Turgutkuzan öğretmenim,belki yaşça sizden küçük ve sizin kadar tecrübeye sahip bir öğretmen değilim,ancak izninizle görüşlerinize naçizâne ben de bir yorum yapmak istiyorum:
Hep önyargılardan bahsediyorsunuz,ama önümüzde de somut örnekler ve bazı gerçeklerimiz var, ülkemizde böyle uygulamalar için pilot okul olarak seçilen okulların genellikle birçok ihtiyacının karşılanmış,fizikî şartları,okulun bulunduğu sosyal çevresi gelişmiş ve bununla beraber veli eğitim düzeyi iyi olan okullar.
Dolayısıyla buradaki veliler değerlendirmede bulunurken o öğretmenin şahsına değil performansına not verebilir,istisnâlar hariç...
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Konuya gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim.
Pilot uygulamalarda,
uygulamanın yapılacağı bölgenin TÜM ÖZELLİKLERİNİ taşıması esastır. Uygulama yapılan okullar oranlarına göre her bölgeden seçilmektedir.
Bununla birlikte en fazla öğretmen / öğrenci büyük şehirlerde olduğu için pilot uygulamalarda büyük şehir oranı yüksektir.
Pilot uygulamaların zayıf olarak nitelenebilecek özelliği varsa o da pilot okulların çoğunlukla aynı okullar olmasıdır.
Örneğin (ismini yanlış hatırlamıyorsam) Ankara Demetevler'de Emin Sağlamer İlköğretim Okulu hemen hemen her uygulamada pilot okul olarak seçilir.
Bir vesile ile görüştüğüm okul idarecisi, çoğu zaman kendilerine sorma gereği bile duymadan pilot okul olarak belirlendiklerini söylemişti.
Gelelim diğer okullarımıza,ben x okulunda 1.sınıf öğretmenliği yaparken okul çıkışında çocuğunu almaya gelmemiş veliye telefon edip,öğrencimle beraber nerdeyse 40 dakika hanımefendiyi beklemişliğim var.
Gerekçesi " aaa hocam saat nasıl geçmiş anlamamışım " Ve bu 1 defa olan bir durum da değil.
Ayrıca çocuğu tek başına evine göndersem hareketli bir trafiği olan yoldan geçmek zorunda.
Hadi ben kaç defa bekledim,buna benzer bir durum başka bir öğretmen arkadaşımın başına geldi,o öğrenci gelip de öğretmenine annesinin gelmediğini söylemezse okul çıkışında o kalabalıkta öğretmenin bu durumdan haberi olmayabilir,ertesi günü velisinin öğretmene hakaret ettiğini,kendi sorumsuzluğunun faturasını öğretmene kestiğini gördük.
Hayır,geç kalacaksın bari öğretmenine telefon edip haber ver. Bunlar anasınıfı öğrencisi değil ki.Not: veli de çalışan bir anne değil,geç kalmasının izâhı olsun.
Yani diyeceğim o ki bu veliye siz öğretmeni değerlendirme yetkisini verirseniz,o öğretmen kötü,yetersiz bir öğretmen mi oluyor?
Yaptığınız FAHİŞ hatanın FARKINDA OLMADIĞINIZI sanıyorum.
Dağılma saatinde öğrencinizin velisi gelmemişse, hiç beklemeden (ya da azami 5 dakika bekleyerek) öğrencinizi emniyet güçlerine teslim etmeniz gerekirdi.
Velisine haber vermek gibi bir sorumluluğunuz / GÖREVİNİZ yoktur.
Emniyet güçlerine teslim ettikten sonra bir dilekçe ile
cumhuriyet savcılığına durumu bildirmeniz gerekir.
Bunu yapmadığınız takdirde veli sorumsuz davranışlarına devam edecektir. Ve çok yüksek ihtimalle öğrencinizin başına tatsız bir olay gelecektir.
Bu olayda veli emniyet güçlerine baş vuracaktır ve olayla ilgili sizi (SUÇLU olmasa bile) ŞÜPHELİ konumuna düşürecektir.
İlk olayda emniyet güçlerinin ve savcılığın bilgilendirmesi durumunda ZORUNLU olarak kanuni işlemler yapılır (olayın savcılığa intikal ettiği hemen her durumda kamu davası açılır ve genellikle para cezası uygulanır) ve bu durum veli için bir SİCİL oluşturur.
Emniyette sicil kaydı bulunan veli sorumsuzca davranmaya devam edemez. Emniyet kuvvetlerinin yaptığı işlemlerden isterse de istemese de yakın çevresi haberdar olur.
Ayrıca bu gelişmeleri sizin ve öğretmen arkadaşlarınızın her veli toplantısında velilerle paylaşması gerekir.
Bu şekilde benzer bir DAVRANIŞIN başka veliler tarafından TEKRARLANMASI ÖNLENİR.Emniyet ve savcılık işlemlerini yapmadığınız için artık
öğretmenlerin her şart altında öğrencilerini velilere teslim etmeleri bir GÖREV haline gelmiştir.Öğretmenlere yeni GÖREVLERİNİN hayırlı olmasını diliyorum.
Umarım ne kadar hatalı bir davranış içinde olduğunuzu anlatabilmişimdir.
Ayrıca değerlendirme için demişsiniz ki evlere formlar gönderilir ve değerlendirilir.
Bu formların yasal bir geçerliliği olacaktır,veli okuma-yazma bilmiyorsa bu da çok zor.
Evlere öğrenci bilgi formu gönderiyoruz,bazılarının ne yazdıklarını anlamak için tekrar tekrar okula çağırıyorum,ya da eksik doldurduklarını tamamlamak için.
Okula çağrılanlar okula gelirse ne âlâ gelmezse evde telefonla uğraşıyorum.
Ne olacak bu formlar,tek tek her veliyi yanımıza çağırıp "hadi bize not verin,biz de dolduralım" mı diyeceğiz?
Tabi öğretmen yatıyor nasılsa o işi de yapıversin.
Son olarak veliler kendi aralarında öğretmeni zaten değerlendiriyorlar,olumsuz bir durumda şikâyet edebilecekleri bir telefon hattının varlığını ve bu haklarını velilerin gerekli gereksiz sonuna kadar zaten kullandıklarını da hatırlatırım.
2016 yılı itibariyle Türkiye’de 6 yaş ve üzeri okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 3,78'dir.
Bu oranın büyük bir kısmı veli vasfını kaybetmiş çok yaşlı kişilerdir.
Uygulama form doldurmak suretiyle yapılacak olsa bile, formlar OPTİK OKUMA imkanı verecek şekilde olacaktır.
Yani formlara yazı yazılmayacak, işaretleme yapılacaktır.
Pilot uygulamalarda amaç yaşanması muhtemel problemleri tespit edip, çözüm üretmektir.Diğer bir deyişle muhtemel her türlü durum için çözüm bulunmuştur.
Buna rağmen yaşanacak olumsuzluklar olsa da sonucu değiştirecek bir özelliği olmayacaktır.
Öğrenci ve velilerinin de dahil edildiği denetim sisteminin AMACI yeni bir şikayet yöntemi üretmek değildir.
AMACI bir kez daha hatırlatma ihtiyacı hissediyorum :
"Okul idareleriyle işbirliği içerisinde bu
gelişim İHTİYACI belirlenecek. Ayrıca öğretmenlerin zayıf yanları değil, güçlü yönleri de ortaya çıkarılacak.
Bu sistemle öğretmenlerimiz için
bireysel gelişim programı belirlenecek.
Öğretmene bireysel ve mesleki gelişim planı hazırlanacak.
Öğretmenin alan bilgisi zayıf ise onu alan bilgisi programlarına yönlendireceğiz.
Sınıf yönetimi becerisi zayıfsa sınıf yönetimi eğitimlerine yönlendireceğiz.
İletişim becerileri zayıfsa o alandaki eğitimlere yönlendireceğiz.
Bakış açınızı genişletebilmiş olmayı umut ediyorum.