Hayırlı günler dilerim.
26 Mayıs 2013 Pazar 16 Recep 1434
SAHABESİNİN HER SIKINTISINI DÜŞÜNEN BİR NEBİ (ASM)
Asr-ı Saadeti inceledikçe insanın karşısına ne güzel tablolar çıkar. Bunların içinde aşağıda nakledeceğimiz hadise insanın içine ayrı bir inşirah salıyor. Resulullahın, babası Uhudda şehid düşen ve büyük bir ailenin geçimini üstlenen bir sahabesine ne kadar yakın ve içten davrandığını, onu nasıl onore ettiğini göstermesi açısından gerçekten çok enfes bir hadisedir.
Cabir bin Abdullah der ki: «Resulullah (s.a.v.) ile Zâtü'r-Rika seferine çıkmıştık. Benim çok zayıf bir devem vardı. Resulullahın ordusu yürüyünce, arkadaşlarım ilerleyip gitti, ben gerilerde kaldım. Arkadan Resulullah (s.a.v.) yetişti. Ne o Câbir? diye seslendi. Ben de; İşte şu deve ile ağır ağır gidiyorum yâ Resulullah, dedim. Bana, yık şunu dedi. Yıktım devemi, o da yıktı. Sonra; ver şu elindeki sopayı dedi. Verdim. Aldı sopayla hayvanı birkaç tane okşadı. Sonra bin dedi, bindim ve yürüdük. Onu Hak nizam ile gönderene yemin olsun ki; benim devem onun devesiyle yarışmaya ve nerdeyse geçmeye başladı.
Ve bu esnada Resulullah ile aramızda şöyle bir muhavere geçti:
Resulullah (s.a.v.): Câbir, bu deveyi bana satsana! dedi.
Ben: Ey Allah'ın Resulü, ne hacet, sana bağışlarım, deyince;
Resulullah (s.a.v.): Hayır, bedeliyle ver, dedi.
Ben: O halde bir fiyat ver yâ Resulullah!...
Resûlullah (s.a.v.): Bir dirheme alırım, buyurdu.
Ben: Hayır yâ Resulullah! O zaman beni aldatmış olursun, dedim.
Resulullah (s.a.v.): Peki iki dirhem olsun.
Ben: Hayır, dedim. Ve Resulullah bana fiyatı sürekli yükseltiyordu. Nihayet bir «Ukiyye»ye vardı. O zaman ben: Razı mısın yâ Resulullah? Deyince,
Resulullah: Evet, dedi.
Ben: Senin oldu, dedim.
Resulullah (s.a.v.) aldım dedi...
Sonra Resulullah sözü değiştirdi:
Câbir, evlendin mi artık? dedi.
Evet yâ Resulullah, dedim.
Dul mu, kız mı? dedi.
Hayır dul kadın, dedim.
Bir kız alamadın mı, birbirinizle oynaşırdınız, dedi.
Biliyorsun yâ Resulullah! Babam Uhudda öldü. Yedi tane kız çocuğu kaldı. Onları başına toplayacak, onlara bakacak, eğitecek bir kadın almayı uygun buldum.
İnşallah isabet etmişsindir, buyurdu.
Ve devamla «Biz Sırar'a varınca bir deve yavrusu keseriz. Orada böylece bir günümüz geçer. Aile halkı duysun da, bize evi hazırlar, yastıkları dizerler gibisine bir şey söyledi. Ben ona: Bizde minder yastık ne gezer? dedim. O da: Olur inşallah. Sen varınca iyi işler yap, dedi.
Câbir der ki: Sırar'a gelince Resulullah (s.a.v.), kesme emri verdi ve deve kesildi. O gün orada kaldık. Akşamleyin de Resulullah ile birlikte Medine'ye girdik.
Yine Câbir devam ediyor: Sabah olunca devenin yularından tutup, götürdüm. Onu Resulullahın kapısına çöktürdüm. Ve gidip mescidde Resulullahın yanına oturdum. Resulullah (s.a.v.) çıktı, deveyi görünce sordu: Bu nedir? Dediler ki, bu deveyi Câbir getirdi yâ Resulullah!.. Câbir nerede dedi? Ve beni çağırdılar. Tut devenin yularını yeğenim, o deve senindir dedi. Bilâl'i de çağırıp ona; Cabirle git de, ona ukıyyeyi ver, diye emir verdi. Gittik. Bilâl ile. Parayı verdikten başka, biraz da fazlasını verdi. Vallahi o para bitmek bilmedi ve evimizdeki etkisi belli idi hep..(Buhari-Müslim)