Siirt-Pervari-Gümüşören Köyü... Yıl 1983...
Yolu elektriği olamayan uzak bir köydü.İçme suyunun gelişinde ise benimde payım var... Anılar çoook... Köylü ilk sazı, topu ve rakıyı benimle tanıdı.
Bir ay maaş dönüşü iki tane plastik top götürdüm. Çocuklar oynasın diye. Gösterdim, öğrettim. Takım kurduk oynadık. Sonra siz oynayın deyip lojmana yemek hazırlığım için geçtim...
Biraz sonra kapım çalındı.Gidip açtım. Başkanım Celal, kucağında dikenlikte patlayan top:
--"Öğretmeeen, top hastedir,"dedi.
Ben de :-- "Ne hastası oğlum, ölmüş bu top" demiştim. Sonra da derste dilimin döndüğünce; canlı varlıkların doğmak,büyümek,hastalanıp ölmek gibi özellikleri olduğunu... Cansız varlıkların ise kırılıp, dökülüp,patlayıp yok olduğunu anlatmıştım.
Ertesi gün (tek öğretmen olarak normal eğitim yapıyorum) ikinci topu verdim paydos sonrası oynuyorlardı.Bense yine lojmanda birşeyler atıştırıyorum. Bir şangırtı koptu.Okulun camı kırıldı bu kez. Ben kapıya çıktım, çocuklar bana doğru koştu...
--Öğretmeeen, cam patladı, top kırıldı öğretmen...