Yorumlu Haberler

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 15 Kas 2011 13:19:36
MEB’E Böyle Bürokratlar Lazım


Milli Eğitim Bakanlığına eğitim camiası dışından bürokrat getirme düşüncesinin sebebi MEB içerisinde yetişmiş elaman yok tezi ise , Bu tez yanlıştır. MEB içerisinde ne cevherler var. İşte Kursiyer.net projesinin mimarı ve projesi.

 
Milli Eğitim Bakanlığının  Fatih Projesi'nin uzaktan eğitim ayağını adına Kursiyer.Net oluşturacak. Kursiyer.net projesi ile öğrenci, öğretmen ve velilere bilişim teknolojileri altyapısını en etkin biçimde kullanmaları için imkân sağlanması hedeflenecek.

Kursiyer.net projesi Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünün projesi olup bu projede o dönem Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapan ve şu anda MEB’in Bilgi İşlem Daire Başkanlığına vekalet eden Volkan AKÇAY’ın çok büyük emeği ve öz verisi bulunmaktadır.

Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 2 yıldan fazla faaliyet gösteren, projesini ve alt yapısını Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünün gerçekleştirdiği kursiyer.net projesi Milli Eğitim Bakanlığının uzaktan eğitim faaliyetlerinin yapı taşı olacak.

Bu projeyi Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde geliştiren, daha sonra Bakanlığa geçtikten sonra projeyi Bakanlığa taşıyan Volkan AKÇAY, Bilgi işlem alanından Türkiye’de sayılı 3-5 kişiden biri olarak göze çarpıyor. Ayrıca yazılım alanında bu kadar maharetli ve bir kaç dil bilen bir yazılımcıyı bugün için MEB dışardan ithal etmeye kalksa ayda 8-10 bin Euro dan aşağı özel yazılımcı bullamaz.

Yüksek lisans ve doktora eğitimine de sahip olan Volkan AKÇAY, Almancayı ana dili gibi kullanmakta ve İngilizceye de çok hakim, Eğitim kökenli olan ve genç yaşta kendi yazılımları ve projeleri ile dikkatleri çeken Volkan AKÇAY’A , Sayın DİNÇER’in Bilgi İşlem Grup Başkanlığını emanet etmesi ise tesadüf değil.

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Volkan AKÇAY gibi kendi alanında uzman , dinamik, akademik kariyere de sahip olan yüzlerce personel bulunmaktadır. Bakanlığın kendi iç dinamikleri içerisinde değerlerini bularak emaneti bu kişilere teslim etmesi en çok Sayın Ömer DİNÇER’i rahatlatacak ve başarılı kılacaktır.

Kursiyer.net projesinin amacı ve konuyla ilgili Bakanlık açıklaması

KURSİYER.NET NEDİR?


Kursiyer.Net, kullanıcıların, zaman ve mekândan bağımsız olarak, internet üzerinden görsel ve işitsel bilgisayar eğitimi alabilecekleri uzaktan eğitim (e-learning) modelidir. Şu anda sistem üzerinde, yüksek ses ve görüntü kalitesi ile hazırlanmış;
 
o                 Word 2003–2007
o                 Excel 2003–2007
o                 PowerPoint 2003–2007
o                 Access 2003–2007
o                 Adobe Photoshop
o                 Adobe Soundbooth
o                 Swish Max
o                 3D Max
o                 QuarkXPress
o                 PHP
Başlıklarında dersler bulunmaktadır. Sistemin hedef ders sayısı 5.000 olup, eklenmesi planlanan ders başlıkları;
o                 Adobe Dreamweaver
o                 Adobe Flex
o                 Adobe ColdFusion
o                 Adobe Premiere
o                 Adobe Indesign
o                 Adobe Flash
o                 Adobe Captivate
o                 Corel Draw
o                 Action Script
o                 Flash Menu Factory
o                 C#
o                 Vb.Net
o                 SQL
o                 LINQ
o                 Silverlight
Kişilerin, yalnızca internet bağlantısına sahip olması, Kursiyer.Net Projesi'nden faydalanabilmeleri ve eğitimlere dâhil olmaları için yeterlidir. Bu bağlamda; ülkemizdeki tüm okul ve öğrencilerimizin projeden rahatlıkla yararlanması mümkündür.

PROJENİN AMACI


Proje Fatih Projesi'nin uzaktan eğitim ayağı adına Kursiyer.Net Projesi ile öğrenci, öğretmen ve velilere bilişim teknolojileri altyapısını en etkin biçimde kullanmaları için imkân sağlanması hedeflenmektedir.
Proje önemli bir sosyal sorumluluğuda yerine getirmektedir. İşitme engeli bulunan, öğrenme güçlüğü çeken veya herhangi bir fiziksel engelinden dolayı kurslara katılamayan kişiler uzaktan eğitim metodu ile eğitilecek ve iş bulma imkânları arttırılacaktır. Ayrıca taşrada yaşayan ve söz konusu eğitimlere ulaşma imkânı bulunmayan kişilerin de bu proje aracılığıyla eğitim almaları hedeflenmektedir.
Ayrıca iphone, ipad ve mobil işletim sistemli cihazlarda da herhangi bir uygulama indirmeye gerek kalmadan [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] internet adresi ziyaret edilerek ders içeriklerine ulaşılabilmektedir.
Projeye, son eklenen 65 adet ders içerikleriyle beraber [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] internet adresi üzerinden ulaşılabilmektedir.
 
 
 
Kursiyer.net projesinin en önemli özellikleri ve kullanıcılara kazandırdıkları;
 
1. Kursiyernet ile Zamandan ve Mekandan bağımsız olarak öğretmen ,öğrenci ve velilere bilişim eğitimi hizmeti verilmektedir.
 
2. Sistem sayesinde Hizmetiçi eğitim faaliyetlerinden herkesin faydanabileceği şekilde fırsat eşitliği oluşturulmaktadır.
 
 
 
3. Kullanıcının 25.000 euro gibi bir harcama yaparak alacağı eğitim, KursiyerNet üzerindeki hd kalitesindeki videolarla tamamen ücretsiz olarak sunulmaktadır.
 
 
 
4. Kursiyernet Sadece kurumsal kaynaklar kullanılarak sıfır maliyetle sunulan profesyonel hizmettir.
 
 
 
5. Engelli ve öğrenme güçlüğü çeken kullanıcılar için sınırsız tekrar imkanı da bu projenin en önemli özelliklerinden biridir.
 
 
 
6. MEB tarafından hazırlanan yeni yazılımların tanıtımı   zaman , emek ve finansal açıdan çok büyük tasarrufa imkan sunacak şekilde sistem üzerinden yapılmaktadır.
 
 
 
7. Bilişim dünyasındaki yenilikler en hızlı şekilde sisteme entegre edilerek eğitimler güncel ve canlı tutulmaktadır.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

kamudanhaber

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.890
  • 32.896
  • 512.890
# 18 Kas 2011 09:51:29
Doğu’daki öğretmene.......... bayrağı tehdidi
Doğu ve Güneydoğu’daki bir ilde yeni göreve atanan öğretmenlere, ... bayrağıyla tankın üzerinde fotoğraf çektirmeleri, aksi halde görev yapamayacakları tehdidinde bulunulduğu ortaya çıktı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bir il teşkilatında yaşanan konuyla ilgili soruşturma başlattıklarını açıkladı. Dinçer, öğretmenlerin güvenliğinden MEB’in sorumlu olmadığını söyledi. MHP’li Mehmet Şandır, TBMM’ye sunduğu soru önergesinde, MEB’de görev yapan ... sempatizanı bir kısım amir ve yöneticilerin, yeni atanan öğretmenlere, “Elinize... bayrağı alıp, onunla bir tankın önünde fotoğraf çektirip bize getirmezseniz buralarda görev yapamazsınız” dediğini kaydetti.
Bakan Dinçer, soruşturmanın hangi ilde olduğunu açıklamazken, bu ilin Batman olduğu öğrenildi.

Dinçer, “Kaldı ki, öğretmenler de dahil olmak üzere ülkemiz genelindeki bütün kamu çalışanlarıyla birlikte vatandaşlarımızın tamamının güvenliğini sağlamakla görevli bakanlığın, MEB olmadığı da herkesçe bilinmektedir” diye konuştu.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


ÖĞRETMENLERİN GÜVENLİĞİNİ KİM SAĞLAYACAK?

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2011 11:04:29
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Doğu’daki öğretmene ... bayrağı tehdidi
Doğu ve Güneydoğu’daki bir ilde yeni göreve atanan öğretmenlere, .... bayrağıyla tankın üzerinde fotoğraf çektirmeleri, aksi halde görev yapamayacakları tehdidinde bulunulduğu ortaya çıktı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bir il teşkilatında yaşanan konuyla ilgili soruşturma başlattıklarını açıkladı. Dinçer, öğretmenlerin güvenliğinden MEB’in sorumlu olmadığını söyledi. MHP’li Mehmet Şandır, TBMM’ye sunduğu soru önergesinde, MEB’de görev yapan ... sempatizanı bir kısım amir ve yöneticilerin, yeni atanan öğretmenlere, “Elinize ... bayrağı alıp, onunla bir tankın önünde fotoğraf çektirip bize getirmezseniz buralarda görev yapamazsınız” dediğini kaydetti.
Bakan Dinçer, soruşturmanın hangi ilde olduğunu açıklamazken, bu ilin Batman olduğu öğrenildi.

Dinçer, “Kaldı ki, öğretmenler de dahil olmak üzere ülkemiz genelindeki bütün kamu çalışanlarıyla birlikte vatandaşlarımızın tamamının güvenliğini sağlamakla görevli bakanlığın, MEB olmadığı da herkesçe bilinmektedir” diye konuştu.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


ÖĞRETMENLERİN GÜVENLİĞİNİ KİM SAĞLAYACAK?

Ben daha artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Bu da olmaz diyebileceğim bir şey kalmadı artık. Orada örgüt sempatizanı çok yönetici var biliyordum ama bu kadarına cesaret edebileceklerine ihtimal vermiyordum.

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 18 Kas 2011 13:34:30
yazıkkk

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2011 13:50:10
 Emekli Öğretmen, Kayıp Kaçak Bedelini İptal Ettirdi
 Emekli öğretmen Emine Saygılı, vatandaşlık görevini yaptığını belirterek, "Hırsızın cezasını dürüst tüketici çekiyor." dedi.
Kahramanmaraş'ta yaptığı müracaatıyla Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti'nin elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 oranındaki kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine karar verilmesine katkı sağlayan emekli öğretmen Emine Saygılı, vatandaşlık görevini yaptığını belirterek, Hırsızın cezasını dürüst tüketici çekiyor dedi.
 Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti'ne başvuran 2 çocuk annesi Emine Saygılı, Eylül ayında kendisine gönderilen elektrik faturasındaki 11.17 liralık kayıp kaçak bedelinin haksız olduğunu ileri sürerek, şikayetçi oldu. Bunun üzerine toplanan heyet, dağıtım şirketi Akedaş'tan savunma istedi. İlgili firma bu tahsilatının kendilerinin keyfi bir uygulaması olmadığını Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından alınan kararı uyguladıklarını belirtti. Heyet, Saygılı'nın müracaatını inceleyerek, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 oranındaki 11.17 liranın iadesine karar verdi.
  [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı omerozd

  • Uzman Üye
  • *****
  • 560
  • 1.555
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 560
  • 1.555
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 18 Kas 2011 14:54:07
hemen bu ay dilekçeyi vericem bende, ne bu ya resmen soygun. helal olsun örtmenimeeee...

Çevrimdışı ebru58

  • Uzman Üye
  • *****
  • 803
  • 1.750
  • 803
  • 1.750
# 18 Kas 2011 15:20:26
Kişinin kendi haklarını araması çok güzel. Ama keşke bunlara gerek kalmadan haklarımız yenmese. Herkesin tek tek mahkemeye mi gitmesi gerekiyor. Hem bu elektrik olayına tümden karşıyım ben. Elektriği sağlamak bir hizmettir ve bazı ülkelerde bunun için para alınmıyor. biz bu hizmeti parayla satın alıyoruz ama gelin görün ki sağlanan hizmet kalitesinin düşüklüğünden makinelerimiz bile zarar görüyor hatta kullanılmaz hale geliyor. Kaçak elerktrik bedeli de %15 ne demek? % 2 olur onu da anlarım. resmen soygun.

Çevrimdışı zaalem

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 221
  • 354
  • 221
  • 354
# 19 Kas 2011 13:40:29
 Ahmet HAKAN 'a ait dün tarihli bir yazı...Yorumsuz (gizli yorumla :)))
  "İŞYERİ TİPLERİ:
MEMNUNİYETSİZLER:Kendilerini her daim büyük bir haksızlığa maruz kalmış gibi hissederler.Kendilerinden daha iyi bir mevkide olanların tümünün torpilli olduğuna iman ederler.Ne aldıkları paradan , ne bulundukları konumdan ne de yaptıkları işten memnundurlar.
ÇETECİLER:İşyeri hayatları şu iki hat üzerinde ilerler.Çete kurma ve dışlama...Herhangi bir ekibin içine dahil olmadıkça kendilerini mutlu hissetmezler.Ya birilerinin adamı olurlar ya da birilerini adamları yaparlar.Eğer bir ekibi terk ediyorlarsa bilinmutlaka daha yeni ve güvenli bir ekip bulmuşlardır.
KARİYERCİLER: Sadece hedefe kilitlenmişlerdir.Bir basamak daha yükselemk için yapmayacakları şey yoktur.Her adım, her hareket, her ilişki, her nefes alış onlar için bir tür kariyer planıdır.Yükselmektir şiarları ..Bazen üstüne basarak yükselirler, Bazen alttan alarak..
DİSİPLİNCİLER:Bir elemanın yaka kartını takmamış olmasını büyük bir hadiseye çevirebilirler.Tıpkı 3 dakikalık bir gecikmeyi 3 saate dönüştürebildikleri gibi.Onlar için tek bir performan kriteri vardır: Kurallara uyum.Kurallar uyumlu bir iflas bile onları hırpalamaz..
KAYTARMACILAR:İki dakikalık işi yapmamk için iki saatlik kumpas çevirebilirler.Ne hastalıkları biter ne de yakınlarının hastalıkları...İzinleri hep bitmiş durumdadır.Hep geç gelirler, hep erken giderler.Mazeret üretme ustasıdırlar.Bu nedenle asla yakalanmazlar."

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.873
  • 147.674
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.873
  • 147.674
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Kas 2011 00:01:27
                          EK DERSLER KARMAN ÇORMAN
EK DERS ÜCRETLERİ ÖĞRETMENLER ARASINDA ADALETSİZLİK SEBEBİ

 
                                  23 Kasım 2011 Çarşamba 21:16
 
  Bu gün 24 Kasım öğretmenler günü. Öncelikle tüm öğretmen camiasının öğretmenler gününü tebrik ediyorum.Öğretmenler günü öğretmenlerin sorunlarının, beklentilerinin kısmen de olsa gündeme geldiği günlerdir. Öğretmenler ülkemizin en ücra köşelerinde devletin yegâne nişanesidir. Kuş uçmaz kervan geçmez vatan köşelerinde Türk bayrağını öğretmenler dalgalandırır. Daha köyünün dışında bir yer görmemiş, tüm dünyayı TV den kavramaya çalışan, ayakları yalınayak, burunları akıntılı, üstleri soğuk kış aylarında bile incecik elbiselerle okula gelen yavrucakların biricik mürebbileridir öğretmenler. Onların birçoğunun okulunda kalorifer yoktur, sınıfın sobasını onlar yakarlar, reklamlara konu olsa da.
Öğretmenlik mesleği, Türkiye’mizin en gariban meslek kesimidir. Aldıkları maaşlar kendileri gibi bir fakülte bitiren birçok meslek mensuplarının çok gerisindedir. Ama seslerini duyuramazlar. Onlar TRT de çalışan bir kameraman kadar, yâda bir sesçi kadar ücret alamazlar. Onların en kıdemlileri yeni bir polis kadar, bir üsteğmen kadar, bir belediye işçisi kadar ücret alamazlar.
Öğretmenlerin başka meslekler karşısındaki durumları içler acısıdır. Birde kendi aralarında adaletsizlikler yaşarlar. Temel maaşlar birbirine yakında olsa, ek ders uygulaması çok adaletsizdir. Öğretmenlerin eline geçen ücretlerin önemli bir kısmını ek ders ücretleri oluşturur, ama herkese aynı oranda da değildir.
Mesela 1000 öğrencisi olan Anadolu Lisesi müdürü haftada 25 saat ek ders ücreti alırken,  2700 öğrencisi olan lise müdürü 20 saat ek ders ücreti alır. Sebep nedir, yönetim işleri Anadolu liselerinde daha mı ağırdır? İşleyişin içinde olan biri olarak biliyorum ki kesinlikle hayır.
Mesela 80 öğrencisi olan bir anaokulu müdürü 30 saat ek ders ücreti alırken 2000 öğrencisi olan ve ikili eğitim yapan bir ilköğretim okulu neden 20 saat alır?
Norm kadroya göre 21 saat derse giren öğretmen en fazla 10 saat ek ders ücreti alabilirken, 30 saat derse giren 19 saat, teknik öğretmen ise 27 saat ek ders ücreti alabilir.
Neden matematik, fen ve teknoloji, beden eğitimi dersi öğretmeninin maaş karşılığı 15 saattir da aynı okulda çalışan sınıf öğretmeninin maaş karşılığı 18 saattir?
Neden fizik, kimya, tarih öğretmeninin maaş karşılığı 15 saattir da aynı okulda çalışan elektrik, mobilya öğretmeninin maaş karşılığı 20 saattir?
Ek ders uygulaması öğretmenler arasında en büyük haksızlık alanıdır. Ek ders uygulaması kadrolu öğretmenlerin girdiği ders saati ile ilişkilendirilmemelidir. Tüm kadrolu öğretmenlerin haftalık girmek zorunda olduğu ders saati eşitlenmeli ve 30 saat olarak belirlenmelidir. Kadrolu öğretmenlere ödenen ek ders ücret miktarları derece-kademe baz alınarak tazminat olarak ödenmelidir.
Ek ders ücreti, kadrolu öğretmenler için değil, zorunlu hallerde çalıştırılan ücretli öğretmenler için olmalıdır. Okul pansiyonlarında nöbet tutan öğretmen ve meslek liselerinde koordinatörlük görevi olan öğretmenler için fazla çalışma ücreti ödenmeli, böylece emsallerine göre fazla iş yükü olanlar mağdur edilmemelidir.
 
Rafet FENER
Eğitim Yöneticisi
UEYDER
 

KAYNAK:

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 

Kasım AYI BORDROSU EK'TE

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 27 Kas 2011 21:19:07
Öğretmenler neden memnun değil?


OECD'nin 2008'de Türkiye'den 3 bini aşkın öğretmen ile gerçekleştirdiği TALIS (Uluslararası Öğretme ve Öğretmen Araştırması) çalışması eğitim durumu ile ilgili önemli ipuçları verdi.

Çiğdem Tongal, M. Alper Dinçer'in haber yorumu

Öğretmenlik mesleği son yıllarda uygulamaya konulan politikalarla hızlı bir dönüşüm geçiriyor.2005'te sözleşmeli öğretmen statüsünün oluşturulması bu politikalarda yaşanan en önemli dönüm noktalarından biri. Bununla birlikte 2002'den bu yana öğretmen atamalarının KPSS puanı dikkate alınarak gerçekleştirilmesi eğitim sürecinin pek çok boyutunu derinden etkiliyor.
OECD'nin 2008'de Türkiye'den 3 bini aşkın öğretmen ile gerçekleştirdiği TALIS (Uluslararası Öğretme ve Öğretmen Araştırması) çalışması öğretmenlerin çalışma ortamları ve iş memnuniyetleri hakkında ayrıntılı bilgi içeriyor .
 
Bu veriler öncelikli olarak öğretmenlerin neredeyse yarısının birbirlerinden takdir görmediklerini ve her beş öğretmenden birinin müdüründen takdir görmediğini ortaya koyuyor. Öğretmenlerin üçte birlik bir bölümü ise öğretmenliğin artık saygı duyulan bir meslek olduğuna inanmıyor. Diğer bir çarpıcı nokta ise öğretmenlerin azımsanmayacak bir bölümünün öğretmen olmaktan memnun olmaması. Sözleşmeli öğretmenler ise bu durumdan özel olarak olumsuz yönde etkileniyor.

Türkiye'de yeni mezun öğretmenlerin birçoğu KPSS puanına göre yapılan ilk atamada doğudaki illere gönderiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü'nün 2011 yılı ilk atama verilerini incelediğimizde [1], atanan öğretmenlerin yüzde 62'sinin Türkiye'deki toplam öğrenci nüfusunun yüzde 24'ünün bulunduğu Kuzey, Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine gönderildiği ortaya çıkıyor.
1999 ve 2007'de toplamda 700'e yakın öğretmen ile yapılan uluslararası TIMSS (Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması) çalışması KPSS öncesinde ve sonrasında öğretmenliğe başlayanların karşılaştığı öğrenci profilini bizlere açıklıkla sunuyor. 2007'nin genç öğretmenlerinin yüzde 33'ü sınıfındaki öğrencilerin sosyoekonomik farklılıklarının öğrenme/öğretme etkinliklerini önemli ölçüde zedelediğini belirtiyor. 2007'de genç öğretmenlerin yüzde 67'si ilgisiz öğrencilerin öğretmeyi ciddi biçimde sınırladığından şikâyet ediyor. KPSS öncesi sistemde tecrübeli öğretmen bu öğrenci profili ile karşılaşırken KPSS ile öğretmen atama yöntemi, mesleğe yeni başlayan öğretmenler ve zor öğrenci gruplarını bir araya getiriyor.
TIMSS çalışması öğretmen nüfusundaki demografik değişikliği de ortaya koyuyor: 1999 ve 2007'de mesleğe yeni girmiş üç sene veya daha az tecrübeye sahip olan öğretmenleri karşılaştırdığımızda 2007'de yeni atanmış öğretmenlerin çok daha genç olduğunu görüyoruz. 1999'a göre 2007'de 25 yaşından genç ve üç sene veya daha az tecrübeye sahip öğretmenlerin yoğunluğu iki kat daha fazla. Ayrıca 1999'da öğretmenliğe yeni başlayan öğretmenlerin yüzde 34'ü kadın iken bu oran 2007'de yüzde 55 seviyesinde bulunuyor.

Bu basit karşılaştırma KPSS modeli ile öğretmen atanmasının pratik sonuçlarını ortaya koyuyor: Daha genç ve daha fazla kadın öğretmenden oluşan bir grup meslek hayatlarının ilk senelerinde çok zorlu sınıf ortamlarında hizmet veriyorlar.

Meslektaşlarına kıyasla "mutsuz" öğretmenlerin mesleğe yönelik olumsuz algıları, atandıktan sonra tecrübe ettikleri yalnızlıkla birlikte daha da perçinleniyor. Aday Memurların Yetiştirilmelerine İlişkin Yönetmelik'te belirtildiği üzere aday öğretmenler, temel eğitim ve hazırlayıcı eğitim programının ardından tabi tutuldukları uygulamalı eğitim programı kapsamında rehber eğitici ve rehber öğretmenler gözetiminde derslere başlıyorlar. Ancak mevzuatın uygulama aşamasında sorunlarla karşılaşılıyor; yeni atanan öğretmenler ulaşım, güvenlik ve barınma gibi günlük yaşamlarını önemli ölçüde etkileyecek konularda tamamen kendi çabalarıyla hareket etmek durumunda kalıyorlar.

Oysa "genç" öğretmenlerin bu bölgelere atanması motivasyonun artırılması ve uygun destek mekanizmalarının oluşturulmasıyla bir fırsata dönüşebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulan "Teach for America" (Amerika için öğret) kuruluşunun uyguladığı model, bu fırsatın doğru değerlendirildiği takdirde ne kadar faydalı çıktılar elde edilebileceğini gösteren iyi örneklerden biri.

Van Erciş'in gör dediği
Yeni atanan öğretmenlerin en önemli sorunu, zor öğrenci grupları ile karşılaşmakla bitmiyor. Barınma ve güvenlik, öğretmenlerin yüzleştiği en önemli okul dışı sıkıntıların başında geliyor. Türkiye'de okul yapıları yalnızca eğitimin sürdürüldüğü dört duvar olarak görülüyor. Okul yapılarının güvenli ve minimum standartlara uygun olması sınıf sayısından bağımsız olarak birçok farklı bileşenin de incelenmesini gerektiriyor. [2] Son on yılda çeşitli doğal afetlerle pek çok okul yapısı tamamen yıkıldı ve zarar gördü. Öğrenciler ve eğitimciler yaşamını yitirdi. 23 Ekim'de Van Erciş'te yaşanan deprem bu eksikliğin en somut örneği oldu.

Bu kriz, okul yapılarının güvenliğine ek olarak öğretmenlerin barınmasının başlı başına önemli bir sorun olduğunu gösterdi. Ulusal basında yer alan haberlere göre Van Erciş'te çoğu yeni atanmış olan pek çok öğretmen birbirlerine yakın oturmak isteyerek ucuz olan apartman dairelerini kiraladılar. Ancak bu binalar depremde yerle bir oldu ve Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bildirdiği verilere göre 74 öğretmen hayatını yitirdi. Öğretmenlerin lojmanlara yerleştirilmesini MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü'nün Konut Dağıtım ve Yönetim Özel Yönergesi düzenliyor. Buna göre lojmanlar devlet memurluğunda geçirilen süre, bakmakla yükümlü olunan şahıslar ve çocuklar, kıdem ve statü gibi ölçütler üzerinden hesaplanan bir puan ile başvuru yapanlara dağıtılıyor. Ancak bu sistem sürekli tıkanıklıklara sebep oluyor ve yerel idareciler veya yerel halk duruma özgü çözümler geliştirmeye çalışıyorlar.

Bu sorunların nedenlerini kapsamlı bir biçimde anlamak çözüm geliştirmemiz için atılacak en önemli adım. Dolayısıyla, öğretmenlerin iş tatmini ve mesleki gelişimi üzerine daha çok ve ayrıntılı araştırma üretilmesi kilit önemde. Ancak bu yazıdaki kaba tespitler en azından bazı önemli noktalara işaret ediyor:
Genç ve tecrübesiz öğretmenlerin en zorlu bölge ve okullara gönderilmesinin önüne geçmek mümkün. Uluslararası örnekler incelendiğinde pek çok eğitim sisteminin mesleğe yeni giren öğretmenleri en az iki yıl süren uzun soluklu bir uyum/deneme sürecine tabi tuttukları görülüyor. Öğretmenler ancak bu süreçten geçtikten sonra akademik ve sosyoekonomik olarak dezavantajlı öğrencilerle buluşuyor. Böyle bir uygulama yalnızca öğretmenlerin değil, öğrencilerin de yaşadığı birçok sorunun çözümü için gerekli zemini oluşturacak.

Özel olarak, sözleşmeli öğretmen statüsü ile mesleğe giren öğretmenlerin memnuniyetsizlik oranı kadrolu öğretmenlere nazaran çok daha fazla. Bu noktada farklı profesyonel statülerin eğitim sistemimize nasıl bir katkıda bulunduğunu etraflıca incelememiz gerektiği ortaya çıkıyor.

Son olarak, mecburi hizmet ya da yeni atanmış olmak, MEB'in lojmana yerleştirme ölçütleri arasında yer almıyor. Oysa yeni atanan öğretmenlere lojmanlarda barınmak için öncelik tanınması hem uyum sürecini atlatmalarını kolaylaştıracak, hem barınma maliyetlerini sınırlayarak mecburi hizmet bölgesinde çalışmalarını teşvik edecek hem de daha güvenli yapılarda barınmalarını sağlayacak.

Eğitim Reformu Girişimi olarak önümüzdeki dönemde öğretmenlerle konuşmaya, sorunlarını dinlemeye ve kaydetmeye devam edeceğiz. 24 Kasım 2012'de öğretmenlerimizin daha memnun olduğu, daha yeterli hissettiği, daha çok takdir ve saygı gördüğünü tespit etmek Öğretmenler Günü'nü hepimiz için gerçek bir kutlamaya dönüştürecek.

Zaman

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.890
  • 32.896
  • 512.890
# 28 Kas 2011 23:28:52
Selektör yapana 1 yıl hapis cezası!
Dikkat, Yargıtay 12. Ceza Dairesi, emsal sayılacak bir karara imza attı!..

 Yargıtay 12. Ceza Dairesi, trafikte seyir anındaki bir aracı yakından takip eden, sıkıştıran, selektör yapan kişinin bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Bu kararın ardından trafikte selektör yapıp, araçları yakın takip eden ve sıkıştıranlar "kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçunu işledikleri gerekçesiyle mahkum olabilecek.

Yanınızda veya arkanızda seyreden aracın sahibi sizi yakından mı takip ediyor? Siz, seyir halindeyken, selektör yapıp dikkatinizi mi dağıtıyor? veya, arabasıyla yanınıza yaklaşıp size bakarak arkadaşlarıyla mı gülüşüyor? Bütün bunları yapanlar, artık iki kez düşünerek hareket edecek...

Çünkü, Yargıtay 12. Ceza Dairesi, emsal sayılacak bir karara imza attı.

Erzincan'da yaşayan A.Y., şehir merkezinde arabasıyla giderken, K.H.'nin arabasıyla kendisini yakından takip ettiğini, selektör yaptığını, arkadaşlarıyla beraber yan tarafına geçip gülüştüğünü, polis merkezinin bulunduğu tarafa dönünce takipten kurtulduğunu belirterek şikayetçi oldu.

Şikayeti değerlendiren Erzincan 1. Sulh Ceza Mahkemesi, K.H.'yi trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan mahkum etti. Kararın, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, emsal bir karara imza atarak K.H.'yi "kişilerin huzurunu ve sükununu bozma" suçunu işlediğine dikkat çekti.

Kaynak: Habertürk

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 30 Kas 2011 19:45:39
İşte öğrencilerimizin hali... Öğretmen olarak çaresizliğimizin fotoğrafı...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 01 Ara 2011 17:09:27
İçişleri Bakanlığı, depremzede polis memurlarının zorunlu hizmet süresini 4 yıldan 3 yıla indirdi. 7,2 ve 5,6'lık depremlerde Van ve Erciş Emniyet Müdürlüğü binaları ağır hasar görürken, bölgede görev yapan binlerce polisin yakınları da batı illerine göç etmek zorunda kaldı.Van ve Erciş'e Ankara'dan gelen emniyet genel müdür yardımcıları ile koordinatör birinci sınıf emniyet müdürleri, polis memurlarının sıkıntılarını tek tek dinleyerek rapor haline getirdi. Bu doğrultuda da düzenleme yapıldı. Polis memurlarına ayrıca, depremzede ailesinin kaldığı şehre yazın tayin isteme hakkı da tanındı.
Öğretmenler ve diğer devlet memurlarının suçu ne ?

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 09 Mar 2012 17:56:46
Modern hayatta değişen anne-baba-çocuk rolleri


İki yüz yıl öncesine göre çok farklı, insanlık tarihinde eşi benzeri olmayan zamanları yaşıyoruz.

İki yüz yıldır önce erkekleri, sonra kadınları büyük ölçüde evden kopararak çalışma yaşamına katan, son 50 yıldır iyice ivmelenen ve hala tüm hızıyla süren devasa bir değişim sürecinin içindeyiz. Kadınlarla erkeklerin dışarıda çalışmasını şart olarak sunan, bireysel özgürlükleri alabildiğine teşvik eden, bireyin sağlıklı ve iyi hissetmesini her şeyin üstünde tutan, aile değerlerinin ve akrabalığın önemsizleştiği... Çocukluk, gençlik ve yaşlılık gibi yeni toplumsal kategorilerin ortaya çıktığı ama paradoksik olarak geleneksel çocuk oyunları, giyimi ve dilinin, yaşlı insanlara duyulan saygının ve atfedilen bilgeliğin kaybolmakta olduğu,kadınlardan sonra çocukların ve yaşlıların da ev dışına çıktığı... Hayatımız üzerine özellikle evlerimizin yeni efendileri çocuklarımızın "özerk, girişimci ve benlik bilinci en yüksek düzeyde" olan birey olarak yetişmeleri adına giderek artan sayıda uzmanın (eğitim uzmanları, psikologlar, devlet görevlileri, sosyal çalışmacılar, rehber öğretmenler, psikiyatrist ve psikanalistler vd.) söz aldığı...

Haberin Devamı:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı çelebiç

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.720
  • 15.458
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.720
  • 15.458
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2012 20:43:38
AK Parti, son ayların popüler tartışma konusu olan Gençliğe Hitabe, Andımız, 19 Mayıs ve ‘dindar gençlik’le ilgili halkın görüşünü aldı, ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan ankete göre ‘dindar gençlik’ söylemi vatandaştan vizeyi aldı. Andımız ve Gençliğe Hitabe’nin kaldırılmasına ise vatandaş karşı çıkıyor. 19 Mayıs törenleriyle ilgili düzenleme de vatandaştan onay alamadı.
İktidar partisi kurulduğu günden bu tarafa üç araştırma şirketine (Pollmark, Anar ve Denge) düzenli araştırma yaptırıyor. Siyasal ve sosyal konularla ilgili vatandaşların nabzını tutmaya dönük araştırmaların sonuncusunu Denge yaptı. Bu araştırmada vatandaşlara iktidar ile muhalefetin uzun süredir tartıştığı konular da soruldu. Başbakan Erdoğan’a sunulan araştırma sonuçları kamuoyuna açıklanmayacak. Radikal’in edindiği bilgilere göre, araştırmadan çıkan sonuçlar şöyle:

Hitabe’ye büyük destek
Başbakan Tayyip Erdoğan, “Dindar gençlik istiyorum” dedikten sonra yoğun bir tartışma yaşanmıştı. CHP ve MHP liderleri ile medyanın da yoğun ilgi gösterdiği tartışmayla ilgili vatandaşların görüşü de soruldu. Anket sonucunda yüzde 70’e yakın bir kitle dindar gençlik söylemine onay verdi.
Çocukların sabahları okuduğu “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” diye başlayan ‘Andımız’ın içeriği uzun zamandır tepki çekiyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de “Ayet mi bu?” diyerek kaldırılabileceği sinyalini vermişti. Araştırmada az bir farkla da olsa (yüzde 53) halkın ‘Andımız’ın kaldırılmasına karşı olduğu ortaya çıktı.
‘Gençliğe Hitabe’nin kaldırılması da zaman zaman gündeme geliyor. Halkın büyük oranının Gençliğe Hitabe’nin aynen kalmasını istediği belirlendi. Halkın yüzde 70’i “Gençliğe Hitabe”nin kalmasını istiyor.

19 Mayıs’a devam
Milli Eğitim Bakanlığı, 19 Mayıs törenlerinin kutlanma şeklini değiştiren bir genelge yayımlamıştı. Buna göre, stadyum kutlaması sadece Ankara’da yapılacak. Muhalefet gibi halkın da buna sıcak bakmadığı belli oldu. AK Parti’nin anketinde yüzde 55’lik oran törenlerin kutlama şeklinin değişmesini onaylamadı. [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK