Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 30 Nis 2016 08:46:16
.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.887
  • 227.973
  • 28.887
  • 227.973
# 30 Nis 2016 09:49:13
Cahit Zarifoğlu ne diyor?
1. Namazlarınızı tadil-i erkan üzere kılın.
2. İlmihâl okuyun.
3. Televizyon izlemeyin.
4. Mobilyaya, eşyaya mahkum olmayın.
5. İsraf etmeyin.
6. Kur'an okuyun, siyer okuyun.
7. Suriye'yi, Filistin'i, Afganistan'ı unutmayın.
8. Eşlerinize, çocuklarınıza iyi davranın.
9. Babalar, erkenden eve gidin.
10. Gıybet, dedikodu etmeyin.
11. Faiz yemeyin.
12. Güzelliği yayın.
13. Boş, malayani şeyleri terk edin.
14. İslamı, münazara konusu etmeyin.
15. Particilik yapmayın.
16. Namazlarınızı camide kılın.
17. Sigara içmeyin. (Kendisi bir dönem içip, terk etmiştir.)
#Cahit Zarifoğlu'nu zarif yapan bunlardır. Çoğu ona ait olmayan aşk, çiçek böcek şiirleri değil.

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 30 Nis 2016 09:55:01


   iyi dostlar biriktirin, herkesten daha zengin olursunuz...

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Nis 2016 22:07:31
.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.887
  • 227.973
  • 28.887
  • 227.973
# 01 May 2016 18:56:55
Duygusal insanlardan
Kimseye zarar gelmez;
Çünkü ağlamayı bilen
Ağlatmayı istemez !

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
# 01 May 2016 23:24:47
1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemek kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırır.

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk adı "Siyah Çoraplılar" dır.

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 May 2016 00:48:08

       vücudumuz hakkında küçüklüğümüzden beri bildiğimiz bir bilgi var... bu bilgi de boyumuzun geceleri uzadığıdır ve bu yüzden en geç saat 23.00’da uyumamız gerektiğidir... tabi ki ilginç olan bu değil, ilginç olan erişkin olduktan sonra geceleri boyumuz uzamayacağına göre geceleri saçımızın uzuyor olmasıdır,yani erken uyumak her yaşta faydalıdır.... ( gerçi bu gece uzamayacak ama olsun.. ::)  )

Çevrimdışı 67gunes

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 716
  • 2.922
  • 716
  • 2.922
# 02 May 2016 00:51:35
Berbere erken gitmeyiz en azından :)

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.887
  • 227.973
  • 28.887
  • 227.973
# 02 May 2016 15:09:00
Yıl 1943.
Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok.

Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır:

“Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.

– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu?
– Alıyorum.
– Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten…

23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey?” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.

O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir.

Çünkü o zaman da şimdiki gibi, “Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da“ zihniyeti aynen var.

O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram faydası da olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır.

İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne “Kitap İare (Ödünç) Sandığı” yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.

Kütüphaneye de bir yazı asar:

“Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz.”

Köydeki çocuklar şaşırır.
Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eşeği var.

Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da.

“Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.

Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel’le köy köy gezmektedir.

Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca‘nın ünü etrafa yayılır. Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa’nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.

Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar.

Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor.

Zenith ve Singer’e mektup yazar:

“Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım“ der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, “kendi görev tanımı dışında davranıyor” diye. 50 yaşına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir.

Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp’e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.887
  • 227.973
  • 28.887
  • 227.973
# 04 May 2016 06:56:10
“Şu gecenin karanlığı, ya kabrin karanlığı olsaydı”
dedi iç sesim,
Doğru ya, kabir derin ve karanlık, yalnız ve çok sessiz olacaktı değil mi ?
Oysa hayatın keşmekeşi, bitip tükenmeyen telaşları hep sonsuz hayatı unutturuyordu bana.
💧
Ya şimdi kabirde olsaydım.
Toprak üstümü az önce örtmüş olsaydı mesela…
İlk günüm, ilk gecem nasıl geçerdi?
Çocuklarım gelir miydi aklıma?
Ya da eşim….
Hiç bitmeyecek sandığım, bensiz yürümeyecek sandığım işleri kim yapar, kim yoluna koyardı?
💧
Her gün düşündüğüm yavrularım ve onlar için çırpınışlarım dualarımı kim yapacaktı.
💧
Evim, eşyalarım, yatağım, sandığım, ayakkabılarım benden sonra kime kalır, kim sahiplenirdi?
💧
Ya pişmanlıklarım…
“Ölen her insan pişman olacaktır” buyuruyordu Rasulümüz.
💧
“Müminlerde mi ya Rasulallah ?”
diye soran ashabına,
“Evet, onlar da dudaklarının Allah adıyla ıslanmadığı her an için pişman olacaktır” diye cevap veriyordu...
💧
Müslümalığım geldi sonra aklıma.
Ahhh!
Bu ne acı bir pişmanlıkmış meğerse.
💧
İşlerimin arasına sıkıştırdığım, şöyle uzun uzadıya kılamadığım namazlarım.
İşler yetişmez korkusuyla hızlanan secdelerim, rükûlarım….
💧
İşler çabuk bitiyormuş demek,
Bir nefeslikmiş hepsi…
Yok yok, ebedi arkadaşımın kıymetini hiç bilememişim ben.
Ona ne çok vefasızlık etmişim.
Onunla neden daha çok zaman geçirmedim?
Çok samimi olamadım.
Halbuki ne çok faydası olurdu şimdi bana. Yan yan bakıp geçmezdi ıstırabıma….
💧
Geri dönesim geliyor!
İçime sindire sindire namaz kılasım,
İçermiş gibi kuran okuyasım geliyor...
💧
Rafta hep gözümün önünde duran Kur'an-ı m…
Her an beni mahzunca süzen Kur'an-ı m…
Ne zaman okuyacak olsam, hep bir engel çıkardı,
Yapacak bir şeyler gelirdi aklıma...
💧
Arasıra okuduğum iki sayfayla tüm sorumluluğu üzerimden attım sanırdım…
💧
Yüzümüzde bir sivilceden kalan lekeyi dert ederiz...
Oysa buraya girer girmez, bedende hızlı bir çürüme başlıyor...
Toprak ezelden beri beni bekliyormuş sanki...
Sıkıyor, sıkıyor…
Kemiklerimin kırıldığını, iç içe geçtiğini çıtırtıları duyar gibi oluyorum...
ALLAH'ım!
Çok yalnızım, KORKUYORUM…..
💧
Koca bir ömrü nasıl heba ettim.
Oysa yapabileceğim ne çok şey vardı…
💧
“Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryad ederler.
Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? 💧
Size uyarıcı da gelmedi mi?
(Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur.”(Fatır suresi 37)
Bu AYET dünyadayken beni ne çok etkilerdi.
💧
Ama neden gereğini yapmadım?
Neden şimdi elimdekiler bu kadar az?
💧
Küskünlüklerim,
Kızgınlıklarım,
Kıskançlıklarım,
Sahip olamadıklarıma hayıflanmalarım…
💧
Ne kadar boş, ne kadar gereksizmiş…
Aldırmam sanırdım ama,
“Ne derler” sözünü beynime mıhlamıştım sanki.
Kınanmaktan çok korkarmışım meğer…
💧
Biliyorum ardımdan iyi konuşan da olacak.
”Güleryüzlü, tatlı dilliydi” diyecekler.
💧
Bir zaman sıkça,
Daha sonra arada düşeceğim akıllarına.
😪
Ama sonra…
En yakınım bile unutacak.
Bir arefe, birde bayram günlerinde hatırlanacağım.
Yüzüm, sesim unutulacak.
Ellerim gözlerim unutulacak….
💧
Tek “O” unutmayacak, ufak tefek yaptığım her şey amel defterimde. Kabir bana mesken,
Kabir bana kucak, belki de korkunç bir mahzen olacak….
💧
Evim, yurdum, günüm, gecem burası artık..
💧
Dünyaya açılan bütün kapılar kapandı.
Yalnızlık, yapayalnızlık sardı dört bir yanımı,
Pişmanlık bana hakim olan tek duygu şimdi…
💧
Saniyelerdir verirsem geri alamam diye tuttuğum nefesi,
Büyük bir telaşla verdim.
💧
Yaşadığıma inanmak için aynaya koştum.
Gözlerim kıpkırmızı, yerinden fırlamış sanki.
ÇOK ŞÜKÜR YAŞIYORUM...
Hâlâ ZAMANIM Var….
Bir nefeslik bile zamanım varsa
En azından bir SUBHANALLAH diyebilirim.
👏
Eğer önünde yaşanacak daha uzun yıllar varsa,
Neler neler yapılmaz ki şu hayatta…
🏃
Namaz, önce namaz....
Önce namaza başla..
Sarıl Kur'an'a ...
Dikkat et..
Helal lokma...
Kul hakkına....
Öğren dinin inceliklerini..
💫
Biat et SAHİBİ ZAMANA...💫
Dahası...
Var mı kırdıkların....?
Gönül al,
Hiç durma...
Kırdılar mı seni....?
Boş ver aldırma...
Sen gayret et iyilik yapmaya...
Her işinde söyle...
BİSMİLLAH....
Düşürme dilinden..
LAA İLAHE İLLALLAH...
MUHAMMEDÜN RASULULLAH...
💫🍃

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 May 2016 18:28:47
    ağacı bahara cesaretlendiren kadınlar....
"balkanlar'ın kuzeyinden, moldova'dan pagan ritüeli, ağacı bahara cesaretlendirmek ritüeli"

    ne kadar ince, zarif ve umut veren bir ritüel....

    her canlının cesarete ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı var...

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
# 05 May 2016 23:33:35
Arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. Paraya ihtiyaç olunca başvurulmazsa, ömür boyu sürer.

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
# 05 May 2016 23:35:22
Saçları çabuk yağlanan insanlar daha zekidir.
Zeki insanların saçlarında daha fazla kalay ve bakır vardır.
Bu nedenle daha çabuk yağlanır.

😀😀BENDE BİR FARKLILIK OLDUĞU BELLİYDİ 😀😀

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.887
  • 227.973
  • 28.887
  • 227.973
# 05 May 2016 23:39:11
Sadece sabrın kadar güçlü, şükrün kadar olgunsundur bu hayatta.
Ve dua'ların kadar değerlisindir Allah katında.
Kuldan istemek ve kula yalvarmak senin değerini düşürürken, ancak O'ndan istemek senin değerini artırır.
Rabb'im ne yarattığı kullarına muhtaç,
Ne de dualardan umudumuzu kesecek kadar eksik etmesin bizleri.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.887
  • 227.973
  • 28.887
  • 227.973
# 06 May 2016 07:12:43
ŞEYTANI PERİŞAN EDEN HASLETLER:
İnsanın bazı davranışları şeytanın feryad-u figan etmesine ve üzüntüden zayıf düşmesine yol açmaktadır.
Rivayete göre bir gün şeytan Mescid-i Haram’ın bir köşesinde bitkin halde durmuştu. Resulullah (s.a.v) ise tavaf etmekteydi. Hazret tavafını tamamladığında İblis’in solgun ve bitkin bir halde soluklandığını gördü. “Ey mel’un! Neden böyle zayıf ve halsiz bir durumdasın?” diye sordu. İblis: “Senin ümmetin beni bu hale düşürmüş” dedi. Peygamber: “Ümmetim sana ne yapmış ki?” diye sorunca İblis ona şu cevabı verdi: Ey Allah’ın Resulü! Onlarda birkaç haslet var. Ben onlardan bu hasletleri almak için ne kadar çalışsam da yapamıyorum. “Ümmetimin seni bu kadar üzen hasletleri nelerdir?” diye sordu Resulullah. İblis Şu cevabı verdi:
❗Birincisi; onların birbirlerine selam vermeleridir. Selam Allah’ın isimlerinden biridir. Selam verenden Hak Teala her türlü bela ve sıkıntıyı uzaklaştırır. Allah, selamın cevabını vereni ise rahmetinin kapsamına alır .
❗İkincisi; birbirleriyle karşılaştıklarında tokalaşmaları, musafaha yapmalarıdır . Bunun da O kadar çok Sevabı var ki onlar birbirlerinden ayrılmadan önce Allah her ikisini de bağışlıyor.
❗Üçüncüsü; yemeğe başlarken "Bismillah" demeleridir. Bu vesileyle benim o sofraya oturmama ve yemekten yememe engel oluyorlar.
❗Dördüncüsü; konuştuklarında "inşaallah" demeleridir. Onlar böylece Allah’ın kazasına rıza gösteriyorlar. Bu yüzden ben de onların işini bozamıyorum , Zahmetim boşa gidiyor .
❗Beşincisi; sabahtan akşama kadar onları günaha çekmek için uğraşıyorum . Akşam olduğunda tövbe ediyorlar ve zahmetimi boşa çıkarıyorlar . Allah bu vesileyle onları affediyor.
❗Altıncısı; Senin ismini duyduklarında yüksek sesle salavat getirmeleridir . Ben salavatın sevabını bildiğim için yanlarından kaçıyorum. Çünkü o sevabı görmeye takat ve tahammülüm yok.
❗Yedincisi; senin Ehlibeytini gördüklerinde onlara sevgi göstermeleridir. Bu ise amellerin en üstünüdür.
Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v) ashabına dönerek şöyle buyurdu: Her kim bu yedi hasletten birine sahip olursa cennet ehlindedir .

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK