Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Haz 2009 11:26:13
Yılın en kaliteli okulu Amasya'dan...

İlgi : Millî Eğitim Bakanlığı Toplam Kalite Yönetimi (TKY) Uygulamaları Ödül Yönergesi
İlgi’de kayıtlı “Millî Eğitim Bakanlığı TKY Uygulamaları Ödül Yönergesi” çerçevesinde “Yılın Kaliteli Okulu/Kurumu” ve “Yılın Kaliteli Ekibi” olmak üzere iki kategoride ödül verilmesi planlanmıştır. İl birincisi olarak Bakanlığımıza gelen ödül başvuru raporlarının Bakanlıkta değerlendirilmesi sonucu puan üstünlüğü esasına göre 19 okul/kurum ve 22 ekip belirlenmiş ve bu kurumların çalışmalarının yerinde görülmesi amacıyla Bakanlığımız Eğitimde Kalite Hareketi Yürütme Kurulu üyeleri arasından oluşturulan ekiplerce 13.04.2009 – 29.05.2009 tarihleri arasında saha ziyaretleri gerçekleştirilmiştir.

Saha ziyaretleri sürecinde yapılan gözlem, görüşme ve doküman incelemeye dayalı olarak ekip üyelerinin değerlendirmeleri sonucunda her iki ödül kategorisinde finale kalan okul ve kurumlar belirlenmiştir.

“YILIN KALİTELİ OKULU/KURUMU”KATEGORİSİ

“Yılın Kaliteli Okulu/Kurumu” Kategorisi BİRİNCİLİK Ödülü Alanlar


• AMASYA Merkez Fatih İlköğretim Okulu

• İZMİR Bornova Mesleki Eğitim Merkezi

• TEKİRDAĞ Tekirdağ Anadolu Lisesi


“Yılın Kaliteli Okulu/Kurumu” Kategorisi İKİNCİLİK Ödülü Alanlar


• AFYONKARAHİSAR Bolvadin 24 Eylül Anaokulu

• AKSARAY Hazım Kulak Anadolu Lisesi

• MERSİN Tarsus Anadolu Teknik -Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi

• RİZE Rehberlik ve Araştırma Merkezi



“Yılın Kaliteli Okulu/Kurumu” Kategorisi ÜÇÜNCÜLÜK Ödülü Alanlar


• ANTALYA Kemer Merkez İlköğretim Okulu

• BURSA İnegöl Gazipaşa İlköğretim Okulu

• ESKİŞEHİR Orhangazi İlköğretim Okulu

• ISPARTA Merkez Mavikent İlköğretim Okulu

• İSTANBUL Kartal Vali Erol Çakır Ticaret Meslek Lisesi

• TOKAT Tokat Bilim ve Sanat Merkezi


“Yılın Kaliteli Okulu/Kurumu” Kategorisi TEŞVİK Ödülü Alanlar


• ANKARA Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlköğretim Okulu

• BARTIN Cumhuriyet İlköğretim Okulu

• ÇORUM Laçin Atatürk İlköğretim Okulu

• ERZİNCAN Milliyet Anadolu Öğretmen Lisesi

• KONYA Özel Gençlik İlköğretim Okulu

• MALATYA Şehit Kemal Özalper Anadolu Teknik Lisesi, Teknik Lise ve Endüstri

Meslek Lisesi


“YILIN KALİTELİ EKİBİ” KATEGORİSİ

“Yılın Kaliteli Ekibi” Kategorisi BİRİNCİLİK Ödülü Alanlar


• ADIYAMAN Kâhta Esendere İlköğretim Okulu

• BURSA İpek Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

• ELAZIĞ Merkez 75. Yıl İMKB Yatılı İlköğretim Bölge Okulu



“Yılın Kaliteli Ekibi”Kategorisi İKİNCİLİK Ödülü Alanlar


• ANTALYA Merkez Ticaret Meslek Lisesi ve Adalet Meslek Lisesi

• İZMİR İzmir Kız Lisesi

• NEVŞEHİR Özel Altınyıldız İlköğretim Okulu

• MERSİN Toroslar Hüseyin Okan Merzeci Lisesi



“Yılın Kaliteli Ekibi” Kategorisi ÜÇÜNCÜLÜK Ödülü Alanlar


• ANKARA Mamak Anadolu Meslek Gıda Teknolojisi Pastacılık Meslek Lisesi

• BARTIN Köksal Toptan Lisesi

• DÜZCE Yığılca Kırık İlköğretim Okulu

• EDİRNE Merkez Cumhuriyet İlköğretim Okulu

• TOKAT Gazi Osman Paşa Lisesi

• ZONGULDAK Ereğli Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi


“Yılın Kaliteli Ekibi” Kategorisi TEŞVİK Ödülü Alanlar


• BİLECİK Bozüyük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü

• BURDUR Mehmet Yıldız İlköğretim Okulu

• İSTANBUL Şehit Öğretmen Ahmet Onay İlköğretim Okulu

• MALATYA Mehmet Emin Bitlis İlköğretim Okulu

• MANİSA T.B.M.M. 85. Yıl Çok Programlı Lisesi

• MUŞ Alparslan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu

• RİZE Doğuş Çay İlköğretim Okulu

• SAMSUN Salıpazarı Bereket Yatılı İlköğretim Bölge Okulu

• TEKİRDAĞ Tekirdağ Anadolu Lisesi


Millî Eğitim Bakanlığı

Personel Genel Müdürlüğü
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

resmi yazı:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Haz 2009 11:54:13
Türk halkının yüzde ikisi üstün zekalı!

Türkiye'de 0-24 yaş aralığında 682 bin üstün zekalı birey var...

TÜBİTAK'ın gerçekleştirdiği araştırma, önceki gün Başbakan Erdoğan başkanlığındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda değerlendirildi. Toplantıda üstün yetenekli bireylerin bilim ve teknoloji alanlarına yönlendirilmesi, Türkiye'de yetişmiş beyin gücünün başka ülkelere kaptırılmamasına yönelik projeler konuşuldu. TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş sunuşunda, Üstün Yetenekli Bireylerin Bilim ve Teknoloji Alanlarına Yönlendirilmesi'ne ilişkin projeyi anlattı. Araştırmaya göre Türkiye'de 0-24 yaş aralığında 682 bin üstün zekalı/yetenekli birey bulunuyor ve bu sayı nüfusun yüzde 2'sini oluşturuyor. 130'un üzerinde IQ değerleri üstün zeka olarak sınıflandırılıyor. 70'in altındaki IQ değerleri hafif derecede zihinsel özürlü olarak nitelendirilirken, en çok görülen IQ derecesi, ortalamaya karşılık gelen 100. İnsanların yüzde 68'i 85 ile 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahip.

STRATEJİ PLANI

Üstün yetenekli bireylerin eğitimini iyileştirmek üzere Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda, "Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı 2009-2013" hazırlanması için çalışmalar başlatıldı. Bu kişilere yönelik bilim ve sanat merkezleri açılıyor. Halen 47 ilde 52 bilim ve sanat merkezinde 8 bin üstün zekalı/yetenekli birey eğitim görüyor. Beyin göçü yüzünden her yıl yüzlerce başarılı genç, Türkiye'den yurt dışında okumak için gidiyor ve gittikleri ülkeye yerleşiyor.

NEDEN GİDİYORLAR?

Araştırmaya göre, Türkiye'de 81'i yükseköğretim, 63'ü özel sektör ve 103'ü kamu araştırma enstitüleri olmak üzere 247 araştırmacı bulunuyor. Türkiye'deki yetişmiş insan gücünün yurtdışına gitmelerindeki etkenler; insan kaynağı, fiziki altyapı, araştırma fonlarının yetersizliği, meslekte yükselme imkanı bulunmaması, doyurucu olmayan sosyal ve kültürel ortam, daha çok gelir elde etme isteği, sosyal güvencenin yeterli olmayışı olarak sıralanıyor.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 21 Haz 2009 11:29:13
Açıköğretim sınavında sordular

Açıköğretim sınavında sordular: Aşağıdakilerden hangisi kadına özgü bir davranış olarak kabul edilir? a) Çokbilmişlik b-) Baskıcılık c-) Konuşkanlık d-) Mantıksal düşünme e-) Kendine güvenme. Doğru yanıt c) Konuşkanlık

 Açıköğretim Fakültesi Jandarma ve Polis Önlisans Meslek Eğitimi programında çıkan final soruları, kadınlar aleyhine süregiden cinsiyetçi söylemin, sınav sorularına kadar sızdığını bir kez daha ortaya koydu.

“Aşağıdakilerden hangisi kadına özgü bir davranış olarak kabul edilir?” ‘a-) Çokbilmişlik’, ‘b-) Baskıcılık’, ‘c-) Konuşkanlık’, ‘d-) Mantıksal düşünme’ ve ‘e-) Kendine güvenme’. Cevap anahtarına göre sorunun yanıtı, c-) şıkkı yani ‘konuşkanlık.’

Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki astsubayların ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nde görev yapan polislerin katıldığı sınavda mantıksal düşünme ve kendine güvenin ‘kadına özgü olmadığı, kadına özgü görelmediği’ görüşünü kabul eden teste, adayların verdiği yanıt merak konusu.

‘Boynuzlu’ sorusu var

Aynı sınavın, Ceza Hukuku soruları içinde de yine cinsiyetçi söylemle hazırlanmış bir soru var:

“Evli erkeğe boynuzlu denmesi durumunda eşine karşı ne tür bir suç işlenmiş olur? a-) Gıyapta hakaret b-) Sövme c-) Huzurda hakaret d-) Geçitli hakaret E-) Dolayısıyla hakaret”

Cevap anahtarına göre yanıt E-) şıkkı, yani ‘dolayısıyla hakaret’. Sınavda, dolayısıyla hakaret kavramını anlatmak için neden böyle bir örneğe ihtiyaç duyulduğu da merak edilenler arasında.

Bu tür soruların ‘kadına ve çocuğa karşı şiddet konusunda’ eğitim verilen polislere sorulmuş olması da dikkat çekti.

Kadına yönelik, ‘evde oturur, dırdır eder, eğitimsizdir, ekonomik özgürlüğü yoktur, erkek evin reisi kadın evin bir çalışanıdır’ yargılarından oluşan bakış açısına, bir çok yasal düzenlemeye rağmen, hala hayatın her alanında rastlamak mümkün.

Özellikle eğitim alanında kadının aleyhine süre giden cinsiyetçi söylemler devam ediyor. İlköğretim ve lise ders kitaplarında, şimdiye kadar çok sayıda iyileştirici düzenleme yapılmasına rağmen hâlâ kadına ve erkeğe biçilen rollerin cinsiyetçi bir anlayışla belirlendiği göze çarpıyor.

Çok güldüm ya :):):):):):)

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 21 Haz 2009 11:34:23
Eşine 5 ay çiçek götürme cezası aldı

Diyarbakır'da eşine şiddet uygulamaktan yargılanan kişi, duruşmada ''Eşime bugüne kadar çiçek götürmüş değilim'' deyince, eşine 5 ay boyunca çiçek götürme cezasına çarptırıldı.   



Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesindeki duruşmada, eşine şiddet uyguladığı gerekçesiyle yargılanan 7 çocuk babası kapıcı Hayrettin Çetintaş hazır bulundu.

-''KARIM BANA İLLALLAH ÇEKTİRİYOR''-

Duruşmada savunma yapan sanık Hayrettin Çetintaş, resmi nikahlı eşinin yanı sıra imam nikahıyla birlikte yaşadığı kişi bulunduğunu ifade etti.

Her iki kişiyle sorunu bulunmadığını belirten Çetintaş, şunları söyledi:

''Ama bazen dargınlıklar oluyor. İkinci eşimi yeni aldım. Kendisi yeni geldiğinden midir bilmiyorum ağzını dahi açmıyor. Ama eski karım bana illallah çektiriyor. Ayrı ev tutmamı istiyor. Kapıcılık yapıyorum ve çok yoruluyorum. Onlardan bana yardımcı olmalarını istiyorum. İş yoğunluğunda bana yardımcı olmayan çocuğuma da vurmuş olabilirim. Onun iyiliğini düşünüyorum.''

Bu arada, Sanık Çetintaş, ''İlk eşimin doğum gününü ve evlilik yıl dönümünü filan bilmem. Bugüne kadar da çiçek filan götürmüş değilim'' deyince hakim, sanığa Denetimli Serbestlik Uygulaması kapsamında haftada 1 defa olmak üzere 5 ay boyunca eşi Ayşe'ye çiçek götürme cezası verdi.

Hayrettin Çetintaş, 10 yaşındaki oğlu Hasan'ı dövdüğü için de aile ilişkileri ve çocuk gelişimi konulu, ayda 1 adet olmak üzere 5 kitap okuma cezasına çarptırıldı.

Çevrimdışı 1983

  • Uzman Üye
  • *****
  • 538
  • 249
  • 538
  • 249
# 21 Haz 2009 15:05:01
neden kadınlardan bu kadar şikayetçi oluyorlar.kadını böyle davranmaya yönelten etkenleri göz ardı ediyorlar.bence kadın böyle davranıyorsa eşinin davranışları sorgulanmalı.

Çevrimdışı sevde5

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.377
  • 6.716
  • 2.377
  • 6.716
# 21 Haz 2009 18:56:32
Ankara'da Kaza (Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin İçinde bulunduğu minibüste kaza)


Alınan bilgiye göre, Bolu'nun turistik yörelerinden Abant'ta düzenlenen piknikten döndükleri bildirilen Gazi ve Hacettepe üniversitesi öğrencilerinin bulunduğu Hacı Tanrıkurt yönetimindeki 06 D 8538 plakalı minibüs, TEM Otoyolunun Çeltikçi beldesi Yakaya köyü yakınlarında devrildi.

Kazada, 9 kız öğrenci hayatını kaybetti. Yetkililer, araçta 28 kişi bulunduğunu, yaralı öğrencilerin bazılarının vatandaşlar tarafından, bazılarının da ambulanslarla Ankara ve Gerede'deki hastanelere kaldırıldığını bildirdi.


Görgü tanıkları, başka bir aracın sıkıştırdığı minibüsün kontrolden çıkarak refüje çarptığını ve yaklaşık 90 metre sürüklendikten sonra durabildiğini, araçtaki bazı öğrencilerin dışarı fırladığını belirtti.

Ölen öğrencilerin bazılarının cesetlerinin parçalandığı görüldü.

Kızılcıhamam'da Meydana Gelen Trafik Kazasında Hayatını Kaybeden Üniversite Öğrencileri Sümeyra Betül Erdönmez ve Fatma Kübra Bozkurt'un Cenazeleri Toprağa Verildi. Karşıyaka Mezarlığı'nda Kılınan Cenaze Namazı Sonrasında Öğrencilerin Cenazeleri Karşıyaka Mezarlığı'na Defnedildi. 
Haber Yayın Tarihi: 21.06.2009 18:05
 
 
 Kızılcıhamam'da meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden üniversite öğrencileri Sümeyra Betül Erdönmez ve Fatma Kübra Bozkurt'un cenazeleri toprağa verildi. Karşıyaka Mezarlığı'nda kılınan cenaze namazı sonrasında öğrencilerin cenazeleri Karşıyaka Mezarlığı'na defnedildi.

Cenaze namazına öğrencilerin aileleri, yakınları ve okuldan arkadaşları katıldı. Hacettepe Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nde 3.sınıfa geçen öğretmen babası Muammerd Erdönmez göz yaşlarını tutamadı. Sümeyra'nın üç kardeşin en büyüğü olduğu öğrenildi.

Gazi Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 3. Sınıf öğrencisi Fatma Kübra Bozkurt'un da üç kardeşin en büyüğü olduğu belirtildi. Cenaze namazına BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, öğrencilerin akrabaları, arkadaşları ve çok sayıda vatandaş katıldı.


Allah rahmet eylesin...kardeşlerimizin mekanı cennet olsun inşallah....
 


Çevrimdışı a.badem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 8.500
  • 19.443
  • 8.500
  • 19.443
# 04 Tem 2009 09:38:07
                              KPSS'de kopya skandalı  
Iğdır'da, 60'a yakın öğretmenin, kurdukları bir merkezden Türkiye'nin değişik illerinde Kamu Personel Seçme Sınavı'na (KPSS) giren ve para karşılığında anlaştıkları kişilere de soruların cevaplarını telekonferans sistemiyle ilettiği iddia edildi.

Iğdır Emniyet Müdürlüğünün konuyla ilgili soruşturması sürerken, soruşturma kapsamında şu ana kadar gözaltına alınan 30 kişiden 4'ü tutuklandı. Polisin soruşturmasında, söz konusu sınavın yapıldığı gün, çevre illerden Iğdır'a geldiği belirlenen 60'a yakın öğretmenin, fotoğraflanarak ele geçirilen soru kitapçığını çözmek için 5 ayrı yerde merkez kurdukları tespit edildi. Öğretmenlerin, daha önce para karşılığında anlaştıkları ve çevre illerden gelerek Iğdır'da sınava giren kişilere, soruların cevaplarını ilettikleri öğrenildi.
Bunun üzerine, Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla genişletilen soruşturmada, öğretmenlerin yalnızca Iğdır'da değil Ankara, İzmir, Bursa, Giresun, Erzurum ve Trabzon başta olmak üzere Türkiye'nin değişik illerinde sınava giren öğrencilere de aynı yöntemle soruların cevaplarını ilettiği belirlendi. Söz konusu iddialarla ilgili kişilerin adreslerinde yapılan aramalarda çok sayıda bilgisayar, cep telefonu, cep telefonu kulaklığı, fotoğraf makineleri ve suçla ilgili olduğu değerlendirilen dokümanlara ulaşıldığı kaydedildi.

Çevrimdışı saraydangelme

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.474
  • 34.657
  • Öğrenci Velisi
  • 4.474
  • 34.657
  • Öğrenci Velisi
# 04 Tem 2009 14:33:58
 
Facebook Gerçeği: Kişisel Bilgileriniz, CIA ve Gizli Servisler
Sizin de bir Facebook hesabınız var mı? Yakında almayı düşünüyor musunuz? Çevrenizdeki pek çok arkadaşınız çoktan Facebook'a geçti mi? Size de gelmeniz için pek çok davetiye yolluyorlar mı? O halde aşağıda yazılanları dikkatlice okuyun: [1]
Facebook sitesi artık paranoya nedeni! Sayfanızdaki kişisel bilgiler istihbarat örgütlerinden dolandırıcılara kadar herkesin ilgisini çekiyor.

Fenomen arkadaşlık sitesi Facebook, TÜBİTAK'ın bile gündeminde. Site hakkında araştırma yapan Emre Mineoğlu, sonuçları TÜBİTAK'ın Bilim ve Teknik dergisinde anlattı.
Başkası Söylese Paranoya Nedeni
İstihbarat örgütlerinde size ait bir dosyanın bulunduğunu söylemiş olsalardı ve o dosyada birçok resminizle beraber hangi okullara gittiğiniz, hangi işlerde çalıştığınız ve çalışmakta olduğunuz, kimlerle arkadaşlık ettiğiniz, nerelere gittiğiniz, resimlerle belgelenmiş olsaydı… Panikle ne yapacağınızı şaşıracağınıza kuşku yok. Ancak şu anda internetin sunduğu nimetlerin sonuncusu olan Facebook adlı sitede, kendi rızasıyla yer alan yaklaşık 48 milyon kişi var.[2]
Facebook Nedir?
Facebook, üyelerin fotoğraflarının ve şahsi bilgilerinin yer aldığı bir arkadaşlık ve sosyalleşme sitesi. Birbirini tanıyan kişiler burada “arkadaş'' olabiliyor. Sitenin birçok kişide “bağımlılık'' yaratmasının nedeni ise statü ihtiyacı olarak açıklanıyor. Uzmanlar, arkadaş sahibi olmanın 21'inci yüzyılın statü sembolü haline geldiğini, Facebook'un da bunu bir çeşit sağladığını söylüyorlar.

Yıl sonunda 60 milyon üyeye ulaşması beklenen Facebook daha şimdiden en büyük fotoğraf ve haber sitesi olma yolunda. Her ay 4 milyon üye ekleniyor. Ayda 600 milyondan fazla arama yapılıyor. Toplam 30 milyar sayfaya bakılıyor. Günde 9 milyon fotoğraf ekleniyor. Siteye daha şimdiden 1.8 milyar fotoğraf eklendi. Üstelik kısa sürede dünyanın en çok ziyaret edilen 7'nci sitesi haline geldi. Facebook'ta 500 bini aşkın grup bulunuyor. Facebook'un en büyük kullanıcı grubu 17-25 yaş arası kızlar (yüzde 69). Üyeleri hakkında her gün 300 milyon bilgi notu güncelleyen Facebook, dünyanın en büyük kişisel haber sitesi. [3]
1 Milyon Türk Kullanıcı Var
Facebook bize gösteriyor ki; toplumsal anlamda aidiyet ve gizlilik olguları yeniden tanımlanıyor. İnternet'te yaşanan hızlı gelişmeler, toplumsal değişim ve dönüşümün gelecekte nasıl yaşanacağı hakkında ipuçları verir nitelikte. Facebook, aynı zamanda sosyal bilimciler için de devasa bir laboratuar. 1 milyon Türk kullanıcı sayısıyla ülkemizde de çok ciddi bir kullanıcı potansiyeli oluşturuyor.
Dikkat! Arkadaşınızı da Yakmayın!
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Yönetim Kurulu Üyesi avukat Mehmet Ali Köksal, Bilim ve Teknik dergisinin yayımladığı haber sonrası merak edilen konuları aydınlattı:
Bir Anda Sorguya
İnsan ilişkilerinde kimin kiminle nereden tanışık olduğu istihbarat birimlerinin en çok merak ettiği konulardan. Kullanıcılar, Facebook sayesinde bu ilişkileri herkese açıyor. Yıllardır görüşemediğimiz arkadaşlarımızı bu sistem sayesinde bulmak güzel. Fakat o kişinin hatası ya da sevabı yüzünden sorgulanmak, ilginiz olmayan olaylara resmi makamlar ya da basın karşısında adınızın karışması güzel olmasa gerek.
Ticari Bilgiler, Büyük Şirketlerde
Bu bilgilerin pazarlayacağından bahsediliyor. Verilen bilgiler kullanıcıya reklam olarak dönecek. [2] Geçtiğimiz günlerde Zaman'da bir haber vardı. Oyakbank'ın 2,7 milyar dolara Hollandalı ING'ye satılması ilginç bir tartışma başlatmış. Askerlere ait bilgilerin de bu satışla el değiştirmesi sıkıntı oluşturmuş. Yani siz özel bilgilerinizi aslında kime vermiştiniz, bu satışla kimlerin eline geçecek meselesi.

Yukarıda da aktardığımız gibi, sanal arkadaşlık sitesi Facebook, üyelerine ait kişisel bilgileri reklâm şirketlerine satacağını çoktan açıkladı bile. E, ne demiş atalarımız; Kendi düşen ağlamaz.

Bu tür büyük iletişim organizasyonlarını geyik olsun diye el altından boşuna desteklemiyor ülkeler. Gizli servis elemanları artık oturdukları yerden kalkmadan, kahvelerini içerek seyrediyorlar bizzat kendilerini fişleyen insanları. Daha şimdiden 60 Milyon kişi gönüllü olarak kendisini bu yolla ihbar etmiş oluyor. Hele bu bilgiler art niyetli insanların eline geçmişse, her biri açık birer hedef haline gelmiş oluyor.

Tüm dünyada büyük bir hızla büyüyen Facebook, Türkiye'de adeta çılgınlığa döndü. Sadece ülkemizden kullanıcı sayısı 1 milyona ulaştı. Facebook yetkilileri, Türkiye'nin en aktif ülkelerin başında geldiğini açıklıyorlar. Türkiye'de en çok ziyaret edilen ikinci site haline gelen Facebook'a 3 hafta içinde 500 bin kişi üye olmuş.[3]
Koşullarını Kabul Ediyorsunuz
Maalesef tüm uyarılara rağmen TBMM'den kişisel bilgilerin korunması ve gizliliği konusunda beklenen tasarı çalışması tamamlanıp yasalaşmadı. Ayrıca hâlâ Türk Ceza Kanununun 135inci maddesinde kişisel verilerin kaydedilmesine ilişkin bir düzenleme var. Ancak bu düzenleme yeterli değil. Facebook olayına da uygulanması mümkün değil. Çünkü, siteye girebilmek için Facebook'un anlaşmasını kabul etmeniz gerekiyor. [2]
Facebook Hizmet Anlaşmasına göre web sitesine üye olmakla otomatik olarak Facebook'a tüm bilgilerinizi her türlü şekilde kullanma ve buradan yeni türettiği servislere de bu bilgileri aktarma hakkını vermiş oluyorsunuz ve bu geri çevrilemez bir hak.

Facebook'un ‘pulse' özelliğini gördünüz mü? Bu ‘pulse' özelliği sayesinde Facebook üniversite öğrencileri ve benzeri gruplar üzerinden çok detaylı istatistikler oluşturabiliyor. Mesela tutucu politik görüşlere sahip kadın öğrencilerin dağılımı. Veya öğrenci gruplarının en çok sevdiği ilk 10 film. Veya Gönülçelen'i kısa süre önce okumuş öğrenci grupları. Facebook'un tüm bu ve benzeri bilgileri işbirliği yaptığı "sorumlu" şirketlerle paylaşma hakkı var. Şirketlerin pazarlama departmanlarının bu tür istatistik bilgilerle ne yaptıklarını herhalde tahmin edersiniz.[1]
Siz mi Facebook'u Kullanıyorsunuz, Yoksa Facebook mu Sizi Kullanıyor?
Biliyorsunuz; Size gelen e-mailleri veya cep mesajlarını silseniz bile, sadece sizin ekranınızdan silinmiş oluyor. Cep hizmetini hangi GSM operatöründen, e-mail veya msn hesabınızı hangi uzantılı adresten almışsanız, yazdığınız çizdiğiniz her şey bu hizmeti aldığınız kurumlarda birer data (veri) olarak kayıtlı kalıyor. Yani sizin bu bilgileri silmiş olmanız ve ulaşamamanız, başkalarının ulaşamaması anlamına gelmiyor. Gerektiğinde hepsinin önünüze konulması an meselesi. Hrant Dink'le ilgili klibi YouTube atan şahsı nasıl da elle koymuş gibi buldular, aynen öyle.[3]
Peki hepsi bu kadar mı?

Facebook'a ilk ciddi yatırım PayPal'ın da kurucusu olan risk sermayedarı Peter Thiel'dan geliyor ve bu rakam 500.000$. Thiel aynı zamanda radikal muhafazakar bir grup olan Vanguard PAC'nin de yönetim kurulu üyesi.

Facebook'a ikinci risk sermaye yatırımı ise Accel Partners'ten geliyor: 12.700.000$.

Accel Partners yöneticisi James Breyer, daha önce NVCA (National Venture Capital Association - Ulusal Risk Sermayesi Birliği) yönetim kurulunda görev almış. Breyer burada Gilman Louie ile birlikte çalışmış. Louie ise In-Q-Tel‘in Yönetim Kurulu Başkanı.

In-Q-Tel, 1998 yılında CIA desteği ile kurulmuş bir risk sermayesi (Venture Capital - VC) firması. Ağırlıklı olarak veri madenciliği ile ilgili şirketleri destekliyor.

Bu arada James Breyer aynı zamanda BBN Technologies firmasının da yönetim kurulunda hizmet etmiş. Bu firma Internet ile ilgili pek çok kilit teknolojiyi geliştirmiş firmalardan biri.

Ekim 2004′te Dr. Anita Jones de BBN Technologies firmasına katılıyor ve Gilman Louie ile çalışmaya başlıyor.

Dr. Anita Jones BBN'ye katılmadan önce ne yapıyordu? Jones, In-Q-Tel yönetim kurulu üyesi idi ve ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı olarak Savunma Araştırmaları ve Mühendisliği Yöneticisi (Director of Defense Research and Engineering) olarak çalışmıştı.

DARPA yöneticilerinden olan Dr. Anita Jones, Bilgi Farkındalığı Ofisi (IAO - Information Awareness Office) ile de bağlantılı idi.[1]


Facebook ve CIA
Dünyanın en zengin insanı ve Microsoft'un sahibi Bill Gates 2006 yılı Ocak ayında Türkiye'ye geldiğinde bir gazeteci kendisine, “Siz Microsoft olarak CIA'ye bilgi veriyor musunuz?” diye sormuştu. Bu şok soru üzerine salonda kısa bir sessizlik oldu ve herkes verilecek cevaba odaklandı. Bill Gates'in cevabı ise sadece gülmek oldu. Herkes bu tebessümle cevabını almıştı.

Kısacası 10 bilgisayarın 8'inde Windows var. CIA bu yolla dünyadaki bilgisayarların büyük bölümünün içindeki bilgileri tarayabiliyor. Kaldı ki yapmaları değil, yapmamaları anormal olurdu. Bilgiyi kontrol eden, dünyayı kontrol eder. Durum bu kadar net...

Facebook'la ilgili 3 aydır bir yazı kaleme almak istiyordum. Fakat ülke gündemindeki hızlı dalgalanmalar sürekli ertelememe neden oldu. Baktım ki gündem yoğunluğu sürekli ertelettiriyor, bir önceki yazımın sonunda kendimi bir bakıma bağlamak için bugün bu konuya temas edeceğimi yazmıştım. Önce Facebook hakkında malumatı olmayanlar için kısa bir bilgi verelim, ardından uyarımızı yapalım.[3]


IAO nedir?
Information Awareness Office (IAO), ABD İleri Savunma Araştırmaları Projesi Ajansı (DARPA) Ocak 2002′de kurulmuş ve ulusal güvenliğe karşı tehdit oluşturabilecek eylemleri takip edebilmek için bilgi teknolojilerinin kullanılmasını hedefleyen projeleri bir çatı altında toplayacak bir oluşumdu. Gelen eleştiriler ve olumsuz kamuoyu sonucunda IAO'nun ödenekleri ABD Kongresi tarafından 2003 yılında kesildi. Ancak IAO çatısı altında geliştirilmeye başlanan projeler halihazırda farklı isimlerle fonlanmaya devam ediyor.

IAO'nun yaptığı merkezi veri biriktirme işlerinden sadece birkaçını saymak gerekirse:

Internet aktiviteleri, kredi kartı harcama bilgileri, uçak bilet işlemleri, araba kiralama bilgileri, tıbbi bilgiler, okul not bilgileri, sürücü ehliyet bilgileri, elektrik ve su fatura bilgileri, vergi iade bilgileri ve diğer tüm olası bilgiler…

Tüm bunlar cevaplardan çok sorulara yol açıyor…[1]
Kredi Kartı Numaranızı Küçük Hileyle Kapabilirler
Kredi Kartlarıyla ilgili her türlü işleminiz ABD merkezli uluslar arası veri bankası aracılığıyla zaten kayıt altında tutuluyor. Hesap hareketliliğiniz, bütçesiz, çapınız, ev ve işyeri adresi gibi bilgileriniz zaten veri bankasında bulunuyor. Bunlara bir de kendi elinizle arkadaş, dost, çevre, etnik durum, köken, dini-politik inançlarınız, belli konulardaki düşüncelerinizi girdiğinizde, gönüllü olarak kendinizi bir bakıma ihbar etmiş oluyorsunuz. [3]
Bilişim suçları konusunda çalışmalar yapan Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Çığır İlbaş, Facebook'un nasıl güvenli kullanılacağını özetledi:
Güvenlik ayarlarının (privacy) kullanıcı tarafından değiştirilmemesi durumunda, her türlü bilginizi başkaları görüyor. Bilgiler arasında e- posta, işyeri bilgileri, doğum tarihi, politik görüş ve kadınların kızlık soyadı da bulunuyor.
Ayarları gizliliği yapılandırılmış olsa da, phishing (sahte e-postalarla kredi kartı numarası sorarak dolandırma yöntemi) saldırıları olabilir…
Kullanıcı hesabıyla ilgili bildirimler e-postayla yapılıyor. Facebook'un ana sayfasının kopyasının yapılması yöntemiyle e-postadan açılan linkle girilen kullanıcı adı ve şifre bilgileri 3üncü şahısların eline geçebiliyor. Linkler yerine her zaman ana sayfadan giriş yapmayı tercih edin.
Özel mesaj atmayı tercih edin
Güvenlik için mutlaka yapmanız gerekenler şöyle:
Güvenlik ayarlarını kimsenin göremeyeceği şekilde yapın.
Duvar yazıları yerine özel mesajlar gönderin.
Güvenlik ayarları doğru yapılandırılmış olsa da kişisel kritik bilgilerin sayfaya eklenmemesine dikkat edin.
"Mini feed" ve "news feed"de, bilgi ve durum değişikliğinin görüntülenmemesi için gerekli ayarları yapın.
Başkalarının sizin ne kadar Facebook'u kullandığınızı görmesini istemiyorsanız, mutlaka "News feed and mini feed"e girip "show times in my mini feed"  seçeneğini iptal edin.
Giderek Artan Uyarılar…
İngiliz askeri yetkilileri, kişisel bilgilerini Facebook'a koymamaları konusunda tüm orduya bir uyarıda bulundu. O kadar ki, Kraliyet Askerleri'ne bağlı 888 askerin isminin Facebook'ta bulunması, kişisel bilgilerin terör örgütlerinin eline geçebileceği endişesini doğurmuş. Uyarıda, "Facebook, MySpace ve Friends ReUnited" adlı siteleri kullanan askerlerin risk altında olabilecekleri kaydedilmiş.

Facebook, 6 Kasım'da yayınladığı bir ilanla 50 milyondan fazla üyesinin özel bilgilerini para karşılığı reklâm şirketleriyle paylaşabileceğini duyurdu. Özel hayatın korunması ile ilgili tartışmalara yol açan Facebook'un bu kararı, ABD ve Avrupa ülkelerinde tartışmalara yol açtı. Fransa'da Facebook aleyhine soruşturma açılması bekleniyor.

Yine İngiltere'de bir hükümet araştırmasında, İngiltere'de bu sitelerin üyesi olan 10.8 milyon kişiden dörtte birinin 'profillerinde' doğum tarihleri veya iletişim adresleri gibi önemli bilgilerini açıkladıkları, girilen bilgilerin, suç işlemek amacıyla kullanılmaya oldukça elverişli olduğu ortaya çıktı.[3]
Özel Hayatınızın Gizliliğine Dair Neleri Riske Attığınızın Farkında mısınız?
Facebook'ta en sevdiğiniz müzikleri, kitapları ve filmleri belirtmenizin yanı sıra bu sitede sizinle ve yakın çevrenizle ilgili ev ve iş adresleri, doğup büyüdüğünüz yerler, telefon numaralarınız, e-posta adresleriniz, katıldığınız kulüpler, çalıştığınız işler, eğitim geçmişiniz, cinsel eğilimleriniz, ilgi alanlarınız, günlük programınız, arkadaşlarınızla ilişkileriniz, fotoğraflarınız, politik eğilimleriniz ve daha pek çok bilgi yer alıyor. Pek çok kişi bu bilgileri seve seve veriyor ve hizmet anlaşmasını okumadan onaylıyor.

Facebook gizlilik politikasına göre, “gazeteler, MSN chat, Google talk, ICQ gibi anında mesajlaşma servisleri gibi yerlerden de bilgi topluyor. Bu bilgi, web sitesini kullanmanızdan bağımsız olarak toplanıyor.” [1]
Facebook da sansüre uğrayan yani yasaklanan sitelerden biri olma yolunda hızla ilerliyor bu arada; Suriye'de güvenlik nedeniyle Facebook sitesine giriş yasaklanmış durumda; bunun yanında bazı organizasyonlar ve şirketler de kendi bilgisayarlarında bu ağa ulaşımı sınırlandırmışlardır. Ayrıca bazı üniversiteler de dünya çapında bu uygulamaya gittiği biliniyor. Yakında ülkemizde böyle bir sınırlama getirilir mi bilinmez ama Facebook günden güne hızla gelişiyor ve böyle hızla büyüyen bir ağın kimlere neler kazandırdığını ve kalanlara neler kaybettirdiğini zaman gösterecek.[4]
Önerilerimize gelince… Facebook denen bu sitede ve benzerlerinde politik görüş veya hissiyatlarınızı kesinlikle paylaşmayın. Her türlü sitenin ardında konuşlanan gizli eller, sizin her türlü eğilimlerinizi, arkadaş, akraba bağlantılarınızı, resim ve videolarınızı, neye kızıp neye kızmadığınızı, okulunuzu, şakalarınızı, size takılan lakapları, sosyal çevrenizi, zaaflarınızı, ömrünüzün hangi döneminde vaktinizi ne zaman nerde geçirdiğinizi, kısacası her şeyinizi öğrenmiş oluyorlar. Bir gizli servis elemanının sizin hakkınızda yıllarca çalışarak elde edemeyeceği bilgileri bu yolla kendi elinizle sunmuş oluyorsunuz.

***yorumsuz***

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 06 Tem 2009 11:40:22
Döner sermaye parası maaşları katladı

Doktorlar için 'tam gün' tartışmaları sürerken, bakanlığa bağlı hastanelerdeki personelin döner sermayeden aldıkları paralar, maaşları kat kat aştı. İl il maaş ve döner sermaye ücretleri:   



Türkan Al - Zeynep Akyıl'ın haberi

A.A muhabirinin Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünden edindiği bilgiye göre, 2008 yılı içinde Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesislerindeki personele döner sermayeden 2 milyar 930 milyon lira ödemede bulunuldu. Söz konusu rakam, bu yılın ilk 5 aylık döneminde 1 milyar 320 milyon lira olarak gerçekleşti.

Üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık personeli de, geçen yıl 626 milyon lira, bu yılın ocak-mayıs döneminde ise 309 milyon lira döner sermaye katkı payı aldı.

Diğer kuruluşların döner sermayelerinden de, ilgili kurum personeline geçen yıl 80 milyon lira, bu yılın 5 ayında ise 75 milyon lira ödeme yapıldı.

-DÖNER SERMAYEDEN BÜYÜK KATKI-

Devletin resmi verileri, mayıs ayında sağlık personeline döner sermayeden verilen paranın, çalışanların aylık maaşlarının 8 katına kadar ulaştığını ortaya koydu.

Kocaeli'de görev yapan bir uzman tabip, mayıs ayında 1652 lira maaşın yanı sıra, 13 bin 308 lira döner sermaye parası aldı.

Bu ilde maaşı 1818 lira olan bir baştabibe de, döner sermayeden 13 bin 269 lira ödemede bulunuldu.

Aynı şekilde Adana'da 22 doktorun döner sermayeden 10 bin lira ile 13 bin lira arasında katkı payı aldığı anlaşıldı. Bu gruptaki doktorlardan maaşı 1531 lira olan bir uzman tabibe, döner sermayeden 12 bin 996 lira, maaşı 1532 lira olan bir başka uzman tabibe de 12 bin 972 lira ödeme yapıldı.

Malatya'da devletin 1921 lira maaş verdiği bir uzman tabibin döner sermaye katkı payı 12 bin 246 liraya ulaşırken, Aksaray'da maaşı 1693 lira olan bir araştırma görevlisi de, döner sermayeden 10 bin 982 lira aldı.

Bitlis Mutki'de 2 bin 35 lira maaşı olan bir doktora döner sermayeden 9 bin 863 lira, Denizli Acıpayam'da da maaşı 1488 lira olan bir uzman tabibe döner sermayeden 11 bin 163 lira katkıda bulunuldu.

Hatay'da görev yapan bir diş tabibi ise 1283 liralık maaşının yanı sıra 10 bin 418 lira döner sermaye payı aldı.

Bir çok doktorların yanı sıra hemşire, ebe ve sağlık memurlarına verilen döner sermaye parası, aylık maaşların çok üzerine çıktı.

-HEMŞİREYE 706, BEKÇİYE 385 LİRA-

Sağlık personeline döner sermaye ödemelerinden şoförden aşçıya, bekçiden hastane imamına kadar diğer personel de yararlandı.

Mayıs ayında Türkiye genelinde ödenen döner sermaye katkı paylarına göre, baştabipler, maaşlarının dışında ortalama 5 bin 454 lira, uzman tabipler de 3 bin 848 lira aldı.

Buna göre, bazı sağlık çalışanlarına ödenen ortalama döner sermaye katkı payı şöyle gerçekleşti:

- Baştabip: 5.454 lira

- Profesör: 3.886 lira

- Uzman Tabip: 3.848 lira

- Başasistan: 3.354 lira

- Diş Hekimi: 2.167 lira

- Doktor: 1.724 lira

- Hastane Müdürü: 1.665 lira

- Başhemşire: 956 lira

- Hemşire: 707 lira

- Ebe: 627 lira

- Sağlık Memuru: 639 lira

- Hasta Bakıcı: 395 lira

- Bekçi: 385 lira

BAZI SAĞLIK PERSONELİNE YAPILAN ÖDEME, DÖNER SERMAYE PAYI İLE BİRLİKTE 15 BİN LİRAYI BULDU

Sağlık personelinin aylık maaşı, döner sermaye katkı payları ile birlikte bazı personel için 15 bin liraları aştı.

Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün Sağlık personeline mayıs ayında ödenen aylık döner sermaye katkı payı tablosuna göre, döner sermaye ile birlikte İstanbul'da bir hemşirenin maaşı 2 bin 300 lirayı, ebe maaşı 2 bin 120 lirayı Ankara'da bir biyolog maaşı 2 bin 653 lirayı buldu.

Klinik şefi maaşı da bazı illerde 9 bin liraya yaklaştı.

Sağlık ocağında çalışan ve maaşı 1400 lira dolayında bulunan bir doktorun eline geçen para 5 bin lirayı aştı. Ana çocuk sağlığı merkezlerinde çalışan doktorlara da 1500-1600 lira dolayındaki maaşının yanı sıra 4000-4500 lira civarında döner sermaye ödemesi yapıldı.


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Bu durum öğretmenler içinde aynı olsaydı ortalığı karıştırırlardı.Aldımız 300-400 tl arasındaki ekderse göz dikenler bunları hiç görmüyorlar mı?

Küçümsemiyorum ama lise mezunu bir hemşire 1300 maaş + en az 600 döner alıyor.
Onların işimi ağır ? bizim işimiz mi ağır?
İyiki öğretmenliği severek yapıyoruz .

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 06 Tem 2009 12:50:10
İşi kaptı, kısmeti de açıldı!
06 Temmuz 2009 Pazartesi 12:10
Cumhurbaşkanı Gül'e gösterdiği tepkiden sonra işsiz Sinem'in şansı açıldı. Sinem'e hem iş hem de evlilik teklifleri ayğıyor
Türkiye, Sinem Örsçek’i Cumhurbaşkanı Gül’e çıkışıyla tanıdı. Hacettepe mezunu işsiz genç kadın, taziye ziyareti için İzmir’e giden Gül’e “Bu insanlar sizi neden alkışlıyor anlamıyorum” demişti. Sinem, o günden bu yana kapının, telefonun susmadığını; kendisine evlilik teklifleri yağdığını söyledi.

Gül’ün yardım sözü verdiği Örsçek, o anı anlattı: “Cumhurbaşkanı tekrar sordurmuş 'Sinem Hanım’ı takip ediyorsunuz değil mi’diye? Yarın (bugün) CV’mi Köşk’e göndereceğim. 'Gül’e verdiğim tepkiden sonra bana çok farklı yorumlar geldi. Duruşumu siyasi boyutta algılayan da oldu bireysel algılayan da toplumsal algılayan da. İzmir içinde aldığım yorumlar 'İzmir’in simgesi mi düşüyor yoksa, İzmir duruşunu mu kaybetti’ şeklindeydi. 'Gül Özel sektörden Facebook yoluyla iş teklifi aldım. Bu teklifler tamamen bireyseldi. Çok farklı teklifler de var. Evlilik teklifi edenler var. Evlenirsen hayatın daha iyi olur şeklinde binlerce mail ve mesaj geldi bir gün içinde.

UMUDUN SİMGESİ OLDUM

Dünden beri ne telefon ne kapı sustu. Çevreden ve basından duyan arkadaşlarım aradı. İşsiz gençler için simge olduğumu öğrendim. Artık işsiz gençler bir umut olarak takip ediyorlar ve acaba Sinem iş sahibi olacak mı? Nerede yer alacak? Umudun simgesi oldum ben. İş için seçim şansım çok yok. Ancak seçilme şansım var. Lisansım istatistikti. İş bulamayınca insan kendini sorguluyor; 'Ben nerede hata yapıyorum, bunu bilimsel olarak araştırabilir miyim?’ dedim ve İstanbul Üniversitesi Davranış Bilimleri Fakültesi’ne girdim. İşe alım yöntemleri uzmanlık alanım oldu. İş beğenmemek gibi bir durumum hiç olmadı. Kendi düzeyimin altında işe başvurduğumda 'Bu iş için çok niteliklisin kabul edemeyiz’ dediler. Memur sınavına girdim ama 2004 KPSS’sinde bir istatistikçi için kadro açıldı.”

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 06 Tem 2009 12:52:12
Kaza yerini falcıya sormuşlar
06 Temmuz 2009 Pazartesi 11:36
Son teknolojik konum belirleme sistem ve araçları yetmemiş, Yazıcıoğlu’nun yerini falcıya sormuşlar… İşte inanılmaz detaylar;

ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER

ANKARA- Tam Türk işi bir arama-kurtarmanın haberi bu. TBMM’de kurulan Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasını araştıran komisyonda; arama kurtarma çalışmaları sırasında falcının da devrede olduğu, kurtarma çalışmaları sırasında tam bir curcuna yaşandığı ve bakana silah çekmeye, makam araçlarının bayrak direklerinin kırıldığı ortaya çıktı.


FALCIYA SORDUK
TBMM’de kurulan Muhsin Yazıcıoğlu Kazası Araştırma Komisyonu’nu tutanaklarına olay sırasındaki yaşanan ilginç olay ve bilgiler yansıdı. Yazıcıoğlu’nun ve helikopterin yerini bulmak amacıyla falcıya gidilerek yer tespiti yapılmış. BOTAŞ Firmasına kış şartlarında arama kurtarma hizmeti veren Arama Kurtarma Ekibi Başkanı Ercüment Güler, “Kaza sonrası Büyük Birlik Partisi yöneticileriydi zannediyorum. Gelip bize ‘Biz bir falcıya gittik, fal baktırdık şuradaymış’ dediler. Biz de onlara umutsuzluğa düşmemeleri için bunun son çare olduğunu empoze etmeye çalıştık. İkinci günden itibaren de taşkınlıklar başladı” dedi.

CURCUNA ARAMA
Komisyon tutanaklarına göre BOTAŞ Firmasına kış şartlarında arama kurtarma hizmeti veren Arama Kurtarma Ekibi Başkanı Ercüment Güler de, komisyona verdiği bilgide, bakan ziyaretleri sırasında peşinden gelenlerin yarattığı kalabalığın arama kurtarma çalışmalarını olumsuz etkilediğini söyledi. Güler, şunları söyledi:

BAKANA SİLAH ÇEKİLDİ
“Sayın Bakanımız geldiğinde peşinde kendisini gelmek zorunda hisseden o kadar çok devlet erkânımız var ki ve o kadar çok onların yardımcıları ve şefleri var ki, ortalık tamamen curcunaya döndü. Hatta Sayın Bakanımız bile sinirlendi, aracı gidemiyor, sinirli bir şekilde yürümeye başladı. Arama kurtarma çalışmaları sırasında bazı partililerin taşkınlık yaptıklarını, hatta bakana silah çekmeye kadar varan olaylar yaşandı. Orada bir şekilde yine Büyük Birlik Partisi yöneticileriydi zannediyorum yani gelip işte söyledikleri “Biz bir falcıya gittik, fal baktırdık şuradaymış.” Şimdi, tamam, bu artık son çare orada umutsuzluğa düşmemelerini de biz empoze ettik onlara. Yani ikinci günden itibaren taşkınlıklar başladı.

VALİNİN ARACINA SALDIRI

Sayın Valinin arabasının bayrak direğini kırdılar, Sayın Bakanın aracının üzerin çıktılar, silah çektiler. Arama-kurtarmacılar, 'Ben zarar görmeden nasıl kurtulabilirim'e bakmaya başladılar. Çünkü AKUT çok şahit olmuştur. Hayat kurtarmaya gidersiniz, dayak yersiniz bu ülkede..”

YA PİLOT ZEHİRLENDİ, YA HELİKOPTER BOZUKTU
AKUT Başkanı Nasuh Mahruki de kaza ile ilgili olarak, “Ya pilot zehirlendi ya da helikopter bozuktu” dedi. Mahruki, olay sonrasındaki bakan ve siyasi ziyaretleri ile basın organlarının yayınlarının süreci strese sokarak kurtarma çalışmalarını olumsuz etkilediğini vurguladı. Kayseri Valisi’nin kaza sonrası yaptığı açıklamanın süreci biraz geciktirdiğini ifade eden Mahruki, şunları söyledi:

“Bunun bir komplo olduğunu düşünecek olursak, yani evet burada hakikaten ters hareket var ve bu insanlar bilinçli bir şekilde bu kazaya maruz bırakıldılar diyecek olursak, o zaman bence sorulması gereken burada dört tane temel soru var: Bir tanesi, araştırılması gereken, pilotun sağlığı, pilotun son yediği, içtiği, yani muhtemelen cesetlere, enkazlara ulaştırıldıktan sonra bunun kontrolü yapılmıştır veya çok kolay yapılabilir; ikincisi, helikopterin bakımının durumu, hakikaten yeterli, gerekli bakım yapıldı mı yapılmadı mı helikopterin; üçüncüsü, ELT neden çalışmadı? Dördüncü soru da, Kayseri Valisine bu yanlış bilgi nereden geldi? Bu dört tane soru; eğer dördünden de tatmin edici bir cevap bulamazsınız, o zaman bunun hakikaten bir komplo olduğunun üzerine gidilebilir. Ama bana sorarsanız, benim tecrübelerim ve bu algıladığım şekliyle bu olayın, bunların birçoğu birtakım talihsizlikler, şanssızlıklar ve birtakım yanlış inisiyatiflerin üst üste çakışmasıyla ortaya çıkmış. Bu dört konu çakışırsa bir yerlerde o zaman altında bir şey çıkar. Ama çakışmadığı sürece bence bu konu maalesef bir kazadır diye kapatmak gerekir”

POLİS YER TESPİTİ YAPAMIYOR
Mahruki, 112’deki bayanın 155 polisin telefon konuşmasını uzattığını yer tespiti yapacağını sandığını, Türkiye’de böyle bir sistemin olmadığını ifade ederek, “Mesela 112’deki bayanın telefon konuşmalarında biraz daha konuşun yerinizi tespit etmeye çalışıyoruz demesi de aslında polisin onu yapacağını zannediyor 112’deki bayan da zannediyor ki Türkiye’de öyle bir sistem var” dedi.


Çevrimdışı a.badem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 8.500
  • 19.443
  • 8.500
  • 19.443
# 11 Tem 2009 22:22:07
                      Bir haftada 8 bin müslüman katledildi
SARAYBOSNA - Bosna'da, 1995 senesindeki Srebrenika katliamının 14. yıldönümü dolayısıyla bugün Potocari Anıt Parkı'nda bir anma merasimi düzenlendi.
Bosna'nın çeşitli yerlerinden onbinlerce Müslüman, anma ve defin merasimi için Potocari'ye geldi. Müslümanlar, bölgeye 160 otobüs ve yüzlerce otomobille geldi. 8 bin erkek Müslüman'ın katledildiği olayın 14. yıldönümünde, Sırplar tarafından öldürülenlerden 534'ünün naaşı da bugün toprağa verildi. Şimdiye kadar, katledilenlerden kimlikleri teşhis edilebilen sadece 3 bin 749 naaş Potocari şehitliğine defnedildi.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından güvenli bölge ilan edilmesine rağmen Bosnalı Sırp kuvvetleri 11 Temmuz 1995'te Srebrenika'ya girmiş ve 8 binden fazla Müslüman'ı katletmişti. 30 binden fazla kişi de bölgeden sürülmüştü. Katliamı önlemede yetersiz kaldığı gerekçesiyle bölgedeki Hollanda barış gücü yoğun şekilde eleştiriliyor. Yapılan soruşturmada Hollanda barış gücü Sırp kuvvetlerin BM kampına girmelerini önleyememek ve Müslümanlar'ı Sırplara teslim etmekten sorumlu bulmuş, 2002'de Hollanda hükümeti de bundan dolayı istifa etmişti.

Srebrenika, Bosna'da 1992-1995 arasındaki savaşta Sırp vahşetinin sembolü haline geldi. Katliamda babasını kaybeden ve bugün defni yapılacak 534 naaş arasında babası Hayreddin'in de naaşı olan Münevver Begiç, 14 sene sonra katliamı anlatırken yine ilk günkü gibi hüzne garkoldu. Begiç, "O zamanlar 14 yaşındaydım. Ellerimi tutuyordu. Sonra bizi birbirimizden ayırdılar. Onun götürüldüğü görüntü halen gözlerimin önünden gitmiyor" diye konuştu. 29 yaşındaki kadın, "Torunlarını göremedi" derken gözyaşlarına hakim olamadı.

60'lı yaşlardaki Hatice Mehmedoviç ise 14 sene geçmesine rağmen halen katliamda hayatını kaybeden oğlunun naaşından bir iz, bir işaret arıyor. Mehmedoviç, "Yaşadığımız korkunç olay bir yana, çocuğumun kemiklerini bulsam sevineceğim. Ben maalesef o kadar şanslı değilim. Halen bulunamayan gizli toplu mezarlar var. Maktül aileleri bu konuda çok muzdarip" dedi.
Avrupa Parlamentosu 11 Temmuz'u Srebrenika soykırımını "Anma Günü" ilan etti ve bunun tüm Avrupa parlamentolarında desteklenmesini istedi. Soykırım, bu sene ilk kez tüm Avrupa'da yad edilecek. Soykırımın bizzat gerçekleştirildiği Bosna ise bundan hariç. Bosna parlamentosunda 11 Temmuz'u soykırımı anma günü ilan eden tasarı Sırp milletvekilleri tarafından engellendi.
Bosna'da savaş yüzbinlerce cana mal oldu ve savaş sonunda Sırpların zayıf bağlarla bağlı olduğu ikili bir devlet yapısı ortaya çıktı. Bosna, Müslüman-Hırvat Federasyonu'yla Bosna Sırp Cumhuriyeti'nden oluşuyor.
Bosnalı Sırplar, katliamları ortaya çıkmasın diye toplu mezarları buldozerlerle altüst ettiği için çoğu ceset parçalanmış ve birbirlerine karışmış halde. Adli Tıp, halen çok sayıdaki ceset parçasının kime ait olduğunu tespit etmeye çalışıyor. Kimlik tespiti için DNA araştırmaları yapılıyor. Şimdiye kadar 70'ten fazla toplu mezar bulundu.
Srebrenika'da soykırım işlendiği Uluslararası Adalet Divanı ve Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) kararlarıyla da sabit.
Savaş zamanı Bosnalı Sırpların lideri Radovan Karadziç, uzun süre kaçtıktan sonra halen Lahey'deki ICTY mahkemesinde yargılanırken Sırpların komutanı Ratko Mladiç ise, katliamdan 14 sene geçmesine rağmen halen yakalanmış değil.

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 12 Tem 2009 22:28:26
Hotmail'den dolandırıcılık uyarısı!
12 Temmuz 2009 Pazar 17:58
Windows Live Hotmail, dolandırıcılık amaçlı sahte e-postalar konusunda uyardı.. Hangi e-postalara dikkat etmek gerek? Okuyun
Windows Live Hotmail, internetteki sayfasında, hotmail kullanıcılarının filtrelerinden sızan sahte e-postaları tanımasına yardımcı olmalarını hedefleyerek, ''dolandırıcılık uyarısında'' bulunuyor.

Windows Live Hotmail sayfasında yer alan uyarıda, tüm dünyada bir günde 4,5 milyardan fazla kullanıcıyı engelleyen istenmeyen posta iletilerinden, bilgisayar kullanıcılarını korumak için yoğun bir çaba harcandığını bildirdi.

Hotmail gelen kutularındaki istenmeyen postaları azaltmak ve yok etmek için sürekli şekilde çalışan yüksek nitelikli uzmanlardan oluşan ''özel bir ekiplerinin'' olduğunu ifade eden Windows Live Hotmail ekibi, son zamanlarda müşterilerden, aldıkları e-postaların gerçek olup olmadığını sorgulayan çok sayıda e-posta aldık. Bu e-postayı oluşturarak tüm Hotmail kullanıcılarının filtrelerimizden sızan sahte e-postaları tanımasına yardımcı olmayı hedefliyoruz'' diye uyardı.

Kişisel bilgileri isteyen e-postalara karşı dikkatli olunması istenen uyarıda şöyle deniyor:

''Adınızı, doğum tarihinizi, sigorta numaranızı, e-posta kullanıcı adınızı, e-posta parolanızı veya diğer kişisel bilgileri soran bir e-posta, kimden gelirse gelsin, çok büyük bir olasılıkla dolandırıcılık amacıyla gönderilmiştir.

Herhangi bir nedenle bu tür bir e-postanın gerçek olabileceğini düşünüyorsanız, e-postayı yanıtlamayın veya hiçbir köprüyü tıklatmayın. Bunun yerine web URL'sini kopyalayıp yapıştırın ve iletişim bilgilerini almak üzere ilgili şirketin WEB sitesine gidin. E-postanın gerçek olduğunu doğrulatmak için şirketin destek kanallarını kullanmaktan çekinmeyin.''

BU BİR ŞAKA DEĞİL'' YAZAN E-POSTALARA DİKKAT!

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 13 Tem 2009 00:23:44
Bu SMS'lere dikkat, tuzağa düşmeyin!
12 Temmuz 2009 Pazar 22:54
Tüketici Hakları Derneği Başkanı, vatandaşları operatörlerden gelen cep mesajlarına karşı uyardı. Aman dikkat!
Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇEKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, cep operatörlerinin kampanyaları konusunda vatandaşları uyardı...

ÇEKODER başkanı şu uyarıları yaptı: "Kampanyalar tamamen tüketiciler için tuzak dolu. Size gelen bir SMS mesajını cevaplayıp gönderiyorsunuz. O operatörün keyfiyetine kaldığını unutuyorsunuz. SMS mesajı ile ikide bir kampanyalara katılmayınız. Bu kampanyalar yüzünden senenin ilk altı ayında bizlere 15 bin 8 yüz başvuru oldu. İncelediğinizde hepside ‘karlı, ucuz tarife, iki kontöre şu, beş kontöre bu, her yöne şöyle böyle, aylık şu kadar ödeyin istediğiniz gibi görüşün’ denerek değişik kampanyaların sonucunda mağdur duruma düşen vatandaşla karşılaşıyoruz."


“Aldanmayın, kanmayın, sonra da yanmayın” diyen Göktaş, şöyle devam etti:

''Bu kampanyalar bir tuzak. İnsanlarımız işin sonu nereye varacak, ne olacak diye düşünmeden, önüne getirilen veya kendisine sunulan her kampanyayı bir maharet sanıp balıklama dalıyorlar. Oysa bu kampanyalar tamamen tüketiciler için tuzak dolu. Size gelen bir SMS mesajını cevaplayıp gönderiyorsunuz. O operatörün keyfiyetine kaldığını unutuyorsunuz. İş işten geçtikten sonra eyvah, aman, yaman deseniz de değişen bir şey olmuyor. O yüzden SMS mesajı ile ikide bir kampanyalara katılmayınız.

Hiçbir kimse kazanmadan size bir mal vermez. Hizmet vermez. Operatörlerin işi de hizmet satmak. Bu kampanyalar yüzünden senenin ilk altı ayında bizlere 15 bin 8 yüz 58 başvuru oldu. İncelediğinizde hepsi de ‘karlı, ucuz tarife, iki kontöre şu, beş kontöre bu, her yöne şöyle böyle, aylık şu kadar ödeyin istediğiniz gibi görüşün’ denerek değişik kampanyaların sonucunda mağdur duruma düşen vatandaşla karşılaşıyorsunuz. Dikkatli olun.''

 

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2009 10:53:01
FEN EDEBİYAT MEZUNUNA ÖĞRETMENLİK ŞANSI

ANKARA - YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yekta Saraç, fen edebiyat öğrencilerine, öğretmenlik formasyonlarının 1. yıldan sonra verilmesi hususunda gelecek tekliflere olumlu yaklaşacaklarını belirterek, ''Bu da pek çok üniversitede, öğretmenlik formasyonu imkanı sağlayacaktır'' dedi.
Türk Dil Kurumunun (TDK) 77. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Türkiye'deki çeşitli üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm başkanlarının katılımıyla ''Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmalarında Yeni Arayışlar: Bölüm Başkanları Çalıştayı'' düzenlendi.
Prof. Dr. Saraç, Türk Dili ve Edebiyatı bölümleriyle ilgili en büyük sıkıntının, mezunlarının öğretmen olamamasında yaşandığını belirterek, bu bölümlerin her geçen yıl daha düşük puanla öğrenci aldıklarına dikkati çekti.
Bu sorunu aşmak için fen edebiyat fakülteleriyle eğitim fakültelerinin iş birliğini içeren bir projeyi hayata geçirmeyi planladıklarını belirten Saraç, şu bilgileri verdi:
''Gelişmiş eğitim fakültelerinin bulunduğu üniversitelerde, (fen edebiyat fakültesi öğrencilerine) öğretmenlik formasyonlarının birinci yıldan sonra 2, 3 ve 4. sınıflarda verilmesi hususunda, üniversitelerden gelecek tekliflere YÖK olumlu yaklaşacaktır. Bu da pek çok üniversitede önceki gibi öğretmenlik formasyonu imkanını sağlayacaktır.''
Edebiyat fakültelerinin eski cazip haline kavuşması için öğretmenlik hakkının tanınmış olmasının yetmeyeceğini vurgulayan Saraç, Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde verilen eğitimin hangi yeterlilikleri ürettiğinin belirlenmesi gerektiğine dikkati çekti. Saraç, müfredatların yenilenmesinin önemine de değindi.
YÖK'ün, iki gün önce ÖSS taban puanlarını düşürdüğünü hatırlatan Saraç, bunun nedenin geçen seneye oranla bu seneki Türkçe sorularına verilen cevaplardaki başarısızlık olduğunu söyledi. Saraç, ''Keşke bu kararı verirken, Türk Dili ve Edebiyatı bölüm başkanlarının sorularla ilgili hazırladığı rapor olsaydı'' diye konuştu. 

''13 YILDAN BERİ KİM PROGRAMINI DEĞİŞTİRDİ''

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen de çalıştayın Türk Dili ve Edebiyatı bölüm başkanlarının bir araya geldiği ilk toplantılardan biri olduğunu belirterek, öz eleştiriyle birtakım sonuçlara ulaşılması gerektiğini söyledi.
Kitap ve yayınlara bakıldığında, ''1930'larda konulan kategorinin ötesinde bir arpa boyu yol alınamadığını'' ifade ederek, ''En doğru bilgilerin bile 70-80 yıllık ömrü vardır. Yaşadığımız dünyanın getirdiği bir tabloya cevap verecek bir konumda ortaya çıkarsak yaşamaya devam ederiz'' diye konuştu.
Edebiyat Fakültesi mezunlarının 1996'dan beri öğretmen olamadığını hatırlatan İsen, sözlerini şöyle sürdürdü:
''13 yıldan beri kim programını değiştirdi? Biz 13 yıldır öğretmen yetiştiriyormuşuz gibi devam ediyoruz. Üniversiteler kendi problemlerine çözüm bulmakla yükümlü kurumlardır. Türk dili ve edebiyatı bölümlerinin tabandan başlayan tüm sonuçları görülebilir bir proje sunması gerekli. Söyleyeceğiniz her bilgi YÖK'te sizin adınıza konuyu tam anlamıyla bilmeyenlerden çok daha önemlidir. Meselelerinize sahip çıkın ve çağdaş dünyanın sizden beklentilerine cevap verecek dinamik programlar oluşturun.''
İsen, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü müfredatlarının redaktör, kültür girişimcisi ve metin yazarı yetiştirilmesine uygun hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.

''TERİMLERİ TÜRKÇELEŞTİRİYORUZ''

TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın da TDK'nın kuruluş öyküsünü anlattı. 77 yıl önce bugün Çankaya Köşkü'ndeki bir akşam yemeğinde TDK'nın kuruluş kararının alındığını belirten Akalın, kuruluş dilekçesinin de 12 Temmuz 1932'de İçişleri Bakanlığına verildiğini söyledi.
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurulu Kanunu'nda 1993 yılında Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan düzenlemeyi sağlayan yetkilinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinin yasal bir boşluk doğurduğunu dile getiren Akalın, 2001 yılından bu yana Bilim Kurulu üyelerinin seçilemediğini, yetkili kurulların oluşturulamadığını, TDK'nın bilimsel çalışmalarının yürütüldüğü kol, kurul, komisyon ve çalışma gruplarının da kurulamadığını kaydetti.
Bir bilim kurulu TDK'nın Türk diliyle ilgili bilimsel araştırmalarını yeni oluşturulan çalışma guruplarıyla gerçekleştirdiğini bildiren Akalın, bu çalışma gruplarının da tıp, diş hekimliği, hemşirelik, ilaç ve eczacılık, su ürünleri, veteriner hekimlik, iktisat, ekonometri, uluslararası ilişkiler gibi farklı alanlardan bilim insanlarının katılımıyla terimlerin Türkçeleştirilmesi çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.
Atasözleri ve deyimler sözlüğünü herkesin yararlanabileceği bir yazılımla hizmete sunduklarına işaret eden Akalın, Atatürk'ün başlattığı Türk Dili Kurultayı geleneğini de uluslararası alanda bilim şölenine dönüştürdüklerini söyledi.
Akalın, 77. kuruluş yıl dönümünde Türk dili ve edebiyatı bölüm başkanlarını ağırlayarak, sorunları ve gelecekle ilgili yaklaşımları tartışmaya açmak istediklerine dikkati çekerek, ''Türk dili ve edebiyatı bölümlerinin öğretim programlarında yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Özellikle doğru ve güzel konuşma, diksiyon kursları için öğretici, basın yayın kuruluşları için düzeltmen, editör ve redaktör yetiştirmek amacıyla, bölümlerimizin ders programlarında yeni derslerin açılması bu çalıştayın ana konularının en başta gelenidir'' diye konuştu.
TDK olarak bazı çalışmaların gerçekleştirilmesinin zamanının geldiğini, hatta geçtiğinin bilincinde olduklarını vurgulayan Akalın, Türkçe'nin ''Ağız Atlası'' ve ''Köken Bilgisi Sözlüğü'' projelerini hayata geçirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
 
 

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK