Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.988
  • 228.681
  • 28.988
  • 228.681
# 08 Mar 2013 18:51:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Mar 2013 06:41:43
Çileğin faydaları

Çilek vücuda kuvvet verir. Kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığını önler. Aynı zamanda çok iyi bir antioksidan olan çilek bağışıklık sistemini güçlendirir. Kansere karşı kuruyucudur. Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına çok faydalıdır. Bağırsak kurtlarını döker, idrar söktürür ve vücuttaki zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırır. Kanı temizler. Diş etlerini güçlendirir ve ağız kokusunu giderir. Sakinleştirici etkisi ile tansiyonu düşürür ve stresi azaltır. Ateşi düşürür. Romatizma ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir. Cildi nemlendirir, tazelik ve güzellik verir.

Çilek Nasıl Kullanılır?

Çileğin yaprakları, iyi kurutulmak şartıyla, çay yapımında kullanılabilir. Çilek aç karına yenirse daha iyi sindirileceği için daha yararlı olur. Çilek ezilerek püre haline getirildikten sonra süt ile karıştırılıp cildi temizlemek ve canlandırmak için kullanılabilir. Çilek komposto ve reçel yapılarak da tüketilebilir. Çilek yiyenlerde bazen kurdeşen görülebilir fakat kalıcı değildir ve kısa sürede geçer.

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 09 Mar 2013 11:42:01
İşte insanı yorgun düşüren ve enerjisini bitiren en büyük 11 düşman. Bilim adamları, kronik yorgunluk ile tüm bu etkenler arasında şaşılacak bağlantılar olduğunu tespit ettiler.
1- Derin uykuda bizi rahatsız edenler:
Gürültü stres yaratır ve stres tansiyonu yükseltir. Sonuçta sürekli halsiz ve uykulu oluruz. Bunun için size önerimiz, yatak odanızdan saat gibi ses çıkarabilecek tüm eşyaları kaldırmanız olacaktır.

2- Kahve ve çay: 6 fincandan sonrası zarar:
Kafein uyarıcı etki yapar, yani beyne daha fazla enerji emri verir. Günde fincan kadar çay veya kahve içersek, bu canlandırıcı özellikten iyi şekilde faydalanırız. Fakat miktar ikiye katlanırsa, kafein ve tein, vücudumuzdaki demiri emer. Bu durumda beyin ve kalbe yeterli oranda oksijen gitmez. Sonuçta kendimizi çok yorgun hissederiz.
3- Karbonhidrat uyku hapı etkisi yapar:
Tüm karbonhidratlar, aç karnına yenildiği zaman ağırlık yapar. Siz siz olun, aç karnına bu besinleri tüketmemeye özen gösterin.

4- Su eksilirse dikkatiniz de dağılır:
Her gün yaklaşık 8 bardak su içmemiz gerekiyor, yoksa hissedilir bir biçimde enerji boşluğuna düşeriz. En iyisi, her saat başı içine biraz limon suyu sıkılmış bir bardak su içmektir.
5- Cep telefonu hipnozdan beter:
20 dakikadan uzun telefon görüşmelerinin uyku hipnozu gibi bir etki yaptığı ortaya çıktı. Dolayısıyla, uzun süreli ve sık olarak telefonla konuşmak bizi yorar.
6- Duş alacağımıza yatağa geri dönelim daha iyi:
Suyun sıcaklığı vücut sıcaklığının çok üzerindeyse bünyemiz uyku getiren hormonları fazlasıyla salgılamaya başlar. Akşamları iyi uyumak için sıcakla, sabahları enerji depolamak için ılık suyla yıkanın!

7- Bazı besinlere karşı dayanıksız olabilirsiniz:
Her şeyi doğru yaptığınız halde zinde değilseniz, “çölyak” hastası olabilirsiniz. Bu bünyenizin tahıl nişastalarını işleyememesi anlamına gelir. Baş ağrısı ve yorgunluktan şikayet eden bu kişilerin buğday, arpa gibi tahıllardan uzak durması gerrekir.
8- Kola bünyeyi aside boğar:
Az harekete bir de aşırı kola, çay ve et tüketimi eklenirse, bünyede aşırı asit meydana gelir. Sonuçta da dolaşım bozuklukları, migren, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi rahatsızlıklar yaşanır.
9- Gürültü de yorar:
Uzun süreli gürültüye maruz kalan insanların enerjisi tükeniyor. Bağıra çağıra konuşan insanların arasında olmak bile insanı yormaya yetiyor.
10- Floresan ışığı kronik esnemeye neden olur:
Floresan ışık, öğrenme ve konsantrasyon yetimizi yüzde 60 oranında düşürür. Gün içinde saatlerce bu ışığa maruz kalan birinin bağışıklık sisteminin zayıfladığı ispatlandı. Bu da kronik yorgunluğa neden olabilir.
11- Küften uzak durmalı:
Bulunduğunuz ortam yeterince havalanmıyorsa küf oluşabilir. Bünye, küfe tıpkı mikroplarda olduğu gibi karşılık verir, bununla mücadele eder. Bu da açıklanamayan sürekli yorgunluğa neden olabilir.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Mar 2013 07:14:42
Göz altı morlukları kadın-erkek pek çok kişinin ortak sorunudur. Uykusuzluk, stres, sigara dumanı, alkol göz altı morluklarının en büyük nedenleridir.

Göz altı morluklarının sebebi nedir, nasıl oluşur?
Göz çevresi yüzün en hassas bölgesidir. Çünkü göz çevresinde deri ince ve şeffaftır. Bu ince derinin yapısında bulunan damarlar çeşitli etkilerle daha belirgin bir hale gelir ve kan sızdırır. Sızan kanın oksidasyona uğraması morluk oluşturur.

Göz altı morlukları nasıl geçer?
Kimi zaman morluklar genlerle aileden gelir. Özellikle buğday tenli kişilerde morluklar daha çabuk oluşur. Hoş olmayan bu görüntü çoğu zaman piyasada satılan çeşitli kapatıcılarla kapatılır.

Kaliteli göz altı kapatıcıları K vitaminli dermokozmetik ürünlerdir. K vitamini süratle damara geçer ve kılcal damarları güçlendirir, sızıntıları önler.

Bu ürünleri göz çevresi morlukları dışında çürüme ve kızarıklarda kullanabilirsiniz.

Kullanacağınız kapatıcı cildinize uygun ve cilt renginizden bir ton açık olmalıdır. Kapatıcı ile morluklar ve göz çevresi ustaca kapatılmalı, sadece morlukların üstüne kapatıcı sürmekten kaçınılmalıdır.

Ninelerimizden kalma bir de patates ilacı vardır. İlaç taze patatesten yapılır, Patates rendelenir ve gazlı bez arasında 30 dakika bekletilir. Her akşam bir tatlı kaşığı patates, limon suyu ve tatlı badem yağı ile karıştırılıp, göz çevresine koyulur, göz altı morluklarının çözümü için etkili bir bitkisel tedavi yöntemidir.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.988
  • 228.681
  • 28.988
  • 228.681
# 10 Mar 2013 10:25:55
BEYİNE ZARAR VEREN ALIŞKANLIKLARIMIZ...

1. Kahvaltı etmemek :

Kahvaltı etmeyen kişiler, düşük bir kan şekeri seviyesine sahip olur. Bu durum beyin için yetersiz besin tedarik edilmesine ve sonunda beyin dejenerasyonuna yol açar.
2 . Aşırı ısınma
Beyin arterlerinin sertleşmesine neden olarak, zihin gücünün azalmasına yol açar
3. Sigara içmek
Çoklu beyin büzülmesine neden olur ve Alzheimer hastalığına yol açabilir.
4. Yüksek şeker tüketimi
Çok fazla şeker proteinlerin ve besinlerin emilmesini durdurur ve dengesiz beslenmeye neden olur ve beynin gelişmesine engel olabilir.
5. Hava kirlenmesi
Beyin vücudumuzda en çok oksijen tüketen organdır. Kirli havanın teneffüs edilmesi, beyne giden oksijeni azaltır ve beynin veriminde düşüş yaratır.
6 . Uyku yetersizliği
Uyku beynimizin dinlenmesini sağlar. Uykudan uzun vadeli yoksunluk beyin hücrelerinin ölmesini hızlandırır.
7. Uyurken kafayı örtmek
Kafayı örterek uyumak, karbondioksit konsantrasyonunu arttırır ve beyne hasar veren etkilere yol açabilir.
8. Hastalık sırasında beyni çalıştırmak
Hasta iken çok çalışmak veya öğrenmek beyin etkenliğinin azalmasına yol açabilir ve ayrıca beyne hasar verebilir.
9. Uyarıcı düşüncelerde eksiklik
Düşünmek beyin jimnastiği için en iyi yoldur, beyni uyaran düşüncelerin eksikliği beyin daralmasına yol açabilir. Çapraz bulmaca ve Sudoku iyi egzersiz sağlar.
10. Az konuşmak
Zihinsel sohbetler beynin etkinliğini geliştirir.

Karaciğer hasarının ana nedenleri
1. Çok geç uyuma ve çok geç kalkma
2. Sabahları çiş yapmamak
3. Çok fazla yemek.
4. Kahvaltıyı atlamak
5. Çok fazla ilaç tüketmek
6. Çok fazla koruyucu, gıda katkısı, gıda boyası ve yapay tatlandırıcı tüketmek
7. Sağlıksız pişirme yağı tüketmek
İçinde en iyi pişirme yağı olan zeytinyağı bile olsa, kızartma yaparken mümkün olduğunca pişirme yağını azaltın. Yorgun olduğunuzda, eğer vücudunuz formda (zinde) değilse kızarmış gıdalar tüketmeyin.
8. Çiğ (veya fazla pişmiş) gıdaların da tüketilmesi karaciğere ağır yük olur.
Sebzeler çiğ veya 3-5 kısım pişirilerek yenmelidir. Kızarmış sebzeler bir öğünde bitirilmeli, saklanmamalıdır.

KANSERE EN ÇOK NEDEN OLAN 5 GIDA
1. Sosisli sandviç
Zira içinde çok fazla nitrat vardır. Kanser koruma koalisyonu, çocukların ayda 12 adetten fazla sosisli sandviç yememelerini önermektedir. Sosisli sandviçsiz yapamıyorsanız, sodyum nitratsız yapılan cinsini satın alın.
2. İşlenmiş et ve domuz pastırması
Sosisli sandviçte, domuz pastırmasında ve diğer işlenmiş etlerde bulunan aynı yüksek sodyum nitrat aynı şekilde kalp hastalığı riskini yükseltir. Domuz pastırmasında doymuş yağın aynı şekilde kanserde payı olur.
3. Yağda kızarmış şekerli çörek veya lokma
Lokmalar kansere yol açan çiftli dertlerdir. Birincisi, bunlar beyaz undan, şekerden ve hidrojene yağdan yapılır, sonra yüksek ısıda kızartılır. Bunlar, belki de kanser riskini arttırmak için yiyebileceğiniz en kötü yiyecektir.
4. Kızarmış patates
Lokmalar gibi, kızarmış patates de hidrojene yağdan yapılır, sonra yüksek ısıda kızartılır. Bunlar ayrıca, kızarma işlemi sırasında ortaya çıkan ve kansere neden olan akrilamid maddesini de içerir. Bunlara “French fries” değil, “kanser fries” olarak çağırılmalıdır.
5. Cips, kraker ve kurabiye, bisküvi
Tümü genellikle beyaz un ve şekerden yapılır. Etiketinde “trans yağlar içermez” yazılı olsa bile, genellikle az miktarda trans yağ vardır.

Yaşamda sizin, tercih de...

Çevrimdışı melih_6361

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.212
  • 2.211
  • 1.212
  • 2.211
# 10 Mar 2013 11:14:40
Muz kabuğunun bilmediğiniz 5 faydası

1- Muz kabuğunun içini sivrisinek ısırıklarına sürdüğünüzde, kaşıntısını ve şişkinliğini alır.

2- Ayaklardaki nasırların yumuşaması için, muz kabuğunun içini sıyırın, bir kaşık kadar olduğunda nasırın üzerine koyun, üstünü sarın. Birkaç saat sonra açıp temiz su ile yıkayın. Ya da direk muz kabuğunu sarabilirsiniz nasırınıza.

3- Muzun kabuğunu akneleri geçirmek üzere, üstüne sürebilirsiniz.

4- Diz ağrılarının geçmesine yardımcı olmak için muz kabuğuyla dizleri ovun.

5- İçindeki potasyum ve yağlarla çok iyi bir ayakkabı cilasıdır. Muz kabuğunun içiyle ayakkabınızı ovun sonra bez ile temizleyin.

En sağlıklı dondurmayı da muzdan yapabilirsiniz. Birkaç tane muzu soyup, parçalara ayırıp, 30 dakikalığına buzluğa atın, donmaya yakın alın, blenderdan geçirin, isterseniz süt de ekleyebilirsiniz. Sonra sevdiğiniz tat ile tatlandırın, kakao, keçi boynuzu tozu, vanilya, frambuaz, herşeyi deneyebilirsiniz.

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 10 Mar 2013 12:08:31
Balık ve diğer deniz ürünleri düşük yağ içerir ve mükemmel bir protein, vitamin ve mineral kaynağıdır. Ancak toksin, bakteri ya da virus bulaşmış deniz ürünü toplum sağlığı açısından gerçek bir sorun yaratmaktadır.

KENDİNİZİ NASIL KORURSUNUZ?
Deniz ürünü satın alırken aşağıdaki konulara dikkat edin :
· Deniz ürününü eve dönerken son anda satın alın.
· Taze balık alırken kontrol edin. Balık temiz, gözleri berrak ve parlak, solungaçları parlak kırmızı ya da pembe, eti sert, derisi elastik ve parlak olmalı. Yapışkan olmamalı. Görünüşü nemli olmalı ve ağzı kahverengi olmamalı.
· Balık soğuk olmalı ve 'balık gibi' kokmamalı.
· Seçtiğiniz deniz ürünlerinin ayrı ayrı paketlenmesini isteyin ve en üste ya da soğuk ürünlerin yanına yerleştirin. Eve gidişiniz bir saatten fazla sürecekse, deniz ürününü soğutucuda taşıyın.
Evde dikkat etmeniz gereken konular :
· Buzdolabının en soğuk yerinde, en az 0 derecede saklayın.
· Çiğ balığı, kümes hayvanlarını ya da eti tahta üstünde kesmeyin. Plastik malzemenin temizlenmesi ve sterilizasyonu daha kolaydır.
· Çiğ balığı koyduğunuz tabağı, iyice yıkamadan kullanmayın.
· Balığın raf ömrü, türüne ve kalitesine göre değişir. Genel kural satın aldıktan sonra 1-2 gün içinde tüketilmesidir.
· Donmuş deniz ürünü oda sıcaklığında değil, buzdolabında çözülür. Bu mümkün değilse soğuk suyun altına koyun.
· Bütün deniz ürünlerini oda sıcaklığı yerine buzdolabında salamura yapın.
· Artan ürünleri 1 saat içinde dondurun ve 2 gün içinde tüketin.
 

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2013 06:15:37
IHLAMUR
Kış aylarında içilen sıcacık bir çay desek aklınıza ilk gelenlerden biri de ıhlamur olmaz mı? Aslında ıhlamurun etkileri mevsimleri aşıyor! …

Kış aylarında içilen sıcacık bir çay desek aklınıza ilk gelenlerden biri de ıhlamur olmaz mı? Aslında ıhlamurun etkileri mevsimleri aşıyor! Organik olanları özellikle tercih edin.

Tek başına kaynatılıp içildiğinde mide hazmını kolaylaştırır.

İçine biraz kekik, nane ve rezene katarak kaynatıp bu karışımı içerseniz hem mide yanmalarına, hem de istifra türü rahatsızlıklara iyi gelir.

Cildinizi dostu da ıhlamur! Ihlamuru suda iyice kaynatıp soğutun. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün, faydasını göreceksiniz.

Aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklarınıza da veda edebilirsiniz!

İçine çok az karanfil atın, hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de stresinizi çekip alır.

Çevrimdışı FTM40

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.363
  • 5.989
  • 1.363
  • 5.989
# 11 Mar 2013 10:07:21
Sağlıklı Diş ve Dişeti için Öneriler

• Şeker ve nişasta içeren besinleri ve içecekleri öğün aralarında tüketmeyin. Eğer tüketirseniz dişlerinizi tüketim sonrası hemen fırçalayın.
• Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayın, her gün diş ipi kullanın. Florürlü diş macunu kullanın.
• İçme sularının florür miktarını öğrenin. ‹çme sularının litresinde 0,7-1,2 miligram florür bulunmalıdır. Florür yetersizliğinde diş hekimi tarafından çocuklara florür desteği yapılmalıdır.

Çevrimdışı HASAN YİĞİT

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2013 11:52:50
FATMA'lar her ikinizede teşekkürler.Elinize ve emeğinize sağlık.

Çevrimdışı HASAN YİĞİT

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2013 11:54:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Muz kabuğunun bilmediğiniz 5 faydası

1- Muz kabuğunun içini sivrisinek ısırıklarına sürdüğünüzde, kaşıntısını ve şişkinliğini alır.

2- Ayaklardaki nasırların yumuşaması için, muz kabuğunun içini sıyırın, bir kaşık kadar olduğunda nasırın üzerine koyun, üstünü sarın. Birkaç saat sonra açıp temiz su ile yıkayın. Ya da direk muz kabuğunu sarabilirsiniz nasırınıza.

3- Muzun kabuğunu akneleri geçirmek üzere, üstüne sürebilirsiniz.

4- Diz ağrılarının geçmesine yardımcı olmak için muz kabuğuyla dizleri ovun.

5- İçindeki potasyum ve yağlarla çok iyi bir ayakkabı cilasıdır. Muz kabuğunun içiyle ayakkabınızı ovun sonra bez ile temizleyin.

En sağlıklı dondurmayı da muzdan yapabilirsiniz. Birkaç tane muzu soyup, parçalara ayırıp, 30 dakikalığına buzluğa atın, donmaya yakın alın, blenderdan geçirin, isterseniz süt de ekleyebilirsiniz. Sonra sevdiğiniz tat ile tatlandırın, kakao, keçi boynuzu tozu, vanilya, frambuaz, herşeyi deneyebilirsiniz.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
BEYİNE ZARAR VEREN ALIŞKANLIKLARIMIZ...

1. Kahvaltı etmemek :

Kahvaltı etmeyen kişiler, düşük bir kan şekeri seviyesine sahip olur. Bu durum beyin için yetersiz besin tedarik edilmesine ve sonunda beyin dejenerasyonuna yol açar.
2 . Aşırı ısınma
Beyin arterlerinin sertleşmesine neden olarak, zihin gücünün azalmasına yol açar
3. Sigara içmek
Çoklu beyin büzülmesine neden olur ve Alzheimer hastalığına yol açabilir.
4. Yüksek şeker tüketimi
Çok fazla şeker proteinlerin ve besinlerin emilmesini durdurur ve dengesiz beslenmeye neden olur ve beynin gelişmesine engel olabilir.
5. Hava kirlenmesi
Beyin vücudumuzda en çok oksijen tüketen organdır. Kirli havanın teneffüs edilmesi, beyne giden oksijeni azaltır ve beynin veriminde düşüş yaratır.
6 . Uyku yetersizliği
Uyku beynimizin dinlenmesini sağlar. Uykudan uzun vadeli yoksunluk beyin hücrelerinin ölmesini hızlandırır.
7. Uyurken kafayı örtmek
Kafayı örterek uyumak, karbondioksit konsantrasyonunu arttırır ve beyne hasar veren etkilere yol açabilir.
8. Hastalık sırasında beyni çalıştırmak
Hasta iken çok çalışmak veya öğrenmek beyin etkenliğinin azalmasına yol açabilir ve ayrıca beyne hasar verebilir.
9. Uyarıcı düşüncelerde eksiklik
Düşünmek beyin jimnastiği için en iyi yoldur, beyni uyaran düşüncelerin eksikliği beyin daralmasına yol açabilir. Çapraz bulmaca ve Sudoku iyi egzersiz sağlar.
10. Az konuşmak
Zihinsel sohbetler beynin etkinliğini geliştirir.

Karaciğer hasarının ana nedenleri
1. Çok geç uyuma ve çok geç kalkma
2. Sabahları çiş yapmamak
3. Çok fazla yemek.
4. Kahvaltıyı atlamak
5. Çok fazla ilaç tüketmek
6. Çok fazla koruyucu, gıda katkısı, gıda boyası ve yapay tatlandırıcı tüketmek
7. Sağlıksız pişirme yağı tüketmek
İçinde en iyi pişirme yağı olan zeytinyağı bile olsa, kızartma yaparken mümkün olduğunca pişirme yağını azaltın. Yorgun olduğunuzda, eğer vücudunuz formda (zinde) değilse kızarmış gıdalar tüketmeyin.
8. Çiğ (veya fazla pişmiş) gıdaların da tüketilmesi karaciğere ağır yük olur.
Sebzeler çiğ veya 3-5 kısım pişirilerek yenmelidir. Kızarmış sebzeler bir öğünde bitirilmeli, saklanmamalıdır.

KANSERE EN ÇOK NEDEN OLAN 5 GIDA
1. Sosisli sandviç
Zira içinde çok fazla nitrat vardır. Kanser koruma koalisyonu, çocukların ayda 12 adetten fazla sosisli sandviç yememelerini önermektedir. Sosisli sandviçsiz yapamıyorsanız, sodyum nitratsız yapılan cinsini satın alın.
2. İşlenmiş et ve domuz pastırması
Sosisli sandviçte, domuz pastırmasında ve diğer işlenmiş etlerde bulunan aynı yüksek sodyum nitrat aynı şekilde kalp hastalığı riskini yükseltir. Domuz pastırmasında doymuş yağın aynı şekilde kanserde payı olur.
3. Yağda kızarmış şekerli çörek veya lokma
Lokmalar kansere yol açan çiftli dertlerdir. Birincisi, bunlar beyaz undan, şekerden ve hidrojene yağdan yapılır, sonra yüksek ısıda kızartılır. Bunlar, belki de kanser riskini arttırmak için yiyebileceğiniz en kötü yiyecektir.
4. Kızarmış patates
Lokmalar gibi, kızarmış patates de hidrojene yağdan yapılır, sonra yüksek ısıda kızartılır. Bunlar ayrıca, kızarma işlemi sırasında ortaya çıkan ve kansere neden olan akrilamid maddesini de içerir. Bunlara “French fries” değil, “kanser fries” olarak çağırılmalıdır.
5. Cips, kraker ve kurabiye, bisküvi
Tümü genellikle beyaz un ve şekerden yapılır. Etiketinde “trans yağlar içermez” yazılı olsa bile, genellikle az miktarda trans yağ vardır.

Yaşamda sizin, tercih de...
Bunlar çok yararlı bilgiler.Allah sizden razı olsun arkadaşlar.

Çevrimdışı neo24

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.263
  • 4.847
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 3.263
  • 4.847
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 11 Mar 2013 12:14:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çileğin faydaları

Çilek vücuda kuvvet verir. Kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığını önler. Aynı zamanda çok iyi bir antioksidan olan çilek bağışıklık sistemini güçlendirir. Kansere karşı kuruyucudur. Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına çok faydalıdır. Bağırsak kurtlarını döker, idrar söktürür ve vücuttaki zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırır. Kanı temizler. Diş etlerini güçlendirir ve ağız kokusunu giderir. Sakinleştirici etkisi ile tansiyonu düşürür ve stresi azaltır. Ateşi düşürür. Romatizma ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir. Cildi nemlendirir, tazelik ve güzellik verir.

Çilek Nasıl Kullanılır?

Çileğin yaprakları, iyi kurutulmak şartıyla, çay yapımında kullanılabilir. Çilek aç karına yenirse daha iyi sindirileceği için daha yararlı olur. Çilek ezilerek püre haline getirildikten sonra süt ile karıştırılıp cildi temizlemek ve canlandırmak için kullanılabilir. Çilek komposto ve reçel yapılarak da tüketilebilir. Çilek yiyenlerde bazen kurdeşen görülebilir fakat kalıcı değildir ve kısa sürede geçer.


Ama hormonsuz çilek olacak...
Onu da bulmak zor....
Allah'tan benim bahçemde var. :) :)

Çevrimdışı HASAN YİĞİT

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Mar 2013 13:11:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ama hormonsuz çilek olacak...
Onu da bulmak zor....
Allah'tan benim bahçemde var. :) :)
Çileğin yetiştirildiği yerde yaşayan birisi olarak söylüyorum arkadaşım.Çileğe hormon yapılmaz.Biz hangi tarlaya girersek girelim gönül rahatlığı ile yiyebiliyoruz.Gönlünüz rahat olsun.(Antalya-Gazipaşa)

Çevrimdışı olympus

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 703
  • 1.417
  • 703
  • 1.417
# 11 Mar 2013 21:33:10
Kolanın vücuttaki bir saati

İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, bir bardak kolanın 60 dakikada vücuda verdiği zararı sekiz başlık altında şöyle özetliyor:
 
1) İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asittir'.
 
2) İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.
 
3) 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.
 
4) 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar. (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir)
 
5) 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.
 
6) Tekrar kolaya ve tatlılara saldırırsınız.
 
7) Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde leptin ve insülin direnci gelişir.
 
8) Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.988
  • 228.681
  • 28.988
  • 228.681
# 11 Mar 2013 22:43:42
ÇOCUK VE TUVALET EĞİTİMİ

Çocuğun ilk temel alışkanlıkları beslenme, uyku ve tuvalet eğitimidir. Beslenme ve uyku düzeninin oluşturulması (daha önceki haftalarda bu ikisini işlemiştik) daha yaşamın ilk günlerinden itibaren başlar ve ilerleyen yıllarda devam eder. Bu iki alışkanlığın kazanımı birbirine paralel gider ve bazı durumlarda okul çağına kadar sürebilir. Tuvalet eğitimi diğerlerinden farklıdır. Doğar doğmaz çocuğa tuvalet alışkanlığı kazandırılamaz. Bunun için çocuğun belli bir bedensel ve zihinsel olgunluğa ulaşması beklenmelidir.

Çocuklar yaklaşık 2 yaşlarına kadar annelerine bağımlıdırlar, muhtaçtırlar. Hemen hemen bütün ihtiyaçları anneleri tarafından karşılanır. Onları anneleri besler, uyutur, giydirir, gezdirir, istediği şeyleri eline verir... Annesi, çocuk yemek yemek istemese bile gerekirse ona zorla yedirir, uyumak istemese bile onu yatağına ya da dizine yatırır, çocuğun almasını istemediği eşyayı yüksek bir yere kaldırır.

2 yaşta çocuk, motor (bedensel) ve dil gelişimi açısından önemli bir yol kat etmiştir. Kendini daha iyi ifade etmekte, isteklerini karşılamada daha etkin olmaktadır. Artık bağımsızlaşma yolunda ilk adımlarını atmaya başlamıştır. Bu bağımsızlaşma adımlarının en önemlilerinden biri ise tuvalet alışkanlığını kazanmasıdır.

Tuvalet alışkanlığının kazanılmasıyla birlikte güç, çocuğa geçmiştir. Çünkü burada söz sahibi tamemen odur. Anne onu zorla yedirebilir, uyutabilir, giydirebilir belki ancak ona zorla tuvaletini yaptırtamaz. Çocuk isterse idrarını ya da dışkısını içinde tutar, isterse de olmadık zamanda olmadık yere bırakır; bu onun bileceği iştir. Bu nedenle bir çok hususta olduğu gibi, tuvalet alışkanlığının kazandırılması hususunda da anne-çocuk arasındaki ilişki önemli olmaktadır.

“Tuvalet Eğitimi Ne Zaman Verilmelidir?”

Tuvalet eğitimi için uzmanlar, çocuk 20 aylıkken başlanması gerektiğini söylemektedirler. Fakat bunun bazı çocuk için 18 ay, bazısı için ise 2-2,5 yaş olabileceğini de belirtmektedirler. Ancak tuvalet alışkanlığı 1,5-2,5 yaşları arasında kazanılmış olsa bile ilk 4-5 yılda tam olarak oturmayabileceğini yine de akılda tutulmalıdır.

Her ne kadar bu eğitim için 20. ay uygun gibi görünse de, çocuğun zihinsel olgunluğu, bedensel gelişimi ve mesanesini kontrol edebilmesi (idrarını tek seferde yeterli olarak yapması, altının 2-3 saat kuru kalması...) önemli kriterlerdir. Bu ise, çocuktan çocuğa değişebileceğinden ebeveynler yaştan ziyade bu noktalara dikkat etmelidirler. Çocuklarını diğer çocuklar ile kıyaslamamalı ve çocuklarının erken yaşta bu alışkanlığı kazanmalarını beklememelidirler.

Bu eğitime başlamak için çocuğun hazır oluşluğu göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuk bununla ilgili mesajları jest ve mimikleri ile, bazen ise direkt sözel olarak verir. Genellikle ilk başlarda, bezlerini kirlettikten sonra annelerine bunu söylerler ya da bir şekilde anlatmaya çalışırlar. İlerleyen zamanlarda bezlerini kirletirken, en son aşamada ise kirletmeden önce mesaj verirler. Ancak her çocuk bu aşamaların hepsinden geçmeyebilir, bu unutulmamalıdır.

“Tuvalet Eğitimi Nasıl Verilmelidir?”

Anne, hazır olduğuna dair çocuktan gelen mesajları fark etmeli ve çocuğu idrarını tuvalete yapması konusunda teşvik etmelidir. Yaptığı takdirde övmeli, yapmadığı zaman ise kızmamalıdır.

Bazı çocuklar diğerlerine göre bu hazır oluşluğa geç erişebilirler. Bu gibi durumlarda anne telaş yapmamalıdır. Yapıyorsa da bunu çocuğa hissettirmemelidir. Çocuğu diğer çocuklar ile yarışa sokmamalıdır. Bir an evvel öğrenmesi için baskı yapmamalı, ısrarcı olmamalı ya da çocuğu zorlamamalıdır. Böyle olursa, anne-çocuk ilişkisi zedelenebilir. Uzmanlar zorla ya da katı bir tutumla tuvalete alıştırılan çocuklarda idrar kaçırma sorunun daha sık görülme olasılığı olduğunu söylemektedirler.

Çocuğu tuvalete alıştırırken başlangıçta lazımlık kullanılabilir. Ancak çocuk lazımlığa oturmayı reddederse anne bu konuda ısrar etmemelidir. İlk günlerde her beslenmeden sonra çocuk tuvalete götürülmeli fakat uzun süre orada kalmamalıdır ve bu sırada anne de onun yanında beklemelidir. Düzen oturtulduktan sonra her gün belirli saatlerde çocuk tuvalete götürülmelidir. Sonrasında kendiliğinden tuvalet ihtiyacını söyleyecektir.

Anne bu eğitim esnasında çocukla inatlaşmamalıdır. Cezalandırma, rüşvet, tehdit, aşağılama, başkaları ile kıyaslama gibi yöntemlere başvurmamalıdır. Sabırsız, çok kuralcı ve aşırı titiz davranmamaya özen göstermelidir. Çocuk hazır değilse onu zorlamamalı, ona bir müddet daha zaman tanımalıdır. Çocuk ısrarla hazır olma sürecine geçemiyorsa, tıbbi bir muayene gerekebilir.

“Tuvalet Eğitiminde Zorluklar”

Çocuk 5 yaşına gelmesine rağmen hala gündüz ya da gece idrar kaçırmalarının devam etmesi, çocuk tuvalet alışkanlığını kazanmasına ve hiç idrar kaçırma olmamasına rağmen bir dönem sonra tekrar kaçırmaların başlaması ve dışkı kaçırma tuvalet eğitiminde karşılaşılabilecek başlıca zorluklardır. Ancak bunlar 5 yaş öncesinde, ciddi problemler olarak ele alınmamaktadır.

Bu gibi sıkıntılarla karşılaşıldığında öncelikle çocuğun fiziksel muayenesi yaptırılmalıdır. Fiziksel muayenede bir sorun yoksa o zaman psikolojik ihtimaller gözönünde bulundurulmalı ve ona göre gereken önlemler alınmalıdır. Ailesel yatkınlık da bazen tetikleyici olabilir. Bir takım terapi yöntemleri ve gerekli görüldüğü durumlarda doktor kontrolünde ilaç kullanımıyla problemin ortadan kalkması kolaylaşmaktadır.

Ebeveynler bu durumun kendileri açısından sıkıntılı ve zor olduğu kadar çocukları açısından da öyle olduğunu unutmamalıdırlar. Hem sosyal, hem de psikolojik olarak yıpratıcı bir durumdur. Bu nedenle çocukların yargılanmaktan ziyade anlaşılmaya ve desteğe ihtiyacı vardır.

Gelecek Pazartesi bu konu hakkındaki genel sorulara cevap verilecektir.

Psikolog Canan Cantürk —

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK