Saat öğleden sonraya koşarken bi anda leylekleri gördüm gibi geldi. Leylekler bebek mi getirmişti? Koştum pencereye doğru.. Birden cam durdurdu beni. Dışarısı özgürlük! Hani şu adını sıraya, masaya yazdığımız ilk aşkımız özgürlük! Özgür doğmuştuk oysa. Kural yoktu bebekken daha. Yaş ikiyi bulunca özgürlükten köleliğe geçişimiz başladı bi anda.. İlk kurallar yazıldı anlımıza! Şimdi kendi çağımızda insanlığımızı özgürleştirmeye çalışıyoruz. Aslımızı arıyoruz. Yaş ermişken kemale, biz gidiyoruz ikiye..
Aramızda sadece cam bir perde var seninle özgürlük.. Birbirimizi görüyoruz! Ama dokunamıyoruz. Orada olduğumuzu biliyoruz. Hava ve ben! Hava özgürlük mü acaba. Bir soluğa yüklenmiş bi hayal mi acaba? Bir solukta içimize çekiyoruz kendimizi. Havamızı aldık! Leylekler gelirken.. Nereye doğru bu gidişimiz dedim usulca kendimden giderken. Bellek antolojimden bir şiir selamladı yüreğimi “Beni bu havalar mahvetti”. Havanın ne günahı vardı ki.. Nedir bu manipülasyon böyle! Bir kere de sorumluluğunu al be kardeşim.. Kendimi mahvettim de! Her şeyin sorumlusu benim de! Kendim ettim, kendim buldum de. Yok öyle manipülatif şarkılar atın beni denizlere, yalan dünya size kalsın! Yok ya! Gerekirse ben atlarım denize, yılana da sarılırım! Bi kez olsun bahar vurgununa karşı bir hareket başlat sende. Acının bana kattığı değeri bilirim, küsemem. Acıdan geçmeyen insan biraz eksiktir! Şimdi bahar temizliği zamanı. Acı ya da tatlı! Soyun önce! Kışı soyun! Bahar gelsin tenine, zihnine! Bırak kendini bahar esintisine.. Temizle! Temizlen işte..
Şimdi nereden başlamalı bu temizliğe! Cam, çerçeve, halı, perde vs, vs, vs.. Yeni kıyafet almak temizlemez; eskileri atmak da! Çünkü insan zırhın var üzerinde! Bu kadar iç içeyken hep yalnız, bu kadar konuşurken hep sessiz, bu kadar basitken, hep karmaşık! Şimdi temizle.. Al eline bezi temizle.. Çıkarır mı ozon suyu lekeleri bi avaz da tende.. Çıkarır mı zihnine kazınmış doğma öğretileri! Bahar bu ayna tutar sana.. Temizliğe başlarsın ama.. Hep eksik biter bahar. Çabuk geçer, yaza döner! Sonra bi daha kış olur.. Herhangi bir mevsimin koynunda baharı unutursun.. Sonra her temizlik bahar olur. Pis olursun!
Her temizlik bir yangınla başlar! Sevda sözlerinde yanmak! Kedileri kıskanan mart insanı olmak acıtıyor bizi. Kıskançlıkla daha çok sarılıyoruz bedenlere bi küçük kediden öte! Bedeni temizledin diyelim, düzelttin mi kendini.. Peki ya zihnin ne olacak şimdi?
Bahar başımıza usul usul vurmakta. Vur be bahar bizi. Her bahar aşık olanların inadına vur bu beni! Delik deşik et beni! Aşkı bile öldüresiye yaşamaya soyunmuş bir ırktan geldim ben. İnsanım ben! Oysa yaşamak en şefkatlisinden. Sarılmak işte.. Sarmak işte! Aşka alışılır mı? Bu ömrümün baharı sessiz geçmesin derinden! Vur şimdi beni tamam mı! Vur beni derinden. Bıçak yarası kalsın zihnimde! Bıçak acısı kalsın tenimde. Gönül zaferlerinin ışıltısı sönmesin! Kışın saltanatına yenilme be bahar! Bahar gelip geçicidir diyenlere sözüm! Bahar vurur! Döner! Döner! Bi daha vurur! Kendinden kaçak dövüşenleri sırtından vurur! Eğri de oturma, doğru konuş.. Ne diyeceksen de yataklara tek söz kalmasın! Temizliğe başla..
Temizle be bahar bizi.. Kalleşlerden, kahpelerden, ruhumuzu kemiren böceklerden. Bahar mevsimi gelince risalelere kim bakar! Buna ben diyecek çıksın karşıma! Yerim belli, yurdum belli!
Ben baharı her mevsimden daha çok severim.. Başınıdaaaaaaaaa, sonunudaaaaaaaa! Umuttur bahar! Evdeki saksının içindeki toprağı dinle şimdi.. Kurdu, kuşu dinle şimdi.. Namık Kemal’in İntibah’ındaki baharı dinle.. İçine ikimizi koy bi de böyle dinle! Bi kare çek hayatından şimdi. Bahar mı, kış mı bekle!
Güneşe soyun şimdi.. Rüzgara meydan oku şimdi.. Giydim şifon elbisemi.. Savurdum kendimi.. Yol beni nereye götürürse.. Dilimde bin bir hece.. Memleketimi özledim yine.. Ahmet Arif coşturdu beni hece hece..
haberin var mı taş duvar?
demir kapı, kör pencere,
yastığım, ranzam, zincirim,
uğruna ölümlere gidip geldiğim,
zulamdaki mahzun resim,
haberin var mı?
görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
(alıntı)