Korkulu Günler Yaşıyoruz
Soru sormayın dostlar, cevap müşkül şu sıra
Giden korkuttu bizi, gelenden korkuyoruz.
Hırsızdan çok bekçiler hakkımızı çaldı ya
Bizler şimdi bağlama çalandan korkuyoruz.
Güvendiğimiz bizi yoldu çevirdi kuşa
Tarlasında otları yolandan korkuyoruz.
Ne gibi pislik saçar, ne der-ne demez medya
Bayramlardan, düğünden, şölenden korkuyoruz.
Daha neler gelecek bilmeyiz başımıza
Karanlık tasarıdan, plandan korkuyoruz.
Rüşvet rutin dışına çıktı yukarı katta
Verenden korkuyoruz, alandan korkuyoruz.
Dokunulmaz kepçeler dalar nafakamıza
Biz artık bölüşenden-bölenden korkuyoruz.
Aklımızı yitirdik ahmaklar ortasında
Bilmediği şeyleri bilenden (!) korkuyoruz.
Kurtlar kuzuya döndü, şahinler güvercine
Vallahi üzengiden, palandan korkuyoruz.
Bir bozulma başladı inançta ve ahlakta
Doğandan, doğacaktan, ölenden korkuyoruz.
Çiçeksiz ve meyvesiz ağaçların altında
Alerjik endişeyle polenden korkuyoruz.
Nerede bir büyük baş konuşmaya başlasa
Üstümüze yağacak yalandan korkuyoruz.
Hüzünlenen de sahte, kahkahalar atan da
Sebepsiz ağlayandan, gülenden korkuyoruz.
Solucanlar büyüyüp oluyorlar ejderha
Yumurtadan çıkmamış yılandan korkuyoruz.
Çifte çifte kilitler taktırdık kapımıza
Tasalluttan, yağmadan, talandan korkuyoruz.
Arı musallat oldu topuğu kıllı ata
Kırılacak yulardan, kolandan korkuyoruz.
Arttı itimatsızlık, işledi ruhumuza
Eğilip terimizi silenden korkuyoruz.
Baskısı var diyorlar siyasetin hukuka
Demokrasi zırhını delenden korkuyoruz.
Oyuncular köledir, zorba hakem sahada
“Muhterem”den, “sayın”dan, “ulan”dan korkuyoruz.
İhtiyaç duymaktayız istikrara, huzura
Şıp demeden huzuru bulandan korkuyoruz.
İnsan, ağaç, sarmaşık, yosun, mantar, papatya
Her toprağa kökünü salandan korkuyoruz.
Yetmez mi bunca korku? Alın bir miktar daha
Ünlü-ünsüz falandan-filandan korkuyoruz.
İkinci hayatında çete kuran erkânla
Karanlıkta boşalıp dolandan korkuyoruz.
Gayrimeşru bir fırsat yakalayıp bulunca
Dipsiz derinliklere dalandan korkuyoruz.
Abdurrahim Karakoç