Bir ülkede dolandırıcılar, sahtekarlar, sözünü tutmayanlar, işlerini kötü yapanlar, başkalarının hakkını yiyenler, işlerini verdikleri sözlerden farklı yapanlar arttığında, o ülkede zulüm patlamış demektir.
Böyle bir feci ahlaki bozulma yayıldığında Allah'ın musibetleri o ülkeyi ve milleti kuşatmak üzere yaklaşıyor demektir.
Bugünlerde edepsizce ve ahlaksızca cinsel taciz haberlerinden iğrenir olduk. Yıllardır televizyonlar bu iğrençliklerin reklamı yapıyorken daha ne olmasını bekliyorsunuz siz?
Bir sohbette birisi de, ticari iş yapan insanların yarıdan fazlasının yaptığı işte muhatabını dolandırdığını iddia etti. Dolandırıcıların, sahtekarların esnafım zanaatkarım diyerekten iş yapmasına izin verilen ülkede ticari ahlak çöker ve bu çöküş, bütün sosyal hayatı çökertir.
Geçen yıl yaşlı bir akrabamın, toplumda gördüğü ahlaki çürümenin bir büyük bela olarak başımıza dönebileceğini söylediğini hatırlıyorum. Mesela, Allah bir musibet verir de tarlalara bir mikrop bulaşır, mahsul alamayız da aç kalır bu millet cümlesini kurdu.
Bugün bir haber, Edirne'de Trakya bölgesini vuran bir virüsün buğdayı erkenden sararttığını ve ciddi hasat düşüklüğü olacağını söylüyordu.
Dostlar, hepimiz sorumluyuz.
Ben bir kardeşiniz olarak bu ülkede giderek yabancılaşıyorum. Kazara bir ekrana bakacak olsam, izlenen programlardaki dehşet verici ahlaksızlıkları şaşırıp kalıyorum. Dinimizle, ahlakımızla, namusumuzla alay eden konuşmalar yaptırılıyor oyunculara ve milletin şok olması lazım, oralı olan yok. Bu millet bunlara nasıl tahammül ediyor. Hele bir Acun felaketi var ki, ne kültür bırakıyor bu milletin gençliğinde, ne medeniyet, ne de adap bırakıyor, yaptığı programlarıyla...
Bir büyük, hem de çok büyük küresel savaşın tam ortasındayız ve oyunda oynaştayız. Ne bir hazırlık, ne bir tedbir, ne bir düşünce...
Ateşin buralara da saçılmasından Allah korusun. Ama ya saçılırsa?
Dün gece çok karışık işaretler gördüm.
Bir büyük hadiseye doğru ilerliyoruz. Ne olacağını göreceğiz, lakin ben hiç iyi şeyler görmüyorum. Kul hakkının yenildiği, esnafın dolandırıcılığa boğulduğu, üç kişiden ikisinin işini kötü yaptığı bir millet olursak hiç bir şey bizi Allah'ın tokadından kurtaramaz.
Herkes kendi aleminde toparlanmalıdır. Allah müddet veriyor ve bu imtihan müddeti bir gün bitecek. Pat diye çorap söküğü gibi olaylar birbirini izlemeye başlar. Zaten terör, şehit haberleri, bir çok acı haber yakıyor yüreğimizi.
Milletlerin başına gelen musibetlerin temelinde milletlerin ahlaki yozlaşması yatar. Hepimizin acilen iffete tutunmamız gerekir. Zinanın ölümcül bir mücadele ile kesilmesi gerekir. Faiz, rüşvet gibi her türlü haramlardan acilen sakınmamız gerekir.
Korkutucu şeyler mi yazıyorum? Cehennem korkusu kalplerden gitmişse benim korkutmamdan ne çıkar ki? Ben giderek kopuyorum toplumdan. Bir büyük maneviyat kaybında ilerlediğimizi görüyorum. Başka hiç bir şeyden değil Allah'tan korkalım. Hayatı ve ölümü veren Rabbimizden... Böylece de onun emirlerini çiğnemekten sakınmayı başaralım.
Yüce Allah bizleri dünya ve ahıretleri heba olanlardan eylemesin. Bizleri tövbekar kılsın.
M.BOZDAĞ