İnce ince karşılardın olağan karşılardın
Şen dünya içinde şen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen

Bahar bilgisi güneş rengi at soluğu ve sen
Seni çağırıyorum geç gel ağlayan son bâkireler içinden
Kadınlar taş heykeller gibi gelip geçer sarı kayalardan
Hangisine baksam sen kımıldar sen seslenirsin içerlerden
Çekil karşımdan sultanı cariyelerde aramak körlüğü diyorum
Körlük güneşe ve gözlerime doğru gelen

Sen bir el uzanışıyla aydınlanan yeni ay mısın
Geyik resimleriyle kabarık her köşen
Geyik derisinde akan ilk nehir
Bir el uzanışıyla
İlk sokağın ağzında kaybolursan ağlıyacağım
Leylâklarla akrepler gözlerine bakıp insan olurlarsa
Çocuk cennetinde günahların ilkini sen işliyorsun demektir Suna
Parlayan denizler gürültüsüz şiirler kapanan kapılar sana gök taşlarını getiriyorlar

Seni sayıklıyor
Denemesi yanlış yapılmış ilk ok

Sezai Karakoç

Çevrimdışı melike 82

  • Uzman Üye
  • *****
  • 567
  • 1.641
  • 567
  • 1.641
# 26 Eki 2009 19:48:53
YARIM BIRAKTIN
Sessiz bir geceydi …
Hayır anlatamadım.
İnanmadın.
Tuttum gözyaşlarımı yanında hep.
Utandım.
Hep güçlü bil istedim beni.
Seni sevmek kolay mıydı ?
Yoksa beni sevmek mi zor ?
Gittin …
Yarım bıraktın
Yarsız bıraktın beni
Yalnız değil
ıssız bıraktın beni …
Hep susmak oldu en iyi yaptığım.
Yine susuyorum.
Bu defa benim söylediklerime ağlıyorum.
Belki hak etmediklerine …
Belki.. belki seviyor olma ihtimaline …
Hep ..
Hem içimde hem bana en uzak olmak zorunda mısın ?
Her defasında bırakmak zorundamısın ısıttığın ellerimi ?
Her ayrılıkta..beni hep geri dönüşüne inandırmak zorunda mısın ?
Oysa ben … hep içimde sakladım senii !!!
Görüyormusun ?
Yine düşlüyorum yine geri dönmeni umud ediyorum.
Hep bekliyorum hep geliyorsunn …
Sonra hayatımı alt üst edip çekip gidiyorsun …
Sen
Yine
Yarım bıraktın
Yarsız bıraktın beni
Yalnız değil ıssız bıraktın benii …
Her defasında doyamadım sana …
Bakamadım dilediğimce …
Şöyle içimdenn sımsıkıı sarılamadımm …
Koklayamadımm kokunu alamadım yanıma …
Mesafeler değildi seni ve beni engelleyen
Sen ve ben biz olamamıştık bir türlü gerçekten.
Anlatamamıştık bizi
Yine döneceksin biliyorum
.
Hissedebiliyorum .
Son hoşçakalın diğerine çok benziyordu sevdiğim adam.
Beni seviyorsun …
Seni seviyorum …
Ne olur
Beni
Yarım bırakma
Yarsız bırakma
Issız bırakma

ALINTI

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 27 Eki 2009 00:42:13
h.n.a.


TÜRKÇÜLÜK BAYRAĞI

Türk duygusu her Türkçüye en tatlı kımızdır;
Türk ülküsü candan da aziz bayrağımızdır.

Bayrak ki onun gölgesi Bozkurtları toplar;
Bayrak ki bütün kaybedilen yurtları toplar.

Nerden geliyor? Tanrıkut`un ordularından!
Lakin bize bir beyt okuyor kutlu yarından:

Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez!
Atsız yere düşmekle bu bayrak yere inmez!

Çevrimdışı melisa1

  • Uzman Üye
  • *****
  • 320
  • 854
  • 320
  • 854
# 27 Eki 2009 00:59:35
Uzanıp yatıvermiş, sereserpe;
Entarisi sıyrılmış hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!

 ORHAN VELİ KANIK

Çevrimdışı FADİKE

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 58
  • 133
  • 58
  • 133
# 28 Eki 2009 18:48:47
Seni anlatabilmek seni   
İyi çocuklara,kahramanlara.
Seni anlata bilmek seni,Namussuza,halden bilmez
Kahpe yalana.
Ard arda kaç zemheri
 Kurt uyur,kuş uyur,zindan uyurdu.
Dışarda gürül gürül akan bir dünya….Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,BİR O YANA BİR BUYANA…
   Ahmet Arif

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK