Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı pisi1308

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 89
  • 732
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 89
  • 732
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 18:33:42
Seni bilmem ama ben kararlıyım
Şu garip sevdadan cayalım gitsin
Bu aşkta senden çok ben zararlıyım
Bir kumar oynadık diyelim gitsin
...
İçimde bir his var benden pes diyor
Olmayan duadan ümit kes diyor
Madem ki bahtımız böyle istiyor
Kaderin emrine uyalım gitsin

Seninle burcumuz tutsaydı keşke
Aslanlar bir başka yengeç bir başka
Yarını olmayan hayırsız aşka
Ayrılık nikahı kıyalım gitsin


Farzet ki bir rüya gördük ikimiz
Gerçekte bu hissi tanımadık biz
Böyle bir masalı yaşamadık biz
Bir varmış bir yokmuş sayalım gitsin

Marifet feleğin elinden çıkmış
Dünyada başka bir terzisi yokmuş
Keremi Aslıyı narına yakmış
Ateşten gömleği giyelim gitsin

Tiryaki gönlümde olmasın kuşkun
Tek sana müptela tek sana düşkün
Ardından bir ağıt yakalım aşkın
Adını elveda koyalım gitsin.

Cemal SAFİ

Çevrimdışı pisi1308

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 89
  • 732
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 89
  • 732
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 18:38:32
Hani benim sevincim nerde
Bilyelerim, topacım
Kiraz ağacında yırtılan gömleğim
Çaldılar çocukluğumu habersiz.
...Penceresiz kaldım anne
Uçurtmam tel örgülere takıldı
Hani benim gençliğim nerde.

Ne varsa buğusu genzi yakan
Ekmek gibi, aşk gibi
Ah... Ne varsa güzellikten yana
Bölüştüm, büyümüştüm.
Bu ne yaman çelişki anne
Kurtlar sofrasına düştüm
Hani benim gençliğim anne

Hani benim sevincim nerde
Akvaryumum, kanaryam
Üstüne titrediğim kaktüs çiçeğim
Aldılar kitaplarımı sorgusuz.
Duvarlar konuşmuyor anne
Açık kalmıyor hiç bir kapı
Hani benim gençliğim nerde
Yağmurları biriktir anne
Çağ yangınında tutuştum.
Hani benim gençliğim anne.

Çevrimdışı pisi1308

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 89
  • 732
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 89
  • 732
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 18:40:24
Çizebilseydim,
Bahar olacaktı yüzün...
Yazabilsem,
En uzunu şiirlerin...
...Olmadı, beceremedim...
Adını duvarlara yazacak çağım da
Çoktan geçit benim.
Yasak sevdamın
Gözaltı tarafı...
Çaresiz,
Seni yüreğimde erittim.
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Seni olmadığın zamanlarda da sevmiştik,
Olmadığın baharlarda da...
Ama hiç bu kadar telaşlanmamıştık.
Beklememişiz üstelik birbirimizi...
Birlikte ıslandığımız yağmurlarımız yok...
Ne kavgalarımızın adı bir olmuş,
Ne "dost" diye baktığımız yüzler...
Ayrı ayrı akmış göz yaşlarımız.
Ben, asırlardır okşamamışım yanağını,
Senin yüzün ağlamaktan yorulmuş...
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Bir, yüzün vardı görmediğim,
Bir, sesin...
Hiç duymadığım...
Kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
Dokunmadım, bilemezdim
Ellerinin beyazlığını.
Hangi şarkının neresinde,
Hangi şiirin en sevdalı sözünde
Çıkacaktın, bilemezdim.
Dilimin ucundaydın hep,
İşte; şimdi düşüverdin!
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

"Ağır ağır çıkılan bir merdiven" yok...
Eskittiğin yıllardan değil,
Sızlayınca yüreğin, anlıyorsun:
Yine gecikmişsin...
Sen, yeni yeni öğreniyorsun sevmeyi,
Bense çoktan düşürmüşüm aklıma ölümü.
Gönlün bedene baş kaldırdığı yerdeyim...
Ama yine de
HOŞ GELDİN,
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Unuttum, bana ne vakit gelmiştin,
Saklayacaktım seni.
Yüzün gözümde kalacaktı.
Bilmeyecektin böylesine sevildiğini.
Uykusuz gecelerimde büyüyecek,
Sensiz sabahlara uyandığımı duymayacaktın...
Olmayacaktın sıradan...
Eskitmeyecektim sevdamı...
Yoksa yine mi beceremedim?
Ama yine de hoş geldin,
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Ben, bir bu dağları eskitemedim,
Bir de sana düşmüş yüreğimi...
Gittiğim yolları hiç hesaba katma!
Düşünü görmediğim uyklular zaten haram.
Gökyüzünü boyayacak zaman da kalmadı...
Haydi sar kolarını...
"Ayrılık" diyeceğim,
Dilim varmıyor...
Daha yeni söylemiştim;
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Saatin zembereği boşaldı.
Bodrumlu Balıkçı İsmail
Çoktan denize açıldı.
Antalya'da barlar kapanalı
Yaklaşık bir saat,
Kars'ta saçakları çatıların,
Hala buzları taşımakta.
Ve ben hala üşümekteyim
Sensizlikten.
Düşlerimi hiç terketmedin...
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Deniz tuzunu saklıyor.
Çizdiğim beyazlarda
Karlar çürüdü...
Suyumuz ekşi,
Gönlümüz kırık.
Sevip de kaçanların hiçbiri,
Yüzyıllardır yakalanamadı.
Firarinin umudu tükenmiyor,
Yaşamadan bitmiyor kör olası...
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Bu hikayenin gecesini uzun yazdım...
Bir tek, elin kalacak elimde.
Sıcak tut, söndürmesin terim.
Kapat gözlerini,
Sabahı geciktirelim...

Yorgun olduğu kadar
Suskundu gönlüm.
Senden evveli anılara yükledim...
Sevdaya dair ne varsa duyduğum,
Yetersiz şimdi.
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ...

Ne Nâzım benle içti,
Ne Cahit Sıtkı...
Onlara geciktiğim gibi
Geciktim sana da.
Yaşını yaşıma erdirip bir yol,
Yazılan onca şiiri,
Tutulan onca şarkıyı
Ne yaparız şimdi?
"İkinci perde" deyip yeniden başlayamam ki!
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ...

Bir tarafımızı Eylül'de budamışlardı,
Kalanı, sevdana kurban...
İçtiğim içkiye seni düşürdüm,
Bu akşam gözlerimi
Küllükte söndürdüm.
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Yaşlı yüzümü değdirmek için yüzüne,
İlişmek için gözüne,
Ben yaktım ışıkları...
Uzaktan sevmenin çok ağırmış faturası.
Düşünsene, nasıl uzun beklemişim...
Bağışla sevgilim, ben geciktim...
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Korkunun bittiği yere
Yazdım adını,
Dağların en kuytu yerine...
Sonsuzluk değildi beklediğimiz,
Bir parça "mutluluk" diye diretmiştik.
Çok mu geldi bilmem ki
Tanrının gözüne...
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Eskidi saatler.
Zamanı geldi,
Yeniden düşmeliyim yollara...
Geceler sırtımda,
Cebimde sevdalarım...
Yardan öte söyleyecek
Sözüm vardı benim...
Düşlere saklamalı şimdi yari,
Uyanmamacasına!
Yükselmeli ateşim,
Kanamalı, sıkmaktan
Avuç içlerim.
Terleyip atmalıyım içimden seni.
Kimseler bilmemişti,
Görmemişti gelişini,
Benden gidişindeki gibi...
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!

Tayfun TALİPOĞLU

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 25 Şub 2011 19:12:29
SES

Çeneni avuçlarının içine alıp,
duvara dalıp
kalma!.
Çeneni avuçlarının içine alma!.
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel,
çarpıyor pencerene dalgaları..
Gel!
Dinle havaları:
havalar seslerin yoludur,
havalar seslerle doludur:
toprağın, suyun, yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır,
sesimiz seninledir...
 

Nâzım HİKMET

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 25 Şub 2011 20:19:04
DÜNDEN KALMA BU AŞK...

Senin güzelliğini söylerim ne gelirse dilime
Çünkü aşkın tohumu seninle güzeldir sevgili

Bende ki senin hikayesini dinledin mi
Bir cigaran var mı canımın içi
defigam bir sevdadan geliyorum şimdi
Yorgunum da…

Yanıbaşındayım, oturmuşum
Yaslanmışım dizlerine
Aşkın astarı gözlerine bakıyorum
Ağzının kıyılarından topluyorum
Gülüşlerinin beyazlığını
Dalıp giderken kara gözlerine
Sensiyorum şefkatli bakışlarını
Ve ta derinlerden
Kalbinin vuruşlarını dinliyorum

Derdim,
Ah dermanım
Şiirimin hülyasında
Günümüz fakir, günümüz şaki
Sevgiler ucuz, hüzünler pahalı
Yüreğinin tam ortasın da ne var
Taklit yapabilir misin istesen
Her şey yürür mü seninle

Hem biliyor musun
Anamın anlattığı masalsı aşklar var ya
İşte öyle özlüyorum seni
Öyle kahroluyorum ki yokluğuna
Hasretin kem vurur
Kendime alıyorum seni
Öylesine burnumda tütüyorsun

Yürek çığlıklarım biçare
Aslı neslinde yüreğim köz olsun
Seni bahar hüsnü, seni can suyu
Aşkın rahmetiyle
Seni sensiz, seninle yaşamak daima
Ölürcesine…

Gülüyorsun…
Bu devirde böylesine aşk olur mu hiç
Olur diyorum
İste ben!
Yine gülüyorsun…
Kayboluyorum yeniden gülüşüne
İki dudak arasında çıkan nefesinin
Sıcaklığına hapsediyorum kendimi
Ve
Aşkı böyle türkçemde ararken
Dünden kalma aksine akıyor kimliğim
And’olsun şehrimin eskiyen sevdalarına
Ki
Gülüşlerini içiyorum deminden

Ah beni anlayabilir misiniz bu mısralarımda
Çizebilir misiniz bana aşkın sımsıcak tenini

Bana özlemin dilini anlatın
Hasretin rengini anlatın bana
Sevginin zekâsını anlatın
Çünkü
Dünden kalma bir sevda bu
Köyümün akşamlarından
Belki de sevmenin talaşası
Neylersin dünden kalma benliğim
Aşk…
Aşk
Aşk bu, eskimeyen mabed ağacı…

(alıntı)

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 25 Şub 2011 20:34:49
Açar,

Kan kırmızı yediverenler

Ve kar yağar bir yandan,

Savrulur Karacadağ,

Savrulur zozan...

Bak, bıyığım buz tuttu,

Üşüyorum da

Zemheri de uzadıkça uzadı,

Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,

Seni, Diyarbekir gibi,

Nelere, nelere baskın gelmez ki

Seni düşünmenin tadı...

Ahmed ARİF

Çevrimdışı mehmet_00202

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 195
  • 426
  • 195
  • 426
# 25 Şub 2011 21:08:19
Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...

Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmış Fatih'ten kalma kir at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet...

O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul...

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tambur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir katibi mi...

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten şayisiz belirişler...
Eyüp oksuz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, ucan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

Gecesi sümbül kokan
Türkçe’si bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...


Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 21:23:48
Seni Yazdım Ebem Kuşaklarına

seni yaşadıktan sonra anladım
bana sensin mahşer nuru, kol-kanat
içimde şahlanıp duran huysuz at
dizginsiz gemsiz değil!

unuttum gözyaşı döken kadını
ördüm gerçek aşkın ruh mihrabını
bir yay gibi gerdim göğe adını
gönül kubbem artık alemsiz değil!

benim neme gerek yıldız, dolunay
rahatlığa paydos, çileye hayhay
ne kuştüyü yatak ne ruhsuz saray
günlerim İbrahim Etem'siz değil!

açılın açılın kalabalıklar
içerim zemheri, dışarım bahar
bir alev halinde geçtiğim yollar
Hallac-ı Mansur'suz, Keremsiz değil!

uzakların daha uzaklarına
büyük zaferlerin nur tabakalarına
seni yazdım ebemkuşaklarına
ellerim çaresiz, kalemsiz değil!
 
Yavuz Bülent Bakiler
 

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 21:30:03
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni güçlü biliyor
Onlar beni en zor günümde bile ayakta biliyor
Ben aslında gülerek geçirdiğim günün akşamı evde ağlarken
Onlar benim içimin sızladığını yüreğimin yandığını bilmiyor....
...

Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni kral belliyor
Onlar beni kızdımı dünya yakacak insan belliyor...
Ben aslında onun gözlerine bile bakmaya kıyamazken
onlar benim bir kız uğruna üzüleceğimi tahmin bile etmiyor...


Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni ağlamaz biliyor
Onlar beni... üzüldüm mü bulunduğum sehri bulutlar kaplar biliyor
Ben aslında odama kapanıp sitem duygusuyla bir köşeye sinerken
Onlar beni hiçbirşeyin sarsacağını akıllarının ucundan bile geçirmiyor...


Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar bunu hiç bilmiyor
Onlar için ben en sağlam köprülerden daha sıkı bağlıyımdır hayata
Ben aslında ölümle yaşam arasındaki ince çizgiden bir o yana bir bu yana giderken
Onlar benim için HAYATIN BÜYÜK BİR HAYAL KIRIKLIĞI OLDUĞUNU BİLMİYOR...

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.272
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.272
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 21:49:06
Aynalar

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İste yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karsıma,
Başımın tokmağı indi başıma.

Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.

Günah, gunah, hasad yerinde demet;
Merhamet, suçumdan üstün merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 25 Şub 2011 21:52:12

    ..................

Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya

Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi

Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;

Hangi şarkıyı duysam, bizim çin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor

Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;

Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım

Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;

Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,

Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,

Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu

Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

Cemal SÜREYYA

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 22:38:59
Bu şehirde yağmur altında dolaşılır
Limandaki mavnalara bakıp
Şarkılar mırıldanılır geceleri.
Bu şehrin sokakları çoktur,
Binlerce insan gelir gider sokaklarında..
Her akşam çayımı getiren
Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen
Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.

Bu şehirdedir
Valsler, foksrotlar altında
Suman'dan, Bramsdan
Parçalar çaldığı zaman dönüp
Bana bakan ihtiyar piyanist.

Doğduğum köye müşteri taşıyan
Şirket vapurları bu şehirdedir.
Hatıralarım bu şehirdedir.
Sevdiklerim,
Ölmüşlerimin mezarları.

Bu şehirdedir işim gücüm,
Ekmek param.
Fakat bütün bunlara mukabil
Yine budur başka bir şehirdeki
Bir kadın yüzünden
Bıraktığım şehir.
---Orhan Veli Kanık---

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 25 Şub 2011 22:58:49
Galata Kulesi

6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü.
Aydınlıktı, güzeldi dünya.
Bir adam düştü o gün Galata Kulesi'nden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa.
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam düştü Galata Kulesi'nden
Bu adam benim oğlumdu.

Gencecikti Vedat,
Işıl ışıldı gözleri
İçi
Bütün insanlar için sevgiyle doluydu
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu.

" Açarken ufkunda güller alevden "
Çıktı, her günkü gibi gülerek evden
Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü, kendinden emin
Sonsuzluğa doğru
Galata Kulesinde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
Ölüm yolcusunun son arzusuydu bu
Bir adam düştü Galata Kulesi'nden
Bu adam benim oğlumdu.

Küçücüktü bir zaman,
Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni
Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat
6 Haziran 1973
Galata Kulesi'nden bir adam attı kendini
Bu nankör insanlara
Bu kalleş dünyaya inat
Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
" Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat "

Ümit Yaşar Oğuzcan


ümit yaşar, galata kulesi'nden atlayarak intihar eden oğlu için yazmıştır bu şiiri...

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 25 Şub 2011 23:01:40
Oğluma Agıt


Gözlerine uyku girmez
Anan aglar Vedat diye.

Çiçek açar, kuşlar öter
Yüregimde diken biter
Kokusu burnumda tüter
Bu can aglar Vedat diye.

Senin yerin mezar degil
Bu dert kalbe sigar degil
Oğul! Yalnız dostlar degil
Düsman ağlar Vedat diye.

Tek elmamın yarısıydın,
O canına nasıl kıydın,
Genceciktin, akıllıydın,
Duyan ağlar Vedat diye.

Uçup gittin bir kuş gibi,
Beyninden vurulmuş gibi,
Bir felaket olmuş gibi,
Cihan ağlar Vedat diye.

Canım ciğerimden taşar,
Ayağım ardından koşar,
Sensiz Ümit nasıl yaşar,
Her an ağlar Vedat diye.

Kader bana attı pençe,
Dünyam oldu paramparça,
Düşündükçe varoldukça
Baban ağlar Vedat diye.



ümit yaşar oğuzcan

Çevrimdışı zizou43

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.189
  • 20.000
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.189
  • 20.000
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Şub 2011 23:19:55
Dalgalar

Sarmış deniz kızları gibi dalgalar bizi,
Uzun saçları gümüş, şeffaf tenleri fosfor.
Yumuşak başlarıyla sarsarak teknemizi,
Yolcu, gittiğin sahil nerde diye bağırıyor.

Ne bir kıyıdan eser, ne bir ışıktan eser,
Sulardan daha derin, yolun karanlıkları.
Dalgalar, yürüyünüz, arayalım beraber,
Başımızı dövecek yalçın kayalıkları! ..
 
Necip Fazıl Kısakürek
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK