Üç Aylar Ve Hayat Dersleri (2013)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 20 May 2013 09:54:58
Hayırlı günler dilerim.

20 Mayıs 2013 Pazartesi  –  10 Recep 1434

HZ. ALİ VE FATIMA’NIN İBRETLİK İFTARLARI

Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz hastalandıklarında, Hz. Ömer'in (R.A.) tavsiyesiyle, Hz. Ali ve Hz. Fâtıma (R.A.) çocukların iyileşmeleri halinde, üç gün oruç tutmaya nezrettiler. Cenâb-ı Hak, Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimize şifa ihsan etti. O gün için üç günlük yiyecekleri vardı. Akşam üzeri iftar sofrasına oturduklarında kapıya bir yoksul geldi. O günkü iftarlık ekmeklerini O'na sadaka olarak verdiler. İkinci gün de yine iftar vakti bir yetim, üçüncü iftarda ise, bir esir geldi ve iftarlık ekmeklerini onlara vererek üç gün iftarsız oruç tuttular. Bunun üzerine İnsan sûresi 7. ve 8. âyet-i kerîmeleri nazil oldu:

"(Cennetlik olan iyi insanlar o kimselerdir ki, dünyada) adaklarını yerine getirirler ve azabı salgın olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler. (Sonra onlara şöyle derler) size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir hediye isteriz, ne de bir teşekkür."

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 21 May 2013 11:22:14
Hayırlı günler dierim.

21 Mayıs 2013 Salı  –  11 Recep 1434

ÇOCUĞU VEFAT EDENLERE SÖYLENİLECEK ÖRNEK BİR TAZİYENAME

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) oğlu vefat eden Hz. Muâz’a (r.a.) yazdığı taziye mektubunun bir bölümünde şöyle buyurmaktadır:
“Senin bu oğlun Allah’ın sana güzel bir hibesi idi. Cenâb-ı Hak onunla bir zaman seni ferahlandırdı, sürûrlandırdı. Sonra onu aldı ve büyük bir sevap verdi. Şu şartla ki sabreder ve o sevabı hesaba katarsan...
Mektubun devamında, "Yâ Muâz, Allah sana hem oğlunun ölmesi, hem de sevaptan mahrum olmak gibi iki musibeti birden vermesin," ifâdesi yer almaktadır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 22 May 2013 08:13:01
Hayırlı günler dilerim.

22 Mayıs 2013 Çarşamba  –  12 Recep 1434

HZ. ÖMER’İN DEVLET MALINA HASSASİYETİ

Hilâfeti zamanında bir gün Hz. Osman (R.A.), Hz. Ömer'in huzuruna girmiş ve selâm vermişti. O sırada bir mektup yazan Hz. Ömer (R.A.), selâmı almamış, aceleyle mektubu tamamlayıp, mumu söndürerek bir başka mum yakmış ve Hazret-i Osman'ın selâmını bundan sonra almıştı. Bu hale çok hayret eden Hz. Osman (R.A.), sebebini sorunca şu cevabı almıştı: "Sen selâm verdiğinde Müslümanların işlerine ait bir mektup yazıyordum. O sırada yanan mum da Beytü'l-Mal'a aittir. O esnada senin selâmını almadım. Alsaydım, Cenâb-ı Hak, bana bunun hesabını sorardı ve ben ne cevap verirdim. Şu anda yanan mum ise benim şahsıma aittir. Onu yaktım ve selâmını öylece aldım."

Çevrimdışı bahrii66

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
# 22 May 2013 23:48:21
Hz. Peygamber (s.a.s) Şaban ayında çok oruç tutardı. Hz. Aişe, Rasûlüllah (s.a.s)'ın bu aydaki orucu hakkında şöyle der: "Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim" (Tecrid-i Sarih, VI, 295).

Çevrimdışı bahrii66

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
# 22 May 2013 23:49:46
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: "Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır" (Müslim, Kitâbu's-Sıyam, 1)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 May 2013 10:02:14
Hayırlı günler dilerim.

23 Mayıs 2013 Perşembe  –  13 Recep 1434

SAHABENİN EFENDİMİZE(S.A.V) DÜŞKÜNLÜKLERİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v) vefatına yakın günlerde sahabe-i kiramı Mescid-i Saadete toplayarak onlara beliğ bir hutbe irad buyurduktan sonra, cemaate hitaben:
- Ey Müslümanlar! Ben, sizleri hem dünya hem ahiret saadetine davet eden peygamberinizim. Yarın mahşer günü kimsenin hakkı bende kalsın istemem. Her kimin bende alacağı varsa gelsin alsın. Her kimin bende hakkı varsa gelsin hakkını alsın” diye üç defa tekrar ettiler.
Üçüncü tekrardan sonra cemaat içinde Ukkâşe isimli sahabe ayağa kalktı:
“Anam babam sana fedâ olsun, yâ Resulullah! Bir harb dönüşünde benim devem sizin devenize yaklaşmıştı. Ben o sırada deveden inerken sizin kamçınız bana isabet etti. Ben şimdi o kamçının hakkını istiyorum. Bilmiyorum siz kasden mi vurdunuz.”
Hz. Peygamber (s.a.v.) “Hâşâ yâ Ukkâşe! Allah’ın Resûlü size nasıl kasden vurur?” buyurdular.
Hz. Ukkâşe sükût etti. Peygamber Efendimiz (a.s.m), Hz. Bilâl’i eve göndererek kamçısını getirmesini istedi. Cemaat tam bir merak, sükût ve hüzün içindeydi. Herkes merak ve gözyaşları içinde neticeyi bekliyordu.
Hz. Bilâl kamçıyı getirdi.
O zaman Hz. Ebû Bekir ayağa kalktı, “Yâ Ukkâşe! Biliyorsun Hz. Resûlullah hasta; mübarek vücudu dayanamazlar. O’nun yerine bana vur!”
“Hayır!” dedi Ukkâşe.
Bu defa Hz. Ömer ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Resulullah’ın yerine benim sırtıma yüz tane kamçı vur.” dedi. O zaman Efendimiz (s.a.v): “Siz oturun, Allah sizin makamınızı yükseltsin!” diye dua buyurdular.
Sonra Hz. Ali ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Benim kalbim buna razı olmaz. Bana vur.” Daha sonra Hz. Hasan ve Hüseyin ayağa kalktılar “Yâ Ukkâşe! Eğer hakkından vazgeçersen sana yüz deve vereceğim.”
Yine “Hayır!” dedi Ukkâşe. Bu sefer Hz. Talha ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Sen razı ol. Sana Medine’deki bağ ve bahçelerimi vereceğim.”
Efendimiz ayağa kalkanların hepsine dua buyurdular. Ukkâşe’ye hitaben “Haydi kısasını yap.” buyurdular. O zaman Hz. Ukkâşe “Ya Resûlullah benim sırtım çıplaktı.” dedi. Efendimizin mübarek sırtını açtılar. Mescid-i Saadetteki bütün sahabeler ağlamaya ve figan etmeye başladılar. Hz. Ukkâşe eğildi. Efendimizin sırtındaki nübüvvet (Peygamberlik) mührünü öptü. “Anam, babam sana fedâ olsun Ya Resulullah! Maksadım sırtınızdaki nübüvvet mührünü öpmekti” diye maksadını beyan ettiler.
Efendimiz bu hadise üzerine “Her kim cennetlik bir şahsın yüzüne bakmak isterse, Ukkâşe’ye baksın.” buyurdular.

Çevrimdışı dost63

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 23 May 2013 10:20:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

20 Mayıs 2013 Pazartesi  –  10 Recep 1434

HZ. ALİ VE FATIMA’NIN İBRETLİK İFTARLARI

Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz hastalandıklarında, Hz. Ömer'in (R.A.) tavsiyesiyle, Hz. Ali ve Hz. Fâtıma (R.A.) çocukların iyileşmeleri halinde, üç gün oruç tutmaya nezrettiler. Cenâb-ı Hak, Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimize şifa ihsan etti. O gün için üç günlük yiyecekleri vardı. Akşam üzeri iftar sofrasına oturduklarında kapıya bir yoksul geldi. O günkü iftarlık ekmeklerini O'na sadaka olarak verdiler. İkinci gün de yine iftar vakti bir yetim, üçüncü iftarda ise, bir esir geldi ve iftarlık ekmeklerini onlara vererek üç gün iftarsız oruç tuttular. Bunun üzerine İnsan sûresi 7. ve 8. âyet-i kerîmeleri nazil oldu:

"(Cennetlik olan iyi insanlar o kimselerdir ki, dünyada) adaklarını yerine getirirler ve azabı salgın olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler. (Sonra onlara şöyle derler) size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir hediye isteriz, ne de bir teşekkür."

 
   Allah hata yaptırmasın !

Çevrimdışı dost63

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 23 May 2013 10:22:20
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

23 Mayıs 2013 Perşembe  –  13 Recep 1434

SAHABENİN EFENDİMİZE(S.A.V) DÜŞKÜNLÜKLERİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v) vefatına yakın günlerde sahabe-i kiramı Mescid-i Saadete toplayarak onlara beliğ bir hutbe irad buyurduktan sonra, cemaate hitaben:
- Ey Müslümanlar! Ben, sizleri hem dünya hem ahiret saadetine davet eden peygamberinizim. Yarın mahşer günü kimsenin hakkı bende kalsın istemem. Her kimin bende alacağı varsa gelsin alsın. Her kimin bende hakkı varsa gelsin hakkını alsın” diye üç defa tekrar ettiler.
Üçüncü tekrardan sonra cemaat içinde Ukkâşe isimli sahabe ayağa kalktı:
“Anam babam sana fedâ olsun, yâ Resulullah! Bir harb dönüşünde benim devem sizin devenize yaklaşmıştı. Ben o sırada deveden inerken sizin kamçınız bana isabet etti. Ben şimdi o kamçının hakkını istiyorum. Bilmiyorum siz kasden mi vurdunuz.”
Hz. Peygamber (s.a.v.) “Hâşâ yâ Ukkâşe! Allah’ın Resûlü size nasıl kasden vurur?” buyurdular.
Hz. Ukkâşe sükût etti. Peygamber Efendimiz (a.s.m), Hz. Bilâl’i eve göndererek kamçısını getirmesini istedi. Cemaat tam bir merak, sükût ve hüzün içindeydi. Herkes merak ve gözyaşları içinde neticeyi bekliyordu.
Hz. Bilâl kamçıyı getirdi.
O zaman Hz. Ebû Bekir ayağa kalktı, “Yâ Ukkâşe! Biliyorsun Hz. Resûlullah hasta; mübarek vücudu dayanamazlar. O’nun yerine bana vur!”
“Hayır!” dedi Ukkâşe.
Bu defa Hz. Ömer ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Resulullah’ın yerine benim sırtıma yüz tane kamçı vur.” dedi. O zaman Efendimiz (s.a.v): “Siz oturun, Allah sizin makamınızı yükseltsin!” diye dua buyurdular.
Sonra Hz. Ali ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Benim kalbim buna razı olmaz. Bana vur.” Daha sonra Hz. Hasan ve Hüseyin ayağa kalktılar “Yâ Ukkâşe! Eğer hakkından vazgeçersen sana yüz deve vereceğim.”
Yine “Hayır!” dedi Ukkâşe. Bu sefer Hz. Talha ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Sen razı ol. Sana Medine’deki bağ ve bahçelerimi vereceğim.”
Efendimiz ayağa kalkanların hepsine dua buyurdular. Ukkâşe’ye hitaben “Haydi kısasını yap.” buyurdular. O zaman Hz. Ukkâşe “Ya Resûlullah benim sırtım çıplaktı.” dedi. Efendimizin mübarek sırtını açtılar. Mescid-i Saadetteki bütün sahabeler ağlamaya ve figan etmeye başladılar. Hz. Ukkâşe eğildi. Efendimizin sırtındaki nübüvvet (Peygamberlik) mührünü öptü. “Anam, babam sana fedâ olsun Ya Resulullah! Maksadım sırtınızdaki nübüvvet mührünü öpmekti” diye maksadını beyan ettiler.
Efendimiz bu hadise üzerine “Her kim cennetlik bir şahsın yüzüne bakmak isterse, Ukkâşe’ye baksın.” buyurdular.


    O'nun ümmeti olmak ne büyük şeref,layık olmak nasib olur inşallah !

Çevrimdışı dost63

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 23 May 2013 10:24:18
YERMÜK’TE KAHRAMANLIK SAHNELERİ

Bazı savaşlar vardır ki, tarihte bir dönüm noktası oluşturur. İslam tarihinde Bedir, Hendek, Mute, Yermük, Kadisiyye, Talas savaşları bu çarpışmalardandır.
Biz bunlardan Yermük’teki bazı sahneleri ibret nazarlarına sunmak istiyoruz..O Yermük ki, o zamanın süper gücüne karşı bir avuç kahramanın şehametinin destanı..Yermük, altyapısı Mute ve Tebük’te atılmış bir fetih stratejisinin nihai noktası..Yermük, köhne Roma hakimiyetinin Suriye’den silindiği ve bu topraklarının anahtarının İslam’ın yed-i  beyzasına teslim edildiği bir zaferler zaferi. Ve Yermük, büyük harp dâhisinin o zamana kadar görülmemiş taktiklerini denediği ve tabye stratejilerine yeni açılımlar getirdiği bir harp sanatı örneği..

İşte bu harpte can alıp can satan aslanlardan birkaç küçük misal;
•   Ebu Cehil’in oğlu Hazret-i İkrime(RA) o gün genel kumandan Hz. Halid’in önünde 400 arkadaşı ile etten bir duvar örmüş ve bu kahramanlar, ölmeye and içmişlerdi. O şöyle diyordu; “Peygambere karşı Müslüman olmadan çarpışan ben, size karşı nasıl geride kalırım.” İhtimal, bu şehid namzedi o vebalin ancak bugün şehid olabilmesi ile temizleneceğini düşünüyor ve gözünü budaktan sakınmadan şehadet arıyordu. Sonunda bu er oğlu erler binlerce Rum’un canını cehenneme ısmarladıktan sonra, sözlerini yerine getirmenin mutluluğu içinde şerbet-i şehadeti nûş ediyorlardı.
•   O gün Kabbas bin Eşyem’in elinde onlarca kılıç ve mızrak kırılmış ve o şöyle haykırmıştı; “Harp sahnesinden çekilmektense ölmeyi tercih eden bir adıma kılıncını ödünç olarak verecek kimse var mı?”
•   Ebu’l Aver adlı komutan düşman saflarına dalarken askerlerine şöyle diyordu; “Ciddiyet ve atılganlık dünyada insana şeref, ahirette rahmet bahşeder. İkisini de kazanmaya çalışalım.”
•   Aşere-i Mübeşşere’den Said bin Zeyd(RA) yorgunluktan bitap düştüğünden bir müddet diz çökerek harbe devam edebilmişti.
•   Çok merdane harbeden Yezid bin Ebu Süfyan’a, yanından geçerken babası şu teşvikte bulunmuştu; “Oğlum, her asker bütün kuvvetiyle harb ediyor. Sen ki kumandansın. Hiçbir askerin seni geçmemesine dikkat etmelisin. Yoksa mahcup olursun.”
•   Habbâs bin Kay harbin en şiddetli hengamında bir ayağını kaybetmiş, bundan ancak harbin sonuna doğru haberdar olmuş ve kayıp ayağını aramaya başlamıştı..

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 May 2013 10:11:17
Hayırlı günler dilerim.

24 Mayıs 2013 Cuma –  14 Recep 1434

ÖRNEK İDARECİ

Hz. Ömer (r.a.)in hilâfeti zamanında oğlu bir suç işlemişti. Durum, Hz. Ömer’e bildirildi. Hak ve adalet güneşi olan, Hz. Ömer, oğlunu muhakeme etti, Durum tahkik edildi ve nihayet hüküm verildi. oğlu suçlu idi. Kısas yapılacaktı. Allah’ın emri ve Kur’an’ın hükmüydü bu…
Hz. Ömer tereddütsüz, hükmü icra edecekti… Sahabelerin gözleri dolu. Kadın ve annelerin gözleri yaşlıydı… Hakk’ın karşısında bütün başlar eğikti.
Kısas tatbik edilip, ceza üçte ikisini geçtikten sonra oğlunun güç ve takatı kesilmişti. Hararetten ve susuzluktan perişan bir vaziyetteydi. Gözleriyle babasını aradı. Şefkat dolu bakışlarla yüzünü babasına çevirdi, perişan ve bitkin bir sesle:
“Baba su.. Bir yudum su…” dedi
Adaletli Ömer, hak ve hakikatı incitmeyen o büyük insan, oğluna seslendi.
“Oğlum benden su isteme. Cezan bitinceye kadar sana su verilmeyecektir. Eğer sonuna kadar dayanır, ölmezsen; hakkındır, veririz içersin suyunu. Eğer cezan bitmeden ölürsen, gider suyunu cennette inşallah Resulullah’ın yanında içersin. Hz. Resulullah (s.a.v.) sana, Ömer ne yapıyor diye sorar, sen de:
“Ya Resulullah! Ömer, Kur’an’ı okuyor ve tatbik ediyor dersin”…
Kaynaklar:
1-Alevilik Nedir-Mehmed Kırkıncı-Zafer Yayınları
2-Kader Nedir- Mehmed Kırkıncı-Zafer Yayınları
3-Siyasette Ölçü- Mehmed Kırkıncı-Zafer Yayınları

Çevrimdışı bahrii66

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
# 24 May 2013 10:20:19
Hayırlı cumalar sayın hocalarım...

Çevrimdışı özlemyamaçlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.184
  • 2.334
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.184
  • 2.334
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 May 2013 10:25:35
Cumlemize hayırlı cumalar...

Çevrimdışı linda75

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 117
  • 1.648
  • 117
  • 1.648
# 25 May 2013 08:02:13
"bir kimsenin Recep ayında bir gün oruç tutması, bir senelik oruç tutması gibidir(o derece sevabı vardır).Yedi gün oruç tuttuğunda ise kendisine cehennemin yedi kapısı kapanır. Sekiz gün oruç tuttuğunda da cennetin sekiz kapısı ona açılır. On beş gün oruç tuttuğunda semadan bir seslenici ona: "Geçmişte yaptığın bütün günahların bağışlandı. Kötülüklerin iyiliğe çevrildi. Haydi, yeni ameller işlemeye koyul ! "  der. Kim bu ayda iyilik ve ihsanı arttırırsa ALLAH da ona karşı ihsan ve nimetini artırır. Nuh'un gemisi Recep ayında yüzmeye başladı. Nuh bu ayda oruç tuttu ve beraberindekilerinin de tutmasını emretti. Nuh ' un gemisi Muharremin onuna kadar tam altı ay bu halde seyretmeye devam etti."
          (Beyhaki,Şuabü'l-İmran,nr 3801)
 

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 May 2013 10:17:04
Hayırlı günler dilerim.

25 Mayıs 2013 Cumartesi –  15 Recep 1434

GIYBET HASTALARINA

Gıybet, kalp hastalıkları arasında kendisinden en çok sakınmamız gerekirken en az kurtulabildiklerimizden. Gerçekten “bir meziyettir, iman işidir, yürek işidir. Yiğitliğin emaresidir.” Ondan kaçınmanın zor olduğunu anlatırken bir ehl-i hizmet şöyle der; “Bu daire içinde öyle arkadaşlar tanıyorum ki, zinaya karşı olabildiğine kapalı, yediği-içtiği, giydiği şeylerde harama kilitli, namazları çok mükemmel, fakat gel gör ki gıybetin merkezinde. Hâlbuki gıybet de en azından zina ölçüsünde haram.”
Zaman olarak Asr-ı Saadet sınırları içinde yer almasa da, Ömer Bin Abdülaziz dönemini hususi olarak Asr-ı saadetten saydığımızdan, onun Basra’ya kadı tayin ettiği ve zekâsı ve üstün sezişinin Arap edebiyatında atasözü olduğu İyaz bin Muaviye’nin çok ibretli bir ikazını nefsimize ders olması niyazıyla burada nakletmek istiyoruz.
Süfyan bin Hüseyin diyor ki; Bir gün İyas hazretlerinin meclisinde bir adamı çekiştirdim. İyas bana;
-Sen cihad ve gaza niyetiyle Rum diyarına(Anadolu) gittin mi dedi.
-Gitmedim diye cevap verdim.
-Sind yahut Hind taraflarına cihada azimet ettin mi?
-Oralara da gitmedim, diye mukabele ettim.
- Senin elinden Rum Sind ve Hind ahalisi olan kafirler selamet bulmuşken mümin kardeşin niçin selamet bulmuyor? Bundan sonra bir daha bu şekilde sözler söyleme” diyerek, bana hayatımda unutamayacağım bir ders verdi.

Çevrimdışı bahrii66

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
  • 251
  • 445
  • Müdür Yetkili
# 25 May 2013 14:41:39
“Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan”

 “Allah’ım bize Recep ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır.” Âmin.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK