Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Şub 2013 06:48:35
GREYFURT                                                                                            Araştırmaya göre, greyfurt kolon ve akciğer kanserinden koruyor, kilo kaybettiriyor.
Araştırmaya göre, greyfurt kolon ve akciğer kanserinden koruyor, kilo kaybettiriyor. Ayrıca kalp hastalıklarını önleyip karaciğer ile akciğeri güçlendiriyor. Sağlık için günde yarım greyfurt yeterli
İÇMEK YERİNE YİYİN
Kolesterol düşürücü ilaç alanlar, doktora danışmadan greyfurt yemesin. Meyve dünyasında ekşiliği nedeniyle pek sevmediğimiz greyfurt sağlığa çok faydalı. Greyfurt 150′den fazla yararlı kimyasal içeriyor. Günde yarım greyfurt yediğinizde tüm C vitamini ihtiyacınızı karşılıyorsunuz. Suyunu içmek yerine greyfurtu yemek gerekiyor. Çünkü greyfurttaki lifler, kilo verilmesine ve kolesterolün düşmesine yardımcı oluyor.
A VİTAMİNİ ZENGİNİ
Özellikle kırmızı ve pembe greyfurt tam bir A vitamini deposu. Ayrıca kırmızı greyfurtta bol miktarda likopen var. Domateste de bulunan likopen sağlık için bire bir. Araştırmalarda greyfurtun kolon ve akciğer kanseriyle kalp hastalıklarını önlediği, karaciğer ve akciğeri güçlendirdiği saptandı. Ama fazla greyfurt suyu meme kanserini tetikliyor, ilaçların etkisini bozuyor

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Şub 2013 07:11:28
MEYVELERİN RENGİNE GÖRE FAYDALARI                                                   İstah kabartıcı meyvelerin hiç bilmediğinizi bir özelliğini daha sizlerle paylaşıyoruz. Kırmızı renge sahip olan meyvelerin kalbe ve sinir sistemine, turuncu meyvelerin ise …

İstah kabartıcı meyvelerin hiç bilmediğinizi bir özelliğini daha sizlerle paylaşıyoruz. Kırmızı renge sahip olan meyvelerin kalbe ve sinir sistemine, turuncu meyvelerin ise kansere iyi geldiğini biliyor muydunuz?

Kırmızı
Ateşli kırmızı diye tabir edilen kırmızı meyvelerin birçok kalp ve damar hastalıklarında tedavi edici rol oynadığı ve kanser riskini azalttığı, idrar yollarının sağlıklı çalışmasını sağladığı ve hafızayı geliştirici etkisi bulunuyor.


Turuncu
Hem kırmızı hem de turuncu meyve ve sebzelerde bulunan beta karoten maddesi, kardiyovasküler hastalıkları ve kanser riskini azaltıyor, gözleri güçlendiriyor.

Yeşil
Yeşil meyve ve sebzeler de kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltıyor. Doğum sırasında meydana gelebilecek olan kusurları engellerken, kırmızı kan hücreleriyle kemik ve dişlerin güçlü olmasına da yardımcı oluyor. Birçok meyvede bulunan K vitamini, demir, magnezyum ve kalsiyum, kemiklerin ve dişlerin güçlü ve kanın sağlıklı olmasını sağlıyor.

 

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.985
  • 228.660
  • 28.985
  • 228.660
# 26 Şub 2013 15:56:36
Bunları Biliyor muydunuz?

Bir çok hastalığın ana sebebini anlamak için, lütfen aşağıda aktarılan bilgileri dikkatlice ve özenle okuyalım, paylaşalım.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa,
YÜKSEK TANSİYON hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa,
BEL VE BOYUN FITIĞI hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanırsa,
gut - atrit gibi romatizmal hastalıklara yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanırsa,
ASTIM hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanırsa,
ŞEKER hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanırsa,
ÜLSER hastalığına yakalanırız.

* Bağırsaklarda su eksilirse, kabızlık meydana gelir ve
KOLON kanseri olma tehlikesi yaşarız.

* Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser. Oksijen kesilmesi sonucunda da hücre KANSERLEŞME sürecine girer !!!...

Hasta olmamak için vücüdumuzu susuz bırakmamalıyız.
Alkali - Canlı su içmeliyiz. Alkali ve canlı olmayan sular ne kadar çok içilse de vücut yine susuz kalmaktadır !!!...
Çağımızın en büyük problemi ; içilen ölü sulardır !!!

Hasta değil susuzsunuz .....

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 26 Şub 2013 23:21:04
Çörekotunu faydaları

*Vücuda kuvvet ve zindelik verir; bal ile macun yapıp yenebilir. Kan yapıcıdır; her sabah kuru üzümle beraber yenmeli.
*Çocukların gaz ve sancılarında; bir miktar çörekotu tohumu, bir tane hindistan ceviziyle de dövülür ve tülbente konup, çocuğun ağzına tutularak emzirilir.
* Anne sütünü artırır; balla yenmeye devam edilmelidir. Unutkanlığa faydalıdır, balla macun yapılıp yenmeli.
*Mide ve bağırsaktaki gazları söker, hazmı kolaylaştırır, iştah açar; ekmek ve keklere katılırsa da şişlik yapmaz.
*Böbrekteki kum ve taşları döker; şerbeti içilir veya 4 bardak suya 3 çorba kaşığı çörek otu dövülerek konur, üzerine 1 çay kaşığı sözme bal konur. Kaynatılıp süzülür. Günde üç kere 1′er çay bardağı içilir.
*Felç ve kazıklı hummaya (tetanoz) faydalıdır; çörek otu yağı burundan faydalıdır.
*Öksürük, balgam, nefes darlığı ve romatizmaya faydalıdır; balla karıştırılıp yenir veya macun yapılır. Grip ve nezleye, baş ağrısına; yağı burundan damlatılır veya çörek otu bir müddet sirke içinde bekletildikten sonra alınarak toz haline getirilir, enfiye gibi burna çekilir veya tohumları kavrulur, tütsüsü burna çekilir.
*Kulak için, sonradan meydana gelen üşütme, rüzgâr alma, iltihap tıkanıklıklarında; çörek otu yağı kulağa damlatılır.
*Diş ağrısı ve diş iltihaplanmalarında kullanılır; çörek otu sirke ile kaynatılıp ağızda gargara yapılır.
*Bağırsak ve karındaki kurt, parazit ve solucanları öldürür; sirke ile kaynatılıp aç karnına içilir.

Çevrimdışı balmer

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 936
  • 4.190
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 936
  • 4.190
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 26 Şub 2013 23:35:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
HAYAT KURTARAN 16 İPUCU !



Prof. Bale’ye göre, tırnaktan gözlere, doğum kilosundan avuç içine kadar vücuttaki her şey birer gösterge. O halde bir test yaparak ne kadar sağlıklı olduğumuzu anlamak mümkün. Bale’nin "

İşte hayatınızı kurtaracak 16 ipucu" dediği test söyle:

1.Tırnaklar

Tırnaklarınıza dikkatle bakin. Eğer hafif mavilik yâda; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karsı karsıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karsı karsıya olduğunuzu gösterebilir.

2. Nefeslerinizi Sayın

Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz.

3. Gözler

Aynada gözlerinizden birine bakin. İris’in etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu ayni şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi.

4. Avuç içinize bakin

Avuç içlerinize dikkatle bakin. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde sorun var demek.

5. Hafıza kontrolü

Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakin. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer’le karsılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.

6. Kas kontrolü

Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.

7. Görünüş

Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün.

Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına geliyor.

8. Tiroit misiniz?

Kollarınızı yere paralel olarak tam karsınızda birleye uzanıyormuş gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok.

9. Düz yürümek

Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi isliyor demektir.

10. Doğum kilonuz

Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.

11. Beliniz kalın mı?

Vücut sekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa, kalp sorunu yasama riskiniz daha fazla.

12. Tuvalet sıklığı

Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık tuvalete gitmektir.

13. Nabız kontrolü

Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yasayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70’in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.

14. Dişlerinizi fırçalayın

Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.

15. Parmak uzunluğu İşaret ve yüzük parmakları ayni uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla.

16. Ayak Bilekleri Baş parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.



 
 
Hocam bu güzel bilgileri bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Şub 2013 06:44:12
EKİNEZYA  Bitkinin doku yenilenmesini hızlandırdığı ve iltihaplanmaları azalttığı da biliniyor. İçeriğindeki maddeler sayesinde ekinezya; bakteri,..

Bitkinin doku yenilenmesini hızlandırdığı ve iltihaplanmaları azalttığı da biliniyor. İçeriğindeki maddeler sayesinde ekinezya; bakteri, virüs ve diğer yabancı mikro-organizmaların yok edilmesine yardımcı oluyor. Çünkü ekinezya, akyuvarların (beyaz kan hücreleri – lökosit) sayısını artırmada etkili ve bu durumla bağlantılı olarak lökositlerin enfeksiyon bölgesine hareketlerini hızlandırıyor. Dolayısıyla bakterilerin, virüs ve diğer yabancı mikro-organizmaların yok edilmesine yardımcı oluyor. Ekinezya, kronik yorgunluk sendromunda fayda sağlıyor.

Ekinezya, en yaygın iki viral hastalık olan soğuk algınlığı ve gripin önlenmesinde büyük bir yardımcı. Soğuk algınlığının ilk belirtileri görüldüğünde veya öncesinde alınması, etkisini daha da güçlendirebiliyor. Bitkinin üst solunum yolları enfeksiyonları ve sinüzit için de tedavi edici olduğuna inanılıyor. Burun akıntısı ve boğaz ağrısı gibi semptomların şiddetini ve bunlara neden olan rahatsızlığın süresini de kısaltabiliyor.

Ekinezyanın anti-bakteriyel özellikleri; yaraların iyileşme süresini hızlandırmak ve yanık, böcek ısırıkları, irinli yara, sedef, akne (sivilce) ve egzema gibi cilt rahatsızlıklarında fayda sağlamak olarak sıralanabilir. Almanya Sağlık Bakanlığı, ekinezya preparatlarını yutak, gırtlak ve burunda görülen soğuk algınlığı belirtilerine karşı bağışıklık sisteminin desteklenmesi için öneriyor.

Kanser hastalığında ekinezya
Kanser tedavilerinde hastanın bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve yaşam standardının yükseltilmesi için ekinezya çiçeği preparatlarının kullanılabileceği düşünülüyor. Bu preparatları kemoterapi ile eşzamanlı kullanmış olan kanser hastalarının tedavi sürelerinin kısalabileceğine ve hastanın tedavi süresince kendini daha güçlü hissedebileceğine inanılıyor. Ancak, tabii tüm hastalıkların tedavisinde olduğu gibi, kanser hastalıklarının tedavisinde de karar verecek olan kişi doktordur ve ekinezyayı ya da herhangi bir bitki ve gıdayı kullanmadan önce mutlaka doktora danışmak gerekir.

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 01 Mar 2013 20:14:19
SERVİS ve SAKLAMA

Yemeğinizi yeneceği zamandan dana önce hazırlayıp saklayacaksanız, pişirdikten sonra küçük porsiyonlardaki kaplarla buzdolabına yerleştiriniz.

Derin dondurucularda sebzeleri dondurmadan önce haşlamak gerekir. Haşlama işlemi ile,sebzelerde bulunan enzimler ve klorofil hale getirilerek dondurma işlemi esnasında sebzenin sararması ,kızarması ve bozulması engellenir.

Sirke bilinen ilk dezenfektandır. Salata yaparken,toprak kaynaklı mikro organizma ve parazitleri inaktif etmek için, domates, kıvırcık, salatalık, gibi sebzeleri sirkeli suda bekletebiliriz.Bazı parazitleri sadece yıkama ile uzaklaştırmak ve zararsız hale getirmek mümkün değildir.Fakat sirke bu konuda yardımcınız olabilir.

Yemeklerinizi hazırlarken kullandığınız araçları servis yaparken kullanmayınız. Servis araç ve tabaklarınız her zaman temiz olmalıdır. Özellikle ızgara yaparken içinde çiğ etlerin bulunduğu kaplar serviste kullanılmamalıdır.

Çabuk bozulabilecek yiyeceklerin buzdolabının dışında 2 saatten daha uzun bir süre kalmamasına dikkat ediniz.

Çocuklarınıza beslenme çantalarını güneş altında veya kaloriferin üzerinde tutmamalarını öğretiniz.

Pikniğe giderken yiyeceklerinizi soğutma kabı ile taşıyıp bu kabı da gölgede tutunuz.

 

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 02 Mar 2013 07:03:55
Kalsiyum Neden Önemlidir, Kalsiyumun Önemi Nedir?
Sağlıklı bir yaşam için kalsiyum son derece önemli bir mineraldir. İnsanlar kalsiyumun sadece kemikler ve dişler için gerekli olduğunu düşünürler. Gerçekte kalsiyum vücudumuzun en çok ihtiyaç duyduğu ve en çok kullanıldığı minerallerdir. Birçok organımızın sağlıklı ve düzenli çalışabilmesi için kalsiyum gerekir.
Kalsiyuma en çok ihtiyaç duyan organ ve sistemlerin başında sinir sistemi, kaslar, kalp ve kan dokusu gelir. Vücudun elektrolit dengesini de kalsiyum sağlar. Solunum sistemi içinde kalsiyum gerekir. Bütün organ ve sistemler ihtiyaç duydukları kalsiyumu kemiklerden alırlar. İnsan vücudunda bulunan kalsiyumun yüzde 99′u iskelet sisteminde depolanmış, kullanıma hazır durumda tutulur.
Hamilelik ve lohusalıkta annenin kalsiyum ihtiyacı artar. Çünkü, hem kendisi, hem de bebeği kalsiyum harcar. Anne, gerekli kalsiyumu karşılayamazsa kemik ve dişlerde ortaya sorunlar çıkar. Sağlıklı beslenmeyen, diyet ve rejim yapanlarda kansızlık ve kalsiyum yetersizliği sık sık görülür.
Bir kadın menopozdan önce ne kadar çok kalsiyum depo ederse osteoporoz‘a kemik erimesine yakalanma ihtimali o kadar azalır. Şu halde her kadın menopoz dönemine gelmeden kaliteli kemiklere sahip olmak için çalışmalıdır.
Kaliteli kemik, kalsiyum ve fosforu zengin kemiktir. Mineral ve vitamin azaldıkça kemik boşalmaya, gözenekler oluşmaya başlar. İçi boşaldıkça görevini göremez ve kırılması kolaylaşır. Alkol, sigara ve hareketsizlik kemik erimesini hızlandırır. Yürüme, yüzme ve beden hareketleri erimeyi yavaşlatır. Kalsiyum kaynakları süt, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, ceviz ve fındık gibi kabuklu yemişlerdir. Kepekli tahıl ürünleri de önerilir ancak, bütün bunların işe yaraması için güneşlenmek gerekir.
Anneleri kalça kırığı geçirenler, uzun süre kortizon ya da guatr ilaçları kullananlar ile zayıf, beyaz tenli, ince kemikli, minyon yapılılar kemik erimesine karşı dikkatli olmalılar.

Çevrimdışı melih_6361

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.212
  • 2.211
  • 1.212
  • 2.211
# 02 Mar 2013 10:52:39
baş ağrısına çörek otu ve balı karıştırıp 1 tatlı kaşığı düzenli yerseniz ayrıca her sabah aç karnına 1lt veya 1,5litre su içerseniz zamanla düzeliyor günlük aç karnına su içmek ilk başlarda zor geliyor ama miktarı yavaş yavaş arttırıp içince çok faydalı oluyor böbrek,bağırsaklara çok faydalı ayrıca günlük su içince gribi de pek olmuyorsunuz ayrıca zayıflamayı da sağlıyor  ama her gün sabahları aç karnına düzenli olarak ...denenmiştir ve de denenmeye devam ediliyor....

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 02 Mar 2013 18:27:25
Ayak tabanlarımızın yağı emen özel bir yapısı vardır.

Bu nedenle eğer tabanınıza örneğin sarmısak sürerseniz yaklaşık 20 dakika sonra tadını ağzınızda alırsınız.

Bunu bulan bilim adamları nedenini bilmiyor henüz ama bu etki bize bir tedavi olarak geri dönüyor.
 Özellikle çocuklarda (ve tabi büyüklerde) gece uyutmayan şiddetli öksürük durumunda
Ayak tabanınıza güzelce Vicks merhem sürün ve kalın bir çorap giyin.

Beş dakika içinde öksürüğün kendiliğinden geçtiğini göreceksiniz.

 


Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Mar 2013 06:42:34
Kalp hastalığı, kadın ve erkekler için öldürücü bir hastalıktır, fakat sizin kaderiniz böyle olacak demek değildir. Bazı risk faktörlerini (aile geçmişi ve yaş) değiştirmeye gücümüz yetmez isede, kalp hastalığını önleyici adımlar atmaya mani yoktur.
Kalp hastalığından uzak durmak için adımlarınızı atın: sigara içme, düzenli jimnastik yap ve sağlıklı gıdalar tüket.
Bugünden itibaren sağlıklı yaşama adım atarak, ilerde olabilecek kalp problemlerinden uzak durabilirsiniz. İşte hemen başlayabileceğiniz ve kalp sağlığı için önemli beş kural şunlardır:
1-Sigara içme
Sigara içmek veya diğer tütün çeşitlerini kullanmak, kalp hastalığının gelişiminde rol oynayan en önemli risk faktörlerinden biridir. Tütünün dumanı 4800 den fazla kimyasal madde içerir.Bu maddelerden çoğu, kalp ve kan damarlarına zarar verirler. Sonuçta da damarların daralmalarına yol açarlar (ateroskleroz). Ateroskleroz sonuçta kalp krizine sebep olur. Ayrıca sigara dumanındaki nikotin kalp damarlarını daraltarak, kalbin hızını arttırarak ve kan basıncını yükselterek, kalbin çalışmasını zorlaştırır. Dumandaki karbon monoksit, kanın oksijeninin bir kısmının yerini alır. Yeterli oksijen sağlamak için, kalp zorlanır ve kan basıncı yükselir.
Sosyal sigara içme diye adlandırılan ve arkadaşlarla barda veya lokantada içilen sigara da zararlıdır ve kalp hastalığı riskini arttırır. Sigara içen ve doğum kontrol hapı alan kadınlar, sigara içmeyenlere göre daha fazla kalp krizi ve inme riskine maruzdurlar. Daha kötüsü bu risk yaşla artar ve özellikle 35 yaşın üzerinde olanlarda daha belirgindir. Sigarayı bırakmanın bir iyi sonucu bir sene içinde kalp hastalığı riskinin oldukça azalmasıdır. Kaç sene ve günde kaç tane sigara içtiğinizin önemi yok ve sigarayı bırakır bırakmaz faydasını görmeye başlarsınız; nefesiniz açılır, renginiz düzelir, kan basıncı normale yaklaşır, kalp hızı(dakikadaki nabız adedi) normalleşir.
2-Daha aktif ol
Düzenli olarak yapılan ve aşırı olmayan fizik aktiviteler, öldürücü kalp hastalığı riskini azaltabilirler. Fizik aktivite ile beraber diğer sağlıklı yaşam kurallarına (mesela normal kiloyu korumak) dikkat edilirse kazanç daha fazla olur. Fizik aktivite (eksersiz.jimnastik) kilonuzun kontrolünü sağlamaya yardım eder ve kalbinizi zorlayabilecek bazı durumların (yüksek kan basıncı, yüksek kolestrol ve diabet) gelişmelerine engel olabilir. Fizik aktivite ayrıca, kalp hastalığının gelişmesinde bir faktör olan streside azaltır.
Genellikle önerilen haftanın birkaç gününde 30 ile 60 dakika orta derecede şiddetli bir fizik aktivite (yürümek, jogging, merdiven inip çıkma vs.) yapılması şeklindedir. Bunu yapamıyorsanız, boş vermeyin, daha kısa süreli jimnastiklerde fayda sağlar. Ayrıca bahçede çalışmak, ev işleri ile uğraşmak, köpeği gezintiye vs. çıkarmak da faydalıdır.
3-Kalbe faydalı diyet uygulayın
Kalbe faydalı diyet, yağ, kolestrol ve tuzdan fakir bir diyettir. Ayrıca bol meyve ve sebze ile hububat ve az yağlı süt ürünleri, baklagiller ve balık faydalı yiyeceklerdir. Bazı yağların kısıtlanmasıda önemlidir.Yağ çeşitlerinden (doymuş, doymamış, tekli doymamış ve trans yağlar) kanda kolestrolü yükselterek koroner arter hastalığı riskini arttırırlar. Kırmızı et, tereyağı, peynir,süt, hindistan cevizi ve hurma yağları bolca doymuş yağ içerirler. Trans yağların doymuş yağlardan daha zararlı oldukları düşünülüyor, çünkü bunlar LDU kötü kolestrol) arttırırlar ve HDL (iyi kolestrolü) düşürürler. Trans yağ içeren yiyecekler: çok kızartılmış fast foodlar, margarinler, krakerler ve pastane ürünleri vs.
Omega 3 yağ asitleri, çoklu doymamış yağlar olup, kalp krizi riskini azaltırlar, kalp ritm bozukluklarından korurlar ve kan basıncını düşürürler. Bazı balıklar omega 3 yağlarının doğal kaynaklarıdır. Bununla beraber, hamileler ve çocuk doğurma yaşlarındaki kadınlar, köpek balığı, kılıç balığı ve uskumru balığını pek yem¬emeliler, çünkü bunlar çocuğa zararlı olabilecek oranda cıva içerirler, diğerleri bu balıkları yiyebilirler. Omega 3 yağı, az miktarlarda keten tohumu, ceviz, soya ve canola yağında da bulunur. Ölçülü olarak alkol almak( erkekler günde 2 duble ve kadınlar bir duble) kalp için koruyucudur. Bunun üzeri sağlık için zararlıdır.
4-Sağlıklı bir vücut ağırlığını devam ettirmek
Erişkin yaşta fazla kilo alınca, bu fazlalık adaleden çok yağlardır. Bu fazla kilo, kalp hastalığına yol açan durumlara (yüksek tansiyon, yüksek kolestrol ve diabet) götürebilir. Ağırlığınızın sağlıklı olup olmadığını, vücut kitle indeksini (BMI) hesaplayarak saptamak mümkündür. Bunun için ağırlık ve boy uzunluğu kullanılır: ağırlık kg/boy metre kare, mesela 70/ (1,70) kare=24. BMI nin 25 den fazla olması, kan yağlarının ve kan basıncının yüksek olması ve dolayısı ile kalp hastalığı ve inme riskinin yüksek olması ile ilişkilidir. BMI sağlıklı bir kılavuz değildir. Adale, yağdan daha fazla çeker. Adaleli kadın ve erkeklerde, sağlıklı olmalarına rağmen BMI yüksek olabilir. Bu sebepten bel çevresini ölçmek, karın yağını ölçmede faydalı bir yoldur. Erkeklerde bel çevresinin 101,6 cm den fazla olması ve kadınlarda 88,9 cm den fazla olması, fazla kiloya işarettir. Vücut ağırlığının %10 u kadar kilo vermek, kan basıncını ve kolestrolü düşürür ve diabet riskini azaltır.
5- Düzenli check-up(sağlık kontrolü)
Yüksek kan basıncı ve yüksek kolestrol, kalbe ve damarlara zarar verir. Bunların kontrolü faydalıdır. Kan basıncı: Düzenli kan basıncı kontrolüne çocukken başlanır. Yetişkinler her iki yılda bir kan basıncını kontrol ettirmelidir. Eğer kan basıncı değerleri optimal değil ise veya kalp hastalığı için diğer risk faktörleri varsa, bu kontroller daha sık yapılmalıdır. Optimal kan basıncı, 120/80 mmhg den daha az olmalıdır.
Kolestrol: Yetişkinler her beş senede bir en az bir defa kolestrol ölçtürmelidirler. Sonuçların durumuna göre kontrollere devam edilmelidir. Ailelerinin geçmişinde kalp hastalığı hikayeleri varsa, çocuklarda kontrol daha sık yapılmalıdır.
Kalp hastalığından korunmak mümkündür, bunun için kalp sağlığını koruyan yaşam tarzı önemlidir.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.874
  • 94.738
  • 10.874
  • 94.738
# 03 Mar 2013 13:38:57
Hazır gıdalar hastalıkları tetikliyor.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, gıdaların aşırı basınç uygulanarak ya da bakterilerin üremesini engelleyecek nitrat gibi maddelerle raf ömrünün uzatılmasının ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını söyledi.


Dizdar, raf ömrünün uzatılması için yapılan müdahalelerin gıdaların besleyici özelliklerini ortadan kaldırdığını savundu. Hazır gıdaların normal şekilde bozulmamasının işlem gördüğünün açık göstergesi olduğuna dikkati çeken Dizdar, yoğurdun tüketim süresi dolmasına rağmen ekşimemesinin, sosisin 2 ay boyunca bozulmadan ve kokuşmadan durabilmesinin bunun kanıtı olduğunu anlattı.


''Gıdalara aşırı basınç uygulayarak ya da içine bakteri üremeyi engelleyecek nitrat gibi maddeler koyarak raf ömrülerinin uzatılması, ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor'' diyen Dizdar, firmaların bozulmayı önleyici işlemlerle dağıtım maliyetlerinden kurtularak ciddi kar elde ettiklerini öne sürdü. Dizdar, şöyle konuştu:

''Bir ürün normalde 2 günde bozulacaksa bunun sirkülasyonunu sağlamak için çok sıkı bir lojistik takviyesi gerekiyor. Ancak ürünün raf ömrü uzatılırsa haftalık periyodik takviyelerle dağıtım maliyetlerini düşürüyorlar. Günü geçmiş ürünler bile zamanında toplatılmıyor. Günlük diye satılan sütler de işlemden geçirilerek kaymağı alınıp homojenize ediliyor, bu işlem sütün muhteviyatını bozuyor. Hazır gıdalar hastalıkları tetikliyor. Bütün dünyada satılan hazır gıdalar kanserin yanı sıra, romatizmadan tiroit hastalıklarına kadar bütün genel hastalıkların artmasına yol açar.''

''İNEĞİ OLAN KÖYLÜ BİLE YOĞURDUNU MARKETTEN ALIYOR''

Dizdar, marketlerin son yıllarda çok yaygınlaştığını belirterek, ineği olan köy sakinlerinin dahi yoğurdu marketten aldığını vurguladı.

Türkiye'de doğal gıdalardan hazır ürünlere geçişin 10-15 yıl gibi kısa sürede gerçekleştiğini kaydeden Dizdar, ''Bunun için hastalıklarda son 15 yılda çok hızlı artış oldu. Standart söylem, 'kaçınılmaz hastalıklar' diyorlar. Böyle bir şey yok, bu hastalıklar kontrol altına alınabilir'' dedi. Uzun raf ömrü olan her gıdaya çok dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Dizdar, kekten yoğurda kadar bütün hazır gıdalardan uzak durulması gerektiğini bildirdi.

''Kaçınılmaz şekilde dikkat edilmesi gereken şey süt ve süt ürünleri, bunların uzun ömürlü olmaması gerekiyor'' diyen Dizdar, sözlerini şöyle tamamladı:

''Açık süt alınmalı. Bu süt kaynatıldıktan sonra istenilen şekilde kullanılmalı. Et alışverişinin marketten yapılmaması gerekiyor çünkü marketler kemikli et satmıyor. Et alınacaksa kasaptan kemikli et alınmalı. Alınan et, içindeki kolojenlerin çıkarılması için uzun süre kaynatılıp tüketilmeli. Bunlara uyulması çok önemli. Piliçten uzak durulmalı. Piliçler normalin 2 katı hızlı büyüyor. Hayvanlar gezdirilmiyor, sürekli yem yediriliyor.
Kırmızı et pahalı olduğu için et diye tüketilen gıda maddesi piliçtir. Bunun yerine bakliyata dönülmeli, yani mercimek, nohut, fasulye gibi gıdalar tüketilmeli.''


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Mar 2013 06:34:31
ÇÖREK OTU: KRONİK HASTALIKLARA KARŞI KORUYOR
Çörek otu, 100’ün üzerinde değerli besin maddesi içermektedir. Takriben yüzde 21 protein, yüzde 38 karbonhidratlar ve yüzde 35 bitkisel yağlardan oluşmaktadır. İçeriğindeki aktif maddeler, nigellon, thymoquinon ve yenilebilir yağlardır. Diğer maddeler ise, linoleik asit (Omega-6, Omega-3), oleik asit, palmitik asit, kalsiyum, sodyum, potasyum, demir, çinko, bakır, magnezyum, selenyum, fosfor, vitamin A, vitamin B, vitamin B2, niasin ve C vitaminidir.

Çörek otu, Orta Doğu ülkeleri arasında birçok derdin dermanı olduğu için ’Habbat Al Barakah’ ya da ’Kutsanmış Tohum’ olarak bilinir. Binlerce yıldır Orta Doğu, Asya ve Afrika’da kullanıldığı gibi günümüzde Amerika ve Avrupa’da da kullanılmaktadır. İçinde Omega-3 ve Omega-6 ihtiva eden yüzde 50-60 oranında temel yağ asidi vardır. Bunlar, bağışıklık sistemini alerji ve enfeksiyonlara karşı güçlendirip dengeleyerek kronik hastalıklara karşı korumaya yardımcı olmaktadır.

NAR ÇEKİRDEĞİ: KALP İÇİN YARARI KANITLANDI
Nar çekirdeği yağı E vitamini içeriği yüksektir. Yapısında, Punisik asidin yanı sıra yüzde 0,6 oranında antioksidan özellikteki polifenolleri
içermektedir. Nar çekirdeği yağı konjuge yağ asitlerini yapısında bulunduran ender bitkilerden biridir. Nar çekirdeği yağı alanında yapılan çalışmalar çok yeni olmasına rağmen, alınan başarılı sonuçlar bu yağa duyulan ilgiyi tüm dünyada artırmıştır. Nar çekirdeği bileşeninde bulunan linoleik asit ve polifenollerin kalp damar hastalıklarındaki koruyucu etkisi deneysel çalışmalar sonucu belirlenmiştir.

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ: KÖTÜ KOLESTEROLÜN DÜŞMANI
Üzüm çekirdeği, yapısına oranla yüksek miktarlarda yenilebilir yağ içermektedir. Ortalama olarak yağ içeriği yüzde 10 -15 arasındadır. Üzüm çekirdeği yağı, başta linoleik ve oleik asit gibi doymamış yağ asitlerince zengindir. Bileşimindeki doymuş yağ asitleri yüzde 15-20 dolaylarındadır. Yani yüksek oranda doymamışlık özelliğindedir. Dahilen ve Haricen kullanımları mevcuttur. Dahilen olarak, üzüm çekirdeği yağında yüzde 60-65 oranında bulunan Omega-6 da Omega-3 yağ asidi gibi damar iç çeperlerini koruyucudur ve kalp ritmini de düzenlemeye yardımcıdır.

Yine yapısında doğal olarak bulunan E vitamininin güçlü antioksidan etkisi sayesinde kötü kolesterol (LDL-oksidasyonu) azaltılabilir. Haricen olarak, üzüm çekirdeği yağı, akışkan bir yağ olması ve esansiyel yağ asitlerince çok zengin olması nedeniyle mükemmel bir masaj yağıdır ve bu nedenle Aromaterapi’de tercih edilir. Üzüm çekirdeği yağı Deriye kolayca nüfuz eder ve nemlendirir. Yağların direkt olarak nemlendirme özellikleri yoktur, ancak cilt üzerinde ince bir film tabakası oluşturup deri yüzeyinden buharlaşmayla sıvı kaybını yavaşlattıkları için dolaylı olarak nemlendirirler.

HAŞHAŞ YAĞI: CİLDİN GENÇ GÖRÜNMESİNİ SAĞLIYOR
Haşhaş yağı, Omega-6 ve Omega-9 yağ asitlerince zengindir. Bu yağda yüksek oranda E vitamini bulunmaktadır. Antioksidan etkiye sahiptir. Vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Cildin nemini koruyarak, daha genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine yardımcı olur. Aromaterapide masaj yağı olarak kullanılır. Ayrıca bazı hamur işleri, yemekler, salata ve soslara özel aroma katmak için kullanılır.

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 04 Mar 2013 10:04:16
Ağız Kuruluğunun Sebepleri
• Biyolojik olarak yaşlanma
• Sistemik hastalıklar: romatizma hastalıkları, şeker hastalığı gibi hormanal hastalıklar, Parkinson gibi nörolojik bozukluklar, AIDS gibi bağışıklık sistemi hasarları
• Çiğneme yeteneğinin azalması: şayet katı besinler yerine daha çok sıvı ve yumuşak gıdalar ile besleniyorsanız çiğneme kabiliyetiniz azalır buda ağız kuruluğuna sebep olur.
• Tükürük bezlerinin herhangi bir sebepten cerrahi yöntemlerle çıkarılması
• Radyoterapi: Radyasyon tükürük bezlerinde kalıcı olarak hasar bırakır.
• Bir takım ilaçlar: değeri 400′ün üstünde olan ilaç türleri ağız kuruluğu yapar. Örneğin deconjestanlar, diüretikler, tansiyon ilaçları, antidepresan ilaçlar gibi
• Fazla derecede kafein ve alkol tüketimi ağız kuruluğu sebepleri arasındadır.
Ağız Kuruluğunun Belirtileri:
• Dilinizde yanma hissi belirir
• Ara ara konuşma zorluğu çekersiniz
• Kuru gıdaları tüketme zorluk duyarsınız
• Çok sık susarsınız
• Dudaklarınızda çatlaklar ve kuruluklar olur
• Kötü derecede ağız kokusu belirir



Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.423
  • 126.360
  • 5.423
  • 126.360
# 04 Mar 2013 11:28:32
AMAN DİKKAT!!!
Hepimizin başına gelebilecek acı bir olay! Mesele APRANAX isimli ilaç ile ilgili... Vatandaşın biri, hafta sonu arkadaşının evine gidiyor. Çok başı ağrıdığından, arkadaşı ona bir Apranax veriyor. Vatandaş yutmadan önce ilacı ağzında çiğniyor. Üzerinden bikaç dakika geçiyor ve vatandaş şuurunu kaybediyor. Çevresindekileri tanımamaya başlıyor. Apar topar hastaneye kaldırıyorlar ve orada anlaşılıyor ki; beyin kanaması geçiriyor. Doktorların açıklamalarına göre beyin kanaması geçirmesinin sebebi; Apranax isimli ilacı çiğneyip yutması.. Ağrı kesicilerin özellikle Apranax ve türevlerinin çiğnenmesi ya da ağızda bekletilmesi beyin kanamasına yol açıyor. Apranax, Aprol, Aprowell, Naprosyn, Napradol, Kapnax, Apraljin, Aleve, Synax, Oprax ( yani kisaca etken maddesi Naproksen sodyum olan ağrı kesiciler) çiğnenince; etken madde beyne çok hızlı nüfuz ediyor ve ölümcül sonuçlara yol açabiliyormuş. Aman dikkat...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK