Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 05 Ağu 2009 18:50:23
Üniversite mezunları arasından 9 bin 500 polis alınacak

Emniyet Genel Müdürlüğü, 2009 KPSS sonuçlarının ilan edilmesinin ardından, beklenen açıklamayı yaptı. Buna göre 2008 veya 2009 KPSS3 puan turu icin belirlenen taban puan sınırı 60'tır. 9 bini erkek, 500 ü bayan olmak uzere toplam 9 bin 500 kisi alinacak olup, bu çerçevede en yuksek puanlı ilk 28 bin 500 aday degerlendirme ve secme islemine alinacaktir. Basvurular 17-28 Ağustos 2009 tarihleri arasında yapılacaktır.
5 Ağustos 2009 14:30
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜPOLİS MESLEK EĞİTİM MERKEZLERİNE (POMEM) ÖĞRENCİ ALIMI DUYURUSU

POLİS MESLEK EĞİTİM MERKEZİ (POMEM) MÜDÜRLÜKLERİ;

Polis Meslek Eğitim Merkezleri Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı en az 6 ay süre ile mesleki temel eğitimin verildiği; parasız, yatılı ve üniformalı eğitim kurumlarıdır.

2010 yılında düzenlenecek olan 8. ve 9. dönem Polis Meslek Eğitimlerine alınacaklar için belirlenen kontenjan sayısının tamamlanması amacıyla 2008 ve 2009 yılları Kamu Personel Seçme Sınavının birinden (KPSS - P3) puan türünden (60.000) ve üzerinde puan alan ve en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlar için, 8 ve 9 uncu dönem Polis Meslek Eğitimlerine (9.000) Erkek, (500) Bayan toplam (9.500) aday asıl, bu miktarların %30’u olan (2.700) Erkek, (150) Bayan toplam (2.850) aday yedek olarak alınacaktır.

MÜRACAAT İŞLEMLERİ

Adaylar, ikamet ettikleri İl Emniyeti Müdürlüklerine 17 Ağustos -28 Ağustos 2009 tarihleri arasında, istenen belgelerle birlikte şahsen başvuracaklardır.

Müracaatlar 28 Ağustos 2009 tarihi saat: 17.00’da sona erecektir. Eksik belge veya posta yolu ile ya da başvuru zamanı geçtikten sonra yapılan müracaatlar kabul edilmeyecektir.

DEĞERLENDİRME VE SEÇME SINAV YERİ TARİHİ DUYURUSU

Değerlendirme ve seçme işlemlerine, 2010 yılında düzenlenecek 8. ve 9. uncu dönem Polis Meslek Eğitimlerine katılmak için müracaat eden adayların KPSS P3 puanlarına göre yapılacak sıralama neticesinde en yüksek puandan başlanarak, (9.000) Erkek, (500) Bayan kontenjanının 3 katı olan (27.000) Erkek, (1.500) Bayan olmak üzere toplam (28.500) aday çağrılacaktır.

Adayların, katılacakları bölge merkezleri ve tarihleri, 24 Eylül 2009 tarihinde Eğitim Dairesi Başkanlığının [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] internet adresinden ve İl Emniyet Müdürlüklerince ilanen adaylara duyurulacaktır. İnternet adresinden ve İl Emniyet Müdürlüklerinde ilanen yapılan duyuru adaylara tebliğ edilmiş sayılacağından ayrıca yazılı tebligat yapılmayacaktır.

DEĞERLENDİRME VE SEÇME İŞLEMLERİ

Değerlendirme ve seçme işlemlerine, Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenerek ilan edilen bölge merkezlerinde 28 Eylül 2009 tarihinde başlanacaktır. Değerlendirme ve seçme işlemi, üç aşamadan oluşacak ve 2010 yılında açılacak olan 8. ve 9. uncu dönem için geçerli olacaktır.

1

DEĞERLENDİRME VE SEÇME SINAVI SONUÇLARININ AÇIKLANMASI

Polis Meslek Eğitim Merkezlerine alınacak öğrencilerin başarı listesi, KPSS P3 puanı, değerlendirme (2.Aşama) ve fizikî yeterlik (3.Aşama) puanlarının toplamına göre, en yüksek puandan başlanarak erkek ve bayan olmak üzere ayrı ayrı hazırlanacaktır. Sıralama sonucunda eşitlik olması hâlinde, KPSS puanı daha yüksek olan aday tercih edilecektir. Sıralama sonucuna göre, belirlenen kontenjan miktarı kadar aday asıl, bu miktarın % 30’u kadar aday yedek olarak ilan edilecektir. Adayların başarı durumları 09 Ekim 2009 tarihinde Eğitim Dairesi Başkanlığının [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] internet adresinden ve İl Emniyet Müdürlüklerince ilanen duyurulacaktır.

POLİS MESLEK EĞİTİM MERKEZLERİNE PLANLAMA VE MEMURİYETE ATANMA

Polis Meslek Eğitim Merkezleri sınavlarında başarılı olan adayların eğitime alınacakları Polis Meslek Eğitim Merkezlerine planlamaları Eğitim Dairesi Başkanlığınca adaylara ayrıca duyurulacaktır.

POMEM Değerlendirme ve Seçme İşlemine katılarak başarılı olan adaylardan askerlik nedeniyle bakaya durumunda olanların okula planlamaları yapılmayacaktır.

Eğitim-öğretim başladıktan sonra herhangi bir aşamasında POMEM’den çıkan veya çıkarılan öğrenciler bir daha POMEM Öğrenci Adaylığı için başvuruda bulunamazlar.

Ayrıca, 5336 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2 inci Maddesinin Ek 24 üncü Maddesinin 5 inci fıkrasına göre Polis Meslek Eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar.

Bu şekilde atananlar, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar.

2

POLİS MESLEK EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜKLERİ BAŞVURU ŞARTLARI

a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.

b) En az dört yıllık yüksek öğretim kurumu veya bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtdışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak.

c) Değerlendirme ve seçme işlemlerinin ilk günü itibarıyla, askerliğini yapmamış erkekler ile bayan adaylar için 27 yaşından, askerlik hizmetini yapmış erkek adaylar için 29 yaşından gün almamış olmak (18 yaşını tamamladıktan sonra yaptırılan yaş düzeltmelerinde düzeltmeden önceki yaş dikkate alınır.)

Askerliğini yapmamış erkek ve bayan adaylar için 28.09.1983 tarihi ve sonrasında doğanlar,

Askerliğini yapan, bu tarihte terhis olabileceğini belgeleyen erkek adaylar için 28.09.1981 tarihi ve sonrasında doğanlar.

ç) Erkekler için 167 santimetreden, bayanlar için 165 santimetreden kısa boylu olmamak.

d) Sağlık yönünden, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğinde belirlenen şartları taşımak.

e) Başvuru öncesi ve başvuru sırasında; genelev, birleşme yeri, randevu evi, tek başına fuhuş yapılan mesken ve bu gibi yerlerde aracılık, bekleyicilik ve benzeri bir meşguliyeti bulunmamak; fuhuş, kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeni ile hakkında herhangi bir adlî veya idarî soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, idarî yaptırım uygulanmamak veya hüküm giymemiş olmak, bunlardan herhangi birinin uzlaşma yoluyla sonuçlandırılmamış veya yine bunların herhangi birisiyle ilgili olarak mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiş olmak ya da başka bir tedbire çevrilmemiş olmak.

f) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış veya yasaklanmış haklar geri verilmiş olsa bile; devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından;

1) Mahkûm olmamak.

2) Hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verilmemiş olmak.

3) Devam etmekte olan bir kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak.

g) (e) ve (f) bentleri adayın eşi hakkında da uygulanır.

ğ) Başvuru tarihinde herhangi bir siyasi partiye veya parti kollarına üye bulunmamak, daha önceden üyeliği var ise ayrıldığını belgelemek, terör eylemleri ile organize suç faaliyetlerine katılmamış olmak.

h) Herhangi bir kadınla veya erkekle nikâhsız olarak birlikte yaşıyor olmamak.

ı) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak.

i) Silah taşımaya ve silahlı görev yapmaya hukukî bir engeli bulunmamak.

j) 8/5/2005 tarihli ve 25809 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Polis Meslek Eğitim Merkezleri Eğitim-Öğretim Yönetmeliğinin 11 inci maddesi kapsamında ilişiği kesilenler hariç, Genel Müdürlük bünyesindeki eğitim kurumlarından ayrılmış veya çıkarılmış ya da herhangi bir yükseköğretim kurumundan disiplinsizlik nedeniyle çıkarılmamış olmak.

k) KPSS P3 puan türünden, (60.000) taban puan veya üzerinde puan almış olmak.

l) İlgili mevzuat kapsamında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonuçları olumlu olmak.

şartları aranır.

3

BAŞVURU ESNASINDA İSTENEN BELGELER

a) Başvuru dilekçesi, (Başvuru esnasında İl Emniyet Müdürlüklerince verilecektir.)

b) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması formu, (Başvuru esnasında İl Emniyet Müdürlüklerince verilecektir.)

c) Lisans diplomasının veya geçici bitirme belgesinin aslı ve fotokopisi yada mezun olduğuna dair ilgili üniversiteden alınan resmi yazı. (Yabancı ülkeden alınan lisans diplomaları YÖK Başkanlığından alınan denklik belgesi ile birlikte kabul edilecektir.)

ç) Askerliğini yapmış olanlardan terhis belgesi ve fotokopisi,

d) Evli ise evlenme cüzdanının aslı ve fotokopisi,

e) KPSS Sonuç Belgesinin aslı ve fotokopisi,

f) 16/7/1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğe uygun olarak son bir yıl içinde çekilmiş dört (4) adet vesikalık fotoğraf,

g) Adayların adres bilgileri, Adres Kayıt sisteminden İl Emniyet Müdürlüğünce müracaat esnasında alınacaktır. Adres Kayıt Sistemine kayıtlı olmayanların kayıt yaptırmaları zorunludur. Askerde olanlar birliklerinden askerde olduklarına dair belge getireceklerdir.

ğ) Bir (1) adet yarım kapak dosya,

BAŞVURU TARİHLERİ: 17 Ağustos – 28 Ağustos 2009

BAŞVURU YERLERİ: İl Emniyet Eğitim Şube Müdürlükleri

İRTİBAT ADRESİ:

Emniyet Genel Müdürlüğü

Eğitim Dairesi Başkanlığı

İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü

Necatibey Cad. No:70

Çankaya / ANKARA

Tel: 0 312 412 14 33-34-35-36

Faks: 0 312 425 43 15

Detaylı bilgi için [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 06 Ağu 2009 10:51:07
KPSS'de skandal iddia'ya ÖSYM ne dedi?----1.BÖLÜM

KPSS’de skandal iddiaları büyük yankı buldu. Adaylar netlerinin eksik boşlarının yanlış değerlendirdiğini iddia ederken ÖSYM iddialar ve suçlamalar için ne dedi? Cevapları bu söyleşide...

Hakan Göksel'in söylesişi

İddiaları ÖSYM’ye yöneltip, mağdur olduklarını iddia eden adaylar adına cevaplar aradık.

Telefonumuzun diğer ucunda ÖSYM Genel Sekreteri Mehmet Altınay vardı. Yarım saat süren ve Altınay’ın kendi tabiri ile bir ‘sohbet’ niteliğinde olan –sınavın esas sahibi kurumlar adına resmi bir açıklama değildir- söyleşimiz esnasında; ‘boş soruların yanlış değerlendirildiği, adayların netlerinin eksik geldiği, soruların kitapçıklarda farklı olduğu, optik okuyucularının güvenliği ve son olarak KPSS’ye girip atanamayan adayların açlık grevlerini’ sorduk. Mehmet Altınay söz konusu iddialara çok net ve kesin cevaplar verdi.

“KPSS sonuçlarında hata var mı?” sorusunun cevabı bu söyleşide…

Her sınavdan sonra böyle iddialar olur ama son yapılan KPSS’nin sonuçlarının açıklanmasından sonra, sınava giren adaylardan yoğun bir mail trafiği aldık. Bu mail trafiğinde de netlerin eksik geldiği, boş bıraktığımız soruların yanlış olarak değerlendirildiği iddiası var… Bu konuda görüşlerinizi alabilir miyiz?

Şimdi, dün aslında zannediyorum sizindi, internette bir haber vardı. Hatta bizde konuştuk aramızda dedik ki, bu etiğe uymuyor, yani bu tür şikayetleri olan birisi varsa, açarlar bir bakarlar, bunu bir inceleyin derler, haber doğruysa yazılır, şeklinde konuştuk. Epeyce bir sitem ettik.

Şimdi en küçük bir hata olduğunu zannetmiyorum, çünkü optikler aynı optikler sınavlar aynı… Biliyorsunuz ÖSYM hak dağıtıyor bir yerde, tabiri bağışlayın… Binlerce göz hep bunu vermek için uğraşıyor.

Şimdi bu iddialara ilişkin ‘bir grup organize ediyor, diye düşünüyoruz. Birbirinin aynı bir sürü dilekçeler, belli ki matbuu hale getirilmiş. Ama hepsini inceliyoruz bu itirazların…

Buna ilişkin gerek basından, gerek internet sitelerinden, gerek adaylardan bir sürü başvurular geldi ve hiç birinde en küçük bir hata yok. Eğer elinizde ciddi olarak kişinin adı soyadı varsa, TC numarası varsa biz yine bakalım. Hepsine baktık hiç hata yok.

Haberimizdeki iddia tek bir örnek üzerinden ortaya konulmuş bir iddia değil. Bu konuda çok yoğun e-postalar aldık...

Zaten bu böyle oluyor. Bakıyorlar ki testlerde umduklarının dışında geliyor, ‘acaba’ diyorlar ‘nasıl yıpratabiliriz, nasıl etkisiz hale getirebiliriz?’ İnanın Türkiye’nin en iyi çalışan kuruluşlarından birisiyiz. Yani bunu bütün kamuoyu biliyor, biz son derece açığız.

Bir iddianın olabilmesi için sizin demeniz lazım ki ‘Mehmet bey ben bu sınava girdim!‘, soru kitaplarını yayınlıyoruz, biliyorsunuz cevap anahtarını da yayınlıyoruz, puanlarını yayınlıyoruz yani bunlarda en ufak bir hata söz konusu değil.

Bilakis biz çok alınıyoruz. Yani, ‘niye?’ diyoruz ‘bu kurum ve kuruluşlar, hatta açıkçası bunları yazalım, toplayalım, bildirelim’ internet kurumu varmış, Telekom Üst Kurulu’na mı veya bilmiyorum arkadaşlar araştırıyorlar…

Yani öyle bir şey söz konusu değil eğer gayet açık, kesinlikle size söz veriyoruz; elinizde böyle bilgiler varsa gelin bir çayımızı, bir kahvemizi için hem beraber inceleyelim ama dışarıdan gelen internet bildirimlerini hele hele de adı sanı belli olmayan kişilerin, mail bir bombardımana tutmalarına, pek itibar etmemeniz gerektiğine inanıyorum.

Bize mesaj gönderen kimselerin kimlik bilgileri kayıtlıdır, yani mevcuttur. Telefon bilgileri, isim ve soyadları da mevcuttur, yani bir provokasyonun söz konusu olacağını sanmıyorum. Bu haberde tek bir örnek üzeriden gitme yolunu seçip bir model, örnek sunmak istedim. Söz konusu şahıla veya şahışlarla ilgili bilgiler mevcut.

Şimdi şöyle söyleyeyim Hakan Bey, optiklerimiz aynı, okumalar aynı… Şimdi düşünün bir KPSS’de hata olacak da ÖSS’de olmayacak… Hepsini aynı cihazlarla değerlendiriyoruz. Birinde hata yapıp birinde yapmaması hiç de mümkün değil ve bu cevap kağıtları en az iki defa okutuluyor. Hem boş okutuluyor hem de cevap kağıtları döndükten sonra okutuluyor.

OPTİK OKUYUCULAR NE KADAR GÜVENLİ?

Optik okuyucuların güvenliği neye göre test ediliyor? Bunun bir standardı var mı ? Mesela kimler kontrolünü ve bakımını yapıyor?

Onları ben tam bilmiyorum. Tabii kamu da olduğu gibi bir bakım anlaşması var, bunlar ihaleye çıkıyor.

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 06 Ağu 2009 10:52:05
2.bölüm


Anladım. Peki bu son KPSS sınavında altı tane soru iptal edildi yanılmıyorsam…

-Onlar ayrı. Yani onlar şöyle, tabi yazdırdığımız sorularda, hocalar kendi dallarında son derece yetişkin, son derece bilgi sahibi, o işin uzmanları kişiler ve soruları onlara yazdırıyoruz.Bu olabilir, yani şimdi örnek olarak söylüyorum bunu on beş yirmi kişi hazırlıyorsa, şimdi bir sürü kişiler bunu vermek için hemen en ufak atıfta bulunarak

‘bakın bunun birden fazla cevabı vardır, kaynak şudur’ şeklindeki iddiaların tamamını değerlendiriyoruz. Bunlar için ayrı komisyonlar oluşturuluyor.Bunların verdikleri, yani bilirkişilerin raporlarına göre, ÖSYM soruyu iptal eder veya etmeyebilir.

Şimdi iptal ettiğimiz sorular da vardır. ‘Haklıdır’ diyoruz, ‘olmaması gerekiyordu’ diyoruz ama her soruyu da iptal etmiyoruz. her itiraz gelen soruyu da iptal etmiyoruz. Zaten bu soruların, testlere verilen cevaplar doğrultusunda analizi yapılıyor.

-Tabi soruların iptal edilmesi olmayacak bir durum değildir de, tabi her zaman benzer ihtimaller de söz konusudur. Son KPSS’de altı soru iptal edildi, biliyorsunuz bu altı soru daha önceden optik okuyuculara yüklenmiş midir?

-Hayır hayır, hiç optikle ilgisi yok.

-Sormak istediğimi biraz daha açayım isterseniz..Farz edin ki sınava girdim, girdiğim sınavda altı soru iptal edildi. Peki bu iptal edilen altı sorunun optik okuyucuda nasıl işlendiğini merak ediyorum…

-Onu bilemiyorum o doğrudan doğruya ÖSYM yürütme kurulunda biliyorsunuz. Her sınavın bizde bir sahibi vardır. Örneğin yaptığımız devlet memurluğu sınavı ki biz buna KPSS diyoruz. Devlet Personel Başkanlığı ve ilgili bakanlığın ve yine internet sisteminde göreceksiniz sınav takvimimizi, Maliye Bakanlığı’na bir sınav yapıyorsunuz onun koşullarını koyan Maliye Bakanlığı oluyor. Üniversite sınavlarını yapıyorsak, bunun sorumluluğu doğrudan doğruya Yüksek Öğretim Kurulu’dur.

Bütün koşulları bu kurum, kuruluşlar belirliyor.Biz sadece onların belirledikleri doğrultuda; aldıkları karar doğrultusunda gerekli işlemleri yapıyoruz. Yoksa ÖSYM yapmıyor.

Hani eğer hata varsa, ÖSYM’nin yaptığı ve bu bilirkişilerce tespit edilmişse, bunlar rapor halinde dökülmüşse ve haklıysa; o sınavın soruları ‘Yürütme Kurulu Kararı’yla iptal edilir ama onların yerine,ne yapılıyor, onu bilmiyorum açıkçası… Sınav yüz soru üzerinden mi değerlendiriliyor yoksa altı soru çıkarıldıktan sonra 94 soru üzerinden mi değerlendiriliyor onu bilmiyorum…

-Yani ben şunu sormak istiyorum şimdi, bu optik okuyucuda farz edin ki altı soruyu iptal ettiğinizi duyurdunuz Duyurduktan sonra sonuçlar henüz kamuoyuna açıklanmadı ve cevap kağıtlarını optik okuyucuya veriyorsunuz..

-Optik okuyucuyla ilgisi yok onun.,.

-Peki, mesela yüz yirmi soru soruyorsunuz. Altısı iptal, yüz on dört soru kalıyor. Adaylara sonuçlar nasıl geliyor, iptal soruları nasıl değerlendirilmiş oluyor?

-O kadar çok detaylı bilmiyorum.Çünkü bunların değerlendirme grupları var.Belirli kılavuz hükümleri var, Yürütme Kurulu’nun aldığı kararlar var. Ama bu kararlarda her zaman bu altı soruyu iptal ederek optikte okutmuyoruz. Optikte nihayetinde, iki defa okutulur. Peşpeşe farklı cihazlarda okutulur birbirini kontrol etmesi açısından, zaten bu bilgiler data olarak içeriye giriyor. Data üzerinden yani yönetim raporlarına dayanarak ‘şu sorular iptal’ derse onun değerlendirmesi farklıdır.

Yani onu açıkçası bilmiyorum. Yani yüz soru üzerinden mi değerlendiriliyor. Son doksan altı soru üzerinden mi değerlendiriliyor. Yoksa yine o sorular, 100 soru üzerinden mi değerlendiriliyor yoksa öbürlerine hiç kimse cevap vermemiş ya da yok mu bir sayı onu bilmiyorum. O kuralı bilmiyorum. Ama kesin olan şu; optiklerde boş soruyu doğru, doğru soruyu yanlış yapması gibi bir durum söz konusu değildir.

-Peki son bir iddia daha var. O da şu: Bir kitapçıkta olan matematik sorusu, diğer bir kitapçıkta bulunmadığı öne sürülüyor...

- -Bu söz konusu değil. Bunları kanıtlamak değil de, zaten böyle bir şeye ihtiyacımız da yok. Kendimi savunmak da istemiyorum. Yani gelseniz örneğin elinizde somut bir bilgi varsa, mesela siz son KPSS’den bahsediyorsunuz… Diyelim ki 4 tür soru kitapçığı vardır bunun. Bu zor bir şey değildir. Çıkartılır arşivden yedeklerden bulunur.

Netice sorular A kitapçığında nerdedir, B de nerdedir, C de nerdedir, D de nerdedir, bunu bulmak son derece kolay. Tespiti de çok kolay bunun.

Ama sizlerden istirhamımız şu; kamuoyunun kafasını bulandıracak, kamuoyunun tepkisini çekecek yayınlara pek yanaşmamanız. Bunu bu ülkede yaşayan bir fert olarak söylüyorum. Hakikaten ÖSYM canla başla çalışıyor.

Yani son derece özverili çalışıyor. Bozulmayan bir kuruluşu da bozulmayalım diye çaba sarf ediyoruz. Ama bütün iddialara da açığız. Somut olarak da bize, ‘şu kişinin sonuçlarına bakabilirseniz…’ derseniz de bu da son derece kolay…

Bu iddialar gündeme geldikten sonra, kamuoyun zihninde şüphe kalmaması için, bütün adayların sonuçlarının yeniden bir değerlendirilmeye girmesi gibi bir şey söz konusu olabilir mi? Yani böyle bir hazırlık var mı?

Bu iptal edilen sorular konusunda mı soruyorsunuz?

Size bahsetmiştim, yüzlerce belki binlerce sınav sonuçlarının hatalı olduğuna dair bizlere mailler geliyor ve sizlere de itirazlar geliyordur, son KPSS ile ilgili mutlaka… Böyle durumlarda tutumunuz nasıl oluyor? ‘Bu sorularda hatalar vardır’ diye ÖSYM açıklama yaptığında, tüm adayların sınav sonuçlarını baştan bir değerlendirmeye mi tabii tutuyorsunuz yoksa şahıs başvurularını esas alıyorsunuz?

Şahıs başvuruları esas alınarak yapılıyor. Yani şimdi itirazı olmayan bir kişi tekrar kontrol edeyim diye bir şey yok. Bunun da kuralları vardır. Bir dilekçeyi işleme koyabilmek için belli bir zaman sarf ediyorsunuz. Bir şeyler yapıyorsunuz. Prosedürümüz şöyle : İtiraz geldiğinde; “Şimdi git itiraz ücretini ÖSYM hesabına yatır” diyoruz, ‘dekontunu da ekle dilekçene öyle gel.’

- Peki, ne kadar bu ücret?

- Valla bilmiyorum. Kılavuza benziyor ama ücretli bir şey değildir çok cüzi bir şeydir. 3 lira mıdır, 5 lira mıdır? Yani o civarda bir ücret olduğunu tahmin ediyorum.

Dekontunu yatırıp, itiraz dilekçesi elimize geldikten sonra bunların tek tek cevap kağıdı çıkartılıyor. Bırakın optiği şablonlarda da değerlendiriliyor. Çünkü her testin bir doğru yanlış anahtarı vardır. Yani, ÖSS’yi on farklı türde soru kitapçığı ile yapıyoruz... Bildiğiniz gibi, Kamu Personel Seçme Sınavını 4 tür kitapçıkla yapıyoruz.

- Evet...

- Kopyayı önlemek için özel atamalar yapıyoruz. Yani bunlarda en ufak bir şüphe en ufak bir kuşku yok. Ama tabi kopya gibi olaylar ister istemez olabiliyor. Yani bugün ki teknoloji de malum…

- Evet. Iğdır’da yaşanan bir kopya olayı vardı…

- Evet tabi o olayı Iğdır savcısı tespit etmişti ki, o sınavda sadece savcının bize bildirdiği 24-25 kişiye baktık. Tam sayıyı da hatırlamıyorum. Yani Iğdır savcısı tespit etmiştir. Hepsi savcının iptal edilmiştir, bunların kimlik bilgileri aktarılmıştır. Bunlar ayrı şeyler.

- Yani bu sizin kopya olayındaki bütün sorumlular ya da kopya çeken öğrencilere yakalandığı anlamına mı geliyor? Yani böyle diyebilir miyiz?

- Yani tam diyemezsiniz. Bugün ki biz her ne kadar, bu sınavlarda biliyorsunuz ÖSYM’nin uzman düzeyinde görevlendirdiği kişi sayısı yüz, yüz elli’yi geçmiyor ve bunlar da merkezde görevli. Biz bu hizmeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi okullarının, yani MEB’e bağlı öğretmenlerden ve üniversitedeki akademik personellerden salon başkanını, gözetmenini, temsilcisini tespit ediyoruz.

Öyle bir yer düşünün ki siz oradaki görevliye emanet ediyorsunuz. Siz orada görevli kişi olarak görevinizi tam yapmazsanız, yani ÖSYM bunda ne yapabilir. Yani herkes üzerine düşeni yapacak.

Tabi bunların isimleri, kimlikleri, kopya çekilen salonlar, salonlardaki bu usulsüzlüklere göz yumanların hepsi bellidir. Mesela bir salona hangi kişilerin girdikleri, o salonda kimlerin görevli olduğu, tutanaklarda nelerin olduğu tabi bunlar çok iyi değerlendiriliyor. Görevini yapmayanlar da ilgili kurum, kuruluşlara bildiriliyor. Yani ‘bakın’ diyoruz. Örneğin MEB’e, YÖK’e ‘bu sınavda görevini tam yapmayanlar şunlar’ diyoruz.

Tutanaklarla bunları gönderiyoruz ve haklarında idari tatbikat yapılmasını talep ediyoruz. Ama MEB yapar, yapmaz bilemiyorum. Emniyet güçleri bu konuya son derece önem veriyor kendi illerinde...

Biliyorsunuz bizim her ilde bir sınav merkezi yöneticisi vardır. Yanlış yapan görevlileri bu görevliler ve yönetmelikler doğrultusunda tespit ediyoruz. Salonları onlar bildiriyor, okulları onlar bildiriyor. Yani ben bilemem ki Iğdır’da bir okulun kaç salonu vardır? Onlar sisteme işleniyor. Yani o kadar çok emek sarf ediliyor ki inanın içine girdiğiniz anda diyeceksiniz ki ‘hakikaten ÖSYM bu konularda titiz’.

SON KPSS'DE İTİRAZLAR NEDEN ARTTI?

- Son sınavda, özellikle de KPSS’de niye bu kadar çok itiraz oldu. Ne oldu da insanlar birden böyle tepki vermeye başladı?

-Şunun etkisi olabilir; mesela burada soru yazma şeklinde değişiklikler olabilir. Yani, biliyorsunuz bu konularda çok fazla ticari kuruluşlar var, dershaneler var. Bunun için onlar diyor ki herhalde ‘ÖSYM hep bu şekilde soru soruyor.’

En ufak bir değişiklik yaptığımızda, en ufak bir konu değiştirdiğimizde onların ön göremediği bir şeyle ‘Vay bizi yanılttı ÖSYM’ diyor, sitem ediyor. Yoksa mevcut yürürlükteki yönetmelik doğrultusunda, konuların, soruların nereden çıkacağını biliyor… Ama her defasında, ben Türkiye coğrafyasında illaki Karadeniz’i sormak zorunda değilim. Bunun yanında Karadeniz’i sorabilirim Ege’yi de sorabilirim. Yedi bölgeyi sorabilirim.

Şimdi bu soru değişikliklerinden olabilir mi, belki, bilmiyorum… Tahmin etmedikleri sorular mı geliyor, onu da bilemiyorum…Sınav bazı gruplara göre çok zor mu geliyor, onu da bilemiyorum. Ama onun içinde ‘bizim için zor, herkese zor; bizim için kolay, herkese kolay…’Belki bu bir araştırma konusu olabilir, dediğiniz gibi…


Ama biz bu konuda hatalı soruları açıklıkla iptal edebiliyoruz, kişinin dilekçesine de bağlı olmuyor. Zaten maddi analizlerde bunlar çıkıyor. Yani o bakımdan en ufak kurumum hakkında bir kuşku duymuyorum.

Yani diyorsunuz ki ‘ÖSYM tarafında hiçbir sorun yok. İşleyiş tamamen doğru. Ama tepkilerin nedeni sadece bu sıraladıklarınız olarak tahmin ediyorsunuz…

Onu da bilmiyorum, yani sizin de bir görüşünüz olabilir. Yani adayın da farklı bir görüşü olabilir. Onda da “benim dediğim doğrudur” demiyorum. Tamamen varsayımlar üzerine… ama yapılan işlemler değerlendirmeler, optikler son derece sağlıklıdır bunda en ufak bir kuşku yoktur…

AÇLIK GREVİ İÇİN NE DEDİ?


Son olarak öğrenciler bir açıklık grevi yapma kararı aldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


- Valla ne yapabiliriz ki…Kişiler açıklık grevine giriyor… siz kendinizden emin olduktan sonra … Mesela siz doğru haber yaptıktan sonra sizin haberinize tepki olursa siz doğrularınızı değiştirir misiniz?

Yaptıklarınızı geri alma adına değil de kamuoyundaki bu tepkiyi hafifletme anlamında neler yapacaksınız?

Bizim internetle ilgili KPSS sayfamızda bir duyuru var biliyorsunuz. Onu okuyun göreceksiniz ki biz savcılığın açıklamalarını bile oraya koyuyoruz. Adli makamlardan geldiği için soru iptallerimizi rahatlıkla koyabiliyoruz… Yani hiçbir çekincemiz olmuyor o anlamda


Bu konu binlerce insanın geleceğini ilgilendirdiği ve hassas bir konu olduğu için Halkla ilişkiler (PR) çalışması olarak ÖSYM’nin herhangi bir hazırlığı olup olmadığını kastetmiştim...


Sizin bir öneriniz var mı? Ben şunu söylemeye çalışıyorum. ÖSYM’nin yaptıkları doğrudur, optikler hassas okumaktadır. Yapılan işlemde bir hata yoktur. Açıklıkla, eğer kendi iç bünyemizde adayın haklı olduğu bir konu varsa açıklıkla duyurup soruları iptal edebiliyoruz …


Bütün bunlardan, yaptığımız işten son derece emin olduktan sonra belirli grupların bunu yapması.. Bunlar herhalde, kendileri düşük puan alanlar, iyi puanlar alanların bunu yaptığını zannetmiyorum.

SINAVLARIMIZDA HATA PAYI SIFIRDIR


Peki, yaptığınız sınavlarda oransal olarak hata payı nedir? Mesela en son yaptığınız ÖSS yaptınız, KPSS yaptınız bu sınavlarda hata oranı nedir?

ÖSS’de biliyorsunuz bir sürü soruların iptali için başvurdular. Soru iptalleri hariç. Bu konuda biz gerçekten kendi dallarında uzman olan hocalardan hizmet alıyoruz. Soru iptalleri hariç eğer bunun dışında optikleri ve değerlendirmeyi kastediyorsanız sıfır, doğrudan doğruya sıfır!

- Sıfır diyorsunuz… Çok teşekkür ediyorum. Ben bu bilgileri yansıtmaya çalışacağım…

Ama tabi ben bu bilgileri bir sohbet olarak söylüyorum. Kurum adına ben bir sohbet olarak nitelendiriyorum. Şimdi Kurum adına bunları açıklamam ne kadar doğru olur bilmiyorum. Sınavın sahibi ÖSS ise de KPSS ise de MEB sorunluluğunda..

Biz onların adına yürütüyoruz. Yani üniversitelerin ve devlet personel başkanlığının isteği üzerine bunlar yapılıyor. Yani aslında sınavın sahibi onlar ben sadece merkezdeki işleyişten bahsediyorum size…Bunu beyanat olarak da algılamayın bir dost sohbeti olarak nitelendirin.

Peki bu optik okuyucularla ilgili teknik konuları kimlerden öğrenebilirim mesela bakım periyodu gibi vs

Yani sizin kullandığınız cihazlarda birisi sorarsa “markası nedir” diye bu önemli değil ki önemli olan bilgisayarın ve optiklerin sağlıklı çalışması.

Biz bu iddiaları gündeme getirdiğimiz zaman mutlaka sorulacaktır, “bunların bakımını kim yapıyor?” diye…

Onu bilemiyorum ihale ile yapılan bir bakımdır. Kamu kurum kuruluşu olduğundan mesela ben bilemem x kurumunun bakımını kim yapıyor. Bunu bilemem

Bu ihale sizler tarafından verilmiyor mu? MEB mi yapıyor?

Hayır hayır ben yapmıyorum da ilgili bilgi işlem müdürlüğü yapıyor.

Bilgi işlem müdürlüğünden kiminle görüşebilirim

- Oradan bir cevap alabileceğiniz zannetmiyorum. Biliyorsunuz her cihazın bir Türkiye genel distribütörü var. Bu cihazlar da öyle. Zaten gerekli şartname koşullarını sağlıyorsa ürünü aldığınız yere bakımını yaptırmak zorundasınız diye biliyorum yani… Yani burası x markasını kullanıyorsa başka distribütöre bunu başkasına yaptıramazsınız…sanırım böyle bir sistemle işliyor.

Peki ÖSYM hangi markayı kullanıyor optik okuyucularda?


Onu bilemiyorum bu konu bilgi işlemin sorumluluğunda onlar tabi prosedür … Her müdürlük bizde gerekli işlemleri yürütebilmek için gerekli önlemleri almak zorundadır.

İdare olarak da uygun görüldüğü takdirde gerekli ihaleleri açıp gerekli bakım sözleşmeleri imzalamaya yetkili… bunun bütün kurum kuruluşta böyle olduğunu tahmin ediyorum ama optikler ne markadır kimden kim hangi tarihte hangi firma bakımını almıştır. Yani firmayla da ilgisi yok bunun optiklerin sağlam çalışır durumda olmasıdır. Yani neticede size sonucun doğru gelmesi önemli. Bunlar sürekli bakım halindedir…

Tekrar teşekkürler…

Haber7

Çevrimdışı BAHTSIZ BEDEVİ

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 4
  • 6
  • 4
  • 6
# 06 Ağu 2009 14:18:12
çevir gazı yanmasın türünden bi açıklama bravooo ösym :-\

Çevrimdışı mutual

  • Üye
  • *
  • 37
  • 6
  • 37
  • 6
# 06 Ağu 2009 16:48:16
Japon bilim adamları, farelerde kök hücreden diş üretmeyi başardılar. Bunun protezi tarihe karıştırabileceği belirtiliyor. 

BBC ve Daily Mail'in haberine göre, Tokyo Bilimler Üniversitesi araştırmacıları, kök hücrelerle bir dişin büyümesi için gereken "bilgiyi" içeren dokuyu, farenin çene kemiğine naklettiler.

Laboratuvar ortamında 5 gün boyunca çoğaltılarak minik bir kök haline gelen doku, farenin çene kemiğinin derinlerine nakledildi. 5 hafta sonra, dişin ucu diş etini yararak çıktı. 7 hafta sonraysa normal bir dişin sertliğine ve hassasiyetine sahip, yiyecekleri kolayca öğütebilen bir dişe dönüştü.

Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmada deney birçok kez tekrarlandı ve dişin tamamıyla kullanışlı olduğu görüldü.

Deneyin fareler üzerinde yapılmasına karşın, bunun insanlarda da "kendi dişlerini büyütmenin" yolunu açabileceği belirtildi.

Tekniğin, hastalıklar veya yaş dolayısıyla yıpranmış kalp, akciğer, böbrek gibi diğer organların yedeklerinin de vücutta üretilmesini sağlayacak şekilde geliştirilebileceği ifade edildi.

Hücrelerin fare embriyonlarından alındığını belirten bilim adamları, diğer tür hücrelerden de diş elde etmenin mümkün olduğuna inanıyor.

haber7

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 07 Ağu 2009 10:02:51
SGK, trafik kazalarına ilişkin tedavi giderlerini artık karşılamıyor
7 Ağustos 2009 08:30

Sakın kaza geçirmeyin



ANKARA - Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) trafik kazaları sonucu yaralanmaların ardından oluşan sağlık giderlerini karşılamıyor. Kurum, tedavi giderlerini karşılanmamasına gerekçe olarak 2918 sayılı Trafik Yasası’nı gösteriyor. Ankara’nın Polatlı ilçesinde 5 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik felci olan ve yatağa bağlı yaşamını sürdüren 25 yıllık resim öğretmeni Tuğrul Cankurt, bu duruma tepkisini, “Devlete 25 yıl hizmet ettim, benden 25 yıl prim kestiler. Karşılığı bu mu olacaktı? Devlet, ‘Git öl, bize bulaşma’ diyor. Hukuki yollara başvuracağım” sözleriyle dile getirdi.

Cankurt, bundan bir yıl önce de ötanazi istemiyle gündeme gelmişti. “Ya insanca yaşam, ya onurlu ölüm” başlığı altında kamuoyuna duyurular yapmış, devletten yardım istemişti. Cankurt şimdi de SGK’nin, 2918 sayılı Trafik Yasası’nı gerekçe göstererek tedavi giderlerini karşılamaması sorunu ile mücadele ediyor. Cankurt, tedavi giderlerinin ödenmesi için SGK’ye müracaat etti. Ancak SGK Başkanlığı’ndan, 19 Haziran tarihinde Cankurt’a gönderilen yazıda, “Trafik kazalarına ilişkin tedavi giderleri kurumumuzca karşılanmamakta olup Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletmesi’ne başvurulması gerekmektedir” denildi.

Cankurt yanıt karşısında, ilgili birime müracaat etti. Buradan da 17 Temmuz’da Cankurt’a gönderilen yanıtta tedavi bedeli için Cankurt’un, kaza tespit tutanağında belirlenen poliçeye ait sigorta şirketine başvurması istendi. Bu yanıtın ardından Cankurt, durumu anlatan yazılı bir dilekçe ile sigorta şirketine başvurdu. Ancak sigorta şirketinden gelen yanıtta da “Trafik Sigortası Genel Şartları, madde 3-B bendine istinaden teminatta olmadığı için reddedilmiştir. Herhangi bir ödeme yapılamayacağını üzülerek bildiririz” denildi.

‘Ölüme terk edildik’

Tuğrul Cankurt, durumdan doğan sıkıntılarını şöyle anlattı:

“Bundan önce, benim durumumdaki hastalar, kendi ekonomik güçleriyle malzemelerini alır ve SGK’ye iletirlerdi. SGK de 6-8 ay arasında ödeme yapardı. Bize en son geçen şubat ayında ödeme yaptılar. Sonra evraklarımızı geri verdiler. ‘Artık ödemiyoruz’ dediler. SGK’nin geri verdiği fatura bedeli 17 bin TL. Bundan önce de SGK bazı giderleri ödemiyordu ancak en azından sonda alabiliyorduk. Yani devlet bize artık ‘Başınızın çaresine bakın’ diyor. 25 yıl devlete hizmet ettim, benden 25 yıl prim kestiler. Karşılığı bu mu olacaktı? Devlet, ‘Git öl, bize bulaşma’ diyor. Devlet canlılar arasında da farklılık gözetiyor. Tanrı da gözetiyor herhalde. Çünkü Kemal Unakıtan’ın eşi Ahsen Unakıtan, ‘Kemal Bey’in hastalığının tedavisi için Rabbime sordum. Nerede ameliyat olması daha iyi olur diye. İçime bir his doğdu, ABD’deki Cleveland diye gösterdi’ diyor. Demek ki benim canımla, Unakıtan’ın canı arasında fark var. Benim sağlık giderimi kim ödeyecek? Hukuki yola başvuracağım.”

CUMHURİYET

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 08 Ağu 2009 09:34:38
ÖSYM yerleştirmesi sonrası göreve başlama veya başlamama halinde uygulanacak yaptırımlar

ÖSYM'nin yaptığı yerleştirme sonrasında aday iki tercihle karşı karşıya kalacaktır. Ya yerleştirmesinin yapıldığı kamu kurumuna başvurarak atama işlemlerini başlatacaktır. Ya da hiç başvuru yapmayarak hareketsiz kalacaktır.

1- Aday, yerleştiği kamu kurumuna hiç başvurmaz ise ne olur?

Aday, kamu kurumuna yerleşmesine rağmen hiç başvuruda bulunmaz veya belgelerini vermez ise bu adaya ciddi bir müeyyide uygulanmaktadır. Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmeliğin Ek 2'nci maddesinde; "Bu yönetmelik hükümleri çerçevesinde yapılan merkezi yerleştirme sonucu B grubuna ait herhangi bir kadro veya pozisyona yerleştirilen adaylar, daha sonraki personel alımları için yerleştirmelerine esas alınan puanla başvuruda bulunamazlar" hükmüne yerilerek yerleştirilmesi yapılan adayların bir daha aynı puan türüyle yerleştirmelere katılamayacağı net bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu nedenle yerleştirmesi yapılan adayların mutlaka istenen evrakı temin ederek atamasını yaptırması yararına olacaktır. Aksi takdirde yeni bir sınava kadar 4/B sözleşmeli pozisyonları haricinde yerleştirmelere müracaat etmeleri mümkün değildir.

2- Aday yerleştiği kuruma belgeleri verip işe başlamaz ise ne olur?

Aday, yerleştiği kamu kurumuna başvurarak, hangi belgelerin istendiğini öğrenir ve belgeleri kamu kurumuna verir. Kamu kurumu da, bu belgeler çerçevesinde atama onayı hazırlar. Belgelerin verilmesi ile atama süreci başlar ve atama onayının alınması ile de süreç tamamlanır. Kişi göreve başlamadığı sürece memur statüsüne giremez. Bu halde yani atama onayının çıkması sonrası durumunda kendisine tebligat yapılıp göreve başlaması istenilen ancak göreve başlamayanlar hakkında, 657 sayılı Kanun'un 63'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında yer alan "Bir göreve ilk defa veya yeniden atananlardan belge ile ispatı mümkün zorlayıcı sebepler olmaksızın 62'nci maddedeki süre içinde işe başlamayanların atanmaları iptal edilir ve bunlar 1 yıl süreyle devlet memuru olarak istihdam edilemezler…" hüküm uygulanır. Buna göre, aday 1 yıl süre ile devlet memuru kadrosuna başvuru yapamayacaktır. Ancak, uygulamada bu hususun takibi mümkün değildir.

Göreve başlama ve aday memurluk

Bir kamu kurumuna memur olarak atanan kişinin ilk statüsü aday memurluktur.

Aday memurluk süresi 1 ila 2 yıl arasında değişmektedir

Aday memurluk süresinin ne kadar olacağı 657 sayılı Kanun'da düzenlenmiştir. Kanunun 54'üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme şu şekildedir:

"Aday olarak atanmış devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz."

Bu hükme göre adaylık süresi 1 ile 2 yıl arasında değişebilmektedir. Kamu kurumlarının hangi süreyi uygulayacağı kendi takdirlerinde olan bir konudur. Adaylık süresinde KPSS sonuçlarına göre başka kurumlara yerleşenlerin daha önceki süreleri adaylık süresinin hesabında dikkate alınacaktır.

Aday memur kendi kurumu içinde yer değiştirebilir mi?

Aday memurun nakline ilişkin olarak 657'de yer alan hükme yukarıda yer verilmiştir. Madde hükmünde adaylık süresince "başka kurumlara" nakil yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre aday başka kurum olmadığı sürece kendi kurumu içinde adaylık statüsünde yer değişikliği yapabilir.

Burada bir örnek verecek olursak; Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne atanan bir aday memur, aday memurken, Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne naklen atanabilir. Ancak, bu kişi aday memurken, diğer kamu kurumlarına örneğin Maliye Bakanlığı'na naklen geçemez.

Ancak, kamu kurumlarının, kurumsal düzeyde çıkardıkları atama ve yer değiştirme yönetmeliklerinde, nakle ilişkin düzenlemelere de yer verilmekte olup, bu yönetmeliklerde bazen süre sınırı getirilebilmektedir. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı'nda, aday olarak atanmış bir öğretmen, adaylığı kaldırılmadığı sürece nakil isteyememektedir.

Aday memurken başka kuruma geçilebilir mi?

Aday memurken başka kuruma naklen geçiş yapılamamaktadır. Zira 657 sayılı Kanun'un 54'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, aday memurluk süresince, başka kuruma geçiş yapılamayacağı belirtilmiştir.

Ancak, uygulamaya esas görüşler veren Devlet Personel Başkanlığı bu madde hakkında önemli bir mütalaa vermiştir. Başkanlık mütalaasında, "657 sayılı Kanun'un 54'üncü maddesinde geçen "nakil" ibaresinden memurun başka kurumlarda durumuna uygun bir kadroya sınava tâbi tutulmaksızın naklen atanmasının anlaşılması gerektiğinden, sınav sonucuna göre yapılan atamalar gereğince yapılması gereken nakiller 54'üncü maddesinde geçen 'nakil' anlamında değerlendirilmemektedir" denilmiştir.

Aday memur iken hangi nedenlerden dolayı göreve son verilebilir?

Bu konuya ilişkin düzenleme 657 sayılı Kanun'un 56'ncı maddesinde yapılmıştır. Maddede, adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her hangi birinde başarısız olanlarla, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin, sicil amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkilerinin kesileceği hüküm altına alınmıştır.

AHMET ÜNLÜ (YENİŞAFAK)

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 08 Ağu 2009 09:35:53
15 bin sözleşmeli öğretmen alınacak


Bu ay sonunda 10 bin sözleşmeli öğretmen alacak olan Milli Eğitim Bakanlığı yaklaşık 5 bin tane de kadrolu öğretmen almayı planlıyor. 10 Ağustos'ta son kez sözleşmeli öğretmen alacak olan Milli Eğitim Bakanlığı toplam 15 bine yakın öğretmen alacak fakat ihtiyaç doğrultusunda bu sayının artabileceği söyleniyor. Bakanlıkça alınacak öğretmenlerin atamaları eylül ayında yapılacak.

MALİYE İLE PAZARLIK SÜRÜYOR

32 ilde zorunlu eğitim kapsamında bakanlığın ihtiyacı doğrultusunda alınacak olan öğretmenlerin bir kısmı anaokulu öğretmeni kadrosundan olacak. Bakanlık, görevlerinin başında bulunan sözleşmeli öğretmenleri kademeli bir şekilde kadroya geçirmek için Maliye Bakanlığı ile görüşüyor. Bakanlık artık, yeni sözleşmeli öğretmenlerin istihdamı yerine kadrolu öğretmenlerin alımına ağırlık verecek.

BUGÜN

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 08 Ağu 2009 11:17:57
Vatan millet Sakarya 15.6 milyonluk hortum

8 Ağustos 2009 11:14

BDDK murakıpları Ergenekon sanığı Mustafa Özbek’in başkanı olduğu Türk Metal Sendikası’ndan aile fertlerine 15.6 milyon lira aktardığını ortaya çıkardı

HÜSEYİN ÖZAY ANKARA

Ergenekon davasının tutuklu sanığı Türk Metal Sendikası’nın Başkanı Mustafa Özbek’in, sendika hesaplarından aile bireylerinin hesaplarına toplam 15.6 milyon liralık kaynak aktardığı tespit edildi. Maliye Bakanlığı denetim elamanları da, sendikadan aile bireylerine aktarılan kaynaklarla ilgili ayrı bir inceleme başlattı.

10 YILDA SERVET KAÇIRDI

3. Ergenekon İddianamesi’nde Türk Metal Sendikası’nın hesapları ile ilgili BDDK murakıpları tarafından yapılan inceleme hakkında bilgilere de yer verildi. BDDK murakıplarının, hazırladığı rapora göre, Türk Metal Sendikası tarafından Özbek Ailesi fertlerine, 2002 ve 2008 yılları arasında 16 kalemde 450 bin 948 lira ödendi. Ayrıca yine sendikanın hesaplarından, Özbek Ailesi’ne mensup kişilerin hesaplarına, 1999-2009 yılları arasında, toplam 5 milyon 777 bin 211 lira, 3 milyon 978 bin 576 dolar, 46 bin mark, 250 bin 970 Euro aktarıldı. Murakıpların, 26 Haziran 2009 tarihli Merkez Bankası’nın kurlarını kullanarak yaptıkları hesaplamalara göre, sendikanın hesaplarından Özbek Ailesi’nin fertlerine yapılan aktarmaların toplam tutarı 13 milyon 351 bin 969 lirayı buluyor.

KALEM KALEM MİLYONLAR

Yine murakıpların raporunda, Mustafa Özbek’in akrabası olan aynı zamanda Türk Metal Sendikası’nın Gebze Şube Başkanlığı görevini de yapmış olan Şeref Özcan’a 1999-2008 yılı döneminde 154 kalemde toplam 2 milyon 258 bin 643 liralık kaynak aktarıldı. Murakıpların, tespitlerine göre, 1999 ve 2009 yılları arasında sendika hesaplarından Özbek Ailesi’nin bireylerinin hesaplarına aktarılan kaynakların toplamı, yaklaşık 15.6 milyon lirayı geçiyor.

Murakıplar, sendika hesaplarından Özbek Ailesi’nin medya şirketlerine de yüklü miktarda kaynak aktarıldığını belirledi. Buna göre, Büyük Avrasya Haber Ajansı’na toplam 6.2 milyon lira ve değişik miktarda yabancı para cinsinden kaynak, ART Yayıncılık A.Ş.’ye de 2.1 milyon liralık kaynak aktarıldı.

BALBAY’A 48 BİN LİRA

Yine BDDK murakıplarının incelemeleri sonucunda, Ergenekon sanıkları arasında yer alan Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Ali Balbay’a da 2004-2008 yılları arasında program bedeli olarak toplam 48 bin lira ödeme yapıldığı belirlendi.

STAR

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 08 Ağu 2009 11:18:10
15 bin sözleşmeli öğretmen alınacak


Bu ay sonunda 10 bin sözleşmeli öğretmen alacak olan Milli Eğitim Bakanlığı yaklaşık 5 bin tane de kadrolu öğretmen almayı planlıyor. 10 Ağustos'ta son kez sözleşmeli öğretmen alacak olan Milli Eğitim Bakanlığı toplam 15 bine yakın öğretmen alacak fakat ihtiyaç doğrultusunda bu sayının artabileceği söyleniyor. Bakanlıkça alınacak öğretmenlerin atamaları eylül ayında yapılacak.

MALİYE İLE PAZARLIK SÜRÜYOR

32 ilde zorunlu eğitim kapsamında bakanlığın ihtiyacı doğrultusunda alınacak olan öğretmenlerin bir kısmı anaokulu öğretmeni kadrosundan olacak. Bakanlık, görevlerinin başında bulunan sözleşmeli öğretmenleri kademeli bir şekilde kadroya geçirmek için Maliye Bakanlığı ile görüşüyor. Bakanlık artık, yeni sözleşmeli öğretmenlerin istihdamı yerine kadrolu öğretmenlerin alımına ağırlık verecek.

BUGÜN

Çevrimdışı hizmer

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 94
  • 20
  • 94
  • 20
# 08 Ağu 2009 11:19:49
bu bilgi doğru mu

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 08 Ağu 2009 11:21:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
bu bilgi doğru mu
öğretmenim gazetenin haberi bu yönde ama ne kadar güvenilir onu bilemem(kişisel fikrim doğru olabilme ihtimali yüksek...ama dediğim gibi gazete haberi bu ne kadar güvenilir orasını bilemem...

Çevrimdışı hizmer

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 94
  • 20
  • 94
  • 20
# 08 Ağu 2009 11:24:28
farklı haberler okuyoruz sürekli.bizde neye inanacağımızı şaşırdık......

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 09 Ağu 2009 09:49:35
Başbakan devreye girince ikinci öğretimde harç zammı yüzde 8'e indi
9 Ağustos 2009 09:19

Yükseköğretim Kurulu (YÖK)'nun 2009-2010 akademik yılında üniversitelerin ikinci öğretim katkı paylarına (harçlarına) yüzde 300'e varan oranlarda zam yapılması talebini hükümet uygun bulmadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girmesiyle normal öğretim yapan bölümler gibi ikinci öğretime de yüzde 8 civarında zam yapılması kararlaştırıldı.

Maliye Bakanlığı, YÖK'ün yüksek zam talebini aşağı çekerken Milli Eğitim Bakanlığı da yeni harç rakamlarını Başbakanlık'a gönderdi. Harçlarla ilgili son kararı Bakanlar Kurulu verecek.

YÖK temmuz ayında, normal bölümler için harçlara yüzde 8 zam önermiş, dersleri akşam yapılan ve paralı olan 'ikinci öğretim' için ise 'maliyetin yarısı'na denk gelecek şekilde yüzde 300'ü bulan oranlarda zam teklif etmişti. Teklife tepki gösteren öğrenciler, bu zam oranıyla okumalarının mümkün olmadığını dile getirmişti. Harçlar geçen sene de yüzde 7-8 oranında artmıştı. Üniversiteler Bakanlar Kurulu'nun belirlediği harç miktarlarını yüzde 20 oranında artırabiliyor.

HANGİ FAKÜLTENİN HARCI NE KADAR?

Yüzde 8'lik zam oranına göre normal öğretim yapan tıp fakültelerinin yeni harcı 591, diş hekimliği ve eczacılığın 494, veterinerliğin ise 386 lira olacak. Mühendislik, mimarlık, ziraat ve orman fakülteleri ile güzel sanatlar fakültesine gidecek öğrenciler bu yıl 316 lira, fen-edebiyat, dil-tarih-coğrafya, ilahiyat, eğitim, mesleki eğitim, sağlık eğitim ve iletişim fakültelerine devam edecek öğrenciler 284 lira harç ödeyecek. Hukuk, iktisat, işletme, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler bölümleri ise 313 lira harç alacak.

İkinci öğretim öğrencileri ise daha fazla katkı payı ödeyecek. Yüzde 8 zam oranına göre ikinci öğretim veteriner fakülteleri için 2 bin 134, mühendislik ve mimarlık bölümleri için bin 529, hukuk, iktisat ve siyasal için bin 155, edebiyat, eğitim, ilahiyat ve sağlık eğitim fakülteleri için ise bin 27 lira harç ödenecek. Devlet konservatuvarının ikinci öğretimi için öğrencilerin 4 bin 268, yüksekokullar için ise bin 155 lira katkı payı ödemeleri gerekecek.

ZAMAN

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 10 Ağu 2009 08:36:29
Türkiye'de 19 bin 55 milyoner var

BDDK, Türk Bankacılık Sektörü 2009 yılı Haziran ayı Bültenine göre, yurt içi yerleşik; tasarruf mevduatı 10 bin liraya kadar olanların sayısını açıkladı.   

07 Ağustos 2009 15:28

Türkiye'de tasarruf mevduatı bir milyon lira ve üzerinde olanların sayısı 19 binin üzerinde. Bu kişilerin bankadaki toplam mevduatı 88 milyar 421 milyon liraya ulaşıyor. Bu rakamlara göre 19 bin 55 kişi toplam mevduatın yaklaşık 40,9'unu elinde bulunduruyor.

Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu (BDDK), Türk Bankacılık Sektörü 2009 yılı Haziran ayı Bültenine göre, yurt içi yerleşik; tasarruf mevduatı 10 bin liraya kadar olanların sayısı 8 bin 716, 10 bin-50 bin lira arasında olanların sayısı 17 bin 842, 50 bin-250 bin lira olanların sayısı 26 bin 577, 250 bin-1 milyon lira arasında olanların sayısı 16 bin 231, bir milyon lira ve üzerinde olanların sayısı ise 19 bin 55. Bu kişilerin toplam mevduatı 88 milyar 421 milyon liraya ulaşıyor. Yurt içi yerleşik toplam mevduat ise 216 milyar 306 milyon lira. Bu rakamlara göre 19 bin 55 kişi toplam mevduatın yaklaşık yüzde 40,9'unu elinde bulunduruyor.

VATANDAŞ UZUN VADELİ YATIRIM YAPMIYOR

Tüketici kredileri toplamı ise 31 Temmuz 2009 itibarıyla 34 milyar 425 milyon lira. Bu rakamın 16 milyar 177 milyon lirası konut, 3 milyar 4 milyon lirası taşıt, 11 milyar 750 milyon lirası ihtiyaç, 3 milyar 493 milyon lirası diğer kredilerden oluşuyor.

Bültendeki rakamlara göre, mevduatların çoğunluğu 1 aya kadar veya 1-3 ay arasında vadelerle yatırılıyor.


AA

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK