Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 30 Ara 2010 17:12:18
Bir yerde dinledim hoşuma gitti.Sizlerle paylaşmak istedim.


BEN DELİYİM


Ben deliyim…
Yorgun ve yalnızım. Kaldırımlara misafirim...
Gecenin gözleri üzerimde.
Denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem…
Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim.
Ey! Sabreden derviş bana da sabretmeyi öğretsene.
Ben deliyim, ama çok şey bilirim.
Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana...
Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum.
Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir istasyona, hep aynı raylar üzerinde.

Ben deliyim…
Yağmurun yağması benim için romantik değildir,
ben kurşun yağmurlarını bilirim.
Benim güneşim batmaz, dünyam dönmez, ayım hep mehtap halindedir, rüzgârlarım doğudan eser...
Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum,
Mezem ise bir dilim umut.
Ezbere bilirim yaşamayı, yaşarken savaşmayı.

Ben deliyim.
Ben buralara ait değilim.
Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem, surlarla çevrili bir şehrim.
12 den sonra volta attığım caddelerim, kızıl sakallı bir dayım bir de kara gözlü yarim var benim.

Ben Deliyim.
Söyleyemediğim düşüncelerim var.
Her akşam ayrı bir meydanda, Atatürk heykelinin karşısında, olmayan aklımı dar ağacına asar, ipini çekerim.
Ölüm, ölüm kurşun olup yağar üzerime.
Binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim.
Ben sıratın canbazı, doğal bir felaket, sosyal bir belayım.

Ben deliyim…
Benim mevsimim değişmez, sadece bahardır.
kuşlardan sadece güvercini bilirim, yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar.
İnsanlardan yalnız çocukları severim, onları da büyüyünceye kadar.

Ben deliyim…
Bağıra bağıra şarkılar söylerim, sessiz sessiz şiirler yazarım. Bilmediğim yerlerin, tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim.

Ben deliyim...
Kendimle sohbet eder, kendi kendime gülerim.
Telefon kulübeleriyle kavga ederim.
Asfaltın siyahında kaybolur, düşüncelere dalarım.
Çıkmaz sokaklarda kendimi arar, bir de üstüne güzel hayaller kurarım.
Sonra, sonra hayallerimle beraber suya düşerim.

Ben deliyim…
Çayım sekiz şekerlidir, cigara üstüne cigara yakarım.
Dumanı iner efkarımın şehrin üstüne.
Parayı sevmem ama para için çalışırım.
Dört yaşında aşık olduğumu, sonra babamın hiç başımı omuzuna dayamadığını hatırlar, hayal de olsa omuzlarında uykuya dalar, Rüyalar görürüm, uyandığımda hiçbirini hatırlamadığım halde...

Ben deliyim…
Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz, kimseye düşman değilim, kimseye de dost olmadım.
Ben kendime bile yabancıyım...
Duygularım hep sansüre uğramış, bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım...
Ufacık bir bakış boğazımı düğümler.
Kimi özlediğimi bilmeden, hasretin en yoğun halini yaşarım.
Ah! İçimden dağıtmak gelir, dağıtamam ya, kendimi dağıtırım.
Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşıyor, insanlarınki kankırmızılaşır.
Bakamam kimsenin yüzüne, sevgiye muhtaç bir yavruya döner yüreğim... Kalbim titrer, haykırırım ama duyuramam sesimi...
Yine de sardığım tütünde, yaktığım cigarada bulurum mutluluğu...

Ben deliyim, ağlamamaya yemin etmiş gözlerim...
Sonu dramla biten bir hatıra, üç bölümlük bir komedi dizisiyim.
Çoğu zaman çorbama kinimi doğrar, öfkemi kaşıklarım.
Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasında,
Kimisi tükürür, kimisi öper.
Tükürene mezar, öpene lalezar olurum.

Ben deliyim...

Zülfün hergece ihanetler rıhtımında.
Ciğerimin üstünde sevdasını kurşuna dizer.
Ve ufacık bir bakış boğazımı düğümler.

Ben deliyim...
Bulmacaya benzerim. Kimi zaman soldan sağa bir nota.
Kimi zaman yukarıdan aşağıya Eski Mısır'da bir Tanrıyım.

Ben deliyim, geceyi ikiye böler, sonra hayatın adını yalan koyarım...

Ben deliyim, ben yüreklerde ünlem, kafalarda soru işaretiyim.
Ben deliyim, bağrı taşlarla dolu bir Toprak parçasıyım.
Bir uçtan bir uca kurumuşum.
Karınca yuvaları ve Ayak izleriyle süslüdür tenim...
Kar yağar üşürüm, güneş olur kavrulurum.

Ben deliyim...
Mutluluğu uzaktan seyrederken cebimde küçük umutlar biriktirir, gözlerimi kapının eşiğine dikerim.
İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir, hep içime atarım ama, kendimi içine atacak bir yer bulamam.
Anlamayana az gelirim, anlayana çok...
Ne yarınlar birşey bekler benden, ne de ben yarınlardan...
Ben deliyim...
Ağlamamaya yemin etmiş gözlerim...


Çevrimdışı umran45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 520
  • 1.833
  • 520
  • 1.833
# 30 Ara 2010 17:32:13
 MIRILDANDIKLARIM

Kırdın mı incittin mi birilerini,
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi...
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış,
saçlarım taranmış, giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı?
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları.
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik
etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan.
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
'içtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan
insanlar?
Hala bir umut var mıdır?
Çikmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım nede mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar...
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin,
tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
senin ve benim , yani bizim için...

 Murathan MUNGAN

Çevrimdışı mr_black19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 766
  • 1.408
  • Müdür Yardımcısı
  • 766
  • 1.408
  • Müdür Yardımcısı
# 30 Ara 2010 18:07:16
SANA BİRİKİYORUM

Artık çıkmıyorum İstiklal’e.
Sabah Fatma Hanım uyandırıyor.
Helva, ekmek, çay…
Bana onlar bakıyor.

Odanın hali perişan,
ben perişan.
Kimse yok işime karışan.

Ara sıra balkona çıkıyorum.
Fesleğenler kuruduğunda Ocaktı.
Ben baharı bekliyorum.

Ne olduğunu bilmediğim
bir umudum var hala
Gözüm şişelere takılıyor,
becerebilseydim ne ala.

Bu günlerde böyleyim ben,
yas denen şiirdeyim.
Bir köşede gülüşün var,
sırtımda kanlı bıçağın.

Hiçbir zaman duymayacağın,
duysan da anlayamayacağın
bir çığlıkta
sana birikiyorum…

ERHAN GÜLERYÜZ

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.784
  • 5.086
  • 23.784
# 30 Ara 2010 18:31:37
NE İNSANLAR GÖRDÜM!

Âah ah... Ne insanlar tanıdım hey!
Hep hikaye roman çıktı.
Kimi dedim agır bir sey,
Tarttim baktim gram çikti.

Kimi beni veli yapti,
Kimi beni deli yapti.
Kimi yigit rolü yapti,
Emdigi süt haram çikti.

Kimi ates duman tütmez,
Gövde saglam, güç müç yetmez.
Gel gelelim iflah etmez.
Mayasinda verem çikti.

Kimi kirli, pasli idi,
Kimi süslü, püslü idi,
Kimi sahte asli idi,
Kimi sahte kerem çikti.

Hele hele en çok yandiklarim
Kabuguna kandiklarim
Ak alinli sandiklarim
Yüzü gözü krem çikti.

Eksik oldu biraz tarif,
Kimi kaba, kimi zarif,
Hepsi böyle degil ARIF;
Kimi çôk muhterem çikti.
 
Ozan Arif

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 30 Ara 2010 19:07:41
33 Kursun

1
Bu dag Mengene dagidir
Tanyeri atanda Van'da
Bu dag Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karsi
Bir yanin çig tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanin seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzullarin salkimi
Firari güvercinler su baslarinda
Ve karaca sürüsü,
Keklik takimi...

Yigitlik inkar gelinmez
Tek'e - tek dögüste yenilmediler
Bin yillardan bu yan, bura usagi
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü degil bu
Gökte yildiz burcu degil
Otuzüç kursunlu yürek
Otuzüç kan pinari
Akmaz,
Göl olmus bu dagda...

2
Yokusun dibinden bir tavsan kalkti
Sirti alacakir
Karni sütbeyaz
Garip, ikicanli, bir dag tavsani
Yüregi agzinda öyle zavalli
Tövbeye getirir insani
Tenhaydi, tenhaydi vakitler
Kusursuz, çirilçiplak bir safakti

Bakti otuzüçten biri
Karninda açligin agir boslugu
Saç, sakal bir karis
Yakasinda bit,
Bakti kollari vurulu,
Cehennem yurekli bir yigit,
Bir garip tavsana,
Bir gerilere.

Düstü nazli filintasi aklina,
Yastigi altinda küsmüs,
Düstü, Harran ovasindan getirdigi tay
Perçemi mavi boncuklu,
Alninda akitma
Üç topugu ak,
Eskini hovarda, kivrak,
Doru, seglavi kisragi.
Nasil uçmuslardi Hozat önünde!

Simdi, böyle çaresiz ve bagli,
Böyle arkasinda bir soguk namlu
Bulunmayaydi,
Siginabilirdi yüceltilere...
Bu daglar, kardes daglar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandirmaz adami,
Yanan cigaranin külünü,
Güneslerde çatal kivilcimlanan
Engeregin dilini,
Ilk atimda uçuran
Usta elleri...

Bu gözler, bir kere bile faka basmadi
Çig bekleyen bogazlarin kiyametini
Karli, yumusacik hiyanetini
Uçurumlarin,
Önceden bilen gözleri...
Çaresiz
Vurulacakti,
Buyruk kesindi,
Gayri gözlerini kör sürüngenler
Yüregini les kuslari yesindi...

3
Vurulmusum
Daglarin kuytuluk bir bogazinda
Vakitlerden bir sabah namazinda
Yatarim
Kanli, upuzun...

Vurulmusum
Düsüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranim çikmaz
Canim alirlar ecelsiz
Sigdiramam kitaplara
Sifre buyurmus bir pasa
Vurulmusum hiç sorgusuz, yargisiz

Kirvem, hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki...

4
Ölüm buyrugunu uyguladilar,
Mavi dag dumanini
ve uyur-uyanik seher yelini
Kanlara buladilar.
Sonra oracikta tüfek çattilar
Koynumuzu usul-usul yoklayip
Aradilar.
Didik-didik ettiler
Kirmansah dokumasi al kusagimi
Tespihimi, tabakami alip gittiler
Hepsi de armagandi Acemelinden...

Kirveyiz, kardesiz, kanla bagliyiz
Karsiyaka köyleri, obalariyla
Kiz alip vermisiz yüzyillar boyu,
Komsuyuz yaka yakaya
Birbirine karisir tavuklarimiz
Bilmezlikten degil,
Fikaraliktan
Pasaporta isinmamis içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayri eskiyaya çikar adimiz
Kaçakçiya
Soyguncuya
Hayina...

Kirvem hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki...

5
Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmis közüm,
Karnimda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardasini
Üç nazli selvi,
Ömrüne doymamis üç dag parçasi.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hisim, daglarin çocuklari
Fransiz Kusatmasina karsi koyanda

Biyiklari yeni terlemis daha
Benim küçük dayim Nazif
Yakisikli,
Hafif,
Iyi süvari
Vurun kardas demis
Namus günüdür
Ve saha kaldirmis atini.

Kirvem hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki

 Ahmed Arif

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 30 Ara 2010 19:43:58
Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyârımız da binbir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.

Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da
Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini.
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini…

Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin;
Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.

Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!

Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini;
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz.

F.N.Ç

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2010 19:49:13
BEKLEYEN...
Sen, kaçan bir ürkek ceylânsın dağda,
Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
İstersen dünyayı çağır imdada;
Sen varsın dünyada, bir de ben varım!

Seni korkutacak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.

Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: Odur sarsan pencereleri,
De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!

Göğsümden havaya kattığım zehir,
Solduracak bir gül gibi ömrünü.
Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
Bana kalacaksın yine son günü.

Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
Varılmaz hayale işaret diye
Toprağında bir taş olur, beklerim...
NECİP FAZIL KISAKÜREK

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2010 21:37:19
Şehir demir almış bir gemi karda
Kalktı kalkacak
Belkide seni bekliyoruz böyle
Biliyorum her zamanki gibi
Gene en son dakkada geleceksin

Can Yücel ♣

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 30 Ara 2010 22:52:45
Yaslanıp omuzuna gecenin

sabahı karşılar gibi ,

ama dünyaya günaydın diyemeden,

Yatar gibi çimenlerin üstünde,

ama çimenlerin kokusunu alamadan.

Koşar gibi denize doğru

ama denizde kulaç atamadan.

Uzanır gibi bir çocuğun başına,

ama çocuğun başını okşayamadan.

Tırmanır gibi gürbüz bir ağaca,

ama ağaçtan bir meyve koparamadan.

Kavuşur gibi eski bir dosta,

ama eski dostla kucaklaşamadan.

İş başında türkü söyler gibi ,

ama sesimi ben bile duyamadan.

 

 

 

(Ben Sensiz Burda) A.Kadir

 

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2010 23:25:45
BİNGÖL ÇOBANLARI

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların

Görmediği gün aynı pınardan doldurup testimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek
Dolaştırıp dururuz aynı daussılayı
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda
"Suna"mın başka köye gelin gittiği akşam
Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla
- Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al -
Diye hıçkırır kaval:
Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun
Daima eğeceksin başkalarına boyun
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an
Mademki kara bahtın adını koydu çoban!
Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına

Kemalettin Kamu

Çevrimdışı gülnihal köse

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 99
  • 619
  • 99
  • 619
# 30 Ara 2010 23:28:25
Kaç hayat yaşayınca yorulur insan?
Kaç seneden sonra yaşlı, kaç hezimetten sonra bezgin,
Kaç sevdadan sonra kalpsiz,
Kaç kelimeden sonra lal olur kişi ?
       Elif Şafak

Çevrimdışı gmzhmt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
# 31 Ara 2010 00:13:17
Hangimiz Sevmedik

Hangimiz düşmedik kara sevdaya,
Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?
Hangimiz bir kuytu köşe başında,
Bir vefasız için yol gözlemedik mi?

Herkesten bir anı saklar bu yollar.
Herkesin acısı sevgisi kadar.
Güzelmiş, çirkinmiş ne fark eder ki?
Deli gibi sevmek ruhumuzda var.

Aşığın gözü kör, kulağı sağır;
Doğruyu, yanlışı ondan görmedik.
Yakıldı, yıkıldı yine de sevgi,
Ah o vefasızlar kıymet bilmediler.

Herkesten bir anı saklar bu yollar.
Herkesin acısı sevgisi kadar.
Güzelmiş, çirkinmiş ne farkeder ki?
Deli gibi sevmek ruhumuzda var.

Niran ÜNSAL

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 31 Ara 2010 15:50:33
Ağlama
Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!
Tek damla yaşın düşmesin yere.
Bak, tek güzelliğimiz yokluk,
Sana bir öğüt; ağlama boş yere.

Ne olursa olsun hiçbir şey değmez,
Senin bir damla gözyaşına.
Ağlayana kimse boyun eğmez.
Kimse bakmaz kimsenin yaşına.

Ne kadar kötülük, pislik varsa;
Sen herşeyi tertemiz öğren.
Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
Seni garip sanır her gören.

Ağlama sakın çocuk, ağlama!
Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
Sevgini hep söyle, sakın saklama.
Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.


Ahmet Hamdi Tanpınar

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 31 Ara 2010 16:03:33
Gitme Kal Bu Şehirde

Güz yaprakları düştü gazeller oldu
Bulut indi yeryüzüne sevdalı oldu
Bir avuntu biraz keder böyle bize neler oldu
Bu ayrılık birde hasret çekilmez oldu

Ay karanlık hep karanlık yüzü bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde
Gitme gitme yazık olur bize

Geceler kör dilsiz sanki konuşmaz oldu
Hüzünler koyduk üstüste ayrılık oldu
Bir avuntu birar keder böyle bize neler oldu
Bu ayrılık birde hasret çekilmez oldu

Ay karanlık hep karanlık yüzü bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde
Gitme gitme yazık olur bize

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 31 Ara 2010 18:39:45
Birtanem 


Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?

Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,

Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya

Dalga seven, kıyı sevilendir

Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga,

Ve döner hep geriye

Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya

Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca

İşte, ben de seni böyle severim birtanem.



Birtanem,

Bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?

Bilirler görünmeyeceklerini...

Sevilmeyeceklerini...

Koklanmayacaklarını...

Okşanmayacaklarını...

Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle

Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını

İşte, ben de seni böyle beklerim Birtanem


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK