Okullarda her ne kadar uygulamaya çalışılsa da asil temel ailede başlar.Daha dogmadan annenin okumasi,bebekliginden itibaren aile büyüklerinin okumaları anlatmalari,anlattirmaları,
Sonra anne babanın her gün okuma saati uygulamaları,öğretmenin destek ve teşviki cocuğu olumlu motive eder.
Şu zamanda ise çocuklarin her dediğinin yapilarak ya tablete ya TV ye teslim edilmesi en büyük tehlike ,zarar.
Gö9steris meraklısi,telefonu elinden düsmeyen hazıra düskün veliler çocuğun eline tablet ve bilgisayari teslim edip;
-Hocamm , o kadar kitap aldım okumuyor..
Diye öğretmene yakinmalari yok mu...
İlginiz, katkınız için teşekkürler öğretmenim.
Çocuk, daha anne karnındayken tüm çevresel koşullardan etkilendiği artık bilinen bir gerçek, her geçen gün bu konuda daha çok bilgi sahibi oluyoruz.
Bu medya çağında teknolojiden tamamen kopmak, ya da onu tamamen ret etmek şansına sahip değiliz. Ancak onu bilinçli kullanma ve seçimler yapma hakkına sahibiz. Aileler bu bilince erişme ortam ve olanaklarına sahip olma oranında çocuklarını sağlıklı yönlendirebiliyorlar.
Ne yazık ki bu çoğunlukla beklendiği kadar (sosyo-ekonomik etkenler, ihtiyaçlar hiyerarşisinde öncelik, zaman yönetimi v.b koşullar) kolay gerçekleşmiyor. Bazı aileler ve çocuklar içinse neredeyse hiç gerçekleşmiyor. Bu durum çocukta bir dizi noksan eğitim, nitelikli kişilik oluşturamama, davranış sorunları, iletişim kuramama olarak kendini ortaya koyuyor. Kitap okuma alışkanlığının oluşmaması da bunlardan biri sadece.
Çocukların sağlıklı eğitimi için ebeveynlerin de eğitilmesi şart mesajı alıyorum yazdıklarınızdan. Kesinlikle katılıyorum öğretmenim. Bu konuda bizim (sınırlı da olsa) yapabileceklerimiz var, MEB'in de detaylı olarak yapabilecekleri. Bu konuda zaman zaman yapılan çalışmalar (uzmanlarca düzenlenen seminerler, ram kanallarıyla yapılan toplantılar) duyuyoruz. Süreç takibi ve sonuçları hakkında çok fazla bilgi sahibi olamıyoruz.
Ancak aileler ne düzeyde eğitilecek, maliyet hesabı nasıl yapılacak! Bu da MEB’in bilimsel olarak çok iyi hazırlanmış detaylı, sonuç odaklı, gözlemlenebilir, denetimli süreç basamaklarının takibi, sağlam programlarla işe girişmesini gerekli kılıyor.
Eğitim uzun bir süreç işi. Bu süreçte ortalama bir çocuk için gerekirse 10 tane insan (eğitim etken ve girdileri noktasında) görevli olsun. Bu yatırım boşa gitmez. Toplumsal bilinç yükseldikçe bu incelikli insan eğitimi bize her alanda yüksek katma değer olarak geri dönecektir. Bu ciddiyet ve yaklaşım zamanla totalde eğitimin maliyetini düşürüp, kaynaklarımızı daha ergonomik kullanmanın bilinç altyapısını döşeyecektir.
Bu tür çalışmaların çeşitlenip zenginleştirilmesi, uzun vadede ekonomik getirisi bir yana, mutlu bir toplumun, sürdürülebilir bir ekonominin olmasa olmazı olan kalıcı güveni de getirecektir. Dolara endeksli dar ekonomiye mahkum olmak zorunda değiliz. Bilinçli olarak eğitime yapılacak hiçbir yatırım boşa gitmeyecektir.
Geleceğe güvenle bakan tek bir birey bile hepimiz için büyük bir kazancın ilk adımıdır.