Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Oca 2011 23:16:26
ACILARA TUTUNMAK
‎:
acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere

kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimizde
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde

aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye birşey vardı
sevmek diye birşey yokmuş
acılardan artakalan
işte bu bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde


acı çektim günlerce
acı çektim susarak
şu kısacık konuklukta
deprem kargaşasında
yaşadım birkaç bin yıl
acılara tutunarak
acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimizde

Hasan Hüseyin KORKMAZGİL

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 26 Oca 2011 13:00:21
ARARSAN
Dağ yolları gibiyizdir, uzağa düşeriz
Ararsan şiirin gurbetinde ara bizi.
Belki rüzgârımız ses verir bir dizeden,
Belki bir imgeye vurur düşlerimiz.






ŞÜKRAN KURDAKUL

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 26 Oca 2011 13:15:28
AN GELİR

an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
        gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
                o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
        çalgılar susar heves kalmaz
                şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
        çünkü fena kırmızıdır
                kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
        karakollar taranır
                yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
        her ölen pişman ölür
                hep yanlış anlaşılmıştır
                        hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
        direkler çatırdar yalnızlıktan
                sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
        kaf dağı'nın ardındaki
                ne selam artık ne sabah
                        kimseler bilmez nerdeler
                                namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
        kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
        çeşmelerden akar sinan
                an gelir
                        -lâ ilâhe illallah-
                                kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
        şairler dolaşır saf saf
                tenhalarında şiir söyleyerek
                        kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
        saatlı bir bombadır patlar
                an gelir
                        attilâ ilhan ölür

ATİLLA İLHAN

Çevrimdışı gülnihal köse

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 99
  • 619
  • 99
  • 619
# 26 Oca 2011 14:42:21
PAZAR AKŞAMLARI

Şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken,
süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim ?

Orhan Veli KANIK

Çevrimdışı gülnihal köse

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 99
  • 619
  • 99
  • 619
# 26 Oca 2011 14:50:23
Yalnız İnsan

Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan

Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir

Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan

Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kimbilir kim tarafından

Louis Aragon

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 26 Oca 2011 17:36:50
Hasret Çiçeğim   


Yağmurlar düşerken körpe bağına
Süzülür damlalar gül yaprağına
Takılıp gurbetin hüzün ağına
Bir sen mi solarsın hasret çiçeğim

Sarıp dikenlere gönül acını
İndirme başından ümit tacını
Rüzgarda savrulan ipek saçını
Bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim

Eserken başında bahar yelleri
Okşarsın hasretle açan gülleri
Andıkça geldiğin ırak yerleri
Bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim

Seller feryad eder dağlar ses verir
Bir ömre bir sevda sanma az gelir
Şimdi her gönülde bir ah yükselir
Bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim

Denizler dalgalı alınlar sisli
Yollar sıra sıra engel dizili
Herkesin ateşi içinden gizli
Bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim

Coşkun akan seldim duruldu kalbim
Gurbet eller gezdim yoruldu kalbim
Aşkın hançeriyle vuruldu kalbim
Bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim

(alıntı)

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 26 Oca 2011 17:37:17
İLKE
İlkelerin olacak
Seni satın alamayacaklar
Aptallarin uydurdugu
Atasözlerine inanmayacaksın:
"Paranın satın alamayacağı şey yoktur."
"Herkesin fiyati vardır"
Gibi sözlere kanmayacaksın
Onurunlu, kimliğinle ve beyninle
Akıllı yasayacaksın
Üreteceksin, seveceksin, sevileceksin
İnanclarının arkasında duracaksın
sevgilerin karşılıksız, yardımların  gizli olacak,
Seni attan, ottan ayıran özelliğin farkına varacaksın
Cünkü sen insansın
Ve bunu yakaladığın gün
Bembeyaz yaşayacaksın...

Müjdat Gezen

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 Oca 2011 18:18:13
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım,
yitirdiklerim kimler. Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı                   Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, giysilerim ütülü,
odam düzenli mi? Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım,
işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri,
talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler,
vurgun yemiş ilişkiler Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından,
tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan,
iyi insanlar özlüyorum 'içtenliğin' yada 'dünya görüşünün' kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları vitrin camlarına yansıyan
yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hala bir umut var mıdır
Çikmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım nede mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettigi bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak
tek isteğim ve dileğim senin ve benim , yani bizim için...
((MURATHAN MUNGAN))

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 26 Oca 2011 18:19:43
HER DİLDE

Hangi dilde ağlar çocuklar,
Hangi dilde güler
Ağlamak her dilde tek anlamda
Çince, İngilizce, Türkçe

Burnunu çeke çeke ağlamak
Belki biraz çocukça.
Ağlamak, hüngür hüngür,
Ağlamak, içini çeke çeke
İnsanca!

Benim güzel çocuğum,
Ya ağlatmak nece?
Kölelerden, tutsaklardan başlatıp
Günümüzün ozanlarına kadar
Gözleri bağlı
Sorgularda, işkence evlerinde?

Çağına yakışır yaşamayı
Sevmeyi, düşünmeyi, çalışmayı
Kısıtlayan tüm yasaklar
Yasalardan değil yalnız,
Sözlüklerden bile atılmalı!

Zorla güzellik yok!
Ozan da olsa dizelerinde
Ağlatmaya zorlamak bizi,
Ne ozanca, ne insanca, ne uygarca


    Rıfat ILGAZ

Çevrimdışı berrin67

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 220
  • 810
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 220
  • 810
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 26 Oca 2011 21:12:25
BİLİR MİSİN?
Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
Ama... Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamazsın;
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini
Sevgi bilmeyen bir kurşun.
Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
Batan bir gemiye el sallayamamak,
Oturup ağlayamamak,
Birkaç kulaç ötedeki
Bir tahta parçasını tutamamak,
Nedir bilir misin?
Sevmek nedir bilir misin?
Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
Bütün benliğini sarar, ısıtır.
Her gülüşte yeniden doğarsın
Ve bin kere ölürsün her iç çekişte
Nasıl anlatsam bilmem ki.
Yani ´sevmek´ işte.
Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Çemberini kıramamak kelimelerin.
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
´Seviyorum´ diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 26 Oca 2011 22:18:09
SES

Çeneni avuçlarının içine alıp,
duvara dalıp
kalma!.
Çeneni avuçlarının içine alma!.
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel,
çarpıyor pencerene dalgaları..
Gel!
Dinle havaları:
havalar seslerin yoludur,
havalar seslerle doludur:
toprağın, suyun, yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır,
sesimiz seninledir...

Nazım Hikmet RAN

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 26 Oca 2011 22:26:01

Kav 
      
Otomobil birden çıkıyor yoldan
Bir deniz kıyısında duruyor
Büyü bıçağı koparıyor onu gri harmanili kayalardan
Yalnız sırtlarından sezilen haçlı erleri kayalardan
Kayalar kapatıyor onun arkasını som
Düşünceyle şekerlendirilmeden
Günse eriyor yön yön Van Gogh'su bir kırmızılık
Kirazların ve güllerin tifoya kardeş çıkan rengi
Kokuları bile kıpkırmızı olan günlerin
Ve otomobilden inen sensin iki avcunda deniz
Çevrene üşüşen zeytin ağaçları
Arkandan ininler o kimlerdir ki avuçlarına gülüyor
Oluşa gülüyorlar kuşlara çocuklara
Kuşların bir başak biçimi olan o çocuklara
Ki senin ellerini görmek bir kurtuluştur çocuklara
Sen yüzünde Akdeniz memnunluğu sen Truvalı Helen
Sana gelmiş bütün yananlılar atlı arabalarla
Atlarla otomobillerle uçaklarla
Bütün kiraz yangını çocukları andıktan sonra
Evrenin akşamından döndünüz evlerin parmaklıklarına

Almışsın üstüne örtücülüğünü siyah kahverenginin
Ağaç gövdelerinin kavların rengini
Tabiat seninle canlı ve yeni
Tabiatı duruşun ve bakışınla verimlendirmişsin
Ey geçmez gençliğin telaşsız sesi
Sesinle ölümü ürkütmüş terletmişsin
Bir piknik yer altı gençliğine gözlerin
Saçların bir başlangıc eski zaman leylaklarına
Bir vakit gelse ki kapansam ayaklarına
Geçen zamanı yanlış bir rüya gibi yorumlasam
Resmini yunanlılardan kalma kayalara oysam
Gitsem Bergama Tiyatrosunda seslensem ismini
Benimle birlikte tabiat çağırsa seni
Eski çağ çağırsa seni
yeni çağ çağırsa seni
Her piknik gezintinde yaptıkları gibi
Çiçek kuş arı ve mavi gökte güneş
Seninle dolanırlar çocuk oyunlarında dağ düğünlerinde
Ve kayalar ilk olarak atalardan arınmış
Büyümüş denizden gelen sabırsız seslerle
Sonbahar papirüslerini birer birer atmış
Kentse yüzyıllarca ilerde ve ötede
Sen halk ve çocuklar ve bir portatif çadır
Ve kalakalmış bir oto uçurum kenarında
Hafta içi gel gitleri denizde kanayıp ıslanış
Güneş sevinçli yaşlarda kararmış
Tabiatla konuşmaya başlarsın bardakların derinliğinde

Çin çay  bardaklarının
Birbirinizi yitirirsiniz tabiatın sisinde
Biriniz Kafdağında biriniz Çinseddinde
Deniz yüreğinizin telaşsızlığın aydınlığını emer de
Akşamın üstüne boşanır yanar beyaz gecelerde
İyot kokulu yalnızlık panayırlarında
Ben bir peri masalı gibi anılırım o anda
Gelip geçen bir nöbet gibi o anda orada

Saçılan eşya toplanır otomobil çalıştırır dönüş başlar
Tabiatla son alışverişi yapar çocuklar
deniz yavaş yavaş siyah bir kabuk bağlar
Çayırlar üzerinde soğan yumurta kabukları büzülmüş kağıtlar
Sende kadınlığın o sonsuz gülümsemesi ve toparlanışı var
Gözler hep arkadadır acaba unutulan bir şey mi var
Mutlaka unutulan bir şey var
Gün bir bomba gibi düşer ve batar
Arkaya son bir göz atılır otomobile doluşur
Şimdi sizi tabiattan koparan geri alan bir asfalt
Şehrin düşüncelerini yayınlayan kalorifer bacaları
Oraya buraya koşuşan insanlar
Ve bütün ışıklar yanar
 

Sezai Karakoç   

Çevrimdışı adatepe1

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.185
  • 1.818
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.185
  • 1.818
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 26 Oca 2011 22:43:46
Acaba
Bin kez öptüm yine İstanbul'u bugün
Yağmur mu yoksa ben mi ağlıyorum
Yalnız bütün şehirden özür dile
Bir gün gelirsen buralara
Sayende İstanbul sırılsıklam...
Herhangibir akşamüstü
Sensizlik yine beni yakaladı suçüstü
Şu an baktığım denizden
Ne vardı sevdalarım bir bir çıksa
İçimdeki karanlığı alsa
Kızıl saçların omuzlarımda dolaşsa
Birdaha ağlarmıyım acaba?
 
Ceyhun Yılmaz
 

Çevrimdışı BAYPARS2

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Oca 2011 07:58:58
Adam Ol Yeter
Ne hakim, ne savcı, ne de doktor ol
Hedefe yürüyen adam ol yeter
Çıksa da önüne binbir türlü yol
...Hedefe yürüyen adam ol yeter

Elbet seni hakir görenler olur
Kınayanlar olur, yerenler olur
Vazgeç diye akıl verenler olur
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Kararlı ol, kim ne ederse etsin
Düşmana el salla kör dövüş bitsin
Sonsuza talipsen aldırma gitsin
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Engeller çıkarsa pes etme sakın
Ölümüne giden bir tavır takın
Kışlar bahar olur, uzaklar yakın
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Şu sahte dünyada gözün kalmasın
Dışın alsa bile için almasın
Makamın, şöhretin varsın olmasın
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Garibi, mazlumu üzen değişmez
Ezilen değişmez, ezen değişmez
Lafazanlık ile düzen değişmez
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Bir çınarsın, kimse bükemez seni
İstediği yöne çekemez seni
Hesaplar, planlar yıkamaz seni
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Mertlik ve dürüstlük hileyi yener
Yalancının mumu yatsıda söner
Mutlaka bu devran tersine döner
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Uğur IŞILAK

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Oca 2011 09:03:28
İşte Böyle...

Yalnızım.
Gündüzler, geceler boyu yalnız,
Ne elimden tutan dost, ne yüzüme gülen kız
Dolaşıp durduğum sokaklar ıssız.

Sokaklar unutturmaz yalnızlığımı,

Bekarım.
Beklemez yolumu penceresinde karım.
Ne bir türkü duyarım bekar odamda ince
Ne dağınık eşyama değer kadın eli
Ne olurdu her akşam eve gelince
Masal gözlü bir çocuk 'Baba' desydi.

Rüyalar unutturmaz bekarlığımı

Çirkinim.
Usandım tek başıma türküler çağırmaktan
Biliyorum güzel değil gözlerim, dudaklarım
İçinizden çıkıp gitsem bir gün diyordum
Başladığım bütün türküler yarım
Öyle bakmayın yüzüme kahroluyorum...

Türküler unutturmaz çirkinliğimi...

Üstelik şairim bilemezsiniz
Her akşam rüzgar gibi sokaklara düşürek
Elleri ceplerinde birisi gezer
Bir yürek taşı gögsünde duygulu, ürkek
Ceylan Yüreğine benzer

Mısralar anlatmaz şairliğimi.
 

Yavuz Bülent Bakiler
 
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK