Yorumsuz! : Haberler

Çocuk suçlu sayısında ürküten artış


2002-2007 yılları arasında 12 bin 599 çocuğun suç işleyerek cezaevine düştüğü ortaya çıktı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün çocuk suçlulara ait soru önergesine verdiği yanıt 2002-2007 yılları arasında 12 bin 599 çocuğun suç işleyerek cezaevine düştüğünü ortaya koydu. Ceza infaz kurumlarında barındırılan tutuklu ve hükümlü çocuk sayısı 2002 yılında 2 bin 45, 2003 yılında 2 bin 209, 2004 yılında bin 994, 2005 yılında bin 549, 2006 yılında 2 bin 115 ve 2007 yılında da 2 bin 687 oldu. Çocuk ve gençlerde suç türünün değişiklik gösterdiğine anlatan Bakan Ergin, köyden kente göç, gerilim, ailelerin ilgisizliği, anne-baba tutumları, parçalanmış aile, ailenin sosyo-ekonomik durumu, ailenin öğrenim durumu, akran ilişkileri, okul yaşamı ile uyuşturucu ve madde bağımlılığının gençleri suça yönelten nedenler arasında olduğunu söyledi. Ergin, suça sürüklenmiş çocukların hem gelişim sürecinin erken aşamalarında bulunmaları hem de olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan çeşitli etkenler nedeniyle, fiziksel, zihinsel, sosyal ve psikolojik gelişme açısından özel bakıma, yardıma ve yasal korunmaya ihtiyaçları olduğunu vurguladı

8 bini cezaevinde eğitim gördü
Ceza ve tutukevlerindeki eğitim faaliyetleri hakkında da bilgi veren Bakan Ergin, çocuk kapalı ceza infaz kurumları ile kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerdeki çocukların, kurum içinde açılan mesleki eğitim kurslarına katıldıktan sonra belge alarak meslek sahibi olabildiklerini söyledi. Ergin’in verdiği bilgiye göre, 2008 yılında eğitim faaliyetleri kapsamında cezaevlerindeki 2 bin 128 çocuk okuma yazma öğrendi, bin 557 çocuk ikinci kademe eğitim kursuna katıldı, 2 bin 63 çocuk örgün ve yaygın eğitime hazırlık kurs programlarından yararlandı ve bin 302 çocuk da açık ilköğretim okuluna devam etti. Açık öğretim lisesine devam eden çocuk sayısı ise bin 198 oldu.

Yeniçağ Gazetesi
 

öğretmenin derdi çok.

Öğretmenin derdi çokÖğretmenler, düşük maaşlarından özlük haklarına, atama yetersizliğinden eğitimin sorunlarına kadar tüm sıkıntılarını TAKVİM'e anlattı.

25 Ağustos 2009 04:36



Kamu personeli içinde önemli bir kesimi oluşturan öğretmenler de diğer memurlar gibi ücretten çalışma şartlarına kadar bir çok sorunla mücadele ediyor. Öğretmenler, temel sorunlarının düşük ücret nedeniyle yaşadıkları geçim sıkıntısı olduğuna dikkat çekerek, "Öğretmenlerin geçimini sağlamak için taksicilik, pazarcılık yapması bizim ayıbımız değil" dediler. Öğretmenler sorunlarını TAKVİM Ankara bürosundan arkadaşımız Hüsniye Oral'a anlattı... 

Geceleri taksicilik yapmak zorunda kalıyoruz


Kemal Ünal (30 yıllık öğretmen): "Geçim kaygısı iyi öğretmenlik yapmanın önünde bir engeldir. Eğitimin tüm sorunları öğretmenlerin de sorunudur. Toplumsal değişimle öğrencinin de velinin de beklentileri değişiyor. Bu beklentiye göre öğretmen de değişmeli ve bu devlet politikası haline dönüşmelidir. Öğretmen kendini buna göre yetiştirmelidir. Öğretmenlerin geçimini sağlamak için ikinci işi yapmasını doğru bulmuyorum. Öğretmenin pazarcı, taksici, pazarlamacı ya da dershanede ikinci öğretmen olarak çalışmak zorunda kalması utanç vericidir. Öğretmenlik saygınlığı olan bir meslektir."

Milli Eğitim 150 bin atamayı yapsın


Hüseyin Köklü: (30 yıllık sınıf öğretmeni): "Özlük hakları yükseltilmeli. Hep sigara fiyatları, benzin fiyatları AB standardına çekilecek deniyor, peki ücretler neden çekilmiyor. Komşumuz Yunanistan'da öğretmen maaşları bizimkinin 2 katı. Ayrıca, öğretmen olmak için, bir de KPSS sınavına tabi tutuluyorsunuz. Milli Eğitim Bakanlığı, 150 bin öğretmen açığı varken okulları sözleşmeli ve ücretli ile doldurdu. Bakanlık 150 bin atamayı yapsın. Üniversiteler belli planlama doğrultusunda mezun versin"

Doktora gitmekten bile korkuyoruz


Ömer Buzludağ (Ankara Batıkent Lisesi'nde Kimya Öğretmeni): 23 yıldır öğretmenim. Ben şu anda en yüksek öğretmen maaşını alıyorum, ayda bin 500 lira. Haftada 15 saatin üstünde ders verdiğim zaman yaklaşık 200 lira ek ders ücreti alıyorum. Öğretmen maaşıyla geçim mümkün değil. Öğretmenler, rahatsızlanıp hastaneye gitmek için bir günlük sevk aldığında, bir haftalık ek ders ücreti kesiliyor. Raporun 7 günü geçmesi halinde bu 7 gün maaşdan kesiliyor. Hastalanmaktan korkar hale geldik."



TAKVİM

Meslek eğitiminde baskı, sağlığı tehdit ediyor

 
Meslek eğitimine başlamak, kendi geleceğini kuran gençler için önemli bir adım olsa da, birçok fiziksel ve psikolojik problemleri de beraberinde getirebiliyor. Eğitmenlerin baskısı da eklenince hayal edilen meslek kabusa da dönüşebiliyor. Alman Kaza Sigortası'na (DGUV) göre bu şekilde strese giren öğrenciler, uykusuzluk, konsantrasyon bozukluluğu, agresiflik ve huzursuzluk duygusundan muzdarip hale geliyor. Stres ayrıca, bedensel rahatsızlıklılara ve kronik mide rahatsızlığına yol açabiliyor.

DGUV uzmanlarından Rolf Manz, stresle başa çıkmanın motivasyona bağlı olduğunu söyledi. Aşırı olmayan stresin beraberinde motivasyonu da getirebileceğini kaydeden psikolog, çok yoğun bir şekilde yaşanan stresin ise sağlığı olumsuz etkilediğini dile getirdi.

İş ve Sağlık Enstitüsü'nden Dirk Windemuth ise, meslek eğitiminin başında sorun yaşayan öğrencilerin önce amirleri veya personel ve işletme şefi ile görüşmesini tavsiye ediyor. Windemuth, yeni görevlerle ilgili problemlerin ya da zorlukların aynı eğitimi alan arkadaşlar ve öğretmenlerin yardımını alarak çözülebileceğini, baskı söz konusu olduğunda da yine şef ile görüşmenin yararlı olacağını belirtiyor. Baskı uygulayan kişi şef olduğu durumlarda ise bağımsız bir danışma kurulunun şefiyle görüşülmesi tavsiye ediliyor.

Windemuth baskıya örnek olarak sürekli eziyet verme, sataşma, hakaret etme ve sınırlandırmayı örnek gösterdi. İşyerinde baskının şiddetin bir türü olduğuna dikkat çeken uzman, yapılan anket sonuçlarına göre saldırganlığa kadar varan baskıların nadir olmadığını kaydediyor. Bu tür şiddete maruz kalan meslek eğitimi gören öğrencilerin susmaması gerektiğini belirten Windemuth, şikayetlerin gerekli mercilere iletilmesi gerektiğini ifade ediyor. Windemuth, iş güvenliği ve sağlığı ilgilendiren konulardaki olumsuzlukları güvenlik ya da iş güvenliği sorumlusuna iletmek gerektiğini ekliyor.
 

MEB OKULLARI UYARDI

MEB Okulları UyardıBakanlıktan yapılan resmi açıklamada “Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Tanıtım Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinde belirtildiği üzere
25 Ağustos 2009 10:46




Okulların yeni tabelaların yanında eski tabelalarını da bulundurduğu, eski tabelaların sökülmediği, görüntü kirliliği oluşturduğu ve halen yeni tabelalarını oluşturmayan okulların bulunduğu gerekçesiyle okular uyarılarak durumun düzeltilmesi istendi.


Bakanlıktan yapılan resmi açıklamada “Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Tanıtım Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinde belirtildiği üzere kurum tabelalarına renk ve sekil bakımından düzen getirilmiş ve tüm okulların belirli bir sureye kadar tabelalarını düzenlemeleri istenilmiştir.
     Gerek Bakanlığımız yetkililerinin okul/kurum ziyaretlerindeki tespitleri gerekse vatandaşlardan gelen iletilerden anlaşıldığı üzere; bazı okullarımızda yeni tabelaların yanında eski tabelaların da
bulundurulduğu, sökülmediği, görüntü kirliliği oluşturduğu ve Yönetmeliğe aykırılık oluşturduğu, ayrıca halen yeni tabelalarını oluşturmayan okulların bulunduğu belirlenmiştir.
Konu üzerinde gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir.” denildi.

BASINDAN   

Polis Akademisi öğrenci alacak

 
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü bünyesindeki yüksek lisans ve doktora programlarına 180 öğrenci alınacağı bildirildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Polis Akademisi'ne bağlı olarak kurulan Güvenlik Bilimleri Enstitüsü bünyesindeki yüksek lisans ve doktora programlarının gündüz ve akşam programlarına (her programa 10 öğrenci olmak üzere) toplam 180 öğrenci alınacak. Öğrenci alınacak programlar şöyle:

YÜKSEK LİSANS EĞİTİMİ (GÜNDÜZ/AKŞAM)

---------------

-Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi Anabilim Dalı

-Suç Araştırmaları Anabilim Dalı

-Uluslararası Güvenlik Anabilim Dalı

-Ceza Adaleti Anabilim Dalı

-Adli Bilimler Anabilim Dalı

-Trafik Güvenliği ve Yönetimi Anabilim Dalı

-Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Programı

DOKTORA EĞİTİMİ (GÜNDÜZ/AKŞAM)

------------

-Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi Doktora Programı

-Uluslararası Güvenlik Doktora Programı

Başvuruların 24 Ağustos-4 Eylül tarihleri arasında Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Enstitüsüne şahsen yapılması gerekiyor.
 

Kablosuz şarj cihazı ile yeni dönem başlıyor!

25 Ağustos 2009 13:00

Cep telefonunuzu, kabloya ihtiyaç duymadan şarj etmek ister misiniz? Bu cihazla mümkün...

Etrafta yığınla kablodan sıkılanları sevindirecek gelişmeler devam ediyor. Pil üreticisi Duracell kendi kablosuz şarj cihazı olan "myGrid"i tanıttı.

Duracell'e göre eski kablolu şarj cihazları kadar hızlı şarj edebilen myGrid, pek çok cihazı kablosuz olarak şarj edebiliyor. Nokia, Motorola, Blackberry ve Apple telefonların yanı sıra, çeşitli MP3 çalarları da destekliyor.

Mousepad'e benzeyen ürün üzerine konan cihazları otomatik olarak şarj etmeye başlıyor. Üzerinde şarj edilecek bir cihaz olmadığında da kendini otomatik olarak kapatıyor.

Çeşitli kaynaklara göre, bu teknoloji senenin başında ortaya çıkan WildCharge'dan lisanslandı. Bu haberin hemen ardından Wireless power Consortium, kablosuz enerji standartlarını tamamlamaya yaklaştığını açıkladı. Eylül ayında çıkacak olan ürünün fiyatı henüz belli değil.

CHIP

Emekli Öğretmenler Gönüllü Ordusu Kuracak

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün himayesinde gerçekleştirilecek ''Emekliyiz Gönüllüyüz'' projesi kapsamında emekli öğretmenler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna (SHÇEK) bağlı yurt ve yuvalardaki çocukları eğitecek.

Projeyle, eğitime emekli öğretmenler aracılığıyla destek olunarak, koruma ve bakım altındaki çocuk ve gençlerin akademik başarılarını artırmak, zihinsel, duygusal ve sosyal uyum gelişimlerini desteklemek, toplumsal, kültürel değerleri öğrenmelerine yardımcı olmak ve yaşam becerilerinin artmasını sağlayarak, geleceğe güvenle bakmalarını desteklemek amaçlanıyor.

Gönüllü çalışmaların, çocukların boş zamanlarını etkili değerlendirmeleri, enerjilerini doğru ve olumlu uğraşlara kanalize etmeleri ve yaşama hazırlanmalarında önemli katkılar sağladığı düşüncesinden hareketle gerçekleştirilen projede, gönüllülük esasının devamlı ve düzenli hale getirilmesi de amaçlar arasında yer alıyor.

Emekli öğretmenlerin yuva ve yurtlarda, kendi branşlarında veya talep ettikleri alanlarda SHÇEK tarafından belirlenecek ihtiyaçlar doğrultusunda gönüllü hizmet vereceği projede, öğretmenlerin özellikle eğitim-öğretim dönemi içerisinde hafta sonları ve okul sonrası saatlerde çocuklarla çalışmaları planlanıyor. Tatil dönemlerinde ailesinin yanına izinli gitmesi mümkün olmayan ve kuruluşta kalan çocuklar için de ayrıca programlar geliştirilmesi öngörülüyor.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, SHÇEK Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan projenin, ilk etapta Ankara, Çankırı, Kırıkkale, Konya, Sakarya, Samsun'da başlatılması ve valiliklerce yürütülmesi öngörülüyor. 

SMS ile kontör dolandırıcılarına dikkat!


SMS dolandırıcığını nedeniyle son günlerde artan şikayetleri değerlendiren Tüketici Hakları Merkezi, vatandaşı ve firmaları uyardı. İşte dikkat edilmesi gereken noktalar:   

25 Ağustos 2009 13:20

 kontör dolandırıcılığıyla ilgili Tüketici Hakları Merkezi’nden bir uyarı geldi.

Son günlerde SMS ile kontör dolandırıcılığı şikayetlerinin arttığı belirtilerek açıklamada,  “SMS ile kontör dolandırıcılarına karşı tüketicileri uyanık olmaya, firmaları ise kampanyalar hakkında tüketicileri ayrıntılı bilgi vermeye davet ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.

Tüketici Hakları Merkezi TÜ-MER Hukuk Komitesi Başkanı Av.Faruk HANÇER’in yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde birçok kişinin hukuki yardım için talepte bulunduğu aktarıldı.

TÜ-MER'den yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi; “Mağdur tüketiciler çeşitli firmaların kampanyalarına SMS ile katıldıklarını, bir süre sonra kendilerine içeriğinde ‘Para Ödülü Kazandınız’ ibaresi içeren SMS’ler ulaştığını belirtmektedir. Firma isimleri ile irtibat kurulacak kişi isimlerinin de yer aldığı bu SMS’lere aldanan tüketiciler dolandırıcılar ile irtibata geçerek para ödülünü nasıl alabileceklerini sormaktadır. Söz konusu şahıslar para ödülünü talep eden tüketicilere banka hesaplarını açabilmek ve diğer masraflar için kontör şifresi göndermek zorunda olduklarını ve ödemelerin banka hesaplarına otomatik yapılacağını söyleyerek ikna etmektedir. Önceden katıldığı kampanyalar hakkında gerekli araştırmayı yapmayan tüketiciler SMS ile kontör dolandırıcılarının tuzağına kolayca düşmektedir.”

YÜZBİNLERCE TL DOLANDIRILDI

TÜ-MER yaptığı araştırma sonucunda çok sayıda kişinin mağdur olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Konuyla ilgili derneğimiz tarafından yapılan araştırmada; bazı firma çalışanları ile görüşülmüş, bu yöntem ile çok sayıda mağdur tüketicinin yüz binlerce TL dolandırıldığını kendilerine yapılan müracaatlardan anladıklarını ve söz konusu SMS lerin tüketicilere rastgele gönderildiğini ifade ederek kendilerini savunmuşlardır.”

KAMPANYALARI İYİ ARAŞTIRIN
TÜ-Mer Hukuk Komitesi Başkanı Av. Faruk Hançer, önlemler konusunda ise öncelikli olarak Tüketicilerin dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak şu noktalara dikkat çekti; “Bu ve benzeri kampanyalara katılmadan önce kampanya hakkında firmaların internet sitelerinden ve iletişim numaralarından gerekli araştırmaları yapmaları ve kendilerine ulaşan para ödüllü mesajlara itibar etmemeleri gerekmektedir.”

SAVCILIĞA BAŞVURUN
Tuzağa düşenlerin bir an önce savcılığa başvurmaları gerektiğini hatırlatan Hançer, firmaların da bu tür tuzaklara zemin hazırlayacak yöntemlerden uzak durması gerektiğini savundu.

FİRMALARA DÜŞEN SORUMLULUKLAR
Yapılan açıklamada firmalara şu uyarılar yapıldı: “SMS yolu ile kampanyalar düzenleyen firmalara, böylesi dolandırıcılık olaylarına karşı tüketicileri titizlikle uyarmaları, mağdur olan tüketicilere ise hukuki hakları konusunda yardımda bulunmaları ve istismar edilmeye müsait kampanya yöntemlerini tercih etmemelerini tavsiye ediyoruz.”


HABER7.COM

Zam isteyen memur borçlu çıktı...   
 25 Ağustos 2009
   
Hükümetin, zam oranını açıklayacağı beklentisiyle pazarlık masasına oturan memur, büyük hayal kırıklığına uğradı. 2010 yılı için yüzde 11’lik zam isteyen memura, borç faturası çıktı.

 
Toplu görüşmelerden sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın, “Bu yılın başında yüzde 4 ve Temmuz’da yüzde 4.5 olmak üzere toplamda size yüzde 8.7 zam verdik. Ama enflasyon yüzde 5.5’e geldi. Demek ki yüzde 2.5 alacağımız var” sözleri memur sendikaları üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.

 

“Biz zam beklerken, borç çıkardılar” diyen bir sendika yöneticisi yarınki toplantıya ilişkin umutlarının kalmadığını söyledi. Bir başka yönetici ise, “Hükümet, bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyor” dedi.

Batmışsınız!

Devlet bakanı Yazıcı, sendikaları küresel kriz vurgusuyla ikna etmeye çalıştı. “Bakın kriz dengemizi bozdu. Krizden önce Hazine günü gelen borcun borcun yüzde 76’sı kadar borçlanıyordu. Şimdi yeniden yüzde 100’ünü borçlanmak zorunda kalıyor” dedi.

 

Bakanın bu sözleri üzerine Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, “Sayın Bakan, hani kriz etkilememişti, teğet geçmişti. Batmışsınız o zaman” yorumunu yaptı.

Enflasyonun altında!

Hükümetin yüzde 2.3’lük zam teklifiyle gelmesini bekleyen Kamu-Sen yöneticileri ise, “Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu 2010 enflasyon hedefinin bile altında” dediler.

 
İşte ince taktik!

Sendikaların gelen düşük teklifler karşısında, “Enflasyonun bile altında” tepkisi vermeleri, hükümetin memuru enflasyon oranında zamma ikna edeceği yorumlarına neden oldu.


Memur-Sen kızdı!

 
Kamu Sen Başkanı’nın toplantının ardından yaptığı açıklama, Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun tepkisine neden oldu.


Gündoğdu, “Bize rakam telaffuz edilmediği için hayal kırıklığına uğrayıp uğramayacağımızı yarın göreceğiz. Ama bugün teklifin açıklanmamasının üzüntüsünü yaşıyoruz” dedi. Göndoğdu, Kamu-Sen’in yüzde 2.3’lük zam teklif edileceğine dair sözleriyle ilgili olaraksa, “Bizim böyle bir beklentimiz, duyumumuz yok. Hükümetin açıklamadığı bir rakama dair alt rakamlar açıklayarak büyük bir yanlışa düşmek istemiyorum” dedi.

HÜRRİYET.COM
 

PİYASALAR»
   
              ALIŞ         SATIŞ
 Dolar: 1.4864 | 1.4936 YTL
 Euro : 2.1353 | 2.1236 YTL   

Kayıtlarda kimlik numarası yeterli
 
 
Üniversiteye kayıtta Kimlik Numarası yeterli olacak. Üniversite kayıtlarında yeni öğrencilerden nüfus cüzdanı, ikametgah belgesi ve sabıka kaydı istenmeyecek.
Üniversiteye kayıtta Kimlik Numarası yeterli olacak. Üniversite kayıtlarında yeni öğrencilerden nüfus cüzdanı, ikametgah belgesi ve sabıka kaydı istenmeyecek. Öğrencinin bilgilerine vatandaşlık numarası ile ulaşılacak.

Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), üniversite kayıtlarında yeni öğrencilerden nüfus cüzdanı, ikametgah belgesi ve sabıka kaydı istenmemesi, bu bilgilere vatandaşlık numarası ile ulaşılması konusunda genelge yayımladı.

Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, bu belgeleri isteyenlerin teftiş edileceğini söyledi.

Dinçer, bazı üniversitelerin internet sitelerinde bu belgelerin hala istendiğini üniversitelerin gerekli değişikliği yapmada geç kalmış olabileceklerini belirtti.


 
 

Öğrencilere Müjde

 
Üniversiteye yerleşmeye hak kazanan öğrenciler için yurt, burs, öğrenim ve katkı kredisi başvuruları uzatıldı.
Yurtkur Genel Müdürü Hasan Albayrak, üniversiteye yerleşmeye hak kazanan öğrenciler için yurt, burs, öğrenim ve katkı kredisi başvurularının yarın saat 17.00'ye kadar uzatıldığını bildirdi.

Albayrak, yaptığı açıklamada, ''2009-2010 öğretim yılında ÖSYS sonucunda bir yükseköğretim programına girmeye hak kazanan hazırlık ve birinci sınıf öğrencilerinin yurt, burs, öğrenim ve katkı kredisi müracaat süreleri 26 Ağustos 2009 saat 17.00'ye kadar uzatılmıştır'' dedi.
 
 
 

Kart borcunu ‘kolay’ kapatmaya 7 gün kaldı
26 Ağustos 2009 08:40

Hükümetin 874 bin 657 kişinin 1 milyon 301 bin gecikmiş ve takibe düşmüş 3 milyar 107 milyon liralık borcunu yeniden yapılandırması amacıyla getirdiği yeniden yapılandırma kolaylığında geri sayım başladı.

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), gecikmiş kredi kartı ödemeleri ile ilgili düzenlenen “5915 Sayılı Kanun” kapsamında borcunu yapılandırmak isteyen kart hamillerine son başvuru tarihinin 4 Eylül olduğunu hatırlattı. Kanun kapsamında olan ve 4 Eylül Cuma gününe kadar belirtilen mercilere başvuran kart hamilleri, borcunu düşük faizle taksitlendirerek ödeyebilecek. Vadeli ödemelerde ilk taksidin peşin ödenmesi ve ödeme planının imzalanmasını takiben icra işlemleri durdurulmuş olacak.

Başvuru sayısı sınırlı

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, temmuz itibariyle yeniden yapılardırma için bankasına başvuran kişi sayısı temmuz itibariymi 81 bin 46 kişi. Bu kişilere ait 91 bin 85 kartın 251 milyon 721 bin 933 liralık borcu yapılandırdı. Asıl başvuruların ağustos ayında yapıldığı, kart borçlularının eylül ayına kadar süresi olduğu için acele etmedikleri söyleniyor. Ancak önümüzdeki günlerde bu kanundan yararlanmak isteyen sayısı ne kadar artarsa artsın, sözü edilen 874 bin kişilik rakamın altında kolacağı anlaşılıyor.

Son başvuru tarihiyle ilgili uyarı da bulunan Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) Genel Müdürü Sertaç Özinal, bu konuda şunları söyledi: “Amacımız, kanun kapsamında borcunu yapılandırmak isteyenleri bilgilendirmek. BKM olar gazete ve dergilere verdiğimiz ilanlarla, daha önce olduğu gibi, kart borcunu ödemek isteyenlerin ne zamana kadar nereye başvurabileceklerinden, örnek ödeme tablosuna kadar birçok konuda önemli bilgiler yer alacağı konusunda bilgi vereceğiz. 7 Temmuz 2009 tarihinde yürürlüğe giren kredi kartı borçlarının geri ödenmesini yeniden yapılandırmaya yönelik kanun hakkında gecikmiş borcunu ödemek isteyen kart sahiplerinin bilgi sahibi olmalarını ve uygulamadan faydalanmalarını hedefliyoruz.”

Borç vadeli olarak nasıl ödenecek

TOPLAM borç 31 Mayıs 2009 itibariyle hesaplanıyor. Bu tutar, başvurudan itibaren 30 gün içinde ödenirse, ek faiz hesaplamasına gidilmiyor. Ancak vadeli ödenmek istenirse;

6 aylık vade için 1.04

12 aylık vade için 1.08

24 aylık vade için 1.18

36 aylık vade için 1.26

katsayıları ile çarpılıyor. Ortaya çıkan tutar ilgili ay sayısına bölünüyor ve ödenecek aylık taksit tutarı hesaplanmış oluyor. Vadeli ödemelerde ilk taksit peşin olarak ödeniyor.



ANADOLU AJANSI

Cep telefonunuzun kaybolması ya da çalınması halinde, sevimsiz bir suçlama veya tutuklama ile karşılaşmak istemiyorsanız;

1- Cep telefonunuzun IMEI numarasını, uygun bir yere kaydedin.

2- Cep telefonunuz kaybolduğunda veya çalındığında, Telekomünikasyon Kurumu Bilgi İhbar Merkezi’ni 444 97 77 veya 0312 232 23 23 numaralardan arayarak, kimlik bilgilerinizi doğrulatmak suretiyle, cep telefonunuzu geçici olarak kullanıma kapattırabilirsiniz.

3- Cep telefonunuzun IMEI numarasını bilmiyorsanız “* # 06 #” tuşlarına basın. Elektronik kimlik belgenizi ekranda göreceksiniz. O numarayı uygun bir yere kaydedin.
Çalınınca ya da kaybolunca Bilgi İhbar Merkezi’ne bildirip, olası tehlikelerden kurtulabileceksiniz.

4- Biraz daha zamanınız varsa, cep telefonunuzun arka kasasındaki IMEI numarasını bulun. İkisinin de aynı olması gerekir. Aksi halde, elinizdeki telefonun IMEI numarası klonlanmış (elektronik kimlik bilgisi değiştirilmiş) olabilir.

Hiç okula gitmediği halde Türkçe öğretmenliğini kazandı
27 Ağustos 2009 12:16
Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde 7 kişilik bir ailenin çocuğu olan Mustafa Güngörmüş, hayatı boyunca hiç okula gitmeden, dışarıdan aldığı diplomalarla çalışarak, bu yıl girdiği ÖSS sınavında Türkçe öğretmenliği bölümünü kazandı.

Ergani ilçesinde 7 kişilik bir ailenin çocuğu olan Mustafa Güngörmüş'ün, azmin zaferiyle değişen hayatı, herkese örnek teşkil edecek türden. Güngörmüş, hayatı boyunca hiç okula gitmedi. Umudunu tamamen kaybetmek üzereyken, hayata sımsıkı sarılan Güngörmüş, bir yandan aile bütçesine katkı sağlamak için çobanlık yaparken, bir yandan da okuma yazmayı kendi kendine öğrendi. Okula gitmesine karşı çıkan babasından gizli, Halk Eğitim Merkezi'nin açmış olduğu kurslara giderek dışarıdan diploma aldı. Ailevi durumuna rağmen, çobanlık yaparak biriktirdiği harçlıklarla dershaneye giden ve gece gündüz ders çalışan Mustafa Güngörmüş, bu yıl girdiği ÖSS sınavında büyük bir başarı elde ederek Dicle Üniversitesi Türkçe öğretmenliği bölümüne girmeyi başardı. 7 nüfuslu ailesiyle birlikte maddi sıkıntı içinde yasayan Mustafa Güngörmüş, "Ailemin maddi durumu düşük olduğundan okula gidemedim. Okuma yazmayı dışarıdan öğrendim. Okula gitme duygusunu hiç yaşayamadım. Okul sırasında oturmak ve tahtada yazı yazmak duygusunu ancak dershanede yaşadım. Yıllar sonra yaşadığım bu duygu sebebiyle tahtada yazı yazamıyordum. O yüzden dershaneye herkesten önce gelip kendi kendime alıştırma yapıyordum. Ben, hayvancılıkla uğraşan ailemin bütçesine katkı sağlamak için çobanlık yaparken akranlarım okula gidiyordu. En büyük kardeşim okuyamamanın acısını çekiyor. Ben bunu yaşamak istemedim. Bu yüzden babamdan gizli, halk eğitim merkezinin açtığı kurslara giderek dışarıdan diploma aldım. Önümde büyük bir engel vardı. Bu engeli aşabilmek için

bir yandan hayvanlarla uğraşıyor, bir yandan da derslerime çalışıyordum. Biriktirdiğim harçlıklarla dershaneye gittim. Yaşadığım zorluklardan sonra buralara gelebilmek çok farklı bir duygu. Bundan sonraki hedefim yüksek öğrenimimi tamamlayarak öğretmen olmak. Aileme rahat bir hayat yaşatmak, kardeşlerimin öğrenim görmesini sağlayarak onların da benim gibi hayatlarını kurtarmasını sağlamak" dedi.

Oğlunun elde ettiği başarının kendisini gururlandırdığını ifade eden Baba Abdulkadir Güngörmüş, "Maddi imkansızlıklardan dolayı Mustafa'nın okula gitmesine müsaade etmemiştim. Köyde hayvancılıkla uğraşarak geçimimizi sağlıyorduk. Mustafa, kendisini okula yazdırmamı istediğinde karşı çıkmıştım. Ancak dışarıdan diploma almak için benden gizli halk eğitim merkezine gidiyormuş. Akrabalarımıza misafirliğe giderken, çocukları yüksek öğrenim gören akrabalarımızın kimilerinin çocuğunun öğretmen, kimilerinin de doktor olduğunu övünerek söylemeleri içimi sızlatıyordu, eziklik yaşıyordum. Ancak elden bir şey gelmiyordu. Mustafa'nın üniversiteyi kazanması beni çok gururlandırdı ve duygulandırdı. Artık ben de bir cemiyette otururken 'benim oğlum öğretmen olacak' diyebileceğim" diye konuştu.

Hayatı boyunca başarıya ulaşabilmek çok çalıştığını belirten Mustafa Güngörmüş, önünde sadece maddi engeller kaldığını, eğer destek alamazsa ailesinin kendisini okutabilecek gücünün olmadığını belirterek, kendisine burs verilmesini istedi